Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 16 EYLUL 1997 SALI
HABERLER
Duruşmayı sadece avukat ve basın mensuplan izledi, sanıklar fotoğraflannm çekilmesine karşı çıkınca Fadime Göktepe tepki gösterdi
Göktepe davasında 4 polise tahliye
Afyon'da dün yapüan duruşma öncesinde 600 kişilik
grup, slogan atarâk tepkilerini diJe getirdi. Duruşma-
yı 9 Ekim'e erteleven mahkeme heyeti, 4 polisin tah-
İKesine karar verirken diğer duruşmalarda da hazır
bulunmalannı istedi. (Fotoğraf: OZAN YAYMAN)
MERİH AK / HÜLYA TOPCU /
ŞULEKAYA
AFYON-Gazeteci Metin Göktepe'yiöl-
dürmekten tutuklu yargılanan 9 polisten
4"ü davanın dün yapılan 8. oturumunda tah-
liye edildi. Mahkeme heyeti, sanık avukat-
Iannın davada dinlenecek tanıklann "sol
örgüt üyesi olduklan" gerekçesiyle tanık-
lıklanndan vazgeçilmesi istemini reddetti.
Sanık polisler, emniyette ifadelerinin alın-
ması sırasında kendilerine işkence yapıldı-
ğını öne sürdüler.
Metin Göktepe davasınuı dün yapılan 8.
oturumu için Ankara, Istanbul ve İ2mir'den
yaklaşık 20 otobüslük konvoy dün sabah sa-
atlerinde Afyon'a geldi. Afyon'da polisin
vejandarmanın yoğun güvenlik önlemi ile
karşüaşan yaklaşık 600 kişilik grup, slo-
ganlar attı. Valiliğın bir süre önce yayımla-
dığı genelge çerçevesinde sadece Metin
Göktepe'nin ailesi, avukatları ve basın
mensuplannın adliyeye girişine izin verdi.
Afyon Ağır Ceza Mahkemesi'nde göriilen
davanın 8. oturumuna tutuklu polisler Şu-
ayip Muthıer, Saffet Hızaıu, tlhan Sanoğ-
lu. Selçuk Bayraktar. Seydi Battal Köse, Fe-
dai Korkmaz, Murat Pblat, Burhan Koç,
Metin Kuşat ıle tutuksuz sanıklar Tuncay
Izun, FikretKayacankatıldı. Sanık avukat-
lan Güzm Köprülükıbç, MehmetAnıt,Nec-
det Küçüktaşkıner, Ahmet Ülger ve Omer
Yeşfljurtile 20'ye yakm müdahıl a\"ukat da
oturumda hazırbulundu. Saat 10.15"tebaş-
layan duruşmayı Kamil Şerif şu sözlerle
açtr
"YapabiHrsek bu eeteede yüzJeştirme ya-
pacağız. Fotoğraf makineleri \<e kameralar
çıküktan sonra sanıkian çağıracağız. Sa-
İonda bulunan seyirci arkadaşlar mümkün-
se sessizolsunlar. Yüzteştirme >apüktan son-
ra bir veya Ud celsede işi bitireceğiz. Bu da-
va bia yordu. Sizler de yoruldunuz. Binler-
ce kikunetne öteden gefiyorsunuz."
Bu sırada sanık polislerin fotoğraflan-
nın çekilmesinden rahatsız olması üzerine
Metin Göktepe'nin annesi Fadime Gökte-
pe, "OnlarMetin'iöktûrdüğû zaman biz ra-
hatsız oimadık mı? Şimdi neden gazetedk-
rin görüntü almasından rahatsız oluyor-
lar?" dedı. Mahkeme Başkanı. sanıklara
geçen oturumda susma haklannı kullan-
dıklannı anımsatarak bu oturumda sorgu-
lanna ek bir şeyler söyleyıp söylemeyecek-
lerini sordu. Sanıklardan Selçuk Bayrakta-
r sorgusunda olay günü Eyüp Kapalı Spor
Salonu'nda dövühne olayı görmediğini
söyledi.
Sanıklardan Şuayip Mutluer' in sorgusu-
na geçildiği sırada söz alan müdahil avukat
Flkret llidz, bu oturumda, geçen oturuma
katılmayan 4 tutuklu polisin sorgulannın
yapılması gerektigine dikkat çekti. Ancak
mahkeme heyeti Şuayip Mutluer'in sorgu-
suna devam etti. Sanık avukatlan ise yargı-
lama süresince samklann istedikleri zaman
açıklama yapabileceklerini savundular.
Mutluer. Göktepe olayı ile ilgili olarak Asa-
yiş Şube Müdürlüğü'nde ifadesi alınırken
dövüldüğünü, tehdit edildiğini ve ifade tu-
tanağınm kendisine zorla imzalatıldığıru
öne sürdü. Mutluer, polis başmüfettışi Ya-
şarGökışık'ın dönemin Asayiş Şube Mü-
dürü Sedat Dcmir ve ekıbi ile bırlikte ıfade
süresince > anlannda bulunduğunu belirtti.
Mutluer'in sorgusundan sonra tekrar söz
alan tlkiz, susma hakkmı kullanan sanıkla-
nn savunma aşamasında açıklama yapabi-
leceklerini vurguladı. Bu sırada Gökte-
pe'nin ağabeyı Derviş Göktepe mahkeme
heyetine dönerek, "Siz samklann avukaüV
ğını yapıyorsunuz" dedi. Sanık avukatlan-
nın bu sözlerin tutanağa geçirilmesini iste-
meleri üzerine ise Göktepe, "Şimdi de ben
susma hakkımı kuDanıyorum" diye konuş-
tu. Müdahil avukatlann istemi üzerine gö-
rüşü sorulan savcı, susma hakkını kullanan
samklann bu haktan her zaman vazgeçebi-
leceklenni bildirdi.
Sanık avukatlan, müdahil avukatlann
sorgu sırasında sanıklara soru sorma istem-
leri üzenne müvekkillenne hukuki yardım-
da bulunmak için mahkemeye ara verilme-
sıni istediler. Mahkeme heyetinin bu ıste-
mi reddetmesi üzerine sanık avukatlan mü-
dahil avukatlarla aynı görüşü paylaşarak.
-Sanıklar susma hakkını kullandılar. On-
lara tekrar soru sorulmasını istemiyoruz"
dedıler. Sanık avukatlannın daha sonra mü-
vekkillenne dönerek, "Birşeysöylemeyur
demeleri üzerine sanıklar daha önce Eyüp
Birinci Ağır Ceza Mahkemesi'nde verdik-
leri ifadeleri kabul ettiklerini vurguladılar.
Daha sonra sorgusu yapılan eski emni-
yet amin Seydi Battal Köse, ek savunma
sunmak istediğini söyledi. Olay günü em-
rindeki tüm memurlara gözaltına alınanla-
n salona yerleştirmeleri emrini verdiğini
söyleyen Köse, yalnızca Yalçm Aydeniz'i
sert davranmaması için ikazettiğıni söyle-
di. Emrindeki polislerin salondaki kimse-
ye cop ya da başka bir cisimle vurduklan-
nı görmediğini söyleyen Köse. kendisine
yöneltilen suçlamalan kabul etmediğini
kaydetti. Müdahil avukatlardan Ali Say-
dı'nın Eyüp'teverdiği ifadede mülkiye mü-
fettişlerine verdiği ifadeyi kabul ettiğini
arumsatarak söz konusu ifadede Polat, Ku-
şat ve Aydeniz'in gözaltına almanlan döv-
düğünü söylediğine dikkat çekmesi üzeri-
ne tekrar söz alan Köse şöyle konuştu:
"Mahkemelerde verdiğim ifadelerim
doğru.Mülkiyemüfettişlerineverdiğiın ifa-
dede tanık olmadığını halde bu ola>i gör-
müşüm gibi zapta geçilnıiş olabilir. Mülld-
ye müfettişleri ifademi alırken Göktepe ola-
yından sorumlu olduğumu. ceza alacağımı
söylediler. Müfettişlere yakışmayan tavır-
lar sergilediler." Köse. "Asayişten sorumlu
emniyet müdüryardımcısı Deniz Gökçetin,
Asayiş Şube Müdür Yardımcısı MuzafTer
Candan'ın odasuıda bir polisi tokaüadı.
Gökçetin'in adı Söylemez çetesine kanş-
nuşür. Bu sırada Başkomiser Adnan Arhan
Be Turan isimü başkomiser de dayak sesle-
rini duymamam için odanın kapısuıı ka-
paralar. 5 gün nezarethanede kaknm" de-
dı.
Mahkemenın 15 dakikalık ara vermesi-
nin ardından oturum 12.30'da yeniden baş-
ladı. Yapılan yoklama sonucu polislerle
yüzleştirilecek tanıklann gelmediğinin an-
laşılması üzerine avııkatlann istemlerine
geçıldı.
Güzin Köprûlükılıç, mahkemenin geçen
oturumda yüzleştirme yapılmasını karar-
laştırdıgı tanıklara itirazlan oldugunu söy-
ledi. Sanıklann geçen oturum sonrasında
fotoğraflannm ve adlannın tüm gazeteler-
de yer aldığını söyleyen Köprûlükılıç, yüz-
leştirmenin sağlıldı olamayacağını savun-
du. Köprûlükılıç, tanıklardan Deniz Öz-
can'ın bazı eylemlerde yasadışı pankartlar
açtığını, tlhan Uçar'ın DHKP-C davasın-
dan yargılandığını söylerken Göktepe'nin
çalıştığı Evrensel gazetesinin de yasadışı
örgütlerce fınanse edildiğini ileri sürdü.
Kısa bir aradan sonra ara karannı açık-
layan mahkeme heyeti, sanık polisler Mut-
luer, Hızarcı, tlhan, Bayraktar, Köse'nin tu-
tukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Heyet, daha önce mahkeme baş,kanlığı ya-
pan Fatma NOgün Uçar'ın haklannda tu-
tuklama karan verdiği Fedai Korkmaz, Mu-
rat Polat, Burhan Koç, Metin Kuşat'ın da
dosyadaki delil durumuna göre tahliyeleri-
ne, ancak her duruşmada hazır bulurîmala-
nna karar verdi. Mahkeme aynca sanık
polislerin ifadelerini alan polis başmüfetri-
şi Yaşar Gökışık, mülkiye müfettişi Cengiz
Akın, mülkiye basmüfettişi Şükrü Erden'in
tanık olarak dinlenmesine karar verdi.
Önümüzdeki oturumda tamklarla samkla-
nn yüzleştirilmesine karar veren mahkeme
duruşmayı 9 ekime erteledi.
Cazi davası
Trabzon 'da
yoğun
güvenlik
önlemleti
AHMET ŞEFtK
TRABZON - lstanbul'da 12
Mart 1995'temeydana
gelen Gazı olaylannda 7
kişinin ölümü, çok sayıda
kişinin de yaralanmasına
neden olmakla suçlanan ve
haklannda "idam" cezası
istenen 20 polisin
yargılanmasına bugün
Trabzon Ağır Ceza
Mahkemesi'nde
ıbaşlanacâk. fetanbul'Ey'ûp
Cumhuriyef''
'Başsavcıîığı'rirt
iddianamesi ile açıTan
davaya, uzun bir aradan
sonra, Trabzon Ağır Ceza
Mahkemesı Başkanı
Dursun Kaya Güleç
başkanlığındaki heyet
bakacak. tlk oturuma.
olaylarda ölenlerin
yakınlan ile kalabalık bir
avukat grubunun
katılacağını göz önüne alan
güvenlik güçlen genış
önlemler alıyor. Kente giriş
ve çıkışlar kontrol altında
tutulurken adliye
çevresinde de güvenlik
kuşağı oluşturuldu.
Yetkililer, salonun
kapasitesi kadar izleyici
alınacağını, duruşmayı
izleyecek basın mensuplan
için herhangi bir smırlama
getirmeyeceklerini
söylediler. Duruşmayı CHP
Genel Sekreter Yardımcısı
Mehmet Sevıgen de
izleyecek. lstanbul'da, Gazi
Cemevf nin önünde
toplanan mağdur yakınlan
ve avukatlardan oluşan
yaklaşık 150 kışılık grup
da 4 otobüse bınerek saat
12.00'de polis ekiplerinin
kontrolünde Trabzon'a
hareket etti. Gruptakiler
adına basın açıklaması
yapan Gazı Cemevı dedesi
Hüseyin Gülen "Devlet her
alanda ve her anlamda
kendi kurumlannın ve
yurttaşlannın güvenüğini
sağlamakla yükümlüdür.
Bunu yapanıa\an devlet.
destet olamaz" dedi.
Haklar ve Özgürlükler
Platformu Sözcüsü O>-a
Gökbayrak ise davadâkı
takipsızlık karannı
kaldıracaklannı söyledi.
Manisa davasının cocuk t e r ö r i s t l e r i - 2
Sava işkenceyikabulediyor
Izmir DGM Savcısı, sanığa işkence görüp görmediğini soruyor; sanık
'Kapıda polisler..' deyince, Anlat, kapı kapalı duymazlar' yanıtını veriyor
HALİLNEBtLER
Sanık durumundakı Ali Göktaş, artık po-
lisin değil yargının elindedir. Savcılıktadır.
Yargı bağımsızdır ve savcılık da bağımsız
yargının bir unsurudur. Sanığın lehine kanıt
toplamakla da yükümlüdür ve hiçbir güç ba-
ğımsız yargıyı etkileyemez. Işte böyle bir or-
tarn, sanığın hiçbir şeyden koTkmadan ger-
çekleri anlatabıleceği yerdir. Bü ortamda
IXJM savcıs^'^anığa işkence görüp görrfie-
diğini soruyor. Sanık, kapıda polislerin belc-
lediğini belirterek "Burada konuşursam dV
şanda duyulabüir" diyerek poliste kendisi-
ne neler yapılmış olabileceğinin bütün işaret-
lerinı veriyor. Demek ki bir şeyler var!.. Bu-
rada bağımsız yargının en önemli unsurlann-
dan savcılık makamınm söyleyeceği tek şey
vardır artık: "Ben devietin savcısıyun, hiçbir
şeyden ve hiç kimseden çekinmene. korkma-
na gerek yok. Burası bir yargı kuruluşu vebu-
rada bağımsız yargının gttvencesi atündasn.
Her şeyi rahatça anlat"
Ancak Izmır Devlet Güvenlik Mahkeme-
si Savcısı 19842 böyle bir güvence vermek
yerine, "Kapı kapah. duymazlar, sen anlat''
diyor. Savcının sadece bu sözleri bile, işken-
celeri anlatacak sanık için polisin ne kadar
korkulacak bir şey oldugunu kabul etmek
oluyor. Üstelik sorulması gereken bir soru
daha çıkıyor ortaya:
"Acabaaalkorkanktaı?"
Bu durumda, 16 yaşındaki M.G.' nin po-
liste ve savcılıkta verdiği ifadenin ne kadar
sağlıklı olabileceğine kim inanabilir?
Evienemez, hesap açamaz, oy
kullanamaz ama~
Bir başka çocuk... R.D. 1979 yılında doğ-
du. Ailesiyle birhkte oturdugu evinden 21
Mayıs 1996 tarihinde gözaltına alındı ve 10
gün gözaltında kaldıktan sonra 21 Mayıs'ta
tutuklanıp 3 Şubat 1997'ye kadar, yani 8 ay
12 gün cezaevinde kaldı. R.D. turuklandığın-
da 18'inden küçüktü. Avukat Kemal Kele-
şoğlu'nun kendisini savunması için gerekli
vekâletnameyi Medeni Kanun veya Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanunu gereğince ken-
dısı veremiyordu. Bunun için yeterince ge-
lişmediği. yeterince bilgi sahibi olmadığı. an-
lama ve seçme yeteneğini kazanmadığı ya-
salartaraftndan benimsendiğı için vekâletna-
meyi babası imzalamışh onun adına. îddi-
anameye göre 1995"in Agustos ayında bir fi-
nna molotofkokteyli atmış, bir ay sonra bir
ilkokulu kundaklamış ve dört ay sonra pan-
kart asmış, bir dört ay sonra bir pankart da-
Manisa ola\lan davasında, öğrenciler gizli örgüt kurmak ve düzene başkakfarmak suçlamalamia yargılandılar.
ha asmıştı... Yalnız, bir gariplik vardı... Evet,
polisin bültenlerine göre bu olaylar yaşan-
mıştı. Ancak R.D. ne finna molotofkokteyli
atarken, ne ilkokulu kundaklarken ne de pan-
kart asarken yakalanmıştı. Peki, bu eylemle-
ri R.D.'nin yaptığını gören tanıklar mı vardı?
Hayır... Parrnak izine falan mı rastlanmıştı?
Yoo... Peki neden R.D.? Bu eylemlerin ger-
çekleştirilmesinden oldukça uzun bir süre
sonra birisi tutup "Bu işkri RI). yapn" diye
ihbarda bulunmuştu. R.D. tutuklu olarak yar-
gılanıyordu. Ailesi ve avukatlan mahkeme-
ye "Bu Idşi tanık olarak mahkeme>« çağru-
sm" diyordu ama muhbir ortada yoktu. A\ u-
kat Keleşoğlu'na göre "adı, adresi, kunBğune
işyapugı bilinmeyen ve davaya veyargryayun-
sunayan bir Idşi ve hatta, gerçek olup olma-
dığı dahi bflinmeyen" biriydı muhbir. Oysa
R.D. savcılıkta, yedekhâkimlikte ve mahke-
mede suçlamalan reddediyordu. Suçlama-
larla ilgili suçüstü yoktu, görgü tamğı yoktu.
R.D.'nin yazdığı belirtilen pankartlardaki ya-
zılarla ilgili olarak ekspertiz raporunda.
-R.D.'ye ait elyazdanyla diğer elyazüan ara-
sındaiBşkikıırulamamışür" deniliyordu. Gö-
zaltına alındığında evinde herhangi bir suç
unsurunadarastlanmamıştı... R.D.'nin polis-
te. mahkemede ne işi vardı. Niye tutuklanı-
yordu?
R.D. 16-17 yaşlannda yaptığı iddia edilen
eylemlerden dola>n yargılaruyordu. Avukatı
Kemal Keleşoğlu, îstanbul 4 Numaralı Dev-
let Güvenlik Mahkemesı Başkanlığı'na ver-
diği 4 Agustos 1997 tanhli dilekçede şunla-
n söylüyordu:"Bilindiği gjbi müvekkilim
1979 doğumludur. Kendisine yöneitikn iddia
ve suçtamalar 1995 ve 1996 yıllanna ait yasa-
dışı eykm suçlamasıdır. Yani müvekkiİimin
16 ve 17 yaşlannda olduğu yillardadır.
Yani,'
-Medeni Kanun yönünden reşit kabul edfl-
mediğinden kendi kanuni haklannın savıınu-
culuğunu yapamaz, vekil veya avukat tayin
edemez.
-Evienme akdiyapamaz, Veüsinin veyava-
sisinin iznine tabi olup, izin verilmedikçe ev-
lenemez.
- 657 sayıh kanun yönünden devlet memu-
ru olamaz.
- Borçlar Kanunu yönünden ticari anlaş-
maiar yapamaz ve sözJeşmeler yapamaz, im-
zaladığı borç senedi geçersizdir. ev saon ala-
maz, kira akdi yapamaz.
- Tıcaret Kanunu, Kooperatifler, Dernek-
ler, Sendikalar Kanunu benzeri kanunlaryö-
nünden üye olamaz, kuruculuk, yönetkilik
yapamaz. Şirket bik kuramaz.
- Anayasa. Siyasi Parüler, Seçim kanunla-
n yönünden, üye olamaz, kurucu, yönetici
olamaz. mflletveldn, bclediye başkanı, muh-
tarvb. olamaz veo\ kuDanamaz. Seçmevese-
çilme hakkı yoktur.
- Türk Silahh Kırvvetleri Kanunu yönün-
den askeıiik görevi yapamaz, silah altına au-
namaz. Yani böy le bir durumdadır.
Bu yaşta ve bu durumdaki bir çocuk, ge-
rekeğitse
1
,gerek kültüreL,gereksiyasalvepsi-
kokıjik vh. yöalerden yeterB ergenliğe, geliş-
kinliğe uJaşmış olarak, Türkiye'nin ekono-
mik, siyasaL toplumsal vb. sorunlannm mev-
cutanayasal demokratikparlamentersistem-
le çözülemeyeceği gibi anlayişa ulaşacak, du-
şüncelerini sistematize edecek vç cezai yapn-
runını TCK'nin 168. maddesinde düzenle-
nen şekildeki bir süahlı çeteye dahil olacak.
(lddianamede iddia edildiği gibi)
Veya, TCK'nin 168. maddesindecezai yap-
bnmının düzenkndiği şekilde, 'böyle bir ce-
miyet veya çeteye hal ve safhalannı bilerek
yardım ve yataklık' edecek.
Hukuk sistemimizde uzun zamandan beri
bir büyük çelişki \e hukuka ay kınlık yaşan-
maktadır ve uy gulanmaktadır.
TCK dışmda tüm kanunlara göre bu yaş-
taki ve bu durumdaki bir kişiye. bir sürücü
belgesibfleverilmezken.'adamdan' sayılmaz-
ken. devieti, kumlu düzeni, hem de silahh bir
çete kuracak veya buna üye olarak veya bu-
na yardımcı olarak yasadışı yöntemlerie dev-
ieti teslim alacak çalışmalar içinde bulundu-
ğu iddia edilecek. tutuklanacak, yargdanacak
ve sonra da cezalandınlacak.
Ne yazık ki bu hukuka ay kınhk burada da
önümüze çıkmış ve devam etmektedir."
Yaaa... Ne olacak şimdi?... Avukat, büyük-
lenn çocuklara yönelik "Sen bflmezsin, sen
anlamazsn, sen yapamazan, sen çocuksun"
tavnnı yasalara dayanarak hukuken açıklı-
yor ve bir tek "sen yargüanabüirsin, sen suç-
lusun, sen çocuksun'' sonucunu ortaya koyu-
yor. Karanlık bir dönemde 17 yaşındayken
ıpe çekılen Erdal Eren adlı çocuğa yapıldığı
gibi... Yalan mı?..
SÜRECEK
&IFIRNOKTASI/ ORAL ÇALIŞLAR
Ibrahim Şahin ve arkadaşlarının
toptan tahliyesiyle ortaya çıkan tablo
umut kırıcı. Merkezi Türk devieti, bir
diğer adıyla derin devlet, Susurluk
işinde yan çiziyor. Baştan da yan çiz-
memiş mıydi? ibrahim Şahin'in Ab-
dullah Çatlı'yla göbek attığını belge-
leyen fotoğraflar yayımlanana kadar,
devletin birimleri elini bile kıpırdatma-
mıştı. Hakkında tutuklama kararı olan
Ibrahim Şahin, canı teslim olmak is-
teyinceye kadar elini kolunu sallaya-
rak dolaşmış, Emniyet Müdürü'nün
eskortluğunda törenle teslim olmuş-
tu.
Susuriuk'un ortaya dökülmesini bü-
yük ölçüde medya sağladı. Gazeteci-
lerin olağanüstü gayretı ve sıvil toplum
güçlerinin tepkileri sayesınde Susur-
luk'ta ve devlet içinde neler olup bit-
tiği anlaşılabildı. Başlangıçta Mesut
\ılmaz da mücadeleci bir tutum al-
mıştı. Budapeşte'de yediği yumruk-
tan sonra eski ataklığı kalmadı. So-
Şimdi Ne Yapacağız?
nunda ipin ucunu iyice bıraktı. Susur-
luk konusunda ortaya çıkan bilgi ve
belgeler önemliydi. Derin devletin içi-
ne düştüğü kirli manzara iç karartıcıy-
dı. Dokunulmaz kabul edilen birçok
kurumun ne hale geldiğini sıradan
yurttaş öğrenme olanağını bulmuştu.
Ibrahim Şahin'lerin tahliyesi, çete
hanesine yazılacak önemli bir geliş-
me. Ama umutsuzluğa yer yok. Su-
surluk çetesinin bir kısmının yargı önü-
ne çıkmasını ve tutuklanmasını sağla-
yan, duyarlı sivil toplum güçleriydi.
Çetenin serbest kalacağı ortamı ya-
ratan ise devlet içindeki çete ağıriığı.
Bu iki güç, Türkiye demokratik bir ül-
ke olana kadar hesaplaşmaya devam
edecek. Çete bir hamle yaptı. Şimdi
sıra demokrasi güçlerinde. Eskisin-
den daha kararlı olarak gerçekleri hal-
ka açıklamaya devam etmek gereki-
yor. Başka bir seçenegimiz yok.
Susurluk çetesinin ve Orakoğ-
lu'nun tahliye edilmesiyle ortaya çı-
kan durumu, sakin bir kafaylatahlil et-
memiz gerekıyor. Bu tahliyeler neden
sürpriz şekilde ve aniden gerçekleş-
ti? "Yargının önündeyeteri kadarbel-
ge yoktu, ne yapsın?" gerekçesini,
olaganüstü mahkemelerde defalarca
yargılanmış bir sanık olarak komik bu-
luyorum. DGM gibi, Deniz Kuvvetleri
Askeri Mahkemesi gibi olaganüstü
yargılama yapan mahkemelerde siya-
si bağlantı her zaman tayin edici rol
oynar.
•••
Örneğin normal koşullarda hiç so-
ruşturma açılmamış konular, bu mah-
kemelerde büyük suçlar olarak gün-
deme gelebilir. Düne kadar savcılığın
ve mahkemelerin kapattığı dosyalar,
siyasi iradenin müdahalesiyle yeniden
açılabilir ve umulmadık gerekçelerle
insanlar yeniden yargı önüne çıkarıla-
bilir.
Ibrahim Şahin'lerin tahliyesini basit
bir yargı kararı olarak kabul etmek
mümkün mü? Mesut Yılmaz'laasker-
ler arasında son dönemde Batı Çalış-
ma Grubu'yla ilgili olarak artan çeliş-
me bir anlam ifade edebilir mi? ıbra-
him Şahin'lerin tahliyesi, Tansu Çil-
ler"i güçlendirdi ve onun inisiyatif ka-
zanmasına neden oldu. Mesut Yılmaz
ise ciddi bir şaibe altında kaldı.
Bu noktadan sonra yeni bir soru da-
ha ortaya atılabilir. Merkez sağın iki
gücü arasındaki rekabet ve denge,
parlamento dışındaki güçlerin hare-
ket kabiliyetini arttırmıyor mu? Son
dönemde Tansu Çiller köşeye sıkış-
mıştı. Mesut Yılmaz ise kazândığı top-
lumsal destekle, kartları eline almaya
çalışıyordu. Birileri son tahliyelerle ona
dur mu demek istedi? Belki de Mesut
Yılmaz'ın güçlenme şansı ve merkez
sağın başına geçme isteği birtakım
çevrelerin hoşunagitmedi. Bizim izni-
miz olmadan bir adım atamazsınız
mesajı mı verilmek istendi?
Merkez sağdaki denge durumu ko-
runuyor. Ne Mesut Tansu'yu, ne Tan-
su Mesut'u ait edebiliyor. Düne kadar
Mesut'a destek çıkanlar, şimdi bir
ağıriık da Tansu'nun tarafına mı koy-
dular? Düşünmek gerekiyor.
Her ne oluyorsa olsun. Bizim işimiz
belli. Biz, çetelerin, katillerin izini sür-
meye ve halka gerçekleri açıklamaya
devam edeceğiz. Türkiye'nin iç barı-
şa kavuşması ve demokratikleşmesi
çabamızı sürdüreceğiz.
Devletin ta derinlerine işlemiş kirli-
liğin temizlenmesi kolay iş değil. Bu
zor işi takip edeceğiz. Başka çaremiz
yok.
Herkes çıkb
iki gazeteci
unutuldu• iki itirafçı Murat Demir ve Murat İpek'in
ifadeleriyle cezaevinde bulunan gazeteciler
Abdülkadir Konuksever ile Ahmet Sümbül,
29 Eylül'deki duruşmayı bekliyor.
KEREMILGAZ
PKK'ye üye olduklan
savıyla tutuklandıktan
sonra serbest bırakılan
itirafçılar Murat Demir
ve Murat tpek'in ifadele-
ri doğrulrusunda Diyar-
bakır'da cezâevinde bu-
lunan arv ve Demokrasi
gazetesi muhabirleri ha-
len cezaevinde bulunu-
yor. Diyarbakır Ceza-
evi'nde adeta kamuoyu
tarafindan unutulan mu-
habirler, 29 eylülde baş-
layacak duruşmayı bek-
liyor.
PKK itirafçılannın
açıklamalan üzerine tu-
ruklanan arv Diyarbakır
muhabiri Abdülkadir
Konuksever ve Demok-
rasi gazetesi muhabin
Ahmet Sümbül PKK'ye
yardım ve yataklık yap-
tıklan gerekçesiyle T-
CY'nin 169. maddesi
uyannca yargılanıyorlar.
Diyarbakır DGM savcı-
lan Tuncay lpak ve Sami
Güngörtarafindan hazır-
lanan iddianamede Süm-
bül ve Konuksever'in, 3
PKK örgüt üyesiyle bir-
likte itirafçı Murat İpek'i
tehdit ettiklen ve devlet
aleyhine açıklamalar
yapmaya zorladıklan öne
sürülüyor.
Güneydoğu'da gazete-
ci olmanın zorluğuna
dikkat çeken Diyarbakır
atv Büro Temsilcisi Nev -
zat Bingöl "Susma sus-
tukça sıra sana gelecek"
sloganımn ucunun artık
herkese dayandığını be-
lirttı. Bingöl sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Abdülkadir Konuk-
sever'in bu olay la benden
fazla ilgisi yok. Murat
İpek merkezi aradıktan
sonra bize haber veriyx)r-
lar. Bu itirafçıy la ben ilgi-
lendiın, Kervansaray 2
Tesisleri'nde buluşto^u-
muzda kendisiy le ben ko-
nuştum. Konuksever
olayda sadece şoförlük
yaptı. ancak oşimdi ceza-
evinde."
iki itirafçının ifadeleri
doğrultusunda gazeteci-
lerin cezaevine atılması-
nın doğru olmadığını
söyleyen Diyarbakır atv
büro temsilcisi Nevzat
Bingöl. "Bu insanlar za-
manında dev letten kork-
madan örgütegittiler,da-
ha sonra örgütten kork-
madan dev lete stguıdılar.
Şimdi bu insanlar bu ka-
dar kimseyi karşılanna
ahnaktan korkmadılar
da iki gazeteciden mi kor-
kuyoriar?" diye konuştu.
Her hafta Diyarbakır Ce-
zaevi'nde bulunan arka-
daşını ziyaret ettiğini be-
lirten Bingöl, "Abdülka-
dir'in sağhk durumu iyi
değfl. İdrar yoDarmda bir
rahatsızlığı var, aynca ce-
zaevlerinin meydana ge-
tirdiği koşullar nedeniyie
psikolojik sorunkn var"
dedi.
Güneydoğu bölgesin^
de bugüne kadar 23 gaze-
tecinin öldürüldüğunü
dile getiren Nev zat Bin-
göl, ancak bunlann batı-
da dövülen bir gazeteci
kadar ses getirmediğini
öne sürdü.
Yağmurdereli 22.5
yıl lıapis yatacak
İstanbul Haber Servisi-
Avukat Eşber Yağmurde-
reB'nin hakkındaki mah-
kümiyet karannın düzel-
tiknesi istemiyle Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcıh-
ğı'na yaptığı başvurured-
dedildi. Yargıtay 9. Daire-
si'nde yargılanması sonu-
cu aldığı 10 ay cezası, es-
ki cezalanyla birleşecek
ve toplam 22.5 yıl hapıs
yatacak olan Yağmurdere-
li, Yargıtay'ın karannın
kendisi için "sürpriz" ol-
madığını söyledi.
Şişli Abıde-i Hürnyet
Meydanı'nda 8 Eylül
1991 tarihinde düzenle-
nen mitingde yaptığı ko-
nuşmada "bölücülük pro-
pagandası" yaptığı gerek-
çesiyle Istanbul 2 No'lu
DGM'de yargılanan avu-
kat Eşber Yağmurdereli
10 ay hapis cezasına çarp-
tınldı.
Bu karann Yargıtay 9.
Dairesi'nce onaylanması
üzerine, Eşber Yağmurde-
reli Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı'na karann
düzeltılmesi istemiyle
başvuruda bulundu. An-
cak bu istem reddedildi.
Yargıtay'ın ret karan-
nın kendisi için sürpriz ol-
madığını ifade eden Yağ-
murdereli, "Bugün dü-
şüncelerinden dolayı yüz-
İerce ayduumız cezaevin-
deyatıyor, mahkemelerde
de bu konuyia ilgili yakla-
şık 5-6 bin dosya var. Dev-
letindüşünceye yasak koy-
ması.toplumun da düşün-
ce yapısını olumsuz etkiü-
yor"diye konuştu. Koalis-
yon hükümetinin Türki-
ye'de toplumsal banş adı-
na bazı girişımlerde bu-
lunduğuna dikkat çeken
Yağmurdereli, ancak ken-
disi gibi düşünce suçlan-
na verilen cezaya neden
olan Terörle Mücadele
Yasası'nın değişmesi ge-
rektiğini ifade etti.