23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11TEMMUZ1995SALI HABERLER fizel tim'lere soraşturma • TUNCELİ (Cumhuriyet) - Geçen hafta şehit edilen üç güvenlik görevlisinin cenaze töreninde Tunceli Valisi aleyhinde slogan atan 15 özel tim elemanı hakkında soruşturma başlatıldı. Özel tim elemanlan, geçen haftakı cenaze töreninde Tunceli Valisi aleyhine 'CHP uşağı vali\ 'Komünist vali', 'Vali istifa', 'Neden bırakmadın Tunceli'yi yerle bir edelim', 'Vali defol', 'Kanımız aksa da zafer tslamın' şeklinde sloganlar atmışlardı. Valilık yetkilileri, taşkın yapan özel tim elemanlanmn tamamının tespit edilemediğini, 15'i hakkında soruşturma başlatıldığinı belirttiler. Kayalan'm cenaze töreni • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- DYP kuruculanndan, Yûksek Haysiyet Divanı Ikinci Başkanı ve Ziraat Bankası Yönetim Kurulu üyesi, ANAP Genel Başkan Yardımcısı Lütfullah Kayalar'ın amcası Ali Kayalar'ın cenaze törenine Fethullah Gülen de katıldı. Kayalar'ın cenaze namazinda ailesi, yakınlan, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılrnaz, TBMM Başkanvekili Kamer Genç, Devlet Bakanlan Necmettin Cevheri, Esat Kırathoğlu ve Bekir Sami Daçe, DYP Genel Başkan Yardımcısı HaJit Dağtı, ANAP Başkanhk Divanı üyeleri ve grup yöneticileri, MHP Genel Sekreteri Yaşar Erbaz, çok sayıda milletvekilı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ziraat Bankası üst düzey yöneticileri ile vatandaşlar bulundu. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i cenaze töreninde Havacı Yaver Binbaşı Salih Oluç temsil etti. Iran-Tüpkiye demiryolu kapandı ü TAHRAN (AA) - lran'da son günlerde meydana gelen yoğun yağışlann, Iran-Türkiye demiryolu hattında ulaşımın kesilmesine yol açtığı bildirildi. IRNA Ajansı'nın haberine göre, demiryolunun Batı Azerbaycan'm Hoy kenti yakmlanndaki bir bölümü sellerden hasar gördü. Demiryolunun telekomünikasyon sisteminde de kopukluklar meydana geldiği haber veriliyor. HaydarŞen davası • tsUnbul Haber Servisi - Ekspertiz raporunu imzalamak için 75 milyon lira rüşvet alırken suçüstû yakalandığı gerekçesiyle hakkında dava açılan eski lstanbul Vali Yardımcısı Haydar Şen'in, savcılıkça yapılan tutuklama talebi reddedildi. Dosyayı inceleyen mahkeme, delil durumu ve ikametgâhının sabit olduğu gerekçesiyle Şen'in rutukJanmasına gerek olmadıgına karar verdi. Istami HarekeT davası • İstanbul Haber Servisi - Aralannda gazeteci-yazar Çetin Emeç ve Turan Dursun'un da bıdundugu çok sayıda öldürme eyleminden sorumlu tutulan yasadışı "tslami Hareket" örgûtü davasına devam edildi. 5'i tutuklu, 15 sanığın yargılandığı davada, tutuklu sanıklardan Gutbettin Gök ile Mehmet Ali Şeker hakkında Çetin Emeç ve şoförü Sinan Ercan, Turan Dursun ile tran asıllı Ali Akbar Gorbani'yi öldürdükleri ve anayasal düzeni zorla değiştirmeye çalıştıkJan gerekçesiyle idam cezası isteniyor. AİHK araştırıyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Güvenlik güçlerince yakıldığı öne sürülen BingöFün Genç ilçesine bağlı Sağgöz Köyü ile ilgili başvuruyu inceleyen Avrupa Insan HakJan Komisyonu (AİHK) üyeleri, dün Ankara Adliyesi'nde çalışmalanna başladı. TlHV Başkanı Önen'i ziyaret eden Bakan Hacaloğlu, HADEP davasındaki 242 gözaltıyı eleştirdi: Hoşgörüsüz hukuk anlayışıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Insan haklanndan sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu, Türkiye'de "kısır, hoşgörüsüz ve ceberrut bukuk anlayışının egemen oidugu- nu" belirterek, bu anlayışının en somut örne- ğmın, HADEP davasını izlemek isteyen 242 kişinin gözaltına alınması olduğunu söyledi. HADEP yöneticilerinin yargılandığı duruş- mayı izledikleri sırada DGM Başsavcısı Nus- ret Demirai'ın talimatıyla gözaltına alınan 242 kışıden 103'ü daha dün serbest bırakıl- dı. HADEP Genel Sekreten Bahattin Günel, serbest bırakmalan, "Demiral'in kendini ak- lama operasyonu" dıye değerlendirdı. Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu, geçen hafta Ankara DGM'de HADEP yöneticileri- nin yargılandığı duruşma sırasında gözaltına altnan TMMOB ve TİHV Başkanı Yavuz Ö- nen'i ziyaret ettı. Hacaloğlu ziyaret sırasında yaptığı konuşmada, 12 Eylül yasaklannın hızla uygulamadan kaldınlarak sistemin, hu- kukun ve yargının normalleştınlmesi gerek- tiğini söyledi. Türkıye'nın gerçek demokra- siye ve bilgi toplumu konumuna ancak o za- • HADEP duruşmasında gözaltına alınanlardan 103'ü serbest bırakıldı. Önen, bir günlük gözaltında çok şey öğrendiğini söylerken HADEP Genel Sekreteri Günel, serbest bırakılmalan. "'Demirarın kendini aklama operasyonudur" diye değerlendirdı. layışm mutlaka değişmesi gerektığini bildir- di. Hacaloğlu. "Gectiğiınizgünlerde DGM'de HADEP davasını izlemeye giden ve daha son- ra gözaltına alınan 250 kişi; bu boşgörüsüz, ben bihrim. kısırvecebemıt hukuk anlayışın- dan nasbini alnuştir"dedı. Yavuz Önen de HADEP duruşmasını izle- mek için gıttiği DGM'de. daha sonra gözal- tına alındığını ve önceki gün serbest bırakıl- dığmı anımsatarak bu süre içinde çok şey öğ- rendığıni söyledi. Önen, "Biraçıkdunışma- ya giden insanlan, bir başsavcı elinin bir işa- retiyle 'Atın bunlan ıçeri' deyip, yüzlerce ki- şiyi gözaltına aldırabüiyorsa Türkiye'de güç- ler dengesinin ne tarafa kaydığını rahatlıkla görebiliyoruz. Bunu eleştirmek zorunda- VTZ B dıye konuştu. Türkiye'de sıvil toplum örgütlen ve siyasi partıler demokratık alanda etkınliğını yıtinr- man kavuşabıleceğıni ifade eden Hacaloğlu, "Türkiye geleceğini, demokrasisini ve Rtari yapılanmasını yeniden inşa etmenin yöntem- lerini gefiştirmek durumundadır'dıye konuş- tu. Yaşama hakkının temel insanlık hakkı ol- duğunu vurgulayan Hacaloğlu, bugûn Türki- ye'de insan haklannayeterli duyarlılığın gös- terilmediğini kaydetti. 12 Eylül Anayasa- sı'nın, temel hak ve özgürlüklerin önünû tı- kadığını dile getiren Hacaloğlu, "Ne yazık Id bugfin MecBs, anayasayı değiştirnıeye yönelik jddiasını ve kararlılığını yaşama geçireme- dTdedı. Konuşmasında, geçen hafta Ankara DGM'de yaşanan toplu gözaltı olayına da de- ğınen Hacaloğlu, Türkiye'de "kısır.hoşgörfi- süz ve ceberrut hukuk anlayışı ve uygulama- sının egemen okhığunu" dıle getırerek bu an- ken emniyet müdürleri ile ordunun en üst ka- demesinin öne çıktığını kaydeden Önen. şöy- le devam etti: "Bunlar srvÛotoriyetegözdağı vermeye çalışryorlar. Bu çok büyük bir tehfi- kedir. Toplumun her kesimi demokratikleşme 0e ilgili söz hakkını kullanabilir. Bu ordu için de. polis için de geçerii olabilir. Ama bu, an- caktoplumda eşit veözgür konuşma hakkı ta- nmınca doğru olabilir. Siz toplumun tüm sivil örgütlerini susfuracaksınız. TMY'nin 8. mad- desini işleteceksiniz, sonra da üniformah ve si- lahlı alanı siyasete açacaksuıız_ tşte Türki- ye'de yaşanmakta olan en büviiksıkmbve teh- like de buradan kaynaklanıyor." HADEP'in 4 üst düzey yöneticisinin "bö- lücü örgüt üyesi okuıklan" gerekçesiyle yar- gılandığı duruşmayı ızlediklen sırada gözal- tına alınan 242 kişıden 60'ı dün sabah, 43'ü de öğleden sonra serbest bırakıldı. Böylece serbest bırakılanlann sayısı 168'e yükseldi. Dün sabah serbest bırakılmalarının ardından bir basın toplantısı düzenleyen 60 kışi, DGM Başsavcısı Demiral'ı keyfi ve hukuk dışı dav- ranmakla suçladı. Şampiyon karaied Tunceti'yegiremedi AYKUT KÜÇÜKKAYA Güvenlik kuvvetlerince Tunceli'ye sokulmadığı ge- rekçesiyle beş gündür açlık grevinde bulunan Avrupa Karate Şampiyonu ve Dün- ya 2.'si Can Hasan Ermek, "Yann Tunceli'ye, Der- sim'e gideceğun. Ve bu sefer ailemin yanına ulaşacağun ve memleketim Tunceli'ye girecegiıır dedi. Bir süre önce PKK tara- fından PTT vericisıne dü- zenlenen silahlı saldında 3 özel tim polisinin hayatlan- nı kaybetmesiyle bir anda ortamın gerginleştiği Tun- celi'ye güvenlik kuvvetle- rince sokulmadığmı öne sü- ren Avrupa Karate Şampi- yonu Can Hasan Ermek, polislerin bu tutumunu pro- testo etmek amacıyla beş gün önce Güngören'deki evinde açlık grevine başla- dı. Grevi bugün sona erdi- receğini açıklayan Er- mek'le evinde görüştük. Er- mek,"Yapılan bu çağdışı davranışı şiddetle kınıyo- rum. Bu gece eylemimi biti- riyorum ve Tunceli'ye tek- rar hareket ediyorum. Ben Tunceli'ye ve Dersim'e gire- ceğinı'' diyerek Tunceli Dersim'e 25 km. kala yaşa- dığı olayı şöyle anlattı: "17-26 hazinın tarihle- rinde Adana, Kahraman- maraş, Gaziantep, Hatay ve Mersin'e giderek bazı spor kulüplerini ve kitle örgütle- rini ziyaret cttim. Bu ziya- retleri yapûktan sonra Der- sim'e gitmek istedim. Der- sim'e 25 km. kala Mazgirt köprüsündc güvenlik güç- lerince yolumuz çevrildi. Uzman çavuş ve askerler, benim ve dört arkadaşunın Idmiik kontroiünü yapak- tan sonra, 'Tunceli'ye gir- menız yasak. Sızin gırişini- ze izin vermiyorum' dive- rek bizi geri çevirdL Biz de onlara 'Eğer Tunceli'ye gi- rersek ne olur' diyesorduk. Bunun ûzerine emniyet güçlerince, 'Sının geçın. O zaman görürsünüz" diye tehdit edfldik. Böylece, an- ne \a babanu göremeden ts- tanbul'a geri dönmek zo- runda kaldım." lstanbul 'a döndükten he- men sonra açlık grevine başlayan ve Tunceli'de ya- şadığı olayı protesto eden Ermek, "Ben Paris Karate Federasyonu üvesiyim. Mil- li formadan uzağım. 1992- 93-94 yıllannda Avrupa Karate Şampiyonu oldum. 1992 yılında ise Japony a'da yapılan Dünya Şampryona- sı'nda dünya ikincisi ol- dum" dedi. Ermek, daha sonra yaşadığı ikinci olayı da şu sözlerle dile getirdi: "Tunceli'den döndükten sonra federasyon beni tek- rar Paris'e çagırdı. Paris'e gitmek üzere Atatürk Ha- valimanı'na gittim. Paris'e gitmeme izin verilmediğigi- bi, kırnuzı pasaportum da polis tarafindan abiHh." Can Hasan Ermek'in doktonı Fizyoterapist tbra- him Mayda, Ermek'e yap- tığı son sağlık kontrolünde baş dönmesi ve göz karar- ması gibi rahatsızlıklann başladığını gördüğünü be- lirterek "Kendisi şu anda hi- pertansiyona girmiş du- rumda. Bir doktor olarak benim açundan sağlık du- rumu iyi değil r dıye konuş- tu. Memkketi Tunceli'ye güvenlik güçlerince sokulmayan karated Can Hasan Ermek açlık grevini bugün sona erdirecek. Gari olav lannda provokatör olarak tanıdlanlarla tutuklulann yakınlan, toplumsal sorumluluk taşıyan herkesi, bugün Beşiktaş DGM'de başlayacak Gazktsmanpaşa olaylan dunışmasına çağntü. (Fotoğraf:HÜLYA TOPÇU) Gazi duruşması bugüntstanbul Haber Servisi - Gaziosmanpaşa olaylan sırasında yaralanan, ölen. kamuoyuna "pravokatör" olarak tanıtılan ya da tutuklananlann aileleri ve yakınlan, toplumsal sorumluluk taşıyan her kurum ve bireyi, bugün Beşiktaş DGM'de görülmeye başlanacak Gazi davasının birinci duruşmasına çağırdı. Gazi olaylan nedeniyle tutuklanan ve cezaevinde bulunan Ozan Akuı'ın babası Mustafa Akın, olaylarda yaralanan ve hakkında dava açılan Atılım gazetesi muhabiri Hacı Orman, kamuoyuna "Gazi provokatörü" olarak tanıtılan Suna Yaşar ve yine olaylar nedeniyle gözaltına alınan Tuncay Işık, dün lstanbul Tabip Odası'nda bir basın toplantısı düzenledi. Çevrede yoğun güvenlik önlemi alan güvenlik güçlerinin, toplantıya katılmak isteyen Demokratik Mücadele Platformu sözcüsü, İHD üyeleri ile Ümraniye ve Gaziosmanpaşa olaylannda ölenlerin ailelerini içeriye almak istemediği öne sürüldü. Toplantıda konuşan Mustafa Akın, Gazi olaylan nedeniyle tutuklanan oğlu Ozan Akm'ın işkence gördüğünü, bugün yapılacak Gazi olaylan davasında asıl devletin yargılanması gerektiğini söyledi. Toplantıda okunan basın açıklamasında 11 temmuz duruşmasının devleti aklamak için hazırlandığı öne sürülerek şu görüşlere yer verildi: Mahkemenin tarafsızhğmı iddia etmek. abesle iştigaldir, traji- komiktir. DEP ve Sıvas gibi sayısız dava örneklerinde açıkça görüldüğü gibi 'yargı', bağunsız değUdir ve tıpkı polis teşkilan gibi, sermaye dev letinin emrindedir." Emniyet Genel Müdürlüğü, terör örgütlerinin analizini yaptı Teröristleriıı çoğu okıunamışANKARA (AA) - Emniyet Genel Müdürlüğü'nün araştırmalanna göre terör örgütlerinde yer alan kişilerin bü- yük bölümü 21 -30 yaş grubu arasında yer alıyor. Bölücü terör örgütüne men- sup teröristlerin büyük bölümünün okumamış ya da ilkokul seviyesinde eğitim aldığı, Marksist-Leninist felse- feyi savunan örgütler ile köktendinci örgütlerde yer alan teröristlerin ise bü- yük bölümünün lıse ve üniversite se- viyesinde eğitimli olduklan belirlendi. Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bağlı Terörle Mücadele Daire Başkanlı- ğı'nın, terör örgütlerinde yer alan kişi- lerin yaş, eğitim ve sosyal yapılanyla ilgili araştırmalan Strateji Dergisi'nde yayımlandı. Dergide yer alan, "Terö- rün Psikoktjik Temefleri" adlı araştır- ma yazısında, Terörle Mücadele Daire Başkanhğı'nın 1995 yılında lstanbul, Ankara, tzmir, Adana ve Elazığ ıllerin- de yakalanan TİKKO, DEV-SOL, TD- KP, TlKB ve TEKP adlı yasadışı örgü- te üye 200 kişi üzerinde yaptığı araş- tırma da yer aldı. Terörle Mücadele Daire Başkanhğı'nm araştumasına gö- re bu örgütlerde yer alan kişilerin yüz- de 11.5'i 20 yaşın altında bulunuyor. Teröristlerin yüzde 57.5'i 21-30 yaşla- n arasında, yüzde 31 'i de 31 yaş gru- bunun üzerinde yer alıyor. Araştırma- da, genç yaşta insanlann terör örgütle- rine girmesinin bir rastlantı olmadığı. 16-22 yaş grubunda yer alan gençlerin "kurban edilmeyi" daha rahat kabul- lenmelerinden kaynaklandığı kayde- dildi. Terörörgütlerinin, mensuplanna "hiç öuneyecekmiş gibi" hissetmeleri- nin, kendilerinde varolması gereken bir özellik olarak işlendiği vurgulanan araştırmada."Yine bu yaşta olanlar, bir kimsenin öldürüunesi gibi verilen emir- kredahafadaitaatedebiimekteduier'' deniliyor. Araştırmada aynca gençle- re, mensup olduklan örgüt içerisinde kendilerini feda etmeleri durumunda gruplannın bu sayede ayakta kalacağı inancının da telkin edildiği belirtiliyor. Eğitim durumu Emniyet Genel Müdürlüğü'nün te- röristlerin genel profillerini belirlemek amacıyla geçen yıl yaptığı bir araştır- mada da, terör örgütlerinde yer alan militanlann eğitim durumlan farklılık gösteriyor. Buna göre, Marksist-Leni- nist felsefeyi savunan örgüt mensupla- rının yüzde 5' i eğitimsiz. Bu örgütte y- er alanlann yüzde 21 'i ilkokul, yüzde 13'ü ortaokul, yüzde 35'i ortaokul, yüzde 26'sı ise üniversite seviyesinde eğitimli. Bölücü terör örgütü PKK içe- risinde faaliyet gösteren teröristlerin ise yüzde 20'sinin okumadığı, yüzde 48'inin ilkokul, yüzde 22'sinin orta- okul, yüzde 7'sinin lise, yüzde 3'ünün ise üniversite seviyesinde eğitim gör- dükleri saptandı GUNDUZ GOZUYLE MELİH CEVDET ANDAY Aziz Nesin'in Ölümü Perşembe sabahı erken erken telefon çaldı. Köy- deki komşumuz Leyla Uğurlu, üzüntü içinde, Az- iz Nesin'in öldüğü haberini veriyordu. Sarsıldım, dahası var, inanamadım. Gerçekte hiçbir ölüme inanılmaz; ama ölen Aziz Nesin ise, hiç inanılmaz. Yaşarken ölümsüzlüğünü ortaya koymuştu o, ölmeyecekmiş gibi yaşadı. Baş- ka nasıl yaşanır ki! Yaşrttık. iki yıl önce (demek biz 78 yaşında iken), Edebiyatçılar Derneği'nin çağnlısı olarak Ankara'da buluştuğumuz akşam, bizlere armağanlar verilece- ğini görünce, Aziz'in kulağına eğilmiş, - Ya^andığımıziçin bizearmağan verecekler, de- miştim. Aziz Nesin, kızgınlığa benzer bir şaşkınlık içinde, - Ne yaşlanması, dedi. Daha bunun sekseni var, doksanı var. Dur bakalım! "Yüzü var" dememişti aziz dostum. Ama doksanı da bulamadı. Kalbinden hasta oldugunu biliyorduk, biliyorduk da ölecegi aklımızdan geçmiyordu; çünkü Aziz Ne- sin, savaşımı ile gür üretimi ile adını yaşamın ta yü- reğine kazımıştı. Aziz Nesin, savaşımı ve hamarat yazariığı ile hep anılacaktır. Aziz Nesin'in yaşamı, haksızlıklara uğramakla geçti, diyebilirim. Hangi özgür ruhlu, üretken, yürek- li insan haksızlığa uğramamıştır ki! Sanki toplum, onu aşan, sıradanlığı bozan, doğruluk uğruna baş- kaldıran üyesini yok etmek istiyordur. Işte Aziz Ne- sin, bu yok edilme tehdidi altında yürüttü savaşımı- nı. Sivri gelmişti çünkü. Rahata düşkünlük, sıradan- lık, tembellik, sivri olana katlanamaz. Aziz Nesin, yaşamı boyunca uğradığı haksızlıkla- rın en büyüğü, en inanılmazı ile Sıvas olayında kar- şılaştı: Otuz yedi aydının yakılmasını azgın kalaba- lıkla biriikte seyreden, seyretmekle yetinen devlet, sonunda bula bula, suçlu olarak Aziz Nesin'i orta- ya koydu. Ne imiş, halk Aziz Nesin'in tahriki sonucu ayak- lanmış! Insanın aklı almıyor. Bu mantık yürürlükte olduğu sürece, o yerde hu- kuk, adalet, insan haklan kavramlanndan söz edi- lemez. Demek bir yurttaşımız, Tann'ya, dine inanmadı- ğını söylerse, yobaz her istediğini yapmakta özgür olacaktır. Adaletin toplum saygısı buysa, artık orada top- lum yok demektir, din adına vahşileştirilmiş kalaba- lığa toplu kıyım hakkı tanınmış demektir. Oysa Sıvas olayında tahrikçi düpedüz yobazdı. Aziz Nesin, bu apaçık gerçeği anlatamamanın yü- rek yangınından öldü. Sevgili Aziz, daha doksan var, yüz var, yüzyıllar var; bu dünya Molla Kasım'lara, Hızır Paşa'lara kalmaz. Sana kalacaktır. Yürütmeyi durdurma kararı Kanal D'nin cezası durduruldu • Üst kurulun, Kanal D için 19 temmuz, Show TV için de 20 temmuzda uygulanmasını öngördüğü yayın durdurma cezası bu tarihlerde geçerii olmayacak. TV Servisi - Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun Shovv TV'ye verdiği yayın durdurma cezası için yürütmeyi durdurma karan alan mahkeme, bu kez aynı karan Kanal D için verdi. Buna göre, yargı karannı açıklayıncaya kadar Shovv TV ve Kanal D televizyonlan yayınlanna devam edecek. Üst kurulun, Kanal D için 19 temmuz, Shovv TV için de 20 temmuzda uygulanmasını öngördüğü yayın durdurma cezası bu tarihlerde geçerii olmayacak. Yayın durdurma cezası alan diğer TV kanalı Kanal 6'nın ise henüz yargı yoluna gitmediği bildirildi. Üst kurul, 30 haziranda, "Genel ahlak ve Türk aile yapısına uygun olmayan müstehcen nheükte sinema filmleri gösterdikleri" gerekçesiyle Kanal 6, Kanal D ve Shovv TV'ye birer gün yayın durdurma cezası vermişti. Bilindiği gibi Shovv TV ve Kanal D bu karara, ceza almalanna gerekçe gösterilen filmlerin sansürden geçtiği ve sinemalarda her yaştan insan tarafindan izlenme izni aldığını belirterek itiraz etmişti. Aynca RTÜK'ün. Kanal D'ye verdiği cezaya gerekçe gösterdiği fılmlerden-lVIuiluluk Sahili"nin de belirtilen tarihte yayımlanmadığı anlaşılmı^tı. Bu maddı hata, RTUK'ün kararlannı 'titizlikie' almadığı şüphelerini doğurmuştu. ONUK L AZAR HALİT ÇELENK Hukukçu Hukuk tarihi, insanlığın geçmişte başlıca üç tür devlet biçimi yaşadığım söyler. Bunlar sı- rasıyle 'polis devleti', 'yasa devleti' ve 'hukuk devleti'dir. Yine hukuk bılimine göre toplum- lann tarihinde devlet. sınıflaşma süreciyle bir- likte siyasal ve ekonomik gücü elinde bulun- duran sınıflann temsilcisi olarak tarih alanına çıkmış ve süregelmiştir. Günümüzde de devlet bu niteliğini korumaktadır. Toplumlar binlerce yıl polis devleti koşulla- n içinde yaşadılar. Bu devletlerde siyasal ikti- dar bir kişinin ya da bir grubun elindedir. Ya- sama, yürütme ve hatta yargı erki de doğrudan ya da dolaylı olarak bu kişide toplanmıştır. Bu devlet biçimi, yönetilen sınıfve katmanlann ve temsilcilerinin belli oranda bilinçlenmesi ve uyanması aşamasına kadar binlerce yıl sürmüş- tür. Uyanan insanlar bu devlet anlayışına kar- şı çıkmışlar, toplumun bir kişi ya da grubun is- tencine bağlı olarak yönetilemeyeceği, bu ik- tidarlann yetkilerinin sınırlandınlması gerek- tiği düşüncesine ulaşmışlar, sonunda, yöneti- cilerin seçimler yoluyla belirlenmesi ve toplu- mun seçilecek meclisler tarafindan çıkanlacak yasalarla yönetilmesini ıstemişlerdir. Bu doğ- rultuda yüzlerce yıl verilen mücadeleler so- nunda amaca ulaşılmış, 'emirler' ve 'ferman- b r ' yerlerini 'yasa'lara bırakmıştır. Böylece yasa devleti, polis devteti'nin yerini almıştır. Ancak yasa devleti koşullannda yüzlerce yıl yaşayan ınsanlar şunu görmüşlerdir: Yasaİar da haksız olabilir, belli bir smıfın çıkarlannı ko- ruyacak nitelikte düzen- lenebilir ve giderek yöne- tilen sınıflar ve halk yı- ğınlan üzerindeki baskı- lar sürebilir ve böylece kişisel ve keyfe göre yö- netimin yerini aynı nitelikteki bir Meclis yö- netimi alabilir. Işte bu uygulama ve deneyler karşısında yö- netilen ve çeşitli baskılar altında yaşamlannı sürdüren halk yığınlan ve onlann temsilcileri, yasa devletinin de hakça, halktan yana, adalet- li bir düzeni gerçekleştirmekten uzak oldugu- nu görmüşlerdir. Böylece, çıkanlacak yasala- nn belli ölçütler temel alınarak çıkanlması. iş- çi ve emekçi halk yığınlannın çıkarlan doğrul- tusunda, onlann mutluluğuna hizmet edecek nitelikte düzenlenmesi gereği ortaya çıkmıştır. Başka birdeyişle. insanlar. yasalann hukuk 0- keteri'ne yani insan haklan denilen ve insanlı- ğın binlerce yıldan beri verdiği savaşımlar (mü- cadeleler) sonunda elde ettiği temel hak ve öz- gürlükJere uygun olarak hazırlanmasının zo- runlu oldugunu anlamışlardır. Bu uyanışm so- nucu olarak yasa devletinin yetersizliği anlaşıI- mış ve hukuk devleti aşamasına gelinmiştir. Hukuk devleti kavranu,çağdaş anayasalarda ve giderek 1961 ve 1982 anayasalannda yer al- mıştır. Anayasa mahkemesi, hukuk devletini tanımlarken bu gerçeği dile getirmiş ve "Hu- kuk devleti, insan haklanna saygı gösteren ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni ku- ran» devlettir" demiştir. (27.12.1967 gün ve Anayasa ihlal ediliyor1966U1-44S.K. 7). Gerek 1924 ve 1961 ve gerekse 1982 anaya- salannda kabul edilen devlet biçimi 'laik cum- huriyet'tir. Hemen söyleyelim ki ülkemizde değişik din ve mezhep inançlanmn bulunma- sı, çoğunluğun inancını oluşturan Islam dini- nin 'din ve devlet işleri'ni ayırmak şöyle dur- sun, devlet yönetimini de dinsel kurallara bağ- lama amacını taşıması, tarihimizde bu doğnıl- tuda görülen deney ve gelişmeler, laiklik ilke- sinin yurdumuz için ne kadar zorunlu ve ya- şamsal öneme sahip bir ilke oldugunu göster- meye yeter sanınz. Yürürlükteki anayasa, bi- rinci maddesinde "Türldye devleti bir cumhu- riyettir" dedıkten sonra, ikinci maddesinde "Türkiye Cumhuriyeti_ demokratik, laik bir hukuk devietidir" demektedir. Yine bu anaya- sa 2. maddesinde cumhuriyetin niteliklerini saymış ve laiklik ilkesine, cumhuriyetin nite- liklerinden birisi olarak yer vermiştir. Bu ilke- leri saptayan anayasa, dördüncü maddesinde; "Anayasamn birinci maddesindeki devlet şek- linin cumhuriyetolduğu hakkındaki hüküm ile 2. maddesindeki cumhuriyetin nrtelikleri... de- ğistirilemez ve defiştiriunesi teklif edilemez" demektedir. Yani laiklik, cumhuriyetin nitelik- len arasında gösterilmiştir. O halde anayasaya göre cumhuriyetin nitelilderinden birisi öian la- iklik ilkesi değiştirile- mez ve değtştirihnesi teklif edilemez. RP ve sağ partiler bu maddenin son fikrasmm kaldınlmasını iste- mektedirler. Anayasa, 2. maddesiyle laiklik il- kesini cumhuriyetin niteliklerinden birisi ola- rak düzenlemiş ve değiştirilemezliğini kabul etmiştir. Yine bu anayasanın ikinci bölümün- de "Kişinin hak veödevleri" başlığı altında va- tandaşlarm hak ve yükümlülükleri düzenlen- miştir. Bu ödev ve yükümlülükler arasında 24. maddenin son fıkrası da yer almaktadır. Yani anayasa 'Din ve Vkdan Hürriyeti' başlığı altın- da, cumhurbaşkanı olsun, başbakan, milletve- kili ya da sade vatandaş olsun herkese laiklik ilkesini koruma ödevi vermiştir. "Kimse, dev- letin sosval. ekonomik, siyasi ya da hukuksal te- mel düzenini kısmen deolsa,din kurattanna da- yandırma... amacryla_. din duygulannı, dince kutsal sayılan şey leri istismar edemez ve kötü- ye kuHanamaz" hükmü bunu açıkça göster- mektedir. Bu açıdan 24. maddenin yukanya alınan hükmü, laiklik ilkesiyle bağlantilı olup onun bir uzantısı ve koruyucusudur. Ceza Yasası'nın laiklik karşıtı girişimlere yaptmm getiren ve düşünce suçu ile ilgisi bu- lunmayan 163. maddesinin sağ partilerce bi- linçli olarak kaldınhmş olması (ki biz öteden beri buna karşı olduk) sözü geçen 24/son mad- denin de kaldınlmasını gerektirmez. Çünkü 163. madde ceza yaptınmı getiren bir maddey- dı. bir ilke maddesi değildi. Oysa anayasanın 2. maddesi ile 24'son maddeleri ilke maddele- ridir ve bunlar bir bütündür. Laiklik ükesinin bir tamamlayjcısı ve bir gfivencesi olan 24/son madde kaldınldıgı takdirde laiklik ilkesi içi bo- şaltılnuş bir ka\ ram olarak kalma tehükesi ile karşı karşrya kalacaktır. Ceza yapnnmı olma- yan,her tü rlü güvenceden yoksun,içivedışı bo- şalülmış bir laiklik ilkesinin topluma ne gibi bir >'ararsağlayacağıve nasıl bir işlevyapacağı şün- diden düşünülmelidir. Anayasa Mahkemesi, geçmişte verdiği ka- rarlarda cumhuriyet devlet biçiminin bir ilke- lerdemeti niteliğinde oldugunu, böyle bir dev- letin ancak kendı ilkeleriyle biriikte var olabi- leceğini, bu ilkelerin bir bütün olarak değerlen- dirilmesinin anayasa koyucunun amacına uy- gun bulunduğunu belirtmiştir. Gerçekten bu tür kavramlan tek başma değjl, onu temellen- diren, koruyan, ayakta tutan öteki ilke ve hü- kümlerle biriikte değerlendirmek gerekir. La- fldik ilkesi de anayasadaki kendi baglanülany- la, dayanaklany la, ona canlılık veren, onu ya- şama geçiren hükümlerie biriikte ele alınarak değeriendirilmelidir. Bu açıdan anayasanın 24/son maddesinin kaldınlması, laiklik ilkesi- ni bu dayanaklardan ve bağlantılardan yoksun bırakacaktır. Bunun hukuksal sonuçlan ile ce- za hukuku bakımından ortaya çıkaracagı sorunlann (anayasanın ihlali vb.) anayasa ve ceza hukuku uzmanlan tarafindan tarbşıknası ve irdelenmesi gerektiğine inanıyoruz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear