25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 NİSAN 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 Teknolojiye tepki duyan Claude Sautet, kendi dünyasmı yazmayı yeğliyor ^Şîmdi soııbalıan yaşıyorum'DUYGUDURGUN 16. lstanbul Uluslararası Film Festivalı bu yıl, Efia Kazan ile bırlikte 'onur konuğu' olarak ünlü Fransız yö- netmen Claude Sautet'yi agırladı. Sautet, Yeni Dalga sonrası Fransız sınemasının en önemlı ustalanndan bıri. 1924 doğumlu yönetmen, müzık ve heykel eğitimı al- dıktan sonra sinemaya yönelmiş. Sautet, tam anlamıyla sinemanın mutfağrndan yetişen bir yönetmen. Uzun sü- re senaryo yazarhgı ve asistanhk yapmış. LouisMaöeve Jose Giovanni gıbi sinemacılara yazdığı senaryolar yü- zûnden adı 'senaryo doktonı'na çıkmış. Yves Montand, RomySchneider, IVücbel PiccoB gıbı usta oyuncularla de- falarca çalışan; klasik Fransız sinemasının günümüzde- ki en önemlı mırasçısı Sautet ile lstanbul Film Festivali sırasında görüştük. Son dönem fümlerinden 'AyazdaBir Yürek'ın dünya pazarlan ıçın tanıtımı sırasında, kame- ralarkarşısında fîlmden söz etmenin çok sıkıcı ve gerek- siz bir ış olduguna karar veren Sautet, uzun bir sûre ba- sınla görüşmeyi kabul etmemiş. Ancak son beş yıldır rö- portaj önerileriru geri çevirmıyor. llk kez geldiğı îstan- bul'a hayran kalan Sautet, Istanbul'u keşfetmek istedi- ğıni sö\ leyerek 'Burada çok hafifim' dıyor. -Onceki filmkrinize göre bugün daha sadebir dfleyö- nektiğinizi söytemistiniz. Bu yöneöşin nedenini öğrenebi- Brmiyiz? CLAUDE SAUTET - Sadeliği seçmemdekı neden si- nemanın ve gÖTselliğin ge- lişiminden kaynaklanıyor. Teknoloji pekçok görsel ve işitsel efektin de gelışmesi- ni sağladı. Ben de, teknolo- jinın gelişimi ölçüsûnde kendımı geriye çektım. -Teknolojiye tepkimidu- yuyorsumız? SAUTET - Evet, basitli- ğı seçmenın nedenı tekno- lojiye duyduğum tepkıden kaynaklanıyor. Ikmcı ne- den ıse, med> anın ınsanlar- dan söz ederken devamlı onlan kategorize etmesı. lnsanlar aruk standardıze, tektıp kışılikler olarak gös- teriliyor. Bense tekil ılişki- leri kurmaya çalışıyonım. Mesela bir kahvede oturan ın- sanı anlahyorum. Gündelik hayatın içinde fark edilme- yen insanlann ve onlann ilişkilerinin betimlemesıni ya- pıyorum. Birbirlenyle olan ilişkilerinde karşılıklı olarak alıp verdikleri şeyleri anlatıyorum. Tabıi, ilişkilerin giz- lı kalmış yönlen de ortaya çıkıyor böylelikle. Bu gizli- likler keşfedildiği zaman insanlar arasındabir güven be- lıriyor. tki kişirun birbiriyle zenginleşmesı ve daha son- ra aynlması yaşam cesaretini arttınr. Zaten filmlerimin sonunda hiçbir zaman mutlu son yoktur. Önü açıktır, tıp- kı ilışkılenn ve hayatın kendisi gibi. -Sinemaya polisiyeyle başlayıp karanhk işkr ceviren kişilerin öykülerini anlatnnız. Insan portreJeri sonraki fılmlerinizde devamedLSondönerodede kadın-erkek fliş- Irîlerini incetivorsunuz. Sautet sinemasııu, insan durum- lanfizerineçeştiemeler di>e tammlayabüir miyiz? SAUTET - Ben, Paris'ın birbanlı> ösünde doğdum. O kadar kanşık bir ortamdı ki orası. Her türlü insan yaşı- yordu. Küçükken çok utangaçtım ve uzun süre bu utan- gaçlığı atamadım. Hâlâ da öyleyim. Gençken de. özel- lıkle günün moda akımlannı hiç takip etmezdım. Böyle utangaç bınyseniz başkalanna karşı daha duyarh olur- sunuz. Fılmlerimde, çevremdeki kışilerden bana geçen bütün bu duyarhlıklar var. -Feld şimdiki popüler smemaya nasıl bakıyorsunuz? SAUTET - Şu anda şiddet sineması moda. Küçük ço- cuklar bile gidıp görûyorlar bu tür filmleri. Insanın içi- ne işleyen entelektûel filmler de yapılıyor, onlann hak- kını yememek gerek. Ama ben başka bir şeyden yana- yım; insanda sûrekli olan olgulan anlatmak istiyorum. Basit bir örnek vereyim: Romy Schneioer ile ilk karşı- laşuğtmda hemen saçlanru arkaya toplatmıştım. Emma- nuelle Beart'ı ılk gördüğüm zaman ondan da aynısını yapmasıru istedım. Benim filmlerimde hiçbir zaman o günün saç modasına rastlayamazsınız. Yapaylıklan kal- dınyorum, böylelikle insanın şefFaf yönü ortaya çıkıyor. -Gûnumüzânemasınaegemen obn şiddet,seksvetür- lü efektkrin dtşmda durarak kendi sinema diiinizi ısrar- la sürdürüyorsunuz. Bu ısrann kaynağı ne? SAUTET - Teknolojıy le ılgılı çok fazla şey ortaya çık- tı. Şiddet, seks, vahşet filmleri modası daha uzun bir sü- re devam edecek. Çünkü bu bir moda. Bu tür filmleri bı- lerek ve severek yapıyorlar. Ben asla bu tür film çeke- mem; sevmem de. Küçük dünyamı yazmayı tercıh ede- rim. Mesela ben bir müzeye girdiğunde etrafta görüle- cek bir sürü şey vardrr, ama tek bir tablodur benı heye- canlandıran. zenginleştiren. - Avnıpa sinemaanın Hoflyvvood karşısuıda verdiği mücadeleyienörgüttü biçimde Fransayürütüyor. Bu mü- cadelevi nasıl dfğerlcmlirtvorsunuz? ' SAUTET-ÖzelliklePa- ns ve diğer üniversite şe- hırlerinde önemli bır sıne- masever kitlesı var. 1950 yıhndan beri hükümet bir vergi koymuş. Sinema sa- lonlannda satılan her bılet üzerinden vergi alıyor ve bu vergi sinemaya gen dö- nüyor. Böylelikle her yıl yeni filmler yapılabıliyor. Diğer Avnıpa ülkelen böy- le bır sistemı gerçekleştı- remiyor. Amenkalılar on- lan o kadar iyi denetliyor- lar kı elleri kollan bağlı. - Festivale kablan genç Fransız >önetmen Jacques Deschamps. Franszyönet- menleri arasında son dönemde Idşisel bir üslup yaratan kimscnin olmadığmı sövlemişti. Genç Fransız sineması üzerine ne düşünüyorsunuz? SAUTET - Ben bu görüşe katılmıyorum. Çok renklı, çok değişken bir sinema ortaya çıktı. tki üç yıldan beri özellıkle ılk filmlenni çeken kadın yönetmenlerden çok ilginç filmler geliyor. Kadınlann bakış açılan çok değı- şik. Sadece Fransa için değil, dünyanın her ülkesi için geçerli bir durum bu. Kadınlar artık daha sosyal, daha bağımsız. Eskiden tek tük kadın yönetmen vardı, şimdı sayılan gerçekten çok fazla. Bir bakıma sınemada kadm yönetmenlerin ilkbahan yaşanıyor. Bense sonbahan ya- şıyorum. - Mutlaka yeni bir projeniz vardır ama~ SAUTET - Ben hiçbır zaman yeni projemin ne olaca- gını önceden bilmem. Devamlı>senaryjj> iueane çaUşı- nm. Bazen dört beş ay sürer bu calışma. Detaylarda yo- ğunlaşınm. llham kuş gıbıdir ve bazeno kuş birtürlü uça- maz. Ya da birdenbire sürpriz bir konu ortaya çıkar. Öy- küyü bulduğum anda ritim başlar. Sonra dıkkat ve kon- santrasyon gelır. Fılmin kurgusunu ancak bittiğı zaman anlanm. Çünkü söylenen şey değil, söylenmeyen şey gerçektır. Tıpkı müzik gibi. Müzikhiçbirşeyi açıklamaz. 'adeliği seçmemdeki neden, sinemanın ve görselliğin gelişiminden kaynaklanıyor. Teknolojiye tepki duydugum için kendimi geriye çektim. Tekil ilişkileri kurmaya çalışıyonım. Ben asla şiddet, seks, vahşet filmleri çekemem; sevmem de. Küçük dünyamı yazmayı tercih ederim. Gündelik hayatın içinde fark edilmeyen insanlann ve onlann ilişkilerinin betimlemesini yapıyorum. Bir bakıma sinemada kadın yönetmenlerin ilkbahan yaşanıyor. Bense sonbahan yaşıyorum. (Fotoğraflar: KADERTUĞLA) Fransız Yahudi ailelerinden Nazilerin çaldığı yapıtlar Fransa'da beş müzede sergileniyor Resimlergerçek sahipleriniarıyorKültür Servisi - Pans'te geçen hafta açılan bir sergide yer alan yapıtlann han- gi sanatçılara aıt olduğu gayet açıktı. An- cak yapıtlann kımlere aıt olduğu büyük bır sorun oluşturuyordu... 194O'lı yıîlarda Naziler tarafından Fransız Yahudısi aılelerden çalınan yapıt- lann arasında, Picasso, Matisse \ e Reno- ir gibi ünlü ressamlann resimleri de bu- lunuyor. Çoğu ılk kez ızleyicı önüne çı- kıyor. Fransız hükümeti, şu sıralar beş ayrı müzede düzenlenen sergiler aracılı- ğıyla bu yapıtlann gerçek sahiplerini an- yor. Yapıtlan görüp tanıyanlar, bır za- manlar kendilerine ya da ailelerine ait bu yapıtlar üzennde hak iddia edebilecek. Fransız hükümetinin bu gırişimi. 50 yıl önce yağmalanan yapıtlan gCTçek sahıp- lerine ulaştırma yolunda ilk kez atılan resmı bir adım olarak nitelendirilıyor. Bu gınşım çerçevesınde geçen hafta Pompıdou Merkezi'nde bır de konferans düzenlendi. Soykınmdan sağ çıkanlann katıldığı konferansta. ortak bır düşünce- yi dile getiren tek bir soru soruldu: u Bu yapırJan gerçek sahiplerine ulaşürmak için neden yanm yuzyıl bekJenmişti?" Fransa'da şu sıralar LouvTe. Musee D'Orsay, Pompidou Merkezı, Ulusal Se- ramık Müzesı ve Versailles'da aynı amaç- la düzenlenen \ e )r üzlerce yağmalanmış yapıtı bir araya getıren sergilerle işte bu İda Grinspan, Auschwitz sonras fbtoğrafi fle Pompidou'da hata düzeltilmeye çalışılıyor. Sergideki yapıtlann her biri, olağanüstü bir tarihın tanıklan olarak duvarlardan izleyiciye sesleniyor. Vıchy rejımıyle işbırtıği için- de toplama kamplanna gönderilen ve orada vahşı bir biçimde öldürülen 75 bin Fransız Yahudısınin ortak kaderini sim- geliyor yağmalanmış Picasso'lar, Matis- se'ler, Dufy'ler, Corot'lar. Utrillo'lar ve dahanicesı.. Ida Grinspan, Pompidou'daki konfe- ransa katılanlardan. Auschwitz'den kur- tulmuş, ama anne babasını orada yitir- miş. Konferansa meraktan katılmış. "Ba- bam iyi bir terziydi, ama resim alacak pa- rası yoktu." Pıcasso'nun "Kadın Başı" resmiyle Dufy'nin dingın bir Venedık manzarasına bakarken. "Bu resiınlerde o yıîlarda Naziler tarafından Fransız Yahudisi ailelerden çalınan yapıtlann arasında, ünlü ressamlann resimleri de bulunuyor. Çoğu ilk kez izleyici önüne çıkıyor. Fransız hükümeti, şu sıralar beş ayn müzede düzenlenen sergiler aracıhğıyla bu yapıtlann gerçek sahiplerini anyor. Fransız hükümetinin bu girişimi, 50 yıl önce yağmalanan yapıtlan gerçek sahiplerine ulaştırma yolunda ilk kez atılan resmi bir adım olarak nitelendiriliyor. insanlann ruhu var" diyor. Avnıpa Yahudi Kongresi'nden Myri- am Glikerman, toplama kamplannda *^e- cavüz ve ölum, olüm, yine ölüm"le karşı- laşan bu insanlann, resimlerin iade edil- mesını bır "ahlak sorunu" olarak ele al- dıklarmı söylüyor. Yapıtlann gerçek sa- hiplerine ulaştınunasının, öncelikle "ah- lald bir sonımhıhık" olduğunu belutiyor. Portakal 'dan 'Rakkase*Kültür Servisi - Portakal Sanat ve Kültür Evi'nın 'Osmanh Sanat Eser- leri Tablo ve Hat Müzayedesi' bugün saat 14.00'te lstanbul Conrad Ote- li'nde gerçekleştirilecek. Müzayedede Osmanh Hanedanı. Fikret AdiL Füruzan Hanım, Halil Pa- şa aılesı, Hüseyin Hilmi Paşa ailesı, M. Dranas, Osman Asaf Bora, Salah Cimcoz, Sami Efendi (Çölgeçen) ve Sedad Hakkı Eldem koleksiyonlann- dan eserler de yer almakta. Müzaye- denın rekor fiyattan satişa sunulacak yapıtı, Emile Vernet Lecomte'nin 'Rakkase' adlı tablosu. Şark'ın tüm gizemlı erotızmını yansıtan tablo 7.5 milyar TCden satişa sunulacak. Mü- zayedede Nazmi Ziya'nın 'Lüksem- Osmanh sanat eserleri, tablo ve hat müzayed 7.5 müyardan satişa sunulacak bourg Bahçesi' adlı ahşap üzerine yağlıboya tablosu 3 milyar TUden su- nulacak. Nazmi Ziya'nın Paris döne- mine ait olan bu resmi post-empres- yonıst Fransız resmının özelliklerini taşıyor. tbrahim Çalh'nm peyzaj ile figürü birleştiren 'Bahkçı' adlı tablo- su ise 3 milyar TCden satişa sunula- cak. Ibrahim Çalh'nın 'Maşlahb Ka- dınlann Ada Gezintisi' adım taşıyan yağlıboya yapıtı da 2 milyar 750 mil- yon TUden sanatseveriere sunulacak. Şevket Dağ'ın eski Türkçe ve Fran- sızca imzalı 1910 tarihli 'Ayasofya İçi' adlı tablosu ıse 2 milyar 250 milyon TU satış fiyatıyla müzayedede yer alı- yor. Nazmi Ziya'nın 'Tütün Deposu' adlı tablosu ise 2.6 milyardan satişa sunulacak. Eser, sanatçının olgunluk dönemi yapıtlan arasında yer alıyor. Marsılyalı ressam Fabius Brest'in 'Han Önünde' adlı tablosu ise 2 mil- yar TUden alıcıya sunuluyor. Brest, oryantalist resmin önemli ısimleri ara- sında gösteriliyor. Müzayedenin ilgi çekici yaprtlann- dan bir bölümü de FeKs Auguste Cle- ment'ın 'Nü' imzalı iki tablosu. Cle- ment'in yapıtlan 1.5 milyar TUden sa- tişa sunulacak. Pierre Desire Guille- ment'ın 'Sarayh'. Antonio Giovanni Guardi'nin 'Harem' adlı tablolan ise teklif usulüyle satılacaklan için rekor fiyatlara ulaşması beldenen yapıtlar arasında. Babasını Auchwitz'de yıtıren Nazi avcı- sı Serge Klarsfeld de "Kurbanlar hâlâ aa çeldyor'' diyor. Fransa Kültür Bakanı Philippe Dous- te-Blazy, Nazilenn yağmaladığı bu hazi- nelenn sergilenmesini. Fransız hüküme- tinin 'açıklık poütikası'nın bir uzantısı olarak değerlendıriyor. Hükümet yetkili- len, geçen ocak ayında yapılan inceleme- ler sonucunda Fransa'daki müzelerde bu- lunan bu yapıtlann gerçek sahıplenne u- laştırma yolunda herhangi bır çaba sar- fedilmemiş olmasmı eleştırmiş ve mü- zeleri uyannıştı. Şimdi yapıtlan sahıplenne ulaştınna yolunda büyük bir seferberlik başlamış durumda Yapıtlar alfabetik sırada sergi- lendığı gibi, tanmmalannı kolaylaştır- mak amacıyla her bır yapıtın yanında ar- ka yüzlennin fotoğraflan da bulunuyor. Pompidou Merkezi'nden Dküer Schul- man, "Zaten her bir yapıtta tarihin par- mak izlerini bulmak olasT dıyor. Fransız hükümetinin açıkladığı resmi rakamlara göre, Nazilerin yağmaladığı yapıtlann sayısı 100 bıni buluyor. Bun- lardan binlercesi Fransa'ya iade edilmiş. 45.441 adedi, savaş sonrasında ailelere geri verilmiş. Aralannda Picasso ve Da- B'nin imzasım taşıyan binlercesi ise SS'ler tarafindan parçalanmış ya da ya- kılmış. Geri kâlanı ise düşük fıyatlarla sa- nat pazannda alıcı bulmuş. Ingiliz Yahudılen Derne- ği'nden Martin Savitt, Fran- sa'daki sergiler sonucunda gerçek sahiplerini bulama- yan yapıtlann satılması ge- rektiğını söylüyor. Savitt, "Balük ülkelerinde yaşayan ve savaştan sonra kompanse edilmeyen pek çok Yahudi yaşryor. Bu yapıtlann sabşın- dan elde edilecek gelir onla- raaktanlabilir" dıyor Savaş «ırasında kaybolan sanat ya- pıtlannı araştıran Phffip Sa- unders de benzer bir düşün- ceyi dile getiriyor: "Fransız hükümetinin bu yaprtlan e\- den çıkarmasa gerekir. Çün- kü bu hazine onlara ah de- ğfl." Simon Weisenthal Mer- kezi ıse Fransa'daki sergile- rin dünyayı dolaşması için Fransız hükümetme çağnda bulundu. esı Madonna bu kez Tina Modotti'yi oynayacak • Lech walesamn müzeye dönüştürülmesi beklenen evi, çok kötü bir durumda bulunduğu ve çevTe için tehlike oluşturduğu gerekçeleriyle yıkıldı. Walesa emeklilik günlerini artık eski evınin yakınlannda yepyeni bir evde sürdürüyor. • Paul Nevvman daha önce de birlikte çahştığı yönetmen Robert Benton'Ia yeni bir filmin çekimlerine başlıyor. Newman'la Susan Sarandon'un birlikte rol aldıklan fılmin adı 'Magk Hour' romantizmı çağnştırsa da, aslında korku öğeleriyle örülü. Günümüz Los Angeles'ında işlenen cinayetlerin korkunç öyküsünü anlatan filmin yönetmeni Benton'ı Kramer Kramer'a karşı filminden tanıyorsunuz. • Agattıa Chrlstle Nathan Yayınevi'ne karşı açılan davayı kazandı. • Mick Jagger. Madonna'nın başrolde olacagı bir filmin yapımcıhğını üstlendi. 'Evita' sonrası projelerde bekledığinı pek bulamayan ünlü yıldız, Jagger'in filminde 1930 Italyası'nın dillere destan sinema oyuncusu ve fotoğraf sanatçısı Tina Modotti'yi canlandıracak Modotti, Meksika'da üstlendiği etkin siyasetçi kımlığiyle de o yıîlarda dıkkatleri üzerine çekmişti. Filmin henüz adı, yönetmeni ve baş erkek oyuncusu belli değil, ama Madonna'nın başladığı işi bitirme gibi bir özelliği var. • Mstislav Rostropovlç, mart ayında yetmiş yaşına basan ünlü viyolonsel sanatçısı ve orkestra şefi, doğumgününü £ S «arnson kutlayacak. Festival, 40 ülkeden 300 sanatçının katıhmı ve yardımıyla 8- 18 mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek. Rostropoviç. 70. doğum yılının kutlanacağı festival kapsamında 9 mayısta bir oda müziği konserinde viyolonsel çalacak ve 17-18 mayısta da FTokofiev'in Romeo ve Juliet balesinin müziğıni yönetecek • Carry Kasparov Geçen yıl Deep Blue adlı IBM bilgisayarla yaptığı maçı kaybederek herkesı şaşırtan dünya satranç şampiyonu, 3 mayısta New York'ta gerçekleşecek olan maçta yeniden insan zekâsını temsil edecek. Şampiyonun bu seferki rakıbi, üç dakikada kırk milyar bağlantı kurabilen daha geliştirilmiş bır Deep Blue. Ancak 33 yaşındaki Kasparov "Çok iyi oynamak zorunda olduğumu biliyorum, ama hâlâ şansımın daha yüksek olduğunu hissediyorum" diyor. • Jörg Immerdorf Çağdaş Alman ressamı. 1984 yılında Hamburg'da açtığı ban 'La Palma'yı sattı. Immerdorf, moda tasanmcısı Wolfgang Joop ve oyun yazan Heiner Müller gibi ünlülenn de sık sık ziyaret ettiği barda güzel günler geçirdiğini kabul etse de artık hancıhk yapmak istemediğini belırtti. • Steven splelberg 'Schindler'üı Listesi'nden üç yıl sonra yine yankı uyandıracak bir filmle kamera arkasında: 'Amistad'. 1839 yılında bir grup Afrikah kölenin kendilerini Amerika'ya götüren Amistad adlı gemide çıkardıklan isyanı konu alan filmin çekimleri şubat ayından beri sürüyor. Steven Zaillan'ın senaryosunu üstlendiği fılmde, Anthony Hopkıns ABD başkanını, Morgan Freeman ve Matthew McConauhey'se köle tüccarlannı canlandınyorlar. Yaz aylannda ABD'de gösterime girecek olan filmin 'Schindler'ın Uistesi' çizgisinde bir başan kazanacağı söylemyor. Ford ve Jacgues Demy. • Harrison Fordun 1968 yılrnda çekılmış bir fotoğrafı Fransız Studio dergisinde yayımlandı. Fotoğrafta genç Ford, 'Les Demoiselles De Rocheford'un yönetmeni Jacques Demy'yle karşılıklı konuşuyor. Demy'nin Ford'a 'Model Shop' adlı filminde oynaması için rol teklif edişini ölümsüz kılan fotoğraf Agnes Varda tarafından çekilmiş. Ne yazık ki, yönetmenin çahştığı stüdyo 'gelecek vaat etmediği' gerekçesiyle, utangaç görüntülü gençle anlaşma imzalamamış. Festival konuldarı 4 Boğaz Gezisi'nde Kültür Servisi -16. Ulus- lararası tstanbul Film Fes- tivali'nin yabancı konuklar onuruna düzenlediği Bo- ğaz gezisi önceki gün Se- mıramis I yatında yapıldı. 'Boğaz Gezisi'ne, Altın La- le Jürisi Başkanı Jiri Men- zeJ ve jüri üyelerinden ft- ter Del Monte,Sergey Bod- rov, Özay Fecht ve konuk yönetmen Peter Greena- way ve Claude Sautet de katıldı. Jüri Başkanı Jiri Menzel; bu kadar soğuk bir havaya rağmen tstanbul'daolmak- tan son derece mutlu oldu- ğunu ve tstanbul'u çok be- ğendığini ıfade etti. Film- ler hakkında yorum yap- maktan kaçınan Menzel aynca, Türk fümlerinden hiçbirini izlemediğini de sözlerine ekledi. Jüri üyeleri ve konuk yö- netmenler festival hakkın- da konuşmaktan kaçınarak Boğaz manzarası seyret- meyi yeğledıler. Festival sı- rasında yoğun film progra- mı nedeniyle Istanbul'u gezme firsatı yakalayama- yan konuklar 'Boğaz Gezı- si' ile Istanbul'un güzellik- lennı seyretme olanağı buldular. Havanın güneşli, fakat soğuk olmasma aldır- mayan konuklar, içkilerini yudumlayarak birbirleri ile sohbetettiler. Film Festiva- li havasından sıynlmış gö- rünen konuklar. hetn bir arada olmanın hem de Bo- ğaz'ın güzelliklerini sey- retmenın tadını çıkardılar. Tuncel Kurtiz. Canan ve Bennu Gerede'nın de yer aldığı gezı, konuklann, Is- tanbul'un güzelliklerinin tadını çıkartmalanyla son buldu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear