23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 MART 1997 PAZAR HABERLER Tiyatro bildirisine sansür • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-"Çağdışı sıvasetçilerin sanata saldırdıklan"nı vurgulayan Dünya Tıyatrolar Günü Bildırisi. Kültür Bakam Ismail Kahraman'ın bulunduğu sahnede okutulmadı. Bıldınde. "Sanatçı. ışığı alnında ilk duyan ınsandır ve bu ışığın kaynağı Matürk devrim ve ilkelennin güneşidir" görüşü kaydedılmışti. Her yıl, her ülkenın kendı tamnmış tiyatro adamına hazırlatılan ulusal 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü Bildirisi, bu yıl tiyatro sanatçısı, oyun yazarı ve Cumhurbaşkanlığı Sanat Danışmanı Dinçer Sümer tarafından hazırlanmıştı. Yalova'da çevre sonunu • VALOVA (Cumhuriyet) - Çevre Koruma ve Yaşatma Demeğı"nin (ÇEKO) Yalova'da organize sanayi sıtesı kurulması ve sanayi tesislenndeki dağınıklıktan kaynaklanan sorunlann ıncelendıği raporu yayımlandı. Raporda, Yalova'da son yıllarda artan orta ölçekli sanayicilenn bölgeyi tercih etmelerinın, bölgedeki arazi ve işçi malıyetlerinin düşük olmasından kaynaklandığı belirtildi. LES başvupuları uzatıldı • İstanbul Haber Servisi - Lısansüstü Eğitime Geçiş Sınavı (LES) için dün sona ereceğı bildirilen başvurular l nisan sali akşamına kadar uzatıldı. Gazhaneliler duman istemiyor • İstanbul Haber Servisi - Gazhane Çevre Gönüllüleri, tarihi Hasanpaşa Gazhanesf nin kültürel bir alan olarak düzenlenmesini ıstedıler. Gazhane önünde dün bır açıklama yapan semt sakinleri, şu anda kömür satış yen olarak kullanılan yer için geçen yıl başlattıkları çahşmayla kasım ayına kadar topladıklan 8 bin imzayı büyükşehır belediyesine sunduklannı belirterek "Ancak henüz bir cevap alamadik" dediler. Tarihi mekânın rant çevrelerinin kuHanımına sunulmasından korktuklannı ifade eden çev re gönüllülen, yapılacak her çalışmada kendilerinin de bilgisınin olmasını istediler. Çev re gönüllüleri, "'Halkımızın yeşil alan ve kültür tesisi irmyacmi rant çevrelerinin kâr hırsına yem yapmayacağız. Semt halkı olarak koruma kurulu karannın ve taleplenmizin sonuna kadar takipçısi olacağiz. Gazhane yeşil kalsın. Artık duman değil yeşil saçsın" diye konuştular. (Fotoğraf: SAADET USLU) Doğan: Devlet küçülmeli • GAZİANTEP(AA)- Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan. demokrasinin tüm kurum ve kuralianyla yerleşebılmesi için yerel iktıdarlar oluşturulmasım önererek, "Adem-i merkezıye. Mstemı gerçekleştirilmeli. devlet küçük ama güçlü olmah" dedi. Atananın seçileni ezmesinın önlenmesi gerektiğını belirten Doğan. "'Ulusal düzeyde yapılması gereken hizmetlerin dışındaki tüm hizmetler yerel iktidarlara devredilmeli, tek sorumlu ve vetkıli, yerel yönetim binmleri olmah" dıye konuştu. Bayrampaşa Cezaevi'ndeki sorunlan asgari düzeye indiren Savcı Necati Özdemir 6 Banş için taviz gerekmez' "Eğerslz cezaevini yönetemezseniz elbette başkalan yönetir. Ama ben cezaevime hâkimimve yönetiyorum. Hem de hukuki veinsani çerçevede. Aynca siyasi tutukhılaruı burayı yönetme gibi bir isteği olduğunu da sanmıyorum." MİYASE İLKNUR Bundan tam sekiz ay önce idi. BayTampaşa Gezaevi'nde ölüm oruçlan bitmiş, yaralar he- nüz sanlmamışken BayrampaşaCezaevi'neye- ni bir savcı atandı. Afyon'dan gelmıştı. Cezaev- lerini tzleme Komitesi, savcıdan randevu almış BayTampaşa'ya gidiyordu. Ejber Yağmurdere- li, Ercan Kanar, Av. Mustafa Ûçdere, Aydın En- gin, Musa Kart ve Oral Çahşlar'dan oluşan ko- mitenin peşine takılıp cezaevine gittiğimizde genç savct bizleri ana kapıda karşıladı. Gider- ken amacımız, koğuşlara girip siyasi örgütlerin temsilcileriyle görüşmekti. tçen girmek için sa- bırsızlanırken savcı, odasında ha bire çay, siga- ra ikram ederek bizi oyahyordu. Yaklaşık üç sa- at boyunca, daha önce görev yaptığı cezaevle- Muhittin Kaya, Mumcu'yu katleden bombayı komisyona anlattı 6 C-4 ordudan çabnnıış olabilir'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM L'ğur Mumcu Cinayetıni Araştır- ma Komisyonu'na bilgi \ e- ren dönemin Kriminal La- boratuvan Daırc Başkanı Muhittin Kaya. Lğur Mumcunun aracına konu- lan patlayıcının Türk Sılah- lı Kuvvetlen ve Emniyet'ın de elinde bulunduğunu açıklarken, cinayet sonrası bunlarda bir azalma olup olmadığı yönünde sayım yapılmadığını söyledı. Ka- ya,, devktin elındeki bu tip parJayıeılann başka kışiler- ceele geçırilebileceğıni, bu konuda da somut olaylar bulunduğunu açıkladı. Cumhuriyet" in ele geçır- diğı komisyon tutanaklan- na göre Muhittin Kaya. devletin elinde bulunan G-4 tipi patlayıcılann ABD ve Ingıltere kaynaklı oldu- • TBMM Uğur Mumcu Komisyonu'na bilgi veren Muhittin Kaya. Mumcu cinayetinde kullanılan bombamn menşeini bilemediklerini belirtirken, tslami Hareket Örgütü üyesi Mehmet Ali Şeker ve Mehmet Zeki Yıldınm'ın üzerinde ele geçen patlayıcılann bir bölümünün kökeninin ABD olduğunu söyledi. Kaya, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kullandığı C-4 tipi patlayıcılann da ABD ve Ingiltere kökenli olduğunu açıkladı. ğunu söyledi. tstanbul Şile ormanlannda yakalanan ls- lami Hareket Örgütü üye- leri Mehmet Ali Şeker ve Mehmet Z*ki Yıldınm'ın üzerinde bulunan C-4 tipi patlayıcılann bir bölümü- nün de ABD menşeili oldu- ğuna dikkat çeken Kaya, komisyon üyelerinin, "ça- hnmış" olabileceği kuşku- suyla. "DevJetin elindeki patlav Kilann sayımı yapıldı mı" sorusu üzerine. "Böy- le bir araştırma yok. Benze- ri konularda oldu ama çok sağhklı değil" karşıhğım verdı. Komisyon üyelen- nın. ordudan patlayıcı elde edilip edilemeyeceğine iliş- kin bir sorusu üzerine de Kaya, "Geçirflebflirve otay- lar da var" karşılığını ver- di. Kaya, Mumcu cinaye- tinde kullanılan bombanın patlamış olması nedeniyle kökenini saptayamadıklan- nı ve bu patlayıcının dev- letten ele geçirilip geçiril- mediğini bilmediklerini vurguladı. C-3 ve C-4 tipi patlayıcılann Türkiye'de üretilmediğini, ticari amaç- la satın alan şirket bulun- madığıru anlatan Kaya, üre- tici ülkelerin uluslararası anlaşmalar gereği, patlayı- cının standartlannı bildir- melerinin zorunlu olduğu- nu, ancak bazı ülkelerin bu- nu gizleyebileceğini vurgu- ladı. Kaya, üyelerin, "Bu komşu ülkelerden olabilir mi" sorusuna, "Tabü olabi- lir, zaten o yönde de çalcj- maktnnuz var" karşılığını verdi. Muhittin Kaya, Mum- cu'nun aracında patlayan bombanın, aracın sağ ya- nında, vites kolu ile şofor arasmdaki bölgeye mıkna- tısla konulduğuna. bu alan- da eğitimli kişilerin patlayı- cıyı 30-35 saniyede yerleş- tirebileceğine dikkat çekti. Yaptıklan değerlendirme- de, Mumcu'nun kesinlikle arabayı çalıştırmadığı so- nucuna vardıklannı aktaran Kaya, "Kişi otoya bindiğin- de, vitesi birden boşa ve>a- hut da geri vitesten boşa al- dığjnda. bu vites kolu levye- sinin hareketi, bombanın konuiuş yerine göre çok uy- gun bir hareket tarzı ol- makta ve sistemi harekete geçirmektedir" diye konuş- tu. Komisyon üyelerinin, delillerin "ilkel yöntemle" süpürüldüğünü anımsatma- lan üzerine Kaya, bu siste- min herzaman kullamldiğı- m, toplanan delillerin çok iyi korunduğunu ileri sürer- ken, başbakan, bakan, mil- letvekillerinin geldiği alan- da denetimin sağlanama- ması nedeniyle "mikro düzeydeki deUllerin" kay- bolmu§ olabıleceğini söy- ledi. CumartesiAnneleri, Çayan ve arkadaşlannı andı re tüm sorumlulann yargılanmasını istedi. Cumartesi Anneteri'nin 98. buluşmasında bir araya gelen kayıp yaİanlan, "Çocuklarunıan katili deviettir" diyerek Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı gezici kavıp minibüsünc tepki gösterdiler. Eylem sürerken söz alan kayıp Hüseyin Morsüm- büPün annesi Fadime Morsümbül, başta Kenan Evren olmak üzere tüm sorumlulann yargnanmasını istedi. Eylemsırasında ISyûönce Yfik- sekova'nın Ağaçlı Köyü'ndejandarmalartarafindan gözaltuıa aluıdıktan sonra kaybedilen Şemsettin Yurtseven. Münir Santaş ve MuhdatÖze- ken tanıtıldı. Oturmaeyleminin ardından "Analann öfkesi katilleri boğacak" sloganlanyla Galatasaray'a yürüyen MarmaraTTYADve HÖP'lü aileler, 30 Mart 1972 yûında Niksar'ın Kuılderc Köyü'ndeöldürûlen Mahir Çayan \v arkadaşlannı ândılar. (Fotoğraf: ALPER TURGUT) Cenelkurmay: Atina'ya Özgen gitti 'Gizli görüşme yapılmadı' ANKAR4 (Cumhuriyet Bürosu) -Geçen hafta Atina'da Yunanıstan Genelkurmay Başkanlığf ndan üst düzey yetkililerle görüştüğü öne sürülen komutanın. Harp Akademilerı K.omutanı Orgeneral Necati Özgen olduğu öğrenıldi. Özgen'in. Atina'ya gizli görüşme ıçın değıl. her yıl değişik bir ülkede gerçekleştinlen ve bu yıl da Yunanistan'da yapılan Harp Akademıleri Komutanlan Toplantısı'na katılmak için gittiğı bildınldi Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın. Yunanıstan Ulusal Günü'ne kattlmasından bir süre önce, üst düzey bir Türk komutanının Atina'da Yunanlı yetkililerle gizli temaslarda bulunduğu iddiası için, Yunanistan Hükümet Sözcüsü Dimitris Reppas'ın ardından. Türk asken yetkililerce de açıklama yapıldı. Askeri kaynaklar, her yıl geleneksel olarak düzenlenen Harp Akademileri Komutanlan Toplantısı'nın bu yıl Yunanistan'da yapıldığını belirterek, Orgeneral Özgen'in de bu kapsamda Atina'ya gittiğini bildirdiler. Gizli temas savlannın bütünüyle gerçek dışı olduğunu belirten kaynaklar. Atina'daki diplomatik çevrelerin bu yöndeki iddialannın Yunan hükümet sözcüsü tarafından da yalanlandığına dikkat çektiler. • Ölüm oruçlannm hemen ertesinde, Afyon Cezaevi'nden Türkiye'nin en sorunlu cezaevi olarak ün yapan Bayrampaşa'ya atanan Savcı Necati Özdemir, sekiz ay gibi kısa bir sürede hem siyasi hem de adi suçtan cezaevinde bulunan tutuklularla diyalog kurarak banşı sağladı. Banş için taviz vermek ya da tutuklulardan taviz istemek gerekmediğini vurgulayan savcı "Ben bir hukukçuyum. Hukuki çerçevede insani olan her talebi yerine getirmek benim görevim" dedi. rinde yaptıklannı anlatıp durdu. Kısa süre için- de Bayrampaşa'yı da o düzeye getireceğı ıddi- asında bulundu. Siyasi temsilcilerden bahse- derken de, asker arkadaşıymış gibi "Ferhan,Şa- di, Mehmet" diye bahsediyordu. Siyasi rutuk- lular dahil herkesle diyalog kuracağını ve ceza- evini bir iki ay sonra herkese açacağını söylü- yordu. Tutuklu aileleri için bahçede market, çay bahçesi. içeride haftada en az üç gün sıcak su, haberleşme özgürlüğü, ayda bir açık görüş ola- nağı tanıyacağından söz ediyordu. Musa Kart ve Aydın Engin kendi aralannda kıs kıs gülerek "Daha çokgenç /avallı. \'akında anlar nereye gel- diğini. Biraz bu hayalle vaşasın bakalım" diye fı- sıldaşıyorlardı. Siyasi mahkûmlarla görüşme talebi iletildiğinde,"Henüzde|jl,belkibirikiay sonra"diye kibarca geri çevirdi bu isteği. Ara- dan sekiz ay geçti. Savcı bü- tün koğuşlann kapısını bası- na açtı. Sekiz ay aradan sonra ye- niden savcının odasındayız. Cezaevi müdürüyle göriişur- ken içeri çok şık, spor giyim- li ve oldukça bakımlı genç bır adam girdi."Hoş geldi- niz" diyerek elimizi sıktı. Hangi gazeteden olduğumu- zu ve Cumhuriyet'in tirajmı sordu. Sonra da savcıyla es- ki bir arkadaşıymış gibi soh- bete koyuldu. 30 Mart Kızıl- dere olayının yıldönümü ne- deniyle hazırlanan bir çini- nin dışanya çıkanlarak satıl- masına izin verilmeyişinden duyduğu üzüntüyü dile geti- riyordu. "Ama Sayın Savcun, bu çininin üzerindesuç unsu- ru hiçbir söz >a da resim yok kL Renkleri bile, sorun olma- sm diye taatierce tartıştıktan sonra beliıiedik. Örgüt adla- nnı koymadık. Sadece zafer sözüne takümanın anlamı ne? Bunu basında da yazıp çiziyoruz suç olmuyor da bunda niye olsun" diyen genç adama kimliğinı sor- duk. "Ben mi? Koğuşlann genel temsücisi Mehmet Ye- şilbağ" diye tanıttı kendini Orgütünü sorunca da "TİK- KO'cuyum" dedi. Savcı ta- kılarak "Orgütünü söyleme- sen eksik kalırdı" dedığinde de "Niye kmyorsun savcun, biz bundan gurur duyuyo- ruz" diyerek güldü. Doğru- su buranın Bayrampaşa Ce- zaevi Savcısı'nın odası oldu- ğuna inanmak güç. Basın birkaç ay öncesine kadar de- ğıl cezaevi savcısının odası- na girmek. cadde üzerinde ailelerin resmini bile çeke- miyordu. Siyasi tutuklu tem- silcileri bırakın savcı odası- na girip talebini iletmeyi, savcının yüzünü bile gör- mezdi. Hoş, savcı da koğuş- lara giremezdi. Yönetime göre cezaevlen dışandan ör- güt merkezleri tarafından yönetiliyor. içende neredey- se silahlı eğitim bile yapılı- yordu. Mahkûmlar insani ta- lepler değil siyasi talepler dayatıyordu. Peki bu tabloyu gördükten sonra insanın ak- lına. 'acaba siyasi örgütler cezaoi yönetmekten vaz mı geçti?' sonısu takılıyor. De- mek ki istenince diyalog ku- ruluyormuş. Ölüm orucu ol- madan ya da tutuklular öldü- resiye dövülmeden de sorun- larçözülebiliyormuş. Buor- tamın nasıl sağlandığını biz sorduk, Savcı Necati Özde- mir de anlatü. - Savm SavcL, sizi Bayram- paşa'ya tayin olduğunıızda tanıdık. Daha öncesini pek bilmiyonız. Kimdir bu Bay- rampaşa Cezaevi Savcısı Ne- cati Özdemir? Özdemir: 1957 Gazian- tep-Nizipdoğumluyum. Ba- rakım. Memleketim, Güney- doğu'nun Suriye'ye açılan birpenceresi. Ortaokulu An- talya'da ablamın yanında okudum. Bir süre öğretmen- lik yaptım. Öğretmenlik ya- parken Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde oku- dum. 198rdemezunoldum. İki yıl askeri hâkimlik, son- ra Diyarbakır Çermik, Kon- ya, Emirdağ ve Afyon ceza- evi savcılığı. Sekiz aydan be- ri de Bayrampaşa Savcısı- yım. Eviiyim, iki erkek bir kız. üç çocukbabasıyım. Kı- zım bu yıl üniversiteye ha- zırlanıyor. Tansu Ciller yaşlıları ziyaret etti 'Gelenekleri koruyacağız' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller. Türkiye'de birlik ve huzur ortamını bozmak ısteyenler olduğunu savunarak "Atatürk'ün koyduğu hedeflerden vazgeçemeyiz. MUletimiz bunun hepsini yapabilecek güçtedir" dedi. Çiller, Seyranbağlan Huzurevi'ni ziyaret ederek yaşhlann sorunlannı dinledı. Insanlık görevinin yaşlılara borcun ödenmesi olduğunu belirten Çiller, Türk milletinin büyüklere gösterdıği saygi ve sevginin çağdaş Batı ülkelerinde bulunmadığını kaydetti. Çiller, bu tür gelenekJere sahip çıkarak çağdaş dünyaya gitmeyi hedeflediklerini anlatarak, şunlan söyledi: "Burada büyüklerin arasında, bütün toplumumuza bir şeyi daha söylemek istiyonun: Bazen ülkede bu birlik ve beraberliği bozmak ısteyenler oluyor. Gnıplan karşı karşıya koymak, insanlannuzı bölmek istiyortar. Baa istismar konulanyia benim vatandaşlanmı gruplar halinc bölüp, birbirinin karşısına dikmek \ e bu güzel ülkemizin gücünü zayıflatmak için oyunlar oynamak isteyenler olabilir. Sakuı ola benim miUetim bu o> unlara gebnemeli. Yolumuz çağdaş dünyadır. Ama kendi öz değerlerûnize sahip çıkacağız. Bunu yaparken hem laik cumhuriyete sahip çıkacağız, hem dinimize. milli ve manevi değerlerimize sahip çıkacağtz." SÜRECEK ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Üç Güzel Bir Çirkin! Sayn olduğumdan, 22 martta Istanbul'da açılan "Ru- hi Su Kültür ve Sanat Vakft"nın kuruluş toplantısına gi- dememiştım. Yıldız Sertel gitmiş, çok beğenmiş. Ondan, izlenimlerini yazmasını nca ettim. Hemen, 24 martta fate mektubunu aldım. Şöyle diyor Sertel: "Mustafa Bey, Isteğin üzerine RUHİ SU Vakfı üzerine düşünceierimi yazılı olarak gönderiyonım. Bakü'de, Azerbaycan BilimlerAkademisi'ne bağlı, Do- ğu Bilimlen Enstitüsü 'nde bir araştırma yaptığım sırada, Türkiye'den gelen bıri bana RUHİ SU'nun plaklannı ge- tirdi ve şu ricada bulundu: - Bu plaklann, Azerbaycan'da ve hatta bütün Sovyet- ler Bırliği'nde yayılmasını sağlayabilir misiniz? Babamla bırlikte, plaklan Azerbaycan Konservatuva- n 'na götürdük. Orada Konservatuvar Müdürü ve en yük- sek yetkilılerplaklan dinledıler ve bize şunlan söyted/ter: - Bu adamda opera sesi var. Dünya çapmda bır ope- ra sanatçısı olabilir. Nıye sadece bu plaklarla uğraşıyor- sunuz? Önümüze baktık. Zaten bızım dramımız, yurdumuzda büyük değeriere yer bulunamaması; onlann birçoğunun sürgünlere, hapislere göndenlmesı, en azından sustu- rulup, kenara atılması değil miydi? RUHİ SU, operanın kapısından giremediği gibi, ağırhastalığının tedavisıiçin Avrupa'ya gitmek ıstedıği vakıt de sınır kapılan O'na ka- panmıştı. Bu değerii sanatçımızı böylece kaybetmiştik. RUHİ SU VAKFI'nm, Beyoğlu'nda, merkez biryerde yapılan açılış törenine gittığim vakit, içım sevinçle dol- du. Güzel onanlmış, genişçe bir apartman dairesi, ade- ta bir müzik okuluna çevnlmışti. 4-5 odasına müzik eği- timine yetecek değişik gereçler konmuştu. Sadece bu- rada yetişecek gençleri düşünmek sevındihciydı. Bura- da aynca bir kütüphane ve arşiv kurulacak, bir RUHİ SU Çocuk Korosu yetiştinlecek, sergıler açılacak, bir Ruhi Su belgeseli hazıhanacak, söyleşiler, dinletiler olacak. RUHİ SU'nun eşı ve oğ/u, SIDIKA ve ILGIN SU, sa- natsever dostlannın da yardımıyla buraya varabilmek için uzun yıllardan ben uğraşıyortar. Belirli bir mali varih ğa sahip olmadan böyle biryatınm yapabilmek gerçek- ten çok zor bir ış. Burada, sanatçı dostfannın ve özellik- le RUHİ SU DOSTLAR KOROSU'nun çok büyükyardım- lan olduğunu, yardım ıçın konseher venldiğını, Moğol- lar'ın, Anadolu Rock ekibınin de katkıda bulunacağını söytüyoriar. Ruhı Su 'yu hep yaşatmak için özvenyleyapılan bu gi- n'şimın başanlı olacağı kuşkusuz, RUHİ SU KÜLTÜR VE SANAT VAKFI'nm açılış törenine akın akın gelen sanat- çılar ve gençler bunun müjdecisi. Vakfa bağışta bulun- mak isteyenler için de aşağıdaki adres verilıyor. 'RUHISU KÜLTÜR VE SANAT VAKFI, Kuloğlu Mahal- lesi, Ayhan Işık Sokak, Özvenm Apt. No: 34, Kat 2, Be- yoğlu İstanbul; Tel: 0 212/2454032-2453896.' Parasal katkıda bulunmak isteyenler için banka hesap no: Akbank Unkapanı Şubesı, A00/0023081-01-3. Döviz olarak katkıda bulunmak isteyenler için aynı banka, BUG/0022705-01-8. Saynlığına çok üzüldüm. Kendıne iyi bak. Bu durum- da ne demeye Izmır'e gıdersın? Bundan sonra böyle şeyleryasak. Arada bır sağlığından haber ver. Sevgiler, saygılar Yıldız." ••• Sevda Cenap And Müzik Vakfı, bugün 14. Uluslarara- sı Ankara Müzik Şenliği'ni başlatıyor. Saat 15.00'te Esen- boğa yolunda, Akyurt'taTürk-Metal Sendıkası'nın 8000 kişilik salonunöa başfayariak. müzik şenliğıne üç ortcest- ra katıtıyor Orkestrayı Gurcü yonetmen JansugKakhid- ze yönetecek. Orkestra, Beethoven'ın 9. sentonısını ça- lıyor. Dinletıye otobüsle gitmek isteyenler için Beşev- ler'deki Şûra Salonu önünden otobüsler kaldınlacak. 8000 kişilik salonun altı bin bıleti satıldı. İki bin kişilik bi- let kaldı. Sevda Cenap And Müzik Vakfı'nın dinletıleri, de- ğişik yerlerde 15 mayısa dek sürecek. ••• Dogumunun100.yılında,ŞevketSüreyyaAydemir'in pıyasada bıten krtaplan yeniden basılıyor. Şevket Sürey- ya Aydemir, sağlığında tüm kitaplannın basımını Remzi Kitabevi'ne bırakmış. onunla anlaşmıştı. Remzı Kitabevi yöneticısi Erol Erduran, Şevket Süreyya'nın kitaplannı binnci hamur kâğıttan basmayı kararlaştırdı. Şevket Sü- reyya Aydemır'ın çoğu pıyasada tükenen, hatta buluna- mayan kitaplannın tamamına yakın bır listesı şöyle: Tek Adam (üç cilt), Ikınci Adam (üç cilt), Enver Paşa (üç cilt), Suyu Arayan Adam (10. baskı), Toprak Uyanır- sa (Ekmeksız Köy Öğretmenınin Hatıralan), Inkılap ve Kadro (piyasadayok), Ihtilalin Mantığı, Menderes'in Dra- mı (yok), Kahramanlar Doğmalıydı (Kırmızı Mektuplar), Zi- rai Türkiye (Rusça'dan çevirisı, yok). Remzı Kitabevi yöneticısi Erol Erduran aynca, Şev- ket Süreyya Aydemir'in Cumhuriyet'te ve çeşıtli dergiler- de çıkan yazılannın da kıtaplarda toplanmasını düşünü- yor. Güzel şeyter buniar, insanın içi açılıyor... • • • 148(okul numarası değıl, altınlannın ağırlığı) bugünler- de takıyye üstüne takıyye yapıyor. Mılli Güvenlik Kurulu yann toptanıyor. Zorunlu ılkoğretımın sekiz yıla çıkanlma- sı konusu, ucundan, kıyısından yine gündeme getirilmek isteniyor. 148, oğlunu ımam-hatıp okulunda okurken, or- ta kısmından sonra oradan alıp Ayrancı Usesi'ne vermiş- ti. Ele verdi talkını, kendi yuttu salkımı! Bu "dinsel taciz" değil mi? Takıyyenin ne olduğunu bılmeyen mı var? İkiyüzlülük" anlamındaysa, çok çirkin bir şey... BULMACA SEDAT YAŞAYAS 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Kapı ve pence- renın yerleştınldı- ği kasa... Diyarba- kır'ın eski adı. 2/ Faiz...Çoksevdığı şeylerden uzak kalmışolan.3/Bır soru sözü... >'urdu- muzun en önemh kayak merkezı olan dağ. 4/ Yan- kı... En büyük. en yüksek. 5/ Müzik araçlannda ses ayan. 57 19501i yıllarda ülkemizde büyük seyircı toplayan ve sıne- mamızı yıllar boyu etkıle- yen. Raj Kapoor'un hem oynayıp hem yönettiğı Hint filmı... Soyundan ge- linen kımse. 7/ Sanat ya- c pıtlannın sergılendığı sa- lon... "Şimdı—bırserv- i sımindir suda" (Faruk Nafız Çamhbel). 8/Gözü. 8 gönlü çeken durum... Ge- n minın arkası. 9/ Bır renk... Cerahat. YUKARIDAN AŞAĞIVA: 1/ Ekınlere zararlı bır böcek... Bır konuda bilgi sahıbi olan. 2/ Başıboş gezen hayvan sürüsü... Baş örtüsü olarak kulla- nılan bir tür ıpeklı dokuma. 3/ Bvr baglaç... Bir erkeğin ni- kâhsız olarak aldığı canye. 4/AvTistralya'da yaşayan bır cins devekuşu.. Ürenm kanda bınkmesı sonucu ortaya çıkan hastalık. 5/Çağdaş teknolojıde kullanılan bır tür ışık kayna- ğı. itl Huysuz, çirkin ve vaşlı kadın... Uluslararası Basın Enstıtüsü'nün sımgesı. 7/Mınnet... Kale hendeğı. 8/Ölüm cezası... Kumardakâr ve zararolmadığını belırtmek ıçın kul- lanılan sözcük. 9/ Dağlık bolgelerde söylenen türkülenn makamı... İleri gelenler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear