18 Mayıs 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Imtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmem Orhan Erinç 9 Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinkava # Yazuşlen Müdürlen tbrahim Yıldız - Dinç Tavanç 0 Sorumlu Müdür Fikret tlkiz • "Haber Merkezı Mudürü Hakan Kara •Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberier Şinasi Dançoğlu • Lstıhbarat: Cengjz Yüdınm 9 Ekonomı Mehmet Saraç 9 Kültür Handan Şenköken 9 Spor AMüIkadir Yücdman 9 Makaleler Sami Karaören 9 Duzeitme Abduflah Y azKi 9 rotograf. Erdoğan Köseoğlu 9Bılgj-Bclge Edibe Buğra 9 Yufl Haberlen: Mehmet Faraç YaymKurulu tHnuıSeiçıık(Başkan), Orhan Erinç, Oktay Kortböke, Hikmet Çetinkava. Şûkran Sooer, Ergon Bakı Dinç Tıyanç, tbrahim Yıldız, Orhan Borulı, MusUfa BaJbay, Hakan Kara. Ankara Temsılcısi: Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No: 125,Kat4,Bakanlıklar-AnkaraTel-4195020(7hat), Faks. 4195027 • Izmır Temsılcısı. Serdar Kızık, H. Ziva Blv. 1352 S.2/3Tel-4411220, Faks-4419117 ©Adana Temsücisi ÇeönYiğeooğhı, înönüCA119S NcrlKafcl, Tel:363 12 11,Faks:363 12 15 Mûessese Müdurü Üstün Akmen • Koordınator Ahmet Korulsan # Mıteehr Böent YenerAldan: Hüseyin Girer • Işleme Önder Çelik • Bıl'gı- tşletn Nail tnal • Bılgisayaı Sıstem Mürivet ÇUer • Sabş. Fazi!« Kon MEDYA C: • Yönetün Kunılu Başkanı - Genel Müdür Gûlbin Erduran # Koordınator Reha Işıtman # Genel Mûdür Vardımcısı Mine Akdağ Te] 514 07 53 - 5139580-513846(^61.Faks 5138463 \i>ımlavan ve Basao: Yenı Gün Haber Ajansı. Basm \e Yavmcılık A.Ş Tirkocafc Cad 19 41 Cagaloğlu 34334 lsl PK 246 lstanbul fel (0 212) 512 05 05 (20 haj; Faks (0 212)513 85 95 5KASIM1997 tmsak: 5.05 Gûneş: 6.32 Öğle: 11.55 Ikindi: 14.37 Akşam: 17.03 Yatsı: 18.26 Bergama köylülerine ödiil • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Tabipleri Birliği (TTB) eski başkanlanndan, Prof. Dr. Nusret Fışek'in anısına verilen ödüller. Hacettepe Üniversitesi'nde dün düzenlenen törenle sahiplerine dağıtıldı. "Prof. Dr. Nusret Fişek Halk Sağlığı Hızmet Ödülü"'ne, çevre kirlenmesine karşı tutumlan ile Bergama köylüleri ve halkın sağlık hizmetlerinden etkin ve yetertnce yararlanmasınm sağlanması ıçin gösterdiği çabalardan dolayı Dr. Sadık Yağcı layık görüldü. Alî Eski'in cenazesi • İstanbu) Haber Servisi - Uzun süredir tedavi _ gördüğü hastanede dûn gece vefat eden Tûrkiye'nin ilk hava durumu sunucusu Ali Esin, yarın toprağa verilecek. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nden (TGC) yapılan yazılı açıklamada. Esin'in cenazesinin yann öğle vakti Yeşilyurt Merkez Camii'nde kılınacak namazın ardından Kozlu Mezarlığı'nda defhedileceği bildirildi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Esin'in vefatı dolayısıyla eşine, taziyelerini bildiren bir telgraf gönderdi. Tren seferinde aksama • İstanbul Haber Servisi -Bakırköy'de dün elektrik trafosunda meydana gelen anza sonucu, Halkalı-Sirkeci seferini yapan banliyö trenleri bir saat süreyle çahşmadı. Boğaziçi Elektrik Bakırköy Bölge Müdürlüğü yetkilileri, anza nedeniyle, bazı bölgelere halen elektrik verilemediğini, anzanın giderilmesi ıçin çalışmalann sürdürüldüğünü bildirdi. TRT arşivi satılıyop • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TRT. televızyon yayınlannın başladıgı 1968 yılına kadaruzanan. tanhe tanıklık eden görüntülerin yer aldığı arşivini satışa çıkanyor. TRT, arşivindeki başka hiçbir yerde bulunmayan görüntülerin yanı sıra, belgeseller, müzik ve drama programlan, diziler ve yerli filmleri de satışa sunacak. Arşivde yeralan programlan kategorilerine göre ayırdıklannı ve satişın yöntemine ilişkin yönetmelik çıkardıklanm belirten TRT Genel • Müdürii Yücel Yener, bu malzemeler ile istedikleri ücretlerin listesini önümüzdeki ay ilan edeceklerini bildirdi 1. Ulusal Kültür Kongresi'nde medyanın toplum üzerindeki etkileri tartışıldı 'Medyanm gücü abartdıyor' • Prof. Dr. Oğuz Adanır, medyanın, toplumsal ve kültürel yaşam üzerinde güdümleyici, yönlendirici etkisinin yok denecek kadar az olduğunu belirterek "4. güç" olarak lanse edilen medyanın "yalnızca politikacılan etkilediğini" öne sürdü. tZMÎR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu)- 1. Ulusal Kültür Kongre- si'nde, medyanın kültürel kimli- ge etkisini tartışan konuşmacılar, medyanın güdümleme gücünün abartıldığını söylediler. Türkiye'de en çok "fletişiın eksüdiğTnin du- yulduğunu, medyanın ise u kitle iletişim aracı" olarak tanımlan- masının yanlışhğını vurgulayan konuşmacılar, iletişimin "yüzyü- ze" olması gerektiğini bildirdiler. Dokuz Eylül Üniversitesi Gü- zel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. OğuzAdanır, med- yanın, istisnai durumlar dışında toplumsal ve kültürel yaşam üze- rinde güdümleyici, yönlendirici etkisinin yok denecek kadar az ol- duğuna dikkat çekerek "Dünyada adına kitie iletişim araçlan deni- len şey, günümüzde özellikle poli- tikacüann gündeük yaşamlannı etkilemektedir. Çiinkü gündelik yaşamlannı neredeyse bu dolayh baskı unsurunagöreayarlayan po- litikacı sayısı hiç de azdeğDdir" de- di. Medyanın güdümleyici anlam- daki gücünü medyanın kendisi- nin abarttığını savunan Adanır, "Dördüncü güç olarak lanse edi- len medya, toplum tarafindan hak cttiği yere oturtulmaktadır. Rey- tingjerden çıkan bir sonuç varsa o da hiçbirkanakn birdiğerindenda- ha etkin ve etkili olmadığı gerçe- ğidir" diye konuştu. Bügı Universitesi'nden Prof. Dr. CevatÇapan, büyük kentlerde in- sanlann birbirlerini anlamadıkla- rını belirterek "Kitie iletişim araç- lannmgerçekten Betişnn araa olup ohnadıklan tarHşdmahdır" dedı. Amenka'da hem toplumsal hem kültürel hayatın. çoğunluğu baş- kalan tarafından yönlendinlen in- sanlann yaşadığı hayat olduğunu savunan Çapan, bizimtoplumumu- zun da Amerika'daki gibi yalnız bir toplum olmaya doğru yönel- diğini söyledi. Yazar Demirtaş Ceyhun, Os- manlı döneminde yalnızca Istan- bul'da 1839'dan 1900 yılına kadar yabancı dille eğitim yapan 67 okul açıldığını belirterek "Kapitaliz- min emperyaliznıe dönüşmesi dfl saldınsı ile oldu. Diğer toplumla- ra kendi dflkrini öğrettiler. Şimdi globalleşme ile insanlık. ABD'nin kültür sakünsı ile karşı karşıya" dedı. Kongrenin. kültür varlıkla- nnın korunmasının taraşıldığı bö- lümünde ise iletişimci yazar Hıf- TXTopuz,dünyanın kültürel ve do- ğal varlıklannın korunması dü- şüncesini ilk UNESCO'nun orta- ya attığını söyledi. 'Demokrasi küMrü eksik' Gazetemiz yazarlanndan Prof. Dr. Emre Kongar, Türkiye'de ko- rumacılık alanında yaşanan so- runlann "demokrasi kültiirünün eksikiiğİDden" kaynaklandığını vurgulayarak bu eksiklikten, hal- kın cahilliğinden ve yağmacılık- tan politikacılann sorumlu oldu- ğunu söyledi. Türkiye'de politi- kacılann "doğal ve kültürel varhk- lan" peşkeş çekerek politika yap- tıklannı ve kariyer sağladıklan- nı, bunu da "halkm istediğini" öne sürdüklerini kaydeden Kongar, "Kamunun ormanı yağmalandı- ğı zaman orman olma özeUiğini kaybediyor. Yağmanın asıl kor- kunç tarafi bu. Bu yağmanın me- kanizmasu demokrasiyi yozlaştı- ran politikacılann yanhşhklann- da yaüyor. Çözüm, kısa vadede meslek odalanmn dcnctimi. uzun vadede ise demokrasi kültürii eği- timidir" diye konuştu. ÇEKÜL Vakfl Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, tarihın hiçbir döne- minde dünya coğrafyasının günü- müzdeki kadar altüst edilmediği- ni vurguladı. Gazetemiz yazarla- nndan Oktay Ekincide koruma so- runlannın çözümüne ilişkin, "Mes- lek kuruluşlannın koruma kurul- lanndaki denetimi artnnbnah: ko- ruma kurulu kararlan denetim veaçıktıkkin yayunlanmah; kurul- hrm yapdanmasıdemokratik hak getirihneb" önerilerini sundu. Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay: Türkiye'de kadınlann yüzde 28'i okur-yazar değil Anne ve babalar da eğitîlecek MSL Fen Edebiyat Fakültesi'nde şeriatçı öğrenciler, Atatürkçü Düşünce Ku- lübünün hazuiacfağı panoyu indirdi. (Fotoğraf: BERTAN AGANOĞLU) Şeriatçılar İlhan Selçuk'un yazısını indirdi Üniversitelerdegergutük İstanbul Haber Servisi- MimarSinan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nde bir grup şeriatçı öğrenci, Atatürkçü Dü- şünce Kulübü'nün hazırladığı ve gaze- temiz yazan İlhan Selçuk'un 29 Ekim tarihli yazısının bulunduğu afişı indir- di. 15-20 kişilik şeriatçı grup, afışi indir- dikten sonra kız öğrencileri "Hesap so- racağH" diyerek tehdit etti. Daha son- ra fakültenin kantininde "dhat" nama- zı kılan ve İBDA-C işareti yapan şeri- atçı öğrenciler. "Muhammeddi'in or- dusu kâfırlerin korkusu", "İslami hare- ket engeUenemez" şeklinde slogan at- tıktan sonra fakülteyı terk ettiler. Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Ede- biyat Fakültesi'nde ülkücü öğrenciler- den Kürşat Tiirkoglu'nun kendilerine silah gösterdiğini belirten sol görüşlü öğrenciler. bu olay ile faşistlerin duvar- lara "Ya sev y% terk et" başhklı afişler asması nedeniyle okulun kantininde bir forum düzenledi. Akademik. demokra- tik, parasız eğitim ıstediklerini anlatan sol görüşlü öğrenciler, afişlerde kendi- lerinin "insan eti jiyen, maceraperestve böiücü'' olarak nitelendirildiğini belirt- tiler. Fonımun hemen ardından 20 kişi- lik ülkücü gnıbun kantinin kapısına gel- mesi üzerine. sol görüşlü öğrenciler ma- sa ve sandalyelerle barikat oluşturdu. Tekbir getiren ve bozkurt işareti yapan ülkücülere, sol görüşlü ögrenciler "Rah- metiininitkriyıldıramazbizleri'" sloga- nıyla yanıt verdı. Bırbirlerine şişe ve kül tablası atan gruplararasındaki gerginlik fakülte Dekanı Prof. Dr. BehiçÇağal'ın araya girmesiyle çatışmaya dönüşme- den sona erdi. Temsili yargılama YTU'nün Yıldız'da bulunan merkez yerleşkesinde toplanan 50 kadar sol gö- rüşlü öğrenci. Mimarlık Fakültesi önün- de temsili bir mahkeme kurdu. Susurluk kazasının baş aktörlen Abdullah Çatfa, Sedat Bucak. Mehmet Ağar, Hüseyin Kocadağ,u Yeşi|" kodadlı MahmutYıi- dınm ve tbrahim Şahin'isanık sandal- yesine oturtan öğrenciler, önce bu kişi- ler hakkında hazırladıklan iddianame- yi okudular. Sanıklar savunmalannda kendilerine yöneltilen suçlamalan kabul ettiler. Mahkeme başkanı karannı "Öğ- rencflere 96 yıl, Eşber Yağmurdereli içe- ri atılsın, kirli savaş sürdürülsün, üni- versiteler özelkştinlsin" diye açıkladı. Temsili mahkemenin ardından bir açıklama yapan öğrenciler "çeteleri" protesto etmek için 6 Kasım'da Beyazıt'ta olacaklannı belirttiler. • Milli Eğitim Bakanlığı kadmlann eğitim düzeyini yükseltmek için harekete geçti. Kız teknik öğretim okullannda başlatılacak "anne-baba-çocuk eğitimi" adlı programla çocuk ölümlerinin de azaltılması hedefleniyor. • Bakan Uluğbay tarafından yayımlanan "Ana-Baba Eğitimi" başlıklı genelgede, eğitimin toplumsal kalkınmayı ve bireysel gelişmeyi sağlayan rolüne dikkat çekildi. lattıklannı bildirdi. Kadın- lann yüzde 28'inin okuma yazma bilmediğine işaret eden Uluğbay, erkekJerin de ancak 10.7'sinin lise me- zunu olduğuna dikkat çek- ti. Eğitim düzeyi yüksek an- nelerin sağlıklı çocuk dün- yaya getireceğini ve bilinç- li kuşaklar yetiştireceğini belirten Uluğbay, "Böylece bebek ölümlerinin azahH- ması ve bebeklerin yaşatü- EBRU TOKTAR ANKARA-Millı Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, Türkiye'de nüfusun yansı- ru oluşturan kadınlann yüz- de 28'inin okur-yazar ol- madığına dikkat çekerek yeni nesillerin geleceğinin bilinçli annelerce çizilme- si için genelge yayımladı. Uluğbay, annelerin eğitim düzeyinin yükseltilmesiy- le bebek ölümlerinin de aza- lacağını belirterek kız tek- nik öğretim okullannda "an- ne-baba-çocukeğitimi'' ad- lı bir program başlattıklan- nı bildirdi. Uluğbay tarafından ya- yımlanan "Ana-Baba Eğiti- mi" başlıklı genelgede. eği- timin toplumsal kalkınma- yı ve bireysel gelişmeyi sağ- layan rolüne dikkat çekildi. Toplumun gelişmişlik düze- yinin, eğitilmiş fertlerin sa- yısı ile doğru orantılı oldu- ğuna işaret eden Uluğbay, "DevtetmtEmdgörevivatan- daşlann eğitim ihtiyacını karşılamaktır. Genelde ör- gün eğitim olarak algılanan bu eğhün, giderek arüş gös- teren yaygm eğitim düzeyi- ni de içennektedir. Yaşam boyu eğitim, güncel bir ko- nu olarak ortaya çıkmakta, tüm geüşmiş, ülketerde ise uzaktan eğitim modeli et- kin bir şekUde kullanılma- ya başlanmaktadır" dedi. Kadına öncelik Uluğbay, kadın eğitiminin ise öncelikli konu olması nedeniyle "ana-baba" eği- timi adlı bir program baş- ması konusunda önemli bir adım ablmış olacaktar" de- di. Uluğbay, kız teknik okul- lan bünyesinde yetişkinle- re yönelik olarak açılan eği- tim proeramında, "aileler- de sağlıklı Oişkiler, aik birey- lerinin sağhğı T ' gibi konula- nn işleneceğini kaydetti. Eğitim programlannın sa- atlik, günlük, haftalık ola- rak uygulanabileceğini be- lirten Uluğbay, okullarda verilecek eğitimin gezici kurslar ve ev ziyaretleri şek- linde de gerçekleştirilebi- leceğini kaydetti. Uluğbay, 8 yıllık kesinti- siz eğitime geçilmesine kar- şın birçok okul tabelasında ortaokul ve ilkokul adlan- nın kullanıldığına ilişkin duyumlar aldıklannı belir- terek "Tabelalar bir an ön- ce ilköğretim okuluna çev- rilsin" talımatı verdi. Otobiyografisi ses getirdi Rossellini'nin içten 'yalanlan' Çeviri Servisi - Filmleriyle ve Lancome modeli olarak belleklenmizde yer eden Isabella RosseOini, yeni yayımlanan otobiyografisiyle de adından söz ettirmeyi başardı. Focus dergisi ile bu konuda bir söyleşi yapan Rossellini. film oyunculuğu, çıplaklık ve medyayla ilgili sorulan yanıtladı. Rossellini, otobiyografısine ilginç bir şekilde "yalan söyKiyorum" diye başlasa da ünlü yıldızın anılannda son derece içten olduğu ve geçmişini en ince aynntısına kadar kâğıda dökmeyı başardığı belirtiliyor. Bilgisayar kullanmayı sevmediğini ve kitabı elle yazıp ardından teybe okuduğunu anlatan Rossellini, kendisiyle ilgili hiçbir gazete kupürünü okumadığını, paparazzilerden kaçtığını. ancak onlan da kınamadığını söylüyor. Rossellini, Diana konusunda da suçun muhabirlerden çok medyanın işleyiş çarkında aranması gerektiğini vurguluyor. Mnesi Ingrid Bergman'ın yüzününtüm hatlannı taşıdığına inanan Rossellini, onun kadar iyi bir oyuncu olmak istediğini de her firsatta tekrar ediyor. Çıplaklık konusunda oldukça mesafeli olan Rossellini, Blue VeJvet (Mavi Kadife) filmindeki çıplak sahnelerin pornografık bulunmasma ise hâlâ çok öfkelı. Filmlerinde ve verdiği pozlarda çıplaklığından utanan çok az oyuncudan biri olarak yapılan bu yakıştırmalardan son derece rahatsız olduğunu dile getiriyor. Fılmdeki sahnenin bir tecavüz sahnesi olduğunu anımsatan Rossellini, yönetmeni David Lynch'in de ısran ile buradaki şiddet vurgusunu. o çaresız çıplaklık ile yansıtmaktan başka bir alternatif bulunmadığını açıklıyor. Rossellini kitabında bu olayı aktanrken kendisinin de küçük yaşta tecavüze uğradığını itiraf etmekten çekinmiyor. Söyleşi sırasında tüm ısrarlara karşın bu tecavüz olayının aynntılanna girmekten kaçınan Rossellini. kitabında bunu dile getimnesinin nedeninı ise "arok bu duyguyıı içinden söküp atma isteği" olarak niteliyor. Rossellini aynca kitabında erkeklere, sekse ve aşka yaklaşımındaki katılığı ile de dikkat çekiyor. Oyuncuhığu ve modeüiğjnde çıp- laklıktan kaçınan IsabeUa Ros- seüini,kitabındaküçükyaştate- cavüze uğradığını itiraf ediyor. SÖYLEŞİ ATTİL İLHAN Yeşilçam'ın Görkemli 'Lümpenliği'!.. Çevre Bakanı Aykut Washingtonda itiraf etti 'Pislik içinde yaşıyoruz' FUAT KOZLUKLU e-posta : tan (a prizma.net tr \VASHEVGTON - Washington 'da bulu- nan Çevre Bakanı tmren Aykut, Türki- ye'de çevre sonınlannın "'dehşet verici" boyutlarda bulunduğunu söyledi. Çevre Bakanı olarak kendisini, "eli kolu bağb bir kaled" gibi hissettiğini kaydeden Ay- kut, "Adeta pislik içinde y?t- şıyoruz'' dedi. Kanada'daki temaslan- nın ardmdan Dünya Banka- sı yetkilileriyle görüşmek üzere Washington*a geçen lmren Aykut, gazetecilere bilgi verirken, Türkiye'deki 2 bin 900 belediyeden sade- ce 141'inde kanalizasyon bulunduğunu, bunlardan da sadece 30'unun antma tesi- sine sahip olduğunu belirt- tı. Çevre Bakanı Aykut, "Ka- nallanmız, nehiriere, çayla- ra, göllere ve denizlere akıyor. Dehşet veri- ci bir dunım" diye konuştu. Çevre Baka- nı olarak Gökova Santralı'na karşı oldu- ğunu vurgulayan Aykut, "Gökova Sarrtra- lı dünyanın en güzel koyunda bir çevre ci- nayetidir" dedi. Ankara ve tstanbul'daki çöplüklerin bi- Çevre Bakanı Aykut le insan sağlığına zararlı olduğuna dikka- ti çeken lmren Aykut, Küçük Menderes, Büyük Menderes, Gediz, Sakarya ve Er- gene gibi Türkiye'nin en önemli tanm alanlanru sulayan nehirlerin "sinısiyah'' ak- tığını kaydetti. Aykut şöyle konuştu: "•Sim- siyah akan bir Ergene düşünün. Bütün tekstil aüklan Ergene'ye geliyor ve Meriç ile birleşerek Saros Körfe- zi'ne ulaşıyor. Tektemiz kör- fezi de bir iki yıl içinde kir- letmiş olacağız. Adeta bir pis- lik içinde yaşıyoruz ve buna bir çözüm bulunması lazun. Esasen bu sorun görülmüş ve bir Çevre Bakanlığı ku- rulmuş. Ancak ne yazık ki kendimL eli kolu bağh bir ka- leci gibi hissediyorum." Türkiye'nin aşın kirlilik yüzünden göllerini de kay- betmekte olduğuna işaret eden Aykut, daha önce 28 çeşit balık bulunan Eğridir Gölü'nde ar- tık sadece bir tür balık kaldıgıru söyledi. Çevre Bakanı lmren Aykut, bundan 4- 5 yıl önce bazı belediyeler tarafından ya- pılan çöp tesislerinde, yanlış ve eski tek- nolojilerin kullanıldığını da sözlerine ekledi. oğu -belki de hepsi- öyleyapardı: filmleri ses- siz çekiyorlar! Rivâyete bakılırsa, sessiz çekip sonradan seslendirmeyi akıl edip, ilk uygulayan Faruk Kenç olmuş, günahı söyleyenin boynuna! Oyunculuk sanatı, Yeşilçam sinemasında bu yüz- den, jest ve mimikler yaparak, hareketli resim çek- tirmekten ibarettir; rol ezbeıienmez, diyaloğu çe- kim esnasında bir asistan, avaz avaz 'sufle eder'; söyleyeceğinizsözü onun ağzından kapacaksınız; bazılan -hadi adlannı saklı tutayım- rasgele du- daklannı kıpırdatmakla yetinirdi: dublajda, rol ge- reği söylemesi gerekenleri o 'ağıza' yerleştirebilir- sen yerleştir. Dublaja gelince!.. Önceleri ünlü Darülbedâyi Türkçesine dayanan 'seslendirmenin', zamanla nasıl acayip bir soytanlığa dönüştüğünü, bilmeye- nimiz yoktun evlere şenlik bir 'dublaj' ses tonu, ga- ripbir 'dub/^/'Türkçesi meydana çtkrnıştı: "-...n'ola- maz! n'ayır!.." vs... Bir 'sesli film' sınavından geçseler?.. Acar Film Stüdyosu'nda, Şâdan Bey (Kamil) bir gün bana, alıştığımızdan daha irice, epey- ce farklı bir kamera göstermişti; sesli çekebilen bir kameraymış, Atlas Film döneminden kalma: ça- lıştığı zaman çıt çıkarmıyordu. Şakası da yapılırdı: o kamerayla çalışırsanız, Yeşilçam oyuncusu, yö- netmen 'kamera' dedikten sonra da, oyuna baş- lamıyordu: emektar ve çilekeş Arifleks kamerala- nn, çalışırken çıkardığı an vızıltısını duymadığından, çekim başlamadı sanıyor. Inanmamıştım, sonralan 'bizzat' şâhit oldum: Aydın Arakon / Şâdan Kamil ekibinin çektiği. *Ver Elini Istanbul'un stüdyo sahnelerinde. o ka- merayla çalışıldı; yapılan şaka, gerçekti, oyuncu- lan aynca uyarmak gerekiyordu. O gün bugün ken- di kendime soranm: Yeşilçam'ın adına destan- lar düzülen ünlü yıldızlan, ciddi bir sesli film sı- navından geçirilselerdi, acaba nasıl dökülürier- di? Kırsaldan kopup, ototamircisi olmuş Vümpenin, o tavnnı bilmez misiniz: motoru kurcalarken, bazı 'aksamı' "...ağbiy, 'gâvur' bunlan koymuş ama, bi boka yaramaz" deyip atar. Yeşilçam mantı- ğı, aynı 'lümpen' düzeyde işliyordu: yoksa yazmış mıydım, yapımcı ve yönetmen Nevzat Pesen'e 'Devlerin Öfkesi' senaryosunu, uluslararası senar- yo standardına uygun olarak yazıp götürmüştüm; pembe yanaklarını al bastı:u -...ne bu be?" dedi, "...böyle senaryo mu olurmuş?". Şimdi 'merak- lısı için not': bu senaryo çekimden önce, bir Ye- şilçam senaristine 'düzelttirilip' altşılmış düzene so- kulmuştur; başka bir deyişle, 'gâvurun koyduğu /se yaramaz aksam' atılmıştır. Bu akıbet, Yeşilçam'da film olurken kazaya uğramış, on küsur senaryom- dan, yalnız 'Devlerin Öfkesi'nin başına gelmiş degildir. Bir başka prodüktör çok beğendiğini söy- lediği senaryoda 'ufak bir değişiklikyapmayı' uy- gun görmüştü: "bütün gece sahnelerinigündüzçe- kecekti." Zaman zaman bana, "O senaryolannızı, neden adınızla imzalamadınız?" diye sorartar da!.. ikisi de sokak sineması' ama... Bendeniz, Italyan Sineması'nın Neo/Realizm ön- cesinden seyircisiyim: Karşıyaka çocukluğu- mun sinemalannda, Vıttorio de Sica'nın 'esas oğ- lanı' oynadığı (galiba Manon LescauhY) filmler oynardı; Alessandro Balasetti'nin. Cecil B. De Mulli özentisi figüranı bol, mizanseni büyük tarihi Roma filmleri; tenor Gigli, bariton Gobbi'nin mü- zikalleri ("Cantere Con Me", vs.) Mussolini, si- nemanın gücüne inanmasa, Cine Citta'yı inşaet- tirir miydi? Muazzam bir stüdyo kompleksi, iğne- den ipliğe, ne ararsan var; fakat o filmlerde her şey o kadar eğreti, o kadar 'karton' görünürdü ki, fa- şizm sonrası Italyan Sineması kendini sokağa dar atıyor; Rossellini, Lattuada, de Sica, Germi, Za- vattini, hatta Vısconti ("Terra Trema") Yeni/Ger- çekçiliğin ilk filmlerini 'dışarda' çekmişlerdir; bir- çoğunda oyuncu yerine halkı oynatarak! Aklımda yanlış kalmadıysa, ünlü 'Bisiklet Hırsızı'nın baba ve oğulu, sıradan insanlardı. Netice: sokağa çı- kan, sahici insanlarla sahici mekânda çalışan Italyanlar, yalnız bir 'ekol' yaratmakla kalma- dı; dünya sinema antolojisine şaheseıier ekle- di. Yeşilçam 'sokağa' o 'lümpen' yap/satçı kafa- sıyla çıkmıştır: hepi topu iki buçuk stüdyo, iki uy- duruk plato var; dekorlar, anasının nikâhına patlı- yor; o zaman gelsin muzayekaya düşmüş eski zenginlerin yalı ve konakları; ya da Kasımpaşa Zeyrek, Karagümrük yöresinin ahşap evleri!.. O zaman soru şu: Yeşilçam Sineması, tam anlamıy- la 'sokak' sinemasıdır da, acaba neden, Italyan Neo/Realizm'inin çok, ama çok aşağısında bir düzeyde kalmıştır? Ucuzcu, kolaycı, çürükçü, üs- telik birikimsiz, tek kelimeyle 'esnaf't\r da ondan mı? O yılların Türkiye gerçeğine en yaklaştığı sa- nılan filmler bile düpedüz kopya değilse, taklittir: stüdyo, plato, dekortantanasından 'sokağa'çıkan Itatyanlar, ne müthiş bir insan malzemesine sahip- miş, sonradan ögrendik; aynca ondan hiç aşağı kal- mayan, bir bilgi ve görgü bırikimine! Yeşilçam ya- pımcılannın çoğu, günümüzün pop/müzik kaset- çiliğinin yapımcılarından farksızdır: "bu işten hem koiay para kazanılıyor, hem de çevrenizden güzel kızlar eksik olmuyor" diye gelmişlerdi, evet! Sad- ri (Alışık) anlatmıştır: büyük 'fabrikatör'ün ziyafet sofrası çekilecek; prodüksiyonun, masaya koya- bildiği, bakkaldan alınma kutu sardalye ile konser- ve yaprak sarması; gerisi tabak çanak! Sinema 'ciddi' bir iştir, önemli bir 'Pazar', geniş bir 'faa//yefsa/7as/':Avrupa'da, hele Amenka'da en büyük 'patronlan' Yahudi işadamlan; Türkiye'de pek çok iş sahasında cirit atıp, at oynatan Yahudi işa- damlan, acaba neden Yeşilçam'a girmediler? Ne- yi sezmişlerdi: altyapısının olmadığını mı, 'çürük- çülüğünü' mü, 'devamlı olamayacağını' mı? Hep merak ederim. http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgryay/yazar/ailhan.htlm
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear