Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 22 HAZİRAN 1995 PERŞEMBE
HABERLER
Juppe: DEP'liler
affedilsin
• Haber Merkezi-BAB
toptantısına katılmak ûzere
Fransa'da bulunan
Başbakan Tansu Çiller
önceki gece yansı yurda
döndü. Tansu Çiller'e
gezisi sırasında yöneltilen
sorulann çoğunun
cezaevindeki eski DEP
milletvekillerinin
durumunun ne olacağı
konusunda olduğu
kaydedildi. Fransa
Başbakan" ı Alain Juppe'un
da Çiiler'den DEP'lileri
affetmesini istedigi
öğrenildi. Çiller'in de buna
karşılık olarak, konunun
bağımsız yargıyı
ilgilendirdiğini, anayasal
reformlann yolda otduğunu
bildirdiği belirtildi.
Bekir Yıldız
yoğun bakımda
• İstanbul Haber Servisi -
Yazar Bekir Yıldız, dün
fenalaşarak Florence
Nightingale Hastanesi
Yoğun Bakım Servisi'ne
kaldınldı. Boynundaki bir
damardan ameliyat edilen
Yıldız'ın durumunun iyi
olduğu bildirildi.
Erbakan'm
Munulmazlığı
• ANKARA (ANKA) - RP
Genel Başkanı Necmettin
Erbakan'ın '"halkı sınıf, ırk,
din, mezhep ya da bölge
farklılığı gözeterek kin ve
düşmanhğa açıkça
kışkırttığı" ıddiasıyla
milletvekilliği
dokunulmazlığının
kaldınlmasına ilişkin
Başbakanlık tezkeresi
TBMM Başkanlığı'na
sunuldu. Erbakan, yaptığı
konuşmada, "Türİciye RP
ile adil dûzene geçecek. Bu
kesim şart, geçiş dönemi
yumuşak mı olacak, sert mi
olacak, tatlı mı olacak tatsız
mı, kanlı mı olacak kansız
mı" deyince. Ankara Devlet
Güvenlik Mahkemesi
Başsavcılığı soruşturma
başlatmıştı. Soruşturmanın
sonunda başsavcılık,
Erbakan'ın
dokunulmazlığının
kaldınlması için Adalet
Bakanlığı'na fezleke
gönderdi.
İP-nin186milyon
Brası Hazine'ye
• ANKARA (AA) - lşçi
Partisi'nin (İP) 1993 yılı
kesin hesabını inceleyen
Anayasa Mahkemesi,
belgelendirilmeyen
kaynaklardan sağlandığı ve
yasaya aykın biçimde
odendiği belirlenen toplam
186 milyon 35 bin liranın,
Hazine'ye gelir
yazılmasına karar verdi.
DSP il başkanı
istffa etti
• ANKARA (AA) - DSP
Ankara tl Başkanı Erdem
Akyüz, görevinden istifa
etti. Akyüz, yaptığı yazılı
açıklamada. DSP Parti
Meclisi üyeleri ve bunlara
bağlı bazı yönetim kurulu
ûyeleri ile düşünce aynlığı
yaşadığını belirtti.
Bulgaristan'm
PKKsozu
• SOFYA(AA)-
Bulgaristan Içişleri
Bakanlığı, bölücü terör
örgütüne karşı Türkiye ile
birlikte ortak mücadele
edeceğine dair söz verdi.
Bulgaristan ile Türkiye
arasında imzalanan
"Uyuşturucu Kaçakçılığı,
Terorizm ve Örgütlü
Suclarla Mücadelede
lşbirliği Anlaşması"
çevresinde oluşturulan
daimi ortak komisyonun 3.
toplantısı Sofya'da yapıldı.
Toplantıda uyuşturucu
kaçakçılığı, terorizm ve
örgütlü suçlara karşı
işbirliğine gidilmesi
konulannda prensip karan
alındı.
• tstanbul'da MLKP-K
örgütüne üye oMuklan
idtlia edilen Yaşar İldan,
Sadık Yılmaz, Kibar
Çoban, Ozan Akın, 15
yaşındaki K.H.Ö. ve 17
yaşındaki Z.D. gözaltma
alındı.
• Halkın Hukuk Bürosu,
avukat Ahmet Düzgün
Yüksel'in 20 haziranda
gözaltma ahndığını öne
sürdü.
• DİSK'ebağbGenel-İş
Sendikası, Denizli
Belediyesi'nde fiili yetkili
sendika durumuna geldL
H Özer Uçuran Çiller,
satılacak bir KlT'ı bir
tarikata önerdiği yönündeki
savlan, "KtT satışı
konusunda yetkili değilim"
diyerek yalanladı.
CHP'li retçi bakan Halis: Sorun çıkarmam, imzalamazsam istifa ederim
OHAL, CHP'yi sarsacak• Bugün Bakanlar Kurulu'nda görüşülecek olan olağanüstü hal • Sürenin uzatılmasına protokol gereği karşı olduğunu söyleyen
uygulamasının 4 ay daha uzatılması CHP'de yeni istifalara yol Ercan Karakaş, Çetin'in sözlerine "Genel Başkanımız basın yoluyla
açabilecek. CHP lideri Çetin'in "Imzalamayan istifa eder" sözleri haber gönderilmesine karşıdır" yanıtını verirken, Çalışma Bakanı
retçi bakanlarca temkinli karşılandı. Halis, "Genel Başkan haklı, ben kriz çıkarmam" dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP'li üç bakanın olağanüstü hal uygula-
ması (OHAL) süresinin 4 ay daha uzatıl-
masına ilişkin hükümet tezkeresini imza-
lamaya sıcak bakmamasıyla başlayan bu-
nalım sürerken, konu bugün toplanması
beklenen Bakanlar Kurulu'nda ele alına-
cak.
Bakanlar, CHP lideri ve Başbakan Yar-
dımcısı Hikmet Çetin'in istifayı ima ede-
rek "İmzalamayan, gereğini yapar" restini
alttan alma> ı yeğlediler. Kültür Bakanı Er-
can Karakaş, "Genel Başkanımız basın yo-
luyla mesaj gönderilmesine karşı, benim te-
lefonlanm \ar. Ben hükümet programına
sahip çıkıyonım" derken, Çalışma ve Sos-
yal Güvenlik Bakanı Ziya Halis de, "Genel
Başkan haklı; sorun çıkarmam, imzala*
mazsam istifa ederim" dedi.
Kültür Bakanı Ercan Karakaş, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ziya Halis ile
Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu'nun O-
HAL'in görev süresinin uzaölması kararna-
mesini bugünc dek imzalamamalan hükü-
met içinde yeni bir bunalım yarattı. Üç ba-
kan, konunun mutlaka Bakanlar Kuru-
lu'nda görüşülmesini isterken, CHP lideri
ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Çetin,
"Benim imzaladığun kararnameyi imza-
lariar. tçine sindiremeyen gereğini yapar.
Hükümetin bir bedeli vardır" diyerek ken-
dilerine rest çekti.
Kültür Bakanı Ercan Karakaş, dün Çe-
tin'in resti ile ilgili sorulan yanıtlarken,
"Genel Başkanımız basın yoluyla mesaj
gönderilmesine karşı. Benim telefonlanm
var. Gerekirse beni arar söyler. Bana böyle
bir tehditte bulunmadı. Basın yoluyla da
böyle bir tehditte bulunaeağını sanmıyo-
rum" dedi.
Karakaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben hükümet programına emek verdim
ve bu programın u\ gulanması için çauşıyo-
rum. Bunu yapmayanlan, srfatı ne oiursa ol-
sun eleştiririm. Ben sadece bakan olmak
için hükümete girnıedim. Bir programı uy-
gulamak için bakanlığı kabul ettim. İl İda-
resi Yasası'nın değiştirilmesL, OHAL ve Te-
rörte Mücadele Yasası'nın 8. maddesi bir
bütün ve hepsi Kiirt sorunu\ la ilgili. Bu ko-
nuda programda >cr alan hedeflere ne ol-
du? Bunlardan ne zaman vazgeçildi, bun-
lan bilmem gerekiyor. Çekiç Güç Ue ilgili bir
şey söv leyemem. o programda yok. Ama O-
HAL'in kakünlacağı programda var. Hükü-
mette bir sunuşum olacak. Belki de ben on-
lan ikna ederim."
Karakaş, "tknaedemezsenizneyapacak-
sınız" sorusunu, Toplanndan sonra yeni-
dendeğerlendireceğim'' diye yanıtladı. Ça-
lışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ziya Ha-
lis de, "Genel Başkanımız hakta. Ben teh-
ditettiğini zannetmiyorum. Benzaten sorun
(,ıkarma> atağımı, imzaiamazsam istifa ede-
ceğimi söylemiştim" dedi.
Karakaş, Halis ve Hacaloğlu, önceki
gün, öğle yemeğinde biraraya geldiler. Ye-
mekte, anayasa değişikliği önerisinin ar-
dından TBMM tatile girmeden, îl tdaresi
Yasası'nda değişiklik öngören tasan ile Te-
rörle Mücadele Yasası'nın, düşünce açık-
lamayı suç sayan 8. maddesini değiştiren
tasannın TBMM'ye getirilmesi durumun-
da, OHAL'in uzatılmasına ilişkin tezkereye
imza atılabileceği eğiliminin ortaya çıktığı
öğrenildi.
CHP'NİN OHAL MACERASI
Muhalefetteki hesap
iktidarda tutmadıTÜREY KÖSE
ANKARA - CHP'li üç
bakan. olağanüstü hal uy-
gulamasının uzatılmasına
ilişkin kararnameye imza
atıp atmama konusunda
köşeye sıkıştı. Bir yanda
Genel Başkan Hikmet Çe-
tin'in "tmzalamaziarsa gi-
derter" uyansı, diğer yan-
da "muhaliF kanatta, sade
milletvekili olduklan dö-
nemdeki "hayır" oylan var.
Sosyal demokratlann
olağanüstü hal uygulaması
(OHAL) konusundaki ta-
vırlan "iktidarda" ve "mu-
halefette" oluşlanna, "ba-
kan" ya da "sade miDetve-
Idfi" oluşlanna göre değiş-
ti. Muhalefetteyken O-
HAL'e karşı olan SHP'nin
tavn, iktidar ortağı olunca
farklılaştı. Bakan olan
SHP'liler "devlet adamı
olunca, ülke çıkariannın
gereğinin başka noktalarda
yatnğmı görerek" OHAL'in
uzatılmasına ilişkin tezke-
relere imza attılar. Kürt kö-
kenli milletvekilleri ile sol
kanatta yer alanlar ise "ha-
yır" oyu kullandılar. Ancak
bu milletvekillennin tavır-
lan da kırmızı plakalı ma-
kam araçlanna binince de-
ğişti.
Kültür Bakanı Ercan
Karakaş, Çalışma ve Sos-
yal Güvenlik Bakanı Ziya
Halis ile Dev let Bakanı Âl-
gan Hacaloğlu birkaç gün-
dür sıkıntılı anlar yaşıyor-
lar. Sade milletvekili ve es-
ki bakan arkadaşlan da
kendilerini "keyifİe" izli-
yor.
Haüs'in sitemi
Çalışma ve Sosyal Gü-
venlik Bakanı Ziya Halis,
dün TBMM iktidar kulisin-
de, bir yandan yeni bakan-
lığı için kutlamalan kabul
ederken, diğer yandan "ts-
tifa edecek mismiz?"soru-
lannı yanıtladı. Halis sıkın-
tısmı gizlemeden, milletve-
killerine, "Bağlayıcı karar
alıp bizi rahatlarmadınız"
diye sitem etti. Son dakika-
ya dek yeniden Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlı-
ğı'na getirilmesi beklenen
Hatay Milletvekili Nihad
Matkap da kendisine laf at-
h:
"Bir kere imzalamakla
bir şey olmaz. tmzala, ra-
hatoi!"
Bakanlıklan döneminde
"sol" kanatta yer alan Er-
can Karakaş ve arkadaşla-
nnın OHAL konusunda
eleştirilerine hedef olan es-
ki bakanlar, şimdi köşele-
rinde yeni bakanlann sıkın-
üsını, sevinçlerini gizleme-
den izliyorlar. Eski bakan-
lar kendi aralannda sohbet
ederken, grubun bağlayıcı
karar almasını isteyen Is-
tanbul Milletvekili İsmail
Cem'in "Karakaş'ın taşe-
ronu" olduğunu savunarak
"Kendisi de kabineye girer-
se diye, peşinen bakanlan
rahatktmak istrvor" değer-
lendirmesini yaptılar.
Ka\a'nın mektubu
Bu gelişmeler sırasında
rahat görünen, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlı-
ğı'ndan istifa eden îçel
Milletvekili Aydın Güven
Gürkan, kuliste Kültür Ba-
kanı Ercan Karakaş ile soh-
bet ederken "tzliyorum"
demekle yetindi. Bakanlık
ömrünün pek uzun olma-
yacağı tahmin edilen, an-
cak kurultay öncesinde O-
HAL ya da Çekiç Güç tez-
kereleri nedeniyle istifası
beklenen Gürkan "erken"
istifa etmiş ve son bunalı-
mın muhatabı olmaktan
kurtulmuştu.
Kulisteki bir başka kol-
tukta, eski bakanlardan Di-
yarbakır Milletvekili SaKh
Sümer, Ankara Milletveki-
li Sahnan Kaya ile sohbet
ediyordu Kaya, ABD Baş-
kanı Bill Clinton'a gönder-
mek üzere hazırladığı, Kü-
ba'ya karşı ambargonun
kaldınlmasını isteyen mek-
tubun altına imza atması
için Sümer'i ikna etmeye
çalışıyordu. Ancak Sümer
kararlıydı, "Sen kendini ko-
ruyamry orsun, polisler seni
darmadagın etti. Kendini
koruyamayan, Küba'yi hiç
koruyamaz" dedi. Sümer,
sıkıntılı bakanlar için de
" tkidefa imzalariar. Ben de
bakan olunca imzaladım,
imzalamazsan bakan olma-
yacaksın. Bu olağanüstü
hal değiL olağanüstü rant"
dedi.
CHP'li üç bakan "köşe-
ye süaşnuş" beklerken. ka-
bine değişikliği kulisleride
yapılıyor. CHP lideri ve
Başbakan Yardımcısı Hik-
met Çetin'in, Halis'in yeri-
ne atama yapmaması. "Za-
man kazanmak istiyor. Da-
ha geniş operasyon yapa-
cak" beklentisine yol açtı.
Bu operasyonda, bazı ba-
kanlann kabine dışı kalabi-
leceği, bazılannın yerleri-
nin değişebileceği belirti-
lirken, Bayındırlık Bakanı
Erman Şahin'in de yerinin
pek sağlam ounadığı söyle-
niyor.
CHP lideri Hikmet Çetin, Numune Hastanesi'ndc sağhk kontroiünden geçtL Çetin,
hastaneden aynhrken, bir partilinin \akınını ziyarete geldiğinu Numune Hastanesi Baş-
hekimi Doç. Dr. Osman .\İüftüoğhı'nun ısran üzerine de sağhk kontrolü yaptrdığını
bildirdi. Müftüoğlu da Çetin'in sağiık durumunun iyi olduğunu söyledi
GULENTE GORUŞEN CHP IİDERİNE, GENEL SEKRETERİ DE ÇIKIŞTI
Çetin'e Tethullah' tepkisiANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Fethullah Gülen'le görüşen CHP
Genel Başkanı ve Başbakan Yar-
dımcısı Hikmet Çetin'e. öğretim
üyeleri ilepartisinin Genel Sekrete-
n Adnan Keskin de sert tepki gös-
terdi. Öğretim Üyeleri Derneği Ge-
nel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Işık-
h, defalarca ilertiklen görüşme is-
temlerini yanıtsız bırakan Çetin'i kı-
narken CHP Genel Sekreteri Adnan
Keskin de partisinin genel başkanı-
nın Fethullah Gülen'le görüşmesi
konusunda. "Türkiye'yi şeriatcı bir
devlet yapmayi kendisine hedef etmiş
kişilerle bu tür diyaJoglan doğru bul-
muyorum" dedi.
Adnan Keskin. dün gazetecilerin,
"Çetin'in Fethullah Gülen'le görüş-
mesini nasd değerlendiriyorsunuz"
sorusuna şu yanıtı verdi: "Bu soru-
yu kendisine sorun. Benim bu konu-
daki tavnm açıkür. Türkiye'yi üm-
metçi bir toplum yapısına ve şeriat-
çı bir devlet yapmayı kedisine hedef
etmiş kişilerle bu tür diyaloglan doğ-
ru bulmuyorum. Geneİ Başkan 'a bir
• CHP lideri Hikmet Çetin'in Fethullah Gülen'le
görüşmesine tepkiler sürüyor. CHP Genel Sekreteri
Adnan Keskin, bu tür diyaloglan doğru bulmadığım
söylerken, öğretim üyeleri de Gülen'le görüşmenin
düşündürücü olduğunu açıkladı.
bayram ziyareti yapıhnıştır. Görüş-
menin iceriğini bümiyorum. Zaten
bir hafta, on gün sonra haberim ol-d u
rÖğretim Üyeleri Derneği Başka-
nı Prof. Dr. Alpaslan Işıklı da Cum-
huriyet'e yaptığı açıklamada, Hik-
met Çetin'in son dönemdeki tutu-
mundan üzüntü duyduklannı belirt-
ti. 12 Eylül 'den sonra kurulan Öğre-
tim Üyeleri Derneği'nin, demokra-
si ve uygarlık yolundaki ilerlemeye
katkıda bulunduğunu kaydeden
Işıklı, şunlan söyledi: "Sayın Hik-
met Çetin'in Başbakan Yardımcıh-
ğı görevine seçikliği tarihten hemen
sonra kendisinden randevu talebin-
de bulunduk. Çeşitli kanallarla ve
vesileterie yinelediğimiz bu talebimi-
zin kabulü için bir süre önce Sayın
Adnan Keskin'in aracıhğını rica et-
tik. Buna rağmen, randevu talebimi-
ze, aradan geçen yaklaşık 3 a\ lık sü-
reye karşuı herhangi bir yanıt alama-
dık. Bu arada Sayın Çetin'in hangi
önemli işlerle uğraştığına dair her
gün yeni bir haberle karşılaşmakta-
yız. Ağa Ceylan'm yeğeninin düğü-
nüne gitmekte; Beşiktaş'ın hemen
hiçbir toplantısını kaçu-mamakta,
Mahsun Kırmızıgül ile uzun uzun
görüşmekte. Ve nihayetöğrenmekte-
yiz Id Fethullah Gülen Ue diyak)g sür-
dürmektedir. Bütün bunlar, Çetin'e
göre anlamı \e önemi olan meşgaie-
ler olabilir. ancak bütün bunlara za-
man ayınrken Öğretim L> eleri Der-
neği temsilcilerinin randevu talebini
değil kabul etmek, \ anırJamak gere-
ğini bile du> mamış olması. ülkemi-
zin yönetiminin ve sosyal demokrat
hareketin önderüğinin nasıl bir an-
layışla yürürüldüğü konusunda ib-
ret verici ve son derece düşündürü-
cü bir durumdur"
Işıklı, Çetin'i kutlamak ve yükse-
köğrenimin sorunlaruıı görüşmek
üzere istedikleri görüşmenin ger-
çekleştiriunemesinden sorumlu ol-
madıklannı kaydederek "Saym
Çetin'i kmıyonız'' dedi.
Çetin: Partiyi böyle
küçfilttfller
Hikmet Çetin, bazı gazetelerin
dünkü sayısında yer alan açık-
lamasında. Gülen'le yaptığı görüş-
meyi eleştirenlere sert yanıt verdi.
Çetin. "tşte partiyi böyle küçülttüler.
'Onunla görüşülmez, bununla
konuşulmaz' diyerek toplumdan
soyutladılar. Kakn ki Gülen, evime
bayram ziyaretine gehniş. Bunda
ters olan nedir, anlamıvorum. Ken-
disi benden hiçbir istekte bulunmadL
A\nca onunla görüşmek, fikirlerini
kabul etmek değfldir Id" dedi.
OTLAR / ORAL ÇAUŞLAR
Bundan sonra ne olacak ve başımıza ne-
ler gelecek diye düşünmeye başladım. So-
nunda gazetenin birisi de televizyon vere-
ceğini ilan etti. Basındaki promosyon çıl-
gınlığı üzerine çok yazılıp söylendi. Bu
temponun tekelleşmeyi hızlandıracağı, ha-
ber almahakkını sınırlandıracağı endişele-
ri uzun süreden beri dile getiriliyor. Hemen
herkes bundan şikâyet ediyor. Bütün bu ya-
zılanlara rağmen sonuç değişmiyor. akıl al-
maz promosyon yanşı sürüp gidiyor.
Gazeteciler, basın kuruluşlan, promos-
yon çılgınlığından yakınırken bir başka kö-
şede promosyon planlan yapıyorlar.
Ve bu tempoyla giderse promosyon ya-
nşı dışında gazete çıkarmak olanağı kalma-
yacak. Çünkü okuyucu verdiği paradan da-
ha fazla tutan hediyelerin cazibesinden
kendisini ne kadar koruyabilir? Nitekim,
Hürriyet ve Sabah gazetelerinin verdiği ta-
bak çanak promosyonu, bir anda 400-500
bin okuyucunun veya daha açık ifadeyle
gazete alıcısının -çünkü almak başka oku-
mak başka- bu gazetelere yönelmesine ne-
den oldu? Ortada bir gazetecilik başansı ol-
madan sııf hediye verdiği için ahcının bun-
lara yönelmesi çok sağlıklı bir gelişme sa-
yılabilirmi?
Basın nereye gidiyor?Gazeteler, mesleki başanlan nedeniyle
değil de promosyonla artış sağlıyorsa ve bu
promosyon, makul sınırlann ötesine geç-
mişse bu meslek ölüme gidiyor demektir.
Çünkü okuyucuyu yönlendiren ana etken,
muhabirin, yazann, foto muhabirinin yap-
tıklan değil de çanak çömlek oluyorsa, o
zaman gazeteleri de gazeteciler değil, ça-
nak çömlekçiler çıkanr. Gazetelerin gide-
rek meslekten gelen patronlardan, pazarla-
macılann, bu meslekle ilgisi olmayan işa-
damlannın eline geçmesi de bu gelişmenin
bir işareti.
Bu promosyon hızıyla ne gibi gelişme-
ler olabilir: Örneğin bir büyük işadamı ve-
ya Murdoch gibi yabancı bir patron basın
piyasasına girmeye karar verse ve bir yıl
boyunca, diğer gazetelerin kaldıramayaca-
ğı ve göze alamayacağı açıklan göze ala-
rak promosyona başlarsa neler olabilir?
Promosyon yoluyla diğer bütün büyük ga-
zeteler yanşa dayanamayacağı için ya iflas
ederler ya da dükkânı kapamak zorunda
kalırlar. O zaman, Murdoch veya bir baş-
ka büyük patron rakipsiz hale gelir. Basın
tekeli oluşur.
Aslmda şimdi bir anlamda böyle bir ge-
lişme yaşıyoruz. Şu anda iki büyük basın
tekeli kaldıramayacaklan bir yanşa girmiş
durumdalar. Devlete olan borçlannın çok
yüksek rakamlara ulaştığı herkesin dilinde.
Devlete ve büyük iş çevrelerine böylesine
yüksek borçlu gazetelerin düzgün bir ha-
ber vermesi mümkün müdür? Devlete ve
işadamlanna bağımlılık bu çevrelerin ihti-
yaçlanna uygun bir haberciliğe, daha doğ-
rusu gerçekler yerine patronlann ve devle-
tin ihtiyaçlanna uygun bir yalan habercili-
ğe yol açmaz mı?
Bu kadar çılgın ve bağımlılık yaratan he-
diye ışıne ortaklaşa bir çare bulunması ge-
rekiyor. Bunun yasal yollan da mutlaka ya-
ratılmalı. Örneğin Avrupa'da basının tekel-
leşmesıni önleyen yasalarvar. Çeşitli ülke-
lerde farklılıklar bulunmasına rağmen, ga-
zete patronlannın televizyon sahibı olama-
yacağı, toplam tirajın belli bir kısmını kont-
rol eden basın patronlannın yeni gazeteler
çıkaramayacağına ilişkin çok sayıda örnek
yasa var. Bunlar incelenmeli ve bu çılgın
yanş bir yerde makul bir hale dönüştürül-
melidir.
Bu yanştan en çok etkilenenlerin başın-
da da orta boy fıkir gazeteleri geliyor. On-
lann satış ve mali potansiyelleri böyle bir
yanşmayı kaldıramaz. Aynca gelenekleri
gereği böyle bir yola başvurmalan da doğ-
ru olmaz. Fikir gazetelerinin piyasadan çe-
kilmeleri veya bu tür gazetelerin de büyük
tekellerin koltuğuna sığmmak zorunda kal-
malan. inanılmaz bir sonuçtur. Ama böy-
le giderse de kaçınılmaz bir sonuçtur.
Gazeteler ve TV'ler de tıpkı toplumdaki
diğer çılgınlıklardan nasibini alıyor. Maf-
yanın inanılmaz boyutlara varan etkinliği,
tırmanan ve günde 25-30 insanın yaşamı-
na neden olan Güneydoğu'daki savaş, Mec-
lis'in düzeysiz tartışmalarla kilitlenmesi ve
siyasetçilerin üfürükçülerden medet umar
hale gelmesi, basını da bu gırdabın içine çe-
kiyor. Basın, halkın gözü kulağı olmak ye-
rine, bu duyarsızlığın ve çılgınlığın içinde
bir başka çılgınlığa doğru yol alıyor. Bu
mesleğin mensuplan olarak kurumlanmıza
sahip çıkmak zorundayız. Promosyon çıl-
gınlığı, bu mesleği bitirmek üzere.
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Partilerin Açmazı
Bilmiyorum, büyük partiierimizin liderleri olayın
vahametinin ne kadar farkındalar?
Refah dışındaki partilerin anayasanın bazı madde-
lerinin değiştirilmesi yönünde aldıkları karara çoğu
milletvekili uymadı ve partilerimiz de iradelerini ha-
yata geçiremediler. Bu durum, partilerin ve liderlerin,
ileride vartıklannı sürdürebilmeleri konusunda orta-
ya ciddi sorunlar çıkarmıştır.
Olayın liderler ve partiler açısından taşıdığı anlamı
irdelemeye geçmeden önce, Meclis'te özellikle Re-
fah'ın çevresinde oluşan bu gerici kanadın niteliği-
ne bir göz atmakta yarar var:
Bugünkü Meclis'i oluşturan seçimler, henüz 12 Ey-
lül karanlığının tam dağılmadığı, özgür iradeler üze-
rinden baskının henüz tam kalkmadığı bir dönemde
oldu. 12 Eylül, ülkemizde dinciliği ve gericiliği besle-
di. Evren ve ekibinin gübrelediği böyle birzeminden
de çıka çıka işte pariamentodaki bu güçler çıktı.
Bu gerici kanadın çoğu, 12 Eylül'ün sivil artıklan-
dır.
12 Eylül'ün nimetlerinden hem ticari hem de siya-
si bakımdan yarartanan kesimdir.
Bu nedenle 12 Eylül hukukundan yana tavır koy-
malan da doğaldır!
Bu rrtifakın alabildiğine tutucu olmaktan öte bir ide-
olojisi, bakışı, siyaseti de yoktur.
Bu nedenle, görüşünü savunduklan değil, seçile-
bilecekjeri partilere yamandılar ve Meclis'te bugün
hak etmedikleri bir çoklukta temsil edilıyorlar. Çok
önemli anlarda, kendi partilerinin iradeleri doğrultu-
sunda değil, Refah merkezli bir ittifak çerçevesinde
hareket ediyoriar.
Sade suya tirit bir anayasa değişikliği oylamasın-
da olduğu gibi...
•••
Şimdi ana sorun, bu tutucu ittifakın üyelerine kar-
şı partilerin tutumlannın, ileride örneğin ilk seçimler-
de ne olacağıdır.
Partiler, milletvekili adaylarını belirlerken titiz dav-
ranacak, parti programını geliştirebilecek, Türkiye'nin
sorunlanna sahip çıkacak ve çözümler üretebilecek
kimseleri mi seçecekler...
...yoksa "Bunlar çevreterinde etki-yetki sahibidirier,
milletvekilliği de yapblar" tutumuyla hareket edecek
ve boyun mu eğecekler?
Birinci tutum, parti içindeki fikir zenginliğini koru-
yan ve geliştiren, milletvekillerine olduğu kadar seç-
menlerine ve halka önderlik yapabilecek demokra-
tik bir partinin tutumudur.
Ikinci tutum ise kolektif yönetimi zayıflamış, par-
ti içi fikir zenginliği bitmiş, aldığı karan hayata geçi-
remeyen partinin tutumudur. Bu partiler, eğilip bükü-
lürier. Bu yüzden halka da güven vermezler.
•••
Bugünkü partilerin çoğu milletvekilini, halkın irade-
sini yansıttığını düşünmüyorum. Halk kesımlen ara-
sında, Meclis'teki temsil güçlerine oranla, bu kadar
güçlü bir tutuculuğun olduğuna da inanmıyorum.
Meclis, her bakımdan halkoyunun çok gerisine
düşmüş durumdadır.
Partilerin önünde ilk seçimlere kadar kendilerini
tepeden tırnağa yenileme gibi zor bir çalışma var. ,_
Yoksa işler vahim. i
Ceza Cenel Kurulu
Yargıtay karanna
uymayanlara !
çifteceza
ANKARA (ANKA) -
Yargıtay Ceza Genel Kuru-
lu, mahkeme kararianm ta-
nımayan, onlan uygula-
maktan sürekli kaçınan yö-
neticilere çifte ceza verile-
ceğini bildirdi. Kurul, göre-
ve iadeye ilişkin idari yar-
gı karannı uygulamadığı
için cezalandınlan belediye
başkanınm, bu cezaya rağ-
men mahkeme karannı uy-
gulamaktan kaçındığı için
ikinci kez "görevi kötüye
kullanmak" suçundan ce-
zalandınlması gerektiğine
karar verdi.
Ceza Genel Kurulu'nun
yargı tanımaz idarecilere
çifte ceza karan "yasama
ve yürütme organlan ile
idare, mahkeme karaıian-
na uymak zorundadır. Bu
organlar ve idare, mahke-
me kararianm hiçbir suret-
te değJştiremez ve bunlann
yerine getirilmesmi gecikti-
remez" hükmünü içeren
anayasa maddesine dayan-
dınldı.
Karara neden olan
dava
Ceza Genel Kurulu'nun
bu yeni kabulüne yol açan
dava, yaklaşık 4 yıl önce
Hadım ilçesinde gelişti.
Kasaba belediye başkanı
olan sanık, encümen kara-
nyla bazı belediye çalışan-
larmın işine son verdı. Bu
kişiler Konya Bölge tdare
Mahkemesi'ne açtıklan da-
vada işten çıkarma karannı
iptal ettirdiler. lptal karan
belediye başkanına tebliğ
edjldıği halde bu kişiler gö-
reve başlatılmadı. Hadım
Ilçe idare Kurulu, bunun
üzerine belediye başkanı-
nın TCK'nin 240'ıncı mad-
desine düzenlenen görevi
kötüye kullanmak suçun-
dan yargılanması gerekti-
ğine karar verdi. Bunun
üzerine başkan yargılandı-
ğı asliye ceza mâhkemesin-
de mahkûm edildi.
tşten atılan şikâyetçiler
cezanın kesinleşmesinin
hemen ardından göreve
başlatılmalan için dilek-
çeyle başkanlığa başvurdu-
lar, ancak davalı belediye,
idare mahkemesi karannı
bu aşamada da uygulama-
yacağını bildirdi. Bunun
üzerine Hadım Ilçe Kurulu,
Hazdran 1992'de sanık be-
lediye başkanının mahke-
me karannı uygulamamak
suçundan ikinci kez yargı-
lanması gerektiğine karar
verdi. Mahkeme, sanık baş-
kana memurluktan çıkarma
cezasının yanı sıra 1 mil-
yon 825 bin lira para ceza-
sı verdi. Yargıtay Dördüncü
Ceza Dairesi, ortada tek
suç bulunduğu görüşüne
vardıktan sonra sanığın sü-
rekli memurluktan uzaklaş-
tınlması karanna ve suçun
görevi kötüye kullanmak
olarak yorumlanmasına
karşı çıktı. Yerel mahkeme,
karara uymamakta ısrar
edilmesiyle ikinci suç oluş-
tuğu düşüncesiyle bozma-
ya karşı eski karannda yer
verilen bilgiye göre başkan
daha önce işten çıkardığı
şikâyetçileri, ikinci yargı-
lama karanndan üç ay son-
ra işe iade etti.
Yargıtay Ceza Genel Ku-
rulu. yerel mahkemenin di-
renme karannı yerinde bul-
du. Karar şöyle gerekçelen-
dirildi: "Idariyargı karan-
nın uygulanmaması nede-
niyle 8 Eylül 1991 günü ve-
rilen yargılamanın gerekü-
liği karan üzerine sanığın
eylemi hukuki kesintiye uğ-
ramıştır. Hukuken geçerü
olan idari yargı karanmn
isteğe rağmen uygulanma-
ması biçiminde tezahür e-
den e>lemi ikinci bir suçu
oluşturmuştur. Bu organ-
lar ve idare, mahkeme
kararianm hiçbir suretle
değiştiremez ve bunlann
yerine geririlmesini gecik-
tiremez hükmü yer al-
maktadır. Sanığın idari
yargı karannı uygulama-
ması nedeniyle hakkında
dava açılmasından sonra
bu karan uygulamama
biçiminde süregelen eyle-
minin yeni bir suç oluş-
turmadığını ve aynı konu-
da idari yargıdan yeni bir
iptal karan alınması ge-
rektiğini benimsemek,
anayasanın açıklanan il-
kesine ve genel hukuk il-
kelerine uygun değildir."