14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 HAZİRAN 1995 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ReKabet Yasası'nın umudu Affde • ANKARA (ANKA) - jGümrük birliğınin yaşama geçirilebilmesi için "hayati" önem taşıyan düzenlemelerden Rekabet Yasası'nın TBMM'den geçmesine karşın kaynak yokluğu nedeniyle uygulanamaması tehlikesi doğdu. Durumdan kaygı duyan Avrupa Birliği ' Komisyonu, Türkiye'ye nasıl bir destek ' sağlanabileceğini araştırmak üzere Ankara'ya uzman gönderdi. Daçe: Önce dersnui çalışacağım • ANKARA (ANKA) - 'Özelleştirme Yüksek ' Kurulu"nda Ali Şevki Erek'in Ulaştırma Bakanlığı'na getirilmesiyle biriikte boşalan yere atanan Devlet Bakanı Bekir Sami Daçe, özelleştirme konusunda yeni bir program oluşturmadan önce "dersini çalışacağım" '•^elirtti. Bakan Daçe, bugüne kadar yapılanlarla ilgili olarak bilgi alma ""sürecini yaşadığını belirtti. "Paçe, hazırlanan raporlan 'inceledikten sonra bir program oluşturmaya yöneleceğini ifade etti. TtSK-Türk-İşin konsensus arayışı • ANKARA (ANKA) - TtSK ve Türk-lş yöneticileri ile görüşen TBMM Sağhk ve Sosyal lşler Komisyonu Başkanı -Ahmet Küçükelin önümüzdeki hafta işçi ve "işveren kuruluşlan ile bir -yemek yiyeceği ve bu yemekte emeklilik, işsizlik sigortası ile iş güvencesi tasanlanyla ilgili ""konsensus" arayacağt bildirildi. Teşvüdî yatıpımlapda hnJı arüş • ANKARA (ANKA)- ' Teşvik belgesi kapsamında - gerçekleştirilecek -yatınmlarda hızlı bir artış yaşanıyor. Ocak-nisan döneminde teşvik belgesine bağlanan yatınmlann tutan 177 trilyon 885.9 milyar liraya ulaştı. Teşvik kapsamına alınan yatınmlar, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 178 oranında artış kaydetti. ŞİRKETLERDEN • DUFY Gömlekleri, Belçika, Hollanda ve Almanya'da bulunan mağazalar zinciri Private Company'le ihracat anlaşması imzaladı. • BAŞAKSİGORTA liderliğini yaptığı bir konsorsiyumla "Izmir Hafif Rayh Sistemi /LRTS Metro tnşaatını" sigortaladı. • CEYLAN HOLDlNG Aralık 1994 ayında Taksim Otelcilik'e ait 20 katlı otel binasını bünyesıne katarak, dûnya turizm devleri arasında yer alan Inter Continental oteller zincirini 20 yıl aradan sonra tekrar Türkiye'ye getirdi. • VAKIFBANK Kredi kartı hamillennin kullandığı itibar kredisini yüzde lOOarttırdı. • EMEKHAYAT StGORTA kanser, felç, böbrek yetmezliği, kroner yetmezliği, enfarktüs geçiren ve by- pass amelıyatını gerektren durumlarda sigortalılanna maddi yardımda bulunacak "Önemli Hastalıklar TemınatTgeliştirdi. • RAY SIGORTA çalışma ortamı ve hızmette kalitenin arttınhnası amacıyla "Kaliteli İş Ortamınının Geliştirilmesi" adlı semınenn ardından , Rota Danışmanlık Işbirliği ; ile "ZamanYönetimi" konulu bir seminer düzenledi. : • FINAR ET tş ve İşçi ; Bulma Kurumu ışbirliğiyle [ "ICasaplık Kursu" açıldı. Hafianm beş günü günde altı saat olmak üzere toplam 40 ış gûnü eğitim alacak 11 kursıyer Pınar Et tarafından seçıldi. • SPECTRUM öğrencilere kame hediyesi olarak "akilı * armağanlar kanpanyası düzenliyor. SpKctrum, kame hediyesi olarak çocuklanna bil gisayar almayı düşünen aildere yüzde 25-30 . in«±nm uyguluyor. Bayramda üç büyük ilde yok satan kurbanlıklar, bir gerçeği yine gündeme getirdi: Hayvan varhğı tükenmek üzere Ekonomi Servisi - Kurban bayramında üç büyük ilde kurbanhklann yok satması, hayvan varlığımn giderek azaldığı gerçeği- ni bir kez daha ortaya çıkardı. Devlet Ista- tistik Enstitüsü'nün rakamlanna göre 1991 yılında 65.178.987 baş olan Türkiye'deki toplam hayvan varhğı, 1994 yıhna gelindi- ğinde 6.337.987 baş azalarak 58.841.000 başa düştü. Yanlış politikalarla dışanya muhtaç hale getirilen Türk hayvancıhğının gümrük birliği sürecinin başlaması ile bir- iikte tamamen yok olacağından endişe du- yulurken, ithalattan alınan fonlann düşürül- mesi yeya kaldınlması bu süreci hızlandın- yor. Özellikle 1980'li yıllarda hiçbir kurala bağlanmadan yapılan hayvan ihracatı, sek- törde onanlması zor yaralar açarken, Doğu hayvancıhğına da en büyük darbeyi terör vurdu. Sektörde yaşanan en ilginç gelişme ise hayvan varlığımn giderek azalmasına rağ- men et entegre tesis sayılanmn her geçen gün artması. Bu da sektörün ithalatla yürü- düğünün bir göstergesi olarak kabul edili- yor. lçinde bulunduğumuz dönemde ise et sanayiinin kritik bir dönemden geçtigine dikkat çekilirken, gerekli önlemlerin alın- maması halinde özellikle 2000'li yıllarda çok daha önemli sorunlann doğacağı vur- gulanıyor. Buarada geçen yılın temmuz ayında et ve sütteki fıyat arttşlannın enflasyonu körük- • DİE rakamlanna göre 1991 yılında 65.178.987 baş olan Türkiye'deki toplam hayvan varhğı, 1994 yıhna gelindiğinde 6.337.987 baş azalarak 58.841.000 başa düştü. Yanlış politikalarla dışanya muhtaç hale getirilen Türk hayvancıhğının gümrük birliği sürecinin başlaması ile biriikte tamamen yok olacağından endişe duyulurken, ithalattan alman fonlann düşürülmesi veya kaldınlması bu süreci hızlandınyor. lediğini belirten hükümet, çareyi fonlan dü- şürerek ithalat kapılanm açmakta ararken, et ve süt fıyatlan enflasyonun üzerine çık- tı. 1994 yıhnın temmuz ayında hammadde olarak 4 bin liradan giren sütün 14 bin lira- ya, etın de 70 bin liradan 170 bin liraya çık- tığını belirten sektör temsilcileri, fîyatlann enflasyonun üzerindeki seyrine devam ede- ceğini belirtiyorlar. Neteroldu? Türkiye 1970 yıhnda Dünya Bankası des- teği ile damızlık gebe düve ithalatına baş- ladı. Ancak siyasi baskılar nedeniyle düve dağılımı uygun yerlere yapılmadı. Altyapı- sı uygun olmayan yem üretimi yetersiz, el- de edilecek ürünün pazarlama imkânlan dikkate alınmadan düvelerin her isteyene verilmesi kısa bir süre sonra bunlann kesil- mesine neden oldu. 1984 yıllında fıyat ar- tışlanrun önlenmesi amacıyla ithalat kolay- laştınhrken üreticiye destek sağlanmaması sektörü önemli çıkmazlann içine soktu. Bunlarla biriikte yine 1980'li yıllarda kont- rolsüz olarak yapılan canlı hayvan ihracatı sonucu iç piyasada ihtiyaç karşılanamaz ha- le geldi. Hayvancılığın desteklenmesi ve et üreti- minin arttınlması amacıyla 1993'te 'smrfa- izü beskilik kredisi' uygulamaya konuldu. Ancak, yapılan yanlışlıklar ve yeterli kay- nak aktanlmaması, besicilerden banka temi- nat mektubu istenmesi ve düşük kapasiteli projelere izin verilmemesi uygulamanın ba- şansızlıkla sonuçlanmasına neden oldu. Hayvansal ürünler dış ticareti açısından da Türkiye'nin en fazla etkilendiği Avrupa Birliği ülkelerine göre. farklı tarifeler uygu- lamış olması, hayvancılık sektöründe önem- li bir gerilemeye neden oldu. Söz konusu ge- rileme son 10 yılda, sığır varlığının yüzde 28, koyun varlığımn yüzde 11, keçi varlığı- nın yüzde 39 ve manda varlığının da yüzde 60 olmak üzere ortalama yüzde 30 oranın- da yok olması, tüm hayvansal üriin ithalatı- nın 300 kat artarak, 2 milyon dolardan 600 milyon dolara çıkmasıyla etkisini gösterdi. Aynca geçen yıl hayvan yemi fıyatlan da canlı hayvan fiyatlanndan daha fazla arttı. Canlı hayvanda 1994 yıhnın 10 aylık döne- minde fıyatlar yüzde 68.8 artarken, hayvan- sal ürünlerde yüzde 93.1 arth. Bu karşıhk yem fıyatlanndaki artış yüzde 98.1 oldu. Tüm bunlara karşılık 1994 yılında hayvan- sal üretimi geliştirmeye yönelik olarak ba- zı önlemler alınmasına rağmen bunlar ge- nellikle kâğıt üzerinde kaldı. K.öylü, üretti- ği et için kilo başına 4 bin, süt için de 2 bin lira primini alamadı. Toprak Mahsulleri Ofısi, dış piyasalara tonu 55-65 dolardan yemlik arpa satarken, üreticiye yem konu- sunda herhangı bir destek vermedi. Uretim desteklenmeU 1993 yıhnın temmuz ayında ham sütün litre fiyatının 4 bin lira ve karkaset fıyatı- nın 35 bin lira olduğunu söyleyen Setbir Başkanı Doğan Vardarü, "1994 Temmu- zu'nda ise fiyatlar karkasette 200 bin, ham sütte ise 13 bin liraya çıkn, 1995 yılı sonun- da ise rakamın sütte 20 bin ve karkasette 300 bin liraya çıkacağmı düşünüyoruz. Do- layısı ile et ve sütün enflasyonist etkisi çok yüksek. Bu tüketiche \ansı\ıor. Dolasrylâ et vesütfiyatlan enflasyonu arrüran etki >ara- üyor" diye konuştu. Krize neden olarak girdi fiyatlan, kaldınlan devlet desteği ve pazar sorunu gösteriliyor Et ambarında bııııalmı yaşanıyor KENANBtLİZ ERZURLM (Cumhuri- yet) - Türkiye'nin et amban olarak bilinen Doğu Anado- lu Bölgesi, son yıllarda yaşa- nan sorunlar nedeniyle bü- yük kriz yaşıyor. Atatürk Universitesi Ziraat Fakültesi Tanm Ekonomisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Ay- yıldız, son yıllarda bölgede- İci hayvan sayısında büyük düşüş yaşandığını belirterek, "Bölgede halkın yüzde 70"i geçiıninitarun ve hayvancılık sektöründen karşdnor. Bölge 1980-83 arasında 12 miŞon hayvana sahipti. Maalesef bu rakam şu an 5Ü mflyona düş- müş durumda" de- di. Zootekni Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ayhan Akso>' da, hayvan yetiştiricilerinin en önemli sorunlanndan birisi- nın, mera ve otlaklann tahri- biyle ortaya çıktığını belirte- rek şöyle konuşuyor: u Me- ralar azatanca beslenme dunı- mu kötüleşti. L - cuz şekildt besks mc, hayvancüıkta önem taşır. O>sa v«m \ediğer girdi (î\arianmn sürekli art- ması, hayvancılığa sürekli darbe vuruyor. OrJak alanla- n yalnızca yüksek dağlann tepeterinde kakü." Hayvancılıkta krizin baş- ka bir nedeni olarak devlet desteğinin kalkması gösteri- liyor. Erzurum Ziraat Odası Başkanı Hulusi Aksu. 1985 yılından itibaren devlet des- teğinin kalktığını belirtti. Aksu, ha> r vancılığı destekle- mek amacıyla 1994'te Ta- Et fiyatlan tam gaz Ekonomi Servisi- Hayvancılık sektöründe krizin derinleşmesi, et ve süt fiyatlannı körükledi. 1994 yılı sonunda 10 bin liradan satılan bir litre süt, haziran başında 15 bin liraya çıkarken, 130 bin lira olan etin kasap kesim fıyatı 210 bin hraya yükseldi. SETBIR'den yapılan açıklamada hayvancılık üretimindeki yapısal bozukluğun giderilmesi gerektiğine dikkat çekilirken. önlem ahnmaması halinde fiyatlann artmaya devam edeceği vurgulandı. Artan talebe karşın üretimde gözle görülür bir azalma olduğunu açıklayan SETBİR yetkilileri, yıl sonu iübanyla etin kesim fiyatının 300 bin liraya, sütün litresinin 20 bin liraya çıkmasının kaçınılmaz olduğunu kaydetti. Hayvancılık sektöründe hammadde fiyatlannın hızla yükseldiğıru anımsatan yetkililer, et fiyatlannı körklüyen diğer etkenleri şöyle sıraladı: "Terör nedeniyle doğu bölgesinde hayvancılığın tamamen bitmesi, mevcut hayvan potansiyelinin değerlendirilmeyişi, nakliyattaki aksaklıkların giderilmeyişi." Kasapta kıymanın kilosu 280 bin lira ile 300 bin lira arasında değişirken, kuşbaşı etin kilosu ortalama 300 bin liraya, biftek 320 bin liraya yükseldi. Doğu bötgesindeki terör ve meralann giderek azalması hay\ancılığa sekte vuruyor. Yayla yasaklı bölgeye destek kredisi NİZAMETTtN KAPLAN Dh'ARBAKIR - Güneydoğu'nun birçok böl- gesinde güvenlik nedeniyle konan '^•aylayasağı" devam ederken hükümetin hayvancıhğı geliştir- mek amacıyla hazırlıklar başlatması ve ilk etap- ta 1 trilyon 250 milyar liralık hay\ ancılık destek kredisi kararnamesi çıkarması. "hayvancdığmne- rede >apılacağı~ sorusunu gündeme getirdi. İç ve dış kaynaklardan sağlanacak fınansman- la 6 trilyon liraya ulaşması beklenen desteği eleş- tiren yöre çiftçileri, Î989'da başlatılan yayla ya- sağınm yıllar ilerledikçe genişlediğini ve bölge- de hayvancılığın yapılamaz hale geldiğini belir- terek "1991'den bu yana da terör nedeniyle köy- ler boşaltdmaya başİandL Teşvik edikn hayvancı- hğın bu şartlarda nerede vapılacağınj merak edi- \0ru2. Bu projenin başanya ulaşması istenhorsa öncetikle kövlünün köyüne dönmesi içingerekli şartlar sağ- lanmahdır" dediler. Projeye bir eleştıri de Diyar- bakır Ticaret ve Sanayi Oda- sfndan geldi. TSO'nun hazırladığı raporda, pro- jenin bu haliyle ülke hayvancılığını geliştirmeye hiçbir katkı yapamayacağı, konuya yüzeysel ba- kıldığı ve hafıfe alındığı, daha şimdiden bakan- lıklar arasında uygulama paylaşımına yol açtığı kaydedilerek "Kurarsın bir müsteşarbk, getirir- sin besi matervaDerinL dağıhrsın polhika çevrene ve istcdiklerinc, bö>iece de 'ülke \e Doğu ile Gü- neydoğu hayvancıliğT gelişir. Kahn haüarnla bu şekflde özetlenebUecek bu vaklaşınun beklenilen sonuçlan vermeyeceği çok açıknr" görüşü savu- nuldu. Kırsal gelıştirme-kalkınma projelerinin eğitim-yayım, izleme, değerlendirme gibı saha- da yürütülmesi gereken boyvıtlannm, saha örgü- tü bulunmayan bir bakanhkla nasıl yürütüleceği- nin de sorulduğu raporda, genetik yapı açısından Diyarbakır büyükbaş hayvancıhğının son derece geri bir yapıda olduğu anlatılarak şöyle denildi: "Türİdye'de yalnız havvanalıkla uğraşan aile- lerin yüzde 21 'i GAP bölgesinde buhınmaktadır. GAP bölgesi için günümüzde ha>\ ancılık önem- lidir ve bu önemini gelecekte de arrnrarak sürdü- recektir. Bugün Türkive ha> r vansai üretimint kat- kıa yüzde 8.2 olup, bitkiseİ ürvtimdeki katkısına yakın değerdedir. Bölgede ha>\ ancılık -özellikle küçükbaş- toplumsal ha>atta önemli bir yer tut- maktadır. Ancak son yıuarda bölgesel nedenkrle meralann kullanılamamasu ha>-\ ancılıkta gerile- metere neden olmuştur. Arz ve talebe göre ohışan ha>-\ancılığa ilişkin hammaddevemamulkrin pa- zar fiyatfarL, bu savınu/j doğrular niteüktedir." nm Orman Bakanlığı'nca sı- fır faizli kredi uygulaması başlatıldığını vurgulayarak tanm il müdürlükleri aracılı- gıyla başlatılan uygulama- dan, 1 yıl süresince D.Ana- dolu Bölgesi'nde yararlanan çiftçi olmadığını söyledi. ICrediye EBK'nin aracılık yaptığını belirten Aksoy da devletın ciddi bir hayvancılık politikasının olmadığını ifa- de etti. Bölgede faaliyet yü- riiten özel sektöre ait 37, dev- lete ait 20 kombina faaliyet- lerine son verdi. Çalışır du- rumdaki 17 et kombinası ise kapasitenin yüzde 50 altında faaliyetini sürdürüyor. Bölgede hayvancılığın olumsuz yönde etkilenmesi için neden çok. Devlet deste- ğinin kalkması, ithalat ve ıh- racatın durmasının yanı sıra bölgedeki terör de hayvancı- hğı olumsuz yönde etkiliyor. Hayvan ölümkri Ayhan Aksoy, hayvan ölümlerinin küçümsenmeye- cek boyutta olduğunu belir- tirken kayıtlara göre bu ka- yıp, hayvansal üretimin yüz- de 30'una denk. Hayvancılı- ğın önemli sorunlanndan bi- ri de pazar sorunu. Aksoy şöyle devam etti: "Saban- a'nın satnğı su, sütten daha pahalı. Vatandaş geleneksel ha> vancüığı sürdürmek için son çırpımşlannı yapıyıır. Bc- siciler. kahramanlık yapıyor- lar aslında. Hayv-anını satıp parasını faizeyaoran var. Me- ralar tahrip oldu, besici yük- sek fiy atiayem ahyor. Ekono- mik kriz hay vancıhğı hahalı- yor. son zamlarla yem fıyatla- n artü. Bu artış; et süt ve di- ğer ürünkre yansımadL Ar- nşlardan sonra etin fıy aü 200 bin liradan az olmamahy dı." 1980 öncesı bir hayvana 4 hektar mera düşerken bugün 1 hayvana ancak 1 hektar me- ra düşüyor. Bu rakamın en az 8 hektar olması gerekiyor. Yine hayvancıhğı olum- suz etkileyen baska bir neden de küçük işletmeler. Türki- ye'de 4 milyonun üzerinde iş- letme bulunuyor. Bu rakam ABD'de 2 milyon. DlE'nin araştırmalanna göre Türki- ye'de işletme başına 3 hay- van düşüyor. Verimliliğin sağlanabilmesi için en az 30- 50 hayvan düşmesi gereki- yor. 1 kilogram yem 5 bin li- ra ve 8 kilogram yem de 1 ki- logram canlı ağırlık yapıyor. Bir kilogram ağırhğın yansı et. Girdi fıyatlan ele alınarak yapılan araştırmalara göre 80 bin liraya mal olan 1 kilog- ram et, 95 bin liraya satılıyor. Konuk Yazar Tamıuıı Uuuıııııu bümeyen îktidar Prof. Dr. REŞİT SÖNMEZ Siyasal partıler, seçimlerde ilan ettikleri programlan uygulamak ve vatandaşlara ver- dikleri sözleri yerine getirmek için iktidar olurlar. Ancak ne yazık ki, bilgisizlikleri ve başansızhklan yüzünden memleket işleri içinden çıkılmaz hale gelince. bu üzücü du- rumu milletin gözünden kaçırmak ve halkı kandırarak oylannı tekrar almak ve saltanat- lannı sürdürmek için akıl almaz "bilun ve tekniğe ters, dünyada beozeri görülmeyen" işler yapmaya kaÛcarlar. Bilgisizlıklerinin ve hatalannın faturasını zavallı mıllete çıkanr- lar. Kendileri o kadar pişkindir ki, gözler önünde duran başansızlıklanna karşın, hâlâ sizi kurtaracaklannı söylerler. Ekonomi pro- fesörü Başbakan "Ekonomiyi bilmiyor" di- yenler haksız mı? Yoksa "•Yüzde 150 enflas- yon, yüzde 200 enflasyondan daha iyidir" dercesine, "Ben bu millet için bir şansun" buyuran Başbakan mı haklı? Türk tanmının ve Türk çifçısinin yaşadı- ğı sorunlar gözardı edilmeyecek kadar bü- yüktür. Çiftçilerimizuı büyük çoğunluğu her gün biraz daha fakirleşiyor, alım gücü düşü- yor. Bu yüzden köylerini terk edenler, şehir- lenmizi korkunç biçimde kuşatan gecekon- dulara sığınıyor. Tanmm en önemli kolu olan hay-vancılık, "perişan bir durumda". Nere- sinden bakarsanız yürekler acısı. Eski yıllar- da canlı hayvan ve et ihraç eden Türkiye, şimdi başta et olmak üzere her tiirlü hayvan- sal gıda maddesi ithal ediyor. Gazeteler bir yandan Edirne gümrüğünden giriş yapan ya da gemi ile limanlara gelen "ithal hayvanla- n" ve öte yandan köylerini terk eden Ana- dolu çiftçisinin "boş bıraküklan ahırlan" görüntülüyor. (Güneydoğu olayı bunun dı- şında ayn bir konudur.) Böylece son yıllar- da artan nüfusumuza karşın, "toplam hayvan sayunızın 10-15 milyon azakhğını" üzülerek görüyoruz. Emeğinin karşılığını alamayan Türk köylüsü hayvancılıktan kaçıyor. Sanki petrol zengini bir ülke imişiz gibi habire it- halat yapıyoruz. Oretıcilerimizi hayvancılığa heveslendi- recek bir politikamızın bulunmadığı bir ger- çek. Piyasayı dengelemek için yaptığımız it- halat, üretıcilerimizin belini büküyor. Üreten değil, aracılar daha çok destek görüyor. Ureticilerimizi eğiterek ve örgütleyerek onlann kendi güçleri ile ayakta durmasını sağlayacak "bir devlet desteği"; Ortak Pa- zar'da olduğu gibi. "serbestpiyasaekonomi- si düzeninde tanmın korunmasu bıraküma- ması temel poütikasT ile bılim adamlanmı- zın ve araştırmacılanmızın büyük emekler- le ortaya koyduklan "Türkiyeekolojisinc uy- gun bitkisel ve hayvansal damızlık materya- Kn" kıymetmi bilerek bu materyalın "uygu- lama projeleri ile yaygınlaştınlması görüşü" şu anda Tanm Bakanlığımızda ne ölçüde egemen? İthal teknolojiye ve ithal damızlı- ğa bu kadar bel bağlayan politikacılar, *ya- paraköğrenmeyöntemiiletanmı idareetme- yeçalışıyorlar.'" Başansız olunca da suçlu an- yorlar. Sayın Tanm Bakanımız "tanmuı ger- çek bflimsel ve teknik tanımını bfliyor mu?" Duyduğumuza göre. hayvancıhkta başan- ya ulaşmak için "hay^vancılık bakanhğı ya da hiç degüsc hayvancılıktan sorumlu bir müs- teşarfak" kurulması için kanun tasansı hazır- lanıyormuş. Birkaç yıl önce Ankaracîa bir toplantıda o zamanın Tanm Bakanı Sayın Necmettin Cevheri sormuştu: "Acaba Bao ülkelerihay-vancılıkta başanyi nasıl sağfamıs- lar." Ben de kendısine şu yanıtı vermiştım: "Onlar, tanm işletmesinin bütünlüğünü ko- ruyarak bitkisel ve hayvansal üretimin aynl- maz beraberliğine riayet ederek ve çiftçüeri örgütleyerek bu başanyı sağlamışlardır.77 îsterseniz bu sözlerimize başka bir tanık gösterelim: Bundan yıllarca önce Italya Mil- li Zootekni Kürsüsü Direktörü Prof. Dr. B. Maymone şöyle diyordu: "Hayvansal ve bit- kisel ürünlerin birbirini tamanılaması vc iş- letmenin ekonomik reaütesindemalgama teş- kil etmesi karşısında bu ürünlerin ayn ayn i- ki yönetim elinde bulunmasuu düşünmek mümkün değfldir." Birşey daha ekleyelim: lngilizce kitaplar- da "Animal Agricumıre", yani "Hayvan 7i- raaü" deyimini görürsünüz. Yani hayvancı- lık, ziraattır. Bu kanun teklifıni hazırlayan- lara soruyorum: Dünyanın neresinde " h ^ - vancüık bakanbğı" ya da "hayvancılık müs- teşarhğı'" vardır? Lütfen söyler misiniz, biz de öğrenelim!.. Sandıktan çıktınız diye "mB- leti aldatmak" hakkına sahip değilsiniz!.. YORUM OZTtN AKGUÇ Çözümü Politikada Aramak Türkiye'nin bugünkü durumu, ülkeyi seven, ülke- nin geleceğini düşünen, T.C.'nin varolmasını isteyen geniş kitleleri kaygıya düşürüyor. Türkiye'de bir gü- vensizlik duygusu egemen. Vatandaşlann büyük bir bölümü, TBMM'ye, kendi seçtiği milletvekillerine gü- venmiyor, günümüzün Meclisi belki T.C. tarihinin en itibarsız, en az güven uyandıran Meclis'i. Anketler, kamuoyu araştırmaları, geniş kitlelerin partilere, medyaya, güvenlik güçlerine, yargtya hatta Başba- kan'a, Cumhurbaşkanı'na güvenmeöiğini ortaya ko- yuyor. Bu, son derece kaygı verici bir gelişme. Hiç- bir terör, hiçbir eylem, dış baskı, dış tehdit bir ülke- de güven duygusunun yftirilmesi kadar, ülkenin te- meilerini sarsamaz. Hepimizin, toplumumuzun eksiklikleri olduğu açık. Ancak bu eksikliklerimizin, 1980 sonrasının yükse- len değerieri ile daha da arttığı, yozlaşma sürecinin hızlandığı da kesin. Vızyon sahibi olarak yutturulan lider veya liderlerin hangi konulardavizyon sahibi ol- dukları daha belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor. Adını demokrasi koyduğumuz bir oyun oynuyoruz. Bir siyasal düzen düşününüz, sendikalar politikaya- pamaz, dernekler politika yapamaz, üniversite genç- liği politika yapamaz, memur politika yapamaz, yük- sek bürokrat politika yapamaz, hatta üniversite öğ- retim üyeleri politikayapamaz, özel kesimde çalışan- lar patronla aynı siyasal çizgide değilse fıilen politi- ka yapamaz, böyle bir düzene de gerçek demokra- si denemez. Sözde demokrasi, şibih demokrasi de- mek dahi zordur. Bu düzen, her türlü ileri görüşten, köklü bilgiden yoksun 1980 darbecilerinin, bazı iç ve dış çevrelerin ayartılanyla Oğvaları) ülkemize bırak- tıklan bir siyasal kalıntıdır. Bu kadar kısıtlamanın, sınırlamanın olduğu bir si- yasal düzende, TBMM'nin düzeyini, itibarsızlığını ya- dırgamamak gerekir. Aksi olsaydı belki eşyanın ta- biatına aykın düşerdi. Bunun çözümü, geniş kitlele- rin, özellikle gençlerımizin, bazı riskleri göze alarak etkin bir şekilde politikaya girmeleridir. Yazmak, der- nek kurmak, söyleşiler düzenlemek, bildiri yayımla- rnak iyidir ama, yeterli sonuç alıcı değildir. Etkili ola- bilmek için geniş kitlelerin desteği ile siyasal erki ele geçirmek gerekir. O zaman istenen değişiklikler ya- pılabilir. Siyaset için verilecek adres CHP'dir. Bu öneri, bu salık verme, duygusal gelebilir, tebessüm uyandıra- bilir. CHP'nin diğer partilerden ne farkı var diye so- rulabilir. Doğrudur; bugün CHP'nin, ondan önce SHP'nin sergilediği tııtum güven verici olmamıştır. Düzenin koltuk değneği, yedek lastiği (stepnesi) iz- lenimini vermiş, terim yerinde ise parti sünepeleşmtş- tir. Bu, CHP'nin tarihsel kimliğine, tarihsel işlevine uy- gun olmayan bir görüntüdür. Partiyi, köklerine, te- mellerine oturtmak, devrimci kimliğine kavuşturmak gerekir. Bağımsızlık, özgürlük, laiklik, demokrasi, insana saygı, kalkmma, hakça paylaşım, üretkenlik, vazge- çilmez amaçlar ise, bunlar yaşama bir değer katıyor- sa, bunun yolu CHP'de politikaya atılıp, CHP'yi ta- rihsel kimliğine oturtmaktır. Partileri, kişilerden soyut- lamamız gerekir. DYP ve ANAP türü partiler; rengi, kişiliği, toplum- sal işlevleri belli olmayan partilerdir. Bunlar, yerine gö- re muhafazakâr, yerine göre milliyetçi, yerine göre Batıcı, Amerikancı hatta mandacı, yerine göre de- mokrat, yerine göre diktacıdır. Muhafazakâriığın, mil- liyetçiliğin erdemleri vardır. Bunlar 0 tür erdemleri cfe sergileyemezler. Politikayı, belirti kişilere, çevrelereçı- kar sağlamak için yapartar. Günümüzde din ticareti, din istisman konusunda Refah Partisi ile rekabete girmiş durumdadırlar. Kanımca Refah Partisi, DYP ve ANAP türü partilere göre daha erdir. Hiç olmazsa çizgisi, yönü oldukça bellidir. Gençlerin, ülke için heyecanını yitirmemiş daha yaşlı kuşaklann, ülkenin sorunlanna çözümü politi- kada aramalan, siyasal erki demokratik bir düzen içinde ele geçirmek için çaba harcamalan, savaşım vermeleri gerekir. Savaşım, çaba, özveri olmadan sorunlanmıza çö- züm buîamayacağımızın bilincinde olmalıyız. Ege Tanm Platformu oluşturuldu Lobicüik tarlaya iniyor MERtHAK İZMİR-Son yıllarda hü- kümetin tanm sektörü için aldıği kararlarda iş çevrele- rinin yaptığı lobi çalışma- lanna üreticiler de katılıyor. TARİŞ Genel Müdürü Ci- han AJbBÖz, Ege Tanm Platformu'nun, tanm so- runlannın ilk önce günde- me sokacağını ve ardmdan da siyasiye doğru olanlan anlatacağını belirterek, "Si- yasikararvericibdepkrimi- zi kabul etmezse, Ege'nin gündemindeki bir konuyu reddetmiş olacak. Ancak bî- zim arkamızda en az 2 mü- voninsanınuıvarfağuııda bi- İecek" dedi. Yaşadıklan sorunlan ku- nıluşlan aracılığıyla sağlıklı bir şekilde dile getiremeyen üreticinin bürûndü- ğü sessizliklik, Ege Tanm Platformu'yla biriikte bozuluyor. En son, pamukta yaşanan ve ihracata getirilen 60 centlik fon yüzünden özel- likle tekstil ve konfeksiyon- cularla karşı karşıya kalan üretici, bu dönemde yaptığı tüm girişimlere karşın fonu kaldırtamamıştı. Geçen yıl yaşanan bu olayın ardından üreticiler daha güçlü olmanın yolunu "birleşınede'' buldular. TA- RİŞ Genel Müdürü Cihan Amnöz, Türkiye'de nüfusun yüzde 50'sinin tanm ve ta- nmsal sanayi kolundaçalış- tığını ancak GSMH'den yüzde 13 pay aldığını söy- ledi. Bunun ciddi bir hak- sızlık olduğunubelirten Al- tınöz, tanm kesiminin par- lamentoda temsilcilerinin de çok az olduğunu belirtti. Tanm kesiminin Türki- ye'de sesini duyuramadığı- nı vurgulayan Altınöz, ya- pılan çalışmalardan bir so- nuç aluıamadığını vurgula- dı. Tanm kesiminin bugün- lerde iki önemli sorunla karşı karşıya bulunudunu belirten Altınöz, "Birindsi, gümrük birliğine giriyoruz. Tanm kesimi buna hazu* mı? Destekleme alımlan kalkıyor. Buna hazır mıyH? Bu hanrlıklar tamamlan- mamış ve devletten de ge- rekli yardım gelnıiyorsa biz ne yapabiliru? Bu aşamada dedik kL öyle bir güç oluştu- rahm ki, sorunlanmızj, is- teklerimlzi önce Ege'nin sonra da ülkenin gündemi- ne taşıyalım. Kgeli tanm in- samna böyle bir destek ya- pümazsa onlann bir süre sonra büyük kentlere akacağuu herkesbflmett" diye konuşru. Oluşturulacak ya- pının doğru tespitler ve doğru sonuçlarla siyasi- lere gitmeleri dunımunda sorunlann çözümlenebile- ceğini dile getiren Altınöz, şunlan söyledi: "Bu du- rumda siyasfler iknaotecak- ür. Siyasi karar vericüere diyeceğizki, *bak kardeşim, biz EgeTanm Lobisi olarak şu şu kuruluşlardan oiuşu- yoruz. Bizim kitkmb, 1.5-2 milyon insana hitap ediyor. Buinsaalarbu konuda dert- live beklentisi de bu. S izden bu karan bekliyoruz.' Böy- lece bir siyasi baskı grubu olarak çahşnuş olacak. Bu da btze, doğru olarak istedi- ğimiz kararlann çıkmasını sağlayacak Bunu başlatbk. Vakıfya da dernek oiuşumu kazandınlacak platforma. ÇeşhM etkinlikkre başfaya- cağız."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear