14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
97PAZAR CUMHURİYET SAYFA 15 Bu yılki Anadolu liseleri g f sınavında, | Başoğlu Tu birincisi oldu. Duygu'nun mezun olduğu okul, Özel Ufuk ilköğretim Okuju'ydu ve FethullahçılarjiYyayın organlanacjan Zaman gazetesiJPM^OU nun başanlanŞıj^ntefân yazılanndarfju/^lerce bu okulun rekTamını da yaptı. Çünkü-, okul da Fethullahçılann okuluydu... Oysa, Anadolu liseleri sınavında Türkiye birincisini yetiştiren Özel Ufuk İlköğretim Okulu, daha bu öğretim yılında, 1996 Eylülü'nde açılmıştı. Devlet okullanndaki başanlı öğrencilere çengel atan tarikatçılar, istanbul'da Duygu'yu keşfetmekte da gecikmemişti. Ailesine kim bilir ne olanaklar sağlayarak Duygu'yu gerçek okulundan ve onu dört yıl boyunca yetiştiren gerçek öğretmeninden kopanp kendi okullanna devşirmişlerdi. Şimdi de "Duygu'yu biz yetiştirdik" diye kendiierine reklam aracı olarak kullanıyorlar. Intemet http: / / www.planet.coni.tr / Xn Elektronik posta: Deniz^om@planetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Tanm Kredi Kooperatifleri'nde vöneticiler maaşlannı 900 milvon lira yapmış... "Maaş rekoru değil yağma rekoltesi." Kiiltür Bakanı İstemihan Talay'ın işi gerçekten zorültür Bakanı İstemihan Talay aradı. Sitam- kârdı... Bakanlık koltuğuna oturduğunun ikinci haftasında, Anavatan'ın tek başına ik- tidar döneminde ülkücü kanattan Namık Kemal Zeybek'in mirası Istanbul Kültür Müdürü Rahmi Çubukçu ile Istanbul Arkeoloji Müzeleri Mü- dürü Alpay Pasinli'yı göreve iade etmesi üzerine yazdıklarımızı kendisıne yönelik bir eleştiri olarak değerlendirmiş Talay. Eleştiri değil vaziyettespitiydi yazdıklarımız. Çubuk- çu'nun göreve iadesi mahkeme karannın uygulanma- sıydı; bunun eleştirilecek tarafı olamaz. Merak ettiği- miz, bakan Talay'ın müdürÇubukçu'nun boyunu aşan ve biraz da intikam kokan icraatını nasıl bulduğu idi. Pasinli'nin göreve iadesini ise Talay, göreve başlar- ken aldığı bir ilke kararının gereği olarak açıkladı: Re- fahlı İsmail Kahraman döneminde yapılan şeriatçı kadrolaşmayı durdurmak için tüm atamalan iptal edip eski haline getirmek. Yani "sil baştan" yapabilmek için önce en başa dönmek. Ne var ki Pasinli'nin icraatı da boyunu aşan ve intikam kokan ve hatta Istanbul Ar- keoloji Müzeleri'nin sikke kabinini kapatıp bakan Ta- lay'ı zor durumda bırakan icraattı. llginçtir, en başa dönüldüğünde ortaya çıkan kadro, SHP'nin koalis- yon ortaklığında yerini koruyan eski ülkücü kadro. İstemihan Talay'ın işi gerçekten zor. Şeriatçılan ka- zıdıkça altından eski ülkücüler çıkıyor. Deneyimli po- litikacı Talay, bunun farkında ve şimdiki durumu "kişi- lerin şahsına değil, Refah atamalannın durdurulması- na yönelik bir prensip uygulaması" şeklinde açıklıyor. Talay'ın hedefi, Refah'ın yerinden oynattığı taşlan ye- rine oturttuktan sonra yeniden düzenleyip icraata baş- lamak. Çağdaş kültür ve sanat politikalannı hayata ge- çirmek ve bunları hayata geçirecek kadrolan oluştur- mak. Söylediğine göre öncelikle kültür ve sanat dün- yasındaki örgütlerletemaslara başlayacak, onlann gö- rüş ve önerilerini alacak, değeriendirecek. Tıyatroya, sinemaya ve özellikle opera ve baleye ayrı bir önem verilecek. Rumeli Hisan'nın, konserler için yeniden kiraya ve- rilmesinegelince... Talay, bakanlıktaki sanatsal faaliyet- ler listesini uyguladığını söylüyor. Hisar'ın 40 günlük ki- rası 2 milyar 50 milyon liraymış... Rumeli Hisan'nı Ko- ruma ve Kollama Derneği gibi bir dernek konser gece- leri büfeyi çalıştjrsa, cola-mola satsa, adam başına 100 bin lira kâr etse, 40 günde 6 milyar gelir elde edilir. Bu parayla da burçlarda biten yabani incir ağaçian temiz- lenir... Talay'ın zoru başaracağına inanıyoruz... PALAS PANDIRAS -, Eşek ölür ortaklık biter; Kırat ölmeden bu ortaklık bitmez! —iMûfitBozacı I — SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Metin Göktepe'nin öMürülmesi taümatı Gazeteci Metin Göktepe'yi İstanbul'da öldürmekten sanık polislerin Afyon'da yargılan(ama)dığı davanın duruşması bitmiş, adliye boşalıyor. Adliyenin önündeki caddeyi, duruşmayi izleyemeyenler doldurmuş, dışan çıkmak zor. Adliyenin önündeki kaldırımlara polisler sıralanmış, kapıdan çıkanları kaldırıma bırakmıyor. CHP milletvekili olduğunu söyleyen bir kişi kaldırımdan geçmek isteyince, genç polıslerden biri biraz heyecanlı, biraz sinirii, dudakları titreyerek konuşuyor: - Hayır geçemezsiniz. - Ben milletvekiliyim. - Olabilirsiniz. Siz milletin oyu ile seçildiniz. Kurallara önce sizin uymanız gerekir. - Kim koydu bu kuralı? - Amirim koydu. - Çekil önümden, geçeyim. - Hayır. Ben amirimden emir alırım. - Nerede senin amirin? - Bilmiyorum. Siz buradan geçemezsiniz. Hginç bir diyaloğdu. Genç polis, "eğitim semineri"ndeki ders notlarını okuyor gibiydi. Milletvekilini bırakmadı, "görev"ini başarı ile yerine getirdi. Onun görevi "amir"inden aldığı talimatları eksiksiz uygulamaktı. Amiri de talimatlan "müdür"ünden alıyor olsa gerekti. Görünürde "sistem" böyle işliyordu. Peki, Metin Göktepe hangi talimat doğrultusunda öldürülmüş olabilirdi? Mahkeme henüz bu sorunun yanıtını arama aşamasına gelmemişti... ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Cihangir'de 'çirkin' birproje Cihangir Güzelleştirme Derneği, adı üzennde Cihan- giıün_-güzellikleri ıçıa _çaba gösteren bir dernek. Ashnda lstanbul'un diğer tüm eski semtleri gibi Cihangir de zaten "güzel" bir semt. Bu nedenle yine dığer yerler gibi bu semtte de "var olan eski güzellikleri korumak". kentı güzelleştirmenin "ön koşulu." Korunacak değerlerin başın- da ise elbette ki "tarihsel do- ku" geliyor. Çünkü derin bir kültür ve sanat birikimiyle ya- ratılan bu mimari mirasın " yok edilmesi pahasına" gerçek- leştirilen yeni binalar arasında şöyle gönül rahatlığıyla "gü- zel" denılebılecek bir örneğe rastlamak pek mümkün değil. sakinlerinın "tarihi konağa yeniden kavuşmak" üzere iürdürdüklen inanılmaz dıre- nişte. öncelikle "apartman in- şaatını durdurmak" yönün- deki başarıh çabalann "mutlu sona" kavuşabilmesi için. bel- ki de "son umut" yine Kültür Bakanlığı. "Yine" diyorum. çünkü bır- kaç ay önce de bu umut doğ- muş ve bakanlıktaki kımi üst düzey yetkılilerin "Siz bize de başvurun" demeleri üzerine dernek tarafından hazırlanan bir dosya Koruma Genel Mü- dürlüğü'ne 20 Şubat 1997'de sunulmuştu. Ne var ki genel müdürlüğü "199O'lı yılların başında da yöneten" ve o yıllardaki du- Cihangir'den Marmara'yı seyreden tarihi konağın işte bu ar- sası, rant kültürünün kent kültürüne karşı acımasız savaşı- na da satane oluyor. (Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL) Nedeni ise galiba daha baş- langıçtaki imar karannın "çir- kin" olması. Kültür mirasını ortadan kaldırarak, doğayı ve özgün kent siluetini tahrip ede- rek yükselen bir bina, ne kadar "çağdaş"(!) olursa olsun, na- sıl güzel olabilir ki!.. Cihangir Güzelleştirme Der- neği yöneticileri de işte bu ger- çeği "yaşayarak gören" du- yarlı Istanbullular olarak Ci- hangir Camisi'nin yanıbaşın- da kenti süsleyen eski bir "ah- şap konağın" şimdi "boş" olan arsasında "dev bir apart- man" projesine karşı 2 yılı aş- kındır mücadele edıyorlar. Cihangir'deki görkemli ko- nak için 1990 yılında "apart- mana dönüştürme" kararı ve- rildiğinde ise tarihi bina sapa- sağlam ayakta olduğu gibi, res- tore edilerek ömrü en az "ya- şı" kadar da uzatılabilirdi. Ne var ki dönemin koruma kurulunca verilen yıkım kara- nndan sonra duyarlı çevrelerin bu karara tepkıleri de yüksel- meye başladığı sırada, ahşap konak bir gece ansızın "yanı- verdi."Üstelik 1991 yılındaki "Şeker Bayramı tatiline" de rastlayan bir günde... İşte o günden bu yana semt yarsız koruma kurulu kararla- nna da destek olan bir bürok- ratın imzasıyla verilen 7 Mayıs 1997 tarih ve 1962 sayılı yanıt- ta. "Kurul kararları kesindir ve uyulması zorunludur" de- niyordu. Oysa yine bu genel müdürün geçen yıl göreve dön- mesinden önceki 1992-1995 döneminde bakanlığın benzer duyarlı başvurulara verdiği ya- nıtlar önce "teşekkürle" baş- lıyor. sonra da tartışma konusu olan kararın "ilgili koruma kurulunda bir kez daha de- ğerlendiriunesi" nca ediliyor- du. Şimdi dernek üyeleri, "son çare" olarak mahkemeye gidi- yorlar. Ancak bakanlığın ma- yıs ayındaki yanıtına dayanıla- rak Beyoğlu Beledıyesi'nden alınan ruhsatla yargı karann- dan önce inşaatın "hızla yük- selmesinden" de kaygı duyu- yorlar. Eğer Kültür Bakanlığı der- neğın başvurusunu "55. hükü- met ruhuyla" yeniden ve hız- la ele alamazsa, "çirkinleşen" sadece Cihangir olmayacak. Bu devletin tarihe ve kültüre olan bakışı da "çirkin bir ör- nekle" yine tartışma konusu olarak kalacak... HAYVANLAR tsmH GLLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ' ÇİZGİLİK KÂMÎL MASARACI HARBİ SEMİH POROY TARİHTE BUGÜN Mİ MTAZ ARIKAN 27 Temmus OKYANUSA DÖSENEN KABLO!. 1866 'M BU6ÜN,ATlASOICYANU£U'NA DÖÇEHEN AVRUPA İLB AMERİKA 'Yt BİRL£ŞTt/İEN 7EL6&V: HffTTI TAMAAALAHOI. S&4UEL MOKSE'UN İCADI OLAN TELG&4F, 184O'lA£DANSONGA ÇOk ÖNEU- U BİR HABERLEÇME ARACI OLMUŞTV. 1BŞİ ' PÖŞ£H£N (UC DEHİz MATTf, F8AAISA İi£ İNGİLJB- RE'YI BtRLjEŞVKMİÇri.. BİRÇOk:SONUÇSUZ Gİ- RİŞlMDEN SONRA, ATLAS OKYANUSU'MA KABVÛ DÖŞEME İŞİ, AhlC/tK ZAM4M//VMI P£V, &ÜHAK- U TRAUSATLANTİĞİ İLE SAŞAKlLMlŞTl. YOLCU VE yÜK TAŞlMAK /Ç//V YAPtlAM GEMİNİN K4- ZANCJ YE7BRSİ2. KALINCA, KAglO DÖŞEME İÇlNE VEGİLMİŞr/. O SIKALAR. OORT BİN M- LOtoETRBUK KABLOYU TAÇIYA8İLBCEIC TEK PENİZ TAÇITI OYPU.. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAS 1 2 3 4 5 6 7 8 5 6 7 8 9 - 1 2 3 4 5 SOLDAN SAĞA: 1/ El ele tutuşa- rak ovnanan bir halk oyunu... Hatay ılınde bir ova. 2/ÇıkaryoI, çare... Eski bir Hint tannsı. 3/ Lütesyum ele- mentınin sımge- si... Hamam. 4/ Dık tutularak parmakla çalı- şan, telli ve bü- yük çalgı... Yok etme, gıderme. 5/ Içinde din balık sakla- nan, denızden aynlmış havuz. 6/ Iradesizlikten ileri gelen sûrekli cansız- lık. duyumsamazlık.. "Tahammül gerektır — taşına" (Dertlı). II Bir Asya ülkesinin başken- ti... Meslek. 8/ Kınk ke- miklen bir arada tutmak amacıyla kullanılan tah- ta gibi düz nesne... Cın- sıyet hücrelennin dışın- da vücut hücrelennin tümü. 9/ Dünyanın en hızlı koşan canlısı olan yırtıcı hayvan... K.emıklenn içindekı yağh madde. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hawaıı Adalan'nın geleneksel dansı... Erek. 2/ Omur- gayı oluşturan kemiklerden her bin... Kedı ya da köpeğın ön ayağı. 3/ Arjantın'ın plaka ışaretı... Gezegen. 4/ "Her çiçekten bal eyledık 'ya saydılar bızı" (Pır Sultan Ab- dal)... Yükselme. yücelme. 5/ Orduyla ılgılı olmayan, or- dudan kaynaklanmayan. 6/ Yeryüzündekı gırintı ve çıkın- tılar... Başkaldıran. isyan eden. 7/ "Kötü, sevımsız" an- lamında argo sözcük... "O"' göstenne sıfatının eski bıçi- mı. 8/ Hammaddeyı ışleyıp mal üretme... Sıkı dokunmuş bir tür pamuklu kumaş. 9/ Kabartma bir fıgür oluşturacak bıçimde yontulmuş değerlı taş... Bir ılımız. OR ÜŞ /DENIZ KAVUKÇLOĞLL Milliyetçilik ve Milliyetçilerin Hazin Sonu Mareşal Henri Philippe Petain, I. Dünya Savaşı sı- rasında Verdun çarpışmalarında kazandığı zaferle "ulu- sal kahraman" ilan edılmişti. II. Dünya Savaşı sırasın- da ise Almanlann Fransa'ya saldırmalannın ardından, 16 Haziran 1940'ta başbakanhğa getirildi. Kısa bir sü- re sonra, "Fransa'nın yenilgisinin artık kaçınılmaz" ol- duğunu ılerı sürerek ateşkes çağrısında bulundu. Pe- tain, düşmanla "işbiriiği" yaparak vatanını kurtaraca- ğına inanıyordu. 1944 yılında ülkelerini düşman işga- linden kurtaran yurtsever direnışçıler onun işbırlikçili- ğini bağışlamadılar. Yargılanarak ölüm cezasına çarp- tınldı. Cezası daha sonra yaşam boyu hapse çevrildi. Atlas Okyanusu'nda bulunan Yeu Adası'nda kapatıl- dığı kalede 23 Temmuz 1951 'de öldüğü zaman 95 ya- şındaydı. Abraham Lauritz Johnsson, diğer adıyla Vıdkun Ouisling, 1911 yılında Norveç ordusuna katılmış, yük- selerek 1919-1929 yıllan arasında çeşitli Avrupa ülke- lerinde askeri ataşelik görevlennde bulunmuştu. 1931 - 1933 yıllan arasında Savunma Bakanlığı yaptı ve Ulu- sal Birlik Partisi'nı kurdu. 1939 yılında Adolf Hitler ile görüşerek, "Norveç 'ir Almanlar tarafından işgatini" sa- 1 vundu. Bir yıl sonra. 1940 yılının nisan ayında Nazı or 1 dulan Norveç'i işgal edince, bir süre sonra kendisini başbakan ilan etti. 1945 yılında Alman işgalınden kur- tulan Norveç'in yurtseverieri, ülkelerinin tarihinde gö- rülmüş bu en "alçak işbiriikçi"y\ yargıladılar. Adı Nor- veç dilinde "vafan haini" ile eşanlamlı kullanılan Vıd- kun Ouislıng ölüm cezasına çarptırıldı. 24 Ekim 1945'te Akershus kalesınde kurşuna dizıldi. lon Antonescu, Romanya ordusunda başanlı bir subaydı. I. Dünya Savaşı'ndan sonra Londra ve Pa- ris'te askeri ataşelıklerde bulunmuş. 1934 yılında Ge- nelkurmay Başkanı olmuştu. 1937 yılında Savunma Bakanlığı'na getirildi. II. Dunya Savaşı sırasında Ro- manya topraklannın üçte bın Almanlar ve Ruslar tara- fından işgal edılirken 4 Eylül 1940'te başbakan oldu. Romanya'da faşist bir diktatörlük kurarak ülkesıni iş- gal eden Nazi Almanyası'nın safına geçti. Antonescu da bağışlanmadı. Düşmanla ışbirliğinin cezasını 1 Ha- ziran 1946 günü Jılava yakınlannda idam edilerek öde- di. Fransız işbirlikçı Petain'ın, Norveçlı ışbiriikçi Quis- lıng'ın ve Romen ışbiriikçi Antpnescu'nun ortak özel- likleri "milliyetçi" olmalarıydı. Üçü de Beriin'de bir sı- ğınakta yaşamına kendi eliyle son veren Adolf Hitler, Italyan yurtseverieri tarafından önce kurşuna dizilip sonra Milano'nun Loreto Meydanı'nda ayaklarından asılan Benito Mussolini ve dünyadaki tüm diğer "mil- liyetçiler" gıbı etnık aidıyeti ınsandaki "en önemli nite- lik" olarak görüyorlar, kendi uluslannın dığer uluslar- dan daha üstün özellikler taşıdığına ınanıyorlardı. Bu çarpık ınançlan onlann yurtlannı, çiçekleri, bö- cekleri, kuşlan, ağaçian, denızlerı, gölleri ve ırmakla- nyla, doğası ve o doğada yaşayan tüm insanlarıyla bir "bütün" olarak sevmeierinin önündeki en büyük engel- di. Milliyetçiler, 20. yüzyılın en belirleyicı tarihsel döne- meçlerinde milliyetçilik adına vatanlanna ihanet edip düşmanla birleştiler. Yakın tanhin hıçbır sürecinde mil- liyetçilik, yurtseveriikle bağdaşmadı. Milliyetçilerin düş- mana teslim ertiği ülkeleri, o ülkelerin komünist. sos- yalist, liberal, muhafazakâr yurtsever güçleri savundu. Özellikle II. Dünya Savaşı döneminde edınilen tarih- sel deneyimler "en büyük milliyetçilerin" aynı zaman- da "en büyük işbirlikçi ve en büyük haınler" olabilcek- lerini gösterdi. Daha sonra Vietnam, Laos, Kamboçya gibi Asya ülkelerinin "milliyetçi" yönetimleri kendi hak- lanna karşı emperyalist güçlerle birteşerek en alçak ış- biriikçi örneklerini sergiledıler. Şili ve Arjantin gibi bir- çok Latin Amerika ülkesinde "milliyetçilik" adına kıta- nın en kanlı cinayetleri işlendi. En büyük uyuşturucu kaçakçıları, "milliyetçiler" arasından çıktı, hatta bunlar Panama örneğinde olduğu gibi devlet başkanlıklarına kadar yükseldıler. Son kırk yıllık dünya tarihi ınsanlığa, "milliyetçi" işadamlannın, bürokratların.politikacılann, devlet adamlannın aynı zamanda kaçakçı, katil ve ca- sus olabileceklerıni kanıtladı. "Milliyetçi" iktidariargüç- leri ölçüsünde ülkelerinin doğal kaynaklarını. denizle- rini, kıyılannı yabancılara peşkeş çektiler ve yağmalat- tılar. Dünyada en büyük doğa yıkımları, en büyük çev- re kiriiliklen "milliyetçi" iktidarların elleriyle gerçekleş- ti. "Milliyetçiler" yurtlannı ve insanlarını sevmedıler. •Ulusallığı ve eşdeğerii evrenselliği yadsıdılar. Bütünleş- tikleri yerii ve yabancı egemen güçlerin uğruna o top- raklarda yaşayan binlere, onbinlerce, yüzbinlerce in- sanı ölüme göndermekten çekinmediler. Yaşamın tüm alanlannı somut olarak kavrayan. ülkenin sorunları için somut çözüm önerileri üreten yurtseverlerin özgüriük- lerine ve yaşamlanna son verebilmek için en akıl almaz yollara başvurdular, kanlı tuzaklar kurdular. Dünya yü- zünde sayısız yurtsever. "mılliyetçilenn" kurduğu pu- sularda can verdi. "Milliyetçilik", dünyanın her yanın- da özgüriüğün, demokrasınin ve ınsanlığın en büyük düşmanı oldu. Dooığa ulaştığı 20. yüzyılda dünyayı ka- na ve ateşe boğan "milliyetçilik" özgürlükçü düşünce- lerin gelişmesi ve insanlığın dırenışı karşısında inışe geçti. Şimdi çöküş sürecıni yaşıyor. Bu süreci Türkiye de yavaş yavaş yaşamaya başlı- yor. llerdeki yıllarda daha güçlü bir bıçimde yaşayacak. "Milliyetçilik" adına uyuşturucu kaçıranlar, ülkeyı so- yanlar, cınayet işleyenler ve bu suçları işletenler yavaş yavaş cezaevlerindetoplanıyorlar. Türkiye'nin demok- ratikleşme sürecine bağlı olarak bunlann sayıları arta- cak. Yaşam, dünyada bir rastlantılar zinciri değil. Türki- ye'de ise hiç değil!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear