Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURtYET 18NİSAN1997CUMA
HABERLER
Gerilimi tırmandıran RP, Kuran kurslannı da zorunlu eğitime taşıma çabasında
Kuran kursundan diploma öııeıisi
SEBAHAT KARAKOYUN
ANKARA - REFAHYOL hükûmeti 8
yıllıkkesıntisıztemel eğıtimle ilgili çalış-
malan sürüncemede bırakırken, imam-ha-
tip ortaokullannın devamım öngören 5 ar-
tı 3 formülündeki ısrannı sürdüren koalis-
yonun RP kanadından gerilimi daha da
tırmandıracak yeni önenler geldi. RP İs-
tanbul Mifletvekili Mustafa Baş'ın hazır-
ladığı raporda, Türkçe ve Matematik gibı
derslerletakvıye edilecek Kuran kurslan-
nı bitirenlere de temel eğitim diploması
verilmesi ya da bu kurslarda geçirilen sü-
relenn zorunlu eğıtimden sayılması öne-
rildi.
Mustafa Baş'm İmam-Hatip Mezunla-
n Derneği, Ensar Vakfi, Birlik Vakfi. llım
Yayma Cemiyeti ile yapılan değerlendir-
melerin ışığında hazırladığı rapor Başba-
kan Necmettin Erbakanve parti yönetimi-
ne sunuldu. Raporda 1739 sayılı Milli
• Başbakan Necmettin Erbakan'a sunulan rapordan iki öneri: l- Kuran kurslanna Türkçe,
Matematik gibi dersler konarak temel eğitim diploması verilsin. 2- Ya da Kuran kurslannda
geçirilecek süreler temel eğitimden sayılsm.
Eğitim Temel Yasası'nın 32. maddesine
göre kurulmuş olan imam-hatip liselen-
nin hem mesleğe hem de yüksek öğretı-
me hazırlayan eğitim kurumlan arasında
yer aldıklan belirtildi.
Zorunlu eğitimin 8 yıla çıkanlmasının
Kuran kurslanna ilgiyi azaltacağı kaygı-
sına yer verilen raporda. REFAHYOL'un
programında da yer alan 5 artı 3 formülü-
nün uygulamaya konulması gerektiği sa-
vunuldu. Kuran kurslarmın, ilkokula da-
yalı bütün resrru kurslarla birlikte zorun-
lu eğitimin 3 yıllık ikinci aşaması kapsa-
mına alınmasmın gerektiğini belirten
Mustafa Baş, bu konudaki görüşlerini ra-
pora şöyle yansıttı:
" Kuran kurslan,yöoetimi Diyanet İşle-
ri Başkanlığı'nda kalmak kaydryla Türk-
çe, Matematik, Sosy al Bilgikr gibi dersler
konularak fcendilerine mecburi öğretim
hakkı tanınmah ve temel eğitim diploma-
sı verümelidir. Ve>a ilkokul mezunu olup
Kuran kurslannda eğitimini sürdiirenler
Milli Eğitim BakanhğTnın tayin edeceği
bir usul ile ortaokul bitirme sınavlanna
alınarak zorunlu eğitimin 2. kademesin-
den mezun olmalan temin edilmelidir. Bu
sınavı başaramayanlar ortaokullardaki
başansız öğrencUerin statüsüne tabitutul-
maudır." Baş, bu önerisinin yaşama geçi-
rilebilmesi için 1739 sayılı Milli Eğitim
Temel Yasası'nın 24. maddesinin değişti-
rilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Değişiklik önerisinde ilköğretimin en
az 8 yıl olacağı ve 5 yıllık birinci asama
ile 3 yıllık ikinci aşamadan oluşacağı hük-
müne yer verildi. Yapılacak değişiklıkle
öğrencılerin 5 yıllık eğitimin ardından öğ-
renci durum belgesi, 3 yıllık eğitimin ta-
mamlanmasından sonra da ilköğretim
okulu diploması almaya hak kazanacak-
ları belirtildi. Genel mesleki ve teknık li-
seler bünyesindeki ortaokullarla birlikte
çıraklık ve yaygın eğitim merkezleri ve
Diyanet'e bağlı Kuran kurslannda yapı-
lan eğitimin zorunlu eğitim kapsamında
sayılması da öneriler arasında yer aldı.
Raporda, imam-hatip lisesi mezunlan-
nın diplomalannda, alan olarak "edebiyat
koiu" yazıldığına dikkat çekilerek, bunun
bazı sakıncalar yaratabileceğı savunuldu.
Üniversite sınavlannda şu anda "alan''la-
nn dikkate alınmadığı, ancak bu uygula-
madan vazgeçildiği anda imam-hatip me-
zunlannın sadece ilahiyat fakültelerine gi-
debıleceklen vurgulanarak, pek çok i-
mam-hatip öğrencisinın bu endışeyle
okullanndan aynldıklan öne sürüldü. Teb-
liğler Dergısi'nde yayımlanacak Talim
Terbıye Kurulu karanyla buriskinortadan
kaldmlabileceği savunuldu.
'Açık lise zarar verdT
Mustafa Baş, açıköğretim lisesi uygu-
lamasıyla birlikte dışandan lise bitirme
sınavlannın kaldınldığına dikkat çekerek,
"Açık lise uygulaması özellikle Kuran
kurslannda haftz olup, dışandan imam-
hatip lisesi bitirme sınavlanna kaülanlant
zarar vermiştir. Çünkfl, öğrenci Bse>i 1,2,
en geç 3 yü gibi bir sürede bitirebilmekte
iken açık iisedc 4 yu beklemek zorunlulu-
ğu ortaya çıknuşur" görüşünü dile getır-
di. Raporda. bakanhk genelgesiyle dışa-
ndan lise bıtirme sınavlannın yeniden uy-
gulanması istendi.
Susurluk raporu
ANAP
ülkücülere
övgüden
vazgeçti
ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu)-TBMM Susurluk
Araştırma Komisyonu'nun
MHPkökenhANAP'h
üyesı Metin Öney ile Yaşar
Topçu'nun, tepkiler üzenne
ülkücülereJaptıkl an
övgûleri içinden
ayıkladıklan muhalefet şerhi
TBMM Başkanlığı'na
sunuldu. DYP Genel
Başkanı ve Başbakan Vekili
TansuÇakrileeşiÖzer
Çiller'in komisyonda bilgi
vermemesını protesto
ederek son dönemdeki
toplantılara katılmayan
ANAP'lı üyelerin. •
"akeroatif raporu",
kulislerde, özellikle
ülkücüleri kollayan
ifadeler nedenıyle
eleştinlmişti. "Devletin
ülkücüleri yasadışı işlerde
kullandığı" bulgusuna karşı
çıkılan muhalefet şerhinde,
"Uyuştunıcu kaçakçıhgL,
kanun kaçaklannının
ideaüst ülkücülere mal
edilmeye çahşudığT
savunusu yapılmıştı.
Susurluk komisyonunun
ANAP'lı üyeleri. tepkiler
üzerine, "ahernatif rapor"
adı altındaki muhalefet
şerhini geri çekerek söz
konusu bölümleri metinden
çıkardılar. ANAP'ın MHP
kökenli komisyon üyesi
Metin Öney tarafından
kaleme ahndığı sanılan
bölümler metinden
çıkanldıktan sonra raporun
yeniden TBMM'ye
sunulduğu bildirildi.
Susurluk komisyonunun
CHP'li üyesi Fıkri Sağlar'ın
da muhalefet şerhini geri
çekerek bir düzelrme
yaptıktan sonra yeniden
Meclis'e teslim ettiği
öfrenildi. Alman bigiye
göre Sağlar, şerhinde.
Muhsin Yancıoğlunun
ülkücülerin uyuştunıcu
kaçakçılığı ve devlet
içindeki bazı çete
örgütlenmelerine girdiğine
mşkın bılgisi olduğu
yolunda ifadelere yer verdi.
Böylece, TBMM Susurluk
Araştırma Komisyonu'nun
raporu, muhalefet
şerhleriyle birlikte
tamamlanarak TBMM'ye
sunulmuş oldu.
D
TBMM Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu
Şevket Kazan: MTPi sıkışürakm
DÜRDANE KOCAOĞLU
ANKARA - Adalet Bakanı Şevket Kazan.
bilgi verdiği TBMM Uğur Mumcu
Cinayetini Araştırma Komisyonu'na,
"MTFin sıkıştınlması gerektiğini" söyledi.
Kazan. "Madem. MİT sadece istihbarat
yapıyor, madem sanıklann peşinde
koşmuyor, yakalanmor, o zaman Sabancı
olayuun sanığuun niye arkasmdan ghü ve
yakaladı?" dedı. Kazan'ın, MlT'in yeniden
örgütlenmesi ve A'dan Z'ye elden
geçirilmesi gerektiğine ilişkin sözleri de,
hükümetin RP kanadının MİT Müsteşan
SönmezKöksal'ı değıştirmek istediği
vorumlanna neden oldu. Kazan,
Cumhurbaşkanı Süle>man Demirel'den.
birbirleriyle kıyasıya mücadele halinde
olan istihbarat örgütleri arasındaki
koordinasyonun sağlanması konusunda
devreye gırmesini de istedi.
Kazan, Mumcu Komisyonu'na bilgi
verirken, yazanmızın Israil gizli servisi
MOSSAD'a mensup birtakım kişiler
tarafından öldürüldüğünü öne sürdü. Bu
iddıa konusunda MlT'ten sağlıklı bilgi
alınabileceğini kaydeden Kazan.
rutanaklara yansıyan konuşmasında şöyle
dedi. "MİTin bir tutumu var, MİT diyor
ki, 'Ben istihbarat kuruluşuyum, size
istihbarat veririm, ama ben olaylar
hakkında tahkikat yapmam.' Bu Susurluk
otayında da oldu. MİTi şundan
sıkistırarMİiriz. Madem MİT sadece
istihbarat yapıyor, madem sanıklann
peşinde koşmuyor, yakalamıyor, o zaman
Sabancı olayının sanığuun niye arkasmdan
ghti ve vakaladı? Sabancı olayımn santğı
Mustafa'ya MİT koşturdu. MİT bir yerde
verini tespit etti ve emniyet güçleriyle
beraber yakaladılar. Yani MİT'i bu konuda
biraz sıkıştırmak gerektiği
düşüncesindeyim." Kazan, istihbarat
örgüüen temsilcilerinin komisyonda
karşılıklı olarak birbirlerinı suçlamalanyla
ve itırafçılann yönlendirildiği konusundaki
iddialarla ilgili bir soru üzerine de. şunlan
söyledi: "Benim 20 yıllık süreç içindeki
değerlendirmem şu: Bugün Türkive'de 3
tana önemli istihbarat kunıluşu var;
Bunlar, Genelkurmav'a bağlı istihbarat
kunıluşu, Başbakanlığa bağlı MİT ve
İçişleri Bakanuğı'na bağlı istihbarat
teşkilao. Bunlann üçü de birbirinden
bağunsız çahşivor ve bunlann üçü de
birbirine bilgi vermezler. Yani aralannda
hiçbir koordinasvon yok. Buna ilaveten
Milli Güvenlik Kuruİu'nda (MGK) da
müşahede etmişizdir. 1980'den önce de~
Yani birinin verdiği rapor başkadır. iilke
güvenliği konusunda öbürünün verdiği
rapor da daha başkadır. Bunlann hiç
olmazsa bir yerde birieştirilmesi lazun. Bu
da MKK'dir ve Cumhurbaşkanı'dır.'
Mezara çiçek
koyan aite
üyeleri,
çevresine de
Özal'a olan
sevgilerini dile
getiren çeşitli
pankartlar
astılar.
Kurarukcrim'in
okunduğu
törene, aileden
SemraOzal,
Ahmetve
Elv an Ozal,
kızlan Didem,
Efe Özal ve eşi
Zeynep Özal ile
çocuklan
kaüldılar.
Dördüncü ölüm yıldönümü için İstanbul ve Malatya'da törenler düzenlendi
Turgut Ozalmezan başında anıldıİSTANBUL / MALATYA - Cumhurbaşkanı
Turgut Ozal. ölümünün 4. yıldönümünde Istan-
bul'da ve Malatya'dadüzenlenen törenlerle anıl-
dı. İstanbul'da Turgut Özal'ın mezan başında
düzenlenen törende, Semra Ozal'la arası açık
olan ANAP Genel Başkanı MesutYümazın ya-
ni sıra Z«ynep Oral dışmda ailenin tûmü hazır
bulundu. Mezara çiçek koyan aile üyeleri. çev-
resine de Özal'a olan sevgilerini dile getiren çe-
şitli pankartlar astılar. Törende, çok sayıda par-
tili ile ANAP'lı yöneticilenn de hazır bulundu.
Mesut Yılmaz ve beraberindekiler daha son-
ra Menderes, Polatkan ve Zorhı'nun mezarlan-
nı ziyarek ederek çelenk koydular. Yılmaz. töre-
ne hiçbir hükümet temsilcisinin katılmamasını
da kınadı.. Özal için düzenlenen törenın ardın-
dan babasmm mezannı ziyaret eden Yılmaz, her
vatandaşın kendi kurban derisi üzerinde istediği
gibi tasarruf hakkına sahip olduğunu söyledi.
Turgut Özal'ın doğum yeri Malatya'da düzen-
lenen tören de saygı duruşu ile başladı. ll Özel
Idare Müdürlüğü Salonu'nda gerçekleşen tören-
de konuşan Inönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Ömer Şarlak. konuşmasında, kendisinin GATA
Komutanlığı sırasında Özal ile olan yakm ilişki-
lerine değindi. Inönü Üniversitesi öğretim üye-
lerinden Yrd. Doç. Dr. Selahattin Balkan, "Tur-
gut Ozal'ın Türkiye Ekonomisine Katküan" ko-
nulu bırTconferans verdi.
Özal'ın ölüm yıldönümü nedeniyle bir mesaj
yayımlayan Cumhurbaşkanı Süle>man DenıireL
"Dört yü önce kavbettigimiz TürİdyeCumhuri-
yeti'nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı rah-
mede anıyorum. Hizmederi daima şükranla anı-
lacaktir"dedi.
Başbakan Vekili TansuÇilleryayımladığı me-
sajda, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eserle-
rinin asla unutulamayacağını belirtertti.
TBMM Başkanı Mustafa Kalemlide "Başba-
kanhk ve cumhurbaşkanlığı dönemlerinde ger-
çekleştirdiği atıhmlarla ülkemize değeıii hizmet-
İerde bulunmustur" dedi.
Yurdatapan
gözalünda
İstanbul Haber Servisi-
Sanatçı Şanar
Yurdatapan, gezi için
gittiği Almanya dönüşü,
Terörle Mücadele Şubesi
ekiplennce Atatürk
^ Havalimanrnda gözaltına
»•-alındı. Yurdatapan'ın
Kuzgtıncuk'taki bürosuna
baskın düzenleyen polis,
buraya karakol kurdu.
Almanya'ya iki
günlük bir gezi
amacıyla giden ve önceki
akşam saat 20.00
sıralannda yurda dönen
sanatçı Şanar Yurdatapan,
Atatürk Havalimanı'nda
beyaz bir minibüsle
kapıda bekleyen sivil
polisler tarafından
gözaltına alındı. Polis, saat
03.00 sıralannda
Yurdatapan'ın
Kuzguncuk'taki bürosuna
da baskın düzenledi.
Yurdatapan'ın yakınlan,
gece boyunca aradıklan
tüm polis merkezlerinden
"burada yok" yanıtını
aldılar. Tüm aramalara
olumsuz yanıt veren polis,.
Alman Konsolosluğu'nun
devreye girmesi sonucu
Yurdatapan'ın Vatan
Caddesi'ndeki Terörle
Mücadele Şubesi'nde
gözaltına alındığını
doğruladı. Avukat Uğur
Ofcay ve Eren Keskin'in
konuyla ilgili olarak
İstanbul Cumhuriyet
Savcılığı ile görüşme
isteminin kabul edilmediği
bildirildi.
BIRBAKIMA
ÜZ YAZIIOFUIAN BtRGfT
Zaman, zaman bazı Batılt dostları-
mızın, Avrupa Birliği'ne girmemizi en-
gellemek ya da güçleştirmek isteyen
sözleri karşısında kızıyor, tepki göste-
riyoruz. Batılı dostlanmız mı bu sözle-
ri söylerken haklılar, yoksa onlara kar-
şı kızan bizler mi?
Bence, Avrupa kulübüne girmek is-
teyenlerimiz, ülkenin çağdaşlığını ka-
nıtlayacak bir kimliğe sahip olmanın
peşindeler.
Peki, yeterince çağdaş mıyız?
Dört kadınlı evliliğe göz yuman po-
Irtikacımız, böyle bir kurumu içine sin-
diremeyen Batılı hemcinsini "Bizim
içişlerimize kanşma" rjiye azariarken
ne kadar çağdaş bir göriinüm veriyor-
sak çağdaşlık yolunda da o kadar aşa-
ma almışız demektir.
Kimileri, çağdaşlığı açılan otoyolla-
nmız, çok kanallı renkli televizyonları-
mız, her kentte birden çok vericisi olan
özel radyolanmız, fabrikalanmız gibi
somut eserlerle ölçerken bu "yeterin-
ce çağdaş mıyız" sorusu, elbette ço-
ğu kimsenin keyfini kaçıracaktır.
Özellikle böyle bir bayram sabahın-
da..
Çağdaşlık basit birtanım ile toplum-
Köy Enstitüleri Kapatılmasaydı...
lann içinde bulundukları yüzyılın ko-
şullanyla eşdeğer biçimde yaşamak
olarak tanımlanır.
Cumhuriyet, yiıminci yüzyılın başla-
nnda kurulduğunda, Atatürk "muasır
medeniyetin üstüne çıkma" hedefini
rasgele bir sözcük olarak göstermedi.
Ülkenin çağdaş uygarlığı yakalayıp
geçmesi için, yine bu sözü ve benzer-
lerini, bugün kimi politika adamlanmız-
da çokça rastladığımız türden birer
"slogan" gibi de söylemedi. Ülke kal-
kınmasını köyden ve köylüden başlat-
mak için, 1936 yılında köy eğitmenliği
yetiştirilmesinin adımlan atıldı. Kent ve
kasabalarda da "Halkevleri" çok
amaçlı birer eğitim kursu olarak kurul-
du.
Atatürk'ün ölümü ve İkinci Dünya
Savaşı'nın başlaması, o köy eğitmen-
leri deneyımini, 1940'ta Köy Enstitüle-
ri aşamasına ulaştırabildi. Halkevleri
ise yine aynı yıllarda daha da serpılip
yaygınlaştı.
1950 seçimleri, kuşkusuz bir "ak
devrim "dir. Tek parti ıktidan, kansız ve
halkın eli ile sona erdirildiği için. Ama
o iktidar ile birlikte, çağdaşlaşma yo-
lunda aldığımız aşamalardan bugün
neler yitirdiğimizi araştırmak isteyen-
ler, fazla değil, iki büyük ve köklü ku-
rumdan, yani Köy Enstitüleri ve Hal-
kevleri'nden yoksun olduğumuzun mi-
zanına bakmalıdıriar.
Dünkü 17 nisan, böyle bir hesap-
laşma için tam günüydü.
Köy Enstitüleri ve Halkevleri kapan-
masaydı...
Türkiye, kalkınmasını köyden baş-
latmış olacaktı. Çünkü, okulsuz köy ve
okumamış yurttaşın kalmadığı, tanmın
toprak reformuna dayalı bir yapı içeri-
sinde, sadece mesleksel beceri ile de-
ğil, düşünmeyi özümsemiş insanlann
eliyle yapıldığı bir ülke düzeyine gelmiş
olacaktık.-
Böyle bir ülke, kalkınmasında tanma
verdiği önem kadar sanayileşmede
de, turizmde de altyapılannı tamamlar-
ken en büyük eksikliği olan "çağdaş
düşünmeyi doğal halegetirmiş" insan
öğesine de kavuşmuş olacaktı.
Çağdaş düşünme, elbette özgür
düşünmenin eşdeğeri olduğu için,
yurttaş kimliği, ister köyde otursun, is-
terse kentin hemşerisi bulunsun, in-
sanlanmızı kaderciliğe de, otoriteriiğe
de kafa tutan kimseler olarak yetişme-
lerinde büyük aşama kazanmış ola-
caktık.
Köylerden kentlere zorunlu göç, kal-
kınmış, işliklenni ortak atölyelere, fab-
rikalara dönüştürmüş bir memleketin
dengeli demografisi ileyerdeğiştirmiş
olacaktı.. Insanlan, ister Güneydoğu
Anadolu'da, ister ülkenin kuzeyinde,
doğusu ya da batısında oturmuş ol-
sun, vatandaşlığın getirilerinden ya-
rarlanacak, hurafelerden uzak kala-
caktı.
Bölgeler arasında geri kalmışlık so-
njnu, Türkiye'nin gündeminde bulun-
mayacaktı. Ülkemizin güneydoğusun-
daki çatışma hiç başlamamış olacak-
tı.
• • •
1954'te Köy Enstitüleri'ni ve Halkev-
leri'ni kapatan düşünce, o gün bugün-
dür uygarlığa da, çağdaşlığı da, ülke-
mizin bir vitrin malı gibi bakmak istiyor.
Türkiye'yi bugünkü kısır döngüsünün
içine sokan onlar değilmiş gibi, şimdi
özgür insanlar yetiştirmemek için se-
kiz yıllık eğitimi önleyebilmenin çare-
lerini araştınyor, bu yolda kendileri için
şeytan görünümlü olanlaria ittifaklar-
dan kaçınmıyoriar.
Bu ittifakçılann son hazıriıklan, dün-
kü "Hüniyet"te DYP'nin "iki turiu" bir
seçim sisteminin üzerindeki çalışma-
lan ile ortaya çıkıyordu. Haber, apaçık
bu sistemle ülkedeki sol partilerin par-
lamentoya girmesini engellemeyi
amaçladığını da saklamayan bilgiler
içeriyor, taslağın hazırlayıcısının da
"REFAHYOL" iktidanna son verecek
bir güçbirliği yolu açılırsa, o dörtlü ko-
alisyona kimilerinın başbakan olarak
düşündüğü Necmettin Cevheri oldu-
ğu söyleniyordu.
Bir bayram günü sabahında, bu ko-
nudaki tepki düşüncelerini kâğıda
dökmek, ne kadar istemeseniz, bazı
kimselerin kalbini kıracaktır. Bu neden-•
le, o tepkileri bayram sonrasının tartış-
maları içine erteleyerek, tüm okuriarı-
mın Kurban Bayramı'nı kutluyomm.
SERVER TANİLLİ
Dün17Nisanf
dı...
Dün 17 Nisan'dı.
Bu tarih, tıpkı saltanatın ve halifeliğin kaldınlıp
Cumhuriyet'in kurulduğu, Medenî Kanun'unyürür-
lüğe girdiği, Öğretim Birliği Yasası'nın kabul edildi-
ği, yeni alfabenin ilân edildiği tarihler kadar önem-
li birtarihtir. Aslında hepsi de birbirine bağlı, bir bü-
tünün parçalarıdır bunlar; birini göz ardı ettiğiniz-
de, bütünü yoksamış olursunuz.
Cumhurıyefi kuranlar için, yeni yetişecek kuşak-
lar önemliydi. Yarınların emanet edileceği insanlar,
nasıl bir eğitimden geçirilerek yaşama atılacaklar-
dı?
Medreselen kapatarak öğretim birliğini ilân et-
mek; geçmişın yamah bohça sistemine son verip
laik, çağdaş bir eğitimin temellerini atmak; bunu ya-
parken, imparatorluktan arta kalmış ve binbir öz-
veri pahasına kazanılmış, bir bakıma yoktan vare-
dilmiş son toprak parçasında bir ulusal bilinci aşı-
lamak, geleceği güvenceye bağlamanın koşullann-
dan bıriydi.
1924'te çıkanlan Öğretim Biriiği Yasası, bunun te-
mellerini atar.
Eğitim deyince, kafalarda canlanan "fikrihür, vic-
danı hür, irfanı hür" kuşaklar yetiştirmekti. Bunu
kentlerde başarmanın yollarını açacaksınız, açabi-
lirsiniz de. Ya köyler? Nütusunun büyük çoğunlu-
ğu köylerde yaşayan insanlara eğitimin aydınlığını
nasıl ulaştıracaksınız? Ve ne götüreceksiniz eğitim
adına onlara?
17 Nisan 1940'ta yayımlanan Köy Enstitüleri Ka-
nunu, işte bu soruya yanıt vermeye çalışır.
Anadolu bozkır ve yaylasına sıçratılmış kıvılcım-
lar, üstelik yeni bir pedagoji ilkesiyle tutuşturur in-
sanları: Yaparak, deneyerek, üreterek öğretmek ve
öğrenmek!
Köyün somut ve çetin gerçekliğinden çıkıp gel-
miş halk çocuklanna böylesi bir yöntemle kazan-
dırılan bilgi ve hüner, yine onlann aracılığıyla doğ-
rudan köye gidip işe koyulur.
O gençlerin beraberlerinde götürdükleri bir
önemli şey daha vardı kı, geridliğin, yozluğun ve
yobazlığın olanca hıddetini çekmıştir üstüne. Yığın-
la araştırmadan arttk lyice bıliyoruz: Köy Enstitüle-
ri'nde özgür bir okuma, araştırma, düşünme ve
yazma iklimi egemendi. Enstitünün "yeni insan"\,
kafasındaki "yeni dünya "yla köye gittiğinde, çev-
resinde tutuculuğun, "çürüyüp dökülen" bir dün-
yanın sahiplerini irkiltmernesi imkânsızdı.
Köy Enstitüleri, 1940 yılından başlayarak kurul-
muştur; 1946'da girilen çok partili yaşamın tozu du-
manı içinde de, gerıciliğin şimşeklerini üstüne çe-
ken kurumlann başında gelmiş ve 1950'den baş-
layarak da, yeni iktidann, demokrasi şarkılarıyla
gelmiş ve kısa bir süre sonra olanca sahtekântğı or-
taya çıkacak Demokrat Parti'nin düşman belleyip
tasfiyeye yöneldıği kuruluşlardan bıri olmuştur.
Ne konmalıydı onların yerine?
Imam-Hatıp Okullan bulunmustur!
Köy Enstitüleri ile İmam-Hatip Okullan: Bu zıtlık,
gökten inmedi. Biri ülkemizdedevrimci atılımın ese-
riyse, ötekiler karşı-devrimin çoraklaştıncı rüzgâr-
lannın taşıdığı tohumlardır. Öztin Akgüç Hocamız,
6 Nisan günlü gazetemizde yayımladığı -o ilgınç-
Süre mi Nitelik mi? adlı yazısında, bu zıtlığı yaka-
lamış, şöyle yazıyordu: "İmam-Hatip, biryerde Köy
Enstitüleri'nin karşıtı olarak gündeme ve uygula-
maya getirilmiştir. Amaç, top/umsai uyanmayı fren-
lemektir. Bence eğitim, amaçlanndan saptınlarak
Türitiye'ye, insanımıza ihanet edilmiştir."
Aynı kanıdayım.
Şimdi içine girdiğimiz ya da girer gibi olduğumuz
yeni dönem, ülkemizde eğitime, öyle bir iki nokta-
sına takılarak da değil, baştan sona elden geçirip
yeniden "fıkri hür, vicdanı hür, irfanı hür" kuşaklar
yetiştirmenin sanatı olma onurunu kazandıracak
mıdır?
Dileyelim öyle olsun!
•
Mustafa Ekmekçi'nin, son haftalarda Çağdaş
Yayınlan'nda çıkan -Köy Enstıtülen'ni anlattığı- Ök-
süz Yamalığı adlı kitabını dün akşam bitirdiğimde
acıdan kıvranıyordum. Onun anlattıklanndan sar-
sılmayacak hiçbir yurtsever düşünemiyorum. Bir
düşmanın bile yapmayacağı kötülükler reva görül-
müştür eğitimimize.
Okudukça anlıyor ve ırkiliyoruz.
Yeniyi kurmak böyle böyle olacak ama; sarsılma-
dan kendimize gelemeyeceğiz. Ekmekçi, bu kita-
bını yayımlarken, belli, bizi silkelemek istemiş. Her
sayfasında da başarıyor bunu: Gerçekleri gösteri-
yor, geleceğe hazırtıyor ınsanlanmızı.
Eli öpülesı bir iştiryaptığı...
Dün 17 Nisan'dı, nice 17 Nisan'laraL
Bassavcıyla dayanışma
Mete Göktürk'e îzmir
Barosu'ndan destek
İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Bir televiz-
yon kanalında yargı sıste-
mini eleştirdiği için Adalet
Bakanı Şevket Kazan'ın ta-
limatıyla hakkında dava
açılan İstanbul DGM Baş-
savcısı MeteGöktürk'e İz-
mir Barosu destek verdi.
tzmir Baro Başkanı Çetin
Turan. savcı Göktürk hak-
kında Yargıtay 4. Ceza Da-
iresi'nde 12 yıla kadar ağır
hapıs istemıyle açılan da-
vada Göktürk'ün savun-
manlığını üstleneceklerini
belirtti Turan, "Buotayıbir
hukuk skandah olarak gö-
rüyoruz. Düşünce özgürlü-
ğü açısuıdan bir hukuk ku-
rumu olarak biz de bu mü-
cadele içinde yer almak zo-
rundajTz" dedi
Yargının bağımsızlığın-
dan kuşkulu olduklannı
savlayan Turan, görüşlerini
şöyle açıkladı:
"Bugün Türkiye'de bir
sava 'Yargı bağımsız değil-
dir' dediği için yargılanıyor.
Bu yargının bağımsız olma-
dığını gösteren somut bir
olaydır. Adalet Bakanı Şev-
ket Kazan,cezaevterindeki
durumun iç açıa olmadığı-
nı sövleven bir sav cm azar-
layabfliyorsa ve yargj ba-
ğımsız değikiir diyen sava-
nın yargüanmasım temin
edhorsa ve bu tasarruflar-
da bulunan, hâkimler ve
savcuann tabioMuklan re-
jimi uygulayun kuruluşun,
Hâkimler ve Savcılar Yük-
sek Kurulu'nun (HSYK)
başında bulunuyorsa, o ül-
kede hukuk devietinden de,
yargı bağunsızhğmdan da
sözedilemcz. Diğer barolar
gibi İzmir Barosu da Mete
Göktürk'e karşı açılan bu
davayı yargı bağnnsızhğı
mücadeİesi için çok önemli
bir savunma olarak görü-
yor. Yargüanan savctnmsa-
vunmanlığını bir görev ola-
rak kabul ediyoruz. Biz İz-
mir Barosu yöntü'mi olarak
bu konuda gereğini y-apaca-
te»
İstanbul DGM Başsavcı-
sı Mete Göktürk, yargının
bağımsız olmadığı görüşü-
nü savunmuştu. Başsavcı
Göktürk'ün bu açıklaması-
nın ardından soruşturma
açıldı. Yapılan soruşturma
sonucunda Göktürk hak-
kında 12 yıla kadar ağırha-
pis cezası istemiyle Yargı-
tay 4. Ceza Dairesi'nde da-
va açıldı.