25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 1997 ÇARŞAMBA HABERLER Başbakanlık'tan nakil genelgesi • ANKARA(AA)- Başbakanlık tarafından yayımlanan genelgeyle, kurumlar ve belediyeler arasında yapılacak karşılıklı atamalarda Başbakanlık'tan izin alma koşulu kaldınldı. Başbakan Necmettin Erbakan'ın imzasıyla yayımlanan genelgede, "Kurumlar arasında yapılacak naklen atamalar ile belediyelerden belediyelere ya da belediyeler dışındaki diğer kurum ve lcuruluşlardan belediyelere yapılacak naklen atamalar ile belediyelerden diğer kurum ve kuruluşlara yapılacak naklen atamalar için Başbakanlık'tan izin alınmayacaktır" denildi. THK'ıtin kampanyası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Hava Kurumu (THK), yann kutlanacak Dünya Uyuşturucuyla Mücadele Günü nedeniyle "Uyuşturucuyla Değil, THK ile Uç" kampanyası düzenledi. THK'nin açıklamasına göre, kampanya kapsamında Yüksel Caddesi'nde tanıtım etkinliği dûzenlenecek. Kampanyada, "Gerçekten uçmak istiyorsanız THK'ye gelin" mesajı verilecek. Parsadan yargılandı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bazı ünlü kişilerin isimlerini kullanarak 8 şirketin muhasebe müdürlerini toplam 348 milyon lira dolandırdıklan gerekçesiyle haklannda dava açılan, aralannda Celalettin Selçuk Parsadan'ın da bulunduğu 4 sanığın, 24'er yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle yargılanmasına devam edildi. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü duruşmasında. müştekilerden Osman Ahmet Erünlü dinlendi. PKK'ye silah MOSKOVA(AA)- Rusya Dışişleri Bakanlığı. Rusya'dan PKK'ye silah aktanldığı haberini ciddiye almadı. Sözcü Gennadi Tarasov. "'Bu gazete (Washington Times), sonradan teyit gerektirecek bu tür sansasyonel keşiflerini ilk defa yayımlamıyor" dedi. Haberin içeriğini teyıt edecekbirbilginin ellerinde olmadığını kaydeden Tarasov, "Yanıtımı bu kadarla sınırlı tutmak istiyorum" diye konuştu. Düzeltme 22Haziran 1997 tarihli gazetemizin ikinci sayfasında Metin Erksan'ın "Fötr Şapka ve Kasket" adlı yazısının 2. sütun, l. paragraf, 9. satınndaki "tanıtma" sözcüğü "tanıtunı" sözcüğû biçiminde olacaktır. ikinci sütun, 2. paragraf. 9. satır. birinci tümce ve onu izleyen tümce şu biçimde olacaktır: "Atatürken güzel 'Fötr Şapka'Ian ve 'Kasket'leri gjyerek Türk Ulusuna yetkin bir örnek olmuştur. Atatürk'ün İnebolu'daki. Ulusal Bilinç ve Tarih Bilinci içerikli devrimci önder konuşmasından ve tarihsel karanndan sonra, 'Fötr Şapka' ve 'Kasket' Türk Ulusunun coşkulu bir direnmeyle, içten bir beğeniyle ve çok estetik bir biçimde kullanmaya başladığı iki şapka türiidür." Aynı yazı 3. sütun, 4. paragraf, 8. satır. birinci tümce ve onu izleyen tümce şu biçimde olacaktır: "Bu dönem Atatürkçü görünümündeki ilerici ayduıiann 'Fötr' ve 'Kasket1 giymediği, 'Lenin Kas'keti' ve 'Estetiği Bozuk Bir Kasket' giymeye başladığı dönemdir. Atatürkçü görünümündeki ilerici aydmlann bu davranışı, Laik Cumhuriyetçi kafa içterinin simgesi olan 'Fötr' ve 'Kasket'i iyfce yokeder." RP lideri, Demirel'e yaylım ateşi açarken Genelkurmay'ı ilk kez açıkça suçladı Erbakan'dan askere tavırANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cum- hurbaşkanı Süle>man Demirel'i eleştiren Başbakan Necmettin Erbakan, Genelkur- may'ı ilk kez açıkça suçladı. trticayı, Türki- ye Cumhunyeti'ne yönelik öncelıklı tehdit olarak gösteren Genelkurmay'a, Adalet Ba- kanı Şevket Kazan'ın hazırladığı bir rapor- la yanıt \eren Erbakan. "Rakamlar ortada. Sol teröristier sağ teröristJerin 50 kan. Buna rağmen sağ teroristler tehlikeli. sol terörist- lerdaha aztehlikeli demenin anlamı yok" de- di. Erbakan, şenatçı şirketlerle ilgili ambar- go listesinede. "Türkiye'nin meselesi,asuas- tan olmayan iddialaria kebapçıya, gazozcu- ya mürtcci diyerek aynmcılık yapmak de- ğü"* dıverek tepki gösterdi. Erbakan, partisinin TBMM grup topian- tısında. "tarihe geçecek bir olayı gerçekleş- tirdigini. sadakat ve güvenilirlik örneği gös- tererek samimiyetle istifa ettiğini" söyledı. Demirel'e istifa dilekçesiyle birlikte RE- FAHYOL'un Çiller'in başkanlığında dcva- mı ıçin RP-DYP ve BBP'nin yaptığı anlaş- ma metnını de sunduklannı anımsatan Erba- kan şunlan söyledi: "İstifa dilekçesinde ne- den aynldığıınız açıkça belirtilınişti. Koalis- yon protokolünde öngöriildüğü için istifa edildiği ifade edildi. Cumhurbaşkaıu. Ko- alısyon protokolü benı bağlamaz" dedi". Erbakan. u 30 senedir bö>le konuşmuyor- dunuz Sayın Cumhurbaşkanı. 30 senedir is- miniz geçtiğinde adeta berkes 226"yı haorlı- yordu. Şimdi sayısal değil siyasal ağıriık di- yorsunuz. Nereden çıkt bu siyasal ağıriık? Bu, Halk Partisi zihniyeti. 1945 yıhnın rihni- yetL Bunun üzerinden büyük 1946olayı geç- ti. Siz 4S misiniz, 46 nu, önce buna cevap ve- rin" diye konuştu. Demirel için "üzüldüğü- nü'" belırten Erbakan. "Keşke sicilinde böy- le bir olay olmasaydT dedi. Erbakan, Demi- rel'e yönelik eleştirilerinin ardından Genel- kurmay'ı hedef aldı. Adalet Bakanlığı'nın yaptırdığı bir araştırmadan söz eden Erba- kan, 1991 yılından itibaren sağ ve sol terö- rist sayılanna dikkat çekerek, "sol terörist- • RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan, sol teröristlerin sağ teröristlerden 50 kat daha fazla olduğunu söyleyerek, "Sağ terör tehlikeli demenin anlamı ne. Türkiye'nin meselesi kebapçıya, gazozcuya mürteci diye aynmcılık yapmak değil" dedi. RP lideri, Cumhurbaşkanı 'nın demokrasi dışına çıktığını ileri sürdü. lerin sayısuun sağ teröristlerden 50 kat daha fazlaolduğunu" savundu. Erbakan sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdi bu gerçekler orta- day ken. sağ teröristlerin daha büyükbir teh- likc olduğunu söyiemenin anlamı yok. Bu dıs. mihraklann ortaya atuğı bir propaganda. Bir tarafta büyük bir terörist faaliyet var, öbür tarafta yokdenecek kadaraz. Mütedey- yin insan başkadın irtica başka. Hitler, Sta- lin. Mussolını dönemlcrindc insanlann dini yok sayümışür. Bu diktatör zihniyetier yaşa- manuşür. Yeni dünya düzeninde din hürriye- ti insan haklannın tenıel taşı olmustur. Bunu ortadan kaldırmak mümkün değil. Ateist, terörist faaüyetlere destek olmuş bir insanın kitabı adeta ders kitabı otacak. bunadayana- rak kebapcılan.gazozculan mürteci diyeay> racaksınız. Ülkeye büyük hi/jneder veren in- sanlan sırf bir vatandaşın 5 sene önce yazdı- ğı kitaba dayanarak suçlayacaksınız. Bu yan- hşur, gerçekle ilgisi yoktur. Ancak dış güçler bu çeşit propagandalar yapabiliıier. Birileri- nin çıkıp 70 milyonu uyarması lazun. Bu gö- revi biz yapıyoruz; hayır, hayır. hay ır. Türki- ye'nin meselesi kebapçıyı. gazozcuy u aslı as- tan olmayan bir şekilde mürtecilikk suçla- mak, aynmcıhk yapmak değildir. Gerçek gündemi bir kenara bırakıp bunlarla uğraş- mak yanhşür. Ama en kısa zamanda demok- rasi mukadder olacaktır.'' RP grubunun basına kapalı bölümünde üç milletvekilinin ihracı gündeme geldi. Alı- nan bilgiye göre Erbakan, Şevki Yılmaz, tb- rahim Hatil Çelik ve Hasan Hüseyin Cey- tan'ın istifalanna karşın RP ile ilgili kapat- ma davasına karşı hukuki dayanak oluştura- bilmek için partiden ihraç edildiklerini savu- narak "Aklandıktan sonra partiyegeri döner- ler"diye konuştu. Erbakan, istifası konusun- da konuşurken de, Demirel'in görevi Yıl- maz'a vermesinden sonra Çiller'in pişman olduğunu savundu. Erbakan, yaptıklan gö- rüşmeyi, "ÇiDerbana 'Siz haklı çıktınız. İs- tifa yerine erken seçim karan almalıydık' dedj" diye anlattı. A v r u p a l ı g a z e t e c i l e r , T ü r k m e s I e k t a ş I a r ı n ı e I e $ t i r d i ^Sıısıırlıık'ıın peşini bırakbnız' DEVRİM SEVİMAY BARIŞ DOSTER Suç örgütleri ve mafya uzma- nı Fransız, Alman ve ltalyan ga- zeteciler. Türk meslektaşlannı; "Susurluk skandalıru takip et- medikleri için" eleştirdiler. Mafya uzmanı Avrupalı gaze- teciler. AB'nin, Türkiye'den Su- surluk skandalını çözmesini beklediği mesajını verdiler. Fransız gazeteci Stoerkel mart ayı başında Oral ÇeBk' in kendi- sini telefonla arayarak, su- ikast sırasmda Papa'ya kendisinin de ateş ettiğini söylediğinı anlattı. Fransız Jean-Marie Stoerkel. ltal- yan PaolodiGiannontonio ve Alman Jürgen Roth. Aydınlıkdergisinin Içışle- ri Bakanlığı'nın engelle- melerine karşın bir süre önce gerçekleştırdiği "Uluslararası Susurluk Konferansı"na konuşmacı olarak katıldılar. Stoerkel. di Giannon- tonio ve Roth'un ortalama 30 yıllık meslek yaşamla- nnın son 15 yılında üze- rinde çalıştıklan ortak isimler. Türkiye kamuoyu- nu da yakından ilgilendiri- yor: Abdullah Çath, Mehmet Ali Ağca ve Oral Çelik. Fransız gazeteci Stoerkel. Oral Çelik'in Papa suikas- ti ile ilgili aynntılan anlat- ma karşılığında kendisin- den önce 500 milyon dolar istediğini, bu isteğinin ka- bul edilmemesi üzerine yaptığı pazarlıkta 50 mil- yon dolara kadar düştüğü- nü söyledi. Stoerkel, "Kendisine 1 mihon frank teklifettik. Ancak' Sen be- nimle dalga mı geçiyor- sun" dedi ve telefonu yü- züme kapadı" diye konuş- tu. Ağca. Çath \e Çelik'in psikolojilen üzerinde de çalıştığını belirten Stoer- kel. Çelik'in "bir deli gi- bi" da\randığını, onu gör- düğü geçen eylül aymda ellerinı süreklı masaya vu- rarak, kendi kendine "evet" sözcüğünü tekrarladığını ve "ben demokrabm" dediğini anlattı. Aralannda en çok kork- tuğu kişinin Çath olduğunu be- lirten Stoerkel, tüm bozkurtlann onu bir "tann gibi" gördüğünü söyledi. Her zaman Türkeş'in altında olmasına karşın, karizmatik ki- şiliği ile Çath'nın bir reis oldu- ğunu. Bahçelievler katliamıyla da kendisini kanıtladığını kay- deden Stoerkel, şöyle devam et- ti: "Ancak hep kafamı kanştıran işler de yaptı. Orneğin 1983'te Paris'te 400 gram eroinle yaka- lanması. Bu onun konumundaki biri için çok az bir miktar. Sonra Paris'teki sorgulamasının Muse- vi ve solcu avukat Şarl Lingman tarafından yapılmasL Üstelik bu avukat Fransa'nın Amerika Bü- yükelçiiiği'nin de avukatlığuu ya- pıyordu. Arada bir bağlantı ol- masıgerek." Stoerkel, kendisini demokrat olarak tanıtan Tansu Çiller'in sa- hip çıkarak kahraman ilan etme- si üzerine, Çath'nın gücünün bir kez daha kendisini dehşete dü- şürdüğünü ıfade etti. Stoerkel, "ÇnierÖzelÖrgütü" savının bir gün doğrulanmasına şaşırmaya- cağını söyledi. İsiamcüar daha ürkütücû tslamcılann, Almanya'daboz- kurtlardan daha tehlikeli olarak değerlendirildiğini anlatan Roth'un uzmanhk alanı ise Rus mafyası. Roth, Rus mafyasının ünlü şirketlerinden Solntsevska- Kurtukış 9 a scdthnyıpmtesto Kurtuluş Dergisi Ankara Bürosu'nun 21 haziranda kimliği belirsiz kişikrce bombalanması, dergi çalışanlan tarafından protesto edildi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önüııde basın açıklaması yapan çalışanlar, büronun "polis denedminde" obnasına karşın bombaîanmasının düşündürücü olduğunu söyledikr. "Düşünce ve basın özgürlüğüne, halka karşı yapdan bu saldmyı nefretle protesto ediyor, susmayacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz" denilen açıklamada, duvarlıhk çagnsı yapıkfa. Çağdaş Gazeteciler Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Murat İnceoğlu da yapöğı açıklamada, bu gibi saldınlan kimden gelirse gelsin protesto ettiklerini belirterek, "Arkadaşianmızın ölmemesine sevinmek yerine, bu olaylann son bulmasını istiyoruz" diye konuştu. (Fotoğraf: KEREM ILGAZ) ya'yla MHP'li Enver Altaylı'nın ilişkisinin bilindiğini anlatarak, yine Moskova mafyasının ünlü isimlerinden Sergei Mikha- Uov'un Isviçre polisinın hazırla- dığı raporlara göre, lstanbul'da- ki işadamlanyla da sık sık gö- rüştüğünü belirtiyor. Roth, şu bilgileri verdi: "FBI kayıtlann- da uluslararası mafyanın önde gelen isimlerinden Viktor Ave- ri n' in aduun 1994 Temmuz aym- da Akdeniz'de bulunan Savaro- na yaünın yolcu listesinde görül- düğü y azılı. Bu listede Ave- rin'le birlikte Ivankov, Ga- four Arslanbek ve Alemjan Tokhtakhounov gibi maf- yamn önde geien adlan da görülüyoriar. Azerbay- can'ın BM temsilcisiııin de mafyayla ve ülkücülerleyo- ğun ilişkide olduğu iddia ediliyor." 'MİT'çiler Çatlı'dan emir ahyordu' ' Di Giannontonio da, Ağca'nın serbest bırakıla- cak olmasına en çok sevi- necek kişinin kendisi oldu- ğunu, çünkü onunla ilk rö- portajı kendisinin yapaca- ğını söyledi. Gladio ile il- gili araştırmalar yaparken sıkıntıh dönemler yaşadı- ğını belirten di Giannonto- nio, ancak Türk meslektaş- lannın işinin daha zor ol- duğunu düşünüyor. Mafyanın gizli servisler- le bağlantılı olduğunu öne süren di Giannontonio, şunlan söylüyor: "Orneğin Isviçre'de; Fransa'dayaka- lanan kimi Türkler MİT mensubu çıkmıştır ve ifa- delerinde emirleri Çat- h'dan akhklannı söylemiş- lerdir. Bu çok ilginç. Şimdi üzerinde çahşnğım bir boz- kurt daha var. Önemli bir bozkurt lideri ve ftalya'da 1994 yılında uyuşrurucu kaçakçüığından y akalandı, serbest bırakıldı. Pek çok kişiye hükmeden birisiydi. Şu anda A\ rupa'da. Ancak adını açıklayamam, pek yakında haberini ben ya- pacağım." SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Refah Partililere göre "Islami sermaye" olmaz. Çünkü para- nın dininden, imanından, milli- yetinden söz edilemez. Islami sermaye" olarak irticaya des- tek vermekle suçlanan kuaıluş- lar da ülkeye hizmet eden, üre- tim yapan. yanlarında çok sa- yıda işçi çalıştıran vatansever işyerleri. Paranın dininin, imanının ol- madığını biz solcular eskiden beri söyleriz. Sermaye acıma- sızdır. Sırf sömürmeyi ve para- sınapara katmayı düşünür. Ka- pitalizm; çevreyi, insanı tahrip etmekten çekinmez. Çünkü aslolan paradır. Kapitalist, ka- zancına kazanç katmak ama- cıyla doğayı ve dünyayı yok et- mekten çekinmez. Refah Partililer, sermayele- rıyle ilgili birtartışma başlayın- ca kapitalist olduklarını hatırla- dılar. Haşim Bayram, Kom- 'îslami Sermaye' Olurmu? bassan Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı. Yurtdışından topladığı milyarlarca markla bir büyük seımayedar haline dö- nüşmüş durumda. Düne kadar gariban bir kimya öğretmeniy- ken Allah ona "Yürüya kulum" demiş ve Türkiye'nin en büyük işadamlarından birine dönüşü- vermiş. Haşim Bayram'ı bir Konya gezisi sırasmda tanımıştım. Ti- pik bir kasabalı görünümün- deydi. Koşturup duruyor, yeni yatınmlardan söz ediyordu. Çok kısa sürede, olağanüstü bir sermayeye kumanda eder hale gelmişti. İlginç bir taşralı, kapıtaliste dönüşmüştü. Ütü- süz pantolonu, tıraşsız yüzüy- le Istanbullu zenginlerden fark- lı bir görünüm çiziyordu. Haşim Bayram bir kapitalist- ti ve Refah Partiliydi. Sermaye- si, kendi bırikimlerine değil, yurtdışındaki işçilerin tasarruf- larınâ dayanıyordu. Konya Be- lediyesi'nin de sağladığı des- tek ve sunduğu olanaklarla bir anda o yörenin tek hâkimi ha- line dönüşmüştü. Birlikte gezi- ye katıldığımız Abdurrahman Dilipak, Haşim Bayram'a rek- lam ve pazarlama hizmetleri vermek için dil döküyordu. Bu çabasının neticesini aldığı an- laşıldı. Dilipak'la Bayram'ın bir- takım şirketlere ortak oldukları ortaya çıktı. • • • "Islami sermaye" olur mu? Bence olmaz. Ama şurası bir gerçek ki Türkiye'deki siyasi Is- lamcılar, giderek büyük kapita- listler haline geliyorlardı. Siya- si güçleri arttıkça devletin ola- naklannı da kullanarak zengin- leşiyoriardı. Cemaat dayanış- ması sayesinde elde ettikleri bu zenginliği, değiştirmek istedik- leri sisteme karşı da kullanıyor- lardı. Bugün CİIkemizde, siyasi Is- lamcılann elinde biriken büyük bir sermaye gücü var. Bu güç, örgütlü bir şekilde geliştiriliyor ve kullanılıyor. Böyle bir eko- nomik büyüme, mutlaka ülke- deki dengeleri yerinden oyna- tabilecek bir gelişme. Neler olabilir? Bu sermaye gücünün de desteğiyle, siyasi etkinlikleri daha da büyür ve egemenlikleri artar. Sistemi de- ğiştirmek amacıyla daha ileri adımlar atabilirler. Bu büyüme- lerini Istanbul'daki büyük ser- maye aleyhine geliştirebilirler. Bir başka gelişme de şöyle olabilir: Büyüyen ve semiren Is- lamcı kaprtalistler, sistemleça- tışmaktan çekinip daha uzlaş- macıyolagirebiliıier. "Parakor- kaktır" hükmü, bu alanda da kendini kabul ettirebilir. Bunla- nn hepsi varsayım. • • • Gerçek şu ki: Siyasi Islamcı- lar ekonomi alanında hızla bü- yüyorlar. Bunun önümüzdeki dönemde nelere yol açabilece- ğini kestirmek de çok zor. Birden aklıma geldi. Hani Er- bakan komünizme de, kapita- lizme de karşıydı. Şu anda ken- disi Türkiye'nin en büyük kapi- talistlerden birisi. Allah'ın işi işte... G L O B A L POLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Tony Blair İş Başında Bazen insan yanılmış olmayı ne kadar da arzulu- yor. Ancak bu sefer haklı çıkmaya mahkûmuz anla- şılan. Hükümet kurmasının üzerinden daha iki ay geçmeden gündeme almaya başladığı politikalar, Tony Blair'in düne kadar muhafazakâr bir politikacı olduğunu açıkça ortaya koydu. 'Yeni' işçi Partisi, seçimlerden önce muhafazakâr- ları ulusal sağlık sistemini yıkmakla ve eğitim siste- mini krize itmekle suçluyordu. Tony Blair bu iki alan- da Muhafazakâr Parti'nin yarattığı tahribatı onara- caktı. Seçmen, özellikle işçiler, işsizler, yoksullar, emekliler ve öğrenciler, Tony Blair'in bu sözlerini, sağlık ve eğitim sisteminin kendilerinden yana bir re- forma tabi tutulacağı ve bu alanlara yeni kaynak sağ-' lanacağı şeklinde okudular. Gerçi İşçi Partisi'ningöl-'. ge Maliye Bakanı Gordon Brovvn, Muhafazakâr Par-. ti hükümetinin saptamış olduğu kamu harcamalan hedefine uyacağını söylemişti ama, belki de başka seçeneği olmadığı için, seçmen bunu iyimser bir şe- kilde yorumladı. Tony Blair'in "Zenginlere vergi ko- yarak kaynak yaratmak gündemde değil" ifadelerini de kimse duymak ıstemedi. Gordon Brovvn'un aslında ne demek istediği, ge- çen günlerde ortaya çıkmaya başladı. Yeni Sağlık Bakanı Frank Dobson, ulusal sağlık sistemi kay- naklannı gözden geçireceğini ve kaynak krizini çöz- mek için bütün olasılıklan göz önüne alacağını söy- ledi. Gerçekte, Dobson, kaynak krizini yoksullann sırtından çözmeye hazırianıyor. Halen ücretsiz olan mahalle doktortarı artık paralı oluyor. Devlet hasta- nelerinde hastalardan yatak ücreti almaya başlaya- caklar. Emekliler de bundan böyle ilaç alırken bir re-' çete ücreti ödeyecekler. Eğitim Bakanı David Blunkett'ın de emekçilere bazı sürprizlen var. Blunkett. öğrencilerin yükseköğ- renime devam edebilmeleri için 1000 steriin okul pa- rası ödemelerini gerektirecek bir yasa değişikliği ha- zıriıyor. Başbakan Yardımcısı John Prescott ise Mu- hafazakâr Parti'nin seçmenden korktuğu için cesa- ret edemediği özelleştirmeleri gerçekleştirmeyi plan- lıyor. Prescott, emekçilerin temel ulaşım aracı olan Londra Metrosu'nu özelleştirmeyi amaçlıyor. Thatcher'cı ve serbest piyasa fanatiği Adam Smith Enstitüsü'nün direktörü Madsen Pirte'in "Seçmen, kendisine sunulan, serbest piyasa yanlı- sı iki partiden en becerikli olduğuna inandığını seç- ti" tespiti. bugün oluşmaya başlayan durumu çok iyi açıklıyor. Pirle'ye göre Tony Blair, Heath ve Mac- millan gibi muhafazakâr liderlerden çok daha sağ-> da bir politikacı." Anlaşılan o ki 'Yeni' İşçi Partisi'nin görevi, Muha-! fazakâr Parti'nin yeterli siyasi gücü olmadığı için ya- nda bıraktığı işleri tamamlamak. İş çevreleri, doğal olarak, bu gelişmelerden çok memnun. The Econo- m/sf,iki hafta önce "Tony Blair, herşey daha iyi ola- cak diyordu. Bugün bunun gerçekleşmediğini kim yadsıyabilir" diyerek bu memnuniyeti ifade etti. The Economist'e göre artık bu yeni dönemde " Herşey mükemmel ve her şey olası" (14/06/97). Seçimlerden önce İşçi Partisi'ni destekleyen bazı köşe yazariannın içinde bulunduğu ruh hali ise çok daha farklı. Guardian ve The Observer gibi sol libe- ral gazetelerin yazarlan, Tony'nin aslında göründü- ğünden daha sol olduğunu, seçildikten sonra başka türtü davranacağıoı savunarak işçiler ve emekçüer arasında yükselmekte olan endişeyi ve güvensizliği yatıştırmaya çalışıyorlardı. Şimdi Guardian editörü- ne göre "İşçi Partisi, muhafazakâriardan daha dokt- riner olmaya doğru gidıyor." Observer'in yorumcu- su Andrevv Rawnsey ise tam bir hayal kınklığı için- de: "Bunlann hepsi bir rüyaydı. Şimdi bizi uyandır- dılar. Bir de baktık ki o berbat muhafazakârtar yine hükümet olmuşlar..." Tony Blair'in elı Avrupa'ya da uzanıyor. Amsterdam zirvesinde. Blair. Avrupa Ortak Para Birimi projesine ilişkin olarak işsizlik sorununa ve ekonomik büyüme- ye öncelik vermeye çalışan Jospin'in tecrit edilme- sinde aktif bir rol oynadı. Blair, tüm diğer liderler gi- bi emekçilere arkasını döndü. Kohl'le birlikte iş çev- reterini, mali disiplin ve esneklik taleplerini savundu. İşçi Partisi liderleri, sosyal hızmetlerde kesintiler ve özelleştirme için "kaynakkıtlığı" bahanesinin arkası- na saklanıyor. Halbuki, eğer bakacağımız yeri bilir- sek kaynak çok. İşte hemen akla gelen birkaç ömek. Eurofıghter ve Trident nükleer denizaltı gibi projeler- de 27 milyar steriin yatıyor, Muhafazakârlann özel- leştirdiği su işletmeleri, geçen sene ortalama 300- 400 miiyar steriin kâr etti. Boots eczaneler zinciri, his- se sahiplerine 1.6 milyar steriin temettü dağıttı. Gı- da pazarian zinciri Safevvay'in yönetim kurulu baş- kanına, emekli olurken 1.8 milyar steriin değerinde hisse senedi hediye edildi. The Energy Group'un di- rektörierinden biri, John Devany 1995'te 1.3 milyon steriin prirn almıştı, bu sene 380.000 steriin daha alı- yor; bir diğeri Derek Bonham ise 900.000 steriin ala- cak. 'Yeni' işçi Partisi bu rantiyeleri hedef alacağına, kaynak elde etmek için elini, en az kaynağa sahip olanların cebine sokuyor. Türkiye'de de Tony Blair'i kendilerine ömek aldığını söyleyen 'sosyal demokrat' liderler var. Bu işi nasıl yapacaklar acaba? TCS'nin mayıs ayı raporu Cezaevindeld gazeteci sayısı 121'e yükseldi ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Türkiye Ga- zeteciler Sendikası (TGS), REFAHYOL ik- tidarının birçok alanda yıprandığı mayıs ayı dö- neminde basına yönelik saldınlann önemli ölçü- de arttığına dikkat çekti. Yazdıklan ve yayımla- dıklan nedeniyle hapse mahkûm edilen gazeteci, yayıncı ve yazar sayısı 121'e yükseldi. TGS Ankara Şubesi bünyesinde oluşturulan "Basın Haklannı İzleme Komisyonu" mayıs ayı basın ihlalleri raporunu açıkladı. Raporda, mayıs ayında medyaya karşı sa- vaş açıldığı belirtilerek. "Türkiye'de medya üze- rine oynanan oyunlar. mayıs ayında iyice belir- ginleşti. Mayıs ayında ya- şanan olay lar, tam bir medya meydan muhare- besini andırdı" denildi. Raporda. basın emek- çilerinin yaşamını ve ki- şisel haklarını tehdit e- den, basın özgürlüğünü ortadan kaldıran uygula- malann, mayıs ayında sıkça görüldüğü ve saldı- nlarda hedefolarak basın çalışanlannın yanı sıra basın kuruluşlannın sa- hipleri ve yöneticilerin de yer aldığına dikkat çekiI- di. Mayıs ayında, aralann- da Flash TV, Hürriyet ve atv'nin de bulunduğu 5 basın-yayın kuruluşunun silahlı saldınya uğradığı. 4 basın kuruluşunun ba- sıldığı belirtilen rapor şöyle devam etti: " Başbakan yardımcısı hakkındaki iddialardan sonra Flash TV'nin basıl- ması, başbakan ve yar- dımcısının basın kuruiuş- larına verilen teşvikleri açıklayarak, itiraflarda bulunmasından sonra Hürriyet gazetesi ve atv'nin silahlı saldınya uğraması rastlanblarla açıklanamaz ve demok- ratik hukukdevteti kural- lanyla bağdaştınlamaz."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear