14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 TEMMUZ 1997 PERŞEMBE 10 KULTUR Bu gece Hümeyra CRR Konser Salonu'nda, Acid Trippin Roxy'de Festivalde 'yerli gece'CUMHUR CANBAZOĞLU 4. Uluslararası Istanbul Caz FestivalTnın dört yıllık geçmişinde ılk kez bizden bir pop yorumcusu, Hümeyra, bu gece CCR'de sahneye çıkıyor. Bu yılki programın tek 'yerü gecesi'nin ikinci konserinde ise Acid Trippin Roxy"de çalıyor. Yıllar sonra yaptığı Beyhude adlı albümüyle yeniden müzik gündemindeki yerini alan, baladlar ve blues dokunuşlu parçalarla iyı bir çizgi ortaya koyan Hümeyra; konserde, 28 yıllık kariyerinde uzun bir yolculuga çıkacağını belirtiyor. Hümeyra"dan aldığımız bilgiye göre Güzelliğin On Para Etmez'le başlayacak konser. tarihsel akıştan sonra günümüze kadar gelecek ve çok sevilen hit parça Kördüğüm'le sona erecek. Popüler müzik yapmasına karşın • Yıllar sonra Beyhude adlı albümüyle yeniden müzik gündemindeki yerini alan, baladlar ve blues dokunuşlu parçalarla iyi bir çizgi ortaya koyan Hümeyra; konserde, 28 yıllık kariyerinde uzun bir yolculuga çıkacak. tüketilmesı zor parçalar yorumlayan ve eğlence müziği yapmadığı için büyük konserler veremeyen Hümeyra'yı. festival bünyesinde dinleyebilmek bizce bir şans. Mustafa Süder (klamet-saksofon. keman. viyola). Vedat Sakman (gitar). Üyas Mirzaev (piyano). Ricardo Moyano (gitar) ve Acid Trippın'den dört elemanla sahneye çıkacak Hümeyra'nın konsen saat 21.00'de... Ali Perret tarafından iki yıl önce kurulan ve soundu acid caza yakın bulunan Acid Trippin kurulduğu günden bu yana kendi bestelerini yorumlamasıyla dikkat çeken. bünyesinde sürekli yetenekli müzikçıleri banndıran ilgınç bir ekip. Çeşitli caz formasyonlannda yer almış Yahyaüai (alto-soprano saksofon). eski Beyaz Kelebek Ercüment Ateş (gitar), Yeni Türkü'nün yenı şeklınde asıl eleman olan Raci Pişmişoğlu (bass). Ali Perret (klavye) yıne çeşitli gruplarda yer almış Erdinç Şenol (da\ul) ye vurmalılarda MuratÖzbey'den (Hacı Murat) oluşan Acid Trippin'ın bu gece bir de konuğu var: Erkan Oğur. Grubun eski elemanı olan Oğur'un o dönem Acid Trippin \çin yazdığı birkaç bestenin Ali Perret tarafından düzenlenmiş hallerinden, Erkan Oğur'un sololanndan ve grubun kendi yapıtlanndan oluşacak bu geceki Roxy repertuvan. Soundunda 90'lann dance öğelerini banndıran, güçlü bass ve davulun şekillendirdiği altyapısıyla dikkat çeken Acid Trippin. bugünlerde albümünün hazırlıklanyla meşgul. Ağustos başında radyolar ve diskotekler içın sekizer dakikalık iki parçayı (Gökova Seabird ve Cangıl Cungul Trip) kapsayacak bir sıngle çıkaracak grup. ekim ayında da CD formatında albümünü yayımlayacak. • Oliviero Toscani 'nin Floransa 'da,Leopold de Florence adlı eski birtren gannda gerçeldeştirdiği, Paris sokaklanndan msgele seçilmiş gençlerin yüz fotoğraflarından oluşan "Yitler" adlı sergisi, 31 temmuza kadar görülebilecek. 'Yüzler' sergisiFloransa'daKültür Servisi- Hepsınin de yüzle- rinde aynı bakış; sanki uçsuz bucak- sız bir yüzler ormanı. Avrupalı, Afri- kalı, Amerikalı ve Asyalı; hepsi de çağdaş gençlik dünyasında ayn bırer coğrafyayı temsil ediyorlar. Her bin. Oliviero Toscani'nin AIDS hastalan ve Sarayevolu askenn ardından, terk edilmiş eski bir demıryolu ıstasyonu olan Leopold de Florence gannın ge- niş alanlannda gerçeldeştirdiği "Yüz- ler" isimli sergisinde bireryüz. Üçgen biçimli direkler üzerine oturtulmuş, eni iki boyu ise üç metre olan iki yüz yüz fotoğrafı da Paris so- kaklanndan rasgele seçilmiş gençle- re ait. Geleceğin güzelliğini yansıtan bu yüzler etnik farklılıklardan ve bir- takım politik görüşlerden çok uzak- ta, bulunduklan yerden etrafa ışık sa- çıyorlar. Bir yanda Doğulu bir genç. alnına dökülmüş bir tutam mavi meç- li saçla gözükedursun, diğer yanda. kulağına iliştirilmiş altın yaldızh bir yaprakla soluk tenli bir Afnkalı genç. dikkatlen çekiyor. Dingin bakışlan izleyenlerin üzerine dikilmiş; her re- sim için değişmez öğe olan beyaz fon üzerinde beliren yüzünün hatlan. du- dakla'nndaki belli belirsiz gülümse- meyleaydınlanıyor. Tek gülen yüz oğju Rocco'nun Yüzler ormanında gülen tek yüz Oliviero Toscani'nin 17 yaşındaki oğ- lu Rocco'ya ait. "Onu,belkidesuçlu- luk duygusu hissetmemek için eğle- nirken resimledim" diyen Toscani, sergılediğı yüz resımlen için aynca şu yorumu getinyor: "Bu gencecik kız- lar ve erkekler bizim çagımı/ın yüzle- ri. Bir taraftan dünyada var olan fark- lılığı yansıtjrlarken diğer taraftan ses- sizce gezegenimizin geleceğini sorgu- luyortar." Benetton'un gelecek sonbahar kampanyası için binlerce gencin y üz- lerini resimleyen fotoğrafçı; bu sergi- yi dev boyutta bir ''geleceğin mezar- taşı vansı" ve düzınelerce bakışın oluşturduğu endişe verici bir soru işa- reti olarak yorumluyor. Ona göre bu bakışlardabirbekknti vegeçmışku- şaklara bir sitem var. Toplumumuz tarafından henüz çözülememiş olan ırk aynmı, sosyal farklılıklar. belirsız- lıklerledolu geleceğin yarattığı sıkın- tı gibi sorunlar gençlerin yüzlerinden okunuyor. Ağızlan, burunlan. kulak- lan. den ve saç renkleri bırbirlennden çok farklı olsa da belli herhangi bir güzellik anlayışı ya da aynksı herhan- gi bir özellık arama kaygısı gütmek- sızin oluşturu|an ve Floransa'da ser- gilenen bu yüzlenn ortak özellıği. her birinin 2000 yılında yirmili yaşlarda olacak olmalan. 21. yüzyılın eşiğinde en büyük meydan okumayı. kişilıklerini koru- yarak ve sosyal uzlaşıma yönelik ha- reketlerde kendilerinı standartlaştır- ma eğilimınde olanlara karşı direni- ,şe geçerek gerçekleştırecekler. Söz konusu bu sergı, henüz tam anlamıy- la keşfedılmemış ve üzerine gerektı- ğı ölçüde eğilinmemiş olan "gençge- zegen'e yapılan yolculuğun ilk etabı- nı oluşturuyor. Wagner ırkçılık ve Yahudi düşmanlığıyla gündemde Küttür Servisi - Alman bestecısı Richard Wagner'ın aılesı arasındaki çekişme. yine aıle üyelerinden biri olan Gottfried Wag- ner'in. bu ünlübestecınin yapıtlanna adanan Bayreuth Festivali'ne alınmamasıy la sonuç- landı. Müzik tarihçisı ve belgesel yapımcı- sı Gottfried VVagner, büyükannesi ve Adolf Hitler arasındaki yakın ilişkı>i aniatan bırkı- tap yayımladıktan sonra babası VVolfgang VVagner tarafından evlatlıktan reddedildı. Gelecek hafta Bavyera'da gerçekleşecek ve bir ay sürecek olan festivali organize e- den Wolfgang, kitabı 'iftira' olarak nıtelen- dirdi. Gottfried, yayımladığı bu kıtap ıle Al- man bestecı VVagner ve Nazıler arasındaki ilişkiyi konu alan tartışmalan yeniden gün- deme getirdi. Wagner'ın müzığı. savaş son- rası dönemde milliyetçi temalarıyla dıkkdtı çekmişti. Lnlü besteci 1883 yılında. nasyo- nal sosyalizmın doğuşundan çok önce öl- müş olmasına rağmen. muziğınde hıssedılen Yahudi düşmanlığı. Alman mıllıyetçılığı. NVagner'in yapıtlannın Israil'de çalınmasını engellemiştı. Savaş sonrası dönemde yeniden canlahîin 1 ' Bayreuth Festivali"nden sonra VVoİfgang, kardeşi VVeiland ıle bırlikte. ünlü besteci Wagner"in milliyetçi çağrışımlannı bellek- lerden silmek için festıvale Daniel Barenbo- im gibi Yahudi kökenlı orkestra şeflerini de davet etti. Ancak Gottfriedın "HeNVhoDo- es Not HOM I with the WolP adl ı kitabı. VVag- ner'e yönelik Nazisuçlamalannıtekrargün- deme getirdi. Kitapta Gottfrıed. 1930 yılında eşi Siegf- ried'in ölümünden sonra Bayreuth Festiva- li'ni yöneten ve İngiltere doğumlu olan bü- yükannesi VVinifred'in. bir Hitler hayranı ol- duğunu anlatıyor. Gottfned'ınaçıklamaları- na göre Vvinıfned. 192O'lı yıllarda Hitler'i hapısteykenziyaretetmış veona VVagner'in evınden "Mein KampF* başlıkh bıldınsını götüımüş. 1930'lu yıllarda ise \Vinifnedai- lenın Bayreuth"takı evinde Hitler ile görüş- müş. Nazı yenılgisınden yıllar sonra W"ınıf- ried, îsazı hayranlığını sürdürmüş Vvınifri- ed'ın eski eşı \Volfgang da oğlu Gottfried ta- rafından ünlü müzikçı Wagner'ın milliyetçi geçmişinın izlennı sılmeye çahştığı için ağır eleştınleremaruzkalmış \VinifnedveWolf- gang. 1990 yılına kadar Gortfried'ın İsra- ıl'de Wagner'i ırkçılıkla suçlayan demeçle- rıni duyuncaya kadar hıç görüşmemışler. Gottfried. besteci Wagner hakkında şu yoru- mu y apıy or "Aşağı yukan tüm \\agner ope- ralannı ırkçı ve anti-feminist yaklaşımlann- dan dolavı çağdışı vc hatta insani duygular- dan voksun buluvnrum." Yaşar Nabi Nayır ödülleri verildi Şiirde Selim Temo, öyküdeAhn Sevinç Kültür Servisi -1991 yı- lından bu yana Varhk dergı- si tarafından verilmekte olan Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri, bu yıl da öykü ve şiir dallannda sahiplerini buldu. Sennur Sezer, Kemal Oz- er, Hilmi Vavuz, Hulki Ak- tunç ve Enver Ercan'dan oluşan seçici kurul şiir da- lında Selim Temo'yu ödüle layık görürken Gonca Öz- men ve Önder Devrim Ak- sakal'ın eserlerini de "dik- kate değer" olarak değerlen- dirdi. Ley la ErbiL Tank Dursun K-, Adnan Özyalçıner, Or- han Duru ve Sulhi Dölek'in seçici olarak yer aldıklan öykü dalında da ödülün sa- hibi Akm Sevinç oldu. "Dik- kate değer" bulunan eserler ise Hülya Uçar ve Murat Sohtorik imzasını taşıyorlar. Önceki gün Türkiye Ga- zeteciler Cemiyeti Loka- li'nde gerçekleştirilen ödül töreninde Öner Cıravoğlu, Adnan Öz>ağalar. Sennur Sezer, FiKz Nayır. Ekin Nayır, Feridun Andaç. Enver Er- can, Tuğrul TanyoL Alpav Kabacalı, Cengiz Gündoğ- du, Ferruh Doğan, Metin CelaL Hami Çağdaş, Atilla Birkiye, Adnan Özyalçıner, Berrin Taş, Kamil Nlasara- cu Turhan Gunay v e Demet Paıia da hazır bulundular. Şiir dalında yanşmayn ka- zanan Selim Temo'ya ödü- lünü veren Sennur Sezer, Varlık dergisinin genç şair- lenn kendilerini kanıtladık- lan yer olduğunu önemle vurguladı. Akm Aktunç'a hıkâye da- lında layık bulunduğu ödü- lü veren Adnan Özyalçıner ise yaptığı kisa konuşmada şunlan söyledi: "Biziın öy- kücülüğümüz Dede Kor- kufla başlamış. halk öykü- leriyie devam etmiş, Tanzi- mat'la birtikte modernleşme sürecine girmistir. Meşnıti- yet ve daha sonra da Cum- hurivet'in ilanı ile de 'mo- dern Türk öykücülüğü" ken- dini kanıtianuştır. Bugün bi- zim vapmamız gereken, genç yeteneklere bir firsat vermekve öy kücülüğümüz- de yeni halkalar oluşturul- masuıa ön ayak olmaktır. Her yıl verilmekte olan Ya- şar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri de işte bu çabanın bir uzannsıdu-r ^Varlık'lavarolduk' Şıır dalında ödüle değer bulunan Selim Temo. 1972 Bartın doğumlu ve halen et- nolojı eğitimıne devam et- mekte. 1994 yılında "O,De- niz ve İntihar" ısımli bir oyTinu sahnelenmiş olan Te- mo "nun "Ah Tamara" ve •'Kırgın Nehirier Meseli" admda iki de kitabı bulunu- yor. Temo. ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmada. Türk şiir düşüncesini geliş- tirmede emeği geçen herke- seteşekküretti. Yanşmada öykü dalında ödüle layık görülen Akın Sevinç ise Eskişehir doğum- lu ve tTÜ Mimarhk bölümü mezunu. Düzenlenen tören- de kısa bir konuşma yapan Sevinç de özellikle Varlık dergısı tarafından ödüllen- dinlmış olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Ödül törenine katılan isımlerden Cengiz Gündoğdu da "Ben de yazariığımı bu dergide kanıttadun.BizYarhk'lavar olduk. Variık dergisi Türki- ve'nin onurudur". 4 Beşli Kompozisyoıı' üzerine GÜLŞENÇALIK Çölde gül ağacına rastlamak. is- tiridye kabuğunda tek bir inciyi an- sızın görüp haykırmak gibi. Bunlar kadar ender olmasa da hepimiz bir anda ummadığımız bir güzellikle karşılaşıp yaşamın bıze göz kırptı- ğını sezinlemişizdir. İşte Ercümend Kalmık Müzesi'ni ben Türk sanat ve kültür düzeyi ıçinde böylesme ender rastlanan mutlu olgular ara- sınakoyTiyorum. Benzeri olmayan. dünyada gördüğüm en sürprizli. en güzel müze binası... Tarihi bir İstanbul evinden mi- mar A>-şe Orba\"ın yaratıcı çözüm- leriyle müzeye dönüştürülen yapı. 19. yy mimarhk estetiğini 20. yy mimarlığma uyumla bağlıyor. Ah- şap yapmın iç mekân özgünlüğüne sadık kahnarak restore edilen mü- ze binası. sade çizgileri. klasik oranlan. aydınlık ve hafiflik yara- tan kar beyazı duvarlamia kendi başına bir sanat yapıtı. En ufak ay- nntılanna bile (örneğin kapı eşik- lerine) özen gösterilmiş. Arkadaki avluyu cam çerçeveli köprüyle aşıp. yine cam çevrili iki katlı ek yapıya (galeri) geçiyorsunuz. Galeri. ge- çirgen duvarlanyla avlunun içinde havada askıdaymış gibi hafif ve berrak duruyor. Çağdaş görünümü. eşlik ettiği tarihi binanın estetiğiy- le çakışmadan. sakın bir uyum ve pınltı içinde. Dışanda ağaçlar. sak- sılarda yeşillikler... Her iki bına da ıçindeki donanımlarla birlikte sa- natçı Ercümend Kalmık'ın eşi Ay- şe Kalmık'ın vakfa ve dolayısıyla tstanbullular'a bir bağışı. Ne mut- lu lstanbul'un sanatseverlenne! Geometrik/minimalist dil Bu çağdaş ortamda 20. yy ve umanz 21. yy'ın da geçmiş ve ge- lecek sanat yapıtlan gösterilmeye devam edilecek ve galen. sanat de- ğerlerinin tartışılacağı önemli bir forum oluşturacak. Ayşe ve Ercümend Kalmık Vak- fı bu yıl düzenlemeye başladığı Tek YapıtTek Dızi sergilerini aynı dö- nemin dört kadın sanatçısına ayır- mış (bkz. Cumhuriyet4.3.1997'). Heykeltıraş Se>hun Topuz'un "Beşli Kompozisyon"'u da vakıf ga- lensınde bu çerçevede sergilendi (27 Mayıs-7 Haziran 1997). Topuz, Türk heykelciliğinde haklı olarak önem kazanmış. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisı ve Nevv York'taki Art Students League'de yaptığı çalışmalar ve ülkemızde ve yurt dışında açtığı sergilerle sanat dünyasının dikkatini çekmiş bir sa- natçı. "Beşli KompozJsvon" çeşitli boy ve kesimlerdekı beş demır yamu- ğun kıvnlarak, bükülerek hareket kazanması ve içlerindeki hareketle yetinmeyip kendi aralanndaki kar- şılıklı diyalog ve durgunluğun dile getirilişidir. Yamuklar birbirleriyle birsessizalışverişıçindedirler. Ba- zen hareketi desteklerken. bazen durgunluğu savunurlar. Bu ikili denklemlerde belki de yapıtın gü- zelliğinin sırn yatmaktadır. Salt heykel grameri olarak parçalanmış fakat bütün; statik fakat dinamik: kapalı fakat açık: kütle fakat yüzey bulmacalanyla yüklüdürler. Bu Seyhun Topuz'un 'Beşli Kompozisyon'u galerinin cam pavyonu içinde yeni bir denklem oluşturur. gramer anlatımcı bir dile çevnldi- ğinde. güç ve zaaf. coşku ve duru- luk, kuşatan ve kuşatılan gıbı daha soyut kavTamlan anımsatır. Mini- malıst heykelci Robert Morris'in sözlenyle "Biçimin yalınlığı mini- malist yapıtın uvandıracaği deneyi- min de yalın olacağı anlamına gel- mez." Topuz'un "Beşli Kompozis- yfln^da vurguladığı geometrik mi- nimalist sade dili. yapı mımansmin sadelığinde uyum ve güç kazanır. Malzeme olarak iç mekânda oldu- ğu kadar açık havada da konumla- nabilecek bu yapıt, galerinin ınsan- cıl ve saydam ortamına çarpıcı bir yenilik getirir. Yamuklar mermer zeminin üstüne direkt ayak basarlar. Anıtsal birgörünümleri y a da üstü- ne oturduklan ek bir taban yoktur. Galerinin de cam duvarlan, tavan kirişleri, ışıklandınlması açık bir üslupla. "olduğu gibi" belirlenmiş- tir. Yeni bir denklem oluşturuyor Çağdaşlıklan el ele. birbirlerinı tamamlar. Heykel nasıl sadece ken- di tavnnı belirlıyorsa, galeri mima- nsi de salt kendi işlevini. benzerbir yalın dille açıklamaktadır. Aynca "Beşli Komporis>on"u il- ginç yapan kapalı fakat açık. bütün fakat parçalanmış, duru fakat hare- ketli denklemler. galerinin cam pavyonu içinde yenı bir denklem oluşturur. Galen boşluğunun hey- kelin yarattığı boyutlarla bölünme- sidir bu. Kompozisyonun beş ele- manı daha önce kendi aralanndaki bir dıyaloğu sürdürürken. bu me- kânda aynı diyaloğun devamını ga- lerinin duv arlan. tavanı ve tabanıy- la da kurarlar. Hey kel galerinin bir parçası olurken, galeri de heykelin bir öğesi haline gelır. Böylelikle heykel, kendi içinde sürdürdüğü çe- lışkilerin cazibesinı, oturtulduğu mekân1a da kurar. Minımalist geometrik bir dilin ustaca anlattıklan iyı duyulursa ba- zen daha fazlasının gereksizligi or- taya çıkar. "Beşli Kompozisyon" bu gerçeğı bir daha vurguluyor. IŞILDAK VE YELPAZE ATtLLA BİRKİYE Bir Dilek Tut! Bir dilek tut! Yorgun yaşamın ardından. Bir dilek tut, yıldızlar gökyüzünde pırıl pırılken. Bir dilek tut, ay henüz doğmamışken. Bir dilek tut, dogacak olan dolunayın telaşını yaşarken... Aslında ne dilek tutmaya inanırım ne burçlara. Hiç de anlamam bu işlerden. Bir tek, hüzün bur- cundan olduğumu bılirim; bir de bir keresinde iki Dilek arasında durup üçüncü bir Dilek ile ilgili tut- tuğum 'dileği'... Ay henüz doğmamıştı, gökyüzü açıktı. Yanım- da uzun uzun bir dilek tuttu, yıldızlara bakarak. Uzun sürdü. oysa ondan önceki genç kızınki kı- saydı. Belki de tutulan dilek yaşanan yorgunlukla ilgiliydi. Yaşamın yorgunluğuyla... Geride kalan yılların yorgunluğuyla... Bir yaz günü siyah elbiseli bir ka- dın, şiirsel bir imge gibiydi; yıldızlara bakarken... Bilmiyorum inanıp inanmadığını, ama biz iki kişiy- dik ve o ortamızda dilek tutuyordu... Belki de dilek tutmak, bir imgelem'dir. Hem de şiirsel bir imgelem... Çoğu insan inanır. Ne sakıncası var, inansın. Bir dilek tutar! Bazı özel durumlarda. Çeşitli durum- lardır bunlar. Örneğin birisinin, aynı adlı iki kişinin ortasında durması gibi. Tutulan şey hıç kuşkusuz ki, mutluluğa ilişkin bir durum. bir istektir. Oyle olmasa zaten biz de 'di- lek tutmak' olarak adlandırmayız. Ama olup olma- yacağını kim bilebilir ki? Yani tutup tutmayaca^ı- nı. Ben kaderci değilim, doğanın şiirine inanınm. Doğanın şiırinin 'gerçek' olduğunu düşünürüm! Ve duygulartabii, bu şiirin yapı taşlarıdır. Esin kay- naklarıdır. Demem ö demek ki doğanın şiirinde duygulara fazlasıyla yer vardır. Evet, olsa olsa dilek tutmak şiirsel bir imgelem olabilır. Sıyah elbiseli kadın da zaten bir imge gi- biydi o akşam. Bir dizenın boyutlannı genişleten, bir dizeye zenginlik katan bir imge... Yaşam çok kısa. Kısalık uzunluk da görece bir kavram, ama yine de kısa işte. Bakın, yaşamımız- dan bir temmuz daha süratle gelip geçiyor. Caz festivali de bitti bıtecek. Bir konser sırasında, tutulmamış bir 'dileğim' tutmasın mı? Doğanın rastlantısına inandım hep, şiirselliğinin yanında. Hiç tutulmamış bir dileğin, tutması başka neyin göstergesidir ki... Şairin dediğı gibi, aylardan temmuzu severim, hazirana benzediği için. Siyahlı kadın bir haziran günü, yıldızlı bir gecede, henüz ay doğmamışken, yıldızlar içinde eriyip gitmişti. İşte temmuzdan bir gece, hazirana benzeyen; ay hilaldi ve çok uzaklardaydı. Batmak üzereydi. Bir caz gecesi; müziğin yıldızlann önündeki bulut- ları uzaklaştırdığı bir gecede siyahlı kadın, yanım- da oturuyordu. Tutulmamış bir dileğin tutması gibiydi. Müzik bıtti; gece bitti; kadın gitti. Yine şairin de- diği gibi, kadının gitmesı bir şiirdi. Zaten kadının kendisi bir imge, bir şiirin içinde yer alan bir im- geydi. Kim bilır, tüm bunlar biryanılsamaydı. Ortada ne kadın vardı, ne dilek tutan, ne gece, ne müzik... Yalnızca şiir vardı; çünkü temmuza benzeyen haziran akşamındaki siyah elbiseli kadın bir şiir kadar güzel, bir şiir kadar insani kendine çekıyor- du. Yüreklerimiz hep bir şiir için çarpmadı mı, bun- ca yıl? Bir dilek tut! Yorgun yaşamın ardından. Bir dilek tut, yıldızlar gözyüzünde pınl pınlken. Bir dilek tut, ay henüz doğmamışken. Bir dilek tut, doğacakolan dolunayın telaşını ya- şarken... Geopgia Dîas Grubu İstanbul'da • Kültür Servisi - Brezılya'nın ünlü topluluğu Georgia Dias Grup. Açıkhava Sahnesi'nde Istanbullu müzikseverlerle buluşuyor. 29 temmuz salı gecesi Güney Amerika'nın ünlü müzik gruplanndan Georgia Dias Grup'un müziğiyle tanışacaklar. Beş kişiden oluşan grup, geleneksel Brezilya müziğine tvist ritimlerini ilave ederek oluşturduğu yeni stil ile müzikseverlerin karşısına çıkacak. Halk ozanı Kul Atımet öldü • Kültür Servisi - Halk ozanı Kul Ahmet, tedavi gördüğü Hacettepe Ünıversitesi Hastanesi'nde amansız hastalığa yenik düştü. Kültür Bakanı İstemihan Talay. halk ozanı Kul Ahmet'ın vefatı nedenıyle başsağlığı mesajı yayımladı. Kültür Bakanı Talay, mesajında şunlan kaydetti: "Halk ozanı Kul Ahmet' in vefatını büyük bir üzüntüyle öğrendim. Ardında bıraktığı eserleri yaşayacak ve daima saygıyla anılacak olan Kul Ahmet'e Allah'tan rahmet, yakınlanna ve sevenlerine başsağlığı diliyorum." Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde 1932 yılında doğan Kul Ahmet'in 'Güzel Anadolu', "Atatürk'ün tzindeyiz", 'Dünyanın Sesi' ve 'Bir Şah Olsam' adlı yayımlanmış 4 şiir kitabı bulunuyor. Kul Ahmet'in 'Dedi ki yoh yoh" isimli eseri, Esin Afşar tarafından seslendirilmişti. Kul Ahmet'in cenazesi bugün öğle vakti Hacı Bayram Camii'nde kılınacak cenaze namazından sonra Karşıyaka Mezarhğı'nda toprağa verilecek. BASSO Anadolu yolculuğuna çıkıyor • Kültür Servisi - Bılkent Uluslararası Anadolu Müzik Festivali, geçen yaz Phaselis'te noktaladığı Anadolu yolculuğuna 24 ağustosta yeniden başlayacak. Müziğin birleştirici gücünü yansıtan festival. dördüncü yılında da antik kentlerimizden 'dostluk ve banş" mesajlannın yükselmesini amaçlıyor. Ünlü solistlerin katılımıyla gerçekleşecek Bilkent 4. Uluslararası Anadolu Müzik Festivali'nde BASSO'ya, Georgi Robev yönetimindeki Bulganstan Devlet Fılannoni Korosu eşlik edecek. Festival çerçevesinde, Adnan Saygun. Mozart, Beethoven, Şostakoviç. Brahms, Strauss ve Carl Orff 'un sevilen yapıtlan seslendirilecek. Bilkent Senfoni Orkestrası, Sivrihisar-Yunus Emre Külliyesi. Ankara. Kapadokya, Efes. Bodrum, Marmaris, Altınoluk, Bursa ve Sinop'ta vereceği konserleri, 20 eylül günü noktalayacak. Bolşoy Balesi Marmaris'te • Kültür Servisi - 18 temmuz cuma günü saat 21.30"da Marmaris Amfi Tiyatro'da Marmaris ve Moskova Dzerjinsky Belediyesi kardeş şehirlik ilişkileri içerisinde Bolşoy Balesi solistlerinin gösterileri Yurtbank sponsorluğunda gerçekleşecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear