14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 MART 1995 SALI CUMHURİYET KÜLTÜR SAYFA 13 Ortaoyuncular, 'Üç Kurşunluk Opera'da güldürüyle 'tiyatronun ışığında karanlığı' gösteriyor w Lsıklar sönünce, karanlık sürecek9 PELİJN'ÖZER Binbela Mahmut sevgililerinden tffetNamus Şimşek'ın sıktığı üç kurşunla ölmeden az önce "Müthiş bir Atatürk eksikliği görfiJüyor memlekette" der. Bu "kötü son"un ardından sahneye çıkan oyuncular. "Tatsız Bitti O>nnumuz" adlı şarkı>ı scylerler. "Tatsız bitti oyunumuz/ Üç kurşunla son buldu/ Pardon sayın scyirciler/ Böv le bitmez güldürü/ Tiyatronun ışığında/ Gösterdik karanlığı Şimdi ışıkiar sönecek/ O karanlık sürecek/ O karanlığın içinde' Ne kavgalar edilir/ Sonra dostça hep birlikte/ ^bksulun hakkı yenir" Ardından. Ferhan Şenso\'un yazıp yönettiği "Üç Kurşunluk Opera (Mahmut'un Ha\atım Mahveden Ktz)" adlı "epik ortaoyunu ~nun perdeleri iner JohnGaVin 1728 yılında yazdığı "Dilenciler OperasT. 1926'da Almanca'ya çevnlmesinin ardından Bertolt Brecht tarafından yeniden yazılarak sahnelenir. Böylece, bir anlamda oyunun kaderi değişir. Kurt Weül'in_ müziklerinı yaptığı "Üç Kunışluk Opera", dünya tiyatrosunun en önemli yapıtlan arasmda yerinı alır. John Gay'in baş kişisi halk dostu bir eşkıya olan Sustalı Jack. Brecht'in yorumunda burjuva bir gangster olur. Ferhan Şensoy ise Sustalı Jack't; diskolardan haraç kesip Kasımpaşa'da yoksullara kömür ve ekmek dağıtan, Atatürk'ün ilkelerini benimsemiş, nutuklannı ezberlemiş, Rasih Nuri tleri'nin kitaplannı okumuş çağdaş bir Don Kişot, Kemalist bir gangster, insancıl yanlan olan "çok i>i bir kötü adam" Binbela Mahmut'a dönüştürür. Ferhan Şensoy, Brecht'ten çok uzaklaşmaz ve "yanlış karakteriere doğru şeyler söyletir". -Dünya voksuL, insanlar kötü" motifini kullanarak "Cebin dohıysa eğer/ hayat yaşamaya değer" şarkısını söyletır oyunculanna. Kerhanelere, Beyoğlu sokaklanna. hapishanelere göz gezdirir. Genelde tek tip oJarak Sunulan fahtşeleri, kabadayılan, dilencileri yeniden tanıtır ızleyicılere. Bu arada değişen toplumsal düzeni. ınsan ilişkilerini 'komiklik' unsurunu hiç gözardı etmeden taşır sahneye. Ortaoyuncular, bir aydır üzerinde çalıştıklan "Üç Kurşunluk Opera"yı sahnelemeye başladı. Dekor ve kostümünü Ortaoyuncular ekibinin yaptığı "Üç Kurşum "gibi yapanlar" arasında Ferhan Şensoy. Derya Baykal Şensoy, Levent ÜnsaL, Şükran Dedcman, Özkan Aksu, Settar Tannöğen, Hakan Altııntas, Pınar Alsan yer alıyor Orkestra ise besteleri de yapan Alper Maral (piyano), Selim Sesler (Klarnet) ve Hasan Köseoğlu'ndan (davul) olu^uyor. Bugünlerde otobıyografık bir roman. deneme kıtabı ve tek kışilık bir oyun üzerine çalışan, "Üç Kurşunluk Opera"ya yöhetmen. bestecı, söz yazan olarak imza atan ve Binbela Mahmut karakterinı canlandıran Ferhan Şensoy ile son oyunu üzerine konuştuk' - "Üç Kurşunluk Opera"nın yazıltş serüveni 20 yıla yayılıyor. Merni yazmaya 1975 yılında başlamış. şubat ayında son noktayı ko>muşsunuz_. "Soyut Padişah". "Köhne • Ferhan Şensoy Sustalı Jack'i; diskolardan haraç kesip Kasımpaşa'da yoksullara kömür ve ekmek dağıtan, Atatürk'ün ilkelerini benimsemiş, nutuklannı ezberlemiş, Rasih Nuri Ileri'nin kitaplannı okumuş çağdaş bir Don Kişot, Kemalist bir gangster, insancıl yanlan olan 'çok iyi bir kötü adam' Binbela Mahmut'a dönüştûrür. Bizans Operası", "Kahraman Bakkal Süpermarkete KarşT gibi zaman içinde araştırma yaparak yazdığım oyunlan, dosyalar halinde yıllarca kiracı evlerinde taşırım. Bu oyun da öyleoldu. 1975'ten beri, böyle bir temayı ele almak ıstedim. Hatta ilk çalışmamda Brecht. Shakespeare ve Fuzuli'nin "Leyla ile Mecnun"undan oluşan bir kolaj olarak tasarlamıştım bu oyunu. Daha sonra yazdıkça değişiklığe uğradı. Son günlerde gelışen olaylar da oyunda yerini aldı. - IVİetin; Türkiye'de özellikle son yıllarda tırmanan mafya skandallannı. teknolojinin giinlük yaşamı kuşafmasım, farklılaşan insan ilişkilerini, alt kültürden insanlann değişen >aşam standartlannı da irdeliyor... Tabu bir dosyanın temıze çekılirkenkı durumu çok önemli. Dosya bırden aşın güncel bir hale geldı. Birden- bire hapishanelerde cep telefonlu adamlar türedi. 1975'te böyle bir şey kimsenin aklına gelmezdi. Engin Civanın hapse girmesi esrar- eroin fiyatını arttırmış, piyasavı yükseltmiştir mutlaka. - "Üç Kurşunluk Opera "da Binbela Mahmut neden Kemalist bir gangster? Binbela Mahmut'u ılk düşündüğümde Kemalist değildi. Ama Türkiye bugün vardığı noktada faşist babalar, Müslüman babalar, sosyal demokrat babalar. Kürtlere yakın olan babalar var... Balonun delinmeye çahşıidıgı, Atatürk ilkelerinin yok edilmeye ugraşıldığı bir dönemde ben de özellikle, o tarafa çektim konuyu. Samimi bir Atatürkçü olarak yarattığım Binbela Mahmut karakten, fanatik ama yorumunu da yapan bir Atatürkçü. Atatürk ile komünizm ilişkilerini biliyor, komünizme biraz bulaşmış. Atatürk'ün, Türklerin aptal olduğunu Aziz Nesin'den çok daha önce anlamış olduğu yolunda yorumlar yapıyor. Ama bıçak sırtı bir konu tabii ki bu. Dey Atatürk rozetleri falan... Birparanoya halinde geldi. Artık herkes Atatürkçü. Oyunda. oldukça epik bir karakter olan Mahmut, "Atatürk bizim gibi bir dallama değüdi" diyor. - Oyunu tanımlarken özellikle "Bu bir Brecht çalışması degildir' diyorsunuz. Ortaoyunu ve epik tiyatronun kesiştiği pek çok nokta olduğunu göz önüne alarak bu konudaki görfişlerinizi öğrenebilir miyn? Keşke Brecht, Çin'e gıdeceğine Türkiye'ye gelip ortaoyunu izleseydi. O zaman Almanlannı ahp, onlara DümbüJlü'yü gösterebilirdi. Brecht'i bilmek biraz entel bir moda, ortaoyununu bilmek "Idtsch", hanzo bir şey kımilerine göre. Halbuki ortaoyunu çok zor. Bız Ortaoyuncular olarak kuruldugumuzdan bu yana çağdaş bir ortaoyunu yapmayı hedefliyoruz. Brecht de Beckett de bizim beslendığımiz kaynaklar. Ortaoyununda bu kaynaklan bulmak mümkün. Kd Hasan Efendi sahneye girerken teneke çalıyor kuliste. Bu, Brecht'in sayfalarca anlattığı yabancılaştırma efekti. Brecht bunu yıllarca anlatmaya çalışmış. Zaten o öldükten sonra da kafalar çok kanşmış. Brecht'in kuramsal olarak yazdığı, ortaoyununda eskiden beri kullanılan yabancılaştırma efektlen, tavırlan, oyunculugu bizim üslubumuzda yer alıyor. Bu oyunda da küçük epik tıyatro oyunculugu gösterilerimiz var. Almanca simit satan, Brecht gözlügü takan bir simitçi gibi. - Brecht'in "Üç Kuruşhık Opera"sı her zaman Kurt Ueillin müzikleriyle birlikte anıhr. Oyunun müzflderini nasıl oluşturdunuz, VVeflTin bestelerini kullanmayı düşündünüz mü? O> undakı besteleri Alper Maral, Selim Sesler ve ben yaptık. Brecht'inkine çok benzeyen triolar, düetler var oyunda. Biraz alaturkaya yakın duran klarnetçi arkadaşımız Selim Sesler farklı bir ekolden gelen bir müzisyen olarak çok farklı besteleryaptı. Ben de bestelenmi sazla yaptım, ancak oyunda piyanoyla çalınacak. 293 89 78 (3HAT) Perjembe 18.30-Cuma 21.00-Cumartesi 1 5.00 Nazım Hikmet • Genco Erkal K KIESKM'Sn nın bıılım bryul teslıvoll«ı sdıp DELİNÎN HATIRA DEFTERİBEYOĞLU ALKAZAR • 12.15-14.3O-16.45-19.OO-21.15 12.00-14 30 17 00-19.15-21,45 |1I 30-13-30-15 30 17 30-19 3fl-?1 3C 2*6 35 89-247 36 34 NEIL SIMON Ü£R EJ.İN1 BROflDU/flv. KOMEOI 2 B0LUF.1 Çevıren : Bılge KOLOĞLU Yon: Yıldız KENTER Persembe 21.00, Paıar 15.00 (Perşembe Indirimlidiı.) MUZAFFER İZGÜ KOMEDI 2 BOLUM Ydn: Yıldız KENTER Müzık : Melih KİBAR Cuma 21.00, C.lesi 15.00-21.00 (C.tesi 15.00 İncirimlidir.) Ferhan Şensoy'un ŞU GOGOL OELİSİ Derya Baykal Şensoy Salı 2 1 00 ORTAOYUNCULAR Ferhan Şensoy'un ÜÇ KURŞUNLUK OPERA FnoieCjBCiMlesı 21 OG/Cırataı 15 3G,teı 15 J>18 30 Ferhan Şensoy FERHANGİ ŞEYLER ŞEHIR TIYATROLARI '' HARBIYE MUHSIN ERTUGRUL SAHNESI (240 77 20) HAlDUrJTANER liletSatıs *Hen;SES-1815 OrtKyuncularTtl; 251 I I $ 5 VtXK0MM*Tjks^-Rumplı.CSHSIMaslaHakırtoy,CjpıtolMj^azals- GOZLERIMI KAPARıM VAZ1FEMIYAPARIM KİMO?NAZ ERAYDA Cumartesı Pazaı 18 00 isîartOut Sanat Merkezı KUMPANYA SAHNESI Sakızagacı CaO Eskı Çeşme Sok 12 Tartabaşı' Tafcsm (0212) 235 54 57 (Kuttur Banartığ.n.n katkılanyla) r Ti\gtroS(udvDsu ONJBJ SAVAŞDINÇEL (8-9-10-1 I -12 Mart) Çocuk Oyunu V/SHAKESPEAPE BİR GECE MASAU Ş NEŞ'EERÇETİN (II-I2 MartSaat 11 00) HARBIYE CEP TIYATROSU T u r g a y N a r ÇOplUK Yöneten: Isıl Kasapoğlu Tassnm: Duygu Ssğıroğlu FERENC KARINTHY PEYNIRU YUMURTA O'JETE'I CANDOĞAN (7MartSaat 18 00 - 20 30 ı 9-I0 Mart Saat 15 00) KADIKOY HALDUN TANER SAHNESI (349 04 63) -BU OYUNU MUTLAKA CÖRÜN. SON GÜNLERDE HİÇ BU KADAH İÇTEN VE YOCUN GÜLDÜGUMÜ HATHUAMIYOflUM.- Hmctl Uluç, SABAH KOMEDİSM HALA tZLEMEÖCrS€t*Z HBtB* GIJFVE UÛAAHAKZ AKIUJCA OUIAZ H? Haluk Ahmet Zuhal Bilginer Uğurlu Gencer DARIO FO AÇIKEVUUK ve HankiKadro 9 MART - 2 NİSAN BEYOĞLU KUÇUK SAHNE Perse-be • Cuta: 21.00 CjTjries:. 15.30 21.00 Pczor. 15.30 liltrier Kû^ek Sohnc vt VatkoraiHi gı;elert»d* lahlaaktadı Gİ»eW: 102121249 24 26 L Bu yapun TC Kûltûr Bskanlığı ve Efes Pılsen'ın Parasal Destegı ile gerçekleşmıstır I O!JET r. MA2LUMKİPER (8-9-10-1 1-12 Mart) Çocuk Oyunu BÎRukfl OYNAYALIM . DENİZUYGUNER (I 1-12 MartSaat 1100) U S K U D A R M U S A H I P Z A D E C E L A L S A H N E S I ( 3 3 3 0 3 9 7 ) ; MART AYIMIN TÜM BİLETLERI SATIŞA ÇIKTI! HEMEN CISEYE UGRAYIN TÜKENE6İLİRJ Perşembe 21 00. Cuma 21 00 Cumartesı 18 00-21 00. Pazar 15 00-18 00 ÖĞRENCI ÛĞRETMEN, IŞÇI EMEKLI, MEMURLARA VE GRUPLARA HER SEANSTA INDIRIM 1 MLZIKLI ÇOCLK OYLNL HER PAZAR I13O'D\ Tel. (0J12)2J3»0 91 Sultanahmet CAFERAGA MEDRESES1 EL SANATLAR1 VE MUSİKİ ATÖLYE ÇALIŞMALAR1 KAYITLARI BAŞLAMIŞTIR. • HAT-TEZHİP - EBRU - AĞAÇ OYMA VE SEDEJKARLJK - PORSELEN SÜSLEME (sıcak-so$ufc) KUMAŞ DESENLEME - CAM SÛSIEME (vttny)- DEKORATİF SERAMİK - TAKI - RESİM • UO-NEY-TAMBUR-KLASİK KEMENCE-KANUN-KUDÜM • OSMANLICA MEMETBAYDUR YEŞİLPAPAĞANITD, Y0NET3I CANGURZAP (8-9-10-1 1-12 Mart) Çocuk Oyunu Ş AVŞAR-EULGER- E P O S T O Ğ L U - M D K I U Ç YAVRU KİHİN •C'.ETJ ŞEVKETAVŞAR (I 1-12 MartSaat 1100) "Şehır Tıyalrolan ve Deylel Tıyatroları Elele" PALTO Taksım Sahnesınde. Vcşrl Papagan LTD Üskudar'da. FATIH REŞAT NURİ SAHNESI (S26 53 80) BAYDUR TENSİNC MüracAat: S I 3 18 43 - 527 31 44 F<tx : (HrrgUn IOOO 18 X» ari5,ı> u NOBODY'S FOOLYAŞAMIN IÇINDEN Yaşayan efsane PNe'.vman'a Be'lın F.lm Festkaü En lyı Erkek Dyuncu'odulu ve New York Fılm Eleştırmenlerı En lyı Erkek Oyuncu öduüer.nı kazandıran fılm şımdı Oscar a 2 dalda aday i > Fılmın baş kışısı buyumesı ıçın doğru koşullar bıraraya gelmemış huysuz gorunumunun aitında aslında ı'yı bir ınsan saklanan Suîly dır Problemlı Sully (PNewman), rıayatı boyunca ınatçı bir şekılde tum d jygusal baglılıklardan uzak kalnıı^ başına buyruk yaşamıştır Oğlu ve lorunu ona hiç alışık olmadıgı bir baskı yaparlar Amaçları hayatı _ boyunca hep başkalarıyla ılgılenen bu adamı artık biraz da kendısıyle ılgı!enme>'e "* ^ i l zorlamakîır Böylece ona hayatfa ıkıncı b^şans^una^lar j<ac^r^rnarnaşı o e t ^ e ^ D i ^ l ı l r r ı ^ 7 Kültür Sanat ılanlarınız için 293 89 78 (3 hat) C\ET. ÇETINİPEKKAYA (8-9-10-11-12 Mart) Çocuk Oyunu F/ /»ÂEC'iTEP | SOYTARILAR OKULU 1 YGNETEN TANER BARLAS I 1-12 MartSaat: I I 00) G A Z I O S M A N P A Ş A SAHNESİ (S78 60 67) LOLEH BELLG\ OYLEBIRSEVGIKI OU"-Ji ENGİN GÜRMEN Çocuk Oyunu F •'Rr TE3 Z GOLGENIN CANI YONETEN CEMDAVRAN (8-9-10-1 1-12 M a r t ) j (11-12 M a r t Saat. 11 00) ' tS.OI. 2« 30 Per 10 JO Cu tı 10 JO Cı 15 M 20 10 P«*f !S 00 1 BIUTLER.$EHlftTIVATIlOİAR(C<$ELERI İLE «-AO'<Or HALDUN TANER (MERKEZ C1ŞESI) ndf SATILMAKTAOIR ALINTILAR TAHSİN YUCEL Ozan ve Toplum Ozanın, yazann, düşünürün toplum içindeki işlevini kü- çümseme eğilimine hemen heryerde rastlanz; ozanlar, ya- zarlar, düşünürler arasmda bile rastlanz. Ömeğin Jean Giraudoux, "Fransa'da her şey sanki Fransız yazarlan kendilerini okumayacak olanlann yol göstericıleriymiş gi- bi olup biter" diyebilir. Çoklan için hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak ölçüde açıktır durum: On milyon oy almış bir partinin önderini, kos- koca bir kentte en çok oyu toplamış bir belediye başka- nını, yüz binlerce kişiyi bir araya getiren bir meslek örgü- tünün sözcüsünü bir yana bırakıp da en ünlü kitabı beş yılda üç bin bile satmayan ozanı, bunca yıldır beş on bin kişiden fazla okur bulamamış romanayı, yazılan sıradan yurttaşa hiç ama hiçbir şey söylemeyen düşünürü koca bir halkın öncüsii ya da sözcüsü diye nitelemek, eleştiri- lerinın toplumsal bağlamda herhangi birağırlığı olabilece- ğini düşünmek, olsa olsa bir yanılsama, bir açık çelişki ola- bilir. Bu nedenle, şu ya da bu yazann görüşleri kendi gö- rüşlerine ters düştüğü zaman. başbakan, bakan ya da ge- nel müdür büyük bir gönül rahatlığıyla tersleyebilir onu; aşağıladığı, bir "baldın çıplak'm görüşlerıne pabuç bırak- mayacağını söylediğı bile olur. Herkes arkasındaki oy ka- dar konuşmalıdır, kaldı ki oy sayısı başka, satılmış yapıt sayısı başkadır: Oyunu veren kesinlikle vermiştir, kıtabı alanınsa, ne okuyacağı bellidir, ne de okuyunca sevece- 9i- Konu böyle ele alındı mı söylenecek fazla bir şey kal- maz gerçekten: Çelişki çelişkidir. Doğrusunu söylemek gerekırse, önder havalanna girip halkın öncüsü olduğunu söyleyen ozan, aldığı oyla övünen polıtıkacıdan da ıticidir. Halk "adına" konuştuğunu, halktan aldığı bir "görev\ Zütfü Livaneli'nin deyimiyle, bir "misyon "u yerine getir- diğini kesinleyen ozan, yazar ya da düşünür, yapıtlan yüz bin, beş yüz bin de satsa gülünçtür. Ne de olsa, ckur sa- yısı seçmen sayısına ulaşmaz hiçbirzaman. Bunun yanın- da, örneğin Stendhal gibi seçkin bir okur topluluğu, bir "mutlu azınlık" için yazmak savında olanlar da her zaman itici gelmiştır bana. Ne yapacağız öyleyse? "Ozan da kimmiş?" diyen ba- kanın, genel müdürün, savcının, sıradan yurttaşın görü- şünü mü benimseyeceğiz? Yurttaşlık haklan düzleminde kaldığımız sürece, evet. Olsa olsa, birer birey, birer yurt- taş olarak, ozanlanmıza, yazarlanmıza ve düşünürlerimi- ze biraz daha saygılı davranılmasını isteyebiliriz. Şu da var ki bir başka düzlemde, biryandan deneyimlerimiz, biryan- dan düşünsel ürünlerin nitelığı, "Her şey sanki Fransız ya- zarlan kendilerini okumayacak olanlann yol göstericileriy- miş gibi olup bite/" türünden sözlerin bizi çok da uzakla- ra götürmeyeceğinı göstermekte. Bir kez, toplumun "yol göstericilerlnm yalnızca ozan- lar olduğunu söyleyen yok. Ikincisi, hele en iyiler arasm- da, topluma yol göstermek savında olan ozanlara pek rastlanmaz. Üçüncüsü, ozanın öncülük işlevini gerçek- leştirmesi için herkesçe okunması zorunlu bir koşul değil. Ozan hemen kitleye ulaşıp dizeyi paraya, oya ya da alkı- şa çevirmek gibi boş düşlere kapılmaz, kendisini anlaya- caklann sayısı konusunda da öyle. Ama, bir başka yerde de söylediğim gibi, uzun ve karmaşık bir süreç içinde, de- ğişik okurlar, değişik yorumcular aracılığıyla, gittikçe da- ha geniş kitlelere ulaşabildiği de bir gerçek. Stendhal "mutlu azınlık" için yazdığım kesinler, ama bu "mutlu azın- lık"\r\ üyeleri onu geniş okur kıtlelerince de anlaşılır kılar. Kafka'nın, sessiz çoğunluğun güçlü sözcüsü olduğu uzun yıllar içinde ortaya çıkar. Hiç kuşkusuz, bu süreç içinde, ozanın söyleminin, aynmına vanlmadan ya da bilinçli ola- rak, dönüştürülebileceği, hatta yozlaştınlabileceği düşü- nülebilir. Örnekleri de çoktur bunun. Ne var ki, toplumu- nun kendisini okumamış bireylerine bile, altı yüz yıl sonra Yunus Emre'den, yüz yıl sonra Victor Hugo'dan bir şey- ler ulaşmıştır. Bu bir şeyler de. ne denli dönüştürülmüş olursa olsun, ozanını küçümseyen yöneticinın iletisine yeğ- dir. Ozanın kitleyle başkaları aracılığıyla kurduğu bu "do- laylı" ilişki, en iyı ilişki bıçimı değil kuşkusuz. Ama, biraz düşünülecek olursa okuruyla kurduğu ilişkiyte fazla çeliş- mez. Nasıl olsa her zaman "do/ay//"bir ilişkidir, uzam ve süremle sınırlanmamıştır, bilincin, düşüncenin ve duyarlı- ğın alanında gerçekleşir; okur, bu alanda. ozanın aldığı yo- lu yeniden alır, deneyimini yeniden yaşayıp düşüncesini yeniden kurar. Sonra da ister istemez. onu yaşamına ka- tar, yalnızca yaşamıyla da olsa başkalanna iletir. Bu ne- denle, tüm uygar ülkelerin, Fransa'nın, Ingiltere'nin, Ital- ya'nın, Rusya'nın, Türkiye'nin insanları, başbakanlarını unutur, ozanlannı unutmaz: Toplumunun sürekliğı, tinsel değerlerinin temeli olarak görür onu. Baldın çıplaklık konusuna gelince, ozan, çoğu zaman, bu koşulu da onuria üstlenır. Ne de olsa. arsa zengini bir Yunus Emre, babasının giyim mağazalan zincirinin başı- na kurulmuş bir Victor Hugo düşünemeyiz. Fransız Kültür Merkerfnde 'Muhteşem YUIar' • Kûltûr Servisi- lstanbul Fransız Kültûr Merkezi'nde bugün, yann ve perşembe gûnü saat 15.30 ve 19.00'da Gerard Jugnot'nun yönettiği "Muhteşem Yıllar" adlı filmi gösterilecek. 1991 yılında çekilen filmin başrollerini Gerard Jugnot, Victoria Abril. Rıchard Bohringer ve Ticky Holgado paylaşıyor. Filmin konusu kısaca şöyle: Michel Berthıer. yıllardan beri yıllardan beri yatak üreten bir şırkette memurdur. Bir gün birdenbire işinden atılır. Oysa o, tam da o günlerde hamile olduğunu öğrendiğı kansına daha müreffeh bir yaşam sözü vermiştir. Bu nedenle başına gelenleri Juliette'den saklar. Ama üst üste söyledıği yalanlarla gıderek köşeye sıkışır. Durumu kurtarmak için yalandan kansına bir aynlık senaryosu hazırlar, ama oyun gerçeğe dönüşür ve Michel kendisini bir gün beş parasız sokaklarda bulur. 'Truva Hazinesi Türkiye'ye verilmeli' • LONDRA (AA) - Times gazetesi yazarlanndan Sımon Jenkins, Moskova'da ortaya çıkan ve Almanya ile Yunanistan'ın da üzerinde hak ıddıa ettiği Truva Hazinesi'nin Türkiye'ye ait olduğunu belırttı. Köşe yazısında, Moskova'da art arda gün yüzüne çıkan tarih ve sanat yapıtlanna değınen Jenkins, Truva Hazinesi'nin Türkiye'ye ait olduğunu. arkeolog Heinrich Schliemann'ın da zaten hazineyı Türkiye'den çaldığını itiraf ettiğıni kaydetti. Schliemann'ın Türkiye'den kaçırdığı Truva Hazmesi, Berlin'de sergilenmiş. 2. Dünya Savaşı sonunda ise kente giren Rus ordusu tarafından Moskova'ya götürülmüştü. Rusya'da komünist yönetim sırasında devletin el koydugu taşınmazlann, sistem çöktükten sonra asıl sahiplenne geri verildiğini ve bunun Truva hazinesi için de geçerli olması gerektiğini savunan Jenkins. öte yandan Almanya ile Türkiye'nin Hazineyi "ulusal gurur" saydıklanna da dikkati çekti. Jenkins, Rus parlamentosunun konuyu yakından izlediğini ve SSCB döneminde ele geçen tarihı ganımetın "mıllıleştınlmesi" için sunulan yasa tasansının görüşülmekte olduğunu hatırlatırken de bu eserlerin Moskova için ekonomik değer taşıdığını vurguladı. Cabaret Cme'dex Dokuzbuçuk Djnletileri' • Kültür Servisi - Cabaret Cine, "Dokuzbuçuk Dinletilen" başlığı aitında kimi etkinlıkler düzenliyor. Her hafta düzenlenen etkinliklenn, bugünkü konuğu Erkan Oğur olacak. Bugün saat 21.30'da bir konser verecek olan Erkan Oğur, perdesiz gitann usta sanatçılan arasında yer alıyor. Sanatçı, uzun bir aradan sonra ilk kez bir solo konser gerçekleştirecek. (Tei: 257 74 38)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear