25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 TEMMUZ 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ALLECRO îstanbul Caz Festivali kapsamında bu akşam Aydm Esen çalıyor \ , Aydm Esen ile günün sesini yakalamak EVİN tLYASOCLL DÜŞÜTVCEYE SAYGI "Benim müziğim bugünün müziğL Caz da değfl, hafif müzik de değü. Main .StTeam diyebiliriz. Belki 150yıI sonra bu yaptıgımız mü/jgin duyulmamış notalan aydınlanacak. Bence 20. yüzyüın müziği daha vapılmadt HerhaJde 21. yüzyılda insanlar bu çağı araşünp >eni sonoriteler duvacaklar, yeni tınilar bulacaklar. Ben bugünün müziğini yazmaya çakşryorum. Mozart da şimdilerde vaşamış olsaydı çaresiz o da bugünün müziğini yapacaktı. En önemli şeyi en karmaşık teknikle anlatacaktT dıyordu Aydm Esen 1992'deki söyleşimizde. Mstanbul'da doğan Aydm Esen (1962), "Îstanbul Belediye Konservatuvan. Norveç Devlet Müzik Akademisi, îngiltere Kraliyet Müzik Akademisi, •'•Berklee Müzik Kolejı, Julliard Müzik Ökulu gibi kuruluşlarda eğitim -görmüş; New England 'Konservatuvan'nda kompozisyondan r-B.A. ve Maste dereceleri almış. - 1987'de New York'ta yayımlanan <" Downbeat dergısi tarafından "Yılın Sanatçtsı" seçilmiş. Yapıtlan New York 1 Filarmoni'nin dağarcığında ver alıyor. Kendi yapıtlanndan oluşan altıncı -plağı Anadolu ıle Columbia sanatçısı ^olmuş. OyaSünder'in öğrencisi olarak , klasik müzik dünyasıyla işe başlamış Aydm Esen. Klasik piyanonun temel dağarcığını öğrendikten sonra tüm • klasik tarihi dinleyerek kendinı eğitmiş. -Bu birikimin üstüne caz dünyasının - klasiklerini işlemiş. Belki de bugün kendine özgü başansının sırn bu v sağlam temellere oturttuğu yeni sentezde yatıyor. "Ben klasik müzik - bestecilerinden yola çıktım. Yüzyıllann . birikiminden.Monteverdi'den Debussy'ye hepsini dinledim. Her . müziği dinliyorum. Dünden ve , buünden müzikle doluyum. Bugün Mozart gibi, Bach gibi yazmak artık teknik bir sorun. Klasik kalıpta yazan bir müzisyenin tekniği güçlü, ama doğaçlaması sınırlıdır. Ben doğaçlamayı klasik kalıplar içinde kâğıda döküyorum." New York-lstanbul arasında birdüzen yürüten Aydın Esen, bugüne dek " dünyanın en ünlü caz ustalanyla aynı gruplarda çalmış. Avrupa ve Amerika'nın belli başlı caz festıvallerinde ününü duyurmuş. Bu topluluklarla kayda aldığı nice CD'de sesi var. 20. yüzyıl insanının yaşaminı dünyanın çeşitli köşelerinde gözlemlemiş: "Arük insanlann uzun şeylerle uğraşmaya vakti yok. Müzik, yaşadığımı/ hayatla birleşti. Hayatın çirkinliği, güzelliği, pisliği. sanaüyla müzik iç içc..." Aydm Esen"ın bir başka yönü de egitmenlıği. Uzun yıllardır armoni, kompozisyon ve klavyeli çalgılar üstüne master kurslan veriyor. "Cençlerie birlikte olmak çok keyifli. Biz yirmi yıl öncenin okullanndan geliyoruz. Şündi dünyamıza elektronik sesler, synthesizerlar eklendi. Bütün hüner, gcleneksel tınıyla elektronik ortanu birleştirebtlmekte. Dogada var olanla var olmavam bir araya getirmekter Aydın Esen, bugüne dek yerleşmiş tını kavramını irdelemek ve ustalıklı piyanistliğin dennıne inerek yeni sesler yakalamak peşınde Seçmecilık yoluyla değişık müzik türlerini yoğurmakta; caz ile klasığın birleştiğı. akustik çalgılarla elektronığin kaynaştığı birtür; doğaçlamayı, klasik kalıplar içinde notaya döktüğü bir yöntem geliştirmekte. Gıderek Aydın için tüm doğal sesler kendi duyuşuna göre programlanıyor ve bestecinin beyninde artık akustik-elektronik aynmı söz konusu olmaktan çıkıyor. Yapıtlanna, bestelediği ortamlar içinde kısıtlandırmak yerine değişik ortamlarda çalınabilme özgürlüğü tanıyor. Zaman İçinde Müzik başlıklı kitabımın Türkler bölümündeki son bestecisini Aydın Esen olarak seçmiştim. Aydın 'ın klasikle günü birleştirmesini yeni güne bir ışık olarak düşündüğümden O da kıtaba eşlik eden CD'lerde yer almak üzere bu proje ıçin Equals II adlı yapıtı bestelemiş. synthesizerda çalıp kaydetmişti. Ve de şu açıklamayı eklemişti: "Equals asiında büyük bir orkestra yaprtıdır." Esen 'in başlıca yapıtlan: Orkestra: Pıano Concerto (1976); DE- DE (senfoni) (1979-80); Deep-Kontrbas, Piyano ve Orkestra (1980): Turn-Pıyano. Fagot ve Büyük Yaylı Çalgılar Toplulu- gu (1984-85); Ince Memed-Bale Süiti (1980-82): Changes( 1987,90); Konçer- to I (1985-86); Konçerto II (1986-87): Dream Dance (1987); Mystıcal Tundra (1983); Nefes-Klarinet, Çello ve Orkest- ra (1989-1990); Stıck (1993); Equals 1 (1993); Equals ü (1994); Iz-Film Müzi- ği (1993-94). Oda Müziği: Quite-Yaylı Çalgılar Üç- lüsü (1988: Naked City-Oda Topluluğu (1984); Clovvns-Küçük Orkestra ıçın 6 parça (1984-85); Temas-Trompet, Trom- bon, vurmalılar ve te>p (1978): Bospho- rus-Pıyano. KJarinet. Vıyola (1976-77); Keman ve Yaylı Çalgılar Topluluğu için 5 parça (1985); Yaylı Çalgılar Dörtlûsü (1986); Crystalline-Çello, Obua ve Pi- yano (1991); Dusk-Trompet ve teyp (1994); Knıdos-Küçük Oda Orkestrası için parçalar( 1994); Piyano: Tünel (1990-92); Etüdler (1975); Space(1975);2Etüd (1990-91); Opus-Focus (1992): Sonat (1987-88); 6 Piyano Prelüdü (1972-74); Sonata (1990); Twist-pıyano solo ıçın konçerto (1993-94); tkı Piyano Içın Parçalar (1992-94). Elektronik: Teyp ıçın etüdler (1985- 86): Pocoapoco(1973): Signals(1993); Muhabbet (1982); Alpha 62 (1984); Ta- os(1992). Koro: Su-tkı büyük koro ıçın (1987); Bond-Kanşık koro için (1993). Modern Jazz(Main Stream) Funk-fb- sion: The Roll of Time I. II, III (1991- 1992): Fınger Wave (1986-87); Panıc (1983-84); Head Games (1986); Love's Hunts (1990-92); Speak Without Words (1987); Poco a poco II (1985); Paintings (1985); Love has no Eyes (1986); So Many Lifetımes (1987-88); Anadolu (1990-92). Yapıt listesmin kaynağı: Zaman tçin- de Müzik- Ev in llyasoğlu, Yapı Kredi Ya- yınlan. 1995 ikınci basım. Müzîğin gizli kahramanları CD'lerde Öncekı haftayı aktif bir müzik dinle- yicisi olarak değil de pasif bir dinleyici olarak geçirince Îstanbul Müzik Festi- vali'nin Genç Solıstlerdizisinı de kaçır- mış oldum. Özellikle piyanist Elif Önal'ı, bas Zafer Erdaş'ı. kemancı Öz- can Liucan'ı ve arpçi Yonca Ozkan' ı din- lemek istiyordum. Umanm mevsim için- de. kendilerine özgü birer resitalde on- lan ve diğerlerinı tekrar yakalama firsa- tı buluram. Pasif dinleyici nasıl olurdiyeceksinız: Konsere gidip canlı mûziğe tanık olmak- sızın. son günlerde elime geçen birgrup CD'yi bir tatil ortamında dinleyerek! Bunlann başında epeydir merakJa bek- lediğim Betin Güneş'ın tzmir başlıklı kompakt diski var.Bestecinin yönetimin- de ve tromboncu Thomas Horch'un so- listliğinde fzmır Devlet Senfoni Orkest- rası'nın bir konser kaydı. Betin Güneş, Almanya'da üç orkestra- ya bırden yön veren enerjik. çalışkan bir sanatçımız. Hem orkesrralanna durma- dan yeni dağarcık kazandınyor hem de çeşıtlı kuruluşlar kendisine beste ısmar- lıyorlar. Aynca Türk bestecilerine de çağnda bulunuyor. Betin Güneş'in Trombon Konçertosu Bestecinin Trombon Konçertosu Londra Senfoni Orkestrası tarafından ıs- marlanmış. Trombon için yazılmış bir konçertoya her zaman rastlayamazsınız. Betin Güneş'in konçertosu, tromboncu- nun hünerini göstermek için yazılmış. Baştan sona trombonun tınısına özgü ka- ranlık renklerle öriilü. Ancak flüt, ksilo- fon, arp ya da tız seslerdeki kemanlarla karanlık dokunun gizemi yer yer ışılda- nıyor, zaman zaman vurma çalgılann de- rinliğinde daha da yoğunlaşıyor. Satır aralannda soyutlanmış Türk folklorunu okuduğunuz, çağdaş yöntemlerle bezen- mişbırçalışma. Audıta fırması tarafından basılan CD'nin içinde yer alan diğer yapıt ise Brezılyalı çağdaş bestecı VUla Lobos'un Bachianas Brasileiras dizısinden 7 nu- maralısı. Süresi toplam 45 dakikalık bu CD'ye bir başka yapıt daha sığabilirdi. Örneğin Usmanbaş'ın 3. senfonisinden bölümler. bütünlük açısından çok yakı- şırdı. (Bildiğımız kadanyla bir CD 74 dakikaya kadar müzik alabiliyor.) Kaydın ses dengesinde bazı bölümler düşük tutulmuş,. bazen de solo ıle çalgı topluluğu ayn düzlemlerde tınlıyor. Bun- lann dışında zevkle dinlenen. titizlikle icra edılmiş müzikler. Betin Güneş'in CD yapımı konusundaki atıhmını kutlu- yoruz. Son günlerde elime geçen Pierre Ve- rany Fırmasının yayımladığı bir grup CD'yi de bu arada dinleme fırsatı bul- Haftanın Portresi: Kronos Kuvartet Kronos, Eski Yunan mıtolojisinde Zens'un babası. Dokuz çocuğunu da doğar doğmaz yutmasıyla ünlü. Böylece bu sözcük zaman ile özleşmiş. Zaman da yutar ya her şeyi! Kronoloji, kronikleşme gibi sözcüklerin temeli olmuş. Kronos Kuvarteti de zamana karşı yanşıyor. KJasikleşmiş kalıplann sağlam temeline dayanan bugünün müziğini sunuyor. Zaman içinde gelmiş geçmiş hemen her tür müziğin hakkmı veriyor. eklektik bir çalışma ile yeni bir boyuta ulaşıyor. 1994NisanrndaCemal Reşid Rey Konser Salonu'nda verdikleri konser uzun süre konuşulmuştu. Özellikle her bir yorumcunun çalgısının uzmanı oluşu, çaldıklan parçalarda ışık oyunlanyla dramatik etkinlik yaratmalan; her çalgınm geleneksel yapısında yeni tmılar arayışlan Kronos Kuvarteti'nin özellikleri. Aynca hiç tanınmamış gencecik bir besteci, günün çok ünlüsü ile yan yana yer alabiliyor konserlerinde. 1973 yılında kurulan dörtlü, 1989 yılında "En 1yi Çağdaş Komposizyon" dalında Grammy ödülü almış. Oda müziği dalında 1993 Müzik Oscan'nı kazanmış. Ve 1992'de ortaya çıkan "Pieces of Africa" başlıklı'CD'leri satış rekorlan kırmış, hatta Metallica'yı geçmiş. Müzik dallannı birleştiren Kronos Kuvarteti, Amerika'dan Afrika'ya, klasikten bugüne her müziğe açık bir topluluk. Yann akşam (13/7) Aya Irini'de Îstanbul Caz Festivali çercevesinde dinleyebilirsiniz Kronos'u. dum Klasik müzik yorumculan ve ya- yıncılan son yıllarda müzik tarihinin unufulmuş, ünlenmemış isimlerini orta- ya çıkarmaya başladılar. Besteci kadar eski çalgılan zamanının ortamı içinde duyurmaya da özen göstenyorlar. Nice arka planda kalmış besteci ve çalgı, bü- yük dönemleri doğuran. yeni tını arayı- şındaki gizli kahramanlardır. Örneğin Concerto Rococo başlığı altındaki Jo- hann Schobert (1720 - 1767)'in kuvar- tetlerinden oluşan CD bu konuya çok gü- zel bırörnek Beetnoven'in çagdaşı olan Schobert (Schubert değil). klasik döne- mı hazırlayan zarif rokoko üslubunu kul- lanıyor. CD'de derlenen yapıtlann ılginç yönü de ikı keman ve bir kontrbasın eş- lığinde her bir yapırın birer klavsen kon- çertosu oluşu. Schobert'in müzik tari- hindekı en önemli yeri de Mozart'ın ilk dönem klavsen/piyano yapıtlannı etkile- mesi. Özellikle herbirkuvartetin mınüetbö- lümünde barok zarafetinin klasızm net- liği ıle bırleştiğini duyuyorsunuz. Yine müzik tarihinin gizli kahramanlanndan Prag'da yaşamış barok bestecilerden bir demet: C. Stamhz,J. Zach ve J. MysKve- cekgibi herbiri Mozart'ı yönlendirmiş isimler. Özellikle Stamitz'in Mannheim okulunu kurarak zamanın en güçlü or- kestrasını oluşturması, klasik döneme hazırlanan Avrupa'nm tüm müzik çevre- lerinde hayranlık uyandırmıştı. Praglı barok bestecileri Milan VjTner yöneti- mindeki Muski de Praga topluluğu ses- lendinniş. Vivaldi'nin fagot demeti Bir başka CD, Romantik Alto başhğı- nı taşıyor. Bu kez alto veya viyola adlı çalgı için romantik dönemde yazılmış yapıtlardan bir demet buluyorunuz. Schumann, Glazunov. Chausson, VTeus- temps, Weber ve Faure gibi romantikle- ıin en romantiği olarak bilinen besteci- ler viyolanın tok tmısını, ağlayan, nazla- nan sesini romantik duygulann anlatı- mına yakıştırmışlar. Viyolacı Laurent Verney'e piyanist Oaire Marie le Guay eşlik ediyor bu CD'de. Bir başka ilginç CD de Vivaldf nin fa- got demeti. Bu ünlü barok bestecisinin pek çok konçertosunu yetimhane kız- İannın yeteneklerine göre bestelediğini biliriz. Böylelikle değişik çalgı birleşimlerin- de tmı deneyleri yapmış olduğu da bir gerçek. Fagotu solo çalgı olarak kullanan ilk besteci Antonio Vivaldi'dir. Ve bu çal- gı için tam 40 konçerto bestelemiştir. Bu konçertolardan altısı. Philippe Courvet yönetimindeki Academie Sainte Cacile topluluğu eşliğinde ve fagotçu Claude Wassmer'in solistlığınde seslendinlmiş. Opera bestecisi olarak bildığımiz Ros- sini'nin uvertürleri dışında bazı oda müziği yapıtlan da vardır. En unlüleri de yaylı çalgılar sonatlandır. Rossini'nin dört kuvarteti yine aynı CD dizileri için- de bir araya getirilmiş. Her bir kayıt pınl pınl olma özelliğıni taşıyor. Müzik tari- hinin sıradışı kahramanlanna ilgi duyuyorsanız Pierre Verany dizilerini iz- leyebilirsiniz. MEMET FLAT Virginia VVoolf Önde gelen iki yayınevimız, aşağı yukan aynı gün- lerde, ünlü Ingiliz yazan Virginia VVoolf'un yaşamıy- la ilgili birer kitap yayımladılar. Remzi Krtabevı'nin o cana yakın çilek dızisinde yer alan 120 sayfalık yapıtın adı Kendine Ait Bir Kadın. John Lehmann yazmış. İpek Erkaya çevırmiş. Sonuna on bir fotoğraf. bir de kronoloji tablosu ek- li olan kitap, sanatçının yaşamını, coşkuları, bunalım- lan, aykırılıklanyla. canlı, sevecen bir anlatımla veri- yor. John Lehmann bir şair, Virginia VVoolf ile kocasının hem yakın dostu, hem de Hogart Press'te bir süre onlarla birlikte çalışmış. Bir çırpıda okunan bu anılara dayalı yaşamöykü- sünün adı da sanatçının Kendine Ait Bir Oda adlı ya- prtından esinlenerek konmuş. Mina Urgan'ın Virginia VVoolf'u ıse 212 sayfalık daha kapsamlı bir inceleme. İçinde yıımi dokuz fo- toğraf var. Sanatçının yaşamı, kişilıği, sanatı, kitap- lan, her şey ayrıntılara inilerek incelenmiş. İlk sekiz bölüm şöyle: 1. Virginia VVolf'un Ailesi, Çocukluğu ve Gençlik Yıllan, 2. Evliliği, 3. Cinsel Sorunlan, 4. Kişiliği ve Akıl Hastalığı, 5. Ölümü, 6. Feminizmi, 7. Eleştirmenliği, 8. Roman Türünde Yapmak Istedığı Değişim. Sonraki on bölümde ise teker teker kitaplan ele alı- nıyor. Eleştirmen işi, yetkin bir çalışma... Ama incelemecinın bir profesör olması, bizim ya- zın dünyamızda, nedense "eleştirmen" diye anılma- sınj engeller. Üniversitelerimizden gelen çalışmalar için "ortala- ma akademik yaklaşım" kuşkusunu hep taşırız: "Bir- çok eleştirmenin görüşlenni ait alta sıralamış, ama kendisi özgün bir söz edememiş..." Daha kitabı elımize almadan kafamızda hazırdır bu yargı. Profesöriere karşı önyargılıyız. Ama yalnız Türk- lere... Hayran olduğumuz yabancı eleştirmenlerin bü- yük çoğunluğunun ülkelerinde üniversıte öğretmen- leri olduklannı düşünmeyiz bile... Mina Urgan'ın Virginia VVoolf'una bakıyorum bu gözle: Yeri geldikçe başka eleştirmenlerin görüşleri de sergilenmiş. Ama eleştirel bir yaklaşımla, doğru görünene doğru, yanlış görünene yanlış denerek. Gerektiğinde özgün değerlendirmeler yapılmış, yar- gılar verilmiş, çok ünlü eleştirmenlerin görüşlerine karşı çıkılmış. Orhan Burian, Sabahattin Eyuboğlu, Nermi Uy- gur, Berna Moran, Tahsin Yücel, Akşit Göktürk, Gürhan Tümer, Füsun Akatlı, Mehmet Rrfat, Gür- sel Aytaç... Daha sayılabilır... Üniversitelerimiz, ya- zınımıza yıllardır denemeciler. inceiemeciler, seçkin eleştiri adamlan kazandırdı. kazandınyor, amabirtür- lü kurtulamıyoruz bu önyargıdan. Ülkemizdeki eleştırinin düzeyini düşük görenlerin özledikleri asiında bihmsel eleştiridir, başka bir söy- leyışle, akademik çalışmalardır. Bunlar da doğallıkla üniversite kitaplıklarında çalışma olanağı bulanlar- dan, görevleri okumak, incelemek, araştırmak, yaz- mak olan yüksek öğretmenlerden geiecek. Şöyle sorular soruluyor: Eleştiride dünya kültürüne, yazınına nasıl açılınır? Düşüncede evrensellik nasıl yakalanır? Türk eleştirmenlerınin Batıh sanatçılar üzerinde ça- lışmalannın bu konuda yararlı olacağını söyleyenler var. Ama onlara özgün bir yaklaşım diye hiçbir şeyi ka- bul ettiremeyeceğimizı biliyorum. Çünkü çok yükseklerdeler... Batı'nın en ünlü eleş- tirmenlerinin çevresinde yaşıyorlar... Mina Urgan'ın Virginia VVoolf'unun yayımlandığı şu günlerde Türk eleştınsinde Batı yazın dünyasının bü- yük ustalanyla ilgili özgün incelemeler bulunmadığın- dan söz etmek kanımca yalnız talihsizlık değil, biraz da dikkatsizlik oldu. John Lehmann'ın 'Kendine Ait Bir Kadın'ı değerli bulunup Türkçeye çevriliyor. Herhalde başka dillere de çevrilmiştir, ya da çevrilecektir. Bir Ingiliz eleştirmen. bir Ingiliz yazarını anlatıyor, biz dilimize çevirip okuyoruz. Bir Türk eleştirmen. bir Ingiliz yazarını anlatıyor... Mina Urgan'ın çok daha kapsamlı Virginia Wo- olf'unu Ingilizler Ingihzceye çevirirlermi dersiniz? Çeviririerse, Virginia VVoolf için bugüne kadar ya- pılan en iyi incelemelerden birini bir Türk eleştirme- ninin yaptığı görülecektir. Yazın çevrelerimizde Prof. Dr. Berna Moran'a yıl- larca bir türlü eleştirmen denememişti. Bakalım bu çalışmasından sonra Prof. Dr. Mina Ur- gan'dan da eleştirmen diye soz etmemi yadırgayan- larçıkacak mı?.. Buster Keaton'ın yüzüncü yılı Külhîr Servisi- Amerikan Sıneması'nın dünyaya hediye ettiği, "yüzü hiç gülmeyen"' komedyen, Charlie Chaplin'le birlikte sessiz sinema çağına damgasını vuran. yedincı sanatla yaşıt Buster Keaton 1 OO.doğum yılında, sinemanın 100.yıl kutlamalan ile birlikte, Pans'teki bir sinemada düzenlenen retrospektif bir progTamla anılıyor. 6 uzun, 4 kısa metraj filmden oluşan bu Buster Keaton toplu gösterisi Fransız sinema severlerin yoğun ilgisiyle karşılandı. Özellikle "Kameraman" toplu gösterinin yıldız filmiydi. Claes, Atina'da Senfoni Orkestrası yönetecek ATtNA(AA) - NATO Genel Sekreten Willy Claes, Atina Festivah'nde orkestra şeflıği yapacak. Yunanistan'da düzenlenen Atina Festivali Organizasyon Komitesi. Dışişlen Bakanı Karolos Papulyas aracılığıyla, Atina'da bir konser verecek olan Berlin Gençler Senfoni Orkestrasf nı yönetmesi için, Claes'i Atina'ya davet ettiğini açıkladı. Bu daveti kabul eden Claes, 28 Temmuz'da Atina'daki antik lrodion Tiyatrosu'nda verilecek olan ve Brahms'ın 4. Senfonisi'nin de çalınacağı konserde, Berlin Gençler Senfoni Orkestrası'nın şefliğmi yapacak. Tarantino'nun yıldızı parlıyor Kültür Servisi- Geçen yıl, Cannes Fılm Festivali'nde Altın Palmiye'yi kazanan, bu mevsim bizde yoğun ilgiyle karşılanan "Pulp Fıction" - (Ucuz Roman)'ın yapımcısı Miramax şirketi. filmin umulanı aşan, parlak gişe sonuçlannı açıkladı. ABD'dekı 100 milyon dolardan fazla hasılata, dünya vizyonundan gelen yine 100 milyon dolardan fazla para eklenince "Pulp Fiction"ın şimdilik toplam hasılatı 206 milyon dolara erişti. Bundan böyle görünen o kı, yönetmen Quentın Tarantino'nun sırtı yere gclmeyecek
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear