25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyef İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç # Genel Yaym Koorduıatörü: Hikmet Çetinkayı 9 Yazıişlen Müdüıieri. İbrahim YUdız - Dinç Tsyımç • Sorumiu Müdün Fikret tlkiz • Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kanı •Görsei Yönetmen:fikretEser Dış Haberier Şinasi Danışoğlu • knhbarat Cengiz YıMınm 0 Ekonomr Mehmrt Saraç # fCCütür Handan Şenköken • Spor Abdûlkadir Yücdman • MakaJeier Sami Karröen • Düzetone AbduBah Yazra#F«ograi: EntoğanKöseoğJu •Bılgı-Belge: EdibeBuğra^YurtHaberleri Mehmet Faraç Yaym Kurulu:taıanSdçuk (Başkan). Oriııuı Erinç, Oktay Kurtböke. Hikınet Çetinkava. Şfiknu Sooer, Ergıın Baks, Dmç T.yanç, Ibrahira Yıldız, Orban Borsalt, Mamft Balba\, HaJun Kara. Ankara Temsilcisi: Mustafa BaJbay Atatürk Bulvan No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara fel: 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • îzmir Temsilcisi: Serdar Kınk, H. Ziya Blv. 1352 S.2'3TeI.4411220, Faks:4419117»Adana Temsitaa. Çetin Yigeooghı, înanü Cd 119 S. No: 1 Kat: 1, Tel: 363 12 11, Faks: 363 12 15 Müessese Müdürü. Üftio Akmeu 0 Koordınatör Ahmet Komlsan 9 Mutasfc: Böknt Yener«tdare Hûseym Gûrer • Isletmc: Önder Çeffli • Bılgı- işlem NaU Inal % Bılgısayar Sıstem Müreva ÇBer • Sanş. F«zik* Kaza MEDYA C: • Yönetım Kunıl Başkanı - Genel Müdür. Cülbi Erduran # Koordınator Reh Iptnun # Genel Mûdûr Yardımcıs SevdaÇoban Tel 514 07 53 5139580-5!38460-61.Faks 513846 Yayımlayan ve Basan: Venı Gün Haber Ajansı, Basul ve Yayıncıfık A Ş Tü*ocag;Cad 39 41 C^aloğlu 34334 Ist PK 246 Istanbul Tel (C2I2) 512 05 05 (20 hal) Faks (0712)513 85 95 28ARALIKI997 lmsak: 5.48 Güneş: 7.21 Öğle: 12.13 tkindi: 14.29 Akşam: 16.50 Yatsı: 18.18 Süpüden ayrı düşen balina • Haber Merkezi - Yollannı şaşırarak Avustralya'nın Fraser Adası kıyılanna gelen balina süriisü, gönüJJü kurtarma ekiplerinin kılavuzluğunda uzaklaştınldı. Balinalar kılavuzlann yardımıyla adanın 200 km. kadar kuzeyinde bulunan derin sulara ulaşırken ada sakinleri. sürüde bulunan iki balinanın tekrargeri döndüğüne tanık oldular. Bılinmeyen bır nedenle sürüden kopan iki balinanın kendilerine yabancı bu sahillerde ne aradıklan anlaşılamadı. Meteoroloji 900lü haflarda • NEVŞEHİR(AA)- Devlet Bakanı Burhan Kara, 9001ü hatlar aracılıgıyla meteoroloji tahminlerinin anında halka bildinleceğini söyledi. BakanKara, 1998'in, Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü için atılım yılı olacağını, teknolojik ımkânlann tümünü kullanacaklannı kaydetti. 1998'in ocak ya da şubat ayı içinde, Ankara'da başlayacak radarla ölçümlerin, daha sonra tüm yurt genelinde yaygınlaştınlacağını belirten Kara, Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nûn de artık tahmini değil. gerçek ölçüm raporlannı vermeye başlayacağını bildirdi. Yetiştirme yurdundan sahneye, aryadan türküye geçen Şükriye Tutkun: Ben devlet çocuğuyum 4 Seshtndeki yaşamm hüznü' AYŞE YPLDIRIM Ona "BeyazTürkücü* ya da "Beyadann Tür- kücüsü" diyorlar. Istanbullu, opera eğitimine karşın türkü söylüyor. Türküleri "faziasryia yö- resel olmadan, çağdas bir yaklasunla" yorum- ladığı için kendisine böyle bir yaîaştırmada bu- lunuldugunu düşünüyor. Şükriye Tutkun, pop sanatçılannm mantar gibi bittiği bir sırada duru ve yumuşak sesiyle söylediği türkülerle dikkat çekti, Ilk klibini ka- sedinin de adı olan "SevinGayn"ya çekmişti ama pek fazla yankı bulmarruştı. Ikinci klibi "Arda Bovtan" ise müzik dünyasında köşe yazarlan- nın da kaüldığı bir tartışma başlattı: Moderni- ze türkü, pop türkü, türkülerin şehirli yorumu... "Sesimde hüzûn var, insanlar ağhyor" diyen Şükriye Tutkun, bu hüznü geçmişte yaşadıkla- nna bağhyor. İki yaşmda yerteştirildiği yetiştir- me yurtlannda 13 yıl kalmış. Aslında bu öykü- sünü anlatmak istemıyor ama "oradaki çocuk- lara örnek olmak" istiyor. Kulvarlan, hitap ettikleri kesim ayn olsa da kendisi gibi büyümüş pop müzik sanatçısı Do- ğuş'u hatırlatıp, "Toplum sizleri sevip, bağnna basarken günah mı çıkanyor, vicdaıiını mı ra- hatianyor" diye soruyoruz. "Ben yetiştirmeyurdunda büyüdüm diye aa- VTp kasedimi aJacaklarsa almasınlar" deyip ek- liyor: "BenibenimsemeleribununlaOgüibirşev değiL İnsanlar beğendikleri için, kendi müzikal dünyalanna hitap ettiğün için beni benimsedi- ler.Ama Doğuş'unki farkta.Doğuşçokpropagan- djtsını yapıyor bu işin, ağbyor,inliyor. Ben hiçbir zaman bunu yapmadım." Özgürlükten yana Şükriye Tutkun, türkülenn- de de bunu vermek istiyor: "Küçüklüğümden beri ber şeyimi kendim oluşturduğum için, ko- şullannu kendim varatögım için, tek başına mü- cadeleyi sürdürdüğüm için şimdi de özgürlüğü- me düşkünüm. Bana müdahale edilmesi. Şük- riye şunu yapacaksın' denmesi beni çıklırtryor. Çünkü hiç künsenin benim ûzerimdeemeği yok. Sadece devietin emeği var benim ûzerimde. Be- nim anam da babam da deviet; iyi de otsa kötü de olsa ben devietin çocuğu> um." Lıseden sonra güzel türkü söylemek için kon- servatuvann halk müziğı bölumüne girmiş. Ama biryıl egitim aldıktan sonra aynlmış. u Babmfi- ziği eğitinıi almaya karar verdim.Çünkü hem ses eğftüni abnm, hem adanı gibi Bab miidği öğre- nirim diye dâsünüyordum. Onun üzcrinc her şe>i donatabüirsin. Halkmfiziğini okulda öğren- mek gerekmiyor. Çok iyi türkücüler var. onlan dinleyerek de öğrenebilirsin. Bir de sesüni iyi kullanırsam eğer her şeyi söyleyebilirim di>e dâ- şûndüm" diyor. Bu kezopera-şan bölümünü kazanmış. Biryan- dan da çalışmış. TRT Gençlik Korosu, Istanbul Operası Gençlik Korosu, yetiştirme yurtlannda müzik öğretmenliği, dublaj... Asbnda bizonu "PlastipSbow"daki Tansu ÇB- ler seslendirmesinden de tanıyoruz. Aldığı şan eğitiminin önemini ve kendisine kattıklannı yadsımıyor, ama "arya söyierken duygulanmadığuu" vurguluyor. Bunun üzerine okûldaki Amerikalı şan hocası Madam Köpe'yle türkü çalısmaya baslarruş: "Onunia çahşmayabaş- ladıgunızda o da gördü ki türkü söyierken ben çokduygıdamyonun, ağbyorum. Egzersiz yapt- yoniA oniar çâiıyor ben söylüyorum. Biz saha sümuk bir baldeyiz." Bu arada klasik müzikten de uzaklaşmamış. Dogru şan teknigi için opera dinliyor. Bir de et- nik müzikler... Birçok ülkenin etnik müzikleri- ni dinleyerek kendi sesine ve müziğine katkılar yapmayı amaçlıyor. Zaten türküleri de bir ara- yışın ürünü: " Benim düşüncem şuvdu; türküleridaha din- lenilir hale getirmek. Kimlerc dinJeteceksin? Gençlere. Liseye giden gençlerin birçoğu türkü- lerden bihaber. Bunlara nasıl ulaşabilirsin? Da- ha Bau formlan kullanarak, Baü müziğindenya- rarlanarak ama çok uçuk olmay^cak bir şekü- de. ArO ben de klasik türkücü gibi söyiemedim.Ne, çokBaûtara ar- ya gibi, ne de çok yerel sövle- dim." Madam Köpe, yurt- dışına gittiğinde o da konservatuvan bırak- mış: "Bir başka şan bocasıyla çalışmak istemiyordum. Ne alacaksam almıstim zaten. Sesim yerini butanuştu. Arbk hazı- nmdedün." Ardından 6-7yılpi- yasada şarkı söylemeye başlamış. Barlarda şar- kı söylemenin büyük bir avantaj olduğunu söylü- yor. Okulda öğrendiği şey- leri uygulama imkânı bula- rak piştığini anlatıyor. tkinci kasedinde daha fark- lı şeyler yapmak istediğini söy- lüyor: "Mesebankmsızanlam- sız bağırmak istiyonım. Ç^hk- lar atmak istiyonım, algrtlar çek- mek istiyonım, içimden gekliğince vokaDeryapmak istiyonım,sadece bir fornıa bağh kalarak değil veya bir tür küyü söylemek değil. tkinci albüm- de belki öyle şeyler yapacağız.' Mart ayında Fransa Kültür Bakanlığı 'nın katkısıyla üç- dört konser için Fransa' gidecek olan Şükriye Tutkun, 18 Ocak'ta da AKM'de bir konser ve- recek. Kültür Bakanhğı öneri bekKyor îstemihan Talay, yerli filmlerden yüzde 10 vergi almmasmı kendisinin de istemediğini söyledi BAHAR TANRISEVER ANKARA - Sinema emekçileri ve örgüt- lerinin, yerli filmlere yüzde 10 vergi uygu- lamasına yönelik tepkileri gıderek artarken Kültür Bakanlığı, alınacak paranın yeniden sinemaya aktanlması için öneri bekliyor. Kül- tür Bakanı tstemihan Talay, yüzde 10 vergi alınmasına kendilerinin de karşı olduğunu, ancak uluslararası sözleşmelerin bu uygula- mayı kaçınılmaz kıldığım söyledi. Amerikan fılmlerinın egemenliğini zayıf- latmak için Avrupa'da Eurimages, Audiovi- suel, Euroka gibi fonlann kurulması yoluna gidilirken yerli ve yabancı filmlerden alınan rüsum vergisini eşitleyen Türkiye, sözleş- mede kendisine tanınmasına karşın, yerli fîlmlerin korurunası amacıyla 5 yıl vergi al- mama hakkım kullanmıyor. Yerli ve yaban- cı filmlerden yüzde 10 vergi alınmasına iliş- kin tebliğin Kültür Bakanlığı'nın çekincesi- ne karşın kabul edilmesınin ardından, sine- ma örgütlerinden gelen tepki de giderek ar- tıyor. SESAM'dan yapılan açıklamada, yer- li ve yabancı fîlmlerin rüsum vergisinin eşit- lenmesi "Amerikan yönetimine \erilmiş bir ödün" diye nitelendi. Eğlence vergisi adı al- tında belediyeler tarafından alınan rüsumun "kültür düşmanlığuu besiediğT savunulan açıklamada. Türk sinemasının yeni bir dar- be yeme tehlikesiyle karşılaştığı belirtildi. Talay, kendilerinin de karşı olduklan yüz- de 10 verginin uluslararası sözleşmelerin ge- reği olduğunu vurguladı. Başka bir yöntem bulunması amacıyla Maliye Bakanı Zekeri- ya Temizei ile görüştüğıinü kaydeden Talay, u Elde edilen kaynaklar maliyeye bakanhğı- na bir gelir olarak girmek yerine sinema fo- nuna aktanldığı takdirde, bu yeni Türk fîlm- lerinin desteklenmesi için bir ortak kaynak ha- line de dönüşebilir" dedi. Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ab- dulah Dörtlemezde Maliye Bakanlığı 'yia yap- tıklan görüşmelerde yefll filmlere 5 yıllık ko- ruma getirilmesini istediklerinı, ancak ka- bul ettiremediklerini belirtti. Sinema sektö- rü temsilcilerinden, filmlerden sağlanacak gelirin tekrar sinemaya aktanlması yönünde ürettikleri düşünceleri ve önerileri bakanlı- ğa yansıtmalannı isteyen Dörtlemez, uygu- lamanın sektöre karşı alınmış bir tavır olma- dığını söyledi. Talep çok arttı Hepatit-B asısıpiyasada bııhmamıyor • Türk Eczacılar Birliği Başkanı Mehmet Domaç, hepatit-B aşısının birdozunu Sağlık Bakanlığı'nın 75 cente mal ettiğini, ithalatçı fırmalann ise yaklaşık 15 dolardan piyasaya sunduğunu söyledi. İstanbul Haber Servisi - Gazeteci Nurcan Çalaroğlu'nun ölümüyle kamuoyunun gün- deroine gelen ve medyanın konuya yönelik kara tablo haberleriyle şişirilen hepatit-B aşı- sı. ülkemizde çılgınlığa dönüştü. Yıllardır hepatit-B konusunda riskli böl- geler arasında yer alan Türkiye'de suni ola- rak yaratılan gündemle beliren yoğun talep sonucu aşı satşlan geçmiş yıllara oranla 7- 8 kez artmasına karşın piyasada bulunamı- yor. Türk Eczacılar Birliği Baskanı Mehmet Domaç, bu çılgınlıktan yararlanan kesimle- rin apaçık ortada olduğuna dikkat çekerek "Saghk Bakanhğı'nın bir dozunu 75 cente mal ettiği aşırun diğer ithalatçı firmalar tara- fından yaklaşık 15 dolardan pryasaja sunul- masısonderecedüşündürücüdürn dedi. Do- maç, hepatit-B karmaşasında her türlü kuru- mun, firmalar kanalıyla elde ettiği aşılarla kampanya yapmasının da yasalara aykın ol- duğunu, bu kampanyalann süraıesi halinde ithalatçı firmalar hakkmda 18 bin eczacının dava açma aşamasında olduğunu vurguladı. Domaç. hepatit-B konusunda Dünya Sağ- lık Teşkilah'mn sınıflaması doğrultusunda Türkiye'nin orta dereceli riskli bolgeler ara- sında yer aldığını belirterek şunlan söyledi: "Ctornizdeheparit-Bviriisütaşıyxıukora- nı yüzde lO'dur. Bu dün böyleydl bugün de aynı orandadır. Satışlardaki patiama,yaraa- lan suni gündemle oluşmuştur. Bir başka de- yişle satışlann bu kadar şişmesinin arkasın- da ithalatçı flrmalann konuy u medya kana- byla köriiklemesi yatmaktadır. Bir başka U- ginç yan ise Sağlık Bakanlığı'nın 152 bin li- raya (75 cent) ithal ettiği aşuun ithalatçı fir- malar taranndan 15 dolara (3 milyon 60 bin) piyasada saülmasHür." Ülkemize hepatit-B asıstnı getiren ithalat- çı firmalar isebu aşıyı Türkiye'ye düzenli ola- rak yıllardır getirdiklerini, ancak yaratılan kamuoyuyla piyasada oluşan yoğun talebi karşılamakta son günlerde zorlandıklannı belirttiler. Firma yetkilıleri, 1998 yılının an- cak ilk üç ayında hepatit-B aşısının piyasa- da rahatlıkla bulunabilir hale geleceğinı be- lirttijer. Sağlık Bakanlığı da 1998 yılından itiSaren hepatit-B aşısını, 0-1 yaş grubu ile riskli grup arasındayer alan hekim diş hekim- leri, eczacılar, tıbbi teknisyenler, ebe ve hem- şıreleri ile kan merkezi ve istasyonlannda çalışan sağhk personeline ücretsiz olarak yapmaya başlayacak. Sağlık Bakanlığı konuy- la ilgili genelgesinde. aşınınriskliolarak sap- tanan sağlık personeline gerekli testler uy- gulandıktan sonra yapılacağmı duyurdu. SAK USTUNDE MÜJDATGEZEN Kooperatifler Eğer bir kooperatif inşaatına giriyorsanız çok dikkatli olun. Son yaşanan bir olay, bu konuda ne denli titiz davranmak gerektiğini bir kez daha vurguluyor. Ekşioğlu Inşaat'a ait Simgekent Yapı Kooperatifi (pek çok Ekşioğlu var, kanşmasın) Kadıköy yakasında Ünalan Mahallesi mevkiinde, belediyeye ait bir arsa üzerinde blok inşaatlar yükseliyor. 120 metrekare katlann aylık ödeme şekli, iki yüz ellı milyon lira. Ama bir kolaylık yapmışlar, eğer 24 ay süreyle öderseniz o zaman ayda yüz altmış milyon ödeyebilirsiniz. Bundan önce ödediğiniz üç milyar civanndaki para hariç. Yani binalar size toplam altı buçuk-yedi milyara mal oluyor, ama çıplak duvar olarak. Inanılmaz bir kooperatif rakamı... Dikkatli olun. Bir kooperatife girerken size vaat edilen hiçbir söz yerine getirilmeyebilir. Koltuklar TBMM'nin yeni onanlmış salonunun koltuklan gerçekten çok güzel. Değerti deriden yapılmış ve uzun ömüriü şeyler. Orada bizleri yönetecek binlerce popo oturacak. Ama biz popoyla değil, kafayla yönetilmek istiyoruz. Bu nedenle, bu değerii koltuklara layık olduklan değeri vermek de sevgili vekillerimize düşüyor. Haydi, yeni koltuklann hakkını verin. Milleti mahcup edin. Biz mahcup olmaya hazınz. Aziz Nesin İlköğretim Okulu Bu hafta Ali Nesin'e bazı bağış duyurulan gelmiş. Henüz bana fakslamadı. vakıfbank Çatalca Şubesi'ne bağış yollayanlar bana bildirebilirler. Aziz Ağabey'in güzel ve anlamlı bir şiirini buldum. Bu hafta bağış listesi yerine onu yayımlıyorum: MERAK Içimde bir merak öyle bir merak Ölümümden bir ay sonra bir güncük yaşamak Ve dostu düşmanı / suçüstü yakalamak. A. NESİN 1978 OKUYUN: llhan Arsel / Tevrat ve Incil'in Eleştirisi. İZLEYİN: Helıkopter / Tuncer Cücenoğlu / Bursa AVP Tiyatrosu. SEVİN: Sağlık. Çok Yaşa Kamer Genç Geçen hafta yaşamımda en içten güldüğüm bir iki gün yaşadım. Bunun nedeni TBMM Başkan Vekillerinden Kamer Genç'ti. O'na teşekkür ediyorum. Gerçekten katıla katıla güldüm ve bunu sevdiklerimle paylaştım. Telefonda Tekin Arai'a anlattım, arabada idi, direksiyon başında, gülmekten arabayı vuruyordu... Kamer Genç, Meclis'te kürsüye çıkt ve sozlerine çok bilinen bir atasözü ile başlamak istedi: "Hani meşhur sözdür, anlayana davulzuma, yok yok sinek miydi?.. Neyse, yani anlayana şey... Siz anladınız canım..." Salondan gülüşmeler... Akşam canlı yayında kapanış haberierine çıktı Kamer. Spiker sordu; "Atasözünü ezberiediniz mi?" 'Tabii canım zaten sık sık kullanınz, ama orada dilim sürçtü... Sözün aslı şu: Anlayana davul zurna az, Anlamayana TV haberleri Ne oluyor?.. Anlayanınız var mı?.. Televizyon haberierinde hiç alışmadığımız bir hafifliktir gidiyor. Falcılar, hayat kadınlan, eşcinseller haber bültenlerinin onur konuğu... Sizin onurunuz bu kadar mı TV'ciler?.. sivrisinek çok..." işte ben burada gülme krizine girdim. Çünkü Kamer'in mantığı öyle diyor. Davul zurna azsa, sivrisinek de çoktur. Ya da sivrisinek azsa, davul zurna çoktur. Ne kadar mantıklı. Ertesi gün Meclis muhabiri genç gene sordu Kamer'e: "Artık ezberiediniz mi?"diye. Kamer de başladı gülmeye ve ıkinci günün sonunda ıkına sıkına doğruyu söyledi: "Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az." Peki ben bu olaya neden bu kadar çok güldüm?.. Kamer Genç... Mecbur musun bilmediğin bir sözte konuşmaya başlamaya?.. Bırak sivrisinek az olsa ne olur, çok olsa ne olur?.. Bildiğin bir sözle başla, arkası gelir... Ama hakkını teslim ediyorum, tüm bunlar olurken çoksempatiktin... Çocuklar için Sevgili çocuklar.. Bu hafta gene sizlere küçük bir şiirle sesleniyorum. Şiirin adı: ÖĞÜT. Büyüklerim bazen bana / birçok öğüt veriyorlar. Sonra bir de bakjyorum / bana YAPMA dediklerini Kendileri yapıyoriar... Adalet Bakanı Devlet Güvenlik Mahkemeleri'ni eleştiren Batılılara "Engizisyon Mahkemelen"ri\ ömek vemniş. "Hâlâ kurtulamadılar" diyor. Yani bu son sözü söylemese, adama soracaklar: "Siz hâlâ oralarda mısınız" diye. Hoş, gene soruyoriar ya... Biz razıyız Batı'nın şimdiki engizisyon mahkemelerine Sayın Bakan. Bizim adalet sistemimizi geriletin ve şimdiki Batı'nın seviyesine getirin. Razıyız. Erbakan-Yılmaz Erbakan: "Mesut Yılmaz yurtdışı gezisinde onunımuzu zedelemiştir" dedi. Halbuki kendisi Ubya'ya gittiğinde Kaddafi'nin yanında onurumuzu kurtarmıştı... Pol/tika ne biçim bir şey. Hep yalan dolan üzerine mi kurulacak? Bu millet hep aptal yerine mi koyulacak?.. Ayıptır. Beni güldürenler Eski yıllarda yazlan Florya'ya giderdik. Yaşamımın en mutlu günleri orada geçti. İki katlı nefis evler yazdan yaza şenlenir, sezonluk komşuluklar yasanırdı. Bir gün üst katta kaldığımız dairenin balkonunda oturuyorum. A/t komşuya bir hanım konuk geldi. Dışanda konuşuyorlar yaz günü. Ben de ister istemez söylenenleri duyuyorum. Kadıncağız dert yanıyor. Oğlunun biraz kıt zekâlı olduğunu herkes biliyor. O da özel okula vermiş. Normal okulda okuyacak kadar normal değil oğlan. - Bütün öğretmenlere para yedirdim şekerim, oğlanın durumu iyi, yalnız o namussuz Ingilizceci bir türlü parayı kabul etmiyor..Tabii ben buna çok güldüm ama güler misin ağlar mısın? Parayı kabul etmeyen Ingilizce öğretmenine kıayor kadın. Rüşveti kabul edenleriyi... Bu yaşanmış olayı anlatırken gözümde en saygın meslek olan ve benim de on beş yıldır yapmaya çalıştığım öğretmenlik mesleğine gerçekten gönül verenleri bu işin dışında tuttuğumu da belirtmek isterim... Neyse oğlan tek dersten borçlu da olsa sınrfı geçti. Ingilizceci belki patrondan azar işitmiştir, onu bilemem... Pazarın fıkrası Cemal, Temel'e çapkınlığını anlatıyormuş: - Bu Emine beni öyle seviyor ki Temel, bir hafta görüşmedik, beni görünce kollannı iki defa boynuma doladı, deyince Temel: - Vay anasını, amma uzun kollan varmış, demiş. iki film Bir Fransız filmi izledim. Belli ki küçük bütçeyle çekilmiş, Amerikan sinemasıyla yanşa kalkmayan bir film. Baştan sona. oyunculuk, yönetim, yapım, senaryo, hepsi harikaydı. İki saate yak/n süre nasıl geçti anlamadım. Yalın bir anlatım, abartısız oyunculuklar, nefis bir öykü ve senaryo. Bir Ispanyol filmi izledim. Çok güzeldi. Beni baştan yakalayıp sonuna dek aldı götürdü. Hiç sıkılmadım. Küçük bir yapımdı ama çok iyiydi. Oyuncular çok iyi oynuyoriardı. Bu iki filmi insan, ister istemez Amerikan filmleriyle karşılaştınyor. Çünkü Amerikan sineması tüm dünyada olduğu gibi içimize girmiş duıumda. Coca Çola gibi, McDonald's gibi vazgeçilmez şınngalardan oltnuş. Bu iki filmde de hiçbir Amerikan kokusu yoktu ve beni çektiler. Tıpkı döner veya patlıcan kızartma gibi. Onlarda da Amerikanlıktan eseryok, ama lezzetliler. Acaba biz kendi kendimizi mi şartlandınyoruz?.. Yoksa bu kadar çok enjeksiyon yapıhnca ister istemez insanoğlu teslim mi oluyor?.. Alışkanlık kötü şey ama alışıyoruz işte. Arada bir başka iyi şeyteri de denemek lazım. Farkı fark etmek için iyi oluyor. Ekran gafları Maç spikeri Galatasaray maçını anlatryor "Fatih Terim maç başladığından beri sürekli ayakta... Maç başlayalı üç dakika oldu..." Yoruma gerek var mı? Mete Sezer O'nu 1960 yı- lında Şehir Tiyatrolan'nda tanıdım. Mete Ağabeyimiz ol- du. Uzun boylu, yakışıklı, tatlı bir adam. Şimdi hastanede yatı- yor. Bu denli ya- şama bağlı kişi- lerin hastalanma- sını hazmedemi- yorum. Kendine dikkat et Mete Ağabey... Sana hemen şifa dili- yorum. Çabuk kalk. Pazarlık ve duvarlık sözler TAVUS KUŞUNUN GÖRKEMİNE BAKMAYIN, SESİ BİR FELAKETTİR... mektUplan «Kütahya dan Cem Öncel... Yeni yılın kutlu olsun Çem arkadaşım. • Amasya'dan Dilem Koçak... Sevgili Dilem. Time dergisinin kampanyası yıl sonunda bitiyormuş. Atatürk'ün ikinci sıraya düşmesi konusundaki duyarlılığını kutluyorum. Gerekçelerin de doğru. TV'ler ilgilenmiyor bu konuyla. Eşcinsellerin fallan daha ilginç geliyor. • Tekirdağ'dan Fatin Seçgin... Şirin şiirin çok güzel, ama yerim dar. Sağ ol. • Ankara'dan Yücel Demir... "Insanlann idam edilmesine karşıyım yaratıklann değil" demiş... Hukukta kimin insan kimin yaratık olduğuna kim karar verecek?.. Yani yargıçlar Sıvas katillerine hangi kriter üzerinden ceza verecekler?.. Orada benim en sevgili dostlanmdan Asım Bezirci öldürüldü. Ama o da yaşasaydı, hem insanlann hem yaratıklann, devlet tarafından öldürulmesine karşı olurdu. Biz sokakta başıboş dolaşan köpeklerin bile itlafına karşı çıkarken sizin düşüncenizin yanında olmam mümkün değil. • Konya'dan Hülya Özdemir. Türk halk müziği konusunda eğitim almak istemen çok güzel. Doğru adrestesin, çünkü MSM'nin en iyi dallanndan biri bu. Seha Okuş ve Adnan Ataman yönetiyoriar. LJse mezunu olman ve sınavı kazanman yeter. 1 Ekim'de giriş sınavlan yapılır, başanlar dilerim.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear