25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 ARALIK 1997 PAZAI 8 PAZAR YAZILARI Aziz Nikola aşkına pamuk eller cebeABD'de Tann'nın "Yürü ya kuhım" dedigi millet olma şerefıne üka basa hindi yenerek kutlanan Şükran Günü ile Hazreti tsa'nın dünyaıruza teşrifini (iiç aşağı beş yukan) kaydeden Noel arasına düşen 25-30 günlük süre her yıl gayri resmi alışveriş mevsimini oluşturur. Daha doğrusu, şu ya da bu nedenle ilan edilen sezonlann en şatafathsııu oluşturur, demek gerekli. (tşci bayramı mı var, hadi mağazalara hücum. Şehitleri anma bayramı geldi, şehitler adına buyrun kapışa. Gazileri anıyoruz, ilk hedefmiz butikler. Ve bu böyle yjl boyu sürer.) Ülkedeki halka doğrudan satış yapan işletmeler, yıllık cirolanıun % 25-50'sini bu dört haftaya sıkıştıracaklar istatistikJere dayanan tahminler doğru çıkarsa. Bu nedenle Şükran Günü'nü izleyen cuma sabahı, haftaiar süren hazuianışın ardından dükkânlar 8'de, 7'de, hatta bazen daha erken açılır. Açılışa yanm saat kala park yerinde egzoz*lanndan soluyan arabalar beklemeye başlarruştır bile. Kapılann aralanmasıyla raflara saldınlır. Başlangıçta yüzler gergindir. ArananJar bulundukça, dev bir orduyu yenen bin atlının "çocuklar gibi şen" ruh hali u akMalar"ı bırer birer gamzelendirir. Bu arada radyolar, gazeteler, ilanlar, noele doğru VVASHINCTON AZİZ GÖKDEMİR gûnleri geri saymaktadır. Sevdiğinize uygun armağanı vaktinde alamamışsanız kendinizi öldürün daha iyi. Son gûnlerde panik had safhadadır. Kararsız kasımlar cep telefonlanyla eşlerinden gizli gizli tuvaletlere, gardroplara kapanıp kataloglardan mal sipariş etmeye çalışır. Binalarda hoparlörlerden yayılan güzelim kJasik ilahilerin şurupsallaştınlmış aranjmanlan içinizi bayılta duran bir kıstınlmışlık duygusu herkesin üzerine çöker. ÖtoparkJarda park yerieri için kanlı bıçaklı olunur, tezgâhtarlara çuvalla hakaret yağdınlır. Bütûn bunlar, beğenilip beğenilmeyeceğinden bile emin olmadığımız bir (daha doğrusu beş, on yirmi) armağan için. Ne kadan içten, ne kadan tüketim selinin dayatması, bilmek olanagı yoktur. Yıllar ilerleyip çevrenizdekileri "Nod Baba'nın çırvabndan msflar"la donanp kendıniz de aynı şekilde donandıkça perspektifi fîlan kalrruyor işın. Kutular arasma sıperdeymişçesine yorgun argın gömülmüş, bir sonraki yılın alışveriş savaşına hazırlıkJı olmanın dışında pek bir şey dûşünmüyorsunuz artık. Toni Morrison'un TarBaby adlı romanında anakişinin şu alaylı ilenişinin Noel arifesine denJc gelmesi rastlantı olmasa gerek: Dûnyalannın tek dersi buydu, çöp üretmek... Ve bir gûn boğacakrj onlan bu; kendi pisliklerinin, çöplük haline getirdikleri dünyanın içine batıp, ancak o zaman arayıp durduklan gerçek huzur ve mutluluğa erişeceklerdi. Iki bin yıl kadar önce doğan ve kıt kanaat bir yaşamın sonunda çarmıha gerilen Nasıralı Yahudi genci, ölûmünden sonra adına oluşturulan dinin bu akıl almaz tüketim çılgınlığına alet edildiğini görebilse ve "Ben size yeryûzünde kendinize hazineler biriktinueyiıı dememiş miydim" diye yeni dünyalı tebaasını paylasa. "Bu ne her pazar kilise>« üşûşüp tncfl okumak, bu ne laiuma turşusudur bre" diye sorsa, verecek yanıtımız var mı? Ama sormayacale Cario Levi'nin yoksul Ebolisi'nde duran fsa Washington'da asia durmayacak, buraya dikilen dünyanın dördüncü en büyük katedraline inat. O şimdi dağlann kovuklarına sıkışmış, rüzgânn itip kalktığı, güneşin okşadığı minik kiliselerdedir. Kim bilir, Don Camillo'yla dertleşiyordur belkide. J997*VP VPda Pttİ Yemyılagjnneınizebirkaçgaııka- ±yy / y v vtUU VUI tob atündünyahalklanflgjııçkul- iamalaria eski yıla veda edip 1998'e merhaba deme\e hazırlanıyor. Costa Rka'nm başkenti San Jose'deki kutlamalar kapsamında, aüar geleneksel yıl sonu yürü- yüşü yapü. Geleneksel at vüriiyüşüne 1500'den fazla atla binicisi kabtdı. Mithat Paşa saftı, filozof Rıza ise değilOğlunun yazdığına göre Mithat Paşa, lngıliz kraliyet ailesiyle "teklifsEce" görüşen biriymiş. Bir gün Londra'da bulunduğu sırada Hydex Park'da oğlu ve damadıyla dolaşırken o zamanlar veliaht olan Prens Edward ile karşılaşır. Ileride VTI. Edward olarak Ingiltere tahbna oturacak olan genç prens büyük bir samimiyetle paşanın koluna girer. bir süre birlikte yürürler. Tesadüfe (!) bakın ki az ileride de prensin annesi, yani Büyük Britanya Kraliçesi Vîctoria, parkta gezinti yapmaktadır. Abdülhamid'e muhalıf olduğu bilinen Mithat Paşa'yı görünce "Saygıdeğer bir devlet adamıyla karşdaşınış olmaktan duyduğu mutluluğıT belütir, park gezintısinı Paşa'y la birlikte sürdürür. Paşa'nın oğlu AK Haydar MMıat'a göre bu park gezisi, Osmanlı padışahı Abdüihamid ile arasının açılmasını istemeyen Victoria'nın düzenJediği bilinçh bir karşılaşmadır. Dönemine göre yenilikçi sayılabilecek düşünceleri, devlet yönetimindeki başanlan ve yazıimasında büyük katkılan buiunan anayasaya olan inancıyla, hepsinden önemlisi Abdüihamid diktasına karşı verdiği mücadelesiyle, gerçekten döneminin çok çok ilerisinde olan Mithat Paşa, kuşkusuz bu özellikleriyle yabancı devletler nezdinde de hayranlık uyandırmış btr devlet adanuydı. Kraliçe de, uygar bir imparatorluğun (!) başı olarak. bir türlü uygarlaşamayan Osmanlı'da böylesi nitelikJere sahip bir devlet adamma, uygarlık dünyasının değerlerini savunduğu için en azından saygı duymuş ve onunla tanışmayı istemiş olmalı. Eğer sonradan tahta çıkan Edvvard'ın, zor durumda kalan Paşa için istenilen desteği nazikçe gen çevirdıği bilinmese, Kraliçe ve oğlunun -dolayısıyla temsil ettilden ımparatorluğun- Paşa'ya bu nıtelikJeri yüzünden muhabbet besledikleri düşünülebilirdi. Oysa biliyoruz ki, işin içine imparatorluğun gerçek sahipleri olan sermaye sınıfinın çıkarlan girdiğinde yukandaki kavramlan kişilığinde toplayan Mithat Paşa ve benzerlerinin, Kraliçe veoğlu için hıçbir önemleri yoktur. lngiltere Kraliçesi Victoria, bu görüşmeye neden gerek duymuştu acaba? Paşa'nın Osmanlı yönetimindeki etki gücünün farkında olan Ingiliz sermayesinin önde gelenlen, ileride ülkenin en güçlü adamı olacağını tahmin ettilderi Mithat Paşa'ya fikirlerinin hayranı gibi görünmektedirler. Osmanlı Imparatorluğu'nun kendileri için iyi bir pazar olduğunu bilen Krallık, Osmanlı yönetimiyle ilişkilerinı hoş tutmayı sürdürürken kaz gelecek yerden tavuk esirgemez lngiliz işadamlanna, Paşa'yla ilişki kurmalan için her olanagı sağlamaktan da geri durmamaktadır. Iktidan eline alma ihtimali çok yüksek olan Mithat Paşa'nın, ekonomik ilişkilerde ola ki MUSTAFA KEMAL ERDEMOL herhangı bir sorun yaratma tehJikesi vardır, bu görmezden gelinemez. Ingiltere Krallığı'nın Osmanlı ülkesindekı ekonomik çıkarlan, özgürlük. reform gıbı kavramlarla birlikte ele alınır nedense. Ticari kuruluşlar bu kavramlara çok çok önem verirler. Paşa, belki de kendisinin bile anlam veremediği bir ilgi toplamıştır Londra'da. llgilı ilgisiz ne kadar lcişi, kuruluş varsa herkes Mithat Paşa hayranı kesiliniştir. Herkes Paşa'nın ne kadar özgürlükçü, ne kadar yenilikçi olduğunu söyler ve duyduğu hayranlığı ifade eder.Paris'te de ilgiyle karşılanan Paşa. yaşamını tehlikede gördüğü için sığındığı Fransa Büyükelçiliği'nden ıltica talebmde bulununca. Fransa, sözümona hayranlık duyduğu bu dev let adamını "Al Tunus'u. ver Mhhal Paşa'yı" diven Osmanlı'ya teslim eder. Ingılızler de Fransızlar da Paşa'ya zor dönemlerinde hiçbır yardımda bulunmazlar. Günümüzde Batı'nın aydınlanmıza olan ilgisi bana hep Mithat Paşa'ya takınılan bu tavn anımsaöı. Bugün Batı, Türk aydmlannı Mithat Paşa gibi ortada bırakmıyor belki. Tuhaf karşılanması gereken Mithat Paşa'nın aymazlığıdır. Avrupa'nın kimı kurumlanndan destek ararken ölçüyü ıyı ayarlayabilirdı. Ama "öJçûyii iyi avarlayumayan" Türkiyeli aydının aymazlığı, giderek sorumsuzluğa dönüşüyor. Insan haklan gıbı kutsal ka\Tamlan bazı başkentlerden "esmJenerek" savunurken. emperyalizmi korkanm ıskalıyor. Batı. insan haklan konusunda yönelttıği ve doğru olduğuna ınandığım eleştınlerinı. Türkıye'ye biçtiği rolün gerekçeleri yapıyorken Türkiyeli aydın bunu da fark edemiyor. Kişisel olarak hiç de umurumda olmayan AB'ye alınmama karannın asıl nedenlerinı açıklamak yerine, insan haklannı öne sürerek "aile dışı" bırakrha karannı itiraz edilemez böylesi bir gerekçeye dayandıran Batı'nın, asıl yüzünü görmemizi engelliyor. SokakJannda kimsenin "kaybedilmedigi'', karakollannda. cezaevlerinde hiç kimsenin işkence görmcNJiğt bir ülkeye kavuşmak için, eğer ışe yarayacaksa şeytanla bile ışbiriiği yapılabilir. Ama bu yapılırken, şeytanı melek gibi göstermemelidır. Günümüz aydını. Filozof Rıza Tevfik ile arasmdaki farkı bilmelıdir. Istanbul hükümetinın 1919 hazıranında Pans'e gönderdıği bir heyette yer alan Rıza Tevfik, Fransız gazetelerinden birine şu demecı venr: "İngilizlerden çok şe> öğrendim. Fransız medennetine tutkununı. Bende his ve fikir itibari\le beğeniiecek ne varsa sizindir. Bende fena olan ber şeyin ka> nağı benim." Türkiye aydınının, ülkesini işgal eden emperyalist ülkelere, üstelik işgal de sürüyorken daikavukluk yapan bu adamdan elbete bir farkı olmaJıdır. Yozgat'tan çok Floransa'yı sevenJere söylenecek bir şey yok elbette. 'İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı'"Ben orarrcı kovmuştum, alnuşlar/ Arasına akışık saaderin /Çıkanr bakardım kimsekT yokken / Beni bana gösteren a> namdL alnuşlar / Kışken ükyaz sularunda acardı / Buziu dağlar gerisine kaçıracak ne vardı? / Eski defterlerde sararmış yaprak / Beni bana gösteren anlamdı, al m^tan" Uzak bir Istanbul gecesiydi. tki gencecik sevgılınin NecatigU'le anımsadığı üzgü dolu dızelerin hemen yanı başında, Buddv HoOy vardı. Tüm evreni tanımsız bir coşkuyla kucakJayan "RockAnd Rofl*un en büyük simge öncüsüydü Teksaslı yetenek. tlk kez siyah Amerika'dan kaynaklanan o firöna müziğin. ilk duyulduğu gûnlerde, başka nice seçkin adlarla, gönüllere taht kuran Buddy Holly'ı dinliyonJu sevgilıler. Adı "Çaö" olan gece kulübünde, henüz arabeskle yozlaşmamış o duyarlı gençliğin ağzından "ftggy Sue" adlı şarkı duyuluyordu. Dışarda çiseleyen sonyaz yağmuru hızlanadursun, Istanbul'un özçocugu olan şantöz Bertha'dan, "Raining In My Heart" adlı parçayı duydu sevgilıler. Daha sonra "Chantifly Lace", "Maybe Bab>* ve "ThinkItO\«-" adlı şarkılara başlayan Bertha, Buddy Holly'nin unutulmaz parçası "That'U Be The Day" adlı şarkıyı bitirdikten sonra, kahredici bir açıklama yaptı. "Buddy HoOy. Amerika'daki bir konser turunda. uçak kazasında yaşamını TORONTO ENGfcV AŞKIN yitinnişti.'' Uçak kazasında, ona eşlik eden Ridıie Vakns, FrankieSardo ve "Big Bopper" adıyla bilinen ünlü adlarda yaşama veda eti. 40 yıl önceki o tstanbul anısı, tüm sevgililerin yüreğinde hep sızlamaya devam edecekti. Buddy Holry'in müzıksel biyografısi olarak derlenen dev gösteriyi, Toronto'da seyredenler, birbirinden yetenekli sanatçılaria hayranlığa düştü. Hepsi tngiliz tiyatrosunun ustalanndan oluşan topluluk. sunduklan müzikli öykûde. çok genlerde kalmış. bir masumluk çağının, kirlenmemış bir değerler evrenmin de anatomısını sergıledı. ABD'de 1950"Ierin son bölümüyle 1960'lann tümünde izienen ırkçılığın acımasıziığına da değinen müzikal. Rock And Roll'un, Buddy HolK' ile başlayan atılımcı başlangıcınıa sıcacık ve coşku dolu bir açıklamasıydı. Daha sonraian. konformist bağnazlığuı karşına dikılecek olan Rock And RoII. Buddy Holly ile birlıkte, değişimi kutsayan bir simge müzik dalı olacaktı. lngiliz tiyatro yazan Alan James'ın varatımı olan müzikal, 3 saat süreyle "The Princes OfWsks" adlı salonu sarsmaya devam ediyor. Ölümcül bir kazaya kurban giden Prenses Di'nin adını taşıyan tiyatro, seyirciyle bütünleşen bir görkem şölenine tanıklık ediyor her gece. Budy Holly'nin Oyküsü'nü, bitımsizbir heyecanla izleyen seyirciler, müzikalin özellikle son I saatlik bölümünde, koltuklanndan ayağa kalkarak sürekli Rock And Roll yaptılar. Hemen "her yaştan" yüzlerce gencın bir çoğunun gözleri nemlenmiş ve müzikalin bıhmınde *Oh Boy* ve "Ir's So Eas" adlı parçalar. artık dede olmuş eski "RockAnd Rofl"culan da coşkuya boğmuştu. YQDİ yıla ilk adımlanmızı atarken Önümüzdeki hafta ortalannda 1997 yılmı geride bırakmış, 1998'e ilk adımJanmızı atmış olacağız. I997'yi geride bırakıp da ne olacak yani! Yine birbirlerinin art niyetierini araştıracak kendilerini büyük gören dünya çapındaki yöneöcilerle çeşit çeşit uzmanlar. Duruma bakılırsa pek değişik olmayacak galiba Fransa'nın durumu. Her şeyden önce, şu "iki kişilik birfikte yaşam", kimi zaman "ortakhk'' kavramının pek de olumlu bir şekilde uygulanamadığı görüldü. Ama her anlaşmazhktan sonra ortalığın derhal yatışması, bir yerde rahatlatıcı olmuyor değıl. Fransa önemli olaylara sahne oldu 1997 boyunca. Kuşkusuz, bunlann arasında en önemlisi, Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın gecen 21 Nisan'da aniden Millet Meclisi'ni feshetmesi oldu. Devlet Başkanı'nın bu karannı anlamak - Fransız siyasal uzmanlarından bin de olsanız son derece zor. Düşünün, sağ partiler egemen mı egemen. Bu koşullarda sen gel yandaşlanna yeni bir sınav yükle.Böylesine bir "yanlış besabın" ağır bedelini ödüyor şımdilerde eski sağ iktidar. Ortada fol yok yumurta yokken feshedersen Meclis'i, "evdeld hesabm çarpya uyTnadıgını" da görmezliîcten gelemezsin işte, diye hayıflanıyor. 1997'nin sıcak bir yaz akşammda Fransa'yı çalkalandıran, türü değişik bir olay bir anda küreselleşmenin "flrtına''sına kaptırdı kendisini. Galler Prensesi Diana ile sevgilisi Dodi El-Fayed, Ritz otelinin önünde arabaya binıp, Dodi'nın evine doğru âdeta ok gibi rirlayarak PARIS IVtiŞEL PERLMAN Alma tünehne vardıklannda ecel bekliyordu onlan. Kaza günierce tartşıldı halk arasında. Fransız polisi ise soruşturmayı henüz noktalamış değil. Ancak bu olayda bir günah keçisine gereksinim vardı. Gece gündüz demeden koşuşturan. büyük bir "scoop" (atlatma haber) peşindekj foto muhabiri arkadaşlardı suçlular... Ya, bu tür dedıkodu dergıleriyle fotoğraflan her hafta gazete bayiinden saön aldıktan sonra âdeta kapagından son sayfasına kadar ezberleyen merak edenler kimdi? Değinmek ıstediğımız bir başka konu Başbakan Lionel Jospin'in Fransızlar tarafından nasıl algılandığı. Hükümet başkanı, yakınlanna göre, kendisini "gururiu", "emin" ve "nmtla'' görüyormuş. Buna karşılık, seleflen Alain Juppe küçümseyici, Edouard BaDadur kendisi beğenmış ve Pierre Beregovej- teknokrat olarak değerlendiriliyor. Lionel Jospin'ı ise "mütevaa"olarak görenJer var. Öte yandan, son zamanlarda, çok şükür, Fransa terönst eylemlere hedef obnadı. Paris ağır ceza mahkemesinde geçen salı gecesi ünlü "Cartos", "Yaşasın devrim, ADahüekber" diye bağırmaktan kendinı alamadı, yaşam boyu hapis cezasına mahkûm edildikten sonra. Bir "efeane"nin sonunu gözler önüne sermekteydi bu bağınş... Stockholml998'de kültür başkenti Stockholm yeni yıla büyük beklentilerle giriyor. tki yıllık haarlanıştan sonra Stockholm, Avrupa'nın kültür başkentliğini Selanik'ten devralıyor. Kültür başkentliği d emek, yılm 365 günü hemen he r sanat ve kültür dalında 1000'den fazla program yapılması anlamına geliyor. Programın yalnızca yabancı gazetecilere tanıtılması, otel dahil iki gün iki gece sürecek. Tema; buz ve ateş, yazıyor bize gönderilen davetiyelerde. Kuzey lsveç'teki Jukkasjarvi kasabasındaki buzdan otelin bir benzeri, buz katedrali Stockholm'de, o bölgeden getirilecek buzlarla kurulacak. Buzdan masalar, iskemleler ve meşalelerle aydınlatılan buz duvarlar konukJar için gerçekten de bir buz ve ateş gösterisi olusturacak. 1020 programdan 600'ü devlet desteğiyle gerçekleştiriliyor; diğerlerideya sponsorlar aracılığıyla ya da özel sanat kuruluslannın işbirliğiyle. Kültür başkenti olmanın bedeli 460 milyon kron, yani 12 triryon lira. Aranjörler, masraflann çıkanlması konusunda kaygılı değiller. Çünkü kent,heryıl bir önceki turizm rekorunu kırmakta. Ne var kı. gerçek GURHAN UÇKAN kazarumın çok başka olması bekleniyor. Kentin çokuluslu ve çok kültürlü olmasmın bir kaynak olduğunun 1998 boyunca gösterilmesi, kanıtlanması amaçlanıyor aynı zamanda. Kentin 24 dış semt yönetimi, bu amaçla yüzden fazla öneriyle geldi aranjörlere. Ömeğin, Türklerin ve diğer bazı göçmen gruplannın yoğun olduğu semtlerde farkh kültürlerin gerçek bir değer kaynağı olduğunu gösterecek programlar hazırlanıyor. "Okuma snrûyor" başlıkb program çerçevesinde yerli ve yabancı yazarlann okullan ziyaret ermeleri ve kendi yapıtlanndan örnekleT okuduktan sonra öğrencilerle konuşmalan tasarlanıyor. Bizdeki lise n-III'ün karşılığı olan cimnazyumlarda gençlerle birlikte olacak konuk yazarlar. Sergiler, bale ve opera ziyaretleri. tiyatro turneleri ve müzik konserleri de günleri ve yerieri saptanmış olarak programda yer alıyor. VEFAT ve BAŞSAGUGI îstanbul Oniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi Profesörlerinden, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kururnu kuruculanndan ve Bilim Kurulu ilk Başkaru, Türkiye Bilimler Akademisi Onur Üyesi, TÜBtTAK Marmara Araştırma Merkezi gönüllü araştıncısı, Mainz Akademisi muhabir üyesi Fransız Legion d'Honneur nişanı sahibi, Turkish Joumal of Mathematics Advisory Board üyesi, Türkiye'nin onur duyduğu MATEMATÎKÇI, BÜYÜK BlLlM ADAMI Ord. Prof. Dr. CAHİTARF26 Aralık 1997 Cuma günü vefatetmiştir. 29 Arahk 1997 Pazartesi günü saat 10.00'da Istanbul Üniversitesi merkez binasında düzenlenecek törenden sonra Levent Camii'nde (lç Levent) kılınacak öğle namazını takiben Zincirlikuyu Mezarlığı'na defhedilecektir. Kendisine Tann'dan rahmet, ailesine ve bilim dünyasına başsağlığı dileriz. TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ İSTAÎVBÜL ÜNİVERSİTESİ-ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNİK ARAŞTD3MA KURUMU TÜBİTAK MARMARA ARAŞTIRMA MERKEZİ Modern Türkiye'de temel bilimlerin kuruculanndan olan Ord. Prof. Dr. CAHtTARF'ı kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Ailesine. ve Türk bilim dünyasına başsağlığı dileriz. BfLKENT ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ MATE1VIATİK BÖLÜMÜ Bilimi yaşamının her anında dolu dolu yaşayabilmiş Matematikçi CAHİT ARF'ı kaybettik. Sevgili hocamızın yasam biçimi ve Matematik tutkusu her zaman esiıı kcyrsağımtz olacaktır. ODTÜ, MATEMATİK BÖLÜMÜ ÖLÜMSÜZLÜĞE SAYGI JJlkemiz ve dünyanın sayılı bilim adamlanndan CAHİT ARF'ı yitirdik. Sayın Hocam, Matematiğe ve bilime, tabii ki insanlığa olan katkılannız bizi hep onurlandırdı. Ölümünuz ise sorumluluğumuzu arttınyor.. Rahat uyu. . MEF (Modern Eğitirn Fen Dersanesi) Matematik Öğretmenleri VEFAT ve BAŞSAGUGI TÜBÎTAK KURUCULARINDAN Ord. Prof. Dr. CAHİT ARF'ı kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Merhuma Tann'dan rahmet, ailesine ve bilim dünyasına başsağlığı dileriz. MARMARA ARAŞTIRMA MERKEZİ CAHİTARF KÜTÜPHANESİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear