25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14MAYIS1996SALI CUMHURİYET HABERLER SAYFA 860 üyenin katıldığı 15. Mılli Eğitim Şurası'mn açılış konuşmasını Başbakan Mesut Yılmaz yaptı - fOrta ve yükseköğretim parah olmah'ANKAR4 (Cumhurivet Bürosu) - 15. Milli Eğitim Şûrası. 860 üyenin katılımıv- la Ankara'da başladı. Başbakan Mesut Yıl- maz, eğitim sistemindeki çarpıklıklann gi- derilmesi gerektiğini. temel eğitimin dı- şında orta ve yiikseköğretimin parah hale getirilerek reel ücret uygulamasına geçil- mesini istedi. Yılmaz. "Dünyadahicbirül- ke. özellikle de YÜkseköğretimde kalmNi eğftimi parasız verecek kadarzeıtgin değil- dir"dedı. Cumhurbaşkanı V'ekili Musta- fa kaiemli. öğretim üyeierinın ilkokul öğ- retmeninden farksız oldugunu savunur- ken. Milli Eğitim Bakanı Turhan Tayan. şûrada ulusal eğitim sistemini masaya ya- tırdıklannı kavdederek 8 yıllık zorunİu eği- time geçişi hedeflediklerini söyledi. 15. Milli Eğitim Sürası. Milli Eğitim Bakan- lığı Şûra Salonu'nda yapıîan törenle dün başladı. Törenin açılışını yapan Başbakan Mesut Yılmaz. ulusal eğitim sisteminin esnek bir vapıva kavuşturulması gerekti- ğini belirterek eğitimin finansmanında ki- şisel getirinin toplumsal getirınin üzerine çjktıgını savundu. Yılmaz, "parasız egiti- min"yalnızca temel eğitimlesınırlandınl- Türkiye Diyanet Vakfı'ndan şûra üyelerine kitapcık Imam-hatip ve Kuran kursu bildirisi AÎVKARA (Cumhurivet Bürosu) -15 Milli Eğitim Şûrasf mn ilk gününde Tür- kiye Diyanet Vakfı ile fmam-Hatip Me- zunlan ve .Mensuplan Derneği'nce şûra üyelerine dağıtilan kitapcıklarda. imam- hatip ortaokullan ve Kuran kurslannın 8 yıllık zorunlu eğitim kapsamma alınma- sı ile imam-hatip lisesi mezunlannın harp okullanna girmelerine olanak tanınması istendi. 15. Milli Eğitim Şûrası kapsamında ele ahnacak "İlköğretimveyöniendirnıcor- taöğretimde veniden .vapıianma, yökse- köğretimc geçişin yeniden düzenlenmesi, toplumun eğitim ihthactnın sürekli kar- şılanınası vreğitiııı finansmanrkonulann- da oluşturulan komisyonlar. çalışmalan- na başladı. Şûra'nın jfk gününde Türkiye Diyanet Vakfı ile Imam-Hatip Mezunla- n ve Mensuplan Derneğı'nce şûra üyele- rine dağıtılan kitapçıklar dikkat çekti. (mam-Hatip Mezunlan ve Mensuplan Demeği'nm kitabında. 8 yıllık zorunlu eğitime, imam-hatip ortaokullan vc Ku- ran kurslannın korunması durumunda ge- çilmesi ile imaın-hatip lisesi mezunlan- nın harp okullanna girmelerine olanak tanınmasına ılişkin önerilere yer verildi. Türkiye Diyanet Vukfı'nın "TürklMilfi Eği- tim Sistemi-Alternatif Ptrsfektif" kitabm- da bu önerilere ek olarak. temel eğitimin ikinci kademesine Kuran-ı Kerim ve Arap- ça dersleri konulması istendi. ması gerektiğine inandığını kaydederek orta veyükseköğretimde"reelticrvtu\gu- lamasTnageçilmesiniistedi. Yılmaz. hiç- bir ülkenin. özellıkle v ükseköğretimi pa- rasız verecek kadar zengin olmadığını be- lirterek "Anadohı lisek-rine. özel liselere ve dershanek'rr üdenen ucrvtlerin \ ıllık mik- tannın Milli Eğitim Bakanlığı bütceshle karşılaştırılır hale gelmesi dikkat çekici- dir" dedi. Yılmaz. H v ıllık zorunlu eğitimin hazj tar- tı^malann üzerinde tutularak mutlaka ger- çekleştinlecegıni savundu. Yükseköğretimde ünh ersite ve sanayi iş- bırliğınin sağlanma.M gerektiğini kavde- den Yılmaz. YÖK vasataslağının, son şek- U verildikten sonra TBM.M\e getınlece- ğini »öyledı. Yılmaz. ta.slakla vakıf'üni- versitelerinedestek verildigini ve YÖK'ün verkilerinin kaynakların kullanılması ve kalite denetimi yapılınasıvla sımrlandınl- dığını anlattı. Cumhurbaşkanı V'ekili Mustafa Kalem- li. adının öniinde "miMi" sözcüğü olan Sa- vunrruı vc Eğitim bakanlıklarının görevi- nin. günlük siva.sal gereksinimlerin üzeri- ne çıkarak. ulusal bir çizgi Ü7erinde. ulu- sıın \e kişinm gerekMninılerini en iyi ve uzun vjdeli birbiçimde.sağlanıak oldugunu kav- dettı. Kalemlı. >on yıllardy üniversiteöğretim üyelcriniıı birilkokul öğretmeninden fark- sız duruma gcldığını anlattı. Mılli Eğitim Bakanı Turhan Tayan da 15. Milli Eğitim Şûrası ile ulusal eğitim sistemini masaya vatırdıklannı sövledi. İlköğretimin 2. ka- demesinden itibaren yönlendirmeyegidil- mesinin. en az 8 yıllık bir zorunlu eğitime geçilmesinin ve nitelikli ara insan gücü v arutılmasının ana hedefleri oldugunu kay- deden Tavan. bugünkü ortaöğretim .siste- minin yükseköğretimın önüne sürekli öğ- reııei yığan biröğretim basamağı görümü- nünde oldugunu v urguladı. Sûrayı protesto ettiler Lise öğrencileri polisle tanıştı ANKARA/İZMİR (Cumhurivet)- 15 Milli Eğitim Şûrası"nın açılış tö- reni sırasında. salon önün- de toplanan bir grup liseli öğrenci. şûrayı protesto et- mek istedi. Emniyet yetki- lileri. güvenlik güçlerinin müdahalesi üzerine gözal- tına alınan 68 öğrencinin akşam saatferinde serbest bırakıldıklannı bildirdi. Eği- timciler ise şûrada paralı eğitim ve eğitimin özelleş- tirilmesi konulannın önce- lıkli olarak ele alınmasını eleştirerek önceliğin degiş- tirilmesini istediler. 15. Milli Eğitim Şûra- sf nın açılış töreni sırasın- da. lise öğrencilerinden olu- şan yaklaşık I 00 kişilik 3 ay- n grup. bakanlığın şûra sa- lonu önünde protesto giri- şiminde bulundu. Sabancı Kız Öğrenci Yurdu > önün- den gelen ve "Eğitim hak- kımız engellenemcz". "Pa- ralı eğitime ha>ır" pankart- lan açarak siogan """S^C 1 ™™""""" atan bir grup öğ- §»•• renciyegüvenlik V^OZaltina güçleri müdaha- alınan 68 lise leetti.Öğrenciler öğrencisinin geldikleri yöne akşam doğru kaçmaya saatlerinde başlarken. daha çP r hest ceride bekleyen , S e [ , e f . fkinc, bir grup bırakıldmı gösteriyi sürdür- Dlldirildl. mek istedi. Polis, ™ ~ ~ " ^ " - " lamada. paralı eğitime kar- şı demokratik istemlerini anlatmak isteyen lise öğ- rencilerine polisin dayak at- tığı v urgulanarak. "Eğitim sistcmimizin sorunlannın ve geleceğinin konuşuldu- ğu bir toplantıda. eğitimin temeli olan ögrencilerin dö- vülmesi ve gözaltına alın- ması. dünvanın hangi ülke- sinde görülür" denildi. müdahale ederek 68 öğren- ciyi gözaltına aldı. Gözal- tına alma işlemi sırasında bazı Çev ik Kuvvet görevli- lerinin öğrencileri tartakla- dıklan gözlendi. Öğrencile- rin gözaltına alınması bazı yurttaşlar tarafından tep- kiyle karşılandı. Durumun sakinleşmesinden kısa bir süre sonra Beşev ler'de top- lanan bir grup. sloganlar atarak trafiği kapattı. Bura- daki öğrenciler de dağıtıl- dı. Gözaltına ahndıktan son- ra Ankara Emniyet Müdür- lüğü Güvenlik Şubesi'ne götürülen öğrencilerin ak- şam saatlerinde serbest bı- rakıldıklan bildirildi. İnsan Hakları Derne- Eğitimcüerden tepki Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen 15. Milli Eğitim Şûrasfndaön- celikli konulararasındayer alan paralı eğitim ve eğiti- min özelleştirilmesı konu- lan eleştiriliyor. Eğit-Der tzmir Şube Başkanı Dur- sun Utku. Abece \e Öğret- men Dünya.sı Izmir fenı- silcisi Recai Şe>hoğlu ve Öğretmen Dünyası Buca Temsilcisi Bekir Vurda- kul'la düzenlediği basın top- lantısında. şûrayı eleştirdi. •-"~™-~" Milli Eğitim Bakanı Turhan Ta>anm baş- kanlığında dün başlayan 15. Eğitim Şûra- sfndaöncelikli olarak "Paralı eğitim veeğitim- deöüeUeşrirnıe*' konularının eie alınacağını sa- Cumhurivet dönenıinin ünlii ö\kü ustalanndan Sait Faik Abasıyanık, doğumunun 90. >ılında anıldı. (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ) SahFaikBurgamladaanıldı \unan Utku. bu önceliğin değiştirilmesini istedi. Eğitimden sadece parası olanların değil. her yurtta- şın eşit koşullarda yararlan- ması gerektiğini belirten Utku. "Ancak bugün eği- tim, parası olanın sarın ala- bileceği bir ticarethaneve döniiştüriilmek istcnmek- tedir" dedi. Utku. son dö- nemde toplanan şûralardan sürekli imam-hatiplerin art- tırılması yolunda kararla- nn çıktığına da dikkat çek- ti. Abece ve Öğretmen Dün- yası Izmir Temsilcisi Şey- hoğlu da ileri çağdaş ülke- lerde olduğu gibi. Türki- ye"de de zorunlu eğitimin en az 8 yıla çıkanlması gerek- i i i dği'nden(lHD)yapılanaçık- tiğini vurguladı. NURHAN KAVAKLI Sait Faik Abasıvanık, her şev ın "bir insanı seMnekle" başladığına ınaıiün. doğjya. yaşama ve insana âşik bu dcğerlı övkü ustası doğumunun 90.vılında adı ile özde^leşen Burgazada'da anıldı."Sait Faik 90, Annıa Gönleri 19 Yaşında" adıv la Tiirkıve Yazarlar Sendıkasi. PEN ve Ada Dostları Derneğf nın ortaklaşa düzenledıklerı anma etkınliği ieın adaya gelenler sankı misafirlerini karşılıvonnuşçasına ıçten bir heyecan içindekı Perihan Ergun'u buldu kar>ılarında. Yazarın bir ömür geçırdıği müze-e\ inın ziyaretınden sonra. ünlü öykücünün çok sevdiği Kalpazankaya'ya yöneldi Sait Faik sevenleri. Favton ve motora rağmen tepeve vürüyerek çıkmak belki de Saıt Faik'e doğanın sesleniv "Hişt Hişt"lerı duyabilmek için en çok teıcıh edılen yol oldıı. Kalpazankayaclaki üstü branda]arla örtülü. toprak terasa kurıılu tahta masalı kır lokantasına ulaşıldığında çoğu kışı ayakta kalmıştı. Hemen masalara ek sandalveler konuldu. tanıdık tanımadık herkes bırbinnin yanına birbırinin sıcağına oturdu. İlk söz uzun yıllardır bu etkınlıûın gerçekleşmesini sağlayan emeklı öğretmen Perihan Erguıf undıı. Ergun'un. aralarında Beşiktaş Beledıyc Ba>kam Ayfer Ata>. CHP içel Mılletvekıli KikriSağlar. Kadıköv Eskı Beledıve Başkanı Dr. CengizÖz>alçın. Esenvıııt Belediye Başkanı GiirbüzÇapan. Kadıköv Beiedıve Başkanı SelanıiÖztiirk,gazetemız vazarı Deniz Som'un da bulunduğu kı^ilere. Saıt Faık'ın yontusuna vc etkinliklerıne katkılarından dolayı teşekkür konuşmasından sonra sıra ünlü övkücünün bronza dökülerek kalıcı kılınan vontusunun Adalar Beledive Ba^kanı Can Esen tarafından açılı^ına geldi. C'ç >ıl önce sanata yönelık s.aldırılara bırtepkı olarak "Sanatçılar tükiiriilecek insanlar değil. he« kcli \apılacak insanlardır" düşüncesivle Sait Faık yontusunu yapan hevkeltıraş Recep Tezcan plaketini alırken artık tepkisinin kalıcı olmasından dolayı oldukça nıutluvdu. Günün bir diğer hevecanlı kişısi ise "Sait Faik Öykii Ödülü*" kazandığı için kendı.sine plaket sunulan yazar Cemil Ka»ukçu idı. ÇocuV. se>lerinin. gülüşmelerin. doğadan gelen seslerle bırbınne karıştığı. sıcak ve ıçten onamda başka bir ses. TYS Başkanı Ataol Behramoğlu'nun sesi duvuldu Sait Faık'i anlatan. Behramoğlu "Bir insan bir futbol rakımının taraftan ohnadığını. bir kültüriin parvası oldugunu Niyle anlar ancak" sözleriv le bir ulusun kendı değerlerine sahip çıkınasının, kültürel kımlığıne ve benlığıne ulaşması açısından önemini v urguladı. Ünlü öykücünün şaır vaııına da değınen Behramoğlu "Onun şairliğinde renkler, kukular. dokûiar dm umsanır" sözlerıv le betimledığı şıııiennden bırını okudu. Daha honra söz alan Şükran Kurdakul insan yanından bahsettıgi Saiı Faık'i. aynı zamanıia dönemıııe duyarlı bir vazar olarak niteleverek "Sait Faik'e sahip çıkmak cumhurhetin getirdiği laik anlayışa ve kültiir mirasına sahip çıkmaktır" sözlerıv le andı. Konur Ertop ı>e "Çe\reci Sait Faik" anlattı. Ünlü öykücünün eserlerımn derlemecİM Muzaffer L'vguner üstlendığı bu görev in kendisi için anlaınını vurguladıkun sonra herkesten Sait Faik'ın kıyıda köşede kalmış. eski dergilerdeçıkmışöykülerinı. şiirlerini bulmak veölümsüzleştirmek için yardını istedi. Sait Faik'le komşuluk etmiş. küçük bir çocukken tanımış ve yazarla ılgıli anılanm övküve dönüştürmüş vazar Avîen Çetiner de anlattı Sait Fdik'i. Saıt Faık ise önünde bir kadeh rakısıyla. enginlere doğru vönelttiği bakışlanyla sessiz sedasız dınledi hakkında konuşulanlan. Yazar Fe>za Hepçitingirler'in sunduğu etkinlikte ünlü öykücüve müzikleriyle konuşmalarıyla küçük birselanı gönderen diğer ısımler ise şunlardı: Hilnıi Bulunmaz. Ekrem Ataer. Rüstem Kurtoğlu. NejatŞen, Hasan KaravoL Hilmi Biivükşekerci. Çağla Gündüz. IRMIK /AYDIN ENGİN Daha Iki HABITAT, Bir Olimpiyat İsterim istanbullu okuyucu zaten bıliyor, is- tanbul dışında oturanlar duymadılarsa benden duysunlar, şu anda Istanbul'un hemen heryerinde kaldınmlardelik de- şik. Kent kocaman bir şantiyeye dö- nüştü. Aynı anda yüzlerce (yoksa bin- lerce mi?) noktada delgi tabancaları kaldınmlan parçahyor; karnyonlar kum we kaldınm taşı getırip döküyor ve ağız- lannda külü uzamış bir cıgara tutan ye bu delik deşık kaldırımlara çömelmiş bir takım adamlar da kumu yayıp, üs- Kine pembe kaldınm taşlannı döşüyor- fer- ' "Neresinde ıstanbul'un?" diye sor- mayın. Her yerinde. •- (Yani kentin, Istanbul denmeye layık 6er yerinde. Yoksa Bağcılar'da. Gülsu- yu'nda. Çıksalın'da, Kâğıthane'nin ara sokaklarında, Alıbeyköy'de, Gazios- manpaşa'da, SultançiftligYnde, Sultan- beyli'de filan değil. . Zaten oralan Istanbul değil. Oralan va- roş. Onlann çocuklan 1 Mayıs'larda fî- fan bizim kente iniyor, trafik lambalan- tnızı kırıyor, lalelerimizi sopalıyor, vitrin- lerimizi aşağı indiriyor, polisleıie dövü- şüyoriar. Onlara kaldınm filan yok...) Kalemı elinealan, daktilonun tuşlan- na yumulan, bilgisayarın ekranına yö- nelen gazetecı tayfası da laf kıtlığında asma budayıp bu HABITAT hazıriıkları- na karşı çıkıyorlar. Tanıt (argüman) ola- rak öne sürdüklen de üç aşağı beş yu- kar aynı: Bizı adam yerine koymayanlar, şim- di üç beş bin yabancı gelecek, aman kentimizi çirkin görmesin diye kaldı- nmlan yeniliyor ve kent yaşammı büsbütun berbat ediyorlar. Yayalar kaldınm olmadığından sokaklarda yürüyor. Trafik rezatet, tıkandı mı açıl- mıyor. Kimbilir hangi taş, kum, nak- Irye müteahhidi ne biçim para vur- muştur! Bütün bunlar bizim vergile- rimızden yapılıyor... itirazlar bu minval üzere sürüp gidi- yor. Şu bizim Cumhuriyet'in müzmin rnu- halifliğinden ıçimi sıkıntılar bastı. Şu ıd- dialan sorgulamak ıstiyorum: "Bızıadam yerine koymayanlar... 'mış. Gel de kızma. Yani HABITAT kaldınm- lan olmasaydı bızı adam yenne mı koy- muş olacaklardı? Bızi bu devlet ve hü- kümet ne zaman adam yerine koydu da HABITAT geldi diye koysun? "Yayalar sokaklarda yürüyor... "muş. Kaldınmlar delık deşik olmadan önce bu yayalar nerede yüriiyorlardı kuzum? "Trafik rezalet"miş. Yani kaldırım mu- habbeti çıkmadan Istanbul'un trafiği yağ gıbı akıyordu da biz mı farkında de- ğildik? "Müteahhitier vurgunu vurmuş "muş. Hayret. Demek Türkiye'de kamu inşa- at ıhalelerinde vurgun vurulmuş öyle mi? Rüyada görsem inanmazdım. "Bütün bunlar bizim vergilerimizden yapılıyor"vnuş. Bakın bu yeni ışte. Bıl- diğıniz gibı Çiller'in örtülü ödenek ka- çamaklarından, Güneydoğu'da Cudı Dağı'nın fethine, Ege ve Akdenız kıyı- larını beton cehennemıne dönuşturen turistık yatırımlara (?) ödenen teşvık kre- dilerinden, batık bankaların kurtarılma- sına kadar pek çok kalemde bizim ver- gilerin kılına halel gelmedıydı. Şimdi na- sıl olmuş da bu HABITAT belasına bı- zım vergıler çarçur edılmiş. Aklım al- madı doğrusu... Burada açıkça belırtıyorum: (Galıba) bütün meslektaşlarım bir yana. ben bir yana. Ben HABITATı sevıyorum. HABI- TAT'ı destekhyorum ve tek bir HABI- TAT'la yetinmeme kararlılığımı ilan edı- yorum. 80 öncesınde, Ecevit'ın erken seçim diye yoflara düştüğü günlerden birinde, bir küçücük beldeden geçerken, Ece- vit otobüsün üstünde köylülere sesle- niyordu. Ben de halkın nabzını tutmak gibi tuhaf ek görevlerle yükümlü oldu- ğumdan aralarında dolanıyordum. Ece- vıt "erken seçım" dedikçe. millet a/kış- lıyor, ama bırı çok fazla alkışlıyordu. Kö- yün muhtarıymış. Üstelik AP'nin muh- tan. Erken seçım olsa ola kı Demirel dev- rilecek. Adama niye bu kadar yürekten alkışladığını sordum. Omuz sılkıp bıyık altından güldü: - Ne kadar çok, ne kadar sık seçim olursa o kadar iyi - O niye o? - Tabii. Geçen seçımde orta çeşme- nin borulannıaldık. Yenıb/rseçimdeköp- rüyü onartınz, araya bir seçim daha sı- kıştırabilirlerse öğretmen lo/manı yap- tınnz... İyioluryani. Seçimhepiyıdirbi- ze... Muhtarhaklı. Halkım beni yanıltmaz. HABITAT iyidir. Ne kadar çok HABITAT olursa o kadar iyıdir. En az iki HABITAT, bir olimpiyat daha isterim. Yabancılara ayıp olmasın. ele güne rezıl olmayalım. dedık. bınncısınde kaldınmlan hallettik. ikincısınde eskı Istanbul evlerinıfilanel- den geçiririz. Üçüncü ıçınse kent ıçı ula- şımın denıze kaydırılmasında yol alına- bileceğinı düşünüyorum. Olimpiyadı ka- parsak geri kalan sorunlann tümünün üstesınden gelirız. (Benı anladınız sanıyorum. Yaşamım- da ilk Kez muhalıf değil muvafık bir yazı yazmanın mutluluğu ıçındeyım. Size de tavsıye ederım...) Değerli Eczacı \: Meslektaşlarımızın 14 Mayıs Eczacılık Günü'nü Kutları/. İLAÇ ENDÜSTRİSI İŞVERENLER SENDİKASI ABBOTT ABDİ İBRAHİM ABFAR ADEKA ALI RAİF BAYER TÜRK BİLİM CARLO ERBA CIBA GEIGY DOĞU DR.F.FRİK ECZACIBAŞI ECZACIBAŞI-BAXTER FAKO GLAXOWELLCOME GRİPIN I.E. ULAGAY İLSAN KANSUK KNOLL ALMAN KURTSAN ' LİBA MERCK SHARP & DOHME MİLEN ORGANON PFIZER ROCHE SANDOZ SANOVEL SCHERING ALMAN SERVIER TURGUT İLAÇ TURK HOECHST WYETH ATABAY BOEHRINGER INGELHEIM BRISTOL-MYERS SOUIBB ÇARMOSAN DROGSAN FRESENIUS LILLY NOVO NORDISK ORVA PROCTER & GAM8LE UCB PHARMA ZENECA - ABDİ İBRAHİM ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATg§_ Adalet İstemek Anlaşılan italya'daki kitle .letişım araglannın. bızdekı- lerden pek bir farkı yok Bai-sanaa. Papa yı öldürmeye çalışan Mehmet A»i Ağca adındakı katılın. suıkast gı- rişiminin 15. "sene-i devriy^i münasebetiyle" bir af kampanyasına girişmişler. Ve Ağca utanmadan "Ben cezamı yetennce çektım, af değil adalet istiyorum" dıyeb ili y° r insaf.. Ve bizim kimi yazılı ve görüntülü kıtle iletişım araçla- nnda bu haberler öyle verihyor kı, neredeyse insanlar Ağca'ya kötii muamele edı'diğine inanacaklar. nere- deyse adalet isteklerinin haKl' olacağını ılerı sürecekler Toplumlann bu unutkanlığı pe n i çıldırtıyor. Çok satan gazetelerimizden biri. haberı "THY Pa- pa yaayıp etti"başlığı ile veriTiıŞ- Neymiş? Papa nın Ağ- ca'nın annesine ve kardeşine bilet göndermesine kar- şın, THY görevlileri, Ağcalar'm avukatı ile tartışarak kov- muşlar ve "THY ile uçamaz" notunu düşmüşler. Eğer doğruysa THY görevlılerine aferin. Benim bildiğim, bu Ağca'nm ailesi gariban insanlar- dı. Ne zamandan beri "aile avukatt" kiralayacak duru- ma gelmişler acaba? Gene benim bildiğim, seyahatini "basından gizleme- ye çalışan" insanlar. sessiz sedasız araçlanna binerler ve etrafı velveleye vermezler. Hele kendı ifade ettikleri gibi "salonun bir kenarında bekleyerek" muameleleri- ni avukatlan kanalıyla yaptırrnazlar. Hangi uçak şirketi, görmediği yolcunun uçağa t»nmesme ızm venr? Bun- lann amacı, düpedüz reklam yapmak. Pekı bizim gaze- teler buna neden alet oluyorlar acaba? Bu sorunun ya- nrtını daha sonra arayacağım. Papa'nm Ağcanın ailesine neden THY bileti gönder- diğıni de anlayamadım. Alitalia'nın suyu mu çıktı? THY ite uçan arkadaşlanm, genelde çok memnunlar. Ama Pa- pa hazretlennın bunlann övgülerini duydugunu sanmı- yorum. Burada bir başka iş var gibıme geliyor. Yukanda sözunü ettığım gazetenın Italya muhabıri deAğca ile baş başa bir göruşme yapmış. Güzel bir fo- toğraflan var. italya kaynaklı bu haberden, Ağcanın tüm yaşammı yazıya döktüğünü ve bir italyan dergısıne sat- tığını öğrenıyoruz. Acaba bu anılann Türkçe yayın hak- lannı hangi basın kuruluşumuz satın aldı? Acaba kimi yazılı basın organlannın ve televizyonlann bu çirkınlık- teri haber yapmasının ardında, belli bir reklam amacı ya- tıyor olabilir mı? Bazı "şeyleri" reklam aracı olarak kullananlara çok kı- zıyorum. Orneğin bir "medya kuruluşumuz". bundan bir süre önce bir rakibinin işten çıkardığı kimi köşe yazar- larının savunmasını öylesine üstlenmişti ki, doğrusu "bravo" (!) demıştik. Sonra baktık o köşe yazarlannı kendisi istihdam etti. Ve üstelik aynı biçimde işten çı- kanlan başka yazar ve gazetecilere hıç ilgı duymadık- lan gibi kendilen de aynı yoldan bir sürü adam atmak- tan utanmadılar. Oldu mu şimdi? Acaba "Ağca için af kampanyası "nın aröında da bu gibi 'tezgâhlar' var mı? Insanlann duygusallıklannı sö- mürüp bunu paraya mı dönüştürmek istiyoriar? Ve tüm bunlann nedeni olan Ağca, "Af değil, adalet istiyorum" diye ortaya çıkıyor. Yahu bu adam, eli defa- larca kana bulaşmış bir 'katil'... Yineliyorum, bu adam birkatil... Şimdi nasıl adalet ister? Hiç mi utanması, ar- lanması yok? Bilmediğimiz bir dızi kanlı olaydaki payını bir yana bı- rakın, Abdi ipekçi'yi gün ortasında vuran adam bu. Daha sonra başma konan ödüle kanarak kendini ıhbar eden 'eskı ülküdaşını' Beyazıt'ta Marmara kahvesinden kaçıran ve tam bir katil soğukkanlığıyla öldüren adam da bu... Şimdi 'AnnelerGünü' vb. soytanlıklar ve duy- gu sömürüsüyle bunlan unutacak mıyız? Hafızamız bu kadar mı zayrf? Ya Ağca'nın veAğca gibilerin evlatsız bıraktığı, koca- sız bıraktığı anneler ne olacak? Ve şimdi utanmadan ada- let isteyen bu adam. o ınsanlann yaşadığı bir dünyada 'alnı açık' dolaşabilecek mi? Her halde bu rezıllikler de, bu utanmazlıklar da; be- nim bir türlü aklımın ermediği ve bu nedenle neredey- se çağdışı ilan edileceğim 'değişimın' bir parçası olsa gerek. Baksanıza; bunun bir başka 't//tööaf/'göğsünü gere gere "Benim on üç cinayetim var" diyor ve bir Al- lah'ın kulu da "Gel bakalım, şunların hesabmı ver" di- yemiyor. Gene bir başka ülküdaşlan, (ne hikmetse. bunlann tü- mü kendini mafya olarak görüyor). telefonla televizyon programlanna katılıyor ve "Bir konuşursam yer yerin- den oynar" diyor. Ve adamın ilişkileri Çankaya'nm eski müdavimlerine kadar ulaşıyor. Ve bunlar 'vizyon sahı- bi' ve çağdaş 'demokratlar' sayılıyor ve 'değışimı' sa- vunuyorlar, bizler de hayretler içınde bu kepazelikleri iz- liyoruz... Elbette intikam peşinde değilim. Elbette 'ceza'nın amacının intikam almak değil, suçluyu ıslah etmek ol- dugunu bilirim ve bu ilkeyi savunurum. Ama Ağca ve Ağca gibiler, büyük bir bölümu suyun altında saklı ka- lan bir 'aysberg'in, su üzenndeki maşalarıydı. Eğer Ağ- ca. bu bilmecenin çözümü için bir anahtar verecek ka- dar pişman olsaydı ve utanç duysaydı, elbette affı dü- şünülebilirdi. EğerAğca. kendini hapisten çıkaran gücü 'deşifre ef- seydi' ve kendini ihbar eden ismi kulağına fısıldayanla- rı yargı önüne itseydi, elbette bu denlı katı olmazdım Ama bugün yaptıkları, ınsanlann unutkanlıklarından ve duygusalhklanndan yararlanarak geçmişe bir sünger çekmek istemek. Ve üstelik "Adaletistiyorum" diyerek Insanda biraz utanma olur. 'Rüşvetin belgesi' davasıfstanbul Haber Servisi - Kamuov unda "Rûşvetin Bet- gesi Da>ası"olarak bilıncn ve AhmetÖzal ile eskı Emlak- bank Genel Müdiirü Bülent Şemiler'in 'riiştet* suçun- dan yargılandığı davada mahkeme. Özal'ın ıfadesi- nin alınabilmesi için ingil- tcre'ye "naip hâkim"gön- derılmesine karar verdi. Istanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün yapı- lan duruşmada "rii^etin brt- gesi" denilen v e "\slan tluv lararası Naklival firnıasının kurtanlması tialindeAhmet Özal ve Bülent Şemiler'e 4 mihon Alman Markı »erile- ceğjni*" içeren taahhütname- v i ortaya çıkııran 'ihbarcı' Mahmut.Şahinin tanık ola- rak itadesı alındı. Aslan Nak- liyat firnıasının eski ortak- lanndan olan Şahin. şirketın Bülent Şemiler'in Anadolu Bankası genel müdürü ol- masından sonra \adesi dol- nıavan bir borcuııuıı erken tahsili nedeniv le zor duruma düştüğünü. -îirketın kurta- nlması aşamasında da ken- disinin şirketten uzaklaştınl- dığıııı dile getırdi. Şahin. kendı pa.ına düşen paruvı almak ıçingıttıği şirkotteor- tağı Hasan Aslan ın. 30 ka- sım 1986 tarihlı taahhütna- mevi vererek alacaklarınııı bir kiMiıının "verildiği be- lirtilen bu riişvete" nıahsup edıldiğmi >ö> ledığıııı anlat- tı. Bülent Şemiler'in bu pa- rav ı aldığı kanaatinde oldu- gunu belirten Şahin. Ahmet Özalın bu paradan haberi ol- dugunu sanmadığını dile üe- tirdı. Tanık olarak if'adesi alınan Hasan A»lan ise belgedeki inızanın kendisine aTt olup olmadığını konu>unda te- reddütlü oldugunu belırtti. Inıza üzerinde inceleme ya- pan Adli Tıp tarafından bir- birine zn iki a\rı rapor \e- rildiğine dikkat çeken As- lan. onak olduğu dönemde Mahmut Şahin'e işleri hız- landımıası için imzalı boş kağıtlar verdığini söyledi. 'Rüşvef gibi bir olav in va- şanmudığını sav unan Aslan. bLinıın tamamen düzmece oldugunu dile getirdı. Ahmet Özaî'ın avukatı tarafından "Müvekkilinin Ingfltere'deKttavi gördiiğiine ilişkin" dılekeev ı değerlen- dıreıı mahkeme. Xhınet Özal'ın ıfadesinın alınabil- mesi ıçııı lıevet içinden "naip hâkinı" tavm em. TJVIII edılen hâkımın İngıltere've gıderek Ahmet" Üzal'ın itade.Ninı alnu^ına karar vereıı mahkeme. bu neden- le durıişmav ı erteledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear