Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 1997 PAZAR
10 PAZAR KONUGU
Cumhurbaşkanı Petrosyan 'ın Türkiye işlerindeki başdanışmanı tarihçi Prof. Jirayr Libaridyan ülkesindeki şahinlere rağmen iyimser
Ermenistan yeniden diyalogistiyor
*3 LJI\ LJıŞ Dünyanın alevli noktalanndan birisi Kafkasya. Ermenistan ve
Azerbaycan, Karabağ yüzünden savaşan, şu anda da birbirine can düşmanı iki kom-
şu. Türkiye, 1915 yılındaki Ermeni soykınmı suçlamalannm etkisi ve Türk etnik
kimliğinin savunulması gerektiği düşüncesiyle Azerbaycan'a tümüyle destek olur-
ken Ermenıstan'a yıllardır ekonomik ambargo uyguluyor; petrol boru hattının Er-
menistan üzerinden Türkiye'ye
getirilmesi gibi bir proje bulunmasına karşın Er-
menistan'la ilişkileri normalleştirmeye yanaşmıyor. Öte yandan fiili dunımlar, ya-
şanan gerçekler var. Bazı Türk işadamlan, Türk şirketleri Ermenistan'la iş yapı-
yorlar. Gürcistan ve îran üzerinden Ermenistan'a sokulan Türk mallan pazarlarda
satıhyor. Bu arada Ermenistan Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan da Azerbay-
can ve Karabağ sorununun çözümü için önlerinde bir öneri olduğunu açıklıyor,
ancak ne gibi ödünler istendiğinden söz etmiyor. Bölgede nelerin olduğunu, gele-
cekte bölgeyi nelerin beklediğini, Türkiye'nin politikasını, Erivan'da, Ter Petros-
yan'ın Türkiye işlerindeki baş danışmanı Prof. Jirayr Libaridyan'la konuştuk.
SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU
^ • ™ ^ Siz, Ermenistan Cumhurbaşkanı Le-
von Ter Petrosyan 'ın Türkiye İşleri Başdanış-
manısınız. Sizin politikanız daha çok Türki-
ye yle ipleri germek değil, diyalog yoluyla iliş-
kileri normallestirmek. Bu nedenle Ermenistan
içinde herhangi bir tepki alıyor musunuz?
- Tabii ki alıyorum. Bu konuda iki çeşit tepki
var. Birincisi şu:
Neden Türkiye, soykınmı resmen kabul etme-
den Türkiye ile ilişkileri normalleştirmeye çalı-
şıyoruz? Ermenistan. Türkiye'yle ilişkileri nor-
malleştirmenin önkoşulu olarak neden Türki-
ye'nin soykınmı kabul etmesı gerektığini öne
sürmüyor'1
Ermenistan'ın, ilişkilerin normalleştirilmesi
ıçin gerçekten böyle bir önkoşulu yok. Bu da,
Türkiye"nin Azerbaycan'a tam destek vermesi
nedenıyle işleri güçleştiriyor.
Üstelik Türkiye'nin bugün Ermenistan'a uygu-
ladığı ekonomik ambargo. abluka var. Gelenek-
sel olarak ve bugün de Ermeni aleyhtan olan bir
ülkeyle neden ilişkileri normallestirmek istiyor-
sunuz. diyorlar.
Ikıncısı de, bir tarihçi olarak doğrudan beni
hedef alan tepkıler. Bir tarihçi olarak ben soykı-
nm ve soykınmın siyası sonuçlanyla ilgili çok
şey yazdım. "Siz diyasporanın önde gelen kişile-
rinden birisi olarak bu ülkeyle nasıl olur da ilişki-
lerin normalleştirilmesini öngören bir politika iz-
levebilirsiniz?" dive soruvorlar.
ki:
"Hayır, siz Türkiye'yle normal ilişki kuramaz-
sınız. Türkiye sıradan bir ülke değiL Türkiye sal-
dırgan bir ülkedir. Gecmişin saldırganlığı gele-
cekte de sürdürülecektir. Türkiye, Ermeni aleyh-
tandır ve her zaman Ermenistan ve Ermenileri
yok etaıe eğüimindedir."
Size tamşmanın mantığını anlatabilmek için
bunlan söylüyorum. Türkiye bu durumda ilişki-
leri normalleştirmeyi reddederek tümüyle Azer-
baycan'ın yanını tutmaya, Karabağ sorunu nede-
niyle Ermenistan'ı abluka altına almaya devam
ettiği takdirde muhalifler kamuoyunda daha çok
destek bulacaklardır.
^ M M ^ M Cumhurbaşkanı Ter Petrosyan iki
hafta kadar önce bir açıklama yaparak Azer-
baycan 'la Ermenistan'« bir öneri taslağı verü-
diğini, bunda iki taraftan bazı ödünler de isten-
diğini söyledL Bunun ayrıntılarını verebilir mi-
siniz?
- Ter Petrosyan Azerbaycan'la banş konusun-
işi daha iyi yapar ve yapıyor da. Bir konu üzerin-
de bu kadar çok konusulmaz. Çok konuşarak so-
nunda süreci mahvedecekler. Üstelik bizi de kö-
şeye sıkıştınyorlar. Bizim gazetecilerimiz de bi-
ze, "Neden siz de bir şeytersöjiemiyorsunuz?" so-
rusunu vöneltivorlar.
ı Peki siz neden bir şey söylemiyorsu-
nuz:
Prof. JİRAYR
LİBARİDYAN
LosAngeles'taki California Üniversitesi
(VCLA) tarih bölümü mezunu. Uzun yıllar
Amerikan ve Avrupa üniversitelerinde ders
verdi. Amerikan vatandaşı olmasına karşın
1991 'in Ocak ayında Ermenistan 'ayerleşti.
Bir süre Dışişleri Bakan Yardımcılığı ve
Ermenistan Cumhurbaşkanı Levon Ter
Petrosyan 'a danışmanlık yaptı. Şimdiki halde
Ter Petrosyan 'ın özellikle Türkiye işleriyle
ilgili başdanışmanlığı görevini yürütüyor.
> Bu tepkiler durumunuzu güçleştiriyor
mu!
- Evet. güç bir durumdayım. Ama siyasi bir
güçlüğüm yok. Bu, aynı zamanda cumhurbaşka-
nımızın da tutumudur. O nedenle siyasi bir güç-
lük içinde değilim. Başdanışmanı olarak ben
cumhurbaşkanıyla ters düşersem ya da o benim
görüşlerime ters düşerse görevime son verir. İş bu
kadar basit. Bazı muhalefet partileri bizimle ay-
nı görüşü paylaşmıyor. Ama hükümetin izlediği-
miz bu politikayla hiç bir sorunu yok. Türkiye'nin
Ermenistan'a beş-altı yıldır bu ambargoyu uygu-
laması yüzünden bazılan cumhurbaşkanının si-
yasetinin dogru olup olmadığını tartışıyor.
Benim sorunuma ve güçlüklerime gelince...
Benim sorunlanm aşın milliyetçiler ve komü-
nistlerle... Rusya'ylayakın olan komünistler. Er-
meni aleyhtan olan Türkiye'yle neden ilişkileri
normalleştirmemiz gerektığini sorguluyorlar.
Aşın milliyetçiler ve Taşnaklar'a gelince.. O
noktada can güvenliğinızden kaygı duyabilirsi-
niz. Ama sanıyorum hatkın büyük çoğunluğu bi-
zim bu siyasetimizi destekliyor. Bakın, Ermenis-
tan bağımsız cumhuriyet olalı beri bütün komşu-
lanyla iyi ilişkiler oluşturma gibi bir politika iz-
liyor. Ama Türkiye'nin kendine göre etnik, Azer-
baycan'ı tümüyle destekleyen, Ermenistan'ı da
ablukaya alan bir siyaseti var. Bu nedenle bugün
bizim güttüğümüz politika tehlikeye girmektedir.
m^mm Seden?
- Bakın, bız ilişkileri normalleştirmek istiyo-
ruz. Geçmişte olan geçmişte kalmıştır. O tarihi
bir konudur. Ama bugün biz Türkiye'yle normal
ilişkiler kurabilınz, diyoruz. Bazılan da diyorlar
- Çünkü biz ciddi bir devletiz. Şu ya da bu so-
ruya yanıt vermek için burada bulunmuyoruz.
Biz de demeçler vermeye başladığımız zaman
ortam öylesine zehirli bir hale gelir ki, görüşme-
lerin açılması olasılıklan tam anlamıyla yok olur.
Bizim görevimiz, görüşme sürecine zemin hazır-
lamak; sürekli açıklamalar yapmak değil.
^ • ^ • ^ Bir süre önce G- 7 zengin ülkeler gru-
bunun ABD 'nin Denver kentinde yaptığı top-
lantıda gündemin başlıca maddeleri Kıbns ve
Karabağ sorunlarının bir an önce çözümüydü.
Kıbns 'la ilgili toplumlararası görüşmeler dört
yıl gibi bir aradan sonra yeniden başladı. Öte
yandan Ermenistan ve Azerbaycan dagörüşme
masasına çekilmeye çalışüıyor. Bu gelişmeler
Denver sürecinin işlemeye başladığmı mı gös-
teriyor?
- Süreç Denver değil, Minsk Konferansı süre-
ci. Danver da ise Rusya Cumhurbaşkanı Boris
Yettsin, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ve
ABD Başkanı Clinton bir araya geldıler. Bu üç-
lü görüşmede Minsk sürecinin bir an önce işle-
tilmesi gerektiğinde anlaşmaya vardılar.
Minsk grubu içinde bırtakım temaslar oluyor.
Ama şimdiki halde Ermenistan'la Azerbaycan
arasında doğrudan hiç bir temas yok. Bildiğim
kadanyla Minsk süreci işliyor ve ne yapılması ge-
rektiğine onlar karar verecekler.
M H H M Sizce Ermenistan ve Azerbaycan 'a
Dayton tipi bir görüşme süreci uygulamak is-
teyebilirler mi?
E rmenistan bağımsız
cumhuriyet olalı beri bütün
komşulanyla iyi ilişkiler
oluşturma gibi bir politika
izliyor. Ama Türkiye'nin
kendine göre etnik,
Azerbaycan'ı tümüyle
destekleyen, Ermenistan'ı da
ablukaya alan bir siyaseti var.
Bu nedenle bugün bizim
güttüğümüz politika tehlikeye
girmektedir.
da üç noktaya değindi. Birincisi, iki tarafa da bir
öneri verildiğinı, her konuda verilebilecek doğ-
ru ödünlerin bulunması gibi güç bir durumda ol-
duğumuzu anlattı Üstelik bu ödünlerin iki tara-
fın da karşılıklı olarak üzerinde anlaşarak kabul
edebileceği ödünler olması gerektiğine dikkat
çekti. Ter Petrosyan ayncabunlann gizli tutulma-
sının, sürecin ıleri doğru gidebilmesi bakımından
zorunlu olduğunun da altını çizdi. Ama tabii giz-
lilik hiç bir şekilde komplo anlamına da gelmi-
yor.
^ • ^ ^ Bu ödünler neler?
- Şımdi biz bu ödünlerin pazarlığını yapma aşa-
masındayız. Bunlan size söyleyemem. Bakü bu
ürkiye bu durumda
ilişkileri normalleştirmeyi
reddederek tümüyle
Azerbaycan'ın yanını
tutmaya, Karabağ sorunu
nedeniyle Ermenistan'ı abluka
altına almaya devam ettiği
takdirde muhalifler
kamuoyunda daha çok destek
bulacaklardır.
- Ermenistan ve Azerbaycan yetmez. Bunu
Karabağ'a da kabul ettirmeleri gerek. Bu bir ola-
sılık. Dayton, taraflann bir araya getirilerek bir
çözümün onlara empoze edilmesi anlamına ge-
liyor. Ne tür bir süreç ya da ne tür bir anlaşma
olursa olsun buna görüşmeler yoluyla ulaşılacak-
tır. Ben bunu anlıyorum.
Minks'in üç eşbaşkanının akıllannda ne oldu-
ğunu bilmiyorum. Ama görüşmeler bir sonuç
vermezse taraflan bir yerde zorla masaya oturtup
bir anlaşmayı kabul ettirmek isteyebilirler. Ama
bu konuda konuşmak için daha şimdi erken ola-
bilir.
• M I ^ M Türkiye'yle ilişkiler normalleştiği
takdirde 1915, bu ilişkileri de belirleyici rol oy-
nayabilir mi?
- Diplomatik ilişkiler konusunda biz, "Hiç bir
önkoşulumuz yok" diyoruz. Ama günün birinde
ilişkiler normalleşirse her zaman birtakım konu-
lar ortaya atılacak ve bunlann çözümüne bakıla-
caktır. Bizim için soykınm belki de bu ulusun ta-
rihinde olan en önemlı olaydır. Ama buna karşın,
"Soykınm bizim dış politikamrnn temeli degUdir"
diyoruz. Bu vicdani, manevi, tarihi bir olaydır.
Bu olayın tarihçiler tarafmdan incelenmesi,
bırbirleriyle görüşmeleri için diplomatik ilişkiye
de ihtiyaç yoktur. Biz iyi komşuluk, ticaret, yatı-
nmlar, turizm, karşılıklı ilişkilerimizi bir güven-
lik sisteminin yönlendirmesini istiyoruz. Bizler.
hepimiz bölgesel bir güvenlik sistemi içinde yer
alabiliriz. Türkiye'yle Ermenistan arasında nor-
mal diplomatik ilişkilerimiz olmadığı için de gü-
venlik için başka ülkelerle işbirliği yapmak zo-
runda kalıyoruz. Azerbaycan'ın, Gürcistan'ın
böyle sorunlan yok. Türkiye'nin Azerbaycan,
Gürcistan ve bölgenin bütün ülkeleriyle ilişkile-
ri var. Türkiye sadece bizimle ilişkiyi reddediyor.
Buna karşı biz ne yapmalıyız?
Biz de, "Madem Türkiye böyle davramyor ve
şimdiki halde bizim bir güvenlik sistemimiz yok
ve bizim buna ihtiyacımız var. başka yerlere bak-
mak zorunda kalınz. Günün birinde Türkiye'yle
normal ilişkiler kurarsak burada artık Rus üsle-
rine ne gerek kalır?'" diyoruz.
^ ^ ^ • M Sizin Yunanistan 'layaptığınız birtas-
lak güvenlik anlaşması vardu..
- Çok önemsiz bir anlaşma. Türkiye'nin Azer-
baycan'la olan güvenlik anlaşması bunun on kat
daha önemlisi.
• ^ ^ • ^ Ermenistan 'ın, telekomünikasyon
sistemi için açttğı bir ihaleye çok uygun koşul-
lar vererek Türk kuruluşu Turkcell'in de katıl-
dığı, ancak Ermenistan hükümetinin Türk şir-
keti olması nedeniyle Turkcell'i reddettiği biçi-
minde bir bilgi aldınu Bu konuyu sizden açık-
Ukla öğrenmek isterdim...
- Bizim telekomünikasyon sistemımizi yap-
mak için Almanya, ABD ve Fransa'nın rekabet
içinde olduklannı biliyordum, ama ilk kez sizden
bir Türk şirketinin de bu ihaleye katılmak istedi-
ğini duyuyorum. Türk firmasının başvuracağı-
nı ve Ermenistan'ın buna hayır diyeceğine ihtı-
mal vermiyorum. Belki işin içinde başka bir şey
var. Belki başvurmakta geciktıler.
Genelde Türkiye'yle olan bütün ilişkiler ben-
den geçer. Bunu da bilmem gerekir. Ama hiç duy-
madım. Biliyorsunuz. Ermenistan Sanayiciler
Derneği Başkanı. Cumhurbaşkanı Petrosyan'm
ağabeyi Teünan Ter Petrosyan"dı. Bir süre önce
öldü. Türkiye'yle bu tür ilişkileri her zaman teş-
vik ederdi. Sık sık Ankara'ya giderdi.
Size şu kadannı söyleyeyim. tki ülke arasında
normal ilişkiler olmadığı sürece en basit işler bi-
le inanılmaz derecede zorlaşıyor. Bir gazete. di-
yelım "Libaridyan ya da şu bakan şunu,bunu.de-
di" diye yazıyor.
Dışişleri Bakanlığı'yla temaslann kopukluğu,
bu konuda yetkili makamlara ulaşmamızı çok
güçleştiriyor.
^mmmm Peki, şimdiki hükümetin önemli ka-
rarlar alacak güçte olduğunu düşünüyor mu-
sunuz?
- Hayır. Hatta uzun zaman işbaşında kalacağı-
nı da sanmıyorum. Ama ordu ve laik kamuoyu-
nun desteğiyle işbaşında kalabilirse hükümetten
girmemek için öylesine enerji harcayacaktır ki,
güçlü bir hükümet olamayacaktır.
Güçsüz bir hükümet ne ülke ne de bölge için
yararlı olur. Istikrar, süreklilik gerek. Türkiye
çok önemli bir ülke.
Türkiye Kafkaspolitikasını değiştirmeli
Erbakan hükümetiy-
le belirlisorunlannız oldu mu?
- Öncekılerden fazla sorunu-
muz olmadı. Erbakan, seçım
kampanyası sırasında Ermenis-
tan aleyhinde bazı sert konuş-
malar yapmıştı. Ama bu bizi faz-
la etkılemedı.
0 hükümet döneminde bir kez
Ankara'ya gittım. Cumhurbaş-
kanı Demirel'le görüştüm. O gö-
rüşmede Dışişleri Bakanlığı
Müsteşan Onur Öymen de var-
dı. Ama o sırada Başbakan Yar-
dımcısı ve Dışişleri Bakanı olan
Tansu Çfller çok meşgul olduğu
ıçın görüşmede bulunamadı.
Edindığim ızlenim. Erba-
kan'ın Ermenistan sorununahiç
eğilmediğidir. Bu sadece bir iz-
lenim. 0 sırada gündeminde.
onu ilgilendiren çok daha başka
konular vardı. Hatta ben Erba-
kan'ın Azerbaycan'a çok fazla
yakınlık duyduğunu da sanmı-
yorum.
Erbakan. dış siyaseti tran.
Lıbya, lrak gibi ülkelerle ilişki-
leri geliştirerek renklendirmek
amacındaydı. O başka bir şey
vapmak istiyordu. Bizim o çer-
çeve içinde yenmız yoktu.
Sanıyorum, bu Türk hükiime-
linin dış politikasında bazı zor-
luklar da var. Yenı Dışışlen Ba-
kanı (İsmail Cem) bölgesel si-
yasete ağırlık vermekten söz et-
ti.
Birkaç ay önce bizim Parla-
mento Dış İlişkiler Komisyonu
Başkanı. İsmail Cem'le Strasbo-
urg'da bir görüşme yapmıştı. Sa-
yın Cem'in, nereye yönelme ko-
nusunda çok açık hedefleri \ ar.
Ama bizim sorunumuzla nasıl
ilgilenmesı gerektiği konusunda
fazla bir fikre sahıp olmadığı ka-
nısındayım.
Başbakan Yardımcısı Sayın
Ecevit'in bir demecı bizi biraz
tedirgin etti.
Evet, Ecevit yaşını başını al-
mış, olgun, deneyimli birpolitı-
kacı. Kıbns Harekâtı sırasında
başbakandı. Ama konunun ay-
nntılarını ne derece bildiğinden
emin değilim.
Uzun bir süre iktidardan uzak
olduğunu biliyorum. Onunla hiç
temasımız olmadı. Türkiye'den
başka muhalefet liderleriyle ise
temaslanmız olmuştur.
Ecevit'in geçen haftakı ko-
nuşmasında toprak ödünlerin-
den söz etmesi. üstelik de Tür-
kiye'nin Minsk Grubu içinde
bulunması beni özellikle tedir-
gin etti. Minsk Grubu başkanı
bir öneriyle geldi. Şimdıyse Tür-
kiye eski bir fikri yeniden orta-
ya atıyor. Üstelik bu tutumuyla
yeni bir sorun yaratmak istediğı
izlenimini uyandmyor.
Biz taraflar olarak önümüze
uzatılan öneriye dikkatlerimizi
odaklaştırmaya çalışırken Tür-
kiye'nin yepyeni bir fikir ortaya
atması dogru davTanış değil.
Öneri kabul edilmeseydi her-
kes yenı fikırler ortaya atabilir-
di. '
Size îran örneğinı vereyim.
Îran şeriat ülkesi. Ama Îran, böl-
genin ve kendisinin çıkarlan ne-
yi gerektiriyorsa o yönde karar-
lar alıyor. Dini temel alan karar-
lar almıyor. Buna karşılık lslam
Konferansı Örgütü içinde de Er-
menistan'ı kınıyor. "Ermenistan
saldırgan ülkedir'1
diyor. Her şe-
ye karşın dengeli bir politika yü-
rütüyor.
Öte yandan Türkiye'nin Er-
menistan içinde nüfuzu sıfır.
Peki. kendi kendimize sora-
lım. Türkiye'nin Ermenistan'da
hiç çıkannın olmaması kendi çı-
kanna mı? Türkiye. Ermenıs-
tan'ı daha fazla ödün vermeye
itmiş mıdir? Her iki sorunun ya-
nıtı da, kesinlikle hayır.
Türkiye'nin politikası, ikili
ilişkiler için kurmak istediğımız
temele zarar vermiştir. Ermenis-
tan "da hiç bir nüfuzunun olma-
masına yol açmıştır. Üstelik bu
politika. Türkiye'nin yapıcı bir
güç ımajmdan yoksun kalması-
na da neden olmuştur.
Türkiye'nin bu politikası sa-
dece Azerbaycan'ın çıkanna
hizmet etmiştır. Türkiye'nin,
Azerbaycan'ın tutumunu kayıt-
sız şartsız desteklemesi Ba-
kü'deki şahinleri güçlendirmiş-
tir.
Sırasında. Türk Dışişleri Ba-
kanlığı ve Cumhurbaşkanı De-
mirel'in Bakü'yü daha mantıklı
bir tutum almaya ikna etmeye
çalıştığını biliyorum. Ama Azer-
baycan, Türkiye'nin politikasını
değiştirmeyeceğini bildiğı süre-
ce bu tür yaklaşımlara önem ver-
miyor. .^mbargonun kaldınlma-
yacağını, Ermenistan'la diplo-
matik ilişki kurulmayacağını bi-
liyorlar. Türk politikası sanki
Azerbaycan'ın karılığının elin-
de rehin gibi görünüyor.
Türkiye. Azerbaycan'ı, Erme-
nistan'ı, Karabağ'ı ödün verme-
ye zorlasa durum çok farklı olur-
du. Ama Türkiye hiç bir şey yap-
madı. Bu da Bakü'deki şahinle-
rin işine yaradı.
Burada açıkça söylemek gere-
kirse Türkiye'nin rolü, krizi kı-
saltmak yerine uzatmak olmuş-
tur.
Rusların politikasını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bana kalırsa, onlann bölge-
de başka çıkarlan var.
Türkiye bölgeyle ilgili sıfır-
dan başlayan yeni bir politika
üretti. Rusya ise zaten hâkim
güçtü. Rusya'nın bölgedeki çı-
karlan stratejik mi, ekonomik
mi, yoksa ikısınin kanşımı mı?..
Sonra Rusya'nın bu bölgede
hangi düzeyde varlık göstermek
istediğı konusu var. Bu sorulann
yanıtlan hâlâ çok net değil.
Rusya'nın bir avantajı, bölge-
yi çok iyi bilmesi. Rusya'nın de-
zavantajı ise geri çekilmekte
olan bir imparatorluk oluşu ve
hâlâ güvenlik sistemi içindeki
yenni belirleyemeyişi.
Bildiğim bir şey, görüşmeler
süreci için Minsk Grubu içinde
etkın biçimde çalıştığı ve soru-
nun çözümünün kendisinin de
çıkanna olduğunun bilincinde
bulunduğudur.
Rusya'nın Ermenistan yanlı-
sı olduğu savlan da son derece
temelsız. Bir düşünün, Rus-
ya'nın Azerbaycan gibi bir ül-
kede nasıl ekonomik çıkarlan
vardır. Üstelik Rusya, Azerbay-
can ordusuna inanılmaz ölçüde
yardım ediyor.
Rusya, "Karabağ sorunu,
Azerbaycan'ın toprak bütünlü-
ğü temel alınarak cözülmelidir''
derse nasıl Ermenistan yanlısı
olabılir? Biz bu tutumu. Erme-
nistan aleyhtan ve Azerbaycan
lehınde bir politika olarak değer-
lendirivoruz.
Güçlü bir hükümet
Türkiye'nin iç
politikası bu ilişkileri
nasıl etkiliyor?
- Özgüvenli, güçlü bir
hükümet eksikliğinin hem
banş süreci hem de ikili
ilişkilerin önünde bir engel
olduğunu görüyorum. Yani
önemli kararlan almak
için güçlü bir hükümetin
olması gerekli. Özellikle
Türkiye gibi ülkelerde iç
ve dış politika çok iç içe;
Ermenistan, Azerbaycan,
Gürcistan'da da bu böyle.
Biz. ABD, Rusya gibi,
kendileri dışında cereyan
eden olaylarla fazla
ilgilenmeyen ülkeler gibi
değiliz.
Bizler onlar gibi olma
lüksüne sahip de değiliz.
Diyelim ki kamuoyunun
muhalefetiyle
karşılaşabilecek bir karar
aldınız. Bizim gibi
ülkelerde böyle kararlan
alacak hükümetlerin çok
güçlü olmalan gerekir.
Güçlü değilseniz o zaman
çok önemli kararlar
almakta isteksiz
davranabilirsiniz.
Bütün mesele, uzun
zamandır Türkiye'de güçlü
bir hükümetin
bulunmaması ve
sürekliliğin olmaması.
Süreklilik çok önemli. Ben
göreve geldiğimden beri
tam beş ayn Türk Dışişleri
Bakanı'na muhatap
oldum.
Azerbaycan
Türkiye ye nasıl bu kadar
güvenebiliyor?
- Azerbaycan'm bu
konuda birkaç tezi var.
"Türkiye, Azerbaycan'a
öylesine kendini angaje etti
ki hiçbir Türk hükümeti
Azerbaycan hükümetinin
desteği olmadan bu
politikayı değiştiremez''
diyorlar. Türkiye'nin tezi
de şu: "AHyev ve öbür
Azeri liderler Türkiye'de
güçlü bir lobiye sahipler.
Üstelik Azeriler doğrudan
Türk kamuoyuna hitap
edip yardım isteyebilirler.
Bu da çok ciddi sorunlar
yaratabilir.*'
Bu tezin doğru olup
olmadığını bilmiyorum.
Türk hükümetinin, kurum
olarak istediği zaman
olumlu ya da olumsuz
kamuoyu yaratabilecek
derecede güçlü olduğunu
biliyorum.
Ama güçsüz bir
hükümetin, Aliyev ya da
başka Azeri liderlerin
kalkıp "Türk hükümeti
Türk davasına ihanet
ediyor" suçlamalannda
bulunmasıyla çok güç bir
duruma düşebileceğini de
biliyorum.
Aslmda sınır kapısı
açılabilir. Bu da sınır
boyunda yaşayan halkın
smır ticaretini
rahatlatabilir. Bizim
Türkiye'yle ticaretimiz
var, ama doğrudan değil.
Gürcistan ve Îran
üzerinden bu ticaret
yapılıyor. Gidin,
Ermenistan'da çarşıya
çıkın, pek çok Türk
malının piyasada
olduğunu göreceksiniz.
Örneğin tenekede
satılan Coca Cola
Türkiye'den geliyor.
Meyve sulan da öyle.
Daha böyle bırtakım Türk
mallan var. Ama bu ticaret
doğrudan yapılabilse üç-
dört misline çıkabilir.
Turizm ilişkimiz olsa
bütün taraflann bundan
çıkan olur.
\