25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 NlSAN 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP Hderi Deniz Baykal Baykal: Rejimi gözden çıkardılar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHP Genel Başkanı Deniz Baykal. partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada. 8 yıllık kesintisiz eğitim konusunda "sulandırarak, zaman içine yayarak, sûndürme stratejisi" izlendiğini söyledi. Baykal, "Kaygım, Susurluk gibi temel egıtimin de yoziaştınlmasıdır" dedi. Baykal, grup konuşmasında ülkede geçiş. dönemlerinin kronikleştiğini vurgulayarak TOBB'nin "Hükümet bitmelT açıklamasını değerlendirdi. Kitle örgütlerinin de hızla bu hükümetten kurtulmak gereğini ilan ettiklerine dikkat çeken Baykal sözlerini şöyle sürdürdü: "TOBB genelde hükümette uyumlu bir anlayışı yansıür. Arük onlann bile bu açıklamayı yapma ihtiyacını hissetnıesi durumun ciddiyetini gösteriyor. Tıcaret içindeld kuruluşlar dahi, işadamlan olarak 'Hükümet bıtsin' deme gereğini duyuyor. Bunu sendİkalar. kadınlar da söylüyor. Dileğimiz, bu dönemin uzamamasıdır."' 'Sttsuriuk'a ne oidu?~ Baykal, dokunulmazlıklann sınırlanması konusunda 4 partinin görüş birliği içinde olmasına karşın bugüne dek bir adım atılmamasını eleştirdi. Cumhurbaşkanı ve TBMM Başkanı'nın bu konuda parlamentoyu göreve çağırmasını isteyen Baykal. Susurluk konusunda da şu değerlendirmelerde bulundu: "Susurluk'a ne oldu? Hangi noktaya gettndi? Neymiş o devtet içindeki örgütler, kimler vermiş o pasaportian? Dokunulmazlık tezkereleri 1.5 aydır Başbakanlık ile TBMM arasındaki mesafeyi geeemedi. Hocanın minderinin altında. TBMM Başkaıu'nı göreve çağmyorum. Savcüann atnğı mekruplar niye Meclis'e gelmedi? TBMM Başkanı bu mektubun hesabını sorsun. Ne hukuk var ne de duyarhbk. Türkiye, başbakan yarduncısı başbakanüğa terfı etmeyi beldediği için bu süantılan yaşıyor." Baykal. 8 yıllık kesintisiz eğitim konusunun da Susurluk gibi yozlaşhnlmasından kaygı duyduğunu, bunu kabul etmeyeceklerini söyledi. Hükümetin, toplumu bu olayı içine sindirmeye ahştırmak istediğini savunan Baykal sözlerini şöyle sürdürdü: "8 yıllık eğitimi sulandırraa girişimlerini harekete geçirerek, zaman içine yayarak sûndürme stratejisi ideniyor. 15 gün sonra onu da unuturuz. Ama 8 yülık eğitinı temel bir konudur. Bugün, hükümet programlannda 5 arü 3 modetini sa\ unanlaruı kesintisiz eğitim noktasına gehnesinin bir anlamt var. Bu konuya imam-hatipleri engeflemek için ortaya ativorsunuz diye yaklaşıJamaz. Dünyada inıam-hatipler mi var? Konu, imam-hatip konusu depdir. 12-15 yaş arasında nüfus kesiminin ortak sorunudur. Yurttaşhk eğMmidir. çağdaşhk eğtümidir. Bu konunun sulandınlmasından herkes uzak durmalıdır. Din eğitimi ile dinci eğitim farkİMİır. Dinle eğitim, dinle siyaset birbirinin rakibi değudir." '5 artı 3, 8 eder' sözleriyle öngördüğü modelde ısrarlı olan Erbakan, komutanları övdü 4 Paşadan teşekkür aldnırANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Başbakan Necmettin Erba- kan, Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) "yapönm" uyanlı karar- lan arasında yer alan 8 yıllık zo- runlu eğitimin uygulanmasmda "5 arü 3" modeli için ısrarlı oldu- ğunu bildirdi. "5,3 daha 8 eder; o zaman or- tada mesele yok" diyen Erbakan, 8 yıllık kesintisiz eğitim için 40 milyar dolar kaynak gerektigini savundu. Erbakan. grubunda, Gü- neydoğu projesi nedeniyle MGK'de "komutanlardan teşek- kür aMığuu" iddıa ettı. Erbakan, RP TBMM grup top- lantısının basına açık bölümünde kısaca değindiği 8 yıllık eğitim tartışmalanyla ilgili olarak top- lantı basına kapatıldıktan sonra da açıklamalarda bulundu. Basının izlediği bölümde "Tur- kiye'de bir lasım medya 15günden beri 3 arn 5, eşittir 8 midir, değil midir. bunu tarnşıyor. 5,3 daha 8 eder mi etmez mi; ederse o zaman ortada mesele yok" diyen Erba- kan, basına kapalı bölümde de 8 yıllık eğitimi savunanlann "mate- matik bümediklerini" öne sürdü. Alınan bilgiye göre bu uygula- mayı destekleyenleri "5 ile 3'ûn toplandıgı zaman 8ettiğinibile bil- miyorlar" diye eleştiren Erbakan, 8 yıllık temel eğitim uygulaması- na geçilmesi için 40 milyar dolar- hk bir kaynak gerektiğine dikkat çekti. Şu anda 3 bin okulun kapalı ol- duğunu. binlerce öğretmen açığı bulunduğunu, 5 sınıfın bir arada tek ögretmen ile eğitim yaptığı okullar bulunduğunu anlatan Er- bakan şunlan söyledi: "8 yü için Bülend Ulusu hükü- meti döneminde de bir çauşma ya- pümışd. DPT'nin yapbğı hesapia- nn alündan çıkamayacağını anla- yan hükümet vazgeçmiştL Bu, bu- gün-yann olacak iş değJL Para işi, ögretmen işi, kadro işL" MGK'ye övgü Erbakan, toplantının basına ka- palı bölümünde önceki gün yapı- lan MGK toplantısıyla ilgili ola- rak da "Kahraman ordumuzun saygıdeğer komutanlarrylaçokgü- zel bir toplantı yapük. MGK top- lanüsı gayet güzel ve samimi bir havadageçti. Cumhurbaşkanınu- zın verdiğj yemekte de bu hava de- vam etti" diye konuştu. Erbakan, toplantıda bir kuvvet komutanımn, kendisine "Baaya- ym organlan tarafindan din düş- manı gibi gösteriHyoruz. Bu doğ- ru değjL Biz Kuran kursuna kar- şı değüiz, sadece daha iyi denetlen- mesini istiyoruz" dediğini savun- du. Erbakan aynca, Hava Kuvvet- leri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi'nin de kendisiyle yaptığı görüşmede Güneydoğu sorunu- nun çözümü konusunda Diyanet îşleri Başkanlığı'na büyük görev düştüğünü vurguladığını ileri sür- dü. RP grubunun basına açık bölü- münde de bu toplantıya değinen Erbakan, sunduklan Güneydoğu projesi nedeniyle Cumhurbaşka- nı Süteyman DemireL Genelkur- may Başkanı Orgeneral tsmail Hakkı Karadayı ve kuvvet komu- tanlannın "tekrar tekrar teşek- kürlerinivetakdirlerini Oettikİeri- ni" savundu. Erbakan, konuşmasında partisi- nin toplumun en sağlam kesimi olduğunu savunarak 3 yıldan be- ri yerel yönetimlerde, 9 aydır da DYP ile birlikte genel yönetimde destan yazdıklannı söyledi. RE- FAHYOL işbaşına geldikten son- ra ülke gundeminin değiştiğini be- lirten Erbakan, ülkenin baş soru- nu olan terör olaylanmn azaldığı- nı ve bu yıl tamamen biteceğini öne sürdü. Türk Silahlı Kuvvetle- ri'nin dışandan açıkça destek gö- ren teröre karşı kahramanca mü- cadele ettiğini kaydeden Erbakan, Güneydogu'nun kalkınması ama- c\yla yatınmlara hız verecekleri- ni söyledi. Hükümetin 6 aydan be- ri üzerinde çalıştığı projenin MGK'ye sunulduğunu anımsa- tan Erbakan, bölgeye 120 trilyon- luk bir kamu yatınmını hedefle- diklerini kaydetti. Erbakan, 600 maddeden oluşan projenin uygu- lamasıyla ilgili olarak Başbakan- lık'a bağli bir çekirdek kadronun denetim yapacağını anlattı. Er- bakan, bakanlann her hafta sonu bölgeye giderek uygulamalarla il- gili incelemelerde bulunacaklan- m söyledi. ANAP lideri Yılmaz Din eğitiıııi yetersiz'ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz. çeşitli imam-hatip derne- ği yöneticileriyle görüşmesinde, yetersiz olduğunu sa\ unduğu din eğitiminin "daha yoğun şeküde" ve'rilmesi gerektigini söyledi. 8 yıl- lık zorunlu eğitime geçerken imam-hatiplerin zarar görmemesi- ni savunduklannı bildiren Yılmaz, "Meclis, MGK karariannı ölçü al- mak zorunda degildir" diyerek Başbakan Necmettin Erbakan'm tabanına yönelik çıkışlanna koşut biraçıklama yaptı. ANAP lideri Yılmaz, İlim Yay- ma Cemiyeti, Ensar Vakfi, Imam- Hatip Mezunlan Demeği ve Anka- ra tmam-Hatip Mezunlan Deme- ği (ANİMDER) yöneticilerini ka- bul etti. Yılmaz, kabul sırasında yaptığı konuşmada, ANAP'm din egitimiyle ilgili görüşlerinin açık ve net olduğunu söyledi. ANAYOL hükümeti kurulurken de ortaya koyduklan hükümet programında ve Meclis'te dile getirdikleri gö- rüşlerinde hep aynı şeyleri savun- duİdannı kaydeden Yılmaz, "Eği- timin 8 yıla çıkması devrimdir. Kimse de buna itiraz etmemekte- dir. Ancak bu devrimin gerçekkş- mesi için gerekii bazı unsuriar var- dır" dedi. Yılmaz, Türkiye'de din eğitiminin yetersiz olduğunu ileri sürerken öğrencilere seçmeli ola- rak ve daha yoğun bir din eğitimi verilmesi gerektigini savundu. Din eğitiminin imam-hatiplere özgü bir özellik olmaktan çıkanlması gerektigini kaydeden Yılmaz. "Ay- nca özelokullara, kolejlere tanınan yabancı dil eğitimi ayncahgmm tüm çocuklara da tanınmaa gere- kir" diye konuştu. Zorunlu eğitimin 8 yıla çıkanl- masına ilişkin tartışmalar sırasın- da imam-hatip liselerinin orta bö- lümlerinin polemik konusu yapıl- masından üzüntü duyduklannı di- le getiren Yümaz şöyle devam et- ti: "Ancak bundan imam-hatiple- rin arka bahçeleri olduğunu, bu okullann mücahit yetiştirdiğini söyleyen parti başkanlan sorum- ludur. İmam-hatipleri hiçbir parti- nin arka bahçesi otarak görmüyo- ruz. Aksine imam-hatipleri getişti- rümesi gereken okullar olarak gö- rüyoruz. Anadolu imam-hatip okullannı da biz açtüc" Ozgen'üı kızı, babasının beyaz renkli Renanlt marka bir arabaya bindirilerek götûrüldüğünü gördü. Fikri Özgen, eczaneden evine dönerken götürülmüştü 73yaşında kaybedUdi BERATGÜNÇIKAN Diyarbakır Kayıp Bürosu ile Hatboyu Caddesi arası, taş çatla- sın beş kilometreydi... lşte o beş- kilometre arasında "kayboldu'' Fıkri Özgen. Beyaz Renault'ya bindirildi- ğinde sekiz torun sahibiydi ve yet- miş üç yaşındaydı. Dahası astım hastasıydı, iki metre yürür yürü- mez eli agız pompasına uzanırdı. Fikri Özgen kaybolah yirmi iki gün oldu. Kızı Seniha Özgen ta- nıktı. Başta Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savcılığı olmak üzere başvurmadık yer bı- rakmadı. Emniyet Müdürlüğü, Olağa- nüstü Hal Bölge Valiliği ve "Ka- yıp Bürosu". Gözaltında kayıpla- nn çoğaldığı bir kentte, kayıp ya- kmlanna "yardımcı ohnak ama- ayte" devlet tarafından kunılan Ka>ıp Bürosu'na ilk başvuran ki- şi de Seniha Özgen'di. Şöyle an- latacaktı gördüklerini: "Yoğurt almaktan getiyordum. Bakbm, eczanenin önünde bir ka- labahk. Bir araba hareket etmiş gidiyor. Ne oldu diye sordum,' Ba- banı götürdüler' dediler. Bagır- dım, çağırdım. Yoldan geçen biri plakayı ahp bana verdL." Yolcunun aldığı plaka 34 BHV 60'b, siyah camlı beyaz Renault Fikri Özgen, evinin yanındaki ec- zaneden hastalığında kullandığı damar iğnesini, şurubunu almış, geri dönüyordu. Ellerinde .telsiz bulunan dört kişinın zorla Öz- gen'i beyaz Renault'ya bindirdik- lerini eczacı da görmüştü, diğer esnaf da. Başvurulanna "Bizde yok" ya- nıttnı alan Seniha Ö^gen, her sa- bah DGM önüne gidip duruşma- lara getirilen gözaltındakileri ve salıverilen tutuklulan beklemeye başladı. "Birileri görmûştür" di- ye umuyordu. Tanıklar doğruluyor Gözaltına alındıktan sonra salı- verilenlerden biri, JlTEM'de tu- tulduğunu söyledi Özgen'in. Bir Kaybedilen 73 yaşındaki Fikri Ozğen astım hastasıydı. sandalyede otururken görmüştü, sürekli bağınyordu "Hastayun, üşüyorum™" Bir başka tanık da doğruluyor- du JÎTEM'de olduğunu. ondan da yakınlanna haber verilmesini iste- mişti Özgen. Bir başka tanık ise şimdi cezaevindeydi. Ancak bü- tün tanıklar isimlerinin açıklan- mamasmı istiyordu. Fikri Özgen'in diğer kızı Mûr- vet Ozgen ise lstanbul'da bildiği bütün kapılan çaldı. tHD, Tabip- lerödası, gazeteler... Yaşananlan aktanp "çözûm" istedi, babasını anlattı: -Kulp'ta oturuyorduk biz. ba- bam yirmi üç yü Yeşilköy Mahal- lesTnin muhtarhgınıyapd. 1992 y> tuıda evimize panzerden ateş açıl- du sonra da bombalandL Bu yüz- den Diyarbakır"a göçtük. Bir ev kiraladık. Babam astımlıydu bu yüzden kardeşlerimiz inşaatlarda çahşarak evi geçindirmeye başla- dL Muhtarken Kulp'ta birkaç kez gözaltma alınmış, ama birkaç sa- at tutulup bırakılmıştı. Nedenşim- di yeniden gözaltına aldılar. bilmi- voruz. Ama doktor kontrolünde olmalıydı ve Uaçlaruu aksatmama- lıydı. llzun süre gözalünda tutul- ması hayatma mal olabüir". Özgenler'in başvurulan yanıt- sız kaldı. Diyarbakır Kayıp Büro- su'ndan verilen yanıt ise tam da kuruluş amaçlanna uygundu: "Ooo, çok acete ediyorsunuz_" Kutsal ittifakın umudu DSP TÜREY KÖSE ANKARA - DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in 8 yıllık kesintisiz zorunlu eği- tim konusunda kesin bir açıklama yapmaktan kaçın- ması, kutsal-ittifak lobisini umutlandırdı. Ecevit, "Ses- siz kauyorsam bilerek yapı- yorum. MGK'nin muhatabı hükümettir" derken bazı millervekilleri "sulandır- ma" formüllerine karşı açık tavır koydular. TBMM Mil- li Eğitim Komisyonu'nun DSP'li üyelennden Adana Milletvekıli Tuncay Karay- tuğ, "Seçmeli ders manevra- sıyla hugün sayüan yüzlerle andan imam-hatipler,binler- leifade edihneye başlanacak. Seçmetiders almayanöğren- ciler, 'gâvur' ilan edilecek" dedi. DSP lideri Ecevit'in. ön- ceki gün bazı vakıf ve imam- hatip demeklen yönetkileri ile yaptığı görüşmeden son- ra, "Din eğitimi ve imam-ha- tip okullannın varfağı ile eği- timde bûiiğin, Tevhid-i Ted- risat'ın kesinlikle çelişmedi- gi kamsmdayun. Bu okullar değeıü bir işlev yerine getiri- yor" açıklamasını yapması ve Milli Eğitim Bakanlığı'ru bu kesimle diyaloğa çağır- ması farklı beklentilere yol açtı. Arapça ve Kuran'ın seçmeli ders olması formü- lune Ecevit'in de destek ve- rebileceği spekülasyonlan yapıhrken parti içinde de bu konuda daha net tavır konul- ması istekleri yoğunlaştı. Grup Yönetim Kuru- lu'nun (GYK) dünkü toplan- tısında bu konunun günde- me geldiği ve Ecevit'in "Ar- kadaşlar çahşmayapıyor, gö- riişler toplanıyor. Yeterli bil- giye ulaşınca daha net bir açıklamayapacagım. Bunun muhatabı hükümettir. Sessiz kauyorsam bunu bilerek ya- pıyorum" dediği öğrenildı. Ecevit, dünkü basın toplan- tısında da bukonudakı soru- lara "Konuya yann (bugün) başka bir boyuttan bakaca- gun" karşılığını verdi. IRMIKI AYDIN ENGtN e - mail: engin (a planet.com.tr Başlığı koydum. Onu izleye- cek birkaç paragrafı da tasarla- dım. Sonra vazgeçtim. Baktım yazı sulanıyor. C^»sa konu ciddi. Bırakın sululuğu, şaka bile kal- dırmayacak kadar ciddi. Kalemli derken TBMM Baş- kanı Mustafa Kalemli yi kaste- diyor(d)um. Sanığa idam kesen yargıçlann kalem kırma gelene- ğinden esinlenip Başkan Ka- lemli'nin de zaten can çekişen hukuk düzeninin ipini çektiğini ve böylece idam hükmü kestiği- ni ve Kalemli'nin kalemini kırdı- ğını filan yazacak, aklımca dal- ga geçecektim. Galiba şakanın filan sırası de- ğil. Anımsayın. Istanbul DGM Savcılığı, Su- surluk soruşturmasıyla ilgili ola- rak suçluluklanna ilişkin hakla- nnda çok ciddi belirtiler bulunan Mehmet Ağar ve Sedat Bu- cak'ın dokunulmazlıklannın kal- dırılması istemiyle bir fezleke hazırladı. Adalet Bakanlığı'na gönderdi. Adalet Bakanı Şev- ket Kazan da fezlekeyi Başba- kanlığa ilettı. O gün bugün Ağar ve Bucak'ın dokunulmazlıklany- Kalemli Kalem Kırdı la ilgili fezieke Erbakan'ın su- meninin altında yatıyor. Tam 42 (yaayla: Kırk iki) gündür... Had- dini bilmez bir gazeteci kısa sü- re önce bunu Başbakan'a anım- sattı "Dokunu/maz//k fezlekele- ri ne zaman Meclis'e sevk edi- lecek" diye muzır bir soru sor- du. Erbakan hemen yanıtladı: - Zamanı gelince!.. lşte hukukun ırzına da böyle geçildi. Anayasa böylece bir kez daha delindi. TBMM Içtüzüğü bir kez daha yok sayıldı. Bir üst paragrafta sayılan hu- kuk suçlannın her biri, işleyenin siyasal yaşamını bitirmekten ağır hapis cezalanna kadar uza- nan yaptırımlarla sonuçlanır... Eğer o ülke bir hukuk devleti ise! Biraz açalım mı? TBMM Içtüzüğü'nün 131. maddesi çok açık. O kadar açık ki yorumlamak için hukukçu fi- lan olmaya, hukuk eğitimi gör- meye gerek yok. İlgili bölümü aynen aktaralım: "Bir milletvekilinin dokunul- mazlığmın kaldınlması hakkın- daki istemler başkanhkça, ana- yasa ve adalet komisyonlan Cıyelerinden kurulu karma ko- misyona havale edilir..." Hepsi bu. DGM savcısının fezlekesinin resmiyete dökülen dokunul- mazlığın kaldınlması isteminin adresi tek: Türidye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı! Fezlekenin Adalet Bakanlığı, Başbakanhk gibi duraklardan geçmesinin hukukun açıkça ve pervasızca çiğnenmesinden başka bir açıklaması yok. Hele hete zaten kendisinde bulunma- ması gereken fezlekeyi 42 gün süreyle sumenin altında tutup siyasal koz olarak kuilanma he- saplan yapmak... Kuşkusuz belki 6. yüzyıhn çöl hukukunda ya da Mekke Tüc- carlar Meclisi'nin içtüzüğünde ya da şeriat hükümlerinde filan dokunulmazlık dosyalan ile ilgi- li bizim iddialanmızı yalanlaya- cak maddeler vardır. O bilmedi- ğimiz bir "hukuk" alanı. O yüzden de hukuku çiğnedi- ğini, anayasayı deldiğini, Meclis Içtüzüğü'nü yok saydığını söy- Iediğimiz ne Erbakan, ne Şevket Kazan. Bu zatlarla epeydir her- hangı bir hukuk tartışması ya- pılmaması gerektiğine yürekten ikna olduk. Onlar keyiflerine ba- kabilirler. Amaaaa.... Ama Mustafa Kalemli ne ola- cak? Susurluk konusunda çok kö- tü sınav vemneyen, en azından sınrfta kalmayan bir partinin, ANAP'm milletvekili idi. Meclis Başkanlığı sırasında vahim bir yanlışlık yaptığına ilişkin herhan- gi bir anımız yok. Belki iyi kötü demokrat bir kişidir de. Tanımı- yoruz ve onunla alıp veremedi- ğimiz bir şey de yok. Ama bu ülkede daha iyisi bu- lunana kadar en yüksek erkin Türkiye Büyük Millet Meclisi ol- duğuna, bu erkin paylaşılmazlı- ğına inanan bir yurttaşın, hesap sorma hakkı vardır. Bu Meclis'in başkanı, devlet hiyerarşisinde cumhurbaşkanından sonraki ki- şi. Kendisine, yalnız kendisine ait ve ülkenin geleceği açısın- dan önem taşıyan bir "belge "yi 42 gün süreyle elinde tutandan hesap sormakla yükümlüdür. Meclis Başkanı'nın ilk işi Mec- lis'in onurunu, işlevini ve yetki- sini korumak değilse nedir? Meclis Başkanlığı'na gönde- rilen fezlekenin hesabını sorma- yan Meclis Başkanı'ndan yurt- taş hesap sormaz mı? Bu yazı da zaten bu hesabın sorulmasından ibaret. Gazete- ci-yurttaş Ağar-Bucak fezleke- sine niçin sahip çıkılmadığını ve gereğinin niçin yerine getirilme- diğini bilmek istiyor. Sakın ki yanıt, "Başkanlığımı- za resmen intikal etmiş hernan- gi biryazışma mevcut değildir" diye bir hafrflik olmasın. Bunca rezaletten sonra bir de enayi ye- rine konmaya katlanamayız. Kalemli, başında bulunduğu Meclis'in işlevini yerine getirme- sini sağlayacak mı, sağlamaya- cakmı? Yanıta ve sonuca göre, Ka- lemli'yle ilgili biz de bir kalem kı- np kırmayacağımıza karar vere- cegiz... POLJTİKA GUINLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Tarikat Sermayesi... Milli Güvenlik Kurulu'nun ardından askerler ne- leri konuşuyor: Askerler, Necmettin Erbakan ın samımiyetsiz- liğini, Tansu Çiller'in ise 'konuyu zamana yaydığı- nı' anlatıyorlar... Anlatılanlar salt bununla da kalmıyor... Askerler diyor ki: "RP 28 şubattan bugüne değin bir adım bile at- madı. RP orduyu din düşmanı olarak gösteriyor. DYP ise oyalama taktiği peşinde. Hükümetin Gü- neydoğu projesi ise hayali. Güneydoğu'ya asker gidiyor, ama ögretmen, doktor, savcı gitmiyor..." Ankara'da fırtına öncesi bir sessizlik egemen... • • • Tarikatçı vakıfların kurduğu şirketlerokul, ders- hane, hastanelerden sonra fınans kuruluşlanna da el atınca, TOBB ve TÜSİAD yöneticilerinde bir pa- nik başladı: "Neler oluyor?" Olanlar çok önceden olmuştu... 1980'li yıllann ortalannda Başbakan Turgut Özal tarikatlann önde gelen adlanyla bir toplantı yap- mış ve şöyle demişti: "Sizler de serbest pazar ekonomisinden yarar- lanın. Bunun için de devlet bankalanndan kredi alıp yatınm yapın..." O yıllar içine kapanık olan tarikatçı vakıflar, bir- den şirketleştiler. Bir yandan Kuran kurslan, öte yandan tekstilden taşımacıhğa dek bir dizi iş ola- nağının kapılannı açtılar... Anadolu'nun çeşitli il ve ilçelerinde 'küçük tez- gâhlarda' iş gören tarikatlann üyeleri "Faız haram- dır" ilkesini bir kenara bırakıp, devlet bankalann- dan kredı kopardılar, çocuklannı Ingihtere, Alman- ya ve Amerika'ya gönderip okuttular. Eğitımli ço- cuklannı da işın basına geçirdiler. On - on beş yıl önce ANAP'ı destekleyen Nak- şibendiler, Fethullahçılar, Işıkçılar, Kadiriler ve Süleymancılar sanayinin çeşitli dallarında hızla yükselmeye başladılar. Gıdadan taşımacılığa; tekstilden inşaat sektörü- ne dek her alanda hızla yayılan tarikatlann dene- timindeki vakrf şirketleri, özellikle devlet banka- lanndan aldıklan kredilerle birleştirince ülke eko- nomisinde söz sahibi oldular... 1993 yılı başında 'tarikatlann önlenemezyükse- lişi'ru yine bu köşede anlatırken şöyle diyorduk: "Tankatlann denetimındeki şirketler ve kuruluş- lar giderek palazlanıyohar. Devlet kesesinden bes- lenen bu vakıflar, Refah Partısi'nın bir-iki yıl için- de iktidara geleceklennı hesap edip on/ara para- sal yardım da yapıyortar. Önce özel okullar kura- rak örgütlenen, dershane ve yurt kurarak 'şeriat yolu'nda yürüyen tarikat vakıflan, laık demokratik cumhuriyet için en büyük tehlikeyi oluşturuyor..." • • • Üç-dört yıl önce yaşanmış bir olayı anımsat- makta yarar görüyorum... Ankara'da Cebeci Ortaokulu'nda örgütlenen bir tarikat şeyhi; çocukları, anne ve babalanndan kopanyordu... Ne yapıyordu tarikat şeyhinin adamları? lşte bir öğretmenın anlattıklan: "Tarikat mensupları okulumuzdaki çocuklan M.... dershanesıne kayıt yaptırıyor. Bir süre sonra o çocuklar iyi semtlerde kiralanan tankat evlerine götürülüyor. Tarikatın Cebeci, Abidinpaşa, Kur- tuluş ve Ayrancı'da evleri bulunuyor. Evlere gö- türülen 13-14 yaşındaki çocuklar, bir süre sonra ailelerinden kopuyor..." Sormuştuk öğretmene: "Çocuklara aileleri neden engel olamıyor?.." Yanıt: "Ortaokul ikinci sınıfta okuyan bir çocuk düşü- nün, ailesi orta halli bir memur ya da esnaf. Ço- cuk, tarikat evine gidince harçlık alıyor, yenı elbi- selergiyiyor Günde iki saat Türkçe, matematik ve fen dersi görüyor. Aynı zamanda tarikat eğitimi alıyor, şeriatı öğreniyor. Ara sıra eve geldiğinde ai- lesiyle kavga ediyor..." Soru: "Kavga neden çıkıyor?" Yanıt: "Artık o şeriatı bir yaşam biçimi olarak seçmiş- tir. Bu nedenle ailesiyle ters düşmüştür. Onun için ailesi 'laiktir' ve onun düşmanıdır. Annenin başı açıksa 'Sen fahişe mısin' diyebilmektedir." • • • Tarikat sermayesi bir yandan sanayi alanında gelişıp güçlenirken öte yandan özelleştırmeiurya- sıyla birlikte devletin olanaklanndan yararlanı- yor... Bugün özel okullann, dershanelerin, yurtlann, hastanelerin ve Kuran kurslannın ardındaki para- sal destek, tarikat sermayesidir. Bu sermayenin kaynağı devlet bankaları ile kurban derilerin- den vurulan trilyonlardır... Tarikat sermayesi, bugün dışa açılmıştır. Alman- ya'dan Azerbaycan'a dek her ülkede yatırımlar yapmıştır. Hem eğitimi hem de sanayiyi ele geçiren 'tari- kat sermayesi'ni durdurabilmek "Biz Atatürkçü- yüz" demekle olmuyor... Dinsel motifleri öne çıkanp biryandan imam-ha- tip liselerini, öte yandan Kuran kurslannı finan- seeden 'tarikatsermayes/'ninyükselişinı zamanın- da görmeyenler, bugün ise kımi tarikat şeyhleriy- le bütünleşenler 'laik demokratik cumhuriyetin' düşmanıdırlar... Bunlann kimileri merkez sağda, kimileri de merkez soldadır... Adlarını açıklayalım mı? Açıklamaya gerek yok, onlan demokratik kamu- oyu tanıyor!.. Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR 'Bosna'da durum kanşık' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Jstanbul'da bugün yapılacak Bosna- Hersek Banşı Uygulama Konseyi Yönlendirme Kurulu toplantısı için Türkiye'de bulunan Carl Bildt, dün Ankara'da temaslarda bulundu. Bildt. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e Bosna-Hersek'te durumun kanşık olduğunu belirterek kendisiyle görüşmekten memnunluk duyduğunu bildirdi. Bildt, ÂNAP Genel Başkanı Mesut Yümaz ile yaptığı görüşmede, Türkiye'nin Bosna-Hersek'te oynadığı önemli \e yapıcı rolün uluslararası kamuoyu tarafından takdir edıldiğini bildirdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear