Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM 1995 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Pandora ve Çiller
Prof.Dr.ERENOMAY
T
oplumlar sürekli olarak de-
ğişir. Bu değişimin yörün-
gesinin karakteri hakkında
ileri sürülen görüşleri iki
grupta toplamak olanaklı-
dır. Kimi düşünürlere göre
değişimin yörûngesi çizgiseldir. Kimileri-
ne göre de değişimin yörûngesi döngüsel-
dir(devri).
Degişimin yörüngesinın döngüsel oldu-
gunu ileri süren iik düşünürler antikçağ
Yunan düşünürleridir. Bu düşünürlere gö-
re insan toplumunun yaşamı rastlantısal
olarak yinelenen bir süreçtir ve yıne bu
düşünürlere göre ~tarih tekerrürden iba-
rettfc"
Tarih ve bilim filozofu tbni Haldun a
göre toplumsal yaşam tam bir döngüsel
süreçtir.
Tarih felsefesinin ilk örneği olan Yeni
Bilim'in (La Scienza Nuova'nın) yazan
Vko. toplumsal değişmenin yörüngesinin
çember olduğunu ileri sürmüştür. Speng-
ler ve Toynbee, çizgisel tarih anlayışını
yadsıdılar. "Tarihin çember kurannnr
(teorisini) kabul ettiler.
Marksist düşünceye göre toplumsal ev-
rim ne bir dogru. nede bir çember üzerin-
de ilerler. Toplumsal evrimin izlediği yol
helezon şeklindedir. Çünkü, daha önceki
aşamalan yinelıyor gibi görünen toplum-
sal evnm, bu aşamalan daha yüksek bir
düzeyde gerçekleştirir.
Geçmiş ve günümüz bir arada incelenir-
se toplumsal evrimin helezon biçiminde
bir yörüngeizledigini. tarihin daha yüksek
bir düzeyde yinelendiğini işaret eden ka-
nıtlar bulunabilir. Örneğin. Sparta devle-
ti. Hitier faşizminin birminyatürüdür. Gü-
nümüzün Amerikası ile Roma tmparator-
luğuarasınabenzeşim(analoii)vardır. 19.
yy'daki sömürgeci lngiliz Imparatorlu-
ğu'nun emperyalist Atina polisinin geliş-
miş bir şekli olduğu söylenebilir.
Söylencelerde (efsanelerde = mitoslar-
da) anlatılan öykülerin analoglan da gü-
nümüzde görülmektedir. Örnegin Pando-
ra söylencesinde anlatılan olay günümüz-
de hemen hemen tıpkısıyla gerçekleşmiş-
tir. Söylenceye göre titan lapetos. Oke-
anos'un kızı Klymene ile evlendi. Bu ev-
lilikten dört oğullan oldu: Atlas,Menoiti-
os, Prometheus ve Epimetheus Promethe-
us. kıvrak ve cin fikirli, kardeşi Epimet-
heus yanm akıllıydı. Prometheus. Tann-
lann 'ulu'su Zeus'u aldattı. Zeus kızdı ve
dünyalılann( insanlann) işineyarayanate-
şi kayın ağaçlannın üstüne salmadı. Ate-
şi insanlardan gizledi. Prometheus. Ze-
us'un ateşini insanlar için çaldı. Bundan
sonra olanlan Azra Erhat ve Sabahattin
Eyuboğlu'nun güzel çevinsinden izleye-
lim:
~ Kızdı bulut devşiren Zeus, dedi ki ona
/lapetosoglu, sivri akıllı kişi / Se% iniyorsun
ateşi çaldın. beni aldattın diye / Ama bil ki
dert açtın kendi başına da ' Çaldığın ateşe
karşılık bir belâ / Oyle bir belâ salacağım
ki insanlara /Sevmeye, okşamaya doyama-
yacaklar bu belâyı / Böyle dedi ve kâh kah
güldü insanlann. tannİann babası / Nam-
lı şanlı Hephaistos'u çağırdı hemen / Bir
parça toprak aL suyla kanstır. dedi / İçine
insan sesi ko>. insan gücü koy / Bir varlık
yap ki yiizü öJünısii/ tannçalara benzesin
/ Bedeni güzelim genç kızlara' Atbena, sen
de ona el işlerini öğret dedi / Renk renk ku-
maşlar dokumasını öğret < Nur topu Aph-
rodite. sen de büyülerinde kuşat onu / İs-
tekler. arzularla tutuştur onu / Yüzgöziü
devi öktüren Hermeias. sen de/ Bir köpek
yüreğL bir rilki huyu koy içine / Böyle dedi
Zeus. onlar da yaptılar dediğini / Koca
Hephaistos. topal tann hemen / Bir kız bi-
çiminde soktu toprağı / Gökgözlü Athena
süslü kusağını sanverdi beline / O canım
Kharit'ler ve o güzelim Peitho / Ahın ger-
danlıklar taktılar boynuna / Hora'lar ba-
har çiçekleriyie donattılar saçianm / Her-
meias doldurdu göğsüne yalan dolanı /
L'zaktan gürleyen Zeus'un oiuyordu isteği
/ Ses koydu içine o tannlar kılavuzu / Ve
Pandora adını taktı. Pandora bütün tann-
lann armağanı demekti / Tannlann baba-
sı kunınca bu düzeni / Epimerheus'a gön-
derdi Pandora'yı / Kılavuz tann Herme-
ias'la/ Epimetheus unuttu Prometheus*un
dediğini / Zeus'tan armağan alma demişti
ona Prometheus / Alırsan, ölümleri derde
sokarsın demişti. Armağanı aldı ve alınca
anladı / Başına belâ aldığını / Eskiden in-
sanoğullan bu dünyada/ Bilmezlerdi ölüm
getiren hastalıklan / Pandora açınca kutu-
nun kapağını / Dağırtı insanlara acılan
dertleri / Bir tek umut kakJı dışan çıkma-
dık / Kapagı açılan dert kutusundan /
l mut tam çıkacakken Pandora kapamış-
tı kapagı / Böyle istemişti buludan devşi-
ren Zeus / O gün bugündür insanlann ba-
şı dertte."
Pandora söylencesinin benzetmesini
(analoğunu) uzaklarda. başka ülkelerde
aramaya gerek yok. Bu mitosun günümiiz-
deki versiyonu ülkemizde gerçekleşmiştir.
Çağımızın Zeus'u olan emperyalizm, I.
Dünya Savaşı sonunda ülkemize egemen
oldu. Ateşimizi elimizden aldı. lçteki yar-
dımcılan ile halkımızın yaşamını karanlı-
ğa boğdu. Ülkemize acılar ve dertler ver-
di. Söyience kendini yıneliyordu. Promet-
heus yeniden doğdu. Mustafa Kenıal Pa-
şa,'çâğdaşZeusemperyalizmi'nin elinden
bağımsızlık ateşini geri aldı ve ulusuna ar-
mağan etti. Emperyalizm. bu başanmızı
bağışlamadı. Türlü düzenlerle ülkemize
tekrar el attı. Halkımızın ekmeğinden.
aşından çalmaya başladı. Karanlıklan. ül-
kemizin üstüne saldı. Aydınlıgı seven ba-
ğımsızlık âşığı halkımız çağdaş Zeus'a di-
rendi ve direnmektedir. Emperyalizm de
ulusal direncimizi kırmak için türlü dü-
zenlerkurmaktadır. Iştebudüzenlerin son
örneği Pandora modelidir.
Nasıl Pandora. Olimpos tannlannca ya-
ratılıp, donatıldıysa Tansu Çiller de
ABD'de yetiştirildi ve ülkemize gönderil-
di. Nasıl Pandora. alımıyla Epimetheus'u
etkilediyse, Çiller de bir kısım insanımızı
büyüledi. Böylece Çiller. Başbakanlık
koltuguna oturdu. Kutusunu açtı. insanla-
nmıza çeşitli acı ve dertler dağıttı. Söyien-
ce. Pandora'nın sonunun ne olduğunu
açıklamıyor. Ama ulusumuz. ikinci bir
kurtuluş savaşı vererek. Zeusu Pandora-
sı ile beraber Olimpos'a geri gönderecek-
tir.
PENCERE
ARADA BİR
CİHAT UYSAL Mimar - Y. Mühendis
Deprem Acılarının
Sorumluları
insanoğlunu öbür canlılardan ayıran en önemli özel-
lik, doğayı denetimi altına alma yeteneğidir. Bunu, ateş
yakmak, taşı yontmakla başladığı yaşamını bugünlere
geliştirmesinden anlıyoruz. Ne var ki, anlamakta güçlük
çektiğimiz huylan da var insanoğlunun. Bu huytann ta-
mamını çaresizlik ve bilinçsizlik olarak degertendirmek
de olanaksız. Örneğin. bugünlerde bütün dünyanm gö-
zü önünde nükleer deneylerinden vazgeçmeyen Fran-
sa'nın davranışı, en kötü örnek. Bir yandan insanoğlu-
nun aydınlanma çağını gerçekleştirmiş bir tarihsel kalıt
(miras), öbür yandan emperyalist siyaset... işte bu ör-
nekte olduğu gibi, ülkemizde de benzeri aymazlıklar sü-
rüyor. Üstelik, sorunu ortaya koyacak ve tartışacak ku-
rumlaşmayı sağlayamadan.
Anlamakta güçlük çektiğim bu davranışlardan birinin
sonuçlannı, son günlerde Dinar depremi ile yaşadık.
Bir arada yaşama ve bir insan topluluğu olmanın ge-
reklerini bile yerine getiremiyoruz. 1980'lerde izlenme-
ye başlanan siyasetlerle, toplumu oluşturma ve kurum-
laştırma süreci de ülkemizin gündeminden tümüyle kal-
dırıldı. Kalkınma planlan zaten raftan indirilmezken büs-
bütün unutturuldu.
Yapı sektöründe bir zamanlar devletin kurumlanndan
birinde teknisyen ve yönetici olarak çalıştığım için, göz-
lemlerimi kısaca özetlemek istiyorum. Bilindiği gibi ka-
muyapılan, devletin sağlık, haberleşme, güvenlik.. ben-
zeri işlevini sürdürebilmesi için yapılır. Yapılann ihale yo-
luyla yüklenicilere (müteahhit) yaptınlması, genel olarak
uygulanagelen bir yapı yaptırma yoludur. Bir yapının
yaptınlmasında, yapılan işlerin parasının düzenli, zama-
nında ve tam ödenmesi, işin yapılmasmı belirteyen en
önemli öğedir. Bu açıdan bakıldığında, devletin yapı
yaptırma siyasetinin, milletvekilleri ve yöresel siyaset er-
babınca sonuna kadar kötüye kullanıldığını görürüz.
Devletin yatınmcı kuruluşunda örneğin on adet yapı için
yetecek ödenek ayrılmışken söz konusu ödenek, bir
yandan kesintiye uğrar, öte yandan siyasal vaatler so-
nucu örneğin yirmi yapının yapımına başlanmasına ne-
den olur. Bu koşullar, yapının kötü ve niteliksiz olmasın-
da başrolü oynamaktadır.
Bilindiği gibi, sadeceyapı üretiminde değil, bütün üre-
tim türlerinde; işin daha iyi, akılcı ve gelişmiş koşullarda
yapılabilmesi için parasal desteğin tam ve zamanında
yapılması, vazgeçilemez temel koşuldur. Bu temel ko-
şul, ülkemizin yönetimine (!) talip milletvekillerince bo-
zulmaktadır. Yoksa. gerçekte yüklenicinin kötü yapı yap-
ması, yapım sürecinin iyi denetlenememesi, sadece bir
sonuçtur. Bu sonuçlara neden olanlann sorgulanması
gerekir, çünkü onlar, gerçek sorumlulardır.
insan emektir...
SEDATVTJRAL
A
nsıklopedik tanıma göre insan, ko-
nuşabilen. dik duruşlu, büyük be-
yınli. kavrayıcı ellı primaddır. ln-
sanın bugünkü biyolojik ve kültü-
rel bıçimi bınlerce yıl geçmişe da-
yalı insanlık evrıminin sonucudur.
Bizi bu günlere getiren, bu insanlık evrimidir. Yani
kökümüz ve kökenimiz insanlıktır... Tarihimız in-
sanlığm doğuşudur... İnsanlık evriminin dınamosu
ise "insanın kkfa ve kol emekçi bir varlık" olması-
dır... İnsan bu niteliklerini toplumsallık içerisinde
kullanarak. kullandığı ölçüde yetkınleştirerek doğa
ile mücadelesindebaşanlıolmuştur. Bu emekçi kim-
ligi ile de toplumsal dönüşümlere damgasını vura-
rak günümüze kadar taşınan uygarlıklann oluşma-
sını sağlamıştır. Bu nedenle tüm uygarlıklann teme-
linde, kafa ve kol emegi vardır: yani emekçi kimlik-
le insan vardır...
tnsanın biyolojik olarak nasıl birevrim sonucu in-
sanlaştığı. ünlü lngiliz bilginı Darvvin'in evrim te-
orisi ile ortaya konulmuştur. Fakat insanın insan ol-
ması.hay>anlarâlemindenaynlması.yalnızca biyo-
lojik evrim sonucunda olmamıştır; insanın kendi
eliyle yaptığı iş aletlerinin yardımıyla gösterdiği top-
lumsal çalışma yolu ile olmuştur. Aletler yapıp ya-
ratarak. kendini yapmış ve yaratmıştır insan... Bu ne-
denle Benjamin Franklin, "araçyapan hay-van*" ola-
rak tanımlamıştır insanı... tnsanın doğa ile savaşım
evrimi sonucu bulduğu bu aletler doguştan bir içgü-
dü ile yapılmamıştır. Bunlan, deneylerle, deneyip
yanılmayla öğrenmiştir insan. İnsanın bu savaşım ve
deneyleri, düşünme yeteneğinin düzenli gelişmesi-
ni sağlamıştır.
Doğa ile mücadeleye yönelmiş ortak çalışma ise
düşünce ve bilincin yetkinleşmesine ve gelişmesıne
katkıda bulunuyordu. Bu nedenle düşüncenin yet-
kinleşmesi ve gelişmesi de. çalışmanm ve bu çalış-
ma için harcanan emegin sonucudur... Bir işi bilinç-
li yapmak. biiinçli biri olmak. çalışma sırasında, ça-
lışma yolu ile gelişmiştir... Çalışma ise her zaman
toplumsal bir olgu olmuştur. Tek başına bir insanın
çabalan; tüm topluluk yaşamının aynlmaz bir par-
çasını oluşturmuştur. Çünkü topluluk üyelerinin ça-
lışma için bir araya gelmesi, insanın düşüncesinde
vebilincinde, kendisini topluluklaaynı vebirtutma-
ya. topluluğun gereksinmelerine boyun eğmeye ve
kendisini yalnızca topluluğun bir üyesi saymaya gö-
türüyordu. Emek ile sagladığı bu çalışma toplum-
sallığı sayesinde insan, köken olarak kendini aşmak,
tüm insan olmak istiyordu... Günümüzde de yücel-
tılen birey olarak değil, toplumun bir parçası olarak.
elbirliği içerisinde, daha anlamlı bir dünya yarat-
mak için çabalıyordu... Doğanın kölesi olarak ve
onun verdikleri ile yetinen değil; sorgulayarak, ça-
lışarak, çabalayarak, doğayı yönetmeyi, sınırlı ben-
liğini toplu yaşayışla birleştirmeyi. bireyselliğini
toplumsallaştırmayı gerçekleştirmek istiyordu.
Emeğin sömürüsü ile oluşan sınıf aynmcılığına
geçişle birlikte vıkılan, ortak çalışmaya dayalı top-
lumsallıgı idi... İnsan, birliğini yitirmişti... Gerçi da-
ha üretken toplum biçimlerine yönelmişti ama. sö-
mürü ve smıflar aynlığı yuzünden, toplumsallığını
yirirdiğinden, yalnız doğaya degil, kendi kendine de
yabancılaşmıştı insan... Çünkü sınıf aynmcılığı ve
sömürüye dayalı sistemler. insan ilişkilerinin bölün-
mesini sağlıyordu: biravuç efendinin, feodal beyın,
kapitalistin zenginliğinin artması. bu zenginliği ya-
ratan büyük bir emekçi kitlesinin yoksulluğunun
artması ile sonuçlanıyordu... Doğa ile mücadele. in-
sanlararası mücadeleye dönüşmüştü... Dogayaköle
olmaya emegı ile başkaldıran. bu başkaldın ile in-
sanlığını bulan insan. birbaşka insanın kölesi olmuş,
toplumsal olan kafa ve kol emeği bir avuç egemen
sınıfın çıkanna yöneltilmiştır. tşte insanlık tanhi. bir
tarafta yitırilen insani birliğı. yani emeğin yarattıgı
ortak çalışma toplumsallıgı içerisinde sömürü \e
aynmcılığm olmadığı. ınsanca yaşanılacak bir dü-
zeni savunan kafa ve kol emekçisi insanlar ile sö-
mürü ve ayrışmayı kendi çıkarlan için kullanan an-
ti-sosyal insanlar arasındaki mücadele ile geçmiştır...
Ohalde insanlık tanhi. doğal koşullan içensinde
oluşmuş birtanh degildir; insanın doğa ile mücade-
lesi başta olmak üzere. anti-sosyal insanlann sömü-
rü. baskı vezulmünekarşın. aklın. özgürlüğün. eşıt-
ligın kazanıldıgı ve bilimin. teknolojinin. kültürün
yaratıldığı bir tarihtir... Ama yaratanı emekçi insan-
dır, düşünsel ve maddi üretimi saglayan. toplumsal
dönüşümleri gerçekleştiren, çağ açıp. çağ kapatan
onun kafa ve kol emegidir... Üretim biçimlerine adı-
nı veren. günümüzde yüceltilen sermayeyı, insanlık
dışı bir zulüm ve sömürü anlayışı ile platasyonlar-
da. manifaktürlerde. fabnkalarda. tarlalardâ yara-
tan, sevgi ve kardeşlik gibi insani. özgürlük ve laik-
lik gibi evrensel değerlerin oluşmasını saglayan: Yu-
nan, Roma. Batı uygarlığını.rönesans. reform veay-
dınlanmay1.1789 Fransız. 1920 Türk devrimini oluş-
turan kimliktir: emekçi insan kimliği...
Günümüz yeni dünya düzeni ise insanlık tarihini
yazan bu insan kimliğine karşı saldınya geçti; biz-
deki uygulayıcılan da emeğeveemekçiye karşı... Bi-
lınmelidir kı insanın öz kimliğine karşı olan bu dün-
ya düzeni insani: emeğe ve emekçiye karşı olan birey
ve çıkarcılar da insan degildir... ..
Saym Demirerin yanlışlan
B
u yanlışlann size söylenmesi gerekir. di-
ye. düşünüyorum. Çünkü siz Türkiye
Cumhuriyeti'ninCumhurbaşkanı'sınız.
Çevrenizdekilerin bunlan size farkettir-
mediklenniı zannedıyonım. Bu yanlışlar
yuzünden. halkımızda (Özal olayı da göz önünde tu-
tulursa) başbakanlık yapmış siyasılerin cumhurbaş-
kanıolmamasıgerektiğişeklinde.yanlışbirkanıolu-
şabileceği endişesini taşıyonım.
•Dınar'daki depreme hepimiz çok üzüldük. Yara-
lann sanlması için hepimiz her şeyi yapmaya çaba-
layacağız elbet. Ancak deprem olduğu gece sizın he-
men deprem bölgesine hareketiniz. kanımca uygun
olmamıştır. Henüz ilgili müdürler olay yenne ulaş-
maınışken sizin orada ne işiniz var? Halk panik içe-
nsinde, yetkililerorganize olmamıs. çırpınırken. si-
ze olan doğal saygıları gereği, bir de size rni angaje
olsunlar'.' Henüz ilgili bakanlar bile olay yerine git-
memişken (ki onlar iş yürüteceklen adı üstünde.. ic-
racı onlar) sizin daha sonraki günlerde orada olma-
nız. şefkat dağıtmanız gerekirdi.
•Hâlâ bir siyasi parti lideri gibi her gün bir açılış-
ta. her gün bir yerde nutuk irad etmektesiniz. Ozal.
bıkkınlık vermişti bu tutumuyla. Hiç mi Batılı cum-
hurbaşkanlannı, kral/kraliçelerini takip etmiyorsu-
nuz°
•"En kısa zamandayeniden hepsi inşa edilecekrir"
gibi icrayaait işlerle ilgili demeçlerveriyorsunuz Ya
icra sizin bu dedığinizi yapmazsa ne yapacaksınız?
Devletin bütçesi var. planlan var. başbakanı. maliye
bakanı var. Bunlar halka verdikleri sözle ve aldıkla-
n oyla iktidara gelmişlerdir. Bırakın bunlan bu yet-
kililere lütfen.
•Adapazan'nın venmli toprakları üstünde Toyota
fabrikasının kurulması üzerine. açılışta verdiğiniz
demeç... Burada yetiştirilecek patatesin. lahananın
tümünün bir tek Toyota aracının değerini karşılama-
yacağını söyleyerek. verimli topraklanmızın tahn-
binde sankı öncü rolü oynadıgınız düşüncesine kapı-
labilir insanlarımız. Anadolu bir Japonya mı. bir
Danimarka mı ki toprak. yer sıkıntısı olsun? Toros-
larcian Çukurova'ya inerken. sarp dağlar bittikten
sonra verimli topraklara inmeden. hafif taşlı. verim-
siz. nispeten hafif dalgalı yerlerdururken. biraz ilave
masraftankaçmakiçin.sanayicilerkıydılaroovalara.
•Gençlere güvenelim. Yeni yetişen genç liderlere
deneylerinızi aktann Sayın Demirel. Saygılannıla.
M. Selim Okçay Avukat-Emekli Asker
ÇEYREK FINAL İÇİN
SON ADIM...
DIJON
KANTARIN TOPUZU
T
TARTISMADA
^ ^ • ^ 1 Kadir Çelik'in hazırlaytp, sunduğu canlı tartışma programı
^J | ^ | 'Kantarın Topuzu", bu hafta DEP'in Muş Milletvekiii Sırrı Saktk'la,
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yalçın Öğütcan'ı karşı
Sarı-Lacivertliler Avrupa Koraç Kupası'nda çeyrek final karşıya getiriyor.
1
"MJ^^fMıM^^JÎM,X§^nızca K o n a
' 6'da! Kamuoyunu uzun süredir meşgul eden DEP Davosı'nın konu edildiğt
i program, heyecanlı
f bir tartışmaya
dönüşüyor.
•Nl
>*•»
Eşitler Arasında
Bir Eşitsiz...
Avrupa Birliği adında bir uluslararası kurum var; kı-'
saca AB diye vurgulanıyor.
İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra başlayan
uzun bir sürecin sonunda AB'ye ulaşıldı. Bu işin kö-
keni 1951 'de Paris'te imzalanan "Avrupa Kömür ve.
Çelik Topluluğu" ile başladı; zamanla örgütün adla-,
rı birbiri ardına değişti; bir süre "Ortak Pazar" den-
di, daha sonra AET (Avrupa Ekonomik Topluluğu) di-
ye anıldı; kurumlaşmayıl yıl derinleşipgenişledi, so-
nunda AB'ye varıldı.
Avrupa'nın yaşadığı siyasal ve ekonomik bütün-
leşme sürecine katılmak isteyen Türkiye, 1959 yılın-
daüyeliğealınması için başvurdu; 1963'te "Ortak Pa-
zar" ile Ankara arasında imzalanan anlaşmaya göre
-tam üye değil- aday üye olduk; o gün bu gündür,
AB'nin kapısında bekliyoruz. ;
Kapı açılmıyor.
•
Kaç yıl geçti?.. -
Ben diyeyim 36, siz deyin 30!.. Aradan geçen sü-
rede Ispanya ile Portekiz faşizmden kurtuldular, de-
mokrasiye geçtiler, örgüte girdiler; Türkiye ile birlik-
te başvurusunu 1959'da yapan Yunanistan 1981 'de
AB'nin üyesi oldu. ,
Türkiye bekliyor...
Niçin?..
Bu soruya yanıt vermek için "çünkü" diye lafa baş-
landı mı, söz uzar. Avrupa, Türkiye'yı bağrına bas-
mıyor, Müslüman olduğundan mı?.. Demokrasiye
aykırı durumundan mı?.. Kalabalık bir ülke olduğu
için mi?.. Ekonomik yapısının geriliğinden mi?.. Bu
gibi durumlarda soru-yanıt ikilisi karmaşıklaşır, yanıt
çoğunlukla bir bileşkeden oluşur.
•
Herneyse...
Ankara "aday üye" olarak AB'nın kapısında otuz
yılı aşkın bir süreden beri beklerken, bir süreç daha
doldu, "Ortaklık" ile 1973 yılında düzenlenen bir yü-
kümlülüğe göre Avrupa Gümrük Birliği'neTürkiye'nin
girmesi gerekiyor...
Girelim mi?.. v
Girelim: ama, hesaba göre Türkiye önce AB'y^
üye olacaktı: örgütün sagladığı yetki ve görevlerle
donanacaktı; sonra da bir süreç içinde gümrük bir-
liğine girecekti.
Olmadı... . ,
Şimdi olan ne?..
Ister inanın, ister inanmayın, Avrupalı, Türk'ü hem
AB'ye almıyor, hem de gümrük birliğine almak için
nazlanıyor; ama. alırsa olayın adı ne olacak:
"Zafer!.."
•
Çok değil, daha bir hafta önce, Türkiye'deki 8 bü-
yük üniversitenin 20 fakültesindeki çok sayıda bilim
adamı, gümrük birliği konusunda ortak biraçıklama
yaparak gerçekleri kamuoyuna duyurdular...
Es geçildi...
Okumayanlaraduyururum; Prof. Dr. Erol Manisa-
lı'nın gümrük birliğine ilişkin son makalesi dünkü
(31.10.1995 günlü) Cumhuriyet'te yayımlandı. İşin
aslını astannı bilenler, Anadolu'daki 60 milyonluk pa-
zarın pazarlıksız AB'ye sunulmasındaki "zafer"\n ne
olduğunu soruyorlar, ama yanıt alamıyorlar.
Türkiye gümrük birliğine girince, üye olmadığı Av-
rupa Birliği'nin aldığı bütün kararlara uymak zorun-
dadır. AB'nin alacağı kararlar ise -ekonomiyle siyaset
birbirine bağlı olduğundan- Türkiye'nin dış poli-
tikasında sorunlar yaratacak sonuçlar doğurabile-
cek...
•
AB (Avrupa Birliği) diye bir örgüt var..
Örgüte üye değilsin, gümrük birliğine giriyorsun...
Eşitler arasında bir eşitsiz oluyorsun..
Neresi "zafer" bunun?..
1951-....
Anadolu'nun tarihsel ve kültürel derinliği ışığında
Anadolu aydınlanmasına gönülden katılan, onu
yaşamaya çalışan ve bu hareketin
örgütlenmesinde aktif görev alan, hoşgörülü.
sakin ve sabırlı insan
SİNAN ŞEN
kardeşimizi kaybettik.
Anısını gönlümüzde yaşatacağiz.
ANADOLU AYDINLANMA \\KFl
TEŞEBBl 8 ITELERİ
^ r Kanal 6 "TOj
Turan Dursun'un kaybolan başyapıtı bulundu
KUTSAL KİTAPLARIN
KAYMAKLARI
• 'Efendi Tann'yı efendiler yarattı 9 Kuran'da ölüm
sömürüsU • Tanrının krallığı, tahtı, saray erkanı
9 Tektanrıcılıktaki çoktanrıcılık 9 Muhammed ve maddi
çıkar, Muhammed'in serveti 9 Muhammed'in mucizeleri
ve büyücülüğü 9 Tann ile Muhammed'in namaz pazarlığı
Doğu Perinçek Aydın kavramına sosyolojik bakı;
Melih Cevdet Anday, Enis Batur, Tahsin Yücel, Ahmet Cemal
ve Ataol Behramoğlu'nun yaptığı aydın tartışması üzerine
Prof. Dr. Metin Özbek insan evriminin ilk basamaklan
Muazzez llmiye Çığ Atatürk ve Türfciye'de arkeoloji
y a : Jafak Alpay. Kean Arslanoğlu. Burhan Aytuğ, Can
Bilgin, Yikel Çağlar, Şene Ergin, Hikmet Gökalp, Firdevs Gûmûşoğlu,
Ahmet Inam, Ali Nesin, Eren Omay, Yaman ön, Hayal ÛîkıK.
Rennan Pekünlü, Sargur Tont, Cemal Yıldırım
Abon* kofUİUrı: Yurtiçi 6 aylık 300.000 TL. yıllık 600.000 TL.
Avrupa ve Ortadoğu yılhk 60 0M, Amerika ve Uzakdoğu 60 t
Abon* b*d*li ifirv Ender Helvacıoğlu Türkiye İş Bankası Istanbul-
Kızıltoprak Şubesi Hesap No: 1071 343S39 Potta Çeki No: 673654
Yuışma Adnsi: Yol sokak, Polat Celil Ağa Işhar.. Kat:5
MetidiyekSy/ktanbul" T»fc (0212)212 1066 Fu: (0212) 2884805
Kiisım savısı bavilerde