22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 1995 PERŞEMBE 14 KULTUR Orhan Kemal Roman Ödülü, Necati Cumalı'nmKüMr Servisi; 1995 Orhan Kema] Roman Ödülü, Neca- ti Cumalı'ya verildi. Cumalı, Çağdaş Yayınlan'nda yayım- lanan 'VTran Daglar'adlı ro- manıyla bu ödüle değer gö- rüldü. Dün Orhan Keraal Ro- man Ödülü Başkan Yardımcı- sı Nurer Uğurlu'nun yaptığı yazılı açıklamada, RaufMut- lııav. Tank Dursun İC Tahsin Yücel, Konur Ertop, Nurer Uğurlu, Kemali Öğütçü ve Semih Gümüş'ten oluşan se- çici kurulun verdiği ödülün, 6 Haziran 1995 günü saat 14.00'te Gazeteciler Cemiye- ti Lokali'nde düzenlenecek bir törenle Necati Cumalı'ya verileceği belirtildi. Ortıan Kemal Roman Ödü- lü, bu yıl, seçici kurulda bir istıfaya yol açarken, ödülün açıklanması da ertelendi. Or- han Kemal Roman Ödülü Se- çici Kurulu'nun 25 mayısta yapacağı genel toplantıdan bir gün önce ödülün Necati Cumab'nın "Vıran Dağter" adlı romanına venldığı, Yenı Yüzyıl gazetesinde yazarla yapılan söyleşide acüdanın- ca, Semih Gümüş son değer- lendırme ve karar toplantısı yapılmadan sonucun basına yansıtıldığı gerekçesiyle se- çici kuruldan istifa etti. Semih Gümüş, Orhan Ke- mal Roman Armaganı'nın ki- milerinin kötü niyetleri sonu- cu düpedüz gölgelendiğıni vurguluyordu. Seçici kurulu ödülü Necati Cumalı 'nın "Vîran Dağlar" romanına na- sıl verdiğini açıklamaya, ar- dından da seçici kurulun ye- nıden oluşmasına fırsat ver- mek için istifa etmeye çagın- yordu. 25 Mayısta toplanan seçici kurulda, Rauf Mutluay'ın ölümü, Semih Gümüş'ün se- çici kuruldan aynlması nede- niyle çoğunluk sağlanamadı. Toplantıya katılan üyeler Ya- şarKemalveCevatÇapanin üyeliğe alınmasına karar ver- diler. Daha sonra 30 Mayıs'ta Orhan Kemal'i anma toplan- tısında verileceği duyurulan ve açıklanması ertelenen Or- han Kemal Roman Ödülü, tö- ren lcapsamında ikinci kez er- telendi. Necati Cumalı ıse Orhan Kemal'i Anma Toplantı- sı 'nda yaptığı konuşmada: "Bir de yılan hikâyesine dö- nen Orhan Kemal Roman Ödülü var.Ödülü bana \erdi- ler mi, vermediler mi bilmi- yorum" dıyordu. Seçici ku- rul üyelerinden Konur Ertop ve Tahsin Yücel ise ödül tö- reni için geldikleri anma top- lantısında ödülün ertelendiği- ni ögrenmişlerdı. Orhan Kemal ölümünün 25. yılında PEN Yazarlar Derneği 'nin düzenlediği toplantıyla anıldı 4 Edebiyatmııza khıısiz haHagetirdi 9 Kültür Servisi- Orhan Kemal, ölümünün 25. yılında Küçük Sahne'de anıldı. Ailesi, dostlan ve okurlannın katıldıgı toplantıda edebiyatçılar, sanatçının yaşamına ve yapıtlanna ışık tutarken, tstanbul Oyunculan Topluluğu da Orhan Kemal'i, onun "Dünyada Harp Vardı" adlı oyununu sahneleyerek selamladı. Toplantı kapsamında açıklanacağı duyurulan Orhan Kemal Roman Ödülü, ikinci kez ertelendi. PEN Yazarlar Derneği Bakanı Şükran KurdakuL Orhan Kemal'in ölüm yıldönümü olan 2 haziranda verileceğini açıkladı. PEN Yazarlar Derneği'nin düzenlediği Öykü Yanşmasrnı ise AH BalJaz kazandı. 92 öykûcünün 3'er öykûyle katıldıgı yanşmada Şükran Yücel ve Kemal Ateş de başan ödülü kazandı. Ali Balkız, ödülü Orhan Kemal'in eşi Nuriye Öğütçü'den aldıktan sonra yaptığı konuşmada; 27 Mayıs'ı izleyen yıllarda Malatya Ticaret Lisesi'nde okuduğunda kavruk bir köylü çocuğu olduğunu anımsatıyordu: Direnç ve kavga adamı "Okuhunuzun karsısında tstanbul sineması vardı. Sinemanın önünde bisiklet kiralanırdı, yanında ise Tommiks Texas kitaplan sabhnb. Ben harçbklanmı ne bisiklete ne de o kitaplara yaünrdım. Harçhklanmla Orhan Kemal'in Varhk Yayınlan'ndan çıkan krtapbannı satın anrdım. Onun yüzünden bisiklete binmeyi öğrenemedim." Başan ödülü kazanan Şükran Yücel ise yitirdigi eşi Erkan Yücel ile birlikte 18 yıl önce o sahnede Orhan Kemal'in "72. Koğuş"unda birlikte rol aldıklannı anımsatarak, Orhan Kemal ile birlikte pek çok Orhan Kemal karakterini sahnede canlandırmış eşini de anıyordu. Kemal Ateş ise kısa konuşmasında asıl adınm Kamanlı Ateş olduğunu ve bu adın başına pek çok dert açtığını belirtiyordu. Ancak bir imza gününde Orhan Kemal'e kitabını imzalatırken çektiği zorluğun bardağı taşıran son damla olduğunu anlatıyordu: "O olaydan sonra mahkeme karanvla adımı Kemal ile degiştirdim. Lise yrilannda adını akhğıın Orhan Kemal'in şimdi de ödülünü aldığım için çok mutiuyum." Orhan Kemal'in 1949yılından ölümüne dek dosru olan Şükran Kurdakul da, Orhan Kemal'in halkımızın yarattığı bir yazar olduğuna dikkati çekiyordu. Kalemınden başka kaybedecek hiçbır şeyi olmayan Orhan Kemal'in tabana sözü tekrarladığını vurguluyordu. Orhan Kemal'in öykülerinde kat kat bir yahnlık olduğunu vurgulayan Yücel; öykülerdeki süre, uzam, kurgu, biçim ve betimlemedeki yahnlığı açıklarken Orhan Kemal'deki insan sıcaklığı ve insanın iyi doğasına duyduğu güveni dile getiriyor, bütün olurnsuz koşullara karşm yapıtlannın çok uzun yıllardaha yaşayacağını vurguluyordu. "_Orhan Kemal adı, 1840'tan sonra göründü edebiyaünuzda. Dergilerde çıkan ilk hikayeferiyle hemcn dikkati çekti. Sabahattin AliŞi geliştiren bir aşama olarak görüldü. Diyebilirim id, Orhan Kemal'e geünceye kadar, insanı tek yönlü olarak alırdı bizim edebiyatunız. Edebiyatunızda ondan önce iyiler vardı, kötüler \ardi_. Orhan Kemal, küçük, Toplantıda PEN Yazarlar Demeği'nin düzenlediği Öykü Yanşması'nın ödülleri verildi (Fotoğraflar: HATlCE TUNCER) en yakın kesimden geldiğini dile getiriyordu. Kurdakul, konuşmasını "Orhan Kemal gibi bir direnç ve kavga adamını yaratan bir topltımda ümit kesilmez" sözlenyle noktalıyordu. Orhan Kemal'in öykücülüğü üzerine konuşan Tahsin Yücel, lise yıllannda Orhan Kemal'in "Ekmek kavgasTadli öyküsünü okuduğunda kendinde bir değişiklik hissettiğini, "İşteöykü böyle yazılırr> diye düşündüğünü, birkaç gün önce yeniden öyküyü okuduğunda aynı Orhan Kemalin yaşamı boyunca olduğu gibi ölümünde de yanında olan ve cenazesini Sofya'dan lstanbul'a getiren Necati Cumalı, dostu Orhan Kemal üzerine konuşurken oldukça heyecanJıydı. Orhan Kemal ile dostluklannı, ölümünden bir kaç gün önceki karşılaşmalannı, cenazesinin tstanbul'a getirilişini anlatan Cumalı, 4 Haziran 1970'de Bulgar Yazarlar Birliği'nde yaptığı konuşmasını okuyordu: halk kalabahklaruu getirdi bizim rotnanımıza, hikâyemize~ O insanlanmızı kusurlan çaresizlikieri ile sevdirdi bize." Orhan Kemal'in çilesinin, yaşam öyküsünün üzûcü olduğunu da vurgulayan Cumalı, "Orhan Kemal, anünda umut dolu bir dünya bırakü" sözlenyle noktalıyordu. Öner Yağcı ise Kemal'i, 'geleneksd Anadolu edebiyaûmızın temsilcisi' olarak tanımlıyordu. CISAC'm yıDık toplantısı IstanbuPda yapdıyor Kültür Servisi - Bütün sanat dallannda te- lif haklannı koruyan, seksen yedi ülkenin bağlı bulunduğu CISACin (Uluslararası Meslek Birlıkleri Konfederasyonu) yıllık top- lantısı, 31 mayıs - 2 haziran tarihleri arasın- daHiltonOteli"ndeyapılıyor.CISAC'al989 yılında katılan MESAM'da (Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birligi), önceki gün bu konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda MESAM Genel Sekreteri Dursun Karaca, yönerim kurulu başkan yardımcısı FuatGüner, hukuk danışmanı thsan Tellioğ- hı ve danışman Dağhan Baydur hazır bulun- du. CISAC'ın yıllık toplanhsmda, yüz on ku- ruluşa mensup bazı ülke temsilcilerinin hu- kuk ağırlıkJı görüşmelerinde, ülkemizde sa- natın bütün dallannda telif haklan konusu tartışılacak. Toplantıya katılacak temsilciler arasmda UNESCO ve WIPO'nun (Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı) yöneticileri de bu- lunuyor. Toplantıda MESAM'ı, aynı zamanda CI- SAC'm da temsilciliğini yapan hukuk danış- manı Ihsan Tellioğlu temsil edecek ve bu ko- nuda bazı önerilerde bulunacak. Tellioğlu, CISAC'ın yıllık toplanhsmda, 5846 sayılı Fi- kir ve Sanat Eserleri Yasası'nın bazı madde- lerinin değiştirilmesine ilişkin yasa tasansı- nı görüşeceklerini ve gelişen teknoloji karşı- sında yaratıcı haklanmn korunmasının nasıl sağlanacağı konusunda çahşmalar yapacak- lannı söyledi. Tellioğlu, "Samyonım bu ta- sany laflgOiyol gösterici bir karar da bu top- ianOda çıkacak" dedi. Fuat Güner,MESAM'm düzenlediği basın toplantısında, yasa tasansına ve Radyo ve Te- levizyon Üst Kurulu'ndan çıkacak olan tari- fe konusuna değindi. Tasannm aynı alanda birden fazla meslek birliğinin kurulmasına olanak veren 16. maddesini hata olarak nite- leyen Güner. "Fakat bütün besteci ve söz ya- zan arkadaşlanmızın sağduyulam lateoride- ki hatayı pratikte düzeltmenin yollannı ara- yacağız. Çünkü a>Tiı alanda birden fazla telif kuruluşunun olmasu ödemeJer açısından bü- yük kargaşa yaratacak" dedi. Eğlence yerlerinden para tahsil etmek için bir çalışma başlattıklannı ifade eden Güner, Radyo ve Televizyon Kurulu'nca belirlene- cek tarifenin gecikmesi halinde diyalogla bu soruna çözüm bulmaya çalışacaklannı ya da bestecilerin eserlerinin televizyon ve radyo- larda çalınmasını yasaklayarak tavır alma yo- luna gidecekJerini belirtti. Berberlerin bile dükkânlannda bestesini çaldıklan sanatçıya telif hakkı ödemeleri gerektiğini söyleyen Fu- at Güner, bütün besteci ve söz yazarlannı, kendi haklan için savaşan MESAMin çatısı altında birleşmeye çağırdı: "Sanatçı arkadaş- laruı gerek genel kunıMa. gerek müzik yaşa- blanndaki idari işlerinde MESAM'm önemi- nin büincinde olmalan ve kuruluşa sahip çık- malan gerekir." Güner. CISAC'ın dünyanın en önemli telif kuruluşlannın avukatlannı bir araya getiren yıllık toplantısının Istanbul'da yapılmasımn, MESAMin saygınlığı açısın- dan önemine dikkat çekti. Dağhan Baydur da iki türlü telif hakkı bu- lunduğunu, bunlardan birinin CD, kaset, plak yapılırken doğan mekanik haklar, ikincisinin ise eserin televizyonlarda, radyolarda yayım- lamasından doğan haklar olduğunu belirtti. Baydur "Biz MESAM olarak mekanik hak- lan tamamen hallettik. Bunu da Kültür Ba- kanlığı'm dava ederek yapmak zorunda kal- dık. Şimdi sıra,temsili haklarda. Ondada epey mesafe katedildi. Bazı televizyon ve radyolar, telif hakkı ödemeden yayuı yapmaktan utan- dıklan için ödüyorlar" dedi. 7 . U L U S L A R A R A S I İ S T A N B U L T İ Y A T R O F E S T İ V A L İ Trajikoıııik bir dönüşümiin öykiisii Kültür Servisi- Bir bina düşünün... Spor salonu olarak inşa edilmiş olsun. Ancak iki yöneticisinin icraatlan doğrultusunda ak- şamlan burada düğünler yapılsm. pinpon oyunu sırasında kaybolan toplar daha sonra havuzda bulunsun, grafikerler köfte yapsın, telefonlara günün belli saatlerinde radyo ve televizyon İcanallan kanşsın, soyunma oda- lannın bir kısmı iptal edilirken bir kısmı is- teyene kiralansın, oturma salonu, insanlar sabahtan akşama dek oturuyorlar diye kilit- 'Bina'yı tstanbul Devlet Tiyatrosu sahneüyor. li tutulsun, kitaplık, herkes doluşup bir şey- ler okuyor, öğrenciler ödevlerini yapmaya gidiyorlar diye kapatılsın, tuvaletler iptal edilsin, klozetler sökülüp içleri doldurula- rak taburelere dönüştürülsün. Kısacası, birbinanın, mesleklerin, mekân- lann ve eşyalann, hemen her şeyin işlevinin başka bir şeye dönüştürüldügü bir karma- şayla karşı karşıya olalım. Ostelik bütün bu işlev karmaşası, binanm miman dışında her- kes tarafından doğal karşılansın... 'Bina', Behiç Ak'ın ilk tiyatro çalışması. Yaşammın çeşitli anlannda karşısına çıkan insanlar ve mekânlarla ilgili anlatmak iste- diklerini tiyatro diline taşımış. Yazar, iki asal kişi ve bir bina çerçevesinde, insanlann ön- ce kendi kendilerine, sonra yaşadıklan orta- ma karşı yabancılaştıklan bir dünyanın rra- jikomikliğini dile getiriyor. Oyunun, mimar dışındaki asal kişileri ol- sun, yan kişileri olsun, kendi uzmanlıklany- la ya da meslekJeriyle hiç ilgisi olmayan iş- lerle uğraşıyorlar: Ciğerleri göstermek niye- tiyle gidilen doktora kulak, burun, boğaz için danışmak tasarlanır. Aynı zamanda eğitim olarak kullanılan grafikerler akşamlan, bek- çiyle birlikte, fast-food'cuya köfte yaparlar. Binanm yöneticilerinden biri vali, ötekiyse başbakan olmak istemiştir hep. llkokuldan bu yana mimar olmayı düşlemiş ve bunu ba- şarmış olan miman gerçekdışı bulurlar. Duvannda üzeri naylonla örtülmüş delik- ler bulunan Bina'nın yalnız içerden değil, dışardan değerlendirilmesi de özgün işlevi- ne oldukça aykındır. Kimi zaman asılı olduk- lan yerlerden düşen naylonlann arkalannda beliren büyük deliklerden içeri bakan ya da sızan insanlar, orası Sular Idaresi'ymiş gibi davranırlar, maç sonucunu öğrenmek ister- lerya da "EtevriDaim Makinesi'' için gelmiş- lerdir. Demokrat ve gerçekçi çözümlerden yana olduklanna inanan ve "kaderin cflvesi"ola- rak istediklerinin çok dışında uğraşılar edin- miş yönetıciler, gelişmek, çok yönlü olmak ve kurumsallaşmak adına, spor etkinlikleri düşünülerek düzenlenmiş bir yapıyı altüst etmişlerdir. Özgür Yahm'ın sahneye koy^duğu 'Bi- na'nın sahne tasanmı Nurettin Ozkönü'ye, giysi tasanmı Gülhan Kırçova'ya, ışık tasa- nmı ise Ayhan Güklağlan'na ait. Oyunda Taner BirseL Zafer Algöz. Iştar Gökseven, Yeşim Kızılçeç, Ayşe Tunaboylu, Nihat tleri, Levent Öktem, Vâlâ Önengüt, A. Fuat Onan, Alper Devetioflu ve Yunus Das- tan rol alıyor. Tarafsız olmak, ölüm demektir' ASUMARO Yıl 1812. Venezüella halkı ts- panyol baskısı altında eziliyor, ina- nılmaz bir vahşet yaşanıyor dört biryanda. Halk kahramanı Simon Boüvar önderliğinde bir bağımsız- lık savaşımı sürüyor bir taraftan. Ve insancıl duygulannı yitirme- miş bir îspanyol subayı olan Montserrat, vatan haini damgası- nı yemeyi göze alarak halkın bu savaşımını destekliyor, Bolivar'ın kaçmasma yardımcı oluyor. Ancak, Bolivarin kimin saye- sinde kaçtığının anlaşılması uzun sünnüyor ve tspanyol kralının sa- dık subayı Izquierdo, akıllara dur- gunluk verecek bir yol buluyor Montserrat'yı konuşturmak için: Sokaktan rastgele altı insan getiril- mesini emrediyor ve bu insanlann kaderini Montserrat'nın ellerine bırakıyor. Beş çocuklu yoksul bir çömlek- çi, bir tüccar, bir aktör, iki bebek- li bir anne, bir genç kız ve bir de- likanlı. Montserrat'yı konuştura- bilmek için yalmzca bir saatleri vardır, aksi halde birer birer kur- şuna dizileceklerdir. Şehir Tiyatrolan'nın Uluslara- rası tstanbul Tiyatro Festivali kap- samında Aya Irini'ne sahneleye- cekleri "Montserrat", 1948 yılın- da Emmanuel Robles tarafından yazıldı. 1980 yılında Istanbul Fes- tivali'nde üç kez sergilendikten sonra yasaklanan oyunu, on beş yıl sonra yine Erol kesldn sahneye koyuyor .Monserrat rolünde Burteçin Zoga, acımasız îspanyol subayı Iz- quierdo rolünde Savaş Dinçel var. Oyunda ruhban sınıfını temsil edip katliamlara dine uygun bir kı- hf uyduran PederCoronil'i Erdal Ozvağcriar, altı kurbandan anneyi Filiz Kudar. aktörü Ahmet Uz, 'Montserrat'daErdal Özyağcuar veBurteçinZoga. çömlekçiyi Mustafa Arslan, tücca- n Argun Kınal. Elena'yı Ayşen Çetiner. Ricardo'yu da Bahnyar Engin canJandınyor. Sahne ve giy- si tasanmı Erol Keskin'e ait. İlk kez 1%2'de yasaklandı Erol Keskin, Robles'in oyunu Cezayir iç savaşını göz önünde tu- tarak yazdığını, ancak bu tür baş- kaldınlann insanlık tarihi boyun- ca yaşandığını belirtiyor: "Insan- lartarihten ders almamaktaduiar. Konsantrasyon kamplaruıda zu- lüm görmüş Vahudilcr'in Filis- tin'dcki insanlara yapükJannı bili- yoruz.Tarih boyuncainsanlar iflah ounaz bir şekilde kendilerine çek- tirilenleri hiç dü- şünmeden, başka- lanna uygulannş- lardır. Venezuel- la'dakiotayın en 0- gûıç yanı, aynı ta- rihte tspanya'da düşman baskısı vardır, bir yanda tspanjollar'ın başka ülkede bas- kı alünda tuttuk- lan insanlar var- dır". Erol Keskin, 1962 yılında ise Dormen Tiyatro- su'nda Izquierdo rolünü üstlenmiş " Montserrat "da. Kıbns'ta oynan- ması amaçlanan oyunun ilk yasak- lanışıdaozamana rastlıyor. Dışişleri Bakanlığı metni okuyup "Kıb- ns'ta durum kri- tik, bunu oynama- sanız daha iyi ohır" diyor. 1980 yılında ise ancak üç kez oynayabi- liyorlar, yine Aya Irini'de, ardın- dan diğer birkaç oyunla birlikte kaldınlıyor. Keskin, 'ikiaradabir derede kalan bir künliğin irdekn- diğini' belirttiği oyunda insanın ta- rafsız olamayacağının ortaya kon- duğunu söylüyor: Tarafsız olmak ölüm demektir.Yaşadığuı müddet- çe lafta kalır tarafsızun demek. O zaman kendini ölüme mahkûm edersirı fikren tarafsıziıkla. Çok il- ginç bir insanlık sorununun aranı çizer Montserrat oyunu. TaraJaz- hkyoktur, tarafluık vardır, tarafol- duğun vaidt karşı tarann gözünde hainsindir. Bu bitmez tükenmez bir maceradır insan için. " Oyunun 1980'deki sahneleni- şiyle bugün arasında farklar var kuşkusuz. Erol Keskin, o günden bugüne kendisinde büyük değişik- likler olduğunu, tiyatroya bakışı- nın değiştiğinı söylüyor. Aynca Robles'in tekstinin başına doğaç- lamalarla ortaya çıkan bir 'önsöz' koymuşlar: "Birti>'atronunsansür beyeti karşısındaki durumu anla- nlıyor önsözde. Montserrat oyunu içerisindcki aktörün, oyun içinde- ki maceranın bir parçası gibi ön- söz. Oradan oraya bir geçiş olur. Dola> ısı>la da denedeme kunılla- nnın, sansür kuruflaruun ve her türlü sanatsal öneri kuruUarmın ne kadariyi niyetle yaJdaşırsa >ak- laşsın ne kadar mütehakkinı ve ne kadar gereksiz olduğu ortaya çı- kar". Oyunda Montserrat'yı canJan- dıran Burteçin Zoga, Montser- rat'nın 'mucize' bir yapıya sahip olduğunu söylüyor: "Kimsenin ta- hammül edemeyeceği bir işkence- ye maruz kalıyor. Tam çözüleceği yerde duruyor, kararh çünkü mü- yonlarca insanın özgürhığü için bu". Savaş Dinçel'in canlandırdığı Izquierdo, bütün acımasızlığını, vahşetini görev duygusuyla açık- lıyor. Ona ne pahasına olursa olsun tspanyol kralının otoritesini koru- ması emredilmiştir, bu otoriteye başkaldıran bütün Venezuellalılar suçludur. O, sadece görevini yeri- ne getirmektedir. Dinçel, psikopat bir yapıya sahip olan bu adamın, aynı zamanda okuyan, kültürlü bi- ri olması üzerinde duruyor. Oyunda, Izquierdo'nun zulmû- ne tncil'den açıklamalarbulan Pe- der Coronil gerçekten yaşamı ş bir karakter. Erdal Özyağcılar, Peder Coronil'in Venezüellalılar'a bakı- şını şöyle açıkJıyor: "Hayvanlar- dan da beter diyor onlar için. Ankara 95 Amatöp Tîyatrolap Festivali • ANKARA(AA) Ankara'95 Uluslararası Amatör Tiyatrolar Festivali, 15-30 temmuz tarihleri arasında dokuz ülkeden gruplann katılırruyla gerçekleştirilecek. Festivale Rusya'dan katılacak olan Maneken Tiyatrosu, "Don Juan" adlı oyununun 48 saatte kurulabilen dekorunu bir oyun için kurup kaldıracak. Aruba'dan Mascaruba Tiyatrosu, Meksika'dan La Cueva Tiyatrosu, Rusya'dan Maneken Tiyatrosu, Fransa'dan Silly Gone Kumpanyası, Isveç'ten Kiruna Tiyatrosu, ABD'den Jester's Roving Oyunculan, Bangladeş'ten Halk Tiyatrosu, Kolombiya'dan Teatrun Topluluğu, Zimbabve'den Calabash Tiyatrosu'nun katılacağı festivalde Türkiye'yi Boğaziçi Oyunculan "Galip SokakJara Talip", Deneme Sahnesi ise "Misafir" adlı oyunlarla temsil edecek. Ünivensrteter Arası Kapadokya Fotoğraf Kampı • Kültür Servisi- Türkiye'de ilk kez düzenlenen "Üniversiteler Arası Kapadokya Fotoğraf Kampı" Marmara Üniversitesi İletışim Fakültesi Fotoğraf Kulübü ve tstanbul Fotoğrafevi tarafından 1 -9 temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Yirmi beş üniversiteden yaklaşık 150 öğrencinin katılacağı kampın amacı, ülkenin farklı yörelerinden gençleri fotoğraf sanatı çerçevesinde kaynaştırmak, gençler arasında fotoğrafa ilgiyi yaygınlaştırmak. Kamp çerçevesinde Hasandağı, Melendiz Dağı ve Erciyes'te fotoğraf çekim turlan düzenlenecek. Vadiler. kaya yerleşimleri, doğa oluşumlan ve peri bacalan arasındaki parkurlarda çekimler, seminerler, sergiler ve çeşitli etkinlikler gerçekleştirilecek. Kampın bitiminde çekilen fotoğraflardan bir sergi oluşturulacak. Bcşioğlu'nun yapıtı kaıtpostal oMu • KüMr Servisi- Grafik sanatçısı Gurbüz Doğan Ekşioğlu'nu "Banşın Gücü" adlı çalışmasuıı UNICEF 150 bin adet bastırarak bütün Avrupa'da ve Türkiye'de satışa sundu. Ekşioğlu'nun bu yapıtı 1984 yılında 2.Simavi Uluslararası Karikatür Yanşması'da birincilik ödülü almıştı. Geçen yıl UNICEF sanatçının bir başka yapıtını daha kartpostal olarak bütün Avrupa ülkelerinde satışa sunmuştu. Fransız Kültür Mepkerfnde Lodos konseri • Kültür Servisi- Farklı birikJmlerini ortak beste çalışmalan ile biriktiren LodosTopluluğu yann saat 19.00'da Istanbul Fransız Kültür Merkezi'nde bir konser verecek. Grup Oguz Büyükberber (klarnet ve bas klarnet), Sarp Maden (gitar), Mahmut Yalay (kontrbas) ve Cem Aksel'den (davul) oluşuyor. TİYATRO FESTİVALİ BUGÜN: Kenter Tiyatrosu: 18.30 Annemin Cesareti/Tübingen Zelt Ensembletheater (Almanya) AKMBirim Sahnesi: 18.30 Bina/lstanbul Devlet Tiyatrosu (Türkiye) Ayatrüü: 21.15 Montserrat/lstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu (Türkiye) YARIN: Taksim Sahnesi: 21.15 Marat'tzmir Devlet Tiyatrosu (Türkiye) Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi: 18.30/21.15 Pazar Keyfi/Ankara Sanat Tiyatrosu (Türkiye) AKM Birim Sahnesi: 18 30 Bina/lstanbul Devlet Tiyatrosu (Türkiye) Ayatrüü: 21.15 Montserrat/lstanbul Belediyesi Sehir Tivatrosu (Türkiye)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear