14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 NAZİRAN 1995 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 4 Eğitimde özelleştirıne zarark'• Başbakan Tansu Çiller'in istemi üıerine Bilkent Üniversitesi'nce hczırlanan raporda. "eğitimde öıelleştirmenin" diğer sektörlerdeki gibi yarar getirmeyeceği ve devlet desteğinin gerekli olduğu vurgulandı. BÛLENT SARIOĞLU ANKARA -Başbakan Tansu Çilkr'in istemi üze- riıe Bilkent Üniversitesi'nce hazırlanan "İktisadi Gfişmeter" raporunda, ülkelerarası ekonomik böl- geselleşmelere ilişkin kuşkular gündeme getirildi. Raporda, eğitimın, özellikle gelişmekte olan ülke- le-de kalkınmanın temeli olduğu belirtilerek, "eği- tinde özelleştirmenin'' diğer sektörlerdeki gibi ya- rar getirmeyeceği ve devlet desteğinin gerekli oldu- ğu vurgulandı. Bilkent Oniversitesi öğretim üyele- ri Prof. Dr. Burce Hamilton ve Prof. Dr. Sübidey To- gan tarafından hazırlanarak Başbakan'a ıletilen ra- porda. "küreseUeşme", "bölgeseUeşme" \ e "eğitim- kalkınma" başjıklan altında l990'lı yıllardakı ge- lişmeler sıralandı. Raporda, çevTe, ekonomik bölge- selleşme ve eğitim konulannda özetle şu bilgiler yer aldı: - Son yıllann önceliklı uluslararası konulan ara- sında yer almaya başlayan çevre sorunlannın ikti- sadi, sınai ve ticari yapılanmalardan giderek daha fazla etkilendikleri ve bu oluşumun kısa vadede ül- keler arasındaki değişim ve ilişkileri şekıllendirme- sinin kaçınılmaz olacağı anlaşılmaktadır. - Bazı iktisatçılar, iktisadi birleşmelerin. söz ko- nusu ülkelerde yaşayan ınsanlann refah düzeylen- ni arttıracağından, yararlı olduğunu belirtmektedir. Ancak, bazı iktisatçılar, iktisadi birleşmelerin tica- ret arttıncı ve ticaret saptıncı etkilerinden bahset- mekte, iktisadi bırleşme sonunda her ülkede kaza- nanlar ve kaybedenler olacağını ifade etmekte, bu sonucun iktisadi birleşme dışında kalan dış dünya için de geçerli olduğunu belirtmekte ve iktisadi bir- leşmenin üye ülkeler ve dış dünya ûzerindekı refah etkileri konusunda genel bir sonuca gıtmenin zor- luklanndan bahsetmektedirler. - 1960 yılında fakir olan ve sonra hızla büyüyen ülkeler istisnasız çocuklanna sağlam bir ilk ve or- taöğretim sağlamışlardır. İlk ve ortaöğretime devam eden çocuklann oranını yüzde 20 arttıran fakir bir ülkenin, sonuçta kişi başma yılhk ekonomik büyü- me oranında yüzde l .2 artış sağlaması tahmin edil- mektedir. Yani çocuklannın yüzde 20'sine eğitim sağlayan ve yılhk l büyüme hızına sahip bir ülke, eğitim oranını yüzde 40 seviyesine çıkarttığında bü- yüme hızını da yüzde 2.2'ye yükseltebilecektir. Eği- tim oranı yüzde 60'a çıktığında büyüme hızı yüzde 3.4'e ulaşacaktır. - Gelişmekte olan bir ülke için birinci öncelik il- köğretime verilmeli ve önem sırasında ondan son- ra ortaöğretim gelmelidır. Yüksek kalitede evrensel bir ilköğretim sağlamadan orta ve yükseköğretime yatınm yapan ülkeler, ekonomik büyüme ve eğitim açısından iyi sonuçlar elde edememişlerdir. - Dünya çapında yaygınlaşan özelleştirme dalga- sı özel girişimcilerin yatınm konusunda devletten daha duyarlı olmalannda hız kazanmıştır. Bununla beraber aynı şey eğitim için geçerli değildir. Devle- te eğitimi destekleme hususunda duyulan ihtiyaç, eğitimin sağladığı özel getirinin. toplumsal getiri- den çok daha küçük olmasından kaynaklanmakta- dır. Bir ülke, eğitim amaçlı yatınmlanndan yüzde 50 ila 80 arasında bir sosyal kazanç sağlayabilmek- tedir. DERS KİTAB1NA DENETtM Etiket fiyatı şılıııayaeak • Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz, Talim veTerbiye Kurulu'ndan "tavsiye karan" almayan ve Tebliğler Dergisi'nde yayımlanmayan hiçbir kitabın öğrencilere aldınlmayacağını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Birosu) - Milli Eğitim Ba- kanhğı, 1995-1996 öğretim yılında okutulacak ders ki- taplannın seçim takvimini belirledi. Milli Eğitim Bakanı Nev- zat Ayaz, Talim ve Terbiye Kurulu'ndan "tavsiye kara- n" almayan ve Tebliğler Dergisi'nde yayımlanma- yan hiçbir kitabın öğrencile- re aldınlamayacağını belir- terek aksi hareket edenler hakkında soruşturma açıla- cağını söyledi. Ayaz, ders kitaplannın etiket fiyatının üzerinde satılamayacağını bildirdi. Bakan Ayaz, yeni öğretim yılında okutulacak ders ki- taplannın seçimine ilişkin bir genelge yayımladı. Ge- nelgeye göre ilk ve orta de- receli okullar, 12 hazirana kadar okutulacak kitaplan ve sayısını belirleyecekler. Seçimi yapılan ders kitap- lannın listesi de 16 hazira- na kadar ilçe milli eğitim müdürlükleri ve yayınevle- rine gönderilecek. Hazırlanan listelerden bi- ri de okul öğrencileri ile ye- rel kitabevlerinin görebile- ceği uygun bir yere asıla- cak. Bu yıl ilk kez veli temsil- cilerinin de katılacağı kitap seçimleri şöyle yapılacak: nkokullar Tek şubelı sı- nıflann ders kitaplannı sı- nıf öğretmenleri seçecekler. Birden fazla şubesi olan sı- nıflann ders kitaplan. aynı sınıflarda görevli şube öğ- retmenleri ve okul aile bir- liğinden de bir temsilcinin katılması ile en kıdemlı şu- be öğretmeninin başkanlı- ğında oluşturulacak komis- yonca seçilecek. Seçilecek kitap. oy çokluğuylabelirle- necek. Oylann eşit olması durumunda. başkanın katıl- dığı tarafın seçtiği kitap okutulacak. Çoğunluğun karanna katılmayanlar, baş- ka bir kitabı okutamayacak- lar. Ortaokul ve liseler: Züm- re öğretmenlerince okul ai- le birliğinden bir temsilci ve en kıdemli zümre öğretme- nın başkanlığında komis- yon oluşturulacak. K.omis- yon, Tebliğler Dergisi'nde yer alan kitaplann örnekle- rini inceleyerek seçimini belirleyecek. Dersin bir öğretmeni var- sa seçim, vali temsilcisi ile ilgili ders öğretmenince ya- pılacak. Eylemci işçiye DÎSK'ten destek İstanbul Haber Ser\isi - DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, 265 işçiyi işten çıkartan Eminönü Belediye Başkanı Ahmet Çetinsaya'yı bölücülük yapmakla suçladı. Atılan işçiler geri alınıncaya kadar mücadele edeceklerini belirten Budak. "tğer sa>m Çetinsaya bu tavnnı sürdürürse, güneş çanğı, çank ayağı sıkacak, başkan >ola gelecek" dedL Kurban Bayramı tatilindc çalışmadıklan gerekçesiyte Eminönü Belediyesi tarafından işten çıkartılan toplam 265 işçinin belediye önünde başlattıklan oturma eylemi 18. gününü doldurdu. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak ile bazı sendika başkanlan dün, direnişlerini aileleriyle birlikte sürdüren işçileri ziyaret ettL (Fotoğraf: KAAN SÂĞANAK.) ÎSKPde mezhep aynmcıhğı iddiası İşten çıkanlan iki teknisyen yeni yönetimin işçileri yıldırma politikası uyguladığını söyledi MEHMET DEMtRKAYA tSKl'deki işlerine son verilen iki tek- nik eleman, yeni vönetimin işbaşına gel- mesinden sonra ISKj'de mezhep aynm- cılığı yapılmaya başlandığını ıddia etti. Büyükçekmece Antma Tesisi'ndeki işi- ne son verilen işletme makinisti AH th- san Topçu, bugüne kadar çeşitli sürgün- lerle yıldırma politikası uygulandığını ancak şimdi sıranın işten çıkartmaya gel- diğinı söyledi. Tes-tş Sendikası 4 Nolu şubenin mali sekreteri Mustafa Güner, 150 kişinin iş- ten çıkartılacağının bir söylenti olduğu- nu belirterek, her yeni yönetimin kendi adamını getirmeye çalıştığını söyledi. İS- Kt'nin Büyükçekmece Antma Tesi- si'ndeki işlerine son verilen işletme ma- kinisti Ali lhsan Topçu ile üçüncü sınıf motor makinisti Ercan San, ISKJ'de siya- si bir kadrolaşma yaşandığını öne sürdü. Hiç bir ihtar ya da kınama cezası alma- dığı halde iş aktinin fesh edildiğini belir- ten Ali thsan Topçu. "Göstermelikdeol- sa bir kınama cezasu bir ihtar verilse on- dan sonra işten atsalar. işi prosedürüne uydurdular diyecegim. Ama hiç bir şey yokken, pat diye işten abyorlar"dedi. Topçu şunlan anlattı: "Şimdiye kadar, çeşitli sürgünier şek- linde bir yıkhrma politikası uyguluyor- lardı. tstemediği ya da kendi anlayışında olmayam evine çok uzak işlermelere gön- dererek işten aynlmaya zorluyordu. Dü- şünün Kadıköy'deçalişan birisini Büyük- çekmece gibi bir yeregönderirseniz, gidip gelmesi çok zor olacağından istifa etmek zonında kalacaktır herhalde. Bu tür işle- ri çok >aptılar. Herhalde bu \eter1i olma- dı ki işten çıkartmalara sıra geldi. 150 Id- şilik bir listenin olduğunu söylüyorlar. Fe- rikö\, Ömerli. Kağıthane ve merkezden yeni çıkartmalar olacaknuş. Bu çıkartmalarda önemli olan uygu- lanan yöntem. Tam anlamıvla bir mez- hep aynmcıhğı yapılıyor. İşten çıkar- tılanlann büyük çoğunluğu, ya rüşvet alırken suç üstü yapılmış kişilerdir ya da Alevilerdir. Sunni olup namaz kı- lan, oruç rutan da, eğer kendilerinin düşüncesinde değilse pek acımıyorlar." tşten çıkartılan bir diğer teknik eleman olan Ercan San ise teknik elemanlann yapması gereken işlerin vasıfsız işçilere yaptınldığını iddia etti. İşten çıkartmala- nn. tekpi çekmemesi için üçer beşer ki- şilik turulduğunu belirten San. "Resmen bir kadrolaşma sözkonusu. Bir taraftan eleman çıkartıhrken bir taraftan yeni ye- ni elemanlar alını>or. Biz sanat okulu me- zunuyuz. Bla işten çıkartıyor. Bizim >ap- Oğıınız işi vasıfsız işçiye yapünyor" dedi. ISKl'de Tes-lş Sendikası örgütlü. Tes- lş 4 Nulu Şubenin mali sekreteri Musta- fa Güner, işten atma olaylannı doğrula- dı. Emekliliğine yedi ay kalan Aziz Bil- güi'nin de iş aktinin fesh edildiğini belir- ten Güner. yönetime her yeni gelenin kendi adammı getirmeye çalıştığını söy- ledi. Varolan yasalarla sendikacıhğın ya- pılamadığmı, işten atılan bir işçı için beş bin işçinin eyleme çıkartılamadığına de- ğinen Mustafa Güner daha sonra şunlan söyledi: "Ne yazık ki yapacak pek fazla bir şe- yimiz yok. A\ııkatlanmızla da görüştük. Tazminatlannı ödeyerek işten atabilir. Dunım bö\ le olunca da dava da açılanu- yor, hiç bir hâkim bunu almryor. Çûnkü ihbannı ve tazminatmı veri\x>r. Tflrkiye'de biliyorsunuz, her gelen kendi adamını getirmek istiyor. Bizim sendika olarak düşüncemiz kimsenin ekmeği ile oynanmaması." Memura kiüesel ceza ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bursa'da 740 PTT çalışanının hapis cezasıyla yargılanmaya başlanmasının ardından, Mersin'de toplam 275 memur hakkında idari v« adli soruşturma başlatıldı. SSK Menın Sigorta Müdür- lüğü'nde görev yapan 71 me- murun yanı sıra, Sosyal Hiz- met-Sen üyesi 40 kamu çalı- şanı ile Ener-Sen üyesi 164 kamu çalışanı. iş bıraktılda- n için 1 aydan 4 yıla kadar rıapis ve memunyetten men cezasi istemiyle yargılana- cak. Mersin Valisi Gökhan Ay- dıner'ın başkanhğmdaki !l t<lari Kurulu. 20 Nisan 1995 perşembe günü iş bırakan kamu çalışanlan hakkında Mersm Cumhuriyet Başsav- cılıği'na suç duyurusunda bulundu. Mersin Cumhuri- yet Savctlıgı'nın talimatı Cizerine, önceki gün, suçla- nan memurlann polis tara- ftıdan ıfadeleri ahnmaya fcaşlandı. Kamu çalışanlan, polise \erdikleri ifadede, "'Mahkemede ve avukat eşü- günde ifade v«rmek istedikie- •ni" behmiier. RP'nin 'Hicret Gecesi'nde şeriat çağnsıİstanbul Haber Servisi - Refah Partili belediyelerin, Istanbul'un fethini bahane ederek başlattıklan etkinlikler, şeriat çağnsına dönüştü. Gülhane Parkı'nda Milli Gençlik Vakfi'nın (MGV) düzenlediği 'Hkret Gecesi'nde RP'li Rize Belediye Başkanı Şevld Yıhnaz. kendilerini orduyla korkuttuklannı öne sürerek "Ordu da bizden yana, benim yanıma subaylar gelhor. sana destek veriyoruz diyoriar" dedı. Fatih Sultan Mehmet'in Istanbul'u fethermesi bu yıl RP'li belediyelerin dinı tonda şovlanna dönüştü. Taksim Meydanı'nda kadırgalar çeken, Inönü Stadyumu'nda şeriat çağnlan yapan RP'liler, önceki akşam da Gülhane Parkı'nda aynı şovlannı yinelediler. Daha çok RP'li Rize Belediye Başkanı Şevki Yılmaz'ın ve Refah Partisi'nin şovuna dönüşen 'Hfcret Gecesi'nde, tstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistin'den gelen El-Halil Belediye Başkanı Mustafa Netşe ve Kazakistan'dan gelen konuklar seyircılerden büyük alkış aldı. Şevki Yılmaz'ın, Gülhane Parkı'na girişi sırasında izleyiciler "Mücahit Yıhnaz" sloganlan atarken, Recep Tayyip Erdoğan'ın alana gelmesi fark edilmedi. Rize Belediye Başkanı Şevki Yılmaz, yaklaşık 1.5 saat süren konuşmasında daha çok medya ile uğraşırken "Saûlmış medya" sloganlan atan izleyicilere yanıt vererek, "Yakında iktjdara geliyoruz. biz satm alnoruz medyayı" diye konuştu. Ramazan ayında ve kurban derisi toplama konulannda medyanın 'köktendinci' kimliğine büründüğünü söyleyen Yılmaz, "Şevki Yıhnaz yolcu diye yazan karanhk gazete, (Akşam)kendisi gitti" dedi. Şimdiye kadar yargılandığı davalann konulannın çok komik olduğunu öne süren Yılmaz, "Şapşal medya beni astırmaya çalışıjor" dedi. Bu zamana kadar bazı insanlann kendilerini orduyla korkuttuklannı söyleyen Yılmaz, kendilerine ordudan da polisten de destek geldiğini söyledi. 10 Kasım'da Anıtkabır'de meydana gelen olaya da değinen Yılmaz. "Mahmut Kaçar kardeşim boş yere 45 sene hapis yatacak" diye konuştu. Ayasofya'da geçen hafta yapılması gereken bale gösterisi konusunda da konuşan Yılmaz. izleyicilenn yuhalamalan arasında "Bre çağdışı gençler, başka dans yapacak yer bulamadınız mı? Müslümanlar buna müsaade etmeyecek" dedi. "Bana. iikelere inamyor musun diye sonıyorlar; ben CHP'li degilim, ben sadece İstiklal Marşı'ıun ilkelerine inamyorum" diye konuşan Yılmaz, "Fetih yaklaşıyor; bizim hicretmıiz Türkiye'yi terk etmek değil, fethetmektir" dedi. CHP ile SHP'nin birleşmesinin de yarar sağlamadığmı, hatta oylannın düştüğünü söyleyen Yılmaz, iki partinin kaybettiği oylann "milli görûş T> e geçtiğini iddia etti. Şevki Yılmaz'dan sonra konuşan Tayyip Erdoğan,"Bu gece, kaybolan değerleri buldııgumuz gecedir" dedi. Erdoğan, geldıklen noktaya "dava inatları sayesinde ulaşöklannr kaydederek. "Tûm engeUemelere karşın büyük işler yapük" diye konuştu. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER K1ŞLALI Httler'iııKmağıÇmlasın!.. Hrtlerci propagandanın kökeninde şu düşünce var- dı: - Hıristiyanlık güçlü, çünkü iki bin yıldır aynı şeyi yineliyori llke yalın, ama etkili... Bir şeyi ne kadar çok yine- lerseniz onu tartışmadan doğru gibi kabul etme eği- limi artar. Hele bir de karşıt düşünceleri duyma ola- nakları kısılmış ya da yok edilmişse, değme keyfine... Bu yol, baskı yönetimleri için tutariıdır. Ama de- mokrasiler için, kendi kendini yadsımadııi Çünkü demokrasiler, "doğru"ya ancak karşıt dü- şüncelerin çarpışmasıyla vanlabileceğini varsayariar. "Yanlış"\n -doğrunun tersi değil- "eksik bir doğrv" olduğuna inanırlar. Demokrasilerde, tek yanlı oluşturulan bir kamuoyu, belki günü kurtanr. Ama geleceği karartırl ••• Türkiye'de, "esfesa^'dada "yen/saö"dadaiste- ri nöbeti henüz geçmedi: - KlT'ler devletin sırtında kamburdur. Her şey, bir an önce özelleştirilmelidir! "Dinci sağ" buna karşı ve puan topluyor. Sol ise ya şaşkın ördek ya da sesini yeterince duyurabile- cek olanaklardan yoksun. Ve madalyonun öteki yü- zünü sergilemek görevi, çoğunlukla bürokratlara ve bilim adamlanna kalıyor. Şu sözler, Çrtosan Genel Müdürü Prof. Nevzat Özgüven'e ait: "Çitosan'ın 25 ytlda Hazine'den aldığı para, 1995 fiyatlanyla 16.8 trilyon iken, buna karşılık bu süre içerisinde devlete net 124 trilyon lira aktarmıştır." 1991 yılındaki özelleştirmede, hepsi de zararda ol- dukları için özelleştirme dışı bırakılan 11 çimento fabrikası var. Onlarta ilgili bilgiler, belki daha da önem- li ve anlamlı. Bu fabrikalann işletme kârlan, 1994'te bir yıl öncesine göre 5 katına, 1991 'e göreyse tam 19 katına çıkmış. Değişen ne? Partizanlığın gidip akılcı bir yönetimin gelmesi. Peki KİT'leri "arpalık" yapan sağcı iktidariar değil miydi? 1979'da Ecevit hükümeti KİT'leri siyasal ik- tidariann etkisinden kurtarmaya çalışırken bunu kim- ler niçin engellemişti? Her şeye karşın, Özal dönemine kadar, KlPlerin ekonomiye yük değil, destek olduğu gerçek değil mi? Önce zarar etmeleri için her türlü çabayı göster; sonra da "Bunlan satmadan ekonomi kurtulmaz 1 " di- ye ter ter tepin... Oyun, her geçen gün biraz daha çir- kinleşiyor. Zeynep Göğüş, daha bir yıl önce, Fransız Alcatel firmasının eski müdürlerinden birinin şu sözlerini ak- tarmıştı: - Biz Teletaş'ı öldürmek için aldık. Asya pazann- da ayağımıza fazla basıyordu! ••• Kemalizmin devletçiliği, sosyalizm ile vahşi kapi- talizm arasında üçüncü bir yoldu. Devlet işletmele- rinin ise piyasa kurallanna, verimlilik ilkelerine göre işlemesi öngörülüyordu. Atatürk, daha 1925'lerden sonraki ilk Sanayi Ban- kası giriştminde, KlTlerden söz ederek şöyle demiş- ti: - Bu sistemin de birtakım sakıncalan var. Bun/ar bir tüccar gibi çalışmıyoriar. Bir tüccar gibi çalıştır- malıyız, yoksa kısa zamanda bozuluriaıi Atatürk'te, "ekonomik gücü halka yayma" düşün- cesi vardı. KİT'lerin kurulmasını, verimli işler duruma gelmesini ve "halk"a devirlerini öngörüyordu. Ama halktan alınan vergilerte oluşturulan bu işletmeterin, yerli ya da yabancı çıkar çevrelerine "peşkeş" çekil- mesini öngömnüyordu. Devlet, o yoldan sağlayaca- ğı kaynaklarla, yeni yatınmlar yapacaktı. Kemalist devlet, hem yatınmcı hem de toplumsal adaletçi idi. O dönemin fabrikalannda okul vardı, hastane vardı, işçilere lojman vardı. Kemalist devletçilikte, toplum yarannı gözetme de vardı.. özel kesime destek olmak da vardı. Ama özel çıkarlan, halkın genel çıkarlannın önüne geçirme yoktu. Hele heie, devletin talan edilmesine göz yummak ya da talana aracı olmak hiç yoktu! Canavar, kana doymuyor Trafik kazalarında 21 ölü, 41 yarah Haber Merkezi - Yur- dun çeşitli yerlerinde mey- dana gelen trafik kazala- nnda 21 kişi yaşamını yi- tirdi, 3 'ü ağır 41 kişi de ya- ralandı. Elazığ'ın Karakoçan il- çesi yakınlannda meydana gelen kazada 9 kişi öldü, 12 kişi yaralandı. Yaralılar- dan 3'ünün dunımu ağır. Kazada Cemal Yıldız (45), M. Resul Dumandağ (33). Cemal Dumandağ(24), M. Şerif Gürses (34), HaUs Bal, Hasan Çağlar, Abdi Bat ve henüz kimliği belir- lenemeyen bir yurttaş öl- dü. Antalya'nın Manavgat ilçesinde iki otomobilin çarpışması sonucu Metafet Akay öldü, Atilla Saraç ve İsmail Metin yaralandı. Or- du'nun Kumru ilçesinde geri manevra yapan kam- yonun çarptığı Sebna Yaz- gı öldü. Van'ın Gürpınar ilçesi Ağıldere mevkıinde virajı alamayan traktörün de\Tİlmesi sonucu Şemset- tin Türgutöldü, Şevket Bal- tacı ise yaralandı. Şanlıurfa-Gaziantep ka- rayolunda iki ayn trafik ka- zası meydana geldi. Kaza- larda 4 kişi öldü, 16 kişi ya- ralandı. Aratdağı mevkiin- de aşın hız yüzünden şa- rampole yuvarlanan oto- büste bulunan yolculardan A. Mach Yakısır (6), tbra- him Akpınar (38) ve sürü- cü Şirin Çakır (37) öldü. Diğer kazada ise Bire- cik'ten Şanlıurfa'ya giden Cihan Ertuğrul yönetimi- nideki kamyon şarampole yuvarlandı, kazada sürücü Cihan Ertuğrul öldü. Şan- lıurfa'nın Akçakale ilçe- sinde de Fevzi Aslankan (6) yolun karşısına geçmek is- terken otomobilin çarpma- sı sonucunu yaşamını yitir- di. Gaziantep'teki kazalar- da da 4 kişi öldü 10 kişi ya- ralandı. Gaziantep-Adana karayolunda lastiği patla- yan kamyonun sarsınhsın- dan paniğe kapılıp araçtan atlayan Suhan Gürcüoğlu öldü. Gaziantep-Adana ka- rayolundakı diğer kazada ise otomobil-kamyonet çarpışması sonucu Şıh Mehmet Çit Genç Osman Panoğlu ve Bülent Panoğ- lu öldü. SATILIKYAZLrK Marmara Ereğlisi YENİ ÇlFTLtK'te denıze 150 metre mesafede, 170 m2 arsa üzerine kurulu 2.5 katlı villa tipi yazlık acele sahibinden satılık. Müracaat: Mükerrem AŞIK (0212)5381610 Romanlannız ve ansiklopedileriniz yerinizden ahnır. Tel: 554 08 04
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear