19 Mayıs 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 KASIM 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Ahmet Oktay, bu yıl Yapı Kredi Yayınlan'ndan 5 kitabı çıkan Enis Batur'un son yapıtlannı değerlendirdi 'Tarihikazan bir saır'Kûltûr Servisi - Bu yıl Yapı Kredi YayınlarTnda beş kıtap bırden çıkardı Enis Batur: tkı Deniz Arası Siyah Top- raklar, Doğu-Batı Dîvanı, Seyrüsefer Defteri. Bu Kalem Bukalemun ve Bu Kalem Melûn. Enis Batur'un birçok kitabı ıçin uzunlu kısah yazılar yazan Ahmet Oktay ile Enis Batur üzerine söyleşi yaptık. - Son kitabınız da onun Opera'sı üze- rine bir inceleme/çözürrüeme: İsrafil'in Sur'u. Ükin, Batur'un performansı \e yaznıa hızı üzerinde durahm. AHMET OKTAY - Bu, hız kavra- mını nasıl yorumladığınıza bağlı. Ara- gon'lakıyasladığınızda Mallerme ner- deyse kısırdır. Ama unutmamak gere- kir ki, Mallerme, Batur'un Seyrüse- fer'deki sözleriyle "damariannı kuru- tan" o kısırlık noktasına enşebılmek için çok hızlı, yoğun bir tinseL'düşünsel yaşam geçirmiştır. Nâzım'ın yanında Orhan VeB de öyledir. Ama şiırsel et- Idsinin Nâzım'a yakın olduğunu da söylemek gerekir. 'Hız'ın sayısalnicel özelliklen ile nitel potansiyel özellik- leri arasında sorunsal bir dolayım var- dır. Düşünsel vc kültürel hız Ben Batur'u 1978'de tanıdım. Dört ince kitabı vardı: Bellı ölçüde seçkin- ci bir entelektüalızm yansıtan ürünler: Eros ile Hgades, Bir Ortaçağ Yalnızb- ğı, Nil ve Ara-Kitap. 19 yıl sonra top- lam kitaplannın sayısı 60"ı aşmış bu- lunuyor. Bu sayıya ulaşabılmeyi sade- ce fiziksel ve nicel hız kavramıyla açıklayamayız. Bu kitaplan zorunlu kı- lan. yazdıran düşünsel ve kültürel hızı, o hızı anımsamak zorundayız. Gerisi zaman ve çalışma sorunudur. Bizden öncekı Nâzım ve Orhan Ve- li kuşağının da, bizim kuşağın da bo- hemde fazla ka> ıp v erdiğini düşünüyo- rum bugün. O yıllanmı pişmanlıkla an- mıyorum elbette. Deneyler edindim. Ama yine de bir kayıp söz konusu. Bo- hemin dışında kalmayı başaran Attilâ İlhan'ı anımsayalım. Onun hızı E- nis'ten aşağı kalmaz, sinema ve tv se- naryolan da anımsandığında. Bu nok- tada, yazmak'çok yazmak konusunda doğrudan Batur'un kendısine gitmek gerekir: Seyrüsefer Defteri'nde anlatı- yor. Enis Batur, edebiyatımızm önceki adlannın yazınsal amaçlan, düşünsel güzergâhlan, yazma teknikleri göz önünde bulundurulduğunda, söylemek gerekir ki; farklı bir damardan gelmek- • Enis Batur'un kitaplan sürekli biçimde hirbirlerinc gönderme yaparlar. Doğu- Batı Divanûıda yer alan "Digenis" şiirinin açıklamasını ve kaynaklannı Sevrüsefer Defteri'ndeki "Istanburda Bir Hayalet: Thonıas YVhittemore" yazısında verir. Tarihi kazan şair. söylediğim gibi. kcndi katmanlarını oluşturur bir yandan. Birilcri kazsın diye tedir. Yazmayı bir duyarbk ve yetenek sorununun ötesine taşır; bir varoluş, bir bilme ve yapmaTcurma sorunu olarak konumlandınr. Bu Kalem Melûn dakı bir cümlesini değiştirerek söyleyece- ğim: Yaşama ve ölüme yazıyla direniş çaresizüğini tek çare olarak seçmiştir. - Öyleyse oradan sürdürelim. Bu Ka- lem Melûn nasıl bir kitap sizce. Bir not defteri mi öntasanlan, projeleri içeren? OKTAY - Bence müstehzi bir kitap Melûn. her ne kadar Enis, Seyrüsefer Defteri'nde istihzayı tutum olarak be- nimsemediğını söylüyorsa da. Kuşku- suz, tek ya da bırkaç muhatabı yok sa- rakaya aldığı... Yapılmış bir kitap ola- rak Melûn'un ıç yapısından kaynakla- nıyor istıhza. Batur. belirttığı üzre. yazıl(a)ma- mış'gerçekleştiril(e)memış metinler- den, projelerden yola çıkarak. bir pro- jeler kitabı oluşturuyor. Bir yazımsal projenin düşünsel/kültürel ard-alanını ve tekhne sorunsalına ılişkin kaygıla- nn mayınlı arazisini sergiliyor. Kitap- lar gaipten doğmaz çünkü. Örneğin "Takma-Baba" fragmanı: Kendi baba- sına yazdığı bir mektubun anlatnını Kafka'nın "Baba'ya Mektup"unu okuduktan sonra başka türlü görür. Bu metne başka bir zamanda yürüyebilir. 1959'da Bursa'dan tstanbul'a, babama yazdığım zehir-zıkkım mektubu vere- bilmeyi isterdim Enis'e. Iki oğul ve i- ki baba için bir karşılaştırma zemini oluştururdu. Yetke, tahakküm ve dire- niş biçimlerine ait, mikro düzey top- lumbilimsel ve ruhbılimsel veriler. Arkeolojik katmanlaşma Şiirindeki tarihsel kazının kendi ya- pıtı içindeki arkeolojik katmanlaşma- sını da izletiyor. Bu Kalem Melûn. Ya- dırgandı çünkü Opera'daki çaba. Ama oradadinsel metinlere, söylenlere, geç- mişe döndüyse burada da, bir tür Ahit Sandığı sayabileceğimiz arşiv sandığı- na attığı "Amerikan Pasajı" fragmanı- na dönmeyeceğine dair hiçbir sözleş- mesi yok bizimle Batur'un. Parçanın bitiş cümlesi müstehzi değil midir?: "Bana bir roman konusu verin, dermiş ya Colette." Konu orada duruyor. ben de yazabilinm günün birinde. Kaldı ki. yazıyorum, bir başka metninden kalkı- narak Mektupçu'yu. Sur'da yazdım: Enis Batur daha ba- şından. okurun beğenisini hiç önemse- meden, bir Büyük Yapıt düşüncesini ön-almıştır. Başanr başarmaz, sevilir sevilmez, o ayn sorun. Performansı ve hızıbunagöreayarlanmıştır. EşimTü- lay Tura ile, uçuşan yeşil papağanlan ben de izledim balkondan. Ben fark edemedım buradaki kendi- liğinden olan ile kendiliğinden olma- yan poetik sorunsalı. Batur Doğu-Ba- tı Dîvanı'ndayazdı. 12Martdönemin- de yaşanan baskıyı yasal engelleri aşa- rak yazabilmek amacıyla tarihe dön- meyi amaçlamış, Burckhardt'ın ttal- ya'da Rönesans Kültürü'nün ıkıncı cil- dinde karşılaştığım Savoranola'yı mer- keze alan bir oyun tasarlamıştım. Ya- zamadım. Ben de bu projeyi Plutakhors'un ki- tabmın adını vermeyi tasarladığım Pa- ralel Hayatlar'ın "Ateşte Sınânanlar" bölümüne postaladım Bruno ve Man- sur'la birlikte. Ben söz etmedim. ama Enis Me- lûn "da söz ediyor Savoranola/Man- sur'dan bir başka bağlam çerçevesinde. Söylediğim gibi farklı bir damardan geliyor. Ama yine de yazacağım "Ateş- te Sınananlar"ı ve Paralel Hayatlar'ı. Şunun için söylüyorum bunlan: E- nis Batur'un kitaplan sürekli biçimde birbirlerine gönderme yaparlar. Orhan Koçakbir konuşmalannda söylemiş E- nis'in yazdığına göre: "Kimseye açık- lama fırsatı vermiyorsun şürini" diye. Doğrudur: Doğu-Batı Dîvam'nda yer alan "Digenis" şiirinin açıklamasını ve kaynaklannı Seyrüsefer Deften'ndekı "İstanbul'da Bir Hayalet: Thomas VVhittemore" yazısında verir. Tarihi kazan şaır. söylediğim gibi, kendi kat- manlannı oluşturur bir yandan. Birile- ri kazsın diye. Başından beri oyunbazdı - Doğu-Batı Drvanı'na geçelim: Ope- ra'dan belirgin bir kopma"vı ya da sap- ma'yı mı imliyor? Aradığı ya da yaka- ladığı ne acaba? OKTAY - Bir sapma da söz konusu elbet, eğer biçım ve biçem düzlemin- deki a>nşma bir sapmaya delalet edi- yorsa. Dîvan. onun üzerine bir kitap olan Seyrüsefer'le birlikte okunmah derim ben. Opera kriptografik ve tari- he ılişkin öğeleriyle apokaliptık bir metindir. Dîvan daha dingin, durmuş oturmuş, daha da önemlisi gün gör- müş, bilgelık edınmış bir metin. Okuru terörize etmez. Tam tersine: Teemmüle (reflexion) çağmr. Açık bir anlatı (narration) düzeyi içermesinin nedeni de budur. Binncinin imgesel yoğunluğu ve şiddeti. yerini betimle- meye ve düzdeğişmeceye bırakır. Gün- delik yapıp etmelerden, alıntılardan, yaşamın ıvır zıvınndan öze doğru yü- rüme girişimidir Dîvan. Soruna bura- dan yanaştığımızda. Opera ile Dî- van'ın aynı doğrultuya oturduğunu dü- şünmekten yanayım ben. Yazı. yaşamını bu işe göre ayarlamış herkes için. son kertede. bir ölüm ka- lım satrancıdır. Ama bu ortak payda, oyunculann hamlelerinı ve hamleleri örgütleyen stratejiyi bir örnek kılmaz. Enis Batur başka oyunculara benzeme- den oynuyor. Başından beri oyunbazdı. Eskiden salt metın için oynuyordu, giderek in- san için oynamaya başladı. Çünkü, ya- zı ve yorum: her zaman bir öznenin yâ- zısı ve yorumudur; kişisel mitologya da insanlığın Büyük Anlan'na eklem- lendirilmeden var kılınamaz. Virgül'ün 2. sayısı Milliyetçilik ve faşist estetik Kültür Servisi - Aylık kitap ve eleş- tiri dergisi 'Vırgül'ün kasım sayısı çık- tı. Derginın ikinci sayısında Mark- sizraden felsefeye, Susurluk olayın- dan kitap eleştirilerine. TÜYAP ve Frankfurt Kıtap fuarlannın değerlen- dirmesıne dek birçok konuva aynlmış. Yenı kitaplann da tanıtıldığı dergide okuyucu mektuplan da yer alıyor. Nail Sadıgan, "Marksist İktidar. Ye- niden" başlıkh yazısında Jacques Go- uverneur'un "Kapitalist Ekonominin Temelleri: Çağdaş Kapitalizmin Marksist Ekonomik Tahliline Giriş" isımlı kıtabını değerlendınyor. Satlı- gan, kitabın önemli \e yararlı bir me- todolojik özelliğinin basit meta üreti- mi ya da mutlak kapıtalist üretim gibi gerçeklikten kopuk soyutlamalara ilti- fat etmemesi olduğunu belırtiyor. Mustafa Arslantunalı. M. Emin Ozel ve TalatSaygaç'ın "Gökyüzünü Tanı- yahm"isimlikitabını, Metin Duranda Sargun A. Tont'un "Sulak bir Geze- genden Öyküler"' isimli kitabını de- ğerlendirmış. BüfcntSomay.YenıBaş- layanlar Dizisi üzerine yazdığı yazı- sında Rkhard AppignanesL Chris Garratt, Zauddin Sardar \ e Parriek Curry'nin "Veni Başlavanlar İçin Post- modernizm" \e Darian Leader. .ludy Groves'un "Yeni Başlayanlar İçin La- can" kitaplanna yer venyor. Virgül'ün 'Med Cezir' bölümünde ise Dario Fo, Mark Twain, TLTAP Ki- tap Fuan ve Frankfurt Kitap Fuan var. 3 Kasım'da birinci yılını dolduran Susurluk olayı ile ilgili EnisBerberoğ- lu ile "Susurluk : 20 Vıllık Domino CJv'unu" isimli kitabı üzerine bir söy- leşi gerçekleştirilmiş. Airçakmak'm Suat Parlar'ın "Os- manhdan Günümüze Gizli Devlef, Ertuğrul Kürkçü'nün TalatTurhan'ın "Özel Savaş, Terörve KontTgerilla" ve "KontrgeriUa" isımlı kitaplannı de- ğerlendiren yazılan. Osman Köker'in "Kuşçubaşı Eşrerin Teşkflat-ı Mah- susaAnılan" başlıkh vazılardadergi- nin bu sayısında yer alıyor. SevinOkyay ise yazısında. dünyada ve Türkiye'de çocuklar için yazdığı ki- taplarla ünlenen Roald Dahl'ı tanıtı- yor. Aynca Emine Bora, Nurdan Gûrbi- lek, Iskender Savaşır. Mehmet H. Do- ğan. İnci Ozkan, Orhan Koçak, Cla- udia Fogu, Mahmııt Temizyürek. Tan- sı Şenyapıh, Feza Kürkçüoğlu, Yıkb- nm Türker, Füsun Akatlı ve Mahir Oztaş da yazılanyla dergiye renk ka- tıyor. Derya Alabora için kendini eleştirmek, hatalan göz ardı etmemek ilerlemenin tek yolu 6 Sanat, mükeııııneK aramaktır' • En çok anlatılan tutkulu ilişkilerden etkileniyor. Çünkü yaşamda çok fazla tercih ettıği bir kavram tutku. Sanatta belli bir mükemmeliyet derecesine ulaşılması gerektiğine inanıyor. Tomris Gıritlioğlu'nun yöneteceği "Salkım Hanımın Taneleri" ve Tiyatro Stüdyosu'nun sahneleyeceği Jean Genet'nin "'Balkon" adlı oyunu yeni projeleri arasında yer alıyor. Kültür Servisi - "Masumi- yet"ın Uğur'unu kimler oyna- yabilir diye, Zeki Demirku- buz'a yardım etti bir süre. So- nunda kendi oynamaya karar verdi. Böylelikle kariyerine iki yeni ödül eklemiş oldu. Altın Portakal. ardından Altın Ko- za'da da en iyi kadın oyuncu ödüllerinı... Derya Alabora se- narj'oyu okuduğunda sıcak di- yaloglan \ e ılginç kurguyu çok beğenmış. Ama en çok anlatı- lan tutkulu ilişkilerden etkilen- dığini hemen ekliyor. Çünkü yaşamda çok fazla tercih ettiği bir kavram tutku. Yardım almadan çekilen film biraz aceleye gelmış. Oyunculann birlikte oturup ça- lışacak çok zamanlan olmamış. Yine de aralannda iyi bir uyum yakalamışlar ve keyif alajak yapmışlar bu filmi. Alabora. ti- cari amacı olmayan, dolayısıy- la az kitleye hitap eden proje- leri benimsediğini belirtirken filmin bu kadar ilgi göreceğini tahmin etmedikJenni söylüyor. Sonuçtan memnun elbette, an- cak "Masumiyefle ilgili çok eleştınleri var, hem kendıne hem de filmin geneline: "Eğer yaptığımız işe sanat diyorsak, belli bir mükemmeliyet derece- sine ulaşması gerekiyor. Elbet- te bu çok zor. Ancak kendini eleştirmek, yapnğın hatalan gö- z ardı etmemek ilerlemenin tek yolu." -Hiç ara vermeksizin çahşan sanatçının önünde yeni bir sı- nema projesi daha var. Tomris Giritlioğlu'nun yöneteceği Sal- kım Hanımın Taneleri. Varlık Vergısı dönemmi ırdeleyen fil- Derya Alabora, Devlet Hyatrosu'nda yaşanmayan tonlar olduğunu söylüyor. (UGUR DEMlR) mın senaryosu, Etyen Mahçup- yan'a ait. Tiyatroda her gece aynı oyunu yeni baştan yarat- mak elbette zevkli. Ancak ge- ride kalan hep boş bir sahne ol- muyor mu? Bu nedenle sinema gerçekten kalıcı olduğu için ya- ni oyuncular, yaptıklan işler, yıllar geçse bile hep aynı taze- likte kaldığı için ona daha ca- zip geliyor. Sanatçüann yapnrımı Derya Alabora ve Haluk Bil- giner.çok başanlı bir ikili oluş- turdularMasumiyet'te. Bundan önce de 80. Adım'da ve Kan Kardeşler adlı oyunda birlikte izlemiştik onlan. Önümüzdeki mart ayında ise yine bir tıyatro oyununda. BaşarSabuncu'nun Tiyatro Stüdyosu'yla gerçek- leştireceği Balkon'da bir araya gelecekJer. Alabora'nın hay- ranlık duyduğu Jean Genet'nin bu oyunu için çalışmalar, önü- müzdeki günlerde başlıyor. Sa- natçı, böylelikle ikı yıl önce ara verdiği tiyatro oyunculuğuna da geri dönmüş olacak. Bir dö- nem çalıştığı Ali Foyrazoğlu Ti- yatrosu'ndan a>Tilarak Zerrin Sümer. Ozdemir ve Ozden Çift- çioğlu'yla birlikte kurduğu Ti- yatro Grup Yeşil Bar'da dört yıl boyunca farklı oyunlar sahneîe- mişti. Sahne olarak seçmek zo- runda kaldıklan bu mekânın. izleyicinin kafasında tiyatroyla bağdaşamadığından yakınıyor sanatçı. tki yıl önce Kültür Bakardı- ğı'ndan aldıklan desteğin. oyunlannı geç çıkarmalan ne- deniyle üstüne üstlük faizı>le gen alınması, Alabora'nın bir süre tiyatro yapmama karan al- masına neden olmuş: "KüKür Bakanhğı 250 milyonluk deste- ğini, 500 mih/on olarak geri al- dı. Bu, sanatçı açısından çok he- ves kıncı. Dormenler de erken çıkardıklan için oy unlannı, ay- nı tulumla karşılaşnlar. Ozel sponsoriarsa star'lara yardım ediyor. Seçtiğim teksüerin bü- yük Idtlelere hitap etmemesi bu tür bir \ardım almamızı engel- liyor. O zaman daha anlaşdır iş- ler yapmak gerekh or. Bu da ba- na göre değil... O>sa yurtdışın- da her \ıl kiliselerden, depola- ra kadar her türlü alan, sanatuı hizmetine verüiyor. Belediyele- rin katkısı da cabası. Burada oyuncuna paravermezken 'ge- lın omuz bırliğı yapalım' de- mek, işi sürdürmek bir yerden sonra olanaksız." Alabora'ya göre sanatçılann bir yaptınm gücü oluşturması gerekiyor. Oysa bir türlü bir araya gelemeyen sanatçılar. as- lında son derece doğal olan fi- kir a>nlıldarı nedeniyle, işle il- gili ortak sorunlanna birlikte çözüm arayamıvorlar. Bunun başlıca nedeni Alabora'ya gö- re bilgı eksıkliği ve hoşgörü- süzlük: "A\nı dili konuşup an- laşamamak kadar korkuncu yok! Ovsa sistemin oturması çok önemli. Dernekler ve sendi- kalaria sanatçı haklannm ko- runması gerekiyor. Yoksa ya- saklara karşı tek başına kalı- vorsun. Sinemanm bugün gekü- ği noktada, bu işe para \ariran kesim, o paranın kendisine faz- lasıyla geri döndüğünü görürse belki o zaman bir şey ler değişe- cek. Yine de ben çok umutlu de- ğilim." Eğitim seviyesi vüksehneli Derya Alabora. kişilik ola- rak da medyatik olmadığını söylüyor. Ancak bazı çevreler onu medyatikleştirmeye karar- lı. Örnek mi? Son olarak bir te- levizyon kanalında açıkladığı Devlet Tiyatrolan'yla ilgili gö- rüşleri, hemen bir polemik ya- ratılmasına neden oldu. Oysa sanatçı gereksiz bir tavır sergi- lemediği görüşünde. Alabo- ra'ya göre Devlet Tiyatrola- n'ndaki sistem. oyunculuğu aç- maya değil, içine kapatmaya yönelik. Kendisinin de Devlet Tiyatrolan'ndan olduğunu ve bu kurumun birçok oyuncusuy- la severek birlikte çalıştığını vurgulayan sanatçının getirdiği eleşriri, doğrudan bireylere de- ğil, sısteme: "Genel olarak baktığında, istemediğin oyun- lan da oynamana neden olan bir çalışma sistemi var. Oysa oyunculuk: araşürmacıhk ge- rektirir, bu da zaman ister. Kı- sacası karakter yaratmak yeri- ne tipte kahmyor. Yaşamda ol- mayan tonlar var Devlet Tiyat- rosu'nda. Bu datiyatrmıı cağın dışında kalmış bir sanat yapı- yor." Son olarak sanatın merkezi- leştirilmesi sorunundan söz edi- yoruz. Özel tiyatrolann belli kentler dışında da perde açma- lan konusunda Alabora kendi adma şunlan söylüyor: "Ora- larda bir şeyler yapmak için da- ha anlaşılir işlerçıkarmak gere- kiyor. Bu da oyuncu ve tiyatro- culuk adma bana yetmiyor. Ta- mamen bir sanatçı kompleksL Belki çok fatla Anadolu'ya gjt- memek, hep bu sanatçı komp- teksinden ka> naklanıyor. Bu da sistemk düzeftilebilir. Eğitim se- viyesinin yüji.seltilnıesi gereki- yor. Ben oraya herhangi birjjyu- numla gitsem beni taşa rutarîar. Keşke yapabilsem, ama Türki- ye ile ilgili bir şe> bu." Simyacı tekrar İstanbul'da • Kültür Servisi - Dostlar Tiyatrosu'nun 'Sımyacı'adlı oyunu uzun birturne döneminin ardından 21 Kasım'da tekrar İstanbullu sanatseverlerle buluşuyor. Rıchard Soudee ve Georges Pouget"in Mevlana'nın şiirinden almtılarla Paulo Coelho'nun romanından uyarladıklan oy^nu Mehmet Ulusoy ilk kez 1996 yılının ocak ayında Martinik Devlet Tiyatrosu'nda sahnelemişti. Müziğini Kutsi Erguner'in hazırladığı. Genco Erkal'ın Leman Giritli ile birlikte dilimize çevirdiği oyun Türkiye'de Duygu Sağıroğlu'nun tasanmıyla yine Mehmet Ulusoy tarafından sahneleniyor. Genco Erkal. Tülay Çimenser ve Emre Kınay'ın rol aldığı oyun turne nedeniyle sadece 15 kez oynanacak. Cuma. cumartesi ve pazar günleri saat 20.30'da ızlenebilecek olan oyunun biletleri Muammer Karaca Tiyatrosu'ndan temin edilebilir. (252 59 35) Atatürk'ü anma paneli • Kültür Servisi -Kültür Bakanhğı îstanbul İl Halk Kütüphanesı Müdürlüğü tarafından Atatürk Haftası nedeniyle çarşamba günü saat 14.30'da, 'Atatürk'ü Anlama ve Anlatmada Bugüne Kadar Uygulanan Yöntem Başanlı Olmuş mudur?' konulu panel Îstanbul İl Halk Kütüphanesi'nde gerçekleştinlecek. Prof Dr. Necla Arat'ın yöneteceği panele Nazif Karaçam ve Yusuf Çotuksöken konuşmacı olarak katılıyor AFA'da yeni yayınlar • Kültür Servisi-Afa Yaytnlan'nın yeni yayınlan arasında 'Çağdaş Türk Yazarlan' başlığı altında Zehra Ipşıroğlu'nun "Düşünmeyi Öğrenme ve Öğretme', MünırGöle'nin 'Yansılar Kitabı' yer alıyor. Yabancı yayınlardan ise 'Çağdaş Dünya Edebiyatf bölümünde Ingmar Bergman'ın 'Pazar Çocuğu'. Antonio Tabuccini'nin 'Requiem' ve "Pereira Itıraf Ediyor", Hermann Hesse'in 'Şeftali Ağacf ve 'Herman Lauscher' başhklı yapıtlaryer alıyor. Picasso ve Johns'un yapıtları müzayedede • Kültür Servisi - Vıctor ve Sally Graz'ın koleksiyonunun bir parçası olan Pablo Picasso'nun 'La Reve- The Dream-Rüya' ve Jasper Johns'un 'Coıpse and Mirroıi; isimli yapıtlan müzayede ile satılıyor. 20. yüzyıl sanat yapıtlannın yer aldığı en iyi koleksiyonlardan biri sayılan bu koleksiyondaki yapıtlann satışından 125 bin dolar gelir bekleniyor. Saim Akçıl Azerbaycan'da • Kültür Servisi - Bakû'de Oda Miıziği ve Org Konser Salonu'nda 31 Ekim akşamı Kara Karayev Azerbeycan Devlet Oda Orkestrası'nı ilk yabancı şef olarak yöneten Saim Akçıl büyük beğeni kazandı. .\zerba>can keman yanşması 1 .'si kemancı Sabine Rakçeyeva'nın solist olarak katıldığı konserde Handel, Bach. Musa Mirzayev ve Ulvı Cemal Erkın'ın yapıtlan yeraldı. Bakû Büyükelçımız Faruk Loloğlu'nda bulunduğu salonu dolduran izleyıcilenn yoğun alkışlanna Saim Akçıl üç ilave parça ile karşılık verdi. Azerbaycan ve Türkiye uluslan dostluklannın müzik aracılığıyla bir kez daha dile getirildiği konsere Azerbaycan radyo. televizyonu genış yer verdi. Yapı'da müzeler tanıtılıyor • Kültür Servisi - Aylık kültür, sanat ve mimarlık dergisi Yapı'nın bu aykı sayısında Atatürk, ekonomi, sanat. yapı fuan. yeni yayınlar, resim ve miman tasanm üzenne yazılar yer alıyor. Dergide, Yapı "97 Ankara Fuan, Guggenheim Bilbao Müzesi ve Bodnım Sualtı Arkeoloji Müzesi tanıtılıyor. 'Atatürk tçin Düşünmek" başlıkh bölümde Atatürk'ün ölümü üzerine mimarca düşünmenin ilk örneğı Katafalk tasanmından yola çıkılarak geleceğe yönelik pek çok konuya değınılırken, Doğan Hasol 'Boğaz'a Köprü... Yettı Artık" yazısıyla toplumsal bir isyanı konu . ediyor yazısında. Dergide aynca Merih Karaaslan- llker Aksu'nun. Kaya Özgen-Necdet Torunbalcı'nın ve Adnan Çolak-Bahar Sayıl'ın beton yapı lar ve mimari tasanmlan konu edinen yazılan yer alıyor. Temel'in 'İzdüşümlen' sergisi • Kültür Servisi - 'Yeni yaşantılann görsel anlatım" dilini bulmak ıçin resım serüvenine çıktığını belirten Sema Ilgaz Temel'in "Izdüşümler" başlıkh sergısı 29 Kasım'a dek Vakko Beyoğlu Sanat Galerisi'nde görülebilir. Monotype baskılar ve akrilik çalışmalardan oluşan bu serginin ana temalannı resmin şiirle buluşması. düş ile gerçek, bilinç-bilinçaltı mitoloji ve sezgiler oluşturuyor. Marmara Ünıversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde özgünbaskı, resim ve illüstrasyon derslen ve Ilgaz'ın yapıtlan, özel koleksiyon ve müzelerde de yer alıyor. BUGUN • AKSAIVAT'ta Berlin Filarmoni Orkestfası'nın Debussy ve Ravel'in yapıtlannı seslendirdiği konser 12.30 ve 18.30'da laser-disc'ten izlenebilir. • İSTANBUL DEVT.ET OPERA VE BALESİ saat •20.00'de Carmen'ı sahneliyor. • ÇEKÜL GENÇLİK BİRİMİ'nin Tarihsel ve Kütürel Gelişimi Içinde 'Anadolu Seminerleri' etkinlikleri kapsamında saat 19.30'da tTÜ Taşkışla 109 no'lu odada Refik Duru'nun 'Tarih Öncesi Anşdolu' başlıklı semineri izlenebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear