25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SArFA CUMHURİYET 13 NİSAN 1997 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI Peki, küçük mutlulukları unutuyor muyuz*} Bu toplumda dıkkatimi çekiyor, gıdenin hemen unutulması. Hayır, şu sıralar ılginç gelışmeler olmasına karşın sözü Olof PaJme cinayetine getirmeyeceğim. Sevilen yazarlar, gazeteciler -ki aralanndaki fark, zaman zaman çok belirsiz bir çizgiden oluşuyor- ve radyo televizyon programcılan, bakıyorsunuz unutuluvermişler. Hiç değilse, öylesine az anımsanıyorlar ki, akla böyle bır düşünce geliyor. August Strindberg, belki de en çok anımsanan ve son derece akılcı. güzel programlarla kutlanan bir yazar. Ünü sınırlan aşmış bın. O kabul. Ama bir Torsten Ehrenmark\ardı; iğneleyici mizah ağırlıklı denemelerini Londra'dan yazardı ve her Noel tatili öncesi okurlan, Stockholm'de kitap imzaladığı yerde kuyruğa gırerdi. Ehrenmark. hem tsveçliydi hem de "Avnıpah." Yadırgamayın. bir kadeh şarap içmenin neredeyse bir suç gibi görülmediği, köşedeki büfeden gece 23.00'te iki bira alınabıldiği bir toplumdan söz ediyordu. Hem kendi ülkesindeki düzene hem de öyle pek kusursuz olmayan lngiltere'dekine gerektiği kadar çuvaldızı batırarak. Birkaç yıl önce öldü. Adı anılmıyor. Saptamalan ise öylesine doğru ki. Özellikle tsveç'in Avrupa Birliği'ne üye olmasından sonra. Gıtti gider adam. Sanki otuz küsur kitabı suya yazmış... lsvecliler, çağdaş dertlerle boğuşurken "küçük mutiuluklan" unutuyorlar mı acaba? Onlann "insan kardeşjeri" bizler de aynı şeyi mı yapıyoruz? Önemsiz bir imza olan bu satıriann yazanna, zaman zaman hiç STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN tanışmadığı ozanlardan -çoğu ilk- şiir kitaplan gelir. En normal, uygar tepki nedir? İki satır yazıp teşekkür etmek... Yanlış anlaşılma nskini göze alarak şunu söyleyeyim; bu doğal davranış bile yadırganabiliniyor. Hiçbır jesrine, çıkarsız yaklaşımlanna karşılık bulmamış olan insanlanmız, benim doğal tepkımden ötürü bana teşekkür edebiliyorlar. Oysa bemm yaptığım, en asgarisinden bir karşılık vermedir... Neden buluşuyor buradaki ve bizdeki ınsanlar, "küçük mutiuluklar^ın değerini bilmemekte? Bize yapılan güzel bir jest, küçük bir duygusalhk, o denli "bedava" mı? Düşünün günlük yaşamınızda. Önünüzden içeri girenin kapıyı sizin için tutmasını, otobüs kuyrugunda yaşlı oldugunuz, kadın olduğunuz, kadın oldugunuz için size yer vermesini... Yorgunsunuzdur. aklınız bir bir derttedir ve bu tür "küçük mutluluklara" ayıracak \aktiniz yoktur. Bir yağmur yağmıştır, bırakın otobüse sığışabilmeyi, taksi bile bulunmaz olmuştur Vaktiniz yoktur bu tür şeyleri düşünmeye. Öyle bir eve dönüşten sonra bu satırlan okursanız "hele sen bir gel de gör_" diye başlayabılirsiniz tepkinizi dile getirmeye. "Küçük murJuluklan"' azımsayalım, diyorum. Karşı köşede açılan bir sergiye elde üç karanfille gitmeyi, sevdiğinız birine -âşık olmanız şart degil, sevmeniz yeterli- bir Genco Erkai bileti göndermenız, Anadolu'da zarzor yaşayan ve bır yıla bile doldurması kuşkulu bir ayhk dergiye iki dostunuz abone yapmanız... Ne bileyim, hepsi yeterli bu davTanışlann, bir başkasma ve size "birer küçük mutiuluk" vermesi için... Otopyacılıkla suçlamayın beni. Bıliyorum. Kolay değil durup dururken "ince şeylerle" -sevgili Gülten Akın- ilgilenmek. Arna inandığım şey, "küçük mutiuluklar" olmadan "büyüklerine" vanlamadığıdır. Aslına bakarsanız, küçükleri varken büyüklerine ne gerek var? Kuyruklu yıldız altında yasak meyve BRÜKSEL OZGUR ULLSOY Hale Bopp ıle herakşam aynı saatte selamlaşıyoruz. Bahann gelişini de fırsat bilip geceleri kuyruklu yıldız altında yürüyüşe çıkanlardan "Aaaa, bak, Hale Bopp" sesleri geliyor. Ben genelde Hale Bopp'a e-mail muamelesi yapıp sevdiklerime selam gönderiyorum. Tabii, kuyruklu yıldız altında gerçekleştirilen eylemler haberleşme ve yürüyüşten ibaret değil. Kapılannı "heyecan verici" yaşantılara aralamaya karar verip Yasak Meyve'den tadanlann sayısı da artmaya başladı. Telaşa mahal yok. Yasak meyve (Verboten Frucht), Belçika'da üretilen bır bıra çeşıdi yalnızca. Bu ismi bu biraya kim taktı bilmiyorum, ama bira vapımını yüzyıllarca rahiplenn üstlendiğini öğrenince "Yasak Meyve" komik geliyor kulağa. Efendim, hikâye şöyle: Soylulann "halka" göre daha uzun ömürlü olması Benedıctine rahibi (Gülün Adı'ndaki gibi) Arnold'un dikkatinı çekmiş. Bu olgunun nedenlerini keşfetmek üzere derin bir araştırmaya gırişen keşiş, soylulann susuzluklannı birayla giderdiklerini, fakir fukaranın ise çaresiz suyla yetındiğini gözlemiş. Olur olmadık yerden içılen sular, halıyle sağlığa dokunuyormuş. Mide ve bağırsak rahatsızlıklanndan öte uzun ömrün sırnnın bırada yattığına kanaat getiren Rahip Arnold, durumu ötekı keşişlere de açmış ve böylece manastır ahalisi suyu bırakıp bira üretimine ve tüketimine başlanuşlar. "Sudan" bir sebeple değil. sağlık gibi önemli bir nedenle böylece başlayan kutsal bira üretimi giderek başka manastırlara da taşınmış, yenı tatlar yaratılmış ve Rahip Amold, ölümünden sonra aziz mertebesine yükseltilmiş. Şimdi ülkede dört yüze yakın bira yapım evınde, iki yüzün üzerinde bira çeşıdi üretıliyor. Hemen her çeşidin açık san, san kırmızı gibi farklı renkleri de hesaba katıldığında bu sayının dört yüzü bulduğu söyleniyor. Rakamı beş. altı, hatta sekiz yüzlere tırmandıranlar da mevcut. İddialar. tüketilen bira miktanyla doğru orantılı olarak değişiyor. Vişneli lCriek, Hoogarden, Duvel, "sıT gibi tüketilen Stella Artoıs ve Jupıter, üretilen biralardan yalnızca birkaçı. Ülkenin çeşitli kentlerinde, kendi ürettikleri biralannı satan geleneksel bira evleri bulmak da mümkün. Bahann gelişiyle, publardan sokaklara taşan masalarda Yasak Meyve'yi yudumlayan Belçikalılar, sağlıklannı borçlu olduklan Aziz Arnold'u şükranla anıyor şimdi. Tabii, bütün parfümlerden dahabaştan çıkancı..---IL bahar kokusu hesaba katıldığında, - kuyruklu yıldız altında tek tadılan yasak meyvenin bira olup olmadığı sorusunun cevabı okura İcalmış. Ben ne söylesem. kuyruklu yalan. Yenidünyaya 'merhaba' "Beyaz Adam'la ilk dostça temasını bundan birkaç a\ önce kuran Brezilya'daki Korubo . yerüleri, Brezilyab uzmaıüar denetiminde hükümetin korumasma girmeye hazuiaıuyor. Geçen ekim ayına kadar Peru sının yakmlanndaki Amazon ormanlannda uygarhktan tamamcn uzakta yaşayan Korubolar, tüm yabancılan düşman kabul ettikleri için kendüeriııi zehirli oklar ve mızraklarta konuiardı. 200-300 Korubo yeriisinin yaşadığı bu bölge, şimdi Brezilya hükûmeti tarafindan koruma altina alınryor. Polis korkusu doğal bir hastalıktır MOSKOVA HAKAN AKSAY Daha önce hiç şahin bakışlı bir serçe görmemiştim. Hatta ufak tefekliğine damgasını vuran biçimsiz çizgilere bakılırsa, serçe değil karasinek demek gerek. Ama çipil gözlerine yerleştirdiği bakış ona kolayca sınıf atlatıyor. Ve genellikle heybetli insanlara yakışan "küçük dağian ben varattun" duruşu... "Buralar hep benden sorulur" tavn ve jestleri... Daha çok iskambil kağıdı veya içki kadehleriyle bütünleşmeye uygun karaktersiz elıyle sık sık sılaha uzanıyor; onu sözümona düzeltiyor; gizli bir sevdayla silahı okşuyor: insanlardan ve doğadan çok silahını sevdiği izlenimini veriyor: onunla ilgılenirken tüm kabalığından sıynlıyor, yumuşuyor. sevecenleşiyor; silahı olmadan kendi kendine bile fazla saygı duymayacağını düşündürüyor. Soğuk, kara. ama sahibinden çok daha biçimli silah, bulunduğu her ortama ağırlığını koyabileceğinı bilmenin güveniyle kibir saçıyor. , Midesindeki yasal mermileri her an kısabileceğini haykırmaya çalışıyor. Aslında bir yönden sahibine benziyor. Silahı ona. o ise içindeki Doğanın gücü kaplıcalarda STUTTGART AHMET ARPAD Kaplıcalan ve şifalı su kaynaklan ile Stuttgart, Budapeşte'den sonra Avrupa'nın ünlü ikınci kenti. Her gün binlerce insan bu sularda sağlık anyor. Yıllar boyu, haftanın belirli günlennde bir saat bile olsa kent içindeki kaplıcalara gidenler sağlıklı yaşam peşinde. Başkenti Stuttgart olan Baden- Württemberg eyaleti, Almanya'nın en ünlü kaplıca yöresidir. Kentin az BU AKŞAM 22.00 ötesinde başlayan Karaoımanlar kaplıca dolu. Ülkenin her yerinden gelen insanlar dört mevsimi güzel bu doğanın ortasında, yeşil yamaçlara. oraıan içlerine, göl kıyılanna kurulu ılıca banyolannda haftalar geçiyor, beden ve zihin sağlıklanna kavuşuyor. Hastalar için kültür ve sanat etkinliklerinin de önemli olduğunu bilen kaplıca yönetimleri, değişik konserler, tiyatro oyunlan ve sergiler düzenler. Çevredeki ılginç tarihi kentlere, saray, şato, manastırlara, hafta sonu panayırlanna ve müzelere otobüs gezileri yapmak da mümkündür. Konstanz gölü, yakın lsviçre ve Fransa'da çekicidir. Baden-Württemberg eyaletinin 70 kaplıcası içinde en ünlüsü. Romalılardan bu yana bilinen Baden-Baden"dir. Parklar içindeki bu güzel küçük kent, 2000 yıllık tarihi kumarhanesi ile de dünyaca tanınmıştır. Almanya'nın. stres yüklü ve yanlış gıdalanma hastası modern çağ bireyi. eşsiz bir doğa ortasındaki, yüzyıllann geleneğını sürdüren lCaraonnanlar kaplıcalannı özellikle yeğliyor. Bu insanlann umut kapısı ılıcalann sağaltıcı sulan. içerdekileri minerallere göre değişik hastalıklara iyı gelmekte. Daha önce doktoruna danışmadan kontrolden geçmeden. hastalık sigortasının onayını almadan hiç kimse kaplıca tedavisine gitmez. Bilinçsiz bir kaplıca ziyareti, insanı iyileştireceğine ölüme götürebilir. Köyceğiz'den Ayder'e, Gönen'den Pasinler'e kaplıca zengini Türkiye'de, yanlış yararlanma nedeniyle her yıl yüzlerce hastanın yaşamını yitirdiğı hep duyulur. Huzurlu bir ortamda geçen 20-30 günlük iyileştirme sürecinde çeşitli bilimsel yöntemler tamamen doktor kontrolünde uyglanır. Önemli olan, ruhu ve bedeni dinlenmiş kişinin tam sağlıklı evine dönmesidir. Kendini yine modern çağ çarkının 'dişlileri' arasında buluveren bu insan, stresli özel ve iş yaşamına bir süre daha dayanacak, toplumun ondan beklediği verim ve üretimi eksıksiz verecektir. Ta ki, yeniden Karaorman kaplıcalannın yolunu tutana kadar... NTV Nilüfer Kuyaş, haftanın kültür ve sanat gündemini izliyor, değerfendiriyor. Her Pazar ekranlarınızda. KRITIK MERİT TURİZM YATIRIM VE İŞLETME ANONİM ŞİRKETİ YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞINDAN Şırketımiz 19% faalıyet ve hesaplanna ilışkin Ortaklar Genel Kurulu, aşağıdakı gündem üzerinde görüşme yapmak ve gereklı kararlan almak üzere 30 Nisan 1997 Çarşamba günü Saal 14.00'de. ıstanbul'da, Lalelı. Ordu Caddesı No. 226da yerleşık Meril AntiqueOlel KulüpSalonunda olağan toplantısım yapacaktır. Ortaklanmızın. ellerındekı pay senetlennı Şırketımıze ve\a bır bankaya ya da aracı kuruma levdı ederek alacaklan depo yazısını engeç 23 Nısan 1997 Çarşamba günü Istanbul'da. Taksim. Inönu Cad. Vakıf Han No.2-12 Kat 5de yerleşik Şırketimız Merkezinde Hukuk İşlen Koordinatörlüğü'ne levdı ederek giriş kartı almalan gerekmektedır. Kendılerinı loplantıda vekil marifetiyle temsil ettirecek Ortaklanmızın, 9 Mart 1994 tarih ve 21872 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan. Sermave Pıyasası Kurulu'nun Seri IV, No. 8Tebliğıtıe uygun olarak aşağıda ömeğı verilen vekaletnameyi duzenlemelen gerekmektedır. Venlecek vekaletnamenin pay sahıbı larafından doldurularak ımzalanması ve imzasının nolerden onaylattınlması veya pay sahibının noterce onayh imza sirkülenmn kendi ımzasını taşıyan vekaletname formuna eklenerek Onaklı|a sunıılması gerekmekledır. Şirketımızin 19% yılı Bilanço ve GelırTablosu ıle Yönelım Kurulu ve Derıetım Kurulu Raporlan. toplantı güniınden 15 gün önce Şırket Merkezinde Ortaklarımızın mcelemesine hazır bulundurulacaktır. Sayın pay sahıplerınin veya vekiilennin sözü edilen gün ve saatte toplantıda hazır bulunmalannı rica ederiz. GCNDEM 1. Açılış ve divan heyetının teşkıli 2. Toplaniı tutanağmın ımzalanması konusunda divan heyetine yetki verilmesi 3. 1996 yılı faalıyel ve hesaplanna ılışkin Yonetım Kunılu Faaliyet Raporu ile Denetçı Raporlanmn okunması ve görüşülmesı 4. 19% yılı faalıyet ve hesaplanna ılişkin Bilanço ve Kar-Zarar Hesaplannın okunması. görüşülmesı ve onanması ıle kar dağıtımıyla ılgılı teklıfin görüşülerek kabulü veya reddi 5. Bağımsız Dış Denetleme Kuruluşu Raporunun okunması 6. Yonetım Kurulu Lyelen ıle Denetçılerin ibra edilmeleri 7. Gorev süreleri sona ermış olan denetçılenn seçılmesi ve görev surelennın tespıtı 8 Yonetim Kurulu Cyelen ile Denetçilere odenecek ucret ve huzur haklannm belirlenmesi 9. Bağımsız Dış Denetleme Kuruluşunun seçımi hakkuıda karar 10. Türk Tıcaret Kanununun 334 ve 335'ınci maddelen hukümlerine göre Yonetim Kurulu Üyelerine ızın verilmesi VEKALETNAME MERİT TURİZM YATIRIM VE İŞLETME ANONİM ŞİRKETİ İnönü Cad. Vakıf Han No.2-12 Kaı 5 80090 Taksim-İslanbul MERİT TURİZM YATIRIM VE İŞLETME A.Ş.'nin 30.04.1997 Çarşamba günu, Saal 14.00de İstanbulda. Laleli. Ordu Caddesı No.226da yerleşik Meril Antıque Otel Kulüp Salonunda vapılacak Olağan Genel Kurul Toplonlısuıda aşağıda belırttığım (belırttığımiz) göriişler doğrultusunda benı (bızi) temsıle. oy vermeye. teklıfte bulunmaya ve gereklı belgeleri ımzalamaya yetkilı olmak üzere \ekıl tavın ediyorum (edıyoruz). A. TEMSİL YETKİSİNİN KAPSAMI a. Vekil tüm gündem maddelerı için kendi görüsü doğrultusunda oy kullanmaya yetkilidir. b.Vekil aşağıdaki talımatlar doğrultusunda gündem maddelen için oy kullanmaya yetkilidir. Talimatlar: (özel talımatlar yazılır) c. Vekil şırket yönetiminin önenlen doğrultusunda oy kullanmaya yetkilidir. d. Toplantıda ortaya çıkabilecek diğer konularda vekil aşağıdaki talimatlar doğrultusunda oy kullanmaya yetkilidir. (Talimat yoksa, vekil oyunu serbestçe kullanır) Talimatlar: (özel talimatlar yazılır) B. ORT4ĞIN SAHİP OLDLĞL H1SSE SENED1NİN a. Tertip ve Grubu b. Numarası c. Adet-Nominal Değeri d. Oyda Imtiyazı Olup Olmadığı e. Hamiline-Nama Ya/ılı Olduğu ORTAĞIN ADI SOYADI tUNVANI) IMZASI ADRESİ NOT: (A) Bölümünde, (a), (b) veya (c) olarak belirtilen şıklardan birisi seçilır. (b) ve (d) şıkkı içm açıklama yapılır. mermilere güveniyor; sahibi onsuz, o mermisiz beşparaetmiyor... Polisin önünden geçerken birdenbire doğanın kendilerine bahsettiği fıziki bo>Titlann altina düşüveren ve o an sanki bütün görevleri polis tarafindan aşağıİanmak olan insancıklar, bu iğrenç tehlike şeridini aşıp yeniden kişilikli insanlar olmaya acele ediyoriar. Çoğu bu anı bir an önce yaşamından silmeye hazır. Kimisi polise çalışıyor. Kimisi bocalıyor. Polisle selamlaşmak ister gibi bir tavır içine girenler var. Eceline susamış bir iki şaşkın ördek gidip polise bir şeyler soruyor, sanki korkulannı yenmek için ateşin üzerine yürüyorlar; bir gözlen güvensizlik, bir gözleri riyakârlık dolu; polise yaklaşmalannda, onunla birleşip kendileri gibi öteki sıradan ölümlülere karşı cephe açma isteği var gibi, kendilerini ancak böyle kurtarabileceklerini düşünüyorlar. Polisin mağnır bakışında çelişki kıvılcımlan yanıyor; bir yandan otoritesinin kabul görmesınden hoşnut; bir yandan da kendisinden aşağı birilerinin ha deyince huzuruna çıkıvermesini densizlik sayıyor. Gözlerini 'görev'inden ayırmadan konuşuyor. Daha doğrusu konuşmaya başlamadan önce psikolojik üstünlüğü ele geçirmek için soru ,,,, yagdınyor. Kendişjgibi,,,^ biçimsiz olan son şaşkın ördeğin sorusunu cevaplamaktansa ona " kimlik sormayı tercih ediyor. Ördek afallıyor, kızanp bozararak kendi ceplerinde kayboluyor. Derken yüce polis, onu affedip başkalanna vükleniyor. ^Kimliginiz! kimlik! KimBgini göster!" Kalabalık, bağnna elbombası düşmüş gibi savruluyor. Polisin uzanabileceği alanın dışma çıkma çabası belirgin. Kimileri hem uzaktan gidiyor, hem de başlannı ters yöne çevirerek polisle paylaşabileceği bütün düzlemleri yok etmeye çalışıyor. Ama polis doğal olarak "dünyamn en zeki ve dikkatli" yaratığı olduğunu kanıtlıyor. denizden onlarca metre yukanda keşif uçuşlan yaptıktan sonra avını bulan aç bir kuşun kurban balığa acımasız saldmsını anımsatan ani bir hareketle "uj'anık yurttaş"ı enseliyor. "Hey; sen! KJmliğini göster bakayım!" "Uyaıuk yurttaş" ne kadar kişilikli, bilmiyorum; ama kimliksiz olduğu kesin. Polis, çoktan beri, kullanmaya hasret kaldığı ikinci tür ünlem cümlelennden birini zevkle harcıyor: "Emniyete gidcBm, derdini orada anlaörsın!" Zavallı yurttaşın son çırpınışlan, futbolculann san kartı yedikten sonra bir türlü vazgeçemedikleri itiraz tavırlannı akla getiriyor. Polisin gitmeyi önerdiği, ne önermesi, emrettiği 'emniyet'. insanın bütün emniyet duygulannı sıfirla çarpan bir sözcük haline geliyor. Odediği vergilerle şahin bakışlı, yasal mermili karasineğin karnını doyuran 'büyük insanlık'; kan dolaşımında firtmalar kopan, alnında ter damlacıklan biriken, az önceki güvenli adunlanndan bir sonsuzluk boyu uzaklaşan acınacak bir solucandır şimdi. Ve bir zaman sonra katılacağı bir mitingde "Pöüs millet el ele!" diye slogan atarken şu an yaşadığı duyguİan hiç anımsamayacak kadar kıt belleklidir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear