02 Mayıs 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2MAY1S1997CUMA HABERLER Cindoruk 'Kaddafi'nin emirsubayı başbakan olamai ANKARA (Cumhuriyrt Bürosu) - Demokrat Türkiye Partisi (DTP) Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, "Türkiye'ııin, Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi'nin emir suba>mı başbakan olarak tutamayacağmı" söyledi. Cindoruk, "ordunun rahatsızlığım dikkate almavanlann belirtüen yapanma katlanacaklanna" işaret etti. Türkıye'ye hakarete \aran düzeylerde tepkiler dile getiren Kaddafi'nin. Başbakan Necmettin Erbakan'ın Uluslararası lslami Halk Komutanlığı'nda kendi yardımcısı olduğunu resmen açıklaması üzerine RP liderine yönelik sert eleştiriler sürüyor. Skandala ilişkin TBMM'de verilen soru önergelerine ay lardır yanıt \ermeyen ve Milli Güvenlık Kurulu'nda da gündeme gelmesine karşın bu konuda açıklama yapmayan Erbakan'ın tutumuna son tepkı DTP lideri Cindoruk'tan geldi. 'Milli ordumuz buna tahammül edemez' Cindoruk. Türkiye Sanayıci ve lşadamlan Vakfı'nca (TÜSİAV) dün düzenlenen sohbet toplantısında. Türkıye'nın, Kaddafi'nin komutanlığını yaptığt kaydedilen Uluslararası îslami Halk Komutanlığı üyesi başbakandan bir an önce kurtulması gerektığini vurguladı. Cindoruk. "Türkiye. Kaddafi'nin emir subayını başbakan olarak tutamaz. Bizinı milli ordumuz buna tahammül edebilir mi?" dıye konuştu. RP'nin Türkıye'ye zarar vermeye başladığını belırten Cindoruk. tüm tahnklere karşın ülkede ırkçı ve dınsel nitelikte çatışmalar yaşanmadığını kaydettı. Yaşanan sorunlann nedenıni darbelere bağlayan Cındoruk. "Darbelerle demokrasi gelsey di. 27 Mayıs'tan sonra ne 12 Mart ne de 12 Eylül yapılırdı" dedi. Cindoruk. sorunlardan çıkış yolunu "başkanlık sisteminde" gördüğünü kaydederek. Cumhurbaşkanlığı'nın yetkilerinin arttınlmasma ilişkın önerilenni yineledi. 28 şubatta yapılan MGK toplantısında. 12 Mart 1971 'de venlen muhtıranın "nazik ve demokratik bir biçimde yinelendigHii" belırten Cindoruk. ordunun rahatsızlığının göz önüne alınması gerektiğıni vurgulayarak şunlan kaydettı: "Bunu hafıfe alan. orada vazılı olan yapünmlara katlanmak zonında kalır. Ordunun rahatsızlığı dikkate alınmau-" Kara Avcılığı Yasa Tasansı'nda avcılık belgesi alınması zorlaştınldı Pompah yine yasaldanmadıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Şeriatçı kesımin silahlanmada tercih ettiği belirtilen pompah siiah yasağını Kara Avcılığı Yasa Tasansı çerçevesinde TBMM Tanm Orman ve Köyişleri Komisyonu'ndan geçıremeyen Içişleri Bakanlığı, yeni bir yasa ile düzenleme yapmaya hazırlanıyor. Komisyonun dünkü toplantısında Kara Avcılığı Yasa Tasansı üzerinde. pompah silah yasağı ile ilgıli yeniden görüşme (tekrir-i müzakere) yapılmasından vazgeçilirken, tçişleri Bakanlıgı uzmanlan. bu konuda 2521 sayıh "Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Yasa"kapsamında değişiklik yapılarak, tasannın en kısa sürede TBMM'ye iletileceğini açıkladılar. TBMM Tanm Orman ve Köyişleri Komisyonu'nda Kara Avcılığı Yasa Tasansf nm görüşmelerine devam edildi. tçişleri Bakanlığı'nın avlanmada pompah silah kullanımını yasaklama önerisinin daha önceki görüşmelerde reddedilmesi üzenne. bakanhk bu konuda yeni bir öneri getirmedi. Ancak İçişlen Bakanlığı'nın önerisiyle avcılık belgesi alınması zorlaştınldı. Eski yasa hükümlerine göre avcılık tezkeresi bulunanlara avcılık belpesi verilmesi öngörülürken. yeni düicnlemeyle, avcılık belgesi almak ısteyenlerin silah ruhsatının bulunması zorunlu hale getirildı. Komisyon Başkanı DYP'li Zeki Ertugay. avlanmada kullanılâcak silahlann özelliklennı belırleme yetkisınin Merkez Av Komisyonu'na devredildiğine dikkat çekıp. silah ismi belirtilerek yasaklama getirilmesinin pratik bir yaran olmadıgı göriişünü savundu. Gazetecilerin sorulannı yanıtlayan İçişleri Bakanlıgı uzmanlan. pompah yasağı ile ilgili düzenlememn bu aşamadan sonra Kara Avcılığı Yasa Tasansı kapsamında düzenlenmesinin zor olduğunu belirterek, bakanlığın 2521 sayıh yasa çerçevesinde düzenleme yapacağını bildirdıler. Uzmanlar, bakanlığın hazırhklannı sürdürdüğünü ve tasannın en kısa sürede TBMM'ye sevk edileceğini bildirdiler. Yılmaz: Seçim çözüm olm ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, mevcut koşuliarda yapılacak bir erken seçimin Türkiye için çözüm olmayacağını savundu. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Agâh Oktay Güner de, Yılmaz'ı "yalancı çobana"a benzeten DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'i seviyesizlikle suçladı. Mesut Yılmaz, NTV'de yaptığı açıklamada, hükümet ortaklannın erken seçimi gündeme getirmeleriyle ilgili bir soruyu yanıtlarken, hükümetin ülkeyi 10 ayda siyasi bir kaosa sürüklediğini belirterek, "Bundan ne erken seçimle ne de yalan bevanlarla kurtulabilirler'" dedi. Çözümün parlamento çatısı altında aranması gerektiğıni kaydeden Yılmaz, seçimin son çare olarak görülmesi gerektiğıni söv ledi. Yılmaz şöyle konuştu: "Bize göre. bugünkü koşuliarda vapılacak seçim " ANAP'ın konumunu güçlendirse bile Türkiye için çözüm olmaz. Öncelikle nüfus savımının yapılması. seçmen kütüklerinin yenilenmesi, vıırtdışındakilere seçme hakkı tanıyacak yasal diizenlemenin gerçekleştirilmesi \e seçim yasasmda değişiklik vapılması lazun. Bunlar yapümazsa en az 5 milyon vatandaş ov kullanma hakkından vararlanamayaeak. İttifak kurmava olanak tanınabUir, en azından mahalli seçimlerde iki tuıiu sistem Yılmaz, "Bugün yapılacak seçim ANAP uygulanabUir. Milletvekili seçiminde kullanılan diğer esaslar yeniden beliıienebilir. Bunlar, seçimin çare olmasını sağlamak için yapümalıdır." Yılmaz. bir başka soru üzerine 548 milletvekili bulunan parlamentoda iki tane 276 çoğunluğu bulmanın olanağı buiunmadığını belirterek. "Alternatif hükümet çıkması için bu hükümete destek veren partiler ya da millervekilierinin tavıriannda değişiklik olması gerekir. Bunun işaretleri vardır. iki bakan bu hükümetin Türkhe'yi uçuruma sürüklediğini söyleyerek istifa etmiştir. Bu Meclis'ten RP dışında alternatif hükümet çıkar. Bizim tercihimiz ban "ı güçlendirecek olsa bile Türkiye için çözüm olamaz" dedi. milletvekillerinûi değil DYP'nin topyekün kaülmasıdır" dedi. Çiller ile 10 aydır hiçbır görüşmeleri olmadığını anlatan Yılmaz, bundan Çiller'i sorumlutüttu.' ' 'Seviyesiz politika' Yılmaz. geçmiş hükümetlenn tersine bu hükümette Dışişleri Bakanı'nın muhalefete bilgı verme gereksinimi duymadığını söyledi Yılmaz aynca, Çiller'in dış politik gelişmelerle ilgili de sürekli olarak kamuoyunu yanıltıcı açıklamalar yaptığını ileri sürdü. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Güner de. bazı parti yönetıcılerının katıldığı değerlendırme toplantısının ardından yaptığı açıklamada. ekonomik rakamların alarm verdiğinı söyledi. Hükümetin bunu görmesi ' ' " gerektiğini kaydeden Agâh ' Oktay Güner, Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in Yılmaz'a ılişkin "yalancı çoban" benzetmesıyle ilgili soru üzerine. "Bazı siyasiler seviyesiz konuşma üslubundan vazgeçmediler. Sayın Çiller'e Genelkurmay Başkanı'nın açıklamasını okumasını tavsiye ediyorunı. Eğer Savın Çiller, bir Türk hanımefendisine yakışır üslupla konuşursa kendisini dinleyeceğimizi belirtmek isterim" dedi. Aksener 'MGK kararlan dayatma değil' ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - İçişleri Bakanı Meral Akşe- ner. "Mütedeyyin(dindar)kitie- nin. hiçbirzaman ne rejimle ne de Atatürk ilkeleriy le bir sorunu ol- mamıştır'"dedı. Kanal 6 telev izyonunda önce- ki gece yay ımlanan "Sözün Doğ- rusu" adlı programa katılan Ak- şener, rejimin laik nıtelığinı hedef alan şenatçı ginşimlere karşı ön- lem alınmasını ısteyen Milli Gü- venlik Kurulu (MGK) kararlan ile ilgili bir soruyu yanıtlarken "MGK kararlan, bizler için aske- rin bir dayatması değildir" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Süley- man DemireTın bu konuda ken- dılerının vaptıkları çalışmaları olumlu bulduğunu kaydeden Ak- şener. MGK'de alınan kararlarda sıv il kanadın da imzasının bulun- duğunubelırttı. "Türkiye'de birçok insanın ra- hatsız olduğu yanlış organizas- yonlarvar. Türkiye'deyanlışlıkla- rın üzerine gidilmelidir" dıyen Akşener, halkı şenatçı kalkışma- ya ve orduv a karşı dırenmeye ça- ğiran "BlrHakOüşmanr adlı ti- vatro oyuriunda valilerin ve sav- cılann görev lerinı tam anlamıvia yenne getirdiklennı savundu. Akşener. Istanbul'da Fatih ve Çarşamba gıbi semtlenn "kurta- nlmış bölge''" şeklinde görülme- mesı gerektiğıni vurgulayarak şunlan kavdetti: "Mütedeyyin kittenin. hiçbirzaman ne rejimle, ne Atatürk ilkeleriyle bir sorunu olmamıştır. 12 Evlül öncesinde kurtanlmış bölgeler vardu ama bugün artık böv le bir durum söz konusu değildir. Bugün buna mü- saade edilmesi de söz konusu ola- maz. Çevre Bakanı Ziyattin Tokar, TSK'den atılan eniştesini daire başkanı yaptı Şeriatçı subay, daire başkanıYÜSUFOZKAN ANKARA - Çevre Bakanı Zi- yattin Tokar. "şeriatçı faaliyetle- re katıldığı*' gerekçesıyle Aralık 1996"dakı Yüksek Askerı Şûra'da (YAŞ) ordudan atılan enıştesi, topçu yüzbaşı Cengiz Ton'u ba- kanlığında bürokrat yaptı. YAŞ'ın, "şeriatçı faaliyetlere katıldıklarT gerekçesiyle Türk Sılahlı Kuvvetlen'nden (TSK) uzaklaştırdığı subay ve astsubay- lan, kendisıne bağİı beledıyeler- de işe yerleştıren RP. MGK'nın asker kanadının bu konudakı sert tepkilerine karşın, uygulamayı Kamu Iktisadi Teşebbüslen "ne ta- şıdı. RP'li Devlet Bakanı Teoman Rıza Güneri'ye bağlı Etıbank'a. TSK'den atılan astsubay başçavuş YusufTemizy ürek'ın alınmasının ardından. ordu-RP gerginhğinin doruğa ulaştığı bir dönemde Çev- re Bakanı da aynı uygulamayı sürdürdü. Alınan bılgiye göre Tokar. ka- muoyu ve askeri kesimın bu ko- nudaki duyarlılığına karşın. 21 şubatta TSK'den uzaklaştınlan enıştesi Cengiz Ton'u bakanlığı- na bağlı Özel ÇevTe Koruma Ku- rumu Çevre Koruma Araştırma ve Inceleme Daire Başkanlığf na atadı. Tokar'ın, kimyager olan kız kardeşini de Çevre Bakanlığı'nda laborant olarak işe aldığı öğrenil- di. Tokar'ın eniştesi. 25. Mekani- ze Piyade Tugayı'nda görevli olan topçu yüzbaşı Ceneiz Ton, YAŞ'ın Arahk 1996'daki yıllık ikincı olağan toplantısında, "şeri- atçı faaliyetlere katıldığı" gerek- çesiyle 58 arkadaşıyla bırlikte or- dudan atılmıştı. Bu toplantıda. toplam 69 kişi "disiplinsizlik" ge- rekçesıyle ordudan uzaklaştınl- mıştı. Çevre Bakanlığf na yakın kay- naklar. ÇevTe Koruma. Inceleme \ e Araştırma Daire Başkanlığf na getirilen Ton'un. çevTe konusun- da hiçbir bilgi ve birikimi bulun- madığını belirterek atamanın. bü- tünüyle siyasal tercihe ve akraba ilişkisine dayandığını söylediler. Bir asken kaynak da şenatçı su- bay iann. laik. demokratik cum- huriyete vönelik faalivetleri ne- deniyle ordudan uzaklaştırıldığı- nı anımsatarak "Bu kişilerin, ba- kanlıklarda üst düzey görevlere getirilmeleri, devletin temeline di- namit koymaktan farksızdır. Bu girişim, son günlerde iyice dikka- ti çeken laikük karşırı uygulama- larui bir parçasıdır" dedi. Tokar, Ton'un işe ahnmasıyla ilgili soru üzerine Cumhuriyet'e, "Ne zaman başlamışişe" diye sor- du. Ton'un 21 şubatta işe ahndı- ğının belirtilmesi üzerine ise. "Bi- zim ilgili birimlerie bir görüşün" vanıtmı verdi. UZYAZI / ORHMS BİRGİT Anayasamıza göre, "Genel- kurmay Başkanı, görev ve yet- kilerinden dolayı başbakana karşt sorumludur". Onceki gün Genelkurmay Başkanlığı'nda gazetecıler için düzenlenen brrfingde, Türk Si- lahlı Kuvvetlen'nın ülkenın kar- şısında bulunduğu tehdıt ve tehlıkelerle i'gıli yeni stratejı üze- rinde yapılan açıklamalan, ana- yasanın 117. maddesinde yer alan bu hükümler ışığında oku- mak gerekiyor. Bu brifingde, "Bölücü ve ir- ticai faaliyetlere izin verilme- si, devletin intiharı demektir. Devletin intiharına izin verile- mez. irticaın yok edilmesi, Türkiye için hayati önem ta- şıyor" denılmıştir. İrticaın yok edilmesi amacıy- la alınması gereken önlemlerin, Milli Güvenlik Kurulu'nun 28 şu- bat toplantısında Bakanlar Ku- rulu'na biidirilmesiyle başlayan tartışmalan, Genelkurmay Baş- kanlığı'nın önceki günkü brifin- gınde açıklanan ülkenın yeni sa- vunma stratejisinde yeralan hü- kümlenn ışığında bir kez daha okuyanlar. aslında bu gorüşlerin de, 28şubat MGKtoplantısının kararlarının da, siyasi ıktidarın her ıkı kanadı ıçın de "sürpriz" olmaması gerektığini kolaylıkla kabul edeceklerdır. Başbakan, kendısine karşı sorumlu olan Silahlı Kuvvetler Başkomutanlığı'nın. ülkenin ve devletin savunması ile ilgili ka- rarlanndan haberi olmadığını el- bette söyleyemez. Kaldı ki, as- kerlerın "savunma öncelikli iç tehditin öncelıkle irtica olduğu" yolundaki karann Yüksek Aske- rı Şûra'nın son toplantısında oluşturulan "Milli Askeri Stra- teji Konsepti" içinde yer aldığı ve Başbakan'ın da imzasını ta- şıdığı dünkü "Radikal" gazete- sinde yer alıyordu. Kim bilır, Yüksek Askeri Şû- ra'yı oluşturan Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ve ordu komutanlan. Türkiye Cum- huriyeti'nı tehdıt eden bolücü ve gerici faaliyetlere karşı yeni sa- vunma konseptıni saptarlarken, Erbakan neler duşunüyordu da. toplantıda konuşulanlan ye- terınce izleyemıyordu? Belki Önümüzü Göremezsek... boyle bir toplantı ile, Kadda- fi'nin kendisine yardımcı oldu- ğunu ıddia ettiği "lslami Ko- mutanlık"la ilgili toplantılan kı- yaslıyordu Erbakan. Belkı de bazı tarikat şeyhlerinden görüş aldıkları ıçın silahlı kuvvetleri- mizle ilışkılen kesılen subay ve assubaylar için camıasına nasıl hesap vermesi gerektiğıni du- şunüyordu. Böyle olmasaydı, öyle ınanıyorum ki, Erbakan anayasa uyarınca bütün bu ka- rarları en ince ayırdına kadar tar- tıştınr. öğrenir ve ondan sonra da "Laik, demokratik ve sos- yal hukuk devletini bozmak isteyenlere karşı vatandaşlar gibi biz de sorumluluk sahibi- yiz. Bizim farkımız, elimizde silah olmasıdır. Silah olduğu için doğru yerde, halkın iste- diği yönde ve doğru zaman- da kullanma bilincindeyiz" dı- yen Genelkuımay'dan açıklama isterdi. "Laik, demokratik ve sosyal hukuk devletini" bozmak isteyenlerin kimler olduğunu so- rar, belgelendirirdi. ••• Artık apaçık anlaşılmaktadır ki, Milli Güvenlik Kurulu'nun se- kiz yıllık kesintisiz eğitim ile baş- layan önlemlerönenlerı, Yüksek Askeri Şûra'da oluşturulan yeni "Milli Asken Strateji Konsep- ti"n\n gereğıdir. Milli Güvenlik Kurulu'nun gündemine bu ko- nudakı görüşlen ve önerileri al- dırtan asker kanadını oluşturan "vatandaşlar", öyle ınanıyorum ki, en kısa yoldan alınacak en hayırlı önlemın de bu hüküme- tin bir an önce ışbaşından ayrıl- ması olduğuna inanıyorlar. Şim- di herkes hafızalarını birkaç ay önceye götürerek, silahlı kuv- vetler içinden yapılan ve ülkenın ıçınde olduğu bunalıma "sılah- sız kuwteler"'m el koymasını di- leyen açıklamalan hatırlasın. Türkiye Büyük Millet Meclı- si'nı oluşturan siyasi partılerın Refah dışında bir hükümet oluş- turması için son günlerde Ece- vit ve Yılmaz tarafından yeni- den gündeme getirilen çalışma- lar, bu olayların ışığında değer- lendırilmelidir. Böyle bir değer- lendırme içinde CHP Genel Başkanı olarak Deniz Baykal'ın aldığı tutum tek kelıme ile ibret vencıdır. Baykal'ın tutumunun Tansu Çiller'i ne ölçüde mutlu ettiği, dün yapılan DYP Gru- bu'nda, Başbakan Yardımcı- sı'nın konuşması ile de belge- lenmiştır. Çiller, ne olursa olsun bu hü- kümetin devamına kendisini adamış, Genelkurmay brifingın- de yer alan "irticaın PKK tehli- kesını geçtıği" görüşü karşısın- da "Refah Partısı dokuz aydır ıktıdarda. Böyle bir tehlıke var- sa dokuz ayda mı oluşmuş?" sozleriyle dün grubunun kürsü- sünden Erbakan'a göğsünü si- per etmiştir. iyi de, şayet irtica tehlıkesi son dokuz ayda, yani Refahlı koalisyonda doruğa çık- madıysa, o zaman bu işin fatu- rasını yıllardan beri ıktıdann sa- hibi olan DYPye ve Çiller'efa- tura etmek gerekmeyecek mi- dir? Deniz Baykal, bir bölümünde partisinin de, milletvekili ve ba- kan olarak kendisinin de yer al- dığı o dönemi, bu töhmetten kurtaracağı yerde, Çiller'i birsü- re daha ıktidarda tutmak için payandalık görevı yapmıyor mu? Sadece bu kadar da değil. CHP'li dostlar, bir bölümü- nün, özellıkletabanlarının içten- lıkle ıstedıği bırfırsatı da gözar- dı etmiş oluyorlar. CHP ile ortak hükümet önerisi geri çevrilince DSP Grubu'nda düşüncelerinı sesli hale getiren Bülent Ece- vit'in milletvekili arkadaşlanna söylediği şu sözlerin altını çize-,, rek okursanız ne söylemek iste- dığimi daha kolay anlayacaksı- nız: "Birlikte hükümete gire- lim. Ortakyanlanmızı önce bir görelim. Nerede anlaşıyoruz? Nerede farklıyız? Bu belli olunca, sonra neleri yapabili- riz, daha somut ortaya çıkar." BIRBAKIMA î SERVER TANİLLİ Bir Aydınlanma Kolloku Gazetemizin 25 nisan günlü nüshasında, llhan Selçuk'un -benı pek onurlandıran- güzel yazısının yanında, Melih Cevdet Anday ustamızın/4yd/n/an- ma Üstüne başlıklı, 18. yüzyılın egemen felsefesi- nin inceliklerini sergileyen -yine usta işi- bir yazıs vardı. Ondan da yola çıkarak söylemiş olayım:"Ay- dınlanma", aklaönceliktanıyan, başta dınsel olmak üzere dogmatizme, her türlü metafiziğe karşı laik bir felsefe hareketinin adıdır. Onun bu nitelığini en güzel belirtenlerden birı de Friedrich Engels o\- muştur ki şöyle der: "Dın, doğa anlayışı, toplum, devlet örgütü, her şey en amansız bir eleştihnin hedefi oldu; her şey, aklın mahkemesi önünde ak- lanmak zorunda kaldı, ya da mahkûm oldu." "Aklın mahkemesi": Aydınlanmaya en çok yakı- şan nitelemelerden biri bu olsa gerek. Hoşgörüyü öğütleyen. ilerlemeye de inanan bir felsefe. Irkçılığın yeniden hortladığı, yabancı düşmanlı- ğının kol gezdiği, köktendinci akımların ortalığa dö- külüp akılcı ve laik her türlü kazanıma karşı saldı- rıya geçtiği bir ortamda, Aydınlanma felsefesinin, 18. yüzyılla beraber tarihe kanştığını söyleyebilir misiniz? ;. Hayır! "Aydınlanma" günümüz için de önemli. * Ve biz Türkıyeli aydınlar, bir düşün arkasından gir diyor değiliz. Bu felsefe, daha Cumhuriyet önc&r sinden bızi etkilemeye başlamış, 1923 Devrimi ise yaptıklarıyla onu sürdürmüştür. : Bugün de bir Aydınlanma kavgası içindeyiz. \ llhan Selçuk'un pek güzel belirttiği gibi "Türkiye, Aydınlanma olgusunu 'devrim' ile 'karşıdevrim' gelgitlerinde yaşıyor. Bu, 'Yeni insan'/a 'Eski in- sanVn kavgasıdır." • 25-26 nisan günleri, Strasbourg'da, Türk Etütle- ri Enstitüsü ile Vis-â-vıs Derneği'nın düzenlediği birkollokta. Türkiye'den ve Türkiye dışından aydın- lar ve uzmanlar, işte bu Yeni insan'la Eski insan'ın kavgasını oturup tartıştılar. Kimler mi katıldı toplantıya? • • •* Türkiye'den Hüseyin Batuhan, Ahmet Oktay, llber Ortaylı, ilhan Selçuk, Bülent Tanör, Şirin Te- keli; Türkiye dışından da Fakir Baykurt, Louis Bazin, Ufuk Doğrusöz, Paul Dumont, Ragıp Ege, François Georgeon, Irene Melikoff, Timc>- ur Muhidine, Demir Özlü, Semih Vaner ve ben. Ben bir bahaneydim, önemli olan konuydu elbefr te. "Türkiye'de Aydınlanma Hareketi" adını taşıyan kollokta. düne bakıldı, bugün sergilendı ve sorun- lartartışıldı. Toplantıya sunulantebliğler, yazsonun- da, Türkıyeli okuyucuların önüne bir kitap halinde konacak. Pek zengın bir tartışma dünyasından ak- lımda kalanlar ise, özellikle şunlar oldu: Batı'da Aydınlanma, yapısal bırdeğişimin birürü- nüdürvesınıfsal bırtemeledayanıyordu; bizdeisa, Cumhuriyet öncesinden başlayarak, apayn koşuk larda ortaya çıktı ve gelişti. "Anadolu Müslümanr lığrrun yapısında laik devletin kimı dayanakları ol» sa da, dın-devlet ayrıhğına gıdış kolay oJmadı. • -» Aydınlanmayı sadece laik bir reformdan ittare} görmek de doğru değil. "Modemleşemeden küre^ selleşebileceğinı" sanan bir ortamda, sorunlarala 1 bıldiğine çok boyutludur. Her konuda olduğu gibi, Aydınlanma Devrımi'nı de, demokrasi sürecinde yeniden kazanma sınavmı verdiğimizi unutmama- h. Ancak. işin bir nankör yanı var ki şu: Vicdanlar- da kalması gereken dinın polıtıka alanına çıkanlma- sı, yani "siyasal lslam"\n, kısa sürede de olsa in- sanlara gösterdığı, Türkiye'de Aydınlanmanın ka- zanımlanna katkıda bulununmak şöyle dursun, on- ları yok etmeye yöneldiğıdır. Özellikle, Cumhuriyet öncesıne değın uzanan ka- dın haklan bakımından kazanımları büyük tehlike- ler bekliyor. Öte yandan kadın hareketine, yakın zamanlara kadar baktığımızdan çok daha farklı bakmak zorundayız. Son olarak, Türkiye'de Aydınlanmanın en çok etkilediği alan eğitim olmuştur. Cumhuriyeti kuranj ların en büyük zaferlerınden biri "laik okul"u yaratf malarıdır. Ne var ki, özellikle 1950'lerden kalkarak, eğitimin laik ve dinci yönde yeniden "iki başlı" bı> duruma sokulması, ülkemizde birbirine zıt iki insan" tipinin yetişmesine yol açmıştır. Bunu ne yapıp ya* pıp önlemelidır. Ancak eğıtımın sorunu sadece bü değildir: Altyapısı, pedagojıkyöntemlen bozulmuş ve demokratik nıteliğini yitirmiş bir eğitim, baştan aşağıya bir reform bekliyor: Laikliğe olduğu kadar demokrasiye de saygılı bir eğitimi kurmak, 2000'H yılların eşiğinde "onsuz olmaz" bir önem taşıyor. Özetle, büyük mesajlar taşıyan bir kollok oldu bu. Onu hazırlayanlara, tebliğlerıyle katkıda bulunan- lara; ve Sayın Adalet Ağaoğlu ndan başlayarak, mesaj, mektup ve yazılarıyla destekleyenlere gönülden teşekkürler... Tunceli'de operasyon 17PKK'liöldüriildü Yiırt Haberleri Senisi - Doğu ve Güneydoğu Ana- dolu bölgelerinde PKK'nin etkisiz hale getırilmesi amacıyla sürdürülen ope- rasyonlar Tuncelı > öresin- de yoğunlaştınldı. Bölge- deki operasyonlarda 17 P- KK'li öldürüldü. Kuzey I- rak'taki PKK kamplanna yönelik olası bir operasyon için sınır bölgesinde hazır- lıklar tamamlandı. Günev- doğu'da bu yılın ilk dört ayında gerçekleştinlen operasyonlarda öldürülen PKK'li sayısı 761'e ulaşır- ken. 73 güvenlik görevlisi de şehit oldu. Bölgede 17 kişiyi öldüren. 48 kişiyi de yaralayan 18 Hizbullahmı- litanı da tutuklandı. Bahann gelmesi ve terö- rıstlerin saldınlar düzenle- yeceği duyumlannın alın- ması üzerine Tuncelı ve çevTesınde sürdürülen ope- rasyonlarda terörıstlerle za- man zaman sıcak temas sağlanıyor. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'nden yapılan açık- lamaya göre, bölgede sür- dürülen operasyonlarda, Tuncelf nin Nazimıye ilçe- si kırsahnda 9, Bıtlis'in Mutkı ilçesı Başkaya böK gesinde 5. Hakkâri"nin Çu- kurca ilçesı yakınında 2 vö Şımak'ın Güllüce Dağı'n J da da bir olmak üzere top^ lam 17 PKK'li öldürüldü. Örgütten kaçan 2 terönst, Bıngöl ve Hakkânde gu- venlık güçlerine teshm of- du. Operasyonlann özellik- le Tuncelı yöresinde yo- ğunlaştınldığını belirteri yetkilıler. ıçı gıda dolu çok sav ıda sığınağın ortaya çı» kanlarak imha edildiğinı \f örgütün lojistik yöndei ağır darbe aldığını kaydet- tıler. Yetkıliler. teröristlerin eylem yapmak için Türkt' ye'ye sızmalannı önlemek amacıvlada sınır kesımın- de geniş güv enlik önlemle- ri alındığını söylediler. Ku- zey Irak"taki PKK kampla- nna yönelik operasyon için Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sınır bölgesindekı hazırhk- lan tamamlandı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear