25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ARALIK1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 <UŞBAKIŞI -<•• - . •-• MEMET BAYDUR Hafif, lnzhbir utopia denemesiKas\m aymda ölenbüyük aydın, ta- rihçi Isaiah Bernn'in olağanüstû iki yapıtıyla cebelleşirken araya tlhan Mimaroğkf nun geçetı haftalarda sö- zünü ettiğim Yokistan Tasansi girdi. Önce Sayın Mimaroğlu'nvm kitapçığı- m, sonra da Berlin'in Gerçeklik Du- yutnu (Düşüncüler ve Tarihleri Üstü- ne Çahşmalar) adlı yapıtmdaki Sosya- lizm ve Sosyalist Kuıamlar adlı yazı- sını okurken şunu düşündüm: Efla- tun'dan günûmüze kadarkimbir< uto- pia' kurarsa kursun 'sosyalist' bir top- İum düşleyerek başlamış işe. TbomasMore'dan, Campandla'nın Güneş Kenti'ne ya da Harrington'un Oceana'sına kadar bütün yokistan ta- sanmlannda önce toplum düzeni ve "müUdyet" kavramı ûstûne yazılıp çi- zilmış asırlarca. Araya BabeuTu, Sa- int-Simon'u ve Chartes Fourier'i de katmak mümkün. Auguste Comte, Saint-Simoo'un ızindeydı. Onıın yapıtından etkilen- mişti. Berlin'den öğrendiğimize göTe, Engete, Saint-Simon'u eleştirirken o- nun "nesnderi" dûzenlediğini söyler, insanlan değil. Bu önemli bir eleştiridir gibime ge- Hyor. Çûnkû gerçek bir utopia "şeyter- den* önce insanlarla ilgilenmek zo- rundadır. İnsanlan düşlemeden onla- nn mülkiyet hakkındaki ahşkanlıkla- nra değiştirip başka bir düzeye çıkart- mak pek kolay bir iş değildir. Her şeyin hızlı ve hafıf yol aldığı günümüzün özenti dünyasmda kendi halindebir oyun yazan "hnfave hafiT' bir utopia kurmaya kalkarsa ne olur? Günlük bile değil saatlik bir utopia kurdurn aklımda. Söyle bir şey... • Gerçek bir utopia 'şeylerden' önce insanlarla ilgilenmek zorundadır. insanlan düşlemeden onlann mülkiyet hakkındaki alışkanlıklarım değiştirip başka bir düzeye çıkartmak pek kolay bir iş değildir. Her şeyin hızlı ve hafif yol aldığı günümüzün özenti dünyasında kendi halinde bir oyun yazan 'hızlı ve hafif 1 bir utopia kurmaya kalkarsa ne olur? Günlükbile değil saatlik bir utopia kurdum aklımda. ŞÖyle bir şey... "_bir basın toplantısı düzenleyen Başbakan, sorunun bir tdmlik değil, bir kişilik sorunu olduğunu açıktadı. Kozhervalanndaki lezzetia eski kozhetvalanyla ilgisi kalmamışsa; boş arsalarda çocuklar bütün gün tek kak maç yapıp akşa- müstleri ateş yakmryorlarsa; stnemalarda Amerikan fihn- leri dışında bir tek başka fibn oynamryorsa; Metin Oktay yapümaraası gere- kenbir köprünün ayağında hayaünı yitirntişse; demir- yoBan, trenfcr, istasyonlar benzinle beslenen yam- yamlann saygısa biünçsfe- fiğine esir düşmüsse; iktidar, yaz mevshnindeerik ağa^fan rmı, akasyalan ve pisiodan- nı anunsamayan ve önemse- meyen bir oy potansivettyle ik- tidara yaptşmak zorunda kah- yorsa; arök bu ülkenin başbakanı olmak istemediğini açıklayan Baş- bakan konuşmasında, gerçekten ba- ğunsız olmamız gerekiyor, gerçekten bağımsız olmak istiyorsak sahte, kof zenginlikler peşinde kosmayı bırakıp yoksulluğun onurunu taşunayı öğren- meH ve ulusça dayanışma içindeohna- tayiz; tûketim tutkusu ve bencflSikle mustarip, saygısahkla zedetenmiş, Id- şUiğinden ve geçmişinden kuşkuhı bir kabdMhğm birbirtyle ilintisiz bireyte- ri obnaktan çıkmanuı tekyolu, insan- lann birbirterini dinlemeye, duymaya başbunası vedediğim gibi yoksulluğun onurunu bağunsa olarak taşunaktan geçiyor dedikten sonratoplumdaki en önemli haklann "azmhk" haklan ol- duğunun alnnı çizen Başbakan'm ko- nuşması iki mttyonu aşan bir va- tantaş topluluğunun alkışlanyla sık sık kesildi. Sendikastz, özerk üniversi- tesiz, yargısı bağunsız otana- yan; tröstkre baglannuş bir basınla eli kolu bağuuimış bir toplumla çağdaşuygar- hğı yakalamak bir tarafa dursun. kimilerinin pek özendiği Arap cemaaüeri- ne benzeyeceğimia söyte- yen Başbakan, ülkemizin, ne halkiyia ne tarihiyle ne de dinamikkriyk bu duru- ma layık obnadığnu ekledL Başbakan'a göre memieke- timizgeçmişiylegeleceğinibir bûtûn olarak gören, bugünü anlayan ve yûzünü aydınhk bir geleceğe dönmûş insanlara muh- taç. Kendini beğenmiş kırk raum- hıka>dınlanyla; çıkanndan başka bir şey düşünme\en ırkcı - kafatasçı - mfl- fiyetçi - cahil ve tehlikeli idareciİeriyle; parahırsryla gözü dönmûş,kötütöğee- sir düşmüş, geçmişle ve gelecekte iKşt- ğini koparmtş kadrolanyla; ydlardır her fırsatta bir araya gelmeleri engeK- lcnmiş işçi-köylû-memur insanlanyla ulus olarak bir çıkmaza sürüklendiği- mizi ve bu kepazeükte toplumu yönet- mek hevesinde olan her partinin az ya da çok dahli olduğunu öne süren Baş- bakan, "bağımsvzhk" sözcûğûnûn içinde bulunduğumuz beyin krizine tek merfaem olduğunu savunurken; dûnyayı küçûltmekisteyenler, insanla- n, emekçfleri, aydmlan küçük gören- ler var; dûnyayı bir medya köyüne dö- nüştürüp kolaycayönetmek isteyenler var. Herkesi bir tek dûşünce, bir tek ideoloji çevresinde toplayıp yönetmek isteyenler var. Onlara göre herkes bu düşünceje göre yargılanacak, değeri bi^lecek! Bu aptal ve küstah tuzağa dûşmek zorunda değüiz sevgili vatan- daşlanm dedi. Onur, şeref, umut g^bi kHvramlartabağımsttnkkavTamıara- sında derin ve kopmaz ilişkik-r vardır; ben yirmi yüdır bu ülkenin sorunla- nyla uğraşiyorum; yeryüzunde hicbir ülkeyirmi, otuz. kırk yüsüren siyasiB- derlere muhtaç obnamaudır; bugün bugörevikendiisteğimk bu^kıyorum; bu muhteşemtoplanbda, bu olağanüs- tfi gün ışığmda siziere en önemli kav- ramınbağunsıznkoMuğunu anlatabfl- diysem ne mutlu bana! Ne mutiu ba- ğunsızun diyebiliyorsak ulusça, benbu hayatta üstüme düşen görevi başarmış olacağtm. Sizkregönül ferahbğı Beve- da ediyorum. Bağunstdıği koruyun! dedikten sonra kûrsüden inen Başba- kan,karga tulumba bir siyah arabaya bindirildive neredeoMuğubilinmeyen bir karakoia götürüWü.T> ••• tşte sizc kısa, hızh, hafîf bir utopia. Biryokistandan beş dakikalık bir düş. Ne kadar naif ne kadar çocuksu dû- şûnceler değil mi? Bir de şöyle düşü- nûn oysa: Ya olursa? îtalyan tiyatro yönetmeni Giorgio Strehler'in külleri doğduğu kente, Trieste'ye getirildi Tiyatronun mücadeleci 'büyücüsü'ydüKültür Servisi - 76 yaşında, kalp krizi sonucunda yaşamım yitiren çağdaş tiyatronun en önemli yönetmenlerinden Gior- gio Strehler'in cenazesi cuma • 50 yıllık sanât yaşamında yaklaşık 200 oyun ve 40 opera sahneye koyan Giorgio Strehler, çağımızm tiyatrosuna yaratıcı gücü ile damgasını vurmuş ustalardan biriydi. Strehler için tiyatro, evrensel bir dildi. Sorunlann ortaya konulduğu, tartışıldığı bir platformdu ve özeleştiri olanağı svuıuyordu.PiccoloTiyatrosu'nunkuruculanndanolanünlüyönetmenveoyuncu,50.yılındahâlâ ^ : bürokratik ve ekoaamik sorurdar yaşayan tiy«ronun ayakta kalması için mücadele etmişti. *~ saat 12.00'de Milano'da Piccolo Tiyatrosu'nda yaptlan törenın ardından yakıldı. Ünlüyönetme- nın kûlleri daha sonradoğumye- ri olan Trieste'ye getirildi. 'Bü- yük yenilikçi' olarak nitelendiri- len, 'tiyatronun büyücüsü' Gi- orgio Strehler, 26 Ocak'ta sah- nelenmeyc başlayacak Mo- zart'ın 'CosiFanTutte' adlı ope- ra&ını hazırlıyordu. 15 Ağustos 1921 'de Trieste'de doğan günümüz tiyatrosunun en önemli usulanndanbiri olan Gi- orgio Strehler, küçük yaşta Avusturyah babasmı yitirince ttalyan müzisyen annesi ve bü- yükbabası tarafindan büyütüldü. Bir orkestra şefi olma düşü ku- rarken, 15 yaşındatiyatroylata- nışınca, müzik ikinci uğraşı ol- du. Bu nedenle oyunlanndaki mûzikler ve operarejisörlügü bu tutkusunun uzantısıydı. 200 oyun, 40 opera Tiyatro yaşamına oyuncu ola- rak başlayan Strehler, oyuncu ve yönetmen olarak Isviçre'de, çe- şitli uluslardan genç göçmenler- le 'Compagnie des Masaues' kurdu. Artık yalmz oyuncu de- ğil, öncü, yönetici, yenileyici ve yaratıcıydı. 1947'dePaoloGra»- si ile birlikte Piccolo Tiyatro- su'nu kurarak, 'gençHk ateşiyte, safvüreklüikk.suursız olanaklar düşüyte, herşeyi eksik olan bir kente hiç istemediği bir tiyatro vermek cüretinde' bulundular. • bürokratik ve ekoflâmik sorunlaj yaşayan tiyatronun ayakta kalması için Strehter, tiyatroyu salt bir eğlence olarak değil politik ve toplumsal bir olgu olarak ele aldı. Ça- lışmalannda izleyicinin tepkisini ön planda de- ğerlendiren sanatçı, bu yaklaşımıyla klasik bi- çimleri zorlayarak bir ekol yarattı. 1972'de Pa- ris'te Teatro d'Europa'yı kuran, 50 yılhk sanat ya- şamında yaklaşık 200 oyun ve 40 opera sahne- ye koyan Strehler, çağı- mızıntiyatrosunayaratı- cı gücüile damgasını vur- muş ustalardan biriydi. Piccolo Tiyatrosu'nu 14 Mayıs 1947'de Mak- sim Gorki'nin 'Ayak Ta- kntuArasmda' adlı oyun- la açan Strehler sayesinde Avrupa, Amerikalı bir ya- zan yeniden keşfetmişti: Eugene O'Nefl. Ünlü ti- yatrocu, Goldoni'yi, Pi- randeüo'yu Almanlara tanıtırken, Bruckner, Büchner ve özellikle Brecht'i de îtalya'da tanıtmıştı. Piccolo Tiyatrosu, kurulduğu 1947'den bu yana 50 başan do- luytlı geridebırakan Piccolo Te- atrodi Milano, Strehlerve Gras- si önderliğinde, eleştirmelerin deyimiyle 'mflkemmekulaşnuş bir topluluk' Gorki'den Moü- ere'e, Gogol'den tbsen'e, Çe- 76 yaşmda ölen Giorgio Strehler, 1994 yılında eşj Andrea Jonasson ile birlikte. Giorgjk) Strehler, Avrupa Tiyatrobr BirfiğJ'nin başkanıydL hov'dan Camus'ye, EBot'tan Sartre'a dekçokgenişbir reper- tuvara ulaşan Piccolo Teatro di Milano, özellikle de Shakespe- are,Goklonive Brechtyorumla- nyla ûnlü. Yine eleştirmenlerin yorumuyla, BTecht'in eleştirel yöntemini özgürleştirerek, Îtal- yan Tiyatrosu'nun sahne ve oyunculuktekniğinitûmüyle de- ğiştiren Piccolo, Goldoni'den popûler tiyatronun cümbüşünü, Commedia Dell' Arte'nin özel- liklerini alıp günûmüze taşıyor. Tıyatronun sürekffliği Piccolo Tiyatrosu, Italya'nın ilk ödenekli ve yerleşik tiyatro- su olma özelliğini taşıyor. Pek çok yazann yapıtlannı sahnele- yen Piccolo Tiyatrosu, kökeni 16. yüzyıla dayanan Commedia Dell' Arte geleneğinin günü- müzdeki temsilcisi. Topluluk, bu yıl îstanbul Ti- yatro Festivali'nde, Strehler'in çok sevdigi Marivauz'nun, Ay- dınlanma çağı damgalı, öğüt ve- ren öyküsünü, 'Köleler Adast'm sahnelemişti. Bu yıl kuruluşunun 25. yılını kuüayan îstanbul Kültür ve Sa- nat Vakfi'nın düzenlediği 9.Uluslararası tstanbul Tiyatro Festivali'nde ilk kez verilen 'OnurÖdüfteri'nden biri çağdaş tiyatronun ustalanndan Giorgio Strehler'e vebuyıl kuruluşunun 50. yıhnı kuûayan, dünyanm sa- yılıtiyatrolanndanPiccoloTeat- ro di Milano-Teatro D'Euro- pa'ya verilmişti. Strehler, ödülünü ahrken, ti- yatronun evrensel birdilolduğu- nu, farklı dillerde farklı şekiller- de söylense de, tek bir şeyden sözedıldiğini belirterek, "Sorun iyigösteriyapmakdeğO, tiyatro- nun sürekliliğini sağlamakör" demişti. Tiyatro onun için, so- runlannortayakonulduğu, tartı- şıldığı birplatformdu ve özeleş- tiri olanağı sunuyordu. "Ulusal tiyatrolannız ve bete- diye tiyatrolannız, Türkiye'de genşkui bir tiyatro sisteminin ve kültür ha\atının olduğunu, da- ha da önemlisi verilen iyi şeyleri almaya hazır ve tiyatroyu seven birizleyki,birkamuoyu olduğu- nu gösteriyor; demekId, tij'atn)- nun sirin ulusal hayatnuzdayeri önemli; Avrupa'da benzeri az buhuıan,i>ibirdurumunuz var" diyen Strehler, ltalya'da olma- yan bu sistemin değerini bilme- miz gerektiğini anımsatmıştı. Türk tiyatrosunun dünyaya açılabilmesi için yurtdışında oyun sahnelemesini öneren Strehler, devletin de mutlakage- rekli desteği sağlamasının şart olduğunadeğınmişti. "Yönetki- ler hep aşkla, şevkk mi destekli- yorlar bu sistemi? Bûyük olası- takla hayır. Ama sırf abşkanhk- tandaoîsa,destekuyoriar,5nem- Holanda bu.Türldye'ebuaçıdan ohımhıbiryaklaşnn görüyorum. Yöneticüer ister aşkla, ister res- mi görevleri gereği, bu desteği vermelidirler" diyen Strehler, Türktiyatrosunun dünyadataıu- tılabihnesi için daha fazla destek ve para verilmesi gerektiğini vurgulamıştı. Fransaöncülüğün- de kurulan, başkanı olduğu Av- rupa Tiyatrolar Birliği'nin her yıl, üye ülkelerde festivaller dû- zenlediğini ve yönetmenler ara- sında bilgi alışverişi sağladığını anlatan Strehler, Türkiye'ninde bubirliğe girip, sesini duyurma- sı, Tûrktiyatrosunun uluslarara- sı platformataşınma- sı gerektiğini beHrte- rek ödenekli ve özel Türk tiyatrolannı Avrupa'da görmek istediğmi söylemişti. «Tryatro, iyi oy- nandığında dilin oluşturduğu engeDer ortadan kalkar. Her dilin, tıpkı Türk- çe' nin deolduğu gftn, kendineözgübirsesi, müriği var. tyi tiyat- ro; oyuncu, oyuncu- nun eğitimiveseyirci- nuı var olmastyla mümkündür. Türk tiyatrosunda da bü- tün bu koşuuardüşü- nüldüğünde, ohımhı özelük olduğunu dü- fünüyorum." Tiyatro biçemini geçmişe yaslanarak oluşturanPiccolo Ti- yatrosu, 50. yılında hâlâ bürokratik ve mali sıkıntılar yaşryordu. Son bir kaçyıldıryetel yönetimlerle ara- sında sorunlar olduğunu belir- ten Strehler, tiyatroyu ayakta tut- mak için tek başma mücadele vermek zorundakaldığını ve bu mücadelede kendisini çok yal- nız hissettigini anlatmıştı. Bü- rokratik nedenlerle yardımın ke- sildiğinı, 20 yıldır tiyatro bina- smınyapılamadığından yakman Strehler yaşadığı sorunlan ma- yıs aymda lstanbul'daki basın toplantısında şöyle anlatmıştı: "_. Bu binanın yapıhnası için çokuğraştım ama' Köleler Ada- sı'nı bubînada sahneleyemediği- niz için, Skü^-a'da yargtçlaruı suikasta uğradığı bir meydanda oyunu sergikmek zorunda kal- dık.Sonundabudunımuprotes- to etmek için istifa ettim. Eski Fransa Kültür Bakanı, arkada- şun Jack Lang'a tetefon ettim ve dedimki: 'Benbırtiyatrocuyum. Siyasetçilenn dilini konuşamı- yorum. Sen bana yardım et' Jack Lang, teklifımi kabui etti, ancak benden bir ricada bulun- du. Pkcolo'nun 50. kuruluş şen- fikierini yönetmemi istedL Eski arkadaşlanma karşı bu görevi yerine getirmeyi kabul ettim. Şenlkkr haziran aymda bitiyor veherşeybundansonrabeffi ola- cak." Tıyatroyu aşkla sevmek Strehler geleceğin ne getire- ceğini kestircmiyordu. Ancak Milano'dakiyerel yönetimin de- ğişmesi ve yeni yönetimin tiyat- roya karşı daha ılımlı bir tutum sergilemesi geleceğe yönelik umutlar getiriyordu. Bir dönem Piccolo Tiyatro- su'ndaöğrencisi olan yönetmen Mehmet Ulusoy için de; "tyiydi ama, iyi olduğu sonradan ortaya çıkü. Mehmet detiyatroyageRp seyredenler arasmdaydj. Trvat- roynaşklasevmeyiöğrendLQd- (fi,yetenekü ve delibir öğrendy- dL Zaten bu işi yaparken deli ol- makgerek. Şimdionunyapükla- rmı görmekten çok mutiuyum" görüşünü dile getirmişti Streh- ler. Bond'un sonfilmi tartışmayarattı • John Malkovictı, The Danger Upstairs'le yönetmetüiği deniyor. Polisin Peru'da yasadışı bir örgütün lideri Sendero Luminoso'ya karşı başlattığv avı anlatan fûmde Malkovich sadece kamera gerisinde yer alıyor. • James Bond serisinin sonuncusu tarüşma yaratö. Üç senaryo yazan, Tomorrow Never Dies'm kendi yazdıklan senaryodan çalındığını ıddia ediyor. Amerikah yazarlar Jefrrey Hovvard, Chris Beutler ve Jay Scholssberg- Cohen "CurrencyOf Fear" isimli senaryonun film haline getirilmesi için sinema endüstrisinde çeşitli kişilere sunulduğunu ve söz konusu kişüerden birinin de *Tomorrow Never Dies'ın senaristi Bruce Feirstein'in eşi olduğunu söylediler. • Emlr Kusturlca, Dylan Thomas'ın yapıtı 'TheWhiteHotel't beyazperdeye aktarmak için kontrat ımzaladı. • Kevln Costner m yeni filmınin adı ' Message in the Bottle'. Nicolas Sparks'ın romanından alınan fılmin yönetmeni Luis Mandoki. • OavJd cronenbem yeni fılmi 'eXistenZ'm oyuncu kadrosunu tamamladı: JennifeT Jason Leigh, Jude Law, Ewan McGregor, Sadie Frost, Sean Partwee. Film, gerçekle düş arasmda gıdip gelmeyi başaran bir video oyun üreticisi kadının öykûsü üzerine kurulu. • John Travolta 'Operadaki Hayalet'in yeni versiyonunda rol alıyor. Filmi son dönemin popüler ismi John Woo yönetiyor. • Sablne Azema 'Le Chat Qui Sourit' adlı Fılmle yönetmenliğe geçiyor. Azema, Alice Harikalar Diyannda'yı andıran fıhTÛ, 'siyah kısa saçlan olup da, san uzun saçlan olan kızlara özenen kızlara' adamış. • Tneo Angelopoulos, Güney Yunanistan'da yeni fılmi 'Edebiyat ve Son Gün'ûn çekimlerini sürdürüyor. Yaşlı bir aktörün (Bruno Ganz) tesadüfen karşılaştığı çocuğun yardımıyla yaşamı sorguladıgı, belki de son günü olacak o Önemli günü anlatan fılmde Fabrizio Bentivoglio, Isabelle Renau4 Despina Bebedeli önemli rolleri paylaşıyorlar. • Pearl Jam'm kasun ortasında yeni albûm çıkaracağı haberi, yaz boyunca grubun hayranlannı, dinleyenlerini heyecanlı bir bekleyişe sürüklemişti. Ancak grup elemanlan bu dedikoduyu yalanlamış, yeni albümün ne zaman çıkacağı konusunda bir tarih vermekten kaçuımışlardı. Yeni gelen haberlere göre Pearl Jam'in en geç şubatta bir single yayımlayacağı ve ardından dünya turnesine çıkacağı kesinleşmiş, duyurulur! • Fugees'in soiısti Lauryn HİU, solo albümünûn hazırhklannı tamamladı. Son olarak New York'ta politik sığınmacılar yaranna konser veren Hill, kendi albümünûn stüdyo çalışmalanndan çıkıp Fugees'in 1998 sonunda çıkacak yeni albümünûn kayıtlanna girişti. • Jacques Fabbrl geçen hafta öldü. Fransız komedyen ve yönetmen Fabbri, Fransız yazarlar ve oyun yazarlan birliğinin biaşkanhk görevini yürütüyordu. 72 yaşında yaşamım yitiren Fabbri, en büyük amacımn insanlan gûldürmek olduğunu söylerdi. • Woody Allen ve geçen hafta içinde gizlice evlendiği eski evlatlığı Soon Li, balayı için Paris'e gittiler. Allen ve on ytlı aşkın bir süre birlikte yaşadığı aktris Mia Farrow, Soon Li'yi evlat edinmişlerdi. Piccolo Hyatrora, festivakte 'Köleler Adaa'nı sahnelemistL Man RayfflmtertBonısan Kültür ve Sanat Merketfnde • Kültür Servisi- Bonısan Kültür ve Sanat Merkezi'nde 15 Ocak tarihine dek sûrecek olan 'Man Ray fotoğraflar, Desenler ve Küçük Heykeller' sergisi kapsamında Man Ray ile ilgili 3 film de sergiyle eşzamanlı olarak gösterilecek. Man Ray hakkında dokümanter bir film olan 'Man Ray. Prophet of the Avant-Garde', 30 Aralık Sab günü saat 12.30'da, 6 Ocak Sah günü saat 12.30'da, 9 Ocak Cuma günü saat 12.30'da ve 13 Ocak Salı günü saat 12.30'da izlenebilecek. Man Ray'ın deneysel fılmi 'Cineaste' ise 2 Ocak Cuma günü saat 12.30'da, 7 Ocak Çarsamba günü saat 12.30'da, 10 Ocak Cumartesi günü saat 12.30'da, 15 Ocak Perşembe günü saat 17.00'de izlenebilecek. Man Ray'in atölyesi ve kansını anlatuğı 'Story of Man Ray&Juliet' adlı film ise 3 Ocak Cumartesi günü saat 12.30'da, 8 Ocak Perşembe günü saat 17.00'de ve 14 Ocak Çarsamba günü saat 12.30'da Bonısan Kültür ve Sanat Merkezi'nde izlenebilecek. Detay SanatGnftu üran Kültür Merkezi'nde • Kültür Servisi - Sevim Gürsoy Tunçyıidız tarafindan kurulan Detay Sanat Grubu'nun 19 sanatçısı, eserlerini 10 Ocak'a dek Uran Kültür Merkezi'nde sergiliyorlar. Farklı yıllarda resim yapmaya başlayan Sevim Gürsoy Tunçyıldız, Alev Polat, Beki Lenon, Beki Bennun, Dinamis Kebeci, Esma Özparpucu, Ester Benbanaste, Mürvet Kursan, Nebahat Şimşek, Nuri Doğan, Pelin Akol Yücel, Leyla Karagülle, Selda Ennekave, Selma Eliuz, Sehna öztunç, Sevinç öner, Liz Yuda, Tülin Erkmen ve Yümaz Batuk adlı 19 sanatçının 12. resim sergisi olacak olan bu sergide empresyonist ve ekspresyonist yağlıboya eserler çoğunlukta.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear