Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 8 NİSAN 1995 CUMARTESİ
12 DİZtYAZI
'Dedelik kendini yenilemelf
Âleviliğin belki de en özgün kurumıı:
'Dedelik'. Kırsal kesimdeki Aleviler
üstünde tartışılmaz bir dinsel ve sosyal
otoritesi olan 'dedeler' kentleşme
olgusu ile birlikte güçlerini yitirmeye
başladılar. Okadar kibugün 'dedelik'e
çağdışı bir kurum nitelemesi bile
yapûıyor. Aynca dedelerin de çağın
gerisinde kaldıklan sıkça vurgulanıyor.
Haklı mı sizce bu niteleme veyargüar?
Hlfctf
AYDIN ENGİN, AHMET ŞIK,
BÜLENT SARIOĞLU,
YÖRÜKHAN ÜNAL
• Görüşlerine başvurduğumuz örgüt
temsilcileri, Âleviliğin en önemli
kurumlarından olan "Dedelik"
kurumunun çağını tamamladığını
kabul etmiyor.
Ancak hemen hemen hepsi,
dedeliğin çağın gelişmeleri
doğrultusunda yeniden
yapılanması ve yeni bir işleve
kavuşması gerektiğine inanıyor.
PROF. İZZETTİN DOĞAN
Öğretim Üyesi ve Alevi Dedesi
Dedelik kurumunun çağını doldurduğu söy-
lenemez. lnanç öğretimi zamanla sınırlı değil-
dir, insanoğluyla birlikte gider. Dedelik, Alevi
lslarru, özellikle tasavvufu, bin küsur yıldır. ne-
silden nesile naklederek bugûne getiren bir ku-
rumdur. Tüm zulûmlere karşı direnmiştir, ağır
kayıplar vermiştir. Müspet bilimin meşalesini
bugüne kadar taşıyan Alevi dedeleri olmuştur.
Son 50 yıldan bu yana özellikle yaşlı dedelerin
vefatından sonra ekonomik koşullann ağırlığı.
kentlere doğru göç, Türkiye'nin bir sanayi top-
lumu olmaya doğru yönelmesi, hiçbir geliri ol-
mayan dedelerin kendi çocuklannm geçimi için
onlan da çahşmahayatına itmiştir. Bu arada ken-
di kültürlerine eğilmek olanağını yeterince bu-
labilmiş dedelerin sayısı da azalmıştır. Bu itibar-
la dedelik fonksiyonunu ehlıyetle icra edebile-
cek, Islam tasavvufunu öğretebılecek düzeyde
dedeler az da olsa hâlâ vardır bu ülkede. Ve bil-
gili dedelerin sayılannın çoğalması, toplumda-
ki ihtiyaçlann giderilmesi içın bir zorunluluktur.
Ve dedelik kurumu da toplumsal gelişmelere pa-
ralel olarak tabii ki yeniden yapılanmalıdır.
SELAHATTİN ÖZEL
Alevi-Bektaşi Temsilciler Meclisi Genel Sek-
reteri
Dedelik kurumu bugün de uygulanıyor. Ama
geçmişteki işlevini doğal olarak yitirdi. Çünkü
o zaman\n bilinçli olan kimsesı oydu. lnsanlan
sevgi, kardeşlik'vb. konusunda aydınlatırdı. Ama
şimdi kentlere göç başladı. Dünya aydınlanma
devrine girdi. Dedelik kurumu vasıtasıyla yal-
nızca aile içi problemlerimizi hallediyoruz şim-
di. Cem ayinlerimizde dedelerimiz de yer alır.
Ama artık eskisinden daha farklı. tnançsal ya-
şamımızda dede ile ilışkılerımiz devam ediyor.
REHA ÇAMUROĞLU
Şahkulu Dergahı Basın Sözcüsü
Son on yılda dünyada, çağını doldurdu deni-
len birçok şey oldu. Ben dedelik kurumunun
Alevi toplumunda büyük bir hizmet gördüğûne
ve bundan sonra da yeni belirlemelere göre gö-
receğine inanıyorum. Alevi inancında en büyük
üç tevhid, cemaatin kendisidir. Bu yenilemeleri
de o belirleyecektir. Her şeyden önce dedeler
mürşittir. Yani uyancı, aydınlatıcı ve yol göste-
ricidir. Mürşitlik olmadan tasavvuf, tasavvuf ol-
maksızın Anadolu Aleviliği olmaz.
MUHARREM ERCAN
Alevi Dedesi
Dedelik çağını doldurmuş bir kurum değildir.
Bu kurumu sonuna kadar da savunurum. Dede-
lerin belli ekonomik kaygılan olduğu için belir-
li işlevlerini yerine getiremiyor ve cemaatlerine
fazla faydalı olamıyorlar. Cemevlerinin sayısı
arttınlıp, egitimli dedelerin bulunması şarttır.
VELİ DOĞAN
Alibeyköy Pir Sultan Abdal Kültür Derneği
Sekreteri
Dedelik kurumu yeniden yapılanmalıdır. Her
şeyden önce halifelik gibi babadan oğula geçme-
si yanlıştır. İşlevlerini de günün şartlanna göre
değiştirmelidir. Eğitim görmüş. aydın ve bilim-
sel insanlar bu görevi üstlenmelidİT.
MURTAZA DEMİR
Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanı
Hayır. Alevilik deyince dedelik kurumu var-
dır. Dedelik kurumu belki reorganize edilebilir,
ama reddedilmemelidir. Dedelerin eğitimi ta-
mamlanmalıdır. Alevi örgütleri tarafından bir
Alevi Enstitüsü kurulmalıdır. Dedelik kurumu
reddedelirse, Âleviliğin içi boşaltılır. Dedelik,
çok temel bir kurumdur. Ancak, dedeler hızla
çağdaşlaşmalı, üniversite eğitiminden geçiril-
meli ve her türlü eğitimi alarak gerçek bir öncü
olarak hızla kendılerini yetıştirmelidirler.
CEMAL ŞENER
Araştırmacı, Yazar
Din diye bir sosyal olgunun varlığını tanıdı-
ğımız sürece Alevilerin dedelik kurumu da bir
vakıa. bir olgudur. O yüzden vazgeçilebilirlik
taşımaz. Ama dedelik de kendini yeniden yapı-
landırmak, yenilemek, kendini yeniden üretmek
zorunda. Unutmaym 'dedesiz,cemsiz,cemevsiz,
semahsız' bir Aleviliği düşünmek mümkün de-
ğildir. Dedelik kurumunun bugün ne gibi işlevi
olabilir? Alevilik bugüne dek taşıyageldiği
olumlu değerleri dedelerin çabalanna borçlu-
dur. Bugün de dedeler kendilerini yenileyerek
misyonlannı yerine getirebilirler. Ben gelenek-
ten gelen dedeler kadar, genç ve gönüllü dede
adaylannın varlığını gözlüyorum ve bunlar, Ale-
viliğe yeni dinamikler, çağdaş açılımlar getire-
ceklerdir.
İİTTİ
Bektaşi Halifesi Turgut Koca:
Bektaşüikevrenseldir
Aleviler, Bektaşiliği "Kent Aleviliği" olarak tanımlıyoriar. Kimi
Bektaşiler bu tanımlamayı ilkesel olarak reddetmiyorlar. Ama
onlar bile gene de Alevilik ile Bektaşilik arasına bir aynm çizgisi
çekmeye özen gösteriyorlar. Buna karşılık Aleviler (belki de
cepheyi genişletmek için) Bektaşilere karşı çok daha yaJanlık
gösteriyorlar. Nitekim resmen değılse bile "fiüen " en güçlü ve
yaygın Alevi örgütlenmesi olan "Bektaşi-Alevi Temsilciler
Meclisi" adının başına Bektaşiyi özenleyerieştiriyor.
Beklaşilerin Alevilereyönelik soğukluğuna karşılık, Aleviler
onlara karşı çok sıcak ve kucaklayıcı. Konuyla ilgili olarak
Beklaşilerin Marmara Bölgesi Halifesi Turgut Koca 'nın
görüşlerini sunuyoruz:
Turgut Koca, Âleviliğin aşiret tarikatı olduğunu, buna
karşılık Bektaşiliğin herkese açık olduğunu beürtiyor.
Türkiye'deki Alevilik pra-
tikte bir aşiret tarikatıdır. Ne
kadar aşiret varsa o kadar Ale-
vi düşüncesi ve pratiği vardır.
Eski bektaşiler Türkiye'deki
Alevilere "sufi suretieri" der-
di. Aleviler de kendilerine ba-
zen "sufi", bazen de "ocak"
ismini koyardı.
Bektaşilik ise evrensel bir
tarikattır. Dil, din, ırk ve mez-
hep farkı gözetmez. Osmanlı
döneminde Kerbela'dan Ma-
caristan'a kadar büyük bir
coğrafi alanı kapsayan bir sa-
hada Bektaşilik faaliyetlerini
sürdürmüştür. Bu sebeple
Bektaşilikte Türk töresi hâkım
olmuştur.
Bektaşilik kabileye ve yola
dayanmadığı için Alevilikle
bir sorunsal doğurmaz. Bir in-
sanın Alevi olması için Alevi
ana-babadan doğması gerekir.
Bektaşilikte ise böyle bir şart
yoktur. Kimden doğarsa doğ-
sun, ister Müslüman, ister Hı-
ristiyan, ister Alevi, ister Sün-
ni olsun, herkes ahlaki kural-
lar ve şartlara uyma koşuluy-
la Bektaşi olabilir.
Bir çok Hıristiyan da Bekta-
şi olduğu içın Bektaşilik Müs-
lümanhkla Hıristiyanlık ara-
sında bir köprü olmuştur. Bek-
taşilikte sorun yoktur. Tek so-
run nefısle mücadeledır. Buna
"cihadnekberM
yani büyük sa-
vaş denir. Insan, insanhğını
yerine getirirse, nefsinı yen-
miş, aklını hâkim kılmıştır.
Onun için bazen Bektaşiler
Allah, Muhammed, Ali yeri-
ne, akıl, şuur, mantık der.
Hüner 'mana ehti'
olmak
Sorun ehü, dava ehli olmak
Bektaşiler için söz konusu de-
ğildir. Hüner "mana ehli" ol-
maktır. Bugün Bektaşilik dev-
lete hiçbir sorun çıkarmaz.
Çünkü Bektaşilik geleneğinde
Hacı Bektaş Veli'nin devleti
takdis ettiği, orduyu kutsadığı
gerçeği vardır. Bu gelenek ge-
reğince Bektaşilik nezdinde
ordu ve devlet saygındır. Do-
layısıyla Bektaşiler yasalara
her zaman saygılıdır.
Ale\ilerde politik aynşma• Sanayi çağında ve kapitalizmin -kör topal da olsa-
gelişmesini sürdürdüğü Türkiye'de salt dinsel itkilerle bir
topluluğun bir arada olabilmesi mümkün değil. Hele bu 20
milyonluk bir topluluk, dev bir kitleyse.
Yedi gündür süren bu dizı boyunca
kişisel yargılanmızı belırtmeksizin.
Alevi önderlerini, sözcülerini, dedele-
rini konuşturduk. Kimı sorunlarda ara-
lanndaki görüş aynlıklan pek keskin
ortaya çıktı. K.imılerinde ise üstü ör-
tük. Ama bız özellikle dıkkatlı okuyu-
cunun bu aynntılan da gözden kaçir-
madığinı sanıyoruz.
Dizinin bu son bölümünde resmen
henüz kuruluş aşamasında olan, ancak
fiilen Türkiye'deki en yaygın Alevi ör-
gütlenmesi olan Alevi Temsilciler
Meclisi'nin sözcüsü ile son dönemin
en "medTOtik"Alevi sözcüsü Profesör
İzzettin Doğan'ın soruşturmamız dı-
şında kalan özel bir konudakı görüşle-
rini sunacağız.
Alevi Temsilciler Meclisi Genel
Başkanı Ali Rıza Gülçiçek. Ancak
Gülçiçek yurtdışında, Federal Alman-
ya'da yaşıyor Örgütün genel sekreter-
liğinı ise en güçlü Alevi örgütlenme-
lerinden Hacı Bektaş Derneği'nin Ge-
nel Başkanı Selahattin Özel yürütüyor.
Bir de Profesör İzzettin Doğan var.
Galatasaray Üniversitesi DevletlerHu-
kuku Profesörü olan İzzettin Doğan,
aynı zamanda bir "Alevi dedesi". Hem
de ağırlığı ve etkisi ile sıradan dedeler-
den aynlan bir "baba dede".
Doğan ve Özel, bugün Aleviler ara-
sındakı aynşmada iki ucu temsıl edi-
yorlar. Özellikle siyasal örgütlenmeye
ilişkin bakışlan ve Alevilerin siyasal
tutumlanna ilişkin öngördükleri taban
tabana zıt.
tkisinin politikaya ilişkin görüşleri-
ni sergilemek, dizinin başında yaptığı-
mız "Alevi topluluğundaki aynşma"yı
açı seçık ortaya koyuyor.
Bu aynşma besbellı ki ana yansıma-
Alevi Dedesi Prof. izzettin Doğan-.
Alevi Temsilciler Meclisi
çok az kişiyi temsil ediyor
\levi Temsilciler Meclisi, Alevilikle
uzaktan yakından ilgisi olmayan bir
oluşumdur. Bazı sözcüklerin, isimlerin
arkasına sığımp çıkar sağlamaya
çalışan insanlar bir araya gelmiş
burada. Zaten 300-500 kişiyi de
geçmez bunlar. Ailelerini bile temsil
edemeyen bu kişiler. 20 milyon
Aleviyi hiç temsil edemez. Bazı
isimlerin arkasına sığınarak çıkar
sağlamak Alevileri hafife almak,
küçümsemektir. Alevi inancını
sömürerek bir sandalye kapmak
sevdasındaki insanlardır bunlann çoğu.
Ama aralannda gerçekten samimi
birkaç kişi de vardır.
sını politika temelinde ortaya koyuyor.
Kanımızca bu sağlıklı bir aynşmadır.
Sanayi çağında ve kapitalizmin -kör
topal da olsa- gelişmesini sürdürdüğü
Türkiye'de salt dinsel itkilerle bir top-
luluğun bir arada olabilmesi mümkün
değil. Hele bu 20 milyonluk bir toplu-
luk, dev bir kitleyse. Alevı topluluğu-
nu. "geteneksel AleviHk'' dıye adlandır-
dıgrmız kimi iyi niyetlı ama politika dı-
şı "dedelerin" göstermek ıstediği gibi
tek ses, tek yumruk bir topluluk olarak
görmek, belki kulağa hoş gelecektir
ama, gerçekle çelişecektir de...
Unutmayalım ki Alevilik kan bagı-
na dayanan bir nitelik. Ancak Alevi bir
ana-babadan doğan çocuklar Alevi
olabiliyor. Bu anlamda Alevi ana-ba-
badan doğduğu için kişi Alevi olabilir.
Bu doğal. Ama kişi Alevi olduğu için
ille de ilerici, devrimci, çağdaş, özgür-
lükçü olamaz. Bunu savunmak ırkçı ya
da fanatik dinci önyargılarla düşünmek
demektir.
Kanımızca Alevilerin kendilerinde
geleneksel olarak var olduğunu savun-
duklan özgürlükçülük, ilericilik, laik-
lik, cağdaşlık gibi olumlu nitelikler ye-
ni yeni maddi zeminine oturuyor. O
yüzden Alevilik saflannda gözlenen
aynşma bir dağılmanın, çözülmenin
değil, daha üst bir sarmalda. daha sağ-
lam temellerde AJevı kimliğinin yeni-
den tanımlanması anlamına geliyor.
Bu sağhklıdır!
Alevi Temsilciler Meclisi Cenel Sekreteri Selahattin özel:
Kimse Alevileri, politik
çıkarlarma alet etmesinBırlik Partisı yanlış zamanda,
yanlış insanlarla kurulmuş bir
partiydi. Ama bunun tüzüğünü açıp
bakarsak bunlann sosyal demokrat
partilerden daha ıleri bir tüzüğü
vardır. ICurulacak partide de
demokrasi ve laiklik kavramlan ön
planda olacaktır. Dinı siyasete alet
etmiş insanlara karşı, Alevisi de,
Sünnisi de büyük bir birlık haline
gelip mücadele vermelidirler. Alevı
taban arasında ideolojik bir aynm
yoktur. Tabanm dışındaki
insanlarda vardır. Bizim haldanmız
gaspedildiği için, her şeyimiz
yasaklandığı için, asimile edilmek
istendiğimiz için örgütlenip buna
karşı koyrnak istedik. Bunun için
çalışıyoruz. Ancak, Alevi tabanın
kendi çabasıyla oluşturduğu
örgütlü yapıyı, kimse kendi politik
çıkarlan için kullanamaz. Ne
İzzettin Doğan ne de başka Alevi
örgütleri yapamaz bunu. Alevilerin
dünden bugüne düşünce yapısı,
ideolojisi belli. Bunu kimse belli
bir ideolojiye doğru kaydıramaz.
Aleviler buna izin vermez. tzzettin
Doğan'ın Cem dergisi olayı var.
15.000 tirajh bu dergi Aleviliği
temsil edemez. Devlet de,
Aleviliği bu tür adamlarla ve
onlann anlayışına göre kabul
etmek istiyor. Bu anlayışın
Diyanet'teki anlayıştan bir farkı
yok ki...
Aleviyim, ama ben de siziıı gibi insanim...
SADIK ERAL (*)
Benbir Aleviyim!..
Siz hangi dinden, hangi mezhepten,
hangi ırktan olursanız olun, ben de ber in-
sanımtıpkı sizin gibi.
Ben de bir anadan doğuyorum. Benim
de babam ve kardeşlerim var. Ben de an-
nemin kız kardeşine "teyze", erkek kar-
deşine "dayı" diyorum. Aynı saygıyı bes-
liyorum büyüklerime. Küçüklerime ay-
nı sevecenlikle yaklaşıyorum. Aynı dost-
lukları paylaşıyorum yarenlerimle.
Av-nı sizler gibi soğuklar beni de üşü-
tüyor. Ben de ıslanıyorum yağmurlarda.
Sizler gibi işitiyorum rüzgârlann hışırtı-
smı. Aynı geceleri yaşıyorum sizinle. Ve
a>Tiı güneşte ısınıyorum. Sizinle aynı
gökkubbenin altında yaşıyor. aynı yıldız-
lan görüyorum gökyüzünde.
Benim de kanım kınruzı. Avnı kurşun-
lar beni de öldürüyor. Aynı ateşler beni
de yakıyor. Aynı acıyı çekiyorum ışken-
cede. Elektrik verdiklerinde bedenime,
aynı şekilde gidip geliyorum ölüme.
Ölümler benim de yüreğimi dağlıyor.
Kaybedince yakınlanmı aynı şekilde dö-
vüyonım bağnmı. Aynı ağıtlan yakıp
acılanma. düğünlerde aynı türküleri söy-
lüyorum. "Yemen"rürküsünde aynı duy-
gulan paylaşıyorum sizinle. Aynı şekil-
de gülüyorum Hoca Nasreddin'in öykü-
lenne. Köroglu'nun koçaklamalannda.
Şe>
r
h Bedreddin'in özlemlerinde ben de
vanm. Benim de alın terim var Ferhat'ın
Şirin içın deldiği dağlarda. Ete kemiğe
bürünen, Yunus diye görünen benim.
Benim de dedem kurşun sıktı kuva-yı
millıyede işgalci düşmana. Aynı kışlada
aynı kadere baş koydum sizinle. Aynı sa-
vaşta silah çattım vatanım için, bağımsız-
lık ve özgürlük için.
Aynı korkular, aynı kaygılar
Aynı yokluk ve yoksulluğu yaşıyorum
sizinle. Aynı zamlar benim de yaşamımı
aynı şekilde güçleştiriyor. Aynı çabayı
harcıyorum bir lokma ekmek uğruna...
Sizin gibi benim de duygulanm var.
Sizin gibi ben de öfkelenebiliyorum. Ay-
nı korkular, aynı kaygılar aynı şekilde
sızlatıyor yüreğimi.
Ama neden suçlanıyorum bin yıldır?
Ama neden ana-bacı bilmez diye dünya-
da hiçbir topluma layık görülmeyen ifti-
ralara maruz kalıyorum? Ama neden
cemlerde mum söndürülüyor diyerek dil
uzatılıyor inançlanma?.. Ve daha binler-
cesi... Ama neden, neden, neden?..
Artık Maraşjarda katledilmek, Çorum-
larda öldürülmek. Sıvaslarda yakılmak
istemiyorum. Verdiğim vergiler lstan-
bul'da polis namlulanndan kurşun ola-
rak geri dönsün istemiyorum.
Insan haklannın en büyüğü olan yaşa-
ma hakkımı istiyorum. lnanç ve ibadet
özgürlüğümü istiyorum. Özgürce cem
yapmak, semah dönmek, bağlama çal-
mak istiyorum. Pir Sultanımı istiyorum!
Insanı en yüce varlık, emeği en yüce
değer; dil, din, ırk, mezhep aynmı y ap-
madan bütün halklan kardeş olaıak gö-
rüyorum. Laik, özgür ve demokratik bir
toplumda insan gibi doğmak, insan gibi
yaşamak. insan gibi ölmek istiyorum.
Acılann imbiğinde ağulan bal eyleyen
bedenimin bir gün öç alma duygulanna
yenilmesini istemiyorsan lütfen anla be-
ni!..
(*) Avukat Sadık Eral (Çorum Barosu
avukatlanndan) Anadolu da Alevi Katli-
amları kitabının yazarı Semah Kültür ve
Arastırma Vakfı Çorum Şb. Başkanı, İnsan
Haklan Derneği Çorum Şube Başkanı dır.
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Devlet Adamı İnönü...
Devtet adamı olmak öyle kolay değildir. 1991 yı-
lında Özal yurtdışı gezilerine çıkarken Demirel onu
şöyle eleştiriyordu:
"Ülke bu durvmda iken YeniZelanda'lara gidiyor-
lar, Singapur, Avustralya'da geziyorlar. Soruyorum;
bu gezilerden Türk halkına ne yarar sağladınız? Bun-
lar zevk ü safada. Bir elleri yağda, bir elleri balda.
Elimize iktidar geçince yolluklan geri alacağız."
Şimdi ellerine iktidar geçti, bu gezilerin hesabını
sormadıklan gibi, dış gezilere dost, ahbap, yaran ile
kendileri çıkıyorlar. Eleştirilince de hiç oralı olmuyor-
lar.
Devlet adamı olmak, ardından büyük devlet ada-
mı olmak kolay değildir.
Elimde, benim icin değerii bir devlet adamı olan
Necdet Uğur'un Ismet İnönü: 'Anılar ve Izlenim-
ler' kitabı var. Necdet Uğur, Ismet Paşa'ya çok ya-
şadığı için 'bir yaşam sanatçısı' gözüyle bakıyor.
Gözlemlerini ona göre saptıyor, değer yargılarına
ona göre bakıyor. Politikayla uğraşan herkese bu ki-
tabı salık veririm, alıp okusunlar.
Bir devlet adamının bunalımlı günlerinden notlar
vereceğim.
... llk konuşanlar beni öveher, şöyle iyisin, böyle
iyisin, birkusurun var bizim dediklerimizi yapmıyor-
sun, derier. Ben sabııia dinler, gereken cevabı ve-
rirdim. Bir gün sabnm taştı. Sizin dediğiniz şeyleri
yapsam, o övdüğünüz ben değil, siz olursunuz.
... Bir gün Atatürk'le konuşuyordum. Kendisine
dert yandım; "Bazen muharebede bunalıyorum. O
zaman canımdan beziyorum, ölmek istiyorum. Her
yere atılryorum. Her şeyi zorluyorum. ölümü arryo-
rum. Ne diyorsun, ne diyorsun" dedim. Atatûrk ba-
na, "Bu senin söylediğin büyük komutanlık hasleti-
dir (özelliğO- Bütün büyük komutanlar ümitsizlik anın-
da ölüme koşmuşlar ve ancak ümitsizlik anını zafe-
re dönüştürmüşlerdir" dedi. Bizim "Çakmak odası-
na kapanır Kuran okurdu.
... Lozan'dayız, görüşmeler sürüyor. Bir gün bir
heyet geldi. Dendi ki "Senin çok kötü, anlaşılması
güç bir Fransızcan var görüşmeyi birtercüman ara-
cılığıyla yapsak." Onlara dedim ki: "Benim için lisa-
nın önemi yoktur. Buraya lisan imtihanına gelmedim.
Madem ki tercüman arıyorsunuz, peki kabul ediyo-
rum." Aramızda"" Nihat Reşat Berger vardı. Ingiliz-
ce ve Fransızcayı ana dili gibi bilirdi. Onu tercüman
yaptık. Bu tercüman meselesi acayip bir meseledir.
Başbakanlığımdan bilirim. Yabancı bir devlet tem-
sılcisı gelir. Hariciyeden birini isterim. Söze başla-
nm: "Bugün yağmur yağıyor."derim. Tercüman ter-
cüme etmeden önce bana döner, "Aman efendim,
hava günlük güneşlik." der. Ben de ona derim ki,
"Ben lafı sana söylemedim. Şimdi sen, ben ne de-
mişsem onu adama; o ne demişse bana söyleye-
ceksin." Bu hep böyle olmuştur. Nihat Reşat'la baş-
ladık müzakereye. Bir iki cümle söyledim. O benim
lafımı süsledi, ilave etti, uzun uzun cümlelerie ko-
nuştu. Konuştuklan güzeldi ama, benimkiler değil-
di. Tekrar ettirdim. Baktım olmayacak.. söyledikle-
rimi yazdınp konuşturdum. Ertesi gün iki taraf de-
legasyonlarını temsilen bir heyet geldi: "Aman
aman, sen gene bildiğin gibi devam et. Biz seni iyi
anlryoruz" dediler.
Notlar uzayıp gidiyor...
B U L M A C A SEDATYAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7
8
SOLDANSAĞA:
1/ Kökeni ilkçağa
dayanmakla bir-
likte, özellikle
XIX. ve XX. yüz-
yıllarda Batı'da
dinsel düşünceyi
etkilemiş olan
mistık eğilimli
felsefe.2/Birçeşit
ardıç... Islamlık- 6
tan önce Kâbe'de j
duran üç puttan
bin. 3/Genellikle
Güney Ameri-
ka'da üretilen ka-
litesi yüksek bir kahve cinsi.
4/ Hamamböcegi. 5/ Şarkı.
türkû... Istem dışı yapılan ha-
reket... Berilyum elementi-
nin simgesi. 6/ Boyun eğen
kendini başkasmın buyruğu-
na bırakan... Güneydogu As-
ya'nın bataklık ormanlannda
yaşayan bahkçıl kedi. 7/Arit-
metik hesap yapmakta kulla-
nılan, birçok devingen parca
dizisiyle donatılmış düze-
nek... Borsada belli mıktardaki hisse senedmi belirtmekte
kullanılan işlem binmı. 8/ lsa'nın doğum yıldönümüne ya
da noel yortusuna Hıristiyanlar'ın verdiği ad. 9/ Çıkma,
meydana gelme... Bir nota.
VUKAR1DAN AŞAĞ1YA:
1/Kuzey yankürenin ılıman ve soğuk bölgelerinde yetişen
otsu bir bıtkı. 11 Hayvanlara vurulan damga... Türk müzi-
ğinde bir makam. 3/Mihrak... Yapraklan çay gibi haşlana-
rak içilen bir Güney Amerika bıtkısı. 4/"— kıldan ıncedir
kılıçtan keskincedir / Vanp anın üstüne evler yapasım ge-
lir" (Yunus Emre)... Bir cins tuzlu turta. 5/ Özgün çizim,
harita, plan gibi şeylerin fotoğraf tekniğiyle çoğaltjlması...
Bir bağlaç. 61 Yapay reçine. 7/ K.emıklenn içindeki yağlı
madde... Motorlu taşıtlarda direksıyon ile tekerlek arasın-
daki bağlanhyı sağlayan mıl. 8/ Bir renk... Zatürree. 9/ Is-
parta'nın bir ilçesi... Tavlada bir sayı.
KADIKÖY 2. SULH HUKUK
MAHKEMESİ
1994/740 Vas. Ta.
Erenköy, Şemsettin Günaltay Cad. Tüccarbaşı Ak-
puıar Apt. No: 169'10 Erenköy - Kadıköy adresinde
ıkamet eden Abdullah Ergürün hastalığı nedeni ile ha-
cir altına aluımasına ve kendisine aynı adreste ikamet
eden eşı Atıye Şükran Ergürün vasi tayınine karar ve-
rihniştır.
llan olunur. 24.3 1995
Basın: 15160
İLAN
KAYSERİ ASLİYE 2. HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1994/865
Davacı Seyıde Yurtsever tarafından davalı olan eşi
Zeynel Yurtsever aleyhine açılan boşanma dılekçesi
tebliğ edılmediğınden ilanen yapılmasına karar veril-
mekle;
Kayseri'nın Kocasınan ılçesinin Yavuzlar Mahalle-
sı cilt: 032/09 sayfa: 26 kütük 792'de kayıtlı Zülküf ve
Fatma'dan olma 01.07.1957 D.lu Zeynel Yurtsever'ın
mahkememıze duruşma günü alan 20.04.1995 tanhin-
de hazır bulunması ya da kendısını bir vekille temsil
ettirmesı, aksi takdirde yokluğunda hükûm tesis edi-
leceği ılan olunur.
Basın: 14928