29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13NİSAN1997PAZAR CUMHURİYET SAYFA 13 HAYV'ANLAR ÎSMAİL GVLGEÇ hrternet: http://www.ploim.coni.tT/Xii Bekttoak posic Denh.SoiB@phine1.coTO.tT Tefc 0.212.512 05 05 Fdm 0.212.512 44 97 Bilimin inançla çatışmaya gîrme riski K ültür için şövle diyor Franço- is Jacob: "Insanın belirieytci vasfını oluşturan hemen her 1 şey kültür sözcüğüyle özet- lenmektedir." Jacop, genetik alanın- daki çalışmalanyla Nobel Tıp Ödülü'nü kazanmış bir profesör, moleküler biyo- loji uzmanı... Evrım konusunda kültürle biyolojiyi yanyana getırip tartıyor: "Kültürel çizgilerin aktanmı ile biyo- lojik çizgilerin aktanmı arasında bir par- ça yapaylık taşıyan bir andırışım vardır. Hatta bu aktanm çoğu zaman 'külte- rel aktarım' adıyla anılır. Iki sistem ara- sındaki başlıca benzerlik, değişim ve dolayısıyla da evrim imkânıyla birlikte, muhafazakârlığa olan doğal eğilim- dendir. Ama kültürel çizgiler Lamarck- çı tipten"bir mekanizma aracılığıylaya- inançlarla o kadar çok çatışmaya gir- yılıriar. Dolayısıyla kültürel evrim, ken- dini, birçok büyüklük ölçüsü bakımın- dan biyolojik evrimin hızından üstün bir hızla üretebilmektedir." llginç bir saptama yapıyor "Biyoloji yönünden, 20. yüzyılın insa- nı bundan 30 ya da 40 bin yıl önce ya- şamış olan insandan farklı görünme- mektedir. Buna karşılık, bir insanın şu yüzyılın sonunda içinde öldüğü kültü- rel, sosyal ve teknolojik dünya, içinde doğmuş olduğu dünya ile hiçbir ortak yan taşımamaktadır." Ve günümüzdeki çatışmalara ilişkin bir ipucu veriyor Jacob: "Bir bilimsel alan, insanı ilgilendiren sorunlara ne kadar çok dokunursa, o alandaki kuramlar da gelenek ve SESSIZ SEDASIZ me riski taşır. Aynı şekilde, bilimin ge- tirdiği veriler de ideolojik ve siyasal amaçlar doğrultusunda o kadar çok mıncıklanıp kullanılacaklardır." François Jakob'un yaptığı da bir an- lamda canlının evrimini yöneten meka- nizmaları mıncıklamak... Üstelik canlı- lann kopyalarını yaratan genleri mın- cıklıyor... Turan llgaz'ın çevirisiyle Ke- sit Yayıncılık'tan çıkan "Mümkünlerin Oyunu" kitabında Jacob, okurun dü- şüncesini de mıncıklıyor: İnsan bede- ninin bütün işlevleri arasında, neden yalnızca üreme işlevi bir bireyin ancak yarısına sahip olduğu bir organ tarafın- dan yerine getirilir de, o birey ötekı ya- nyı bulmak için bir sürü zaman ve ener- ji harcamaya mecbur kalır?" Nüfusta vukuat ttı yıl önce boşandığı eşi Savaş Süner'in 26 Şubatta ölümü üzerine Nilgün Dolay, çocuklanna mahkemeden veraset ilamı çıkartabilmek ve yine çocuklanna Emekli Sandığı'ndan maaş bağlatabilmek için 10 Nisan'da Beşiktaş Nüfus Müdürlüğü'ne gitti. Iki adet "vukuatlı nüfus kayıt örneği" aldı... Aynı gün verilen belgelerin ikisi de yanlıştı. 10 Nisan'da verilen belgelerden birinde tarih yanlış atılmış "9 Nisan 1997" yazılmıştı ve Savaş Süner'in öldüğü bildiriliyordu. Öteki belgede ise tarih doğru fakat Savaş Süner için "sağ" yazıyordu. Üstelik belgeler aynı memurun kaleminden çıkmış ve aynı amirin imzası onaylanmıştı. Bu da nüfus müdüriüğünün bir "vukuaf'ıydı! A L Cihan Demirci 'den y\ A F O R 1 Z M A L A K TV'deki reklama bakarsanız; " Şampiyon Isuzu kamyon!" Ancak Susurluk Ligi'nde açıkça şike yapılınca kamyonun şampiyon olması gene başka bir Tansusuz bahara kaldı! 'Çağdaş Uygarlığa Açılan Kapı'dan mutlaka geçilecek G eçen aylarda şeriatçı düzenbazların kadınlan baştan çıkartmak için (yydıklan "imam rukâhı" "üzerine hemen her özel televizyonda açık oturumlar düzenlenirken TRT-1'de Medeni Kanun'u konu alan bir dizi yayımlanıyordu: Çağdaş Uygarlığa Açılan Kapı. Yedi bölümlük dizi iki hafta önce bitti... Son bölümde "Tarikatlann sivil toplum örgütleri gibi algılanması bir utanç tablosudur' sözünün üstüne sırtında cüppesi, burnunu çekerek ağlayan Fethullah Gülen adındaki emekli vaizin fotoğrafı düştü... Ağlayan Gülen fotoğrafmın yanında da tarikat okullarının listesi vardı. Birkaç saniye süren "Tarikatlann sivil toplum örgütleri gibi algılanması bir utanç tablosudur" sözüyle birlikte ekrana gelen bu fotoğraf kimilerini rahatsız etti... TRT'yi protesto etmek için aynı kalemden çıkma metinlerı açık adreslerinı vermeden farklı adlarla gönderdiler. "Dürüst insanların başanlan gayri meşru vatan hainlerini rahatsız bızdıklar/ kadir cengiz ediyor", "...uzanan dillerin bir gün mutlaka susacağını Allah'tan dilerim", "Düşünebileceğiniz en ağır şeyleri söylernek istiyorum" gibisinden laflarla doldurduklan 30- 40 kâğıt parçasını TRT'ye faksladılar. Öyle ki bunların arasında programı izlemeden aldığı talimatı yerine getirenler bile vardı... Programı izlemedikleri "kapı" yerine "çağdaş uygarlığa açılan pencere" demelerinden belliydi. Bütün bunlar "sivil toplum" adına yapıldı! Cumhuriyet ve demokrasi düşmanlarının mevzilendiği şeriat yuvalan, tarikat tuzağına düşenler bir yana ne yazık ki kimi "demokrat" çevrelerce de sivil toplum örgütleri gibi algılanryor... Bu tuzağa düşen "aymaz"lar da, hoşgörü krizine tutulmuş "aydın"lar da elbet bir gün "çağdaş uygarlığa açılan kapı "dan geçecek... Bunun başka yolu yok! Şeriatçılann "tepkF'leri karşısında TR"Tnin tavnna gelince... Yedi bölümlük "Çağdaş Uygarlığa Açılan Kapı" dizisi 15 Nisan'dan itibaren her salı saat 21.15'te TRT- 3'ten tekrar yayımlanacak! Çocuk demokrasiyi çok güzel anladı ıkra fakstan çıktı... Göndereni adını yazmamış... Çocuk ak- şam eve gelmiş, babasına "Baba hayat bilgisı ders/nde yönetimleri işliyoruz, bana demokrasi- yi anlat" demiş. Babası "An/atmasınaan/aünmyavru- cuğum ama senin önce bazı tanımtan iyice bilmen gerekiyor" demiş: "Bak şimdi; benim fabrikam var ve eve para getiriyorum, ben kaprtalis- tm; paranın nasılharcanacağına annen karar verir, o hükümet, hepimiz senin için çalışıyonjz, sen halksın Beşikteki kardeşin gelecek, hizmetçimiz ise iş- çi sınıfı... Sen bunlan iyice öğren, ben sana sabah demokrasiyi anlatınm." Gece, çocuk uyanmış bir bakmış ki kûçük kardeşi altını pisletmiş ve durma- dan ağlıyor. Hemen anne ve babasmın odasına gitmiş. Anne horul horul uyuyor. Uyandırmaya çalışmış ama başara- mamış. Babası yatakta değil, geçerken hizmetçinin odasına bir bakmış ki hiz- metçi kadınla babası sevişiyor. Çaresiz dönüp yatmış. Ertesi sabah babası "Gel oğlum sa- na demokrasiyi anlatayım" demiş. Çocuk, "Gerek yok baba, ben artık biliyorum" yanıtını vermiş. Babası "Anlat o zaman" demiş. Çocuk anlatmış: "Kapitalistler işçi sınıfını oecerirken hükümet uyuyor, halkendişeli, gelecek ise bok içinde." Halkın hükümete güveni olmazsa ğretileriyle binlerce yıl önce- sinden günümüze ışık tutan Konfüçyüs'ün birkaç sözünü anımsatmıştık... Semra Do- ğan, "Dünyaya açılma düşleri kuran kimilerimize belki yol gösterir" diyerek sözü yine Konfüçyüs'e veriyor: "Dünyaya güzel karakterlerini gös- termek isteyen eskiler, önce devletle- rini bir düzene koymaya çabaladılar. Devletlerini düzenlemek isteyenler önce, evlerine çeki düzen verme gere- ğini gördüler. Evlerıni düzene koymak isteyenler, önce kişiliklerini terbiyeden geçirmele- ri gereğini anladılar." Öğrencisi hükümet etmeyi soruyor, Konfüçyüs "Yeterii besin, yeterii silah olmasını ve halkın hükümete güven- mesini sağla" diyor. Öğrencisi bunlar- dan birinden kaçınılmaz olarak vazge- çilmesi gerekirse hangısinin gözden çı- kanlacağını soruyor, Konfüçyüs "Önce silahlan gözden çıkar" diyor: "Sonra besini gözden çıkar. Insanlar kadim zamanlardan bu yana ölmekte- ler; ama insanların güveni olmaksızın hiçbir şey kurulamaz." Tekirdağ: Yanıtlar ve yeni sorular ş arköy ve Mürefte'deki bazı okullann durumuna ilişkin yazılanlar karşısında duyartılık göstermiş Tekirdağ Valisi Zeki Sanal, inceletmiş, sonucunu bildiriyor: "Gölcük köyü okul müdürü Metin Turgut, öğretmenlik mesleğine yaraşır davranması konusunda ikaz edilmiş, aylık okul müdürleri toplantısına mazeretsiz katılmadığı için uyarma cezası ile tecziye edilmiş ve vekâleten yürüttüğü ilkokul müdürlüğü görevini istifa ederek bırakmıştır. Mürefte Lisesi müdürü Mahmut Mulhan'ın, belediye başkanlığı ile olan ilişkilerinin, belediye başkanı tarafından lisenin gerekli ihtiyaçlan karşılandığı ve maddi destek sağlandığı için sık sık belediyeye gittiği anlaşılmıştır. Eğitim-Sen'e karşı gerek Şarköy'de gerekse Mürefte'de herhangi bir engelleme faaliyeti olmadığı hatta Eğitim-Sen'in buralarda teşkilatının bulunmadığı ve Mürefte'de üyesinin dahi bulunmadığı tespit edilmiştir." Teşekkürler... Ve yeni sorular: "Üç yılda bir bakanlık müfettişlerince denetlenmesi gerekirken denetlenmeyen ve yolsuzluk iddialannın giderek arttığı Şarköy Öğretmen Evi için ne zaman bakanlıktan müfettiş istenecek? Hiç köye gelmeyen, göreve başlamadan hasta sevki alabilen, göreve okul müdürü zorlanarak başlatılan ve daha sonra müstafi sayılan Kocaali Köyü'nün torpilli ve meçhul öğretmeni kimdir ve şimdi ne oldu?" ~ — v t — i UbA gmn iomf KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK de» de Mtde*,? 0 d<v G*İ& CİQ0> <tir ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI r \ \ H A R B İ SEMİH POROY GADDAR DAVUT NVRI KVRTCEBE BULUT BEBEK MRAYÇİFTÇI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 13 Nisan ARKA BAUCEDB BULUNAN ÂLTINL 1350'DE BUGÜH, AVUSTKAOM'DA GAZETELEft 8UYUK BİR tOJLÇB _ ALTIN 8UUIN0UĞUMU DtrM&DU. GÜNEYDEKi VtCTOKSA EVA- L£T>NİN WEDDERBueN APLI kUjÇÜK KASABAStNDA, BUTTERICK AILESİUE AİT £l/tU AKKA BAHÇESİHOS 7£>f>- GAtLTAM ÇIKAR.tLAkl bOĞAL KÜİ-ÇE, 34,S&LOYDU- RBTREIee CİMSİ KöpEĞe B£NZBTİLDİĞI ICÛUÇEHıU S ^ \ SoUa, halunom külçe. t/e kazitfi yapan gertç görütüyor 8U TARİHE P£- ĞlN OÜHYAÇA 8ULU- A/AV £XJ gÛrİIK g ALTTA/ryp/...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear