04 Mayıs 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 MAYIS 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ALLECRO EVİN İLYASOĞLU Gürer AykaPın coşkulu konserleriGeçen hafta Gürer Aykal yö- netımindekı Bilkent Senfoni Or- kestrası'ndan Galatasaray Lise- BBestetikr konsenni ve Cihat Aş- km solıstliğındeki Mozart kon- serini dinledik. Her şeyden ön- oe, yıllardır îstanbul'daki kon- serlerde göremediğimiz Gürer Aykal'ı iki gece üst üste izleye- bılme fırsatını bulduğumuz içın mutluyduk. Topluluğuna sahip, çaldıracağı yapıtı dört dörtlük bıien, her bırine kendi kimliği- nı. kendı dokunuşunu getiren bır maestro. Bilkent Senfoni Orkest- rası ise çalgı gruplan içindeki doğru tonlaması, berrak tınısı ve gûçlü sonontesi ile artık sağlam biraile haline dönüşmüş. Nefes- li çalgilarda geçen yıllara göre çokdaha güçlenmiş. Başkeman- cı Server Ganiyev'in rahatsızlı- ğı nedeniyle oğlu Toğrul Gani- yevbu görevi üstlenmişti. Gala- tasaray Liselı Besteciler konse- rinde altı çağdaş Türk bestecisi- nin değişik bıçemlerdeki senfo- nik yapıtlannı seslendirmek hıç de kolay değildi. Ancak bir yıl ön- ce bunlan CD yapmak üzere kay- da aldıklanndan. her bır yapıt orkestra üyeleri için artık tanıdık olmuştu. Galatasaray Lisesi"nde oku- mak, bu bestecilerin ortak pay- - dası. Doğal ki, derin bır kültür ve- ren, ülkemize nice aydın kazan- dırmış bir lise. Ancak dokuz çağ- daş besteci çıkarmış olması ger- çekten inanılmaz bir rastlantı. Üstelik cumhuriyetten bu yana gelişen çağdaş müziğimizın her kuşağından; yirmınci yüzyıl ile • gelişen çağdaş yöntemlerin her çeşidinden besteler... Kuşkusuz daha nice müzisyen ve nice bes- teci var aynı sıralardan yetişen. Üstelik nice caz ve pop miizik- çısı varGalatasaraylı. Ben, Dağ- han Baydur ve Galatasaray Ce- miyeti. bu projeyı yürütmekle yükümlüydük. Ve klasik müzik 'ürer Aykal yıllar sonra tstanbul'da geçen hafta Bilkent Senfoni Orkestrası"nın Galatasaray Liseli Besteciler konsenni ve Cihan Aşkın solistliğindeki Mozart konsenni yönetti.Topluluğa sahip, çaldıracağı yapıtı dört dörtlük bilen, her birine kendı kimliğini, kendi dokunuşunu getiren bir maestro. Lütfû Kırdar Salonu'ndaki dinleyiciler cumartesi gecesi hiçbir konserde duymadıklan yoğunlukta Türk bestecisi dinlediler. Hem de çok nitelikli bir şef ve çok sağlam bir orkestradan. Galatasaray konseri tarihi bir gece olarak kalacak belleklerde. ıle sınırlanmızı çizmıştik. Bes- tecilerin ülke içinde ve dışında ya- pıtlannın çalınmış olmasını ve senfonık çalışmalar yapmış olma- sını kıstas koyduk. Yine de bu do- kuz besteciyi birer simge olarak seçtik, diyebiliriz. Aynca lisenin müzik yaşamına katkıda bulun- muş öyle çok isim var ki, belkı ileride daha kapsamlı bir çalış- mayla bu sessiz kahramanlar da ışığa kavuşturulur. Ben dokuz bestecimiz üstüne bir kitapçık yazdım. lisedeki müzik yaşamı- nın coşkusunu ve onların anıla- nnı dile getirdim. Aynca bir de CD ıle bu yapıtlan sese dönüş- türdük. Lütfü Kırdar Salonu'nda- kı dinleyiciler. cumartesi gecesi hiçbir konserde duymadıklan yo- ğunlukta Türk bestecisi dinledi- ler. Hem de çok nitelikli bir şef ve çok sağlam bir orkestradan. Heryapıtınhakkı verılmiş. este- tık mimarisine özen gösterilmiş- tı. Bilkent Senfoni. Erküı'in Kö- çekçesi'nı çalarak programa baş- ladı. Bugüne dek dinlediğimiz en canlı tempoda yonımladı. Ya- pıtlann ikisi. Bülent Arel ve İl- han Mimaroğlu,elektronık stüd- yolarda kaydedılmiş, hazırbant- lardan seslendirildi. Yörflr'ün Fareli Köyün Kavalcısı da ünlü flütçü İstvan Matuz solıstliğin- de Macaristan'da kaydedılmıştı. Bu kayıtlan Geyvan Mc.MiDen'ın koregrafısinden Mımar Sınan Üniversitesi Devlet Konservatu- van öğrencilennin danslan süs- ledi. Aynca bu gece ıçın Stuttgart Balesi'nden gelen değerli dans- çımız Uğur Seyrek de programa renk kattı. Arel'in Mimiana 1: Flux adlı yapıtındakı elektronık seslerle örülü kontrpuan dokusu ve dansçılann bu dokudaki de- \inimleri çok uyumluydu. Mi- maroğlu'nun insan sesi. kuvar- tet ve şiirin kanşımı Yaylı Dör- dül no. 4 ve Tract adlı yapıtlan- nın birleşiminde Nâzıın'ın sesi- nin duyulması \e müziğın akışı ile örtüşmesi çok anlamlıydı. Yü- rür ıse çağdaş yöntemleri flütün tızlığınde dile getirmiş. Flütçü- yeagırbirgörevyüklemış. Man- dolinden gitara, vurma çalgıdan klavsene değişik tınılan kaynaş- tırmış. Reşit Erzin'in özenle. tek so- luk halinde seslendırdiği Usman- baş'ın Vıyotonsel İçin Müzik-94 adlı yapıtı. çağlaröncesini bugü- ne ulaştıran bir şıirgibiydi. Sen- foninın aralarda seslendirdiği ya- pıtlardan Aii Doğan Sinangil'in 1. senfonisi, 12-ton yönteminin kendi iç tutarlılığını sergiliyordu. Yaiçın Tura'nın bu proje için ye- niden ele alıp bestelediği Tokka- tası'nın ılk çalınışı da aynı gece yapıldı. Büyük orkestrayi gör- kemle kullanmış. Türk motifle- rini sağlam bir dönüşüm içine yerleşrirmiş. Dolu dolu ve zevk- le dinlenen bir senfonık yapıt. Timur Selçuk'un yer yer film müzığı dokusundaki Mevlana Çağdaşlıkkonsersalonundan başlar AHMETSAY ANKARA- Sezonun son konseri. as- lında tadı damakta kalan bir "kapanış konseri" özelliği taşımalıdır; oysa Cum- hurbaşkanlığı Senfoni'nin başansızlığa programlanmış müdüriyetı, "Bahar Kon- seri" adh sıradan biretkinlikle işi geçiş- tirdi. Operalardan aryalar, uvertürler ve napoliten şarkılardan oluşan böyle bir müzik akşamının dik âlâsını Ankara Ope- rası bu yıl belki on kez sunmuşken ve kit- lesel boyut açısından Bahar Konseri "nın • "şahı"nı hipodromda beş yûz bin Anka- ralıyla yaşadıktan sonra, CSO'nun et- kiııliğine gitmeyi düşünmüyordum. Ama Cumhurbaşkanı'nın konsere geleceğini ve bir konuşma yapacağını öğrenince açık söyleyeyım. "intennezzo"dinleme- .ye değil, Oımhuıbaşkanı'nı dinlemeye gjt- tim: Sayın SüJeyman DemireL "Çağdaş- uk laikJiği de içerir" diyerek başladığı özlü derste. çareyi ırticaya yamanmakta bulan bazı temelsiz politikacılann herze- lerini de boşa çıkarmış oldu: "Çağdaş- lık konser salonundan başlar." Bu özdeyiş, çağdaşlığın günümüzde- kı uluslararası haritasını da sergilemek- tedir. Çağdaşlıkta direten Türkiye, Avru- pa'nın doğusundaki "son durak"tır. Tür- kiye'nin doğusunda, Uzakdoğu ülkele- rine kadar halka açık olarak düzenli kon- serlerin verildiği konser salonJan yoktur. Olsa bile. çağdaş müzikal yaşamın en önemli öğesi bulunan "dinleyici" kitle- leri yeterince yetişmiş değildir. Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye'deki yetişkin "müziksever" tabanı özellikle vurguladı: "Dinleyici de cumhuriyetle biriikte yetişmiştir." Bu gerçeğin kanıtı. müzik etkinliklerini izleyen on binlerce. vüz binlerce insanırruzın sergilediği tab- İodur. Bu tablo, tabii ki "Çağdaş fürid- kânda yapüdjLÇŞO Şalonu, ODTÜ1 marlık Amfîsrve" AÜ Hukuk Fakül ürkiye Korolar Şenliği, kırk dolayında koronun ve yaklaşık bin beş yüz koristin katılımıyla beş gün boyunca saat gibi işleyen etkinliklerle tamamlandı. Ankara'daki 'Polifonik Korolar Derneği'nin düzenliği şenlikte her koro başanlı olduğu yönüyle bir ödül aldı. ye" tablosudur. Türkiye Korolar Şenliği, beş gün bo- yunca saat gibi ışleyen etkinliklerle ta- mamlandı. Kırk dolayında koronun ve yaklaşık bin beş yüz koristin katıldığı şenliğin "saat gibi" gerçekleşmesınde. koro hareketinin özündeki "örgütlenme" kavrayışı vardır. Dılerseniz bir genelle- meye ulasalım: Müzik yapmak. örgütlen- medir. Tek başına bir müzıkçı. birkaç dinleyicıyle buluştuğunda ister istemez örgütlenmiş olur. Koro müziği. ınsan se- siyle yapılan çoksesliliğin örgütlü sesle- nışıdir. Dönüp dolaşıp bu gerçeğı vurgu- luyorum: Türkiye'nin bu seslenişe gerek- sinimi var; koro müziği hareketi. Türki- ye için bir seçenektir: çocuklanmızın ve gençlenmizın çağdaş örgütlenme biçim- leri içinde en duyarlı, en zarif. en etkile- yıcı olanıdır. Eğer desteklenecek olursa milyonlarca gencimiz korolarda örgütle- necektir. Abartmıyorum. "okul korola- rı"nın kıtlesel boyutu, milyonlarca ama- tör müzikçiyı kapsar. Çağdaş bır "seçe- nek"değıl midirbu9 Sponsorlanmız, ye- rinde kullanılan desteğın önemini bilmi- vorlar mı? Şimdi sizlere Türkiye Korolar Şenli- ği hakkında birkaç bilgı vereyim: şenli- ği Ankara'dakı "Polifonik Korolar Der- neği" düzenliyor. Yurdun dört bucağın- dan katılan korolar. ulaşım \e konakla- ma giderlerini kendileri karşılıyor. Şen- lik. bilinçli olarak seçilen üç ayn me- fMi- Fakültesi salonu. Etkinlikler, bütün bu Salonlan tıklım tıklım doldurdu. Halk, kendi ço- cuklanyla. kendi gençleriyle bütünleşti. Korolar da bırbirleriyle buluştu. tanıştı. bırbırlerinin olumlu ya da üstün tarafla- nnı tanıdı, örnek tuttu. Ama asıl "ör- nek" olan yöntem, şenliğin bir "v-anşma" biçiminde olmayışıdır. Her koro, başan- lı olduğu yönüyle bir ödül aldı. Tümü de hakedilmişödüller. Kutluyorum: Şenli- ği düzenleyen Polifonik Korolar Derne- ği'ni, katılan korolan ve yönetmenleri- ni, çocuklanmıza çok yönlü destek olan ailelerin özverili çabalannı, amatörbirha- rekerin adsız kahramanlannı, insanlan- mızı kutluyorum. Ekmekçi ve müzik Sevgili Mustafa Ekmekçi nin "mü- zik"^ ilişkisini biliyor muydunuz17 Her alanda ve her konuda olduğu gibi müzik- le ilgıli bılgileri büyük bir iştahla yerdi Ekmekçi. İnanılmaz bir eneıjiyle bilgi toplar, sonra bunlan yazılannda değer- lendirirdi. Olacakyadaolmayacak saat- lerde benı telefonla arar, bilgi ister. so- rulannı yanıtlayamazsam öfkelenir. dal- gasını geçerdi: "Enbüyükteorisyensen! Bunu sen de bilmezsen!" Telefonda da- yak yemedığim kalırdı. Bilgi toplamak için bu denli ısrarlı, inatçı. gerekirse ada- mın ciğerini söken başka bir insan tanı- madım ben. Bu müthiş eneıjinin tek elekt- ronlu bir hidrojen atomuna dönüşeceği- ne inanamıyorum. Çm çın öten kahka- hası bile onun tükenmez enerjısinin tit- reşimlerini kulaklanmızda yaşatmaya yetecektır. Okurlanmıza bir kitap öneriyorum: Müzik ve Politika ' Müzikolog Dr. Fırat Kutluk . Doruk Yayınlan /108 s. Balesi uvertürü, bestecınin ken- dine özgü biçemini sergiliyor- du. Ve konser. Cemal Reşit Re> *ın Türk müzik tanhine sunduğu en önemli yapıtlanndan bıriyle. Ens- tantanelerile tstanbul'u resimle- yerek son buldu Bis olarak yi- ne bir Galatasaraylının. Cemal Reşit'in Onuncu Yıl Marşı coş- kuyla çalınıp söylendikten son- ra Gürer Aykal. Galatasaray'ın şampiyonluğunu Çaykovski'nin ltalyan Kapriçyosu ıle kutladı. Aslında orkestrasinın tüm gücü- nü. üyelerinin tüm yeteneklerini sergiliyordu. Bu konseri izleyen bir dostu- mun izlenimlerini aktarmalıyım "Azeri bir matematik profesörii, tstanbul'da bir gecelik konuğum- du. Aslında fe\kalade mıi/ik bi- len ve Türk çağdaş müziğini ta- nunak iste>en bir ayduı. Onu bu konsere getirmckle hem ülkemiz- deki güçlü bir orkestra> L nitelik- li bir şefi tamtmış oldum hem de bir seferde çağdaş Türk müziği- nin ber kuşa^ndan bir örnek din- leyebildi" dıyor. Sanınm tarihi bır gece olarak belleklerde kalacak Galatasaray konseri. Boğaziçi'nde Mozart konseri Bilkent Sınfonıetta. Boğazıçi Üniversitesf nin sahnesıne sığa- bildiği ölçüde kadrosunu küçül- terek iki Mozart yapıtı seslendir- di pazarakşamı. Çağdaş Eğitim VakfVna Boğaziçi ve Bilkent üni- versitelerinin katkısı olarak ger- çekleşti bu konser. Salonun dışın- da Boğaziçi Üniversitesi'nin Spor Bayramı büyük bir coşkuyla kut- lanıyordu. Bu ortamm içinde Mo- zart çalmak ve dinlemeye çalış- mak ayn bir sanat işi>di. Öğren- ciler de konser boyunca kendi müziklerini keserek öz\ ende bu- lundular. Sanatçılar da dışanda- ki coşkulu seslerden rahatsız ol- madan yapıtlan tamamladılar. Ünıversitedehertürlü etkinliğin hoşgörü içinde yaşanmasına hoş bir ömekti. Kemancı Cihat Aşkın'ın ışıl ışıl yayından dinlediğimiz Mo- zart1 ın Türk Konçertosu, sanat- çımızın gıderek kendine güven- li ve güzel bir tona sahip olduğu- nun kanıtıydı. Mozart'a özgü za- rif bir anlayış getirdi Orkestra- nın ardından çaldığı 40. senfoni ise hiç de küçültülmüş bir toplu- luk izlenimi vermiyor. tersine ko- caman bir senfoni tınısı duyuru- yordu. Gürer Aykal'ın Mozart yorumunu ve Bilkent Sinfoniet- ta'yı bir kez daha kutluyoruz. IzmirMe ıııııthı soııa doğru ;ÖNDERKÜTAHYALI | İZDOB. Aspendos'a hazırkk niteliğın- Jdeki "La Boheme" temsillenyle ve hafif ımüzikparçalanndan oluşan "BaharKon- ı seri"yle sanat mevsimini kapattı. İZDSO i ise kapanış dınletisini 31 mayıs akşamı Efes î Antik Tıyatro'da verecek. Ünlü G.Zam- J fır'in pan flütü ile katılacağı dinletide or- jkestrayı Gürer Aykal yönetecek. Mevsi- ı mi elden geldiğince geç bitiıme çabasın- |da olan kurum. DEÜ Devlet Konservatu- «•van'dır; sık sık düzenlediği dinletilerle öğrencilennin çalışmalannı hâlâ sergilı- yor. Böylece sürekli gündemde kalan sa- ! lon sorunmla. genelde ise evrensel mü- ; zik sanatı hakkında özellikle de senfoni j orkestralanmızla ilgıli olarak söylenen | akıl almaz sözlerle, genç müzıkçiİenn iş- • sizlik derdiyle, meslekten müzikçılerin ı vurdumduymazlığıyla ve her şeyın üze- j rinde olmak üzere Sayın Cumhurbaşka- | nımızın sanat olaylanna karşı gösterdıği 3 yakın ilgiyle, acı-tatlı nıtelikler kazanan J bir sanat mevsiminın sonuna geldık. Iz- '^mir açısından söyleyeceklerimız epey çok. Umutlanmız, umutsuzluklarımız var; ama bunlan sonraki yazılara bıra- kalım ve İZDSO'nun geçen haftaki dinletisınden söz ede- lim. Orkestramız bu yıl büyük güçlüklerle karşılaştı; engelle- re ınatla direndi: yıllık progra- rmnı aksatmadı ve "Bahar Kon- seri"nden öncekı son dinletısı- ni, yazık ki yine prova salo- nunda verdi. Şef Rengim Gök- men'di Solocular. bu kez ku- rumun kendı sanatçılarndı. MuratPolge, KemalSünder'in Timpani Konçertosu'nu. Kartal Akıncı da C. Saint-Saens'in "Op. 61 si minör 3. keman konçertosu"nu çaldı. Sünder'in 1984'te yazdığı "Timpani Konçertosu", 1986"da Romanya'da, Is- tanbul'da ve Ankara'da seslendirildi. Ya- pıtın dili oldukça sade ve bir ölçüde ma- kamsal. Klasik deyimıyle tımpanıye eş- lik eden. ama aslında onu süslemeleri al- tında müzik yapan orkestra, fagotlardan, kornolardan, trompetlerden. trombonlar- dan ve kontrbaslardan oluşmuş. Bazı ka- danslarla kısa sololar, timpanınin varlığı- n -iVengim Gökmen yönetimindeki İZDOB 7 un konserinin solistleri Murat Polge ve Kartal Akıncı'ydı. Polge çalgısının anzalı olmasına karşın konçertoyu ustalıklı yorumu, timpaninin bütün olanaklannı sergıleyen besteciyi başanyla Kartal Akıncı. yansıttı. Kartal Akıncı ise sürekli dinleti veren bir solocu gibi çaldı Saint-Saens'ın keman konçertosunu. nı yüzeye ç'ıkanyor. Belkı tam kıvamın- da bir yapıt değil. ama Polge. çalgısının anzalı olmasına karşın konçertoyu usta- ca yorumladı; timpanınin bütün olanak- lannı sergıleyen bestecıvı başanvla yan- sıttı. Böylece sanatçı, dınleyicisinden coş- kulu alkışlar aldı. Kartal Akıncı. Saint-Saens'in konçer- tosunda, orkestra kemancısı olma özelli- ğıni bir yana bıraktı; sürekli dinleti veren bir solocu gibi çaldı. Tonu tatlı ve dolgun- du. Hızlı pasajlar. temiz ve nettı. Sanatçılanmız, yıl bo> r unca orkestranın yükünü omuzlarında taşımış olan değerli müzikçilerdir: ça- lışkandırlar Nitekim Polge. bir sonraki yapıtta da çalgısının başındaydı. Her ikisi de kon- çertolanna iyi hazırlanmışlar; candan kutlanm. Dinletinin ikinci yansında Rus besteci Rodktn Shched- rin'in (1932) Carmen bale sü- iti vardı. Besteci genellıkleba- leler yazmış, ama senfonik mü- zik alanında da verimli. Shchedrin. tzmir'de ılk kez dinlediğimiz bir baleyi, Kübalıdansçı ve koreograf Alberto.AJonsoiçin yazdı ve ya- pıt 1967'de Moskova'da oynandı. Carmen bale süitinde müzik olarak Bizet'nin ün- lü operasından alınan en güzel ezgiler kullanılmaktadır. Orkestra, yavlı çalgı- larla kalabalık bir vurmalar topluluğun- dan oluşuyor. Bu ıkıncı grupta. çandan kay- nana zınltısına dek alda gelen her türlü vur- ma çalgı yer alıyor. Yayltlann bütün grup- lan, soloculuk görevini de üstlenmekte- dir. Nitekim buradaki seslendirmede vi- yolalann yaptığı solo göz doldurucuydu. Süitte vurma çalgılar, Bizet'nin tatlı ve ro- mantik ezgilenne, çağımızın havasını yan- sıtan çeşitlı espnlerle karşılık vermekte- dir. Doğal ki bunlar müziğin kendi diliy- le yapılmış sözsüz şakalardır. AVTII za- manda bale olarak oynanması yüzünden yapıtın sanınm sahne temsilıyle ilgilı olan bir formu var. Besteci. bazı buluşlannı ^ineliyor ve süıt başladığı parçayla biti- yor. Orkestra, süiti son derece güzel çaldı. Özellikle vurma çalgı sanatçılan. akşamın yıldızlan olarak nitelendırilebilır. Nedir İri Shchedrin'in yapıtı, bana göre Haluk Tarcan'ın "Midas'ın Kulaklan" için söy- lediği sözlerin karşıtı gibidir; yanı "ka- fası yorgun ve çabuk usanan bu de\ rin adamı için tam kararbireser1 * değil. Bel- kı sahnedeki ovunun bir gereği olarak ye- terinden fazla uzun. Bir önceki yazımda sözünü ettiğim DEÜ Devlet Konservatuvan Öğrencı Or- kestrası. geçen hafta bir dinleti daha ver- di. Gençler, aynı programı küçük değişik- liklerle yinelediler: bu kez de başanlı ol- dular; deneyimli ve olgun bir senfoni or- kestrası gibi coşkuyla alkışlandılar. Gürel'in Türkiye'deki ilk sergisi • Kültür Servisi - Almanyada yaşayan ve geçen yıl kaybettiğimız ressam ve dokuma sanatçısı Çiğdem Gürel'in eserleri 28 mayıs-14 haziran tanhlen arasında lstanbul Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde sergileniyor. 1960 vılında Ankara'da doğan Gürel. lstanbul Avusturya Lisesi'nde okudu. 1980 yılında Avusturva'va giden sanatçı. 1981-87 yıllan arasında Lınz Güzel Sanatlar ve Endüstriyel Tasanm Yüksekokulu'nda. Prof. Fritz Riedl'in sınıfında tekstil sanatlan alanında eğitim gördü ve master vaptı. Sanat yaşamının birinci yılında 1988'de Lınz'de ilk kışisel sergisini açtı. Çiğdem Gürel. Almanya'da yaşadığı ve çalıştığı için Türkiye'de hıç sergı açmamıştı. Emin TÜPk Eliçin Ödülü • Kültür Servisi - Araştırmacı, yazar Emin Türk Eliçin'in anısını yaşatmak. Türkiyede demokrasi ve avdınlanma sürecini geliştirecek. Türk bılim ve düşünce alanına katkıda bulunacak çalı^malan değerlendırmek ve desteklemek amacıvla ETEV 1998 yılında araştırma-ınceleme ödülü verilecektir. Ödül. 1997 yılında ETEV amaçlan doğrultusundaki bir yapıta ya da bu doğrultuda çaba gösteren bir kişi va da kuruma verilecektir. Prof. Dr. Toktamış Ateş, Prof. Dr. Nejat Bozkurt, Prof. Dr. Kuvvet Lordoglu, Prof. Dr. Murat Özyüksel ve Prof. Dr. Afşar Tımuçın'den oluşan »eçicıler kurulunun. ba^vurular ve ETEV Yönetım Kurulu'nun önereceğı adaylar arasından belırle>eceği ödül sahıbı 1 Mart 1998 günü açıklanacak \e ödül Eliçın'ın ölüm >ıldönümü olan 16 Mart 1998 günü törenle verilecektir. İTÜ Kültür ve Sanat Etkinlikleri • Kültür Servisi - İTL Kültür ve Sanat Etkinlikleri öncekı gün Seramik. Batık. Ebra sergı.->ivle açıldı. ' 27-29 mayıs tarihleri arasında gerçekleştırilecek etkinliklerde bugün saat 18.30'da Orhan Öcalgiray Konferans Salonu'nda Jerfı Aji Piyano Resitali yer alıyor. Yann ise saat 16.00"da Ayazağa Kampusu Büyük Toplantı Salonu'nda Düşün Öyunculan'nın hazırladığı '72. Koğuş' adlı oyun. saat 17.00'de Ayazağa Kampusu Konser Alanı'nda Bulutsuzluk Özlemi konseri ızlenebilır. Defter'de Üteki' kavramı • Kültür Servisi - Üç avlık olarak vdyımlanan Defterdergisinin Bahar "97 sayısında "Farklılık". "Öteki' ve "Kendilik' kavramlan sorgulanıyor. Zeynep Sayın 'Melezlik ve Edebıyaf başlıklı yazısında kültürel kimlıklerin ne denli değişmez ve asli gercekleri içerdığini 'melezlık' kavramı etrafında inceliyor. Mehmet Ansan'ın "Jean Genet ve Alternatif Kimlik' yazısında aynı sorunun Genet'nin oyunlan etrafında irdelendiğini görüyoruz. Zeynep Dırek'in 'Feminizm ve Felsefesi' ile TinaChanter'ın "Antigone'nın İkilemi' adlı yazılannda farklılığın günümüz felsefesındeki sözcüsü olan Derrida'nın görüşlerinden hareketle "Kadınlık" alanı aydınlatılmaya çalışılıyor. Oscar VVilde'ın gençlik yıllan • Kültür Servisi - Oscar \\'ilde"ın gençlik y ıllannda doldurduğu bir anket bulundu. 1877 yılında doldurduğu ankette. hayatta en çok korktuğu şeyi mükemmel bir Protestan olmak diye belırten U'ılde'ın hayatına bundan 20 yıl sonra fanatık bır Irlandalı Protestan bır avukat gırdi. Yazar. yaşamdaki amacının başan ve ün olduğunu. korktuğu en büyük şey lerden binnin de uzakta bir köyde fakır bır yaşam sürmek olduğunu belirtmiş. Bu anketi elmde bulunduran Woksett, "'Wilde hapisten çıktıktan sonra yaşadığı sürgün hayatı. onun için çok kötüydü ve bundan nefret ediyordu" dedı. Wılde'ın en çok sevdiğı şaırler arasında ise Keats. Euripıedes ve kendisi yer alıyor. Öğrencilerine de sık sık '"Benım sonelenmı okuyun" dediği belirtiliyor. VV'ilde'm yanıtladığı bu anket önümüzdeki günlerde açık arttırma ile satışa sunuluyor. Enver İsmailof Roxy'de • Kültür Servisi- Kınm Türklennden öğrendiği gitan kendine has çalışıyla dünyada özel bir yer edinen Enver tsmailof. bugün ve yann saat 22.30'da Roxy'de konser verecek. Karadeniz. Balkan ve Türk kültürlerinı jazz müzığiyle yoğurarak sunan tsmailof, Fergana'da 1977'de Jazhane adında ilk amatör rock grubunu kurdu ve bu grupla Özbekistan'da ilk ödülünü aldı. • ' Kısa Metraj Film Yarışması I Kültür Servisi - Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen Kısa Metraj Film Yanşması sonuçlandı. Prof. Dr. Alim Şenf Onaran. Prof. Dr. Ünsal Oskay. Prof. Zafer Doğan. Doç. Dr. Şükran Esen, Yrd. Doç. Dr. Esra Bıryıldız'dan oluşan jüri. birincılik ödülünü Rıza Kıraç'ın 'Son Bakışta Aşk' adlı filmıne verdı. Dıdem Yılmaz 'Tevellüt 1340' ile ikinci. Aydın Bulut ı_->e "Babaanne" filmiyle üçüncü oldu. Ödüller bugün saat 11.00'de MÜ'de göstenlecek. Açık Hava Şiip Sergisi • Kültür Servisi - 17 mayı.s cumartesi günü Merzifon'da Radyo Umut tarafından organize edilen 'Açık Hava Şiır Sergisi' yapıldı. Sergi radyo dinleyicilerinin gönderdığı şiirlerden oluştu. Şiirler okunabilir boyutlarda büyütülerek parkta bulunan ağaç gövdelerine raptedildi. Radyo Lmut Açık Hava Şıir Sergisi. dünyada ilk kez olması nedeniyle radyo yöneticısi Yaşar Yıldınm. Guinnes llkler Kitabı'na başvuruda bulunacaklannı söyledi TİYATRO FESTÎVALİNDE Bl'GÜN • Sünyacı DostlarTiyatrosu'nun oyunu saat 18.30'da Taksim Sahnesfnde izlenebilir. Picollo Tiyatrosu Köleler Adası adlı o>un saat 21 30da Muhsin Ertuğrul Sahnesfnde Tt\ATRO FESTtVALt NDE YARIN ~ • Köleler Adası Picollo Tıyatrosu'nun oyunu saat 21.30'da Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde. IVIaria Callas Master Class Kent Oyuncuları tarafından saat 21.30'da Kenter Tıyatrosu'nda sahnelenıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear