Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
»•';'/
Cumhuriyet
İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenr. Orhao Erinç •
Genel Yaym Koordınatörü Hikmet
Celinkaya • Yazıışlen Müdürlerv.
Ibrahinı Vıldız. Dinç Tayanç (Sorumlu)
• Haber Merkezi Müdürû Hakan Kara
0 Görsel Yönetmen Fikret Eser
Duı Haberter Ergun Balcı • lv.ıhbarat ^ alçın Çakır •
Ekonomı Biıknt Kızanlıkt kultur Handan Ş«nköken 0
Spor Abdülkadir Yücetman # Makaleler Sami Karaörcn
• Çe\ın. Sevfettin Turhan • Düzeltme Abdullah
Yaacı* Bılgı-Belge. EdibeBuğra • Fotoğraf Erdoğan
Köseoğlu
Yayın Kurulu İlhıın Selçuk
ıBaşkan). Orhan Erinç, Oktay
Kurtböke. Özgen Acar. Hikmet
Çetinka>a, Şükran Soner, Ergun
Balcı. DinçTa\ anç. İbrahim Yıldız,
Orhan Bursaİı. Mustafa Balba\.
Ankara Temsılcısı: Mustafa Balbay O Haber Mudünı. Doğan
Akuı Atatüık Bulvan No: 125, Kat.'-4. Bakanlıklar-Ankara Tel:
4195020(7hatl, Faks:4195027# tzmırTemsılcısı Serdar
Kızık. H. Zıya Blv 1352 S. 2/3 Tel: 4411220. Faks: 4419117
• AdanaTemsılası:ÇetinYiğenoflu,lnönüCd 119 S No 1
Kat.l.Tel: 3522550. Faks 3522570
Müessese Müdürü: Erol trkut • MEDYA C: • Yoneiım Kurulu
Koordınatör Ahmet Karuhan • Paşkanı-Genel Mûdur Gülbin Er.
Muhasebe BüJent Yen«r • ldare dorın 0 Koordınaıor Reha Işrt-
Hûsevin Gürer0lşktrne Önder m«n • Genel Mûdur Yardımcısı
Çeük • Bılgı-lşlenv Nail tnal • Mine Akdağ • Halkla llışkıler
BılgısavarSıstem:MörüvetÇiler Mfldüru Nurten Berkso>
^ıyımİ3)ia \e Basan: Yenı Gun Haber Ajansı, Basın \e Ya>ıncılık \ Ş
"ırkocajıcad 39 41 TaJaloŞlu 34334 Ist PK 246 Islanbul Tel (0 212ı 5!2 05 05 (20 haO Faks ıO<212l 513 *ı? «5
31 TEMMUZ 1995 lmsak: 4.06 Güneş: 5.51 'Öğle: 13.18 tkindi: 17.10 Akşam20.30 Yatsı: 22.07 MEDVACTei 5i40753-5i39580-si38460-6i.Faks 5H8466
Haffif nakliye
• ANKARA (AA)-
Ispanyol CASA fıımasının
lısansı ıle 1992 yılında
başlanan "haftf nakliye
uçağı" üretimı, programa
u\gun şekilde
sûrdürülüyor F-16 savaş
uçağı üretim projelerini
başan ile sürdüren Türk
Havacılık ve L'zay Sanayii
A Ş.(TAI), Türk savunma
kuvvetlenne büyük güç
katacak "hafif nakliye
uçağı projesi" üretim ve
montaj çalışmalannahız
\erdi. TAI yetkililerinden
alınan bilgiye göre.
1992"de başlamlan üretim
projesi kapsamında,
bugüne kadar Hava
Kuvvetleri Komutanhğı'na
19 nakliye uçağı teslim
edildi. TAI, 20. nakliye
uçağınm imalat ve
montajını dageçen hafta
içmde tamamladı.
AIDS'te kadın'
faktörü
• Dİ YARBAKIR (AA) -
Bırleşmiş Mılletler
Çocuklara Yardım Fonu
(UNICEF^tarafmdan
yapılan bir araştırmada.
kadınlann konumlan
güçlendırilmediği sürece
AIDS'in geriletilemeyeceği
belirtildı. Araştırmada,
dünyada AIDS virüsü
kapan kadın sayısının,
erkeklerle hemen hemen
aynı olduğu. ancak salgının
yayılmasıyla, kadınlann
erkeklere göre daha da risk
altına girdiği kaydedildi.
Araştırmada, şöyle denildi:
"Kadınları ve çocuklan
giderek daha fazla tehdit
eden AIDS. kadının
konumu
güçlendirilmedikçe
geriletılemeyecektir."
Kyzikos kaalam
• BANDIRMA(AA)-
Balıkesir'in Erdek
ilçesinde ortaya çıkanlan
Kyzikos antik kentinde 6.
dönem kazı çalışmalan
devam ediyor. Aydın
Adnan Menderes
Üniversitesi Fen-Edebiyat
Fakültesi Dekanı Prof.Dr.
Abdullah Yaylalı
başkanlığında 25
temmuzda başlayan ve bir
ay devam edecek kazılara,
Aydın ve Erzurum
üniversitelerinden 8
arkeolog ile 17 öğrenci
katılıyor. Kazı ekibine
önümüzdeki günlerde
Kültür Bakanlığı'nı
temsilen Bursa
Müzesi'nden bir görev linin
de katılacağı bildirildi.
Kazı ekibi başkanı Prof.Dr.
Abdullah Yaylalı, kazılar
için 172 mılyon lira işçi, 10
milyon lira da diğer
giderler olmak ûzere 182
milyon lira ödenek
aynldığını söyledi.
Banyoda kanser
tehlikesi
• İSTANBUL (ANKA) -
Banyolarda kanser tehlikesi
olduğu öne sürülüyor.
Şampuanlarda, cilt
kremlerinde. çamaşır
yumuşatıcılannda ve duş
şampuanlannda koku
vermek için kullanılan
sağlığa zararlı yapay misk
maddesinin kanserojen
tehlikesi taşımasından
kuşku duyuluyor.
Schleswig-Holstein
eyaletınde Gıda Maddeleri
ve Veterinerlik Araştırma
Bürosu'ndan kimyager
Gerhard Rimkus'un yaptığı
araştırmada misk
maddesinin içinde bulunan
•moschus-xyIoPde
kanserojen nitelik
olduğundan kuşkulanıldığı,
'moschus-ambrette'nin ise
hayvanlarda yapılan
deneyler sonucu sinir
sisternini zehirlediğinin ve
genetik yapıda olumsuz
etkiler yaptıgının ortaya
çıktığı belirtiliyor.
Mecburi
standantlap
• ANKARA (AA) - Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı.
basınçlı gaz tüpleri,
elektrikli ocak, ısıtıcı,
vantilatör ve ekmek
kızartıcılanna ait
standartlan yenileyerek
uygulanmasını mecburi
hale getirdi. Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı'nın
dünkü Resmi Gazete'de
yayımlanan tebliğlerine
göre basınçlı gazlar için
kullanılan çelik. dikişsiz
tüplerin tarifine,
sınıflandırma ve
özeiliklerine, numune
alma, muayene ve
deneyleri ile piyasaya arz
şekline ilişkin mecburi
standarda, üreticilerin 15
gür. içinde uymalan
gerekiyor.
Dört yanımız beton.. Once Şair Nedim fısıldadı: Neredeyiz biz? Bu şehir neresidir?
Çamlıca'yı bırak, oradan IstanbuTa bal• Çamlıca Köşkü'ndeyiz... Çelik
Gülersoy'un yaptırdığı duvarlan çevreleyen
kerevet kaldmlmış. Yerine koltuk-kanape
takımlan yerleştirilmiş. Koyu san zemin
üstüne zeytin yeşili iri yuvarlaklar, onlann
da içinde minnacık kırmızı hilallerden
oluşan tuhaf desenli bir kumaşla kaplanmış
kanepe ve koltuklar.
AYDIN ENGİN
Herkes gitti. gördü. yazdı çiz-
di ya, "Biz de geri kalmayakm"
dedik. lyi ki de demışiz. Daha
Çamlıca girişinde, "piyanist
şantörifi aile çay bahçesPnin he-
men orda, otoparkın yanında
ötekiktie karşılaştık. Onlar da
bizcileyin televizyonlarda göre
göre, gazetelerde okuya okuya.
kulaktan kulağa duya duya me-
rak etmişler. ÇeükGülersoy nam
zındığm elinden kurtanlıp, mıl-
lı ve dini kültür değerlerimiz ile
yeniden ele alinıp. MehınetŞev-
ket Eygi üstadımızın talimatlan
ve "Ak> Seks hatö" sultanı Aj-şe-
gûl Suhan'ın fikn katkılanyla
tanzim ve tefriş edilmiş Çamb-
ca Tepesi'ni görmeye karar ver-
mişler.
Altı kişiyiz. Amele-i matbuat-
tan bendeniz, sonra üstad-ı kari-
katüraaaan'dan Semih Psroy,Şa-
ir Nedim, Mimar Sinan. Levni
ve Ahmet Rasim.
Parke taşı döşenmiş tatlı me-
yilli yokuşu ağırağırtırmandık.
Sağh sollu çınarlann sunduğu
gölgede, Boğaziçi'nden kopup
gelen esintinin öpüşleri eşliğin-
de keyifle yürûyüp Çamlıca Te-
pesi'ne ulaştık.
İnsan yelpazesinden
renkler
Geniş ve bakımlı bahçe lstan-
bul'un insan yelpazesinin pek
çok rengini banndınyor. Bir kö-
şede sarmaş dolaş gülüşüp ko-
nuşan gencecik bir çift. Onlann
hemen yanı başında tepeden tır-
nağa kara çarşafa bürünmüş, en
büyûğü dört yaşında dört çocu-
ğu ıle bas^tmeye çabalayan bir
taze ve cep telefonuyla konuş-
tuklannı bütün bahçeye dinle-
ten, başı sanklı, kıçı şalvarlı, sır-
tı cüppeli. iki tabureye ancak
sığmış bir yağ tulumu.
Onlann az ötesinde başörtülü.
başörtüsüz kadınlardan ve orta
karar esnaftan olduklan besbel-
li erkeklerden oluşan bir -galiba-
komşu grubu sımit yiyor, çay
ıçiyor, dondurma yalıyor. Ço-
cuklar koşuşuyor. gençler dola-
şıyor. kimileri oturmuş sohbet
ediyor.
Tamam. sakallı ve tesettürlü
yurttaştaifesi sayıca "ötekilere"
ağırbasıyor, ama gene de abart-
maya gerek yok. Fatih'in arka
sokaklan "lslami giyim ktışam
yanşı"nda Çamlıca Tepesi'ne
turbindinr. Üstelik görebildiği-
miz kadanyla kımsenin kimse-
ye kanştığı da yok.
Köşkün yeni düzeni
Ancak bahçede oyalanmak is-
temiyoruz. Hepimız. ben, Semih
Poroy. Levni. Şair Nedim. Mi-
mar Sinan, Ahmet Rasim. hepi-
mız Çamlıca Köşkü'nün yeni
düzeniemesini merak ediyoruz.
Vakit yitirmeden köşke yönel-
dik.
Semih Poroy'la ben neyse, a-
ma ötekiler besbelli ki heyecan-
lı. Öyle ya her biri bir cihan im-
paratorlugununbaşkentinde, ts-
tanbul'da camılere, çeşmelere,
saraylara, köşklere, köprülere,
bedestenlere tslam ve Türk zev-
kinin en incelmiş örneklerini
sunmuşlar. Mimarbaşı Sinan
Ağa camiler yapmış örneğin.
Doğanın dogal bir parçası ımiş-
çesine tepeleri süsleyen. Levni,
minyatürlerinde şiiri renge dö-
nüştürmüş. Şair Nedim de rengi
şiire. Ahmet Rasim üstad hem
bütün bunlann tadını. zevki çok
incelmiş bir Osmanlı çelebisi
olarak çıkarmış. hem de bunla-
n bize anlatırken kullandığı
Türkçe ile yazı erbabını kıskan-
dırmış. Şimdi îslam zevki ve üs-
lubu ile yeniden düzenlenmiş
Çamlıca Köşkü'nü hep birlikte
gezip göreceğiz.
Şimdi, yani yüzyıllar sonra.
yani insanlık daha da. daha da
gelişmiş. teknik pek çok zorlu-
• Baktım, Levni gözlerini tavana, duvarlar
dikmiş; ama koltuk, kanape, iskemle
kaplamalanna bakamıyor. Bu kadar
"incelmiş" bir renk düzeni üstadın gözleriı
kamaştırmış anlaşılan. Ahmet Rasim ise
pencerelere asılmış perdelere bakıyor. Bir
ara bana döndü: "Bu patiska kırması bezleri
iğreti olarak asmışlar buraya. Öyle mi?"
ğu çocuk oyuncağma çevirmiş
iken Mehmet Şevki Eygi nam.
hem lslamın değerleriyle donan-
mış, hem Galatasaray Mekteb-i
Sultanısi'nden feyzalmışbiray-
dının Ayşegül Sultan ile el ele
\erip (tövbe estağfurullah). ka-
fa kafaya danışıp yeniden tezyin
ve tertip ettiği Çamlıca Köşkü
kimbilir ne kadar güzel olmuş-
tur.
Köşke yaklaşırken bir ara Şa-
ir Nedim. üstad Ahmet Rasim'e
dönüp mırıldandı
- Üstadım, tarihi Çamlıca Köş-
kü demisler. Lakin benim zama-
nımda burada köşk filan yoktu.
Acaba daha sonra mı inşa edildi
dersiniz?
Ahmet Rasim, bu tarihi
köşkten habersiz
Ahmet Rasim kollarını ikı ya-
na açtı, başını salladı. Besbelli kı
onun da bu tarihi köşkten habe-
n yok. Btzim Semih Poroy uka-
lanın tekıdir. Hemen atıldı:
- Efendim, burada hiçbir za-
man köşk nlmadı ki tarihi olsun.
Bundan on bes - \irmi yıl önce
Çelik (jük-rsoy. çoktan tarih ol-
muş bir İstanbul köşkünün hah-
çesindeki bir \apının gra> ürün-
den aynen kopya edip buraya bu
gördüğünüz kulübe irisi binayı
inşa ertirmişti.
Bereket "tarihi Çamlıca Köş-
kü'"ne ulaştık da bu sıkıcı soh-
bet bitti. Girdik içeri.
Av uç içı kadar bir mekân. Or-
tada bir mermer fıskiye. Hoş.
Gerisi masa niyetine konmuş iri
tunç sinileri çevreleyen uzun ar-
kalıklı kanepe ve iskemlelerden
oluşuyor. Çelik Gülersoy'un
yaptırdığı. Uu\aıtaıı ıjcvıcfcyeTi
kerevet kaldtnlmış. Yerine kol-
tuk-kanepe takımlan yerleştiril-
miş. Koyu san zemin üstüne
zeytin yeşili iri yuvarlaklar, on-
lann da içinde minnacık kırmı-
zı hilallerden oluşan tuhaf de-
senli bir kumaşla kaplanmış ka-
nepe ve koltuklar.
Baktım, Levni gözlerini tava-
na, duvarlara dikmiş; ama kol-
tuk. kanepe, iskemle kaplama-
lanna bakamıyor. Bu kadar "in-
celmiş" bir renk düzeni üstadın
gözlerini kamaştırmış anlaşılan.
Ahmet Rasim ise pencerelere
asılmış perdelere bakıyor. Bir
ara bana döndü.
Acdeye getirilen
perdeler
- Gazeteci efendi, yeni düzen-
leme aceleye geldi demişlerdi.
Herhalde asıl perdeler yetistirile-
memiş, bu patiska kırması bez-
leri iğreti olarak asnu^htr b n r r
ya. Öyle mi ?
Tabii çağın gensınde kalmış
üstada, bu rür perdelerin evler-
de küçük pencerelerde, örneğin
mutfakpencerelerinde filan kul-
lanıldığını. işlemelerinin de çe-
yiz düzen evin genç kızının ace-
miliği atarken becerdikleri düze-
yinde olduğunu filan söyleme-
dim. Ayşegül Sultan'dan iyi bi-
lecek değilim ya. Sadece bu per-
deleri Ayşegül Sultan'ın yahsı-
nm ön bahçesine denizden gelen
birilerinin atıp kaçmış, onun da
ziyan olmasın diye bu "taıihi"
köşkün pencerelerine asmış ola-
bileceğini söyledim.
Tarihimürak giyimli
garson
Bu arada Şair Nedim ile Mi-
mar Sinan'ın çoktan kendilerini
dışan attıklannı fark etrik. Biz
de fazla oyalanmadan tarihi köş-
kü terk ettik. Gittik, bahçede ha-
sır taburelere çöküp garsonu
beklemeye başladık.
Bir garson geldi. Mekâna uy-
gun tarihimtırak bir şeyler gi-
yinmiş, belinden püsküllü bir
kuşak sarkıyor. Şair Nedim'in
şarap ısmarlama gafletine düşe-
bileceğini düşünüp, buradaT^-
>ibinedenJerle(Tayyip: Hoş, gü-
zel davranış) alkollü içki veril-
mediğini anımsattım. Bizim Se-
mih' in Coca-Cola ısmarlama gi-
rişimini de püskürttüm ve garso-
na döndüm:
Kaşarh, sütiü, susamh
simit
- Bize nar şerbeti, demirhindi
şerbeti, karla kanştınlmış vişne
şerbeti filan...
Delıkanlı sözümü kesti:
- Yalnız çay, kahve, ayran var.
Bir de simit.
Ne bulduksa onu içtik. Sakal-
iı fınn ustasın:n özgün buluşu
(yiğidi öldür hakkını yeme) us-
ta i^i Kaşariı, sütta, snsamn
Çamlıca simitlerimizi kemirdik
ve bahçeyi çeviren zarif parmak-
lıklara doğru yürüdük. Hangi
yöne yürürseniz birbaşka İstan-
bul ayaklannızın altında.
Küçük grubumuzda bir tuha
birürkütücüsessizlikoldu. Hiç-
biri konuşmuyor. Gözlerini, ön-
lerinde uzanan Istanbul'a bıçak
gibi saplamışlar (ya da îstanbv
onlann gözüne bıçak gibi sap
lanmış) öyle bakıyorlar. Önci
Şair Nedim fısıldadı:
Neredeviz biz? Bu şehir nere-
sidir?
Üstad şiirini yazdığı, "Bu
şehr-i Stanbul ki bi-misl ü baha-
dır / Bir sengine yek-pare Aceıtı
mülkü fedadır" dedığı kenti an-
yor.
Tam önümüz Küplüce, Çam-
lıca. Az ötesi Kısıklı. Sonra Üs-
küdar, Kuzguncuk. Beylerbeyi;
Boğaziçi'nin karşı yakası. Kuru
çeşme, Bebek, Amavutköy, Or
taköy, Beşiktaş, Yıldız. tlerlerd'
Zincirlikuyu, Büyükdere Cad
desi...
Maslak'taki çıkıntılar
Ahmet Rasim, gülmekle ağla-
mak arası sordu:
- Şu Maslak cihetine giden ya
maçtaki çıkıntriar nedir ?
- Efendim işte Akmerkez, Ya-
pı Kredi'nin gökdelenleri, Sa-
bancı Center, Mövenpick Oteli
Daha solda Swisshotel, az yu-
kansında Sheraton. The Marma-
ra...
Levni sözekanştı:
- Şehrin mezartaşlan gibi.
Az sola yöneldik. Acıbadem
Koşuyolu, Kadıköy, Çiftehavuz-
lar, Göztepe, Erenköy. Uzakt-
adalar. Arkaya baktık. Ümran-
ye, Dudullu, Bulgurlu.
Dört bir yanımız beton, beto
beton. Sonra gene beton...
O ana kadar hiç söze kanşm
yan Mimar Sinan ağır ağir dö
dü. Bize baktı. Sonra taa uzu.
lara. naiK'hı yanıavtjmtııhryu
muşacık yükselen Süleyman<-
ye'ye. Sonra gene bize. Fij-
gibi konuştu: 4
-Gidetim
Yürüdük. Sessizce dagıldı!
Bilimsel raporlara göre kirlilik, insan sağlığım tehdit edecek boyutlarda
'Marmara, büyük bir bataklık gibi'
DüNYADAN
• Hazırlanan kirlilik
raporlanna, yapılan
tüm uyanlara karşın,
kirliliği durdurmak
için hiçbir önlem
almamıyor.
İstanbul Haber Servisi-
Marmara Denizi kirlilik
içinde boğuluyor. Ülke nü-
fusunun yaklaşık yüzde
25'ini, sanayinin ise yüzde
60'ını etrafında banndıran
Marmara Denizi, bu yoğun-
luğu kaldıramaz hale geldi.
Hazırlanan kirlilik raporla-
nna. yapılan tüm uyanlara
karşın, kirliliği durdurmak
için hiçbir önlem alınamı-
yor. Evsel-endüstriyel atık-
lann, deniz ulaşımından
kaynaklanan atıkların ve
Karadeniz'den gelen atıkla-
nn, Maımara Denizi'nin
kirlenmesinde üç önemli et-
ken olduğunu belirten uz-
manlar, Marmara'yı "bü-
yük bir batakhğa
1
" benzeti-
yorlar.
Hıziı kentieşmenin
getirdiği kirtilik
Marmara ve Boğazlan
Belediyeler Birlıği"nin ha-
zırladığı "Marmara Deni-
zi Kirliliği'' başlıklı rapora
göre Marmara. hızlı nüfus
artışı ve buna bağlı olarak
ortaya çıkan hızlı kentleş-
me ve sanayileşme sonucu
1960 yıllardan sonra hızlı
birkirlenme dönemine giri-
yor. Kirliliğin üç ana baslık
altında toplandığı raporda,
kirliliğin nedenleri ve alına-
cak önlemler şöyle sıralanı-
yor:
Kara Kökenli Kaynaklar
(Evser-Endüstriyel ve Ne-
hirlerden Kavnaklanan
KirlUik):
Evsel kirlilik, altyapının
yetersiz olması veya hiç bu-
lunmaması, şebeke bulunan
bölgelerde ise arıtma sis-
temlerinin olmamasından
kaynaklanıyor. 1983 yılın-
dan bu yana yapılan ve ts-
tanbul evsel atıklannın
uzaklaştınlmasını hedefle-
yen proje çerçevesinde ts-
tanbul'un kanalizasyon so-
rununa çare aranmış ve ku-
Marmara Denizi kıvılannda yerieşim birimleri. sanayi merkezlerinin yanısıra yoğun
gemi trafiği olan limanlar yer alryor. Bu bölgede deniz trafiğjnin toplam kirliliğe
katkısının yüzde 10 kadar oİduğu belirtiliyor. (Fotoğraf: ERDOGAN KÖSEOĞLU)
şaklama projelen ile evsel
atıklar belirli deşarj nokta-
lanna getirilerek derin de-
niz dezarjı halinde bir kısmı
istanbul Boğazı alt akıntısı-
na, bir kısmı da daha yoğun
olan Marmara Denizi alt
akıntısına dezarj edilmek
üzere programlanmıştır. Ya-
pılan kolektör soruna kıs-
men çözüm getirmişse de
bugün kuşaklama sistemi
tamamlanmadığından evsel
atıklar Marmara Denizi'ne
boşalmaya devam etmekte-
dir. Sanayileşmenin hızla
devam etmesi Izmit Körfe-
zi kuzey kıyıyı en kritik böl-
gelerden biri haline getir-
miştir. Bunun nedenı Tür-
kiye'nin en büyük endüstri-
lerinin bu bölgede olması-
dır.
Gemi trafiği çok
yoğun
Deniz Llaşımından Kay-
naklanan Kirtilik: Marmara
Denizi kıyılan: da fazla yer-
ieşim birimleri. sanayi mer-
kezlerinin yani sıra yoğun
gemi trafiği olan limanlar
yer alır. Bu bölgede deniz
trafiğinden kaynaklanan
kirliliğin toplam kirliliğe
katkısı yüzde 10 kadardır.
Bunun yani sıra Türk bo-
ğazlarbolgesi olarak tanım-
lanan İstanbul %e Çanakka-
le boğazlan ve Marmara
Denizi dünyadaki deniz tra-
fiğinin en yoğun olduğu
bölgelerden biridir. 1952 ve
1991 yıllan arasında mey-
dana gelen 444 adet deniz
kazası bu durumun açık bir
göstergesidir.
Karadeniz'den kaynakla-
nan kirtilik:
Coğrafi olarak ülkemizin
kuzeyini kaplayan Karade-
niz'e komşu ülkelerle eko-
nomik, politik ve çevresel
etkileşimleri bağlamında
aktüel önemi olan bir ıç de-
nizdir. Bahık denizindeki
yeni trafık yoğunluğu Tuna
nehri yoluyla Karadeniz'in
kırlenmesine neden olmak-
tadır.
Karadeniz dolayh da ol-
sa 17 ülkenin kirlilik yükü-
nü kendi bünyesine almak-
tadır. Bu denize, yaklaşık
200 milyon nüfusa eşdeğer
kirlilik nehirler yoluyla u-
laşmaktadır. Karadeniz'den
Marmara Denizi"ne boşa-
lan su, lstanbul'un 2030'lu
yıllarda üreteceği atık su-
yun ikiyüz katıdır.
Kirlilik sakianıyor
Bilimsel raporlar. Mar-
mara Denizi"nde kirliliğin
insan sağlığım tehdit ede-
cek boyutlara geldiğini be-
lirtiyor. Ancak raporlardaki
verilere yetkilileri inandır-
mak mümkün olmuyor. Bu-
nun en son örneğı Yalova 'da
yaşandı.
11 Sağhk Müdürü Vekili
Lütfı Çakıcı. yerel gazete-
lere "Sularımız İçilir, De-
nizimize Girilir" şeklinde-
ki açıklama yaptı. Bu açık-
lamalardan sonra Levent
Özsoy isimli bir yurttaş, Ya-
lova'nın yedi ayn yerinden
deniz suyu numuneleri ala-
rak. Cerrahpaşa Tıp Fakül-
tesi Halk Sağlığı Anabilim
Dalı'nda mikrobiyolojik
analiz raporu hazırlattı.
Raporun sonucu ise ll
Sağlık Müdürü Çakıcı 'yı
yalanlar nitelikteydi: "De-
niz suyu numunesinin T.C
Sağhk Bakanlığı'nın 389
sayılı genelgesinin 760
maddesi gereğince fekal
organizma say ısı 1 litrede
10.000'den fazla bulundu-
ğundan bu sularda denize
girilemez."
Dalgıçlar, fenen anyor
Çeviri Servisi - 30 kişilik
bir dalgıçlar grubu,
"dünyanın yedi
harikası'ndan biri olan
2.200 yıllık lskenderiye
deniz fenerini bulmak
için Akdeniz'i kolaçan
ediyor. Mısır, fenerin
önümüzdeki güze dek
bulunamaması
durumunda, fenerin
bulundugAı yerdeki 15.
yüzyıldan kalma Qait Bey
kalesinin korunması
amacıyla alanm betonla
kaplanacağını bildiriyor.
Yaklaşık 122metre
yüksekliğindeki yapının
önünde sütunlarla çevrili
bir alanın yer aldığı,
fenerin içinde çatıya yakıt
ulaştırmak amacıyla bir
hidrolik asansör
bulunduğu, fenerin ise 34
mil çapındaki bir alandan
kolayca görülebildiği
söyleniyor. Fenerin kare
biçimindeki tabanında
teknisyenlerin banndığı
yaklaşık 300 oda
bulunduğu, üst katın
tasanmının ise bugün bile
işlevi tam olarak
kestirilemeyen bir
özellikte olduğu
belirtiliyor. Fener bölümü
8. yüzyılda çökmesine
karşın yapı 1400 yıl
boyunca Iskenderiye'nin
bir simgesi olmuş.
Katarakt artık sorun değil
Çeviri Servisi - tki hafta
sonra 95. yaşını
kutlayacak olan Ana
Kraliçe Elizabeth'in sol
gözündeki perde basanlı
bir ameliyatla giderildi.
Ana Kraliçenin başanlı
göz ameliyatı tıpta önemli
bir kuralı oraya koyuyor.
Katarakt ameliyatı için
yaş hiçbir zaman engel
değil.
Ağtabaka iyi durumda
olduğu sürece, ameiiyat
sonrası görme duyusu 95
yaşındakilerde de 25
yaşındakilere denk bir
biçimde düzeliyor.
Katarakt göz merceğinin
saydamlığını yitirmesi ve
tıpkı bir buzlu cam gibi
görüşü engel lemesiyle
ortaya çıkıyor.
Ameliyatta saydamlığı
giden mercek yerinden
almarak yerine yapay bir
mercek yerleştiriliyor. Bu
işlem için ya sert ya da
katlanabilen bir yapay
mercek kullanılabiliyor.
Ameiiyat sonrası yara
iyileşinceye dek hastaya
antibiyotik damlalar ve
şişmeye karşı steroid
damlalar öneriliyor.
Çağdaş cerrahiyle artık
kalın camlı gözlük
kullanmak tarihe
kanşıyor. Yaşlılar
arasında katarakt
ameliyatı için perde
"olgunlaşıncaya" dek
beklemenin zorunlu
olduğu yolunda bir görüş
çok yaygın olmakla
birlikte, hekimler bu
görüşün yanlış olduğunu,
ameiiyat ne denli erken
yapılırsa hastanm da o
denli erken görme
duyusuna kavuştugunu
belirtiyor.
BAKANLIK
AÇIKL\>IASI:
Yolsuzluk
ihbarları
teftişte
Haber Merkezi - Kültür
Bakanlığı Basın ve Halkla
llişkiler Müsaviri Tuba
Çameli, gazetemizde dün,
arka sayfada yer alan
'Ay asofy a"da yolsuzluk
iddiası' başlıklı haberle
ilgili olarak şu açıklamay.
gönderdi: Haberde yerli v«
yabancı turistler için satışa
sunulan turistik yayınlann
satışı ve faturalandınlması
sırasında yolsuzluk
yapıldığı. konuyla ilgili
bakanlığımıza ulaşan
raporlann sümenaltı
edildiği iddia edilmektedir.
Ancak bu iddialar gerçeği
yansıtmamaktadır.
Ayasofya Müzesi'ni
Koruma ve Turizm Derneğ
eski görevlilerinden Erhan
Özer'in iddiaları
çerçevesinde hazırlanan
habere ilişkin gerçekler
şunlardır:
1. Bakanlığımızca müfettii
raporlannın sümenaltı
edilerek yolsuzluk
faturasının stand görevlisi
ışçilere çıkartıldığı iddia
edilmektedir. Bu asılsız bi
iddiadır. Zira 2.2.1995
tarihinde Ayasofya
Müzesi'ni Koruma ve
Turizm Derneğı'nde göre^
bulunan Erhan Özer'in
verdiği turistik yayınlann
satışında meydana geldiği
iddia edilen yolsuzluk
hakkındaki dilekçe ve ekl
ihbar olarak kabul edilmis
\ e ihbann hemen ardında
konu, 23.2.1995 tarihinde
bakanlığımız Teftiş
Kurulu'na intikal
ettirilmiştır. Söz konusu
iddialar Teftiş Kurulu
tarafından soruşturulmuş
soruşturma 9.06.1995
tarihinde
sonuçlandınlmıştır.
2. Bu soruşturma süresin
ve sonrasında ortaya çıka
iddialar da 28.7.1995
tarihinde Teftiş Kurulu'n
sevk edilmiştir.
3. Kültür Bakanlığı'nın
işleyişi ve işlemleri üzen
belgeli ve imzalı olarak
yapılan tüm iddialar
ciddiyetle
değerlendirilmekte ve
gereği yapılmaktadır.