Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
7 MART 1995 SALI CUMHURİYET
KÜLTÜR
SAYFA
13
Ortaoyuncular, 'Üç Kurşunluk Opera'da güldürüyle 'tiyatronun ışığında karanlığı' gösteriyor
w
Lsıklar sönünce, karanlık sürecek9
PELİJN'ÖZER
Binbela Mahmut
sevgililerinden tffetNamus
Şimşek'ın sıktığı üç kurşunla
ölmeden az önce "Müthiş bir
Atatürk eksikliği görfiJüyor
memlekette" der. Bu
"kötü son"un ardından
sahneye çıkan oyuncular.
"Tatsız Bitti O>nnumuz" adlı
şarkı>ı scylerler. "Tatsız bitti
oyunumuz/ Üç kurşunla son
buldu/ Pardon sayın scyirciler/
Böv le bitmez güldürü/
Tiyatronun ışığında/ Gösterdik
karanlığı Şimdi ışıkiar
sönecek/ O karanlık sürecek/ O
karanlığın içinde' Ne kavgalar
edilir/ Sonra dostça hep
birlikte/ ^bksulun hakkı yenir"
Ardından. Ferhan Şenso\'un
yazıp yönettiği "Üç Kurşunluk
Opera (Mahmut'un Ha\atım
Mahveden Ktz)" adlı "epik
ortaoyunu ~nun perdeleri iner
JohnGaVin 1728 yılında
yazdığı "Dilenciler OperasT.
1926'da Almanca'ya
çevnlmesinin ardından Bertolt
Brecht tarafından yeniden
yazılarak sahnelenir. Böylece,
bir anlamda oyunun kaderi
değişir. Kurt Weül'in_
müziklerinı yaptığı "Üç
Kunışluk Opera", dünya
tiyatrosunun en önemli
yapıtlan arasmda yerinı alır.
John Gay'in baş kişisi halk
dostu bir eşkıya olan Sustalı
Jack. Brecht'in yorumunda
burjuva bir gangster olur.
Ferhan Şensoy ise Sustalı
Jack't; diskolardan haraç kesip
Kasımpaşa'da yoksullara
kömür ve ekmek dağıtan,
Atatürk'ün ilkelerini
benimsemiş, nutuklannı
ezberlemiş, Rasih Nuri
tleri'nin kitaplannı okumuş
çağdaş bir Don Kişot, Kemalist
bir gangster, insancıl yanlan
olan "çok i>i bir kötü adam"
Binbela Mahmut'a dönüştürür.
Ferhan Şensoy, Brecht'ten çok
uzaklaşmaz ve "yanlış
karakteriere doğru şeyler
söyletir". -Dünya voksuL,
insanlar kötü" motifini
kullanarak "Cebin dohıysa
eğer/ hayat yaşamaya değer"
şarkısını söyletır oyunculanna.
Kerhanelere, Beyoğlu
sokaklanna. hapishanelere göz
gezdirir. Genelde tek tip oJarak
Sunulan fahtşeleri,
kabadayılan, dilencileri
yeniden tanıtır ızleyicılere. Bu
arada değişen toplumsal
düzeni. ınsan ilişkilerini
'komiklik' unsurunu hiç
gözardı etmeden taşır sahneye.
Ortaoyuncular, bir aydır
üzerinde çalıştıklan
"Üç Kurşunluk Opera"yı
sahnelemeye başladı. Dekor ve
kostümünü Ortaoyuncular
ekibinin yaptığı "Üç
Kurşum
"gibi yapanlar" arasında
Ferhan Şensoy. Derya Baykal
Şensoy, Levent ÜnsaL, Şükran
Dedcman, Özkan Aksu, Settar
Tannöğen, Hakan Altııntas,
Pınar Alsan yer alıyor
Orkestra ise besteleri de yapan
Alper Maral (piyano),
Selim Sesler (Klarnet) ve
Hasan Köseoğlu'ndan
(davul) olu^uyor.
Bugünlerde otobıyografık bir
roman. deneme kıtabı ve tek
kışilık bir oyun üzerine
çalışan, "Üç Kurşunluk
Opera"ya yöhetmen. bestecı,
söz yazan olarak imza atan ve
Binbela Mahmut karakterinı
canlandıran Ferhan Şensoy ile
son oyunu üzerine konuştuk'
- "Üç Kurşunluk Opera"nın
yazıltş serüveni 20 yıla
yayılıyor. Merni yazmaya 1975
yılında başlamış. şubat ayında
son noktayı ko>muşsunuz_.
"Soyut Padişah". "Köhne
• Ferhan Şensoy Sustalı Jack'i; diskolardan
haraç kesip Kasımpaşa'da yoksullara kömür
ve ekmek dağıtan, Atatürk'ün ilkelerini
benimsemiş, nutuklannı ezberlemiş, Rasih
Nuri Ileri'nin kitaplannı okumuş çağdaş
bir Don Kişot, Kemalist bir gangster,
insancıl yanlan olan 'çok iyi bir kötü adam'
Binbela Mahmut'a dönüştûrür.
Bizans Operası", "Kahraman
Bakkal Süpermarkete KarşT
gibi zaman içinde araştırma
yaparak yazdığım oyunlan,
dosyalar halinde yıllarca kiracı
evlerinde taşırım. Bu oyun da
öyleoldu. 1975'ten beri, böyle
bir temayı ele almak ıstedim.
Hatta ilk çalışmamda Brecht.
Shakespeare ve Fuzuli'nin
"Leyla ile Mecnun"undan
oluşan bir kolaj olarak
tasarlamıştım bu oyunu. Daha
sonra yazdıkça değişiklığe
uğradı. Son günlerde gelışen
olaylar da oyunda yerini aldı.
- IVİetin; Türkiye'de özellikle
son yıllarda tırmanan mafya
skandallannı. teknolojinin
giinlük yaşamı kuşafmasım,
farklılaşan insan ilişkilerini,
alt kültürden insanlann
değişen >aşam standartlannı
da irdeliyor...
Tabu bir dosyanın temıze
çekılirkenkı durumu çok
önemli. Dosya bırden aşın
güncel bir hale geldı. Birden-
bire hapishanelerde cep
telefonlu adamlar türedi.
1975'te böyle bir şey kimsenin
aklına gelmezdi. Engin
Civanın hapse girmesi
esrar- eroin fiyatını arttırmış,
piyasavı yükseltmiştir
mutlaka.
- "Üç Kurşunluk Opera "da
Binbela Mahmut neden
Kemalist bir gangster?
Binbela Mahmut'u ılk
düşündüğümde Kemalist
değildi. Ama Türkiye bugün
vardığı noktada faşist babalar,
Müslüman babalar, sosyal
demokrat babalar. Kürtlere
yakın olan babalar var...
Balonun delinmeye çahşıidıgı,
Atatürk ilkelerinin yok
edilmeye ugraşıldığı bir
dönemde ben de özellikle, o
tarafa çektim konuyu. Samimi
bir Atatürkçü olarak
yarattığım Binbela Mahmut
karakten, fanatik ama
yorumunu da yapan bir
Atatürkçü. Atatürk ile
komünizm ilişkilerini biliyor,
komünizme biraz bulaşmış.
Atatürk'ün, Türklerin aptal
olduğunu Aziz Nesin'den çok
daha önce anlamış olduğu
yolunda yorumlar yapıyor.
Ama bıçak sırtı bir konu tabii
ki bu. Dey Atatürk rozetleri
falan... Birparanoya halinde
geldi. Artık herkes Atatürkçü.
Oyunda. oldukça epik bir
karakter olan Mahmut,
"Atatürk bizim gibi bir
dallama değüdi" diyor.
- Oyunu tanımlarken özellikle
"Bu bir Brecht çalışması
degildir' diyorsunuz.
Ortaoyunu ve epik tiyatronun
kesiştiği pek çok nokta
olduğunu göz önüne alarak
bu konudaki görfişlerinizi
öğrenebilir miyn?
Keşke Brecht, Çin'e
gıdeceğine Türkiye'ye gelip
ortaoyunu izleseydi. O zaman
Almanlannı ahp, onlara
DümbüJlü'yü gösterebilirdi.
Brecht'i bilmek biraz entel bir
moda, ortaoyununu bilmek
"Idtsch", hanzo bir şey
kımilerine göre. Halbuki
ortaoyunu çok zor.
Bız Ortaoyuncular olarak
kuruldugumuzdan bu yana
çağdaş bir ortaoyunu yapmayı
hedefliyoruz. Brecht de
Beckett de bizim
beslendığımiz kaynaklar.
Ortaoyununda bu kaynaklan
bulmak mümkün.
Kd Hasan Efendi sahneye
girerken teneke çalıyor kuliste.
Bu, Brecht'in sayfalarca
anlattığı yabancılaştırma
efekti. Brecht bunu yıllarca
anlatmaya çalışmış. Zaten o
öldükten sonra da kafalar
çok kanşmış.
Brecht'in kuramsal olarak
yazdığı, ortaoyununda eskiden
beri kullanılan yabancılaştırma
efektlen, tavırlan, oyunculugu
bizim üslubumuzda yer alıyor.
Bu oyunda da küçük epik
tıyatro oyunculugu
gösterilerimiz var. Almanca
simit satan, Brecht gözlügü
takan bir simitçi gibi.
- Brecht'in "Üç Kuruşhık
Opera"sı her zaman Kurt
Ueillin müzikleriyle birlikte
anıhr. Oyunun müzflderini
nasıl oluşturdunuz, VVeflTin
bestelerini kullanmayı
düşündünüz mü?
O> undakı besteleri Alper
Maral, Selim Sesler ve ben
yaptık. Brecht'inkine çok
benzeyen triolar, düetler var
oyunda. Biraz alaturkaya yakın
duran klarnetçi arkadaşımız
Selim Sesler farklı bir ekolden
gelen bir müzisyen olarak çok
farklı besteleryaptı. Ben de
bestelenmi sazla yaptım,
ancak oyunda piyanoyla
çalınacak.
293 89 78 (3HAT)
Perjembe 18.30-Cuma 21.00-Cumartesi 1 5.00
Nazım Hikmet • Genco Erkal
K KIESKM'Sn nın bıılım bryul teslıvoll«ı sdıp
DELİNÎN HATIRA DEFTERİBEYOĞLU ALKAZAR • 12.15-14.3O-16.45-19.OO-21.15
12.00-14 30 17 00-19.15-21,45 |1I 30-13-30-15 30 17 30-19 3fl-?1 3C
2*6 35 89-247 36 34
NEIL SIMON
Ü£R EJ.İN1
BROflDU/flv.
KOMEOI 2 B0LUF.1
Çevıren : Bılge KOLOĞLU
Yon: Yıldız KENTER
Persembe 21.00, Paıar 15.00
(Perşembe Indirimlidiı.)
MUZAFFER İZGÜ
KOMEDI 2 BOLUM
Ydn: Yıldız KENTER
Müzık : Melih KİBAR
Cuma 21.00, C.lesi 15.00-21.00
(C.tesi 15.00 İncirimlidir.)
Ferhan Şensoy'un
ŞU GOGOL OELİSİ
Derya Baykal Şensoy
Salı 2 1 00
ORTAOYUNCULAR
Ferhan Şensoy'un
ÜÇ KURŞUNLUK OPERA
FnoieCjBCiMlesı 21 OG/Cırataı 15 3G,teı 15 J>18 30
Ferhan Şensoy
FERHANGİ ŞEYLER
ŞEHIR TIYATROLARI ''
HARBIYE MUHSIN ERTUGRUL SAHNESI (240 77 20)
HAlDUrJTANER
liletSatıs *Hen;SES-1815 OrtKyuncularTtl; 251 I I $ 5 VtXK0MM*Tjks^-Rumplı.CSHSIMaslaHakırtoy,CjpıtolMj^azals-
GOZLERIMI KAPARıM
VAZ1FEMIYAPARIM
KİMO?NAZ ERAYDA
Cumartesı Pazaı 18 00
isîartOut Sanat Merkezı
KUMPANYA SAHNESI
Sakızagacı CaO Eskı Çeşme Sok 12
Tartabaşı' Tafcsm (0212) 235 54 57
(Kuttur Banartığ.n.n katkılanyla)
r Ti\gtroS(udvDsu
ONJBJ SAVAŞDINÇEL
(8-9-10-1 I -12 Mart)
Çocuk Oyunu
V/SHAKESPEAPE
BİR GECE MASAU
Ş
NEŞ'EERÇETİN
(II-I2 MartSaat 11 00)
HARBIYE CEP TIYATROSU
T u r g a y N a r
ÇOplUK
Yöneten: Isıl Kasapoğlu Tassnm: Duygu Ssğıroğlu
FERENC KARINTHY
PEYNIRU YUMURTA
O'JETE'I CANDOĞAN
(7MartSaat 18 00 - 20 30 ı 9-I0 Mart Saat 15 00)
KADIKOY HALDUN TANER SAHNESI (349 04 63)
-BU OYUNU MUTLAKA CÖRÜN. SON GÜNLERDE HİÇ BU
KADAH İÇTEN VE YOCUN GÜLDÜGUMÜ HATHUAMIYOflUM.-
Hmctl Uluç, SABAH
KOMEDİSM HALA tZLEMEÖCrS€t*Z
HBtB* GIJFVE UÛAAHAKZ AKIUJCA OUIAZ H?
Haluk Ahmet Zuhal
Bilginer Uğurlu Gencer
DARIO FO
AÇIKEVUUK
ve
HankiKadro
9 MART - 2 NİSAN BEYOĞLU KUÇUK SAHNE
Perse-be • Cuta: 21.00 CjTjries:. 15.30 21.00 Pczor. 15.30
liltrier Kû^ek Sohnc vt VatkoraiHi gı;elert»d* lahlaaktadı
GݻeW: 102121249 24 26
L
Bu yapun TC Kûltûr Bskanlığı ve Efes Pılsen'ın
Parasal Destegı ile gerçekleşmıstır I
O!JET
r. MA2LUMKİPER
(8-9-10-1 1-12 Mart)
Çocuk Oyunu
BÎRukfl
OYNAYALIM
. DENİZUYGUNER
(I 1-12 MartSaat 1100)
U S K U D A R M U S A H I P Z A D E C E L A L S A H N E S I ( 3 3 3 0 3 9 7 ) ;
MART AYIMIN TÜM BİLETLERI SATIŞA ÇIKTI!
HEMEN CISEYE UGRAYIN TÜKENE6İLİRJ
Perşembe 21 00. Cuma 21 00
Cumartesı 18 00-21 00. Pazar 15 00-18 00
ÖĞRENCI ÛĞRETMEN, IŞÇI EMEKLI, MEMURLARA
VE GRUPLARA HER SEANSTA INDIRIM
1
MLZIKLI ÇOCLK OYLNL
HER PAZAR I13O'D\
Tel. (0J12)2J3»0 91
Sultanahmet CAFERAGA MEDRESES1
EL SANATLAR1 VE MUSİKİ ATÖLYE ÇALIŞMALAR1
KAYITLARI BAŞLAMIŞTIR.
• HAT-TEZHİP - EBRU - AĞAÇ OYMA
VE SEDEJKARLJK - PORSELEN SÜSLEME (sıcak-so$ufc)
KUMAŞ DESENLEME - CAM SÛSIEME (vttny)-
DEKORATİF SERAMİK - TAKI - RESİM
• UO-NEY-TAMBUR-KLASİK KEMENCE-KANUN-KUDÜM
• OSMANLICA
MEMETBAYDUR
YEŞİLPAPAĞANITD,
Y0NET3I CANGURZAP
(8-9-10-1 1-12 Mart)
Çocuk Oyunu
Ş AVŞAR-EULGER-
E P O S T O Ğ L U - M D K I U Ç
YAVRU KİHİN
•C'.ETJ ŞEVKETAVŞAR
(I 1-12 MartSaat 1100)
"Şehır Tıyalrolan ve Deylel Tıyatroları Elele"
PALTO Taksım Sahnesınde. Vcşrl Papagan LTD Üskudar'da.
FATIH REŞAT NURİ SAHNESI (S26 53 80)
BAYDUR
TENSİNC
MüracAat: S I 3 18 43 - 527 31 44 F<tx :
(HrrgUn IOOO 18 X» ari5,ı>
u
NOBODY'S FOOLYAŞAMIN IÇINDEN
Yaşayan efsane PNe'.vman'a Be'lın F.lm Festkaü En lyı Erkek Dyuncu'odulu ve New
York Fılm Eleştırmenlerı En lyı Erkek Oyuncu öduüer.nı kazandıran fılm şımdı Oscar a 2
dalda aday
i > Fılmın baş kışısı buyumesı ıçın doğru koşullar bıraraya gelmemış huysuz gorunumunun
aitında aslında ı'yı bir ınsan saklanan Suîly dır Problemlı Sully (PNewman), rıayatı
boyunca ınatçı bir şekılde tum d jygusal baglılıklardan uzak kalnıı^ başına buyruk
yaşamıştır Oğlu ve lorunu ona hiç alışık olmadıgı bir baskı yaparlar Amaçları hayatı
_ boyunca hep başkalarıyla ılgılenen bu adamı artık biraz da kendısıyle ılgı!enme>'e "* ^
i l zorlamakîır Böylece ona hayatfa ıkıncı b^şans^una^lar j<ac^r^rnarnaşı o e t ^ e ^ D i ^ l ı l r r ı ^ 7
Kültür
Sanat
ılanlarınız için
293 89 78
(3 hat)
C\ET. ÇETINİPEKKAYA
(8-9-10-11-12 Mart)
Çocuk Oyunu
F/
/»ÂEC'iTEP |
SOYTARILAR OKULU 1
YGNETEN TANER BARLAS
I 1-12 MartSaat: I I 00)
G A Z I O S M A N P A Ş A SAHNESİ (S78 60 67)
LOLEH BELLG\
OYLEBIRSEVGIKI
OU"-Ji ENGİN GÜRMEN
Çocuk Oyunu
F •'Rr TE3
Z
GOLGENIN CANI
YONETEN CEMDAVRAN
(8-9-10-1 1-12 M a r t ) j (11-12 M a r t Saat. 11 00)
' tS.OI. 2« 30 Per 10 JO Cu tı 10 JO Cı 15 M 20 10 P«*f !S 00 1
BIUTLER.$EHlftTIVATIlOİAR(C<$ELERI İLE «-AO'<Or HALDUN TANER
(MERKEZ C1ŞESI) ndf SATILMAKTAOIR
ALINTILAR
TAHSİN YUCEL
Ozan ve Toplum
Ozanın, yazann, düşünürün toplum içindeki işlevini kü-
çümseme eğilimine hemen heryerde rastlanz; ozanlar, ya-
zarlar, düşünürler arasmda bile rastlanz. Ömeğin Jean
Giraudoux, "Fransa'da her şey sanki Fransız yazarlan
kendilerini okumayacak olanlann yol göstericıleriymiş gi-
bi olup biter" diyebilir.
Çoklan için hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak ölçüde
açıktır durum: On milyon oy almış bir partinin önderini, kos-
koca bir kentte en çok oyu toplamış bir belediye başka-
nını, yüz binlerce kişiyi bir araya getiren bir meslek örgü-
tünün sözcüsünü bir yana bırakıp da en ünlü kitabı beş
yılda üç bin bile satmayan ozanı, bunca yıldır beş on bin
kişiden fazla okur bulamamış romanayı, yazılan sıradan
yurttaşa hiç ama hiçbir şey söylemeyen düşünürü koca
bir halkın öncüsii ya da sözcüsü diye nitelemek, eleştiri-
lerinın toplumsal bağlamda herhangi birağırlığı olabilece-
ğini düşünmek, olsa olsa bir yanılsama, bir açık çelişki ola-
bilir. Bu nedenle, şu ya da bu yazann görüşleri kendi gö-
rüşlerine ters düştüğü zaman. başbakan, bakan ya da ge-
nel müdür büyük bir gönül rahatlığıyla tersleyebilir onu;
aşağıladığı, bir "baldın çıplak'm görüşlerıne pabuç bırak-
mayacağını söylediğı bile olur. Herkes arkasındaki oy ka-
dar konuşmalıdır, kaldı ki oy sayısı başka, satılmış yapıt
sayısı başkadır: Oyunu veren kesinlikle vermiştir, kıtabı
alanınsa, ne okuyacağı bellidir, ne de okuyunca sevece-
9i-
Konu böyle ele alındı mı söylenecek fazla bir şey kal-
maz gerçekten: Çelişki çelişkidir. Doğrusunu söylemek
gerekırse, önder havalanna girip halkın öncüsü olduğunu
söyleyen ozan, aldığı oyla övünen polıtıkacıdan da ıticidir.
Halk "adına" konuştuğunu, halktan aldığı bir "görev\
Zütfü Livaneli'nin deyimiyle, bir "misyon "u yerine getir-
diğini kesinleyen ozan, yazar ya da düşünür, yapıtlan yüz
bin, beş yüz bin de satsa gülünçtür. Ne de olsa, ckur sa-
yısı seçmen sayısına ulaşmaz hiçbirzaman. Bunun yanın-
da, örneğin Stendhal gibi seçkin bir okur topluluğu, bir
"mutlu azınlık" için yazmak savında olanlar da her zaman
itici gelmiştır bana.
Ne yapacağız öyleyse? "Ozan da kimmiş?" diyen ba-
kanın, genel müdürün, savcının, sıradan yurttaşın görü-
şünü mü benimseyeceğiz? Yurttaşlık haklan düzleminde
kaldığımız sürece, evet. Olsa olsa, birer birey, birer yurt-
taş olarak, ozanlanmıza, yazarlanmıza ve düşünürlerimi-
ze biraz daha saygılı davranılmasını isteyebiliriz. Şu da var
ki bir başka düzlemde, biryandan deneyimlerimiz, biryan-
dan düşünsel ürünlerin nitelığı, "Her şey sanki Fransız ya-
zarlan kendilerini okumayacak olanlann yol göstericileriy-
miş gibi olup bite/" türünden sözlerin bizi çok da uzakla-
ra götürmeyeceğinı göstermekte.
Bir kez, toplumun "yol göstericilerlnm yalnızca ozan-
lar olduğunu söyleyen yok. Ikincisi, hele en iyiler arasm-
da, topluma yol göstermek savında olan ozanlara pek
rastlanmaz. Üçüncüsü, ozanın öncülük işlevini gerçek-
leştirmesi için herkesçe okunması zorunlu bir koşul değil.
Ozan hemen kitleye ulaşıp dizeyi paraya, oya ya da alkı-
şa çevirmek gibi boş düşlere kapılmaz, kendisini anlaya-
caklann sayısı konusunda da öyle. Ama, bir başka yerde
de söylediğim gibi, uzun ve karmaşık bir süreç içinde, de-
ğişik okurlar, değişik yorumcular aracılığıyla, gittikçe da-
ha geniş kitlelere ulaşabildiği de bir gerçek. Stendhal
"mutlu azınlık" için yazdığım kesinler, ama bu "mutlu azın-
lık"\r\ üyeleri onu geniş okur kıtlelerince de anlaşılır kılar.
Kafka'nın, sessiz çoğunluğun güçlü sözcüsü olduğu uzun
yıllar içinde ortaya çıkar. Hiç kuşkusuz, bu süreç içinde,
ozanın söyleminin, aynmına vanlmadan ya da bilinçli ola-
rak, dönüştürülebileceği, hatta yozlaştınlabileceği düşü-
nülebilir. Örnekleri de çoktur bunun. Ne var ki, toplumu-
nun kendisini okumamış bireylerine bile, altı yüz yıl sonra
Yunus Emre'den, yüz yıl sonra Victor Hugo'dan bir şey-
ler ulaşmıştır. Bu bir şeyler de. ne denli dönüştürülmüş
olursa olsun, ozanını küçümseyen yöneticinın iletisine yeğ-
dir. Ozanın kitleyle başkaları aracılığıyla kurduğu bu "do-
laylı" ilişki, en iyı ilişki bıçimı değil kuşkusuz. Ama, biraz
düşünülecek olursa okuruyla kurduğu ilişkiyte fazla çeliş-
mez. Nasıl olsa her zaman "do/ay//"bir ilişkidir, uzam ve
süremle sınırlanmamıştır, bilincin, düşüncenin ve duyarlı-
ğın alanında gerçekleşir; okur, bu alanda. ozanın aldığı yo-
lu yeniden alır, deneyimini yeniden yaşayıp düşüncesini
yeniden kurar. Sonra da ister istemez. onu yaşamına ka-
tar, yalnızca yaşamıyla da olsa başkalanna iletir. Bu ne-
denle, tüm uygar ülkelerin, Fransa'nın, Ingiltere'nin, Ital-
ya'nın, Rusya'nın, Türkiye'nin insanları, başbakanlarını
unutur, ozanlannı unutmaz: Toplumunun sürekliğı, tinsel
değerlerinin temeli olarak görür onu.
Baldın çıplaklık konusuna gelince, ozan, çoğu zaman,
bu koşulu da onuria üstlenır. Ne de olsa. arsa zengini bir
Yunus Emre, babasının giyim mağazalan zincirinin başı-
na kurulmuş bir Victor Hugo düşünemeyiz.
Fransız Kültür Merkerfnde
'Muhteşem YUIar'
• Kûltûr Servisi- lstanbul Fransız Kültûr Merkezi'nde
bugün, yann ve perşembe gûnü saat 15.30 ve 19.00'da Gerard
Jugnot'nun yönettiği "Muhteşem Yıllar" adlı filmi
gösterilecek. 1991 yılında çekilen filmin başrollerini Gerard
Jugnot, Victoria Abril. Rıchard Bohringer ve Ticky Holgado
paylaşıyor. Filmin konusu kısaca şöyle: Michel Berthıer.
yıllardan beri yıllardan beri yatak üreten bir şırkette
memurdur. Bir gün birdenbire işinden atılır. Oysa o, tam da o
günlerde hamile olduğunu öğrendiğı kansına daha müreffeh
bir yaşam sözü vermiştir. Bu nedenle başına gelenleri
Juliette'den saklar. Ama üst üste söyledıği yalanlarla gıderek
köşeye sıkışır. Durumu kurtarmak için yalandan kansına bir
aynlık senaryosu hazırlar, ama oyun gerçeğe dönüşür ve
Michel kendisini bir gün beş parasız sokaklarda bulur.
'Truva Hazinesi Türkiye'ye verilmeli'
• LONDRA (AA) - Times gazetesi yazarlanndan Sımon
Jenkins, Moskova'da ortaya çıkan ve Almanya ile
Yunanistan'ın da üzerinde hak ıddıa ettiği Truva Hazinesi'nin
Türkiye'ye ait olduğunu belırttı. Köşe yazısında, Moskova'da
art arda gün yüzüne çıkan tarih ve sanat yapıtlanna değınen
Jenkins, Truva Hazinesi'nin Türkiye'ye ait olduğunu. arkeolog
Heinrich Schliemann'ın da zaten hazineyı Türkiye'den
çaldığını itiraf ettiğıni kaydetti. Schliemann'ın Türkiye'den
kaçırdığı Truva Hazmesi, Berlin'de sergilenmiş. 2. Dünya
Savaşı sonunda ise kente giren Rus ordusu tarafından
Moskova'ya götürülmüştü. Rusya'da komünist yönetim
sırasında devletin el koydugu taşınmazlann, sistem çöktükten
sonra asıl sahiplenne geri verildiğini ve bunun Truva hazinesi
için de geçerli olması gerektiğini savunan Jenkins. öte yandan
Almanya ile Türkiye'nin Hazineyi "ulusal gurur" saydıklanna
da dikkati çekti. Jenkins, Rus parlamentosunun konuyu
yakından izlediğini ve SSCB döneminde ele geçen tarihı
ganımetın "mıllıleştınlmesi" için sunulan yasa tasansının
görüşülmekte olduğunu hatırlatırken de bu eserlerin Moskova
için ekonomik değer taşıdığını vurguladı.
Cabaret Cme'dex
Dokuzbuçuk Djnletileri'
• Kültür Servisi - Cabaret Cine, "Dokuzbuçuk Dinletilen"
başlığı aitında kimi etkinlıkler düzenliyor. Her hafta
düzenlenen etkinliklenn, bugünkü konuğu Erkan Oğur
olacak. Bugün saat 21.30'da bir konser verecek olan Erkan
Oğur, perdesiz gitann usta sanatçılan arasında yer alıyor.
Sanatçı, uzun bir aradan sonra ilk kez bir solo konser
gerçekleştirecek. (Tei: 257 74 38)