23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 MAYIS 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ALLEGRO EVtN İLYASOĞLU Midas'ın Kulaldarı klasildeşıııiş bir operaFeritTüzün'ün 'Midas'ın Kulaklan' başlıkh operasını hep merak etmişimdir. Istanbul Devlet Opera ve Balesi tara- fından sahnelenmesine çok sevindim. O kadar az Türk operası, o kadar az Türk yapıtı sahneleniyorki. heryakaladığımı- zı seyretmeliyiz, değerlendirmeliyiz di- ye düşünüyorum. Genç yaşında yitirdi- ğimiz Ferit Tüzûn (1929-1977) en par- lak en renklı bestecilerimizden birisi. Metin yazan Güngör Dilmen Tüzün'ün müziğini şöyle anlatıyor program not- lannda: "FeritTiizün'ün müziği ne kadar ken- disine benziyordu. Kendisi ne kadar mü- ziğjne coşkulu, sıcak. kesin ilk ikisini an- ladık, ya müzikte kesinlik ne oluyor di- ye soranlar çıkarsa, hemen yanıtlaya- )im. Bir siirü keman, viyolonsel, kontr- bas sesi vardır. ancak müziğin ayağı bir türlii yerden kesilmez. hantal bir kuş de- belenip durur, işte bu. müzikte kesinsiz- Kkti" Stravinsky'nin Bahar Ayini'ni anım- satan ilkel- mitolojik kavTamlan öne çı- karan ritmik vurgunun ve vurma çalgı- larm önem kazandığı bir yapıt. Söz ile şarkının başanlı birleşimi. ünlü ve ün- sûz harflerle bezeli sözcüklerin ses ıryu- muna özen gösterilmesi Güngör Dil- men'in büyük başansı. Yıllar önce bu operayı görenler o za- manlar sahnelemenin çok etkisinde kal- mışlar. O zamanlar Bozkurt Kunıç'un berberbaşı rolünü de unutamıyorlar. Bu kez Bozkurt Kuruç 'un sahnelediği oyu- nun çok etkili olduğu söylenemez. lyi- ce statik bir operadan çok. zaman zaman bir oratoryo ağırbaşlılığındaydı. Hele kuyunun iç içe yuvarlaklar halinde du- varayansıtılması hıç de etkileyici değil- di. Her şey kuyuda düğümleniyor, ku- yuda çözülüyor. Biraz daha imge gücü gerekiyordu. Shakespeare oyunculan kıvraklığında- 'ozkurt Kuruç'un sahnelediği Ferit Tüzün'ün "Midas'ın Kulaklan" operasmm çok etkili olduğu söylenemez. lyice statik bir operadan çok, zaman zaman bir oratoryo ağırbaşlılığındaydı. Her şey bir yana, Midas'ın Kulaklan operası çok şey öğretiyor insana. Mitolojik öykü bir yana, Türk operası ve Türk tiyatrosu adına bir klasik olarak her zaman sergilenmeli ve izlenmeli. kı berberbaş! rolünü üstlenen Köksal Engür, oyunun en başanlı tiyatrocusuy- du. Kısa rolüne karşın en başanlı ope- racısı da Apollon rolündeki Suat An- kan'dı. Mesut Ikru, Midas rolünde söz ile şarkıyı deneyımle birleştirmiş, dra- matik bir oyun sergilıyordu. Ay Tannçası Ova Atay'ın sesi özellik- le tizlerde tondan düşerek ürkütücü bir tannça izlenimi yaratıyordu. Oyunu ise durağandı. Serdar Yalcın'ın yönettiği orkestra ritmik dokuyu yer yer gereken canhlıkta koruyordu. Nefesli çalgılar ise sorunluydu. Her şey bir yana Midas'ın Kulaklan operası çok şey öğretiyor insana. Mito- lojik övkü bir yana Türk operasi veTürk tiyatrosu adına bir klasik olarak her za- man sergilenmeli ve izlenmeli. Gülşen Tatu'nun îstanbul resitali Uzun zamandırsesıni özlediğımizbır sanatçıyı konuk etti Boğaziçi Universi- tesi geçen hafta. Ünlu flüt solistimiz Gülşen Tatu. Abartısız, gösterişsiz üslu- bu ve akademik tekniği ile sanatının ol- gunluk döneminde. Halen Trössingen Müzik Akademısi'nde öğretim üyesi olan sanatçı, bu yıl önceden bırincilik ödülünü kazandığı Kobe Uluslararası Flüt Yanşmasf nın jürisinde yeralacak. Resital ıçin seçilen parçalardan yalnız De- buss>'nin "Bir Kır Perisinin Oğleden Sonrasma Prelüd" başlıklı yapıtı tanıdık idi. Sanatçı bunun yorumunda mitolojinin düşlem dünyasında alabildiğine imge gücünü genişletebildi. Diğerleri Tulou, Kuhlau, Hue ve Taffnel gibi flüt edebi- yatı için önemli, ancak her gün rastla- yamayacağınız bestecilerden seçümiş- ti. Piyanist Judith Uluğ ile Tatu'nun uyumlan son derece profesyoneldi. İDSO'da geçen hafta Şef Orhan ŞalbeTin yönetimindeki İDSO. geçen hafta iki solisti konuk et- ti: Fagotçu SeHm Aykal ve kemancı Ha- kan Şensoy. Programda yer alan ilk ya- pıtı, Stravinski'nin Pulcinella süitini iz- leyemedim. Selim AykaTın HenrikCru- seD'den seçtiği, Barok'tan klasik döne- me geçişi sergileyen fagot konçertosun- daki kadife tonu çok başanlıydı. Böy- si genç bir sanatçımızm halen Bamberg Senfoni Orkestrası'nın baş fagotçusu olması kıvanç verici. Şef Şallıel dramarik ve artistik hare- ketlerle dikkat çekiyordu. Ancak vuruş- lannın çok açık ve net olduğu söylene- mez. Özellikle Çaykovski'nin keman konçertosunun ilk bölümünde solo ile or- kestra arasmda tonlama ve tempo fark- lılığı vardı. Hakan Şensoy müzikalitesi yüksek. gönlünden koparu kemanında du- yuran, coşkulu bir sanatçımız. Ancak biraz daha cesaretli çıluşlar yapabilirdi Çaykovski'de. Bis olarak çaldığı kendi düzenlemesi Haydar yerine Çaykovs- ki'nin ardından bir başka yapıt dinle- meyi yeğ tutardık. Cuma geceleri genel olarak orkestra- nın ilk konseri değil de son provası gi- bi bir izlenim gelir bana. Cumartesi sa- bahı her şey daha bir olgunlaşır sanki. Oysa cuma akşamınm ilk coşkusu da cumartesi sabahı yaşanmaz derler. Bu kez cuma izledim konseri. Yine de cumar- tesi izlemeyi yeğ tutanm. Ne de olsa so- listle orkestra ve şef birbirlerine ahşmış oluyorlar. Konserin son yapıtı Boro- din'in Poloveç Danslan ise aşın hızlı temposu ve hafif müzik edası ile sanki bir düzenleme gibiydi. Idil Biret'in AHMET SAY ANKARA-BorveNiğde.sık- ça kullandığımız bir "deyim"le anılır olmaktan artık çıkmıştır. Birbirine on kilometre yakınlık- ta bulunan Bor ve Niğde. günü- müzde üniversite kampusu ve sa- riâjHYesîsierîyle birleşmfş iki u i%-~ duıhk" kenttir. Bu gerçeğin anlam- lı bir göstergesi olarak size geçen hafta İdil Biret'in Niğde'de ver- diği resitali anlatmalıyim: Niğde Üniversitesi 'nin konser salonun- da sunulan resital, küçük bir "Or- ta Avrupa" kentinde yaşanan bir "müzik akşamı" düzeyindeydi. Altı yüz kişilik salon, iki kat din- leyiciyle dolmuştu: içeri gıreme- yenler belki bu sayının dört ka- tıydı; Idil'i dinlemeyi gönlünden geçirip de yer bulamayacağını dü- şünerek "konser coşkusu"nu yü- reklerinde saklamakla yetinenler ise Bor ve Niğde'nin "aydınnk" halkının ta kendisiydi. Burada kentin gelişimine öncülük eden ilin \alisine, belediye başkanma, sanayicilere ve üniversite rektö- rüne bir önerim var. Kentin mer- kezindeki parka bir tane "sine- vizyon" denen büyük ekrandan yerleştirsinler; kültür etkinlikle- rini binlerce insanın izleyeceği böyle bir ekran Niğde 've çok ya- kışır. Şimdi de Cumhurbaşkanı Sa- yın Demirel'e bilgi sunmak isti- yorum: Idil Biret. bu resitali Cum- hurbaşkanlığı'nın Niğde Üniver- sitesi'ne armağan ettiğı pıyano- da gerçekleştirdi. Yorumladığı program, iki hafta önce "Çanka- ya Köşkü"nde sunduğu yapıtlar- dan oluşuyordu. Açık söyleye- yim, bu kez dınleyicı daha mut- lu, Idil Biret ise başka bir doyum içinde gözüküyordu: Bor ve Niğ- de, sıkça kullandığımız bir de- yimle anılırolmaktan artık çıkmış- tır Ûrpertici olaylar Cuma akşamı Cumhurbaşkan- lığı Senfoni Orkestrası'nın eşlik ettiğı sıradan bir solist olan Jab- lonski'yi dinlemek yerine, Anka- ra Devlet Konservatuvarı'nda "kompoziyon" dalı öğrencileri- nin yapıtlannı dinlemeye gittim. Aklım CSO'daydı: Acaba konser ilgi görmüş müydü? Yine pek az sayıda dinleyicinin geldiğini öğ- renince üzüldüm. Bu acmaklı du- rum, müzik düşmanlannın ekme- ğine yağ sürmektedir. Niğd resitaliııiıı anlanıı Daha üç yıl önce, CSO'nun konserleri tıklım tıklım doluyor, salonda ayakta duracak yer bıle kalmadığı için fuayede bekleyen yüzlerce dmleyıci. konseri "sine- vizyon" denen büyük ekrandan izliyordu. Kuşkusuz ki son iki yılda ya- şanan gerileyişin başta gelen so- rumlusu. geçici olarak seçilen "orkestra yönetim kurulu" v e onun başındaki "orkestra müdü- rü"dür. Müdüriyetin başarısızlı- ğı, birkaç insanın sorumluluğu ile sınırlı değildir; hepımız ıçın bağlayıcıdır: Konser dinleyicisinin, Anka- ra'daki müzikseverlerin müzik yazarlan ve eleştirmenlerinin. gi- .»dıl Biret, resitalini Cumhurbaşkanlığı'nm Niğde Üniversitesi'ne armağan ettiği piyanoda gerçekleştirdi. Yorumladığı program, iki hafta önce Çankaya Köşkü'nde sunduğu yapıtlardan '-* '•"' lv - oluşuyordu. Açık söyleyeyim. bu kez dinleyici daha mutlu, Idil Biret ise başka bir doyum içinde gözüküyordu. derek Türkiye'deki entelektüel kamuoyunun içi kan ağlamakta- dır Küstürülmüş olan dinleyici- nin ilgisizliğı düpedüz bir "pro- testo"dur. Neyleyelim ki senfoni dinlemeyi "şerefsizlik'' olarak ta- nımlayan müzik düşmanlan, bu duruma se\ inip gerinmektedir. "Şerefsizlik" tanımının yapılma- sından hemen bir hafta sonra CSO konserinin iptal edilmesi, "Mü- düriyet" adına talihsizlık olduğu kadar. bızler ıçın "ürpertici"dır. Kaygılanıyoruz. kuşkulanıyoruz. acaba "bir seyler 1 " mi dönüyor? "Atatürk'ün anısına". "İnönü'nün anısına" ner yıl gerçekleştirilen konserterin bu yıl "unutulmuş" olması ne demektir? Konservatuvarda kompozisyon öğrencilerinin yapıtlan, bütün bu "ûrpertici" ortamın yarattığı ka- ramsarlığı dağıtan bir "düş zen- ginliğj"ne götürdü bizi. On genç besteciden on sekiz yapıt dinle- dik. Yapıtlann tek tek değerlen- dırilmesi, eleştirici süzgecinden geçirihnesi, bu sayfanın görevi değildir. Ben şöyle düşünüyorum: Bes- tecilik, kendi alanında öncelikle bir "entelektüel katkTdır Beste- cinin önce kendisini sorgulama- sı gerekir: Bugüne kadar Türkiye'de ve dünyada neler yapıldı? Bu çer- çevede ben ne yapabilirim? "lûm- servatuvar" denen profesyonel müzik eğitimi okulunu bir "mü- zik dershanesi"nden ayıran baş- lıca özellikler, araştırma (müziko- loji), yaratma (kompozisyon) ve yorumlama (çalgı ve ses eğitimi) dallannın "iç bağlanrjlarTnı öğ- renciye sezdirmektir. Ankara Kon- servatuvan'nda bu üç dalın son yıllarda geliştiğini gözlemliyo- ruz. oysa dallar arasındaki "iç bağfannlar"ın öğrenciye hangi ölçüde öğretildiğini bilemiyoruz. Kestirme bir yol. konservatuva- nn bir dergi çıkartmasıdır. Araş- tırma. yaratma ve yorumlama ara- sındaki bağlantılann aynası böy- le bir dergi olabilır. Ödüller Polifonik Korolar Derneği, "Koro Müziğine Hizmet Ödülle- ri"ni CSO konser salonunu tık- Tıttî tıkhm doTdürariTnüziksever- ler önünde sahiplerine sundu. 1997 yılı ödülleri "kunım" ala- nında CSO'ya, "besteci" olarak Prof. Muammer Sun'a. "Koro ŞefT dalında Prof. Dr. Yücel El- mas'a ve "Koro Kunımu" alanın- da Ankara Devlet Opera ve Ba- lesi Korosu'na verildi. Kutluyo- ruz. Sunulan ödüllerin çok yerin- de bir saptamayla belirlendiğine inanıyorum. Özellikle "kurum" olarak çok- sesli müziğe "hizmet" ödülünün CSO'ya verilmesi sevindiricidir: 170 yıllık geçmışiyle Cumhur- başkanlığı Senfoni Orkestrası, bir geleneği temsil eder. CSO, "ge- çici müdüriyet" demek değildir. Bir de acı haber: "Emekcüe- rin abiası" olarak bilinen, "gös- terişsiz" olduğu kadar "gerçek" bir aydm kimliğiyle tanıdığımız, müziksever dostumuz Şfikran De- riş'i yitirdik. Başımız sağolsun. Rus piyanist Ardakov istanbuVda Kültür Servisi - Ünlü Rus piya- nist AlexanderArdakov,Kom / Ferry International'ın tstanbul bürosunun açılışı nedeniyle 22 mayısta Divan Kuruçeşme'de davetlilere özel bir resital verecek. Rusya'nın Volga Bölgesi Sama- ra kentinde dünyaya gelen Alexan- der Ardakov, ünlü Prof. Vlladimir Belor ve Heinrich Neuhaus'un eski ögrencısı LydiaMuravionahimaye- süıde Kuibyshev Musical Collega'da eğitımgördü. 1971 yılındaNational Kabalevsky Genç Piyanist Yanş- ması'nı kazanan Ardakov, eğitimi- ne Vera Gornos- yaeva'nın hima- yesinde Mosko- va Konservatu- van'nda devam etti ve 1984'te Viotti Yanşma- sı'nda ödül aldı. 1981-91 yıllan arasında Moskova Devlet Filarmoni Orkestrasrnda so- list olarak görev yapan sanatçı ay- nı dönemde çeşitli resitaller verdi, SovyetlerBirliği ve yurtdışında bir- çok topluluk ve orkestralarla çaldı. 1991 'den bu yana Ingiltere'de ya- şayan Ardakov, Avrupa ve Asya'da verdiği resitallerin yanı sıra Lond- ra'daki Trinity College of Music'te piyano dalında profesör olarak gö- rev yapmakta. BBC Radio 3 ve Clas- sic FM'de çalan Ardakov'un aynca, aralannda Kraliyet Filarmoni Or- kestrası ile birlikte çaldığı Racb- maninov'un 2. Piyano Konçertosu da olmak üzere birçok CD'si de bu- lunmakta. Tadeusz Strugala ile iki ıııudu hafta ÖNDERKÜTAHYALl İZMİR- Izmir'de dünyaca ünlü yaban- cı topluluklan dinleyebilmek, son yıl- larda sadece festival günlerine özgü bir olay sayılabilir. Bu bakımdan Italyan Konsolosluğu ile Türk-ltalyan Dostluk ve Kültür Derneği'nin Milano'dan getir- diği "I Pnmeriggi Musicali" Senfoni Or- kestrası'na ilgi duyduk. "I Pomeriggi. Musicali". aynı adı taşıyan vakfın, Lom- bardiya bölgesi için 1945'tekurduğubir orkestradır. Ünlü şeflerle dinleti vermek ve yeni yapıtlann ilk seslendirmesini gerçekleştirmek, orkestranın önde ge- len özelliğidir. Buradaki dinletide de çağdaş müzik olarak, ünlü Claudio Abbado'nun ağa- beyi besteci M-Abbado'nun çeşitli bir- leşimler için sekiz Rıcercar'ından so- nuncusunu çaldılar. Solocu, kemancı Alessandra Farro'ydu. Stereofon etki- lerle zenginleştirilmiş ilginç bir mini- mal çalışma olan Ricarcar ilgi görmedi. Tenor Ezio di Cesare ise dinletiye Tos- ti'nin yedi romansıyla katıldı. Şarkılar. Del Corno tarafından geniş kadrolu yay- lılar oda orkestrası ve tenor için düzen- lenmişti. Kariyeri yüklü olan Cesare, gençliğinde belki iyi bir tenordu; ama ar- tık baritano çalan sesiyle soğuk duş et- kisi yaptı. Budurumda ıkinci yanyı bek- ledik ve F. Mendelssohn'un "ttalyan" başlıklı dördüncü senfonisıyle eşsiz da- kikalar yaşadık. Şef Enrique Mazzola senfoniyi bir orkestra konçertosu gibi seslendirdi. Gürlüklerdennlikli, tempo- larla teknik güzellik soluk kesiciydi. ltalyanlann varlığına karşın haftanm odak noktası yine tZDSO'ydu: çünkü değerli şef Tadeusz Strugala, iki dinleti için kentımize gelmişti. Sanatçı, geçen hafta R. YVagner'ın Tannhauser operası üvertürüyle. ESchubert'ın do mınordor- düncü senfonisini seslendirdi. "Ege Üniversitesi Şenlikleri Kapsa- mında Schubert'in Doğumunun 200. \ ı- lı Anma Konseri"ne. Ukra\Tialı keman- cı Oleh Kr> rsa ! F.Mendelssohn'un Op. 64 mi minör konçetosuyla katıldı. Krysa. Sovyetler Birliği döneminde solocu ve öğretmen olarak sa> gıyla kar- şılanmışbirsanatçıydı. 1971 "de ABD'ye giderek Carnegie Hall'de sahneye çıktı Bu olaydan günümüze degın süren yo- ğun dinleti yaşamında önde gelen sanat merkezlerinde çaldı. Krysa'nın başka bir yönü de oda müzikçiliğidir. Kendisi için yazılan yapıtlar sayıca çoktur. Şu anda Rochester'daki Eastman Müzik M. talyanlann varlığına karşın haftanın odak noktası yine tZDSO'ydu; çünkü değerli şef Tadeusz Strugala, iki dinleti için tzmir'e gelmişti. Her gelişinde orkestramıza yeni güzellikler kazandıran Strugala'nın VVagner yorumu heyecan vericiydi, Schubert'in senfonisinde de besteciyle gerçek uyum sağlayan inandıncı bir seslendirme ortaya koydu. Okulu'nda keman öğretmenligi yapmak- tadır. Her şey iyi ama kış aylannda ken- timize gelen ünlü kemancılardan sonra Krysa'nın Mendelssohn yorumu fazla ses getirmedi. Aslına bakılırsa sanatçı, bırinci bölümün ikinci temasında ve ikin- ci bölümde, başka bir söyleyişle yapitın romantizmi dile getiren kesimlerinde, Mendelssohn nıhuyla uyum içindeydi. Ne var ki bazen orkestranın önüne ge- çen tempolar, yay sürçmeleri, ince ses- lerdeki pürüzler ve zincirleme yapılan tril- lerdeki kopukluklar, konçerto boyunca dınleyeni tedirgin eden kusurlardı. Izmir'e her gelişinde orkestramıza ye- ni güzellikler kazandıran Strugala'nın VVagner yorumu ise heyecan vericiydi. Sanatçı yapıtın temasında, orkestra tını- smı son derece iyi dengeledi ve böyle- ce kornolarla trombonlan ön yüzeyde tuttu. Orta kesimde elde ettiği incelikli renklerle dolgun tınılar doyurucuydu. Bitimde ise bakırüflemelerin koral nnı- sı önemli bir doruk noktasıydı. Strugala, Schubert'in do minördördün- cü senfonisinde de bestecinin alçakgö- nüllülüğuyle, ucuza kaçan kimi yaklaşım- lanyla, romantikliğiyle ve hiç kuşkusuz dehasıyla gerçek biruyum sağlayan inan- dıncı bir seslendirme ortaya koydu. Orkestramız, mayıs sonuna dek din- letilerini kesintisiz sürdüredursun. ben bi- raz da haberi Konservatuvar'dan vermek istiyorum; çünkü kurumun öğretim gö- revlileriyle öğretim üyeleri, an gibi ça- lışmaktadırlar. Kadro tahsisi durdunümuş, ödenekler kesiliyormuş. ülkemizdeki sa- nat kurumlannın giderek zayıflaması için elden gelen ne varsa yapılıyormuş; bunlara aldırdıklan yok; yoğun sanat et- kinlikJeriyleöğrencilerini sahneye çıka- nyorlar. Erken bastıran mayıs sıcaklann- da. az sayıdaki dinleyici önünde verilen söz konusu dinletilerden geçen haftaki- leri, satırbaşlan halinde sıralayalım: Öğ- retim görevlilerinden TünerGaMp'in oda müziği sınıfiyla Tolga Alpak'ın fagot sı- nıfı, Nalıdere'deki Orhan Barlas Salo- nu'nda, bu yıl mezun olacak olan 25 do- layındaki öğrenciden dokuzu da Saban- ci Kültür Sarayı'nda sahneye çıktı. Bu satırlar yazılırken Izmir'de başka bir sanat olayı gerçekleşmekteydi. IZ- DOB'nin Dördüncü Aspendos Opera Şenliği için hazırladığı "LaBoheme", 10 mayıs cumartesi akşamı kentimizdeki sanatsevelere sunuldu. Temsilde bulu- namadım: ama La Boheme olayının ay- nntılannı sonraki yazılanmdaokurlan- ma aktaracağım. Mahmut Kanatoprak C.A.M.'de • Kültür Ser>isi - Mahmut Karatoprak'ın resım sergisi Contemporary Art Marketing'de ızlenebilir. 1953 yılında dünyaya gelen Karatoprak 1973'te Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yükselokulu'na girdi. 1978'degrafikbölümünden mezun olan sanatçı 1973'te Italya'da (Marostica) üçüncülük ödülünü, 1976'da Yakacık Festivali birincılik ödülünü. 1977'de Skopje'de ikincilik ödülünü. 1977 Kültür Bakanlığı Özel Ödülü'nü, 1978 Akşehir Festivali özel ödülünü, 1986'da Simavi Vakfı Özel Ödülü'nü kazandı. 1979 yılında Kelter Verlag'da ıllüstrasyon, afış, bant çalışmalanna başlayan sanatçının sergisi 28 mayısa kadar görülebiHr (234 39 01) Behramoğlu-Çetiıi Antalyalılarla • Kültür Servisi - Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı. gazetemiz yazan, şair Ataol Behramoğlu, besteci Haluk Çetin ile birlikte cuma günü Antalyalı sanatseverlerle buluşacak. 'Kavgusuz Abdal Günleri" kapsamında düzenlenen panele konuşmacı olarak katılacak Behramoğlu. saat 21,00'de Haluk Çetin ile birlikte şiir-müzik dinletisi sunacak. Yüksel Anslan, Galeri NeVde • Kültür Servisi - Yüksel Arslan, yapıtlannı Ankara'dan sonra Istanbul Galeri Nev'de sergileyecek. 16 mayısta açılacak sergide Arslan'ın 'Etkiler' başlığını verdiği yapıtlan yer alacak. Çalışmalannı Paris'te sürdüren. Türkiye'ye son olarak 1967 yılında Istanbul ve Ankara'da açtığı sergiler dolayısıyla gelen sanatçı, Ankara sergisindeki on eseri 'pomografik' olduğu gerekçesiyle toplatılınca yargı yoluyla bunlan geri almıştı Arslan'ın cuma günü açılacak olan sergisi sanatçının 20 yıl sonra kendi koleksiyonundan düzenlenen ilk sergi olma niteliğıni taşıyor. Sergıyle birlikte Arslan'ın desen kitabı olan ve Fransa'da yayımlanmı> kitaplanndakı metinleri de içeren "Defterler' başlıklı kitap. izlevicilere sunuiacak Loeb koleksiyonuna 93rnüyondolar • rVEW YORK (AA)- Empresyonist ve post- empresyonist akımın en güzel eserlerinin yer aldığı Loeb koleksiyonu, New Ybrk'takı Christie s müzayede salonunda 92 milyon 794 bın 500 dolara satıldı. 29 parçalık koleksiyonun 76 ile 98 milyon dolar arasında alıcı bulacağı tahmin ediliyordu. Geçen yıl ölen Loeb çiftinin koleksiyonnnda bulunan ve ünlü ressam Cezanne'ın eşinin 'San Koltuktaki Bayan Cezanne' adlı portresi 23 milyondan fazla bir fiyata Isviçreli işadamı Ernst Beyeler'e satıldı. Manet'nin otoportrelerinden 1878 tanhli 'Paletli Manet' tablosu da 18 milyon 702 bin 500 dolara alıcı buldu. Toulouse-Lautrec'in "Pembe Çoraplı Oturan Dansöz' adlı tablosu da 14 milyon dolara satıldı. Müzayede yetkililen, müzayedenin 1989'dan bu yana yapılan en büyük koleksiyon satışı olduğunu belirttiler. Buenos Aires'ten tango rüzgârı • Kültür Servisi - 2. Uluslararası CRR Gençlik Festivali'nde bugün Buenos Aires Tango Trio'nun gösterisi saat 20.30'da ızlenebilir. Buenos Aires'in kenar mahallelerinde doğan tangoyu katıksız bir şekılde sunan topluluk, üç müzisyen ve bir dansçı çiftinden oluşuyor. Topluluk, tango tarihinin repertu\annı geleneksel ve çağdaş eserlerden oluşturuyor. İTÜ konserleri ba • Kültür Servisi - Istanbul Teknik Üniversitesi'nde her yıl geleneksel olarak düzenlenen yıl sonu etkinleri çerçevesinde yer alan konserler perşembe günü başlıyor. Ayazağa Kampusu Rektörlük Büyük Toplantı Salonu'nda saat 15.00'te gerçekleşecek konserlerde perşembe günü Yaşar Kurt ve Oğuz Abadan, cuma günü Kesmeşeker, Kramp ve Harman. cumartesi günü de Grup Yorum, Nautilus, Toprak ve Dip izlenebilir. SAMI YETIK 1 4 M A Y I S 1 4 H A Z I R A N 1 9 9 7 Y A P I K R E D I SANAT GALERİSİ Istlklâl Caddesl 285 Beyoğlu 80050 Istanbul Telefon: (0212) 249 57 11 BU SERGt, YAPI KREDİ KÛLTOfl SANAT YAYIMCIUK A.^. TARAFINOAN OÛZENI-ENMİfTİR. YAP\ KREDi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear