23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7MART1995SALI Atatürk'e hakaret davası • İstanbul Haber Servisi - Halkalı Mehmet Akjf Ersoy Lısesi'nde din ögretmeni olarak görev yapan Adil Akyüz hakkında "Atatürk'e hakaret ettiği", o dönem okul müdürü olan Ayhan Köker hakkında ise "bu tür olaylara göz yumarak. görevini ihmal ettigi" gerekçesiyle açılan davaya, Avcılar2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dün devam edildi. Şikâyetçi Remzi Akçay'ın ifadesini alan mahkeme. tanıklann dinlenmesi amacıyla duruşmayı erteledi. Cafe baskını • İSTANBUL (AA)- Zeytınburnu Telsiz Mahallesi 100. Sokak"taki Ibrahim Şahin'e ait Şahin Cafeye öncek] akşam beş kişi tarafından düzenlenen silahlı saldınya katıldıklan belırtilen üç kişi dün yakalanarak gözaltına alındı. ZeytinburnuTlçe Emniyet Müdürlüğü, araştırmanın gizli yürütülmesi nedeniyle yakalanan üç kişinin kimliklerini açıklamazken, saldırganlardan. Orhan Özen (21). olayın olduğu akşam yarali olarak yakalanmıştı. Kaçak doktor • İSTANBUL (AA)- Boğaziçi Köprüsü girişinde otomobilini bırakarak iki yaşındaki kızıyla birlikte kayıplara kanşan ve bir süre önce ortaya çıkan doktor Celal Demirbaş (29), Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndekı görevine dün başladı. Demirbaş, kızı Simru'yu kimsenin - bulamayacağı bır yerde sakladığını ve en kısa zamanda velayetini almak için dava açacağını belirtti. Komisyon Mercümek için Almanya'da • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Fatih Cumhuriyet Savcısı Çayhan Ülgen ile tstanbul Mali Şube Müdürü Salih Güngör'den sonra TBMM Liderierin Mal Varlıklannı Araştırma Komisyonu da "RP- Mercümek" ilişkisini araştırmak için Almanya'ya birheyet gönderdi. Heyet, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın kardeşi Turgut Yılmaz'ın Almanya'dakı ilişkilerini ve hesaplannı da inceleyecek. Haluk Müftüler başkanlığındaki heyette, DYP'den Osman Seyfi. CHP'den Atilla Hun. ANAP'tan Yusuf Namoğlu, RP'den ise Lütfi Esengün yer alıyor. Boyner ifade verdi • İSTANBUL (AA)-Yeni Demokrasi Hareketi (YDH) Genel Başkanı Cem Boyner, Gaziantep'te yaklaşık 1.5 yıl önce yaptığı bir konuşmasında, "Devletin askeri kuvvetlenni basın yolu ile tahkir ve teyif ettiği" gerekçesiyle, dün İstanbul Adliyesi'nde Basın Savcısı Nurten Altıok'a 30 dakika ifade verdi. YDH Genel Başkanı Boyner, hakkında dava açılması halinde, TCK'nin 159. maddesi gereğince. 6 yıla kadar ağır hapıs cezası istemiyle yargılanabilecek. ÇHter'den büyük karşılama' emri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tansu Çiller'in, Brüksel'de imzalanan gümrük birliği aniaşmasının ardından Ankara'ya dönüşünde, DYP örgütünce Esenboğa Havaalam'nda "büyük bir karsılamatöreni" düzenlenmesi için talimat verdiği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre dün DYP Ankara il örgütü, tüm parti üyelerini arayarak, bugün 13.90 sıralannda Esenboğa Ha\aalanf nda olmalannı istedi. HABERLER HABİTATsürecinde 'UlusalRapor'a Doğru - 3 Bilgi çağında bflinçli loplıım •Ulusal rapora katkıda bulunmak üzere görüş geliştiren duyarlı kurumlar. plansız ve sağlıksız kentleşmenin yarattığı sorunlan aşabilmek için bilinçli ve örgütlü bir toplumsal katılımın her alanda yaygınlaştırılmasını savunuyorlar.... OKTAY EKİNCİ HABİTAT için ulusal rapora haztrlık sürecinde Türkive'nin tartışmav a açması gereken konu- lar üzerine görüş geliştiren hükü- met dışı kurum ve kuruluşlar ara- sında. meslek kuruluşlanyla bir- likte sendikalann, üniversitelerin ve gönüllü örgütlenmelerin kat- kılan da oldukça zenein ve ıçe- riklı. Yine 2-3 Şubat 1995 tarihin- deki Ankara'da yapılan ulusal komite toplantısına katılarak bu konuda ön rapor sunan söz konu- su kurumlardan bazılannın gö- rüşleri iseşöyle: Türk-ݧ: Sağlıklı ve ucuz konut Kentleşme ve iskân sorunlan- na öncelıkle "dar gelirli ve çalı- şan niifus" açısından bakmayı yeğleyen Türk-İş'ın raporu. "Ye- terti konutun temel insan hakkı olduğunu'"belirle\en İnsan Hak- lan Evrensel Bildirgesi'nin yaşa- ma geçirilemediğine dikkat çeki- yor. Sağlıksız yerleşım alanlannda ve sağlıksız konutlarda bannma- ya mahkûm edılen insanlann "üretkenHklerinrde yitırdikleri- ni belırten Türk-lş, özelhkle ser- best piyasa ekonomisinin "dene- timsiz" kurallan içerisinde ucuz konut gereksınmesinin de karşı- lanamadıgını şö>le Ö2etliyor: "Devletin konut piyasasından çekilmesiyle tamamen özel giri- şimcinin eiine bırakılan konut pi- yasasında. üretilen konut bedett- nin hızlı fiyat artışlanndan ko- lstanbul, 1996 > ılı haziran ayındaki HABİTAT zirvesine hazırlanırken, dünyanın en yoğun kentieşen metropoUerinden biri olarak da sorunlannı uluslararası tartışmaya açıyor. runmak istenmesi nedenivle mümkün olduğu kadar pahalı>a ve peşin bedelle satılmakta. bu ise yeterli parası olmavan insanları sağlıksız konutlarda vaşamaya zoriamaktadır." Türk-lş'e göre çeşitlı tarıhler- de "siyasi tercihler" sonucunda yapılan "gecekonduaffi'"gibıgi- rişimlerde sağlıksız insan yerle- şimleri sorununu temelde ağır- laştıran ve artık gündemden çık- ması gereken yanlışlar arasın- d ^ Hak-İş: Zihinsel ve kültürel kirienme HABİTAT sürccine katılan bir diğer ışçi kuruluşu Hak-İş ise ulusal rapordaöncelikle "Zihin- sel ve kültürel kirienmenin" sor- gulanmasindan yana. Kentleşme ve iskân sorunlan- nın tartışılabılmesi için, günü- müzde bütün bu sorunlann "te- mel nedeni" olarak gösterdiği "liberal ya da sosyalist çağdaş ekonomik doktrinlerin" genel bir eleştirısinı \apma gereğinı savunan Hak-İş. raporunda "ay- dınlanmanın" \e "modern biü- min" sorgulanmasına da özel bir ağırlık venyor. "Modernist, po- zitivist dünya anlayışının verine insanı yaşadığı çevrenin bir par- çası olarak gören" anlayışlann Mercümek olayının perde arkasi: 2 IHH Başkanı, Kaplan'm sağ kolu METİN DALMAN BONN - Bosna-Hersek'e yardım etmek amacıyla toplanılan on milyonlarca mark tutanndaki paranın Refah Partısı'ne aktanldığı savlannı araştıran Alman makamlanna ulaşan verilerarasında Cemalettin Kaplan'ın da adı geçtiği bıldirıli\or. Bosna yardımlanntn Almanya'da aklanarak Türkiye'ye aktanlmasında Süleyman Mercümek hesabına yatırılan paralann göndericileri arasında en önemli konumdaki IHH isimli kurumun Alman makamlannca "kara para aklama" olarak değerlendirilen işlemler için kurulmuş bir paravan dernek olduğu belırtilıyor. IHH (Internationale Hümanıtare Hılfsorganisation) isimli kurumun şimdiki başkanı olarak bilinen Abdurrahman Çtğdem hakkında Alman makamlanna ulaşan bılgileri ele geçiren Cumhuriyet. Bosna skandalında bir de Cemalettin Kaplan dosyası olduğunu belirledi. Almanya'ya Milli Görüş tarafından getirildikten sonra 1983 senesinde bu örgütten aynlarak Köln'de Anadolu Federe tslam Devleti'ni kurduğunu açıklayarak kendisini "halife" ilan eden ve Alman medyasında ^Köln'deki Humeyni" olarak tanman Cemalettin Kaplan'ın adının Bosna skandalında yer alması. AMGT/IHH ve Kaplan arasında bir gizli işbirliği olabileceği sorusunu gündeme getirdi. Son dönemde 'İslam anayasası'nı ortaya atarak adını sürekli gündemde tutmayı başaran Cemalettin Kaplan" ın 1977 senesinde MSP'den Erzurum Milletvekili adayı olduğunu hatırlatan Alman uzmanlar. on milyontarca mark tutanndaki bu vurgunda Kaplan ile işbirliği yapılması ihtimaline dikkatlen çekiyor. Bosna paralannın akıbeti ve Refah Partisi - Mercümek - Milli Görüş ile IHH bağlantılannı araştırmak için Almanya'ya gelen Fatıh Cumhuriyet Savcısf yla İstanbul Malı Şube Müdürü'ne de ifade vermeyerek Almanya dışında olduğu açıklanan IHH Başkanı Abdurrahman Ciğdem hakkındaki gizli servıs raporlannda şu bilgilere yer veriliyor: "Merkezi Freiburg'da bulunan kısa adı IHH olarak bilinen bu dernek TürkiyeH köktendinciler tarafından kurulmuştur. 10 Ağustos 1958"deSıvas'ta doğmuş olan Abdurrahman Çiğdem. Köln'de bulunan Cemalettin kaplan'ın sağ kolu durumundadır. Freiburg'un Elsasserstr adresinde oturduğu belirlenen Abdurrahman Çiğdemin, 19Ocak 1959 \Vesterheim doğumlu olan Ruth Baumester isimli kansı Alman vatandaştdır. Mesieği hukukçu olan IHH Başkanı Abdurrahman Çiğdem'in eşi Ruth Baumeister'uı bu kurumun resmi işlerinde yardımcı olduğu belirlenmiştir.'" Bosna yardımlannın Türkiye kökenli şeriatçılar tarafından kullanılması skandalında Cemalettin Kaplan'ın da adının geçmesinin. olaya Alman makamlan açısından yepyeni bir boyut kattığı belirtıliyor. Irkçılığa karşı eylem haftası SİLİFKE(Cumhuriyet)- Mer- kezi Hollanda'da bulunan Irkçılı- ğa Karşı Birlik. Göçmen ve Mül- tecilerle Dayanışma Örgütü (UNITED). mart ayının üçüncü haftasını -Irkçılığa Karşı A>Tupa Çapında Eylem Haftasr ilan et- tı. Türkiye'den İnsan Haklan Der- neğı (İHD), tnsan Haklan Vakfı (İHV). İnsan Hakları Araştırma ve Dokümantasyon Merkezi ile Arkadaş Çe\re Grubu'nca da desteklenen UNITED, 21 martın "Irçıkğa Karşı l luslararası Gun' olarak kutlana geldiğinı bıldirdı. Millıyetçilik. Irkçılık ve Faşizme Karşı Birlik, Göçmen ve Mülte- cilerle Dayanışma Örgütü, ko- nuyla ilgilı olarak şu açıklamayı yaptı: "21 Mart 1960 tarihinde Gü- ney Afrika'da Sharpe\ille'de po- lisin 70 göstericinin ölümüne yol açtıgı olavı kınamak için Biıieş- miş Millctler. 13 Aralık 1967'deki Genel Kurulu'nda 21 marttarihi- ni ırkçıük ve aynmcılığın her tü- riıne karşı çıkişın simgesi olarak uluslararası gün ilan etti. Hem bu- günü anmak hem de bugün ile bağlantılı olarak Avrupa'da hort- layan ırkçılık. faşizm ve mUliyetçi- likileyabancı düşmanlığı ilesava- şım için bir hafta süren etkinlik- ler gerçekleştirilecek. Bu amaçla tüm insanlara "sınırlan açın. akıllan açın" çağnsı yapıyonız. Tüm Avrupa'ya yayılmış bin ku- ruluş aracılığıyla etkinliklerimizi yürüteceğjz." 18-26 mart tarıhlerin arasın- da kutlanacak "IrkçıhklaSavaşım Haftası" dolayısıyla hazırlanan ve açık gözbebeğinde Avrupa ha- ritası bulunan afiş, tüm Avrupa'da dağıtılacak. Alevi kültürü için kursİstanbul Haber Servisi - Pirsultan Abdal Canlar Derneği, gençlere Alevi kültürünü öğretmek ve boş zamanlannı değerlendirmeleri için kurslar düzenliyor. Derneğin Bakırköy'deki merkez binasına girdiğımizde dikkatimızi çeken ilk şey, odalardan gelen saz sesleri. Dernek Başkanı Kâzım Yıldırmaz. 1992 yılında kurulan derneğin tabanını Alevilerin oluşrurmasına karşın, yönetimde görev alanlar ve üyeleri arasında Alevi olmayan kişılerin de bulunduğunu söylüyor. Yaşlan yediyle, kırk arasında 30 kişiden oluşan saz kursu öğrencilerinin aynı amaç için toplanmalan ve bir konser vermek için çalışmalan Yıldırmaz'ı mutlu ediyor. Başka yerlerde I milyondan az olmayan kurslann ücretleri dernekte 300 bin lira. Kurslann fiyatının bu kadar ucuz olmasını, "Alevi gençlere kendi kültürlerini öğretmek" olarak açıklayan Kâzım Yıldırmaz. "Alevi olmayanlafa da kendimizi tanıhvoruz'* dıye konuşuyor. geliştirilmesi gerektıgini vurgu- layan Hak-İş raporunda, çevre sorunlannın da yine aydınlanma- dan kaynaklanan zihinsel ve kül- türel kirlenmenin bir ürünü ol- duğu şöyle anlatılıyor: "Siyasal örgütlenme düzeyin- degeçerli olan anlav ış modem bi- limin bir uzantısı olarak aklın mutlaklaştırılması \e 'rasyonel' (akıkı) bir toplum ara\ışıdır. (_.) Bu anla\ ış, insanı doğav la bir bü- tün olmaktan çıkarmış veonu do- ğaya karşıt, doğayla kavgalı bir konuma getirmiştir. "Planlamada prestii kaybr Hak-İş Konfederasyonu kent- leşme ve iskân sorunlannın te- melinde bilimın ve rasyonellığin olumsuz etkilennt tartışmak is- terken, Şehir Plancılan Odası ise tam tcrsine tüm bu sorunların "rasyonel ve bilimsel bir kent planlaması" anlayışından hızla uzaklaşıldığı için yaşandığını sa- v unuyor. Plancılann HABtTAT Ulusal Komite toplantısına sunduklan rapor. ağırlıklı olarak "Planlama disiplininin sağlıklı kentleşme için Türkiye'de etkili olamadığt- m"sergileyen saptamalan içeri- >or. Özellıkle 1980 sonrasında- ki gelişmelenn "Planlamanın müdahale alanını daraltan nite- likte" olduğuna dikkat çeken Şe- hir Plancılan Odası. "Spekülatif kârlar için çok hızlı hareket ede- bilen mali sermayenin Türkiye gibi ülkelerde bu nitelikteki ey- lemleri desteklediğini, buna pa- ralel olarak da planlamanın söz konusu evlemlere a\ak bağı ola- rak görülmeyebaşlandığınr vur- guluyor. Yine planlama bilımi ve disiplininin "meşruiyetini kamu yaranndan aldığT açıklanan ra- porlannda. sermayenin engel ta- nımayan özel çıkar beklentileri- nin "bu nedenle" planlamayı dış- ladıği ve giderek "prestij kaybt- na^uğrattığı da şehir plancılan- nın temel saptamalan arasında. Böylesi bir olumsuz sürecin, aslında salt Türkiye'de değil, "global" olarak evrensel ölçekte yaşanmaya başlandığını açıkla- yan plancılann. buna bağlı ola- rak geliştirdikleri çözüm önerile- ri arasında ise "Planlama konu- sunda uluslararası bir eğitim ku- rumunun örgütienmesi ve bunun merkezi olarak da Türkive'nin aday olması" dikkat çekiyor. Ankara'daki ulusal komite toplantısında yazılı olarak ön ra- porlarını sunan üç üniversitemiz de HABİTAT sürecinin genel tartışma ve değerlenme konusu- nun "Sürdürülebilir kalkınma il- keleri açısından kentleşme ve is- kân poütikalanmn yeniden belir- lenmesi" olarak ele alınmasını, değışik açılardan savunuyorlar. Orneğın, İTÜ Mimariık Fa- kültesitemsilcilerinin raporunda "taşınmaz kültür ve tabiat varük- larunızuı" sürdürülebilir kalkın- mada en önemli kaynaklar oldu- ğu belirtilerek şu görüşe yer ve- riliyor: "lilkemizdeki değişik kültür- lerden kaynaklanan ve tarihsel gelişme sürecinde kazanılmış olan yapılaşmış çevre öğelerinin doğaİ çevre kaynaklan ile bera- ber, sürdürülebilir kalkınma an- la> ışı içerisinde asla tüketilmeme- si gereken kaynaklan oluşturdu- ğu ihmal edilmemeli; kültür ve tabiat vaıiıklannın korunması stratejisi ulusal raporda birincil derecede önemde yer almabdır." SÜRECEK GUNDUZ GOZUYLE MELtH CEVDET AINDAY Telelonda Hıçkırık Bayramlaşma artık dertleşmeye dönüştü. Tatlı dil, güler yüz ortadan kalktr, bir yakınmadır gidiyor. Insanlarımız ken- di sorunlarını bir yana bırakıp geleceğimizin kaygısına düş- tüler. Evden pek çıkmıyorum, bayramda dostlanmı telefonla aradım, onlar da öyle yaptılar. Baktım da, kiminle konuş- sam ağlamaklı. Ama dostlarımaan biri gerçekten ağladı, hıçkıra hıçkıra ağladı. îyi okumuş, iyi yazmış, özellıkle dış politikada uzmanlaş- mış bir arkadaşımdır. Bayramın ikinci günü telefon etti: - Avrupalılara gıpta ediyorum, diye başladı söze. Geçen gün biryazında Andre Clot'nun "Fatıh Sultan Mehmet ad- h kitabından söz ediyordun. Clot dostumdur, gazetecilik- ten emekli olduktan sonra araştırmalara girişti, işte bildi- ğin gibi Fatih Sultan Mehmet 'ı yazdı, Kanuni Suttan Sü- leyman '/ yazdı; Güney Fransa 'daki evınde şimdı Memlûk- ler üzerine çalışıyor. Azizim, çalışmanın ilk koşulu erinçtir, huzurdur. Senibil- mem, ben huzursuzum, her gün beni siniriendiren bir sü- rü konu ile karşılaşıyorum. Örneğin, al şu Avrupa Birliği'ne girme konusunu. Yahu, Atatürk, Çanakkale'de Ingilızlen yenmışti, Türki- ye Cumhuriyeti Devleti'ni kurduktan sonra Sovyetler'le dost oldu; Avrupalı polıtikacılara, sırası geldiğınde çokye- rinde derster verir, uyanlarda bulunurdu. Buna karşın on- lar, izzet ikram, Türkiye'yi Cemiyet'i Akvam'a davetettiler. Şimdiki durumumuzla karşjlaştıralım... Bız şimdi, süklüm püklüm, Avrupa Biriiği'nin kapısında bekliyoruz. Nasıl üzülmem! Ben Atatürk'ün sağlığında çeşitli Avru- pa ülkelerinde bulundum, okudum; o zamanlar Türkiye 'nin ne kadar saygın bır durumda olduğunu çok iyi bilirim. Bak, sanabiranımıanlatayım... 1938yılındaBelçıka'nın başkentinde öğrenci olarak bulunuyordum, bir evde pan- siyonerdim. Bir akşam salonda briç oynarken radyo yayı- nı birden kesildi ve speaker, Atatürk'ün ölüm haberini ver- di. Arkasından Istiklal Marşımız çalınmaya başladı. Salon- da bulunan herkes ayağa kalkmıştı... Ben ağlıyordum. Telefonda bir sessizlik oldu. - Alo.. alo... dedim. Karşıdan hıçkınklar geliyordu. Dostum ağlıyordu. Bir süre bekledim. Sonra, gözyaşlannı silmiş olacak kı gür bir sesle sürdür- dü konuşmasını: - Hasan Âli Yücel - Kenan Öner davasını anımsar mı- sın? - Evet, hem de çok iyi. - Kenan öneradlı avukat birdemecınde, Mıllı Eğitim Ba- kanı Hasan Âli Yücel'ı ima ederek, "Hükümette komünist bir bakan var, komünistleri koruyor" dedi. Daha sonra da açıkladı bu bakanın kim olduğunu. Hasan Âli Yücel haka- ret davası açtı ve.. davayı kaybetti. Ne demektırbu? Yücelkomünisttirdemektır, Yücel'eha- karet edilebilir demektir. Aziz Nesin, kendisine hakaret eden bir gazete yazarını geçende mahkemeye vermiştı. Mahkeme, hakaret eden gazeteciyi aklamakla kalmadı, karar gerekçesinde Aziz Nesın'i suçladı. Ramazan ayında, üniversitelerımizin ırkçı-dinci, öğren- cileri ellerinde bıçaklar, sopalarla, oruç tutmayan öğren- cilerin üzerine yürüdüler. Sonuçta ne oldu, bitiyorsun; po- lis oruç tutmayan öğrencileri yaka paça gözaltına aldı. Bukoşullariçindesenbana, "Aldırma, işinebak!" diye-'t bilirmisin? Çalışmanın ana koşulu'toplumsal huzurdut' ',', Birader, T.ö.nün kızını TV'ye çıkarıyoriar, "Efe'nin Âme- rika'da villası var mı?" diye soruyorlar, kız çok sakin bir ses- le, "Evet, orada villalar ucuzdur" dıyor. Çıldıracağım mon- şerl Yeni baskan Tekin Enerem DYP tstanbul İl Başkanı Ginisli istifa etti • DYP îstanbul tl Başkanlığı'ndan istifa eden Rasim Cinisli, istifasını sözlü olarak Başbakan Çiller'e açıkladığını, ancak basına açıklama yapamadan yeni başkan Tekin Enerem'in atandığını söyledi. İstanbul Haber Servisi - DYP İstanbul 11 Başkanlığf na İl Yönetim Kurulu üyesi ve Teşki- lat Başkanı Tekin Enerem getı- rildı. Eskı il başkanı Rasim Ci- nisli, kendisinin istifasını sözlü olarak daha önce genel başkana verdiğini. ancak kendisinin ba- sına açıklamasına fırsat bırakıl- madan, yeni başkanın atandığı- nı söyledi. Cinisli. Başbakan Tansu Çil- ler'e istifasını açıklarken, parti- deki iki başlıhktan şikâyet etti- ğini belirtti. DYP Genel Sekreteri Şüıasi Altıner, DYP'nın Çağlayan'da- ki İstanbul İl Merkezi'nde bir basın toplantısı yaparak, Genel Idare Kurulu'nun (GİK) Baş- kanlık Divanı'na verdiği yetki- ye dayanarak. Rasim Cinisli'den boşalan DYP İstanbul İl Baş- kanlığfna Tekin Enerem'in atandığını açıkladı. Altıner, DYP'nin tek başına iktidara yürüdüğünü, bir kabuk değişikliği ile tüm Istanbullula- n kucaklamaya aday olduğunu belirterek, şunlan söyledi: 'Bundan epeyce süre önce tim Kurulu üyesi ve Teşkilat Başkanı Tekin Enerem atanıra^. tır." DYP tstanbul İl Başkanlı- ğı'na getinlen Enerem ise par- tisınin 2 bınli yıllara Başbakan Cillerilevürüyeceğınısoyleve- rek, "Hepiniziseferberüğe davet ediyorum. İstanbul'da büyük zaferler için el ele koyuluyo- ruz"dedi. Altıner ve Enerem'in basın toplantısını tamamlamalannın ardından, basın toplantısı dü- zenleyen Cinisli, il başkanlığı görevinın kimsenin mülkü ol- madığını. birilerinin gelip biri- lerinin gitmesinin doğal oldu- ğunu anlattı. Rasim Cinisli şöyle deva"m etti. "Sayın Başbakan'a 'bir yan- lış yapmış olabilirim, lütfen bu- nu söyley in' dedim. 'Hatırlamı- yorum Sayın Cinısli" dedi. Ben, Genel Başkan'a. partinin iki başlı olduğunu söyledim. 'Eğer güvenmiyorsanız, işin icabını yapanm. affimı rica ederim" de- dirru Kendilerine istifamı müna- sip bir zamanda basına açıkla- GİK, Başkanuk Divanı'na İs- yacağımısövledim, amamüna- tanbul il teşkilatını yeniden dü- sip zamanı bana vermedikr." zenlemek ve organize etmek üzere tam yetki vermiştir. Baş- kanlık divanı da bizleri görev- lendirmişti. Başkanlık divanı olarak il teşküatı ve itçe teşkilat- larını da atavarak, bu görevi ta- mamlamıştık. Savin Başbakanı- mız tekrar emrettiler, İl Başka- düşmesine içim vanıyor. Başba- nı Rasim Cinisli'nin istifası do- layısıyla il başkanhğının boşal- mış olması ve boşalmış olan bu Cinisli bir soru üzerine ise şunlan söyledi: "Ben Genel Başkan'a istifa- mı sözlü olarak beyanda bulun- dum, ama kamuoyuna münasip bir zamanda açıklayacağımı sövledim. DYP'nin bu duruma kan'a sözlü olarak istifamı bil- dirdim. ama kamuoyuna açıkla- ma nrsatı verilmeden bu toptan- tıyı yaptılar." Bu arada DYP Genel Sekre- teri Altıner ve Enerem'i destek- il başkanhğının boş kalmasuıın teşkilatınııza derin üzüntü veya- ralar açacağı endişesiyle, GİK'inbaşkanhkdivanınaver- leyenler ile Cinisli'yi destekle- diği yetkiye davanarak, Cinis- yenler arasında basın toplantısı li'nin istifasıyla boşalan DYP İs- öncesınde ve sonrasında tartış- tanbul İl Başkanlığı'na İl Yöne- ma çıktı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear