23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 EKİM 1995 PERŞEMBE 14 KULTUR Karikatürcüler Derneği, bu akşam düzenlediği onur gecesiyle Ali Ulvi Ersoy'un 50. sanat yılmı kutluyor 'Çizmek, heyecan veriyor bana' MAZtZEKREN V'anm yüzyillık bir mizah maratonu- nu çalışrna temposu ve iş disiplininden hiçbir şey yirrmeden sürdürüyor Ali IT- viErsoy. Karkatürcüler Derneği'nin 50. sanat yılı onuruna vereceği ödülle ilgili düşüncelerin; almaya gittiği mizde de ay- nı iş ciddiyetiyle karşılıyorbizi Gazete- ye yetişîireceâi günlük karikatürünü bi- tirmeden söyleşiye başlamak istemiyor. Biz. kedisi Kedi'yleoynarken. birbirin- den ilginç tablolarla. kitaplarla donan- mış. adeta birmüzeyi andıran evin salo- nuna. aynntıhbiçimdeokunmuşgazete- lere. üzerine notlar konulmuş çeşitli ki- taplara göz alıyoruz. Eşi Alev Hanım. bizi yalnız bırakmıyor. sıcak konukse- verlığiyle börek veçay sunuyorbize. Ali Ul\ i. berTzeri güç bulunur. ona çok yakı- şan çalişma mekanında kankatürünü ta- mamlıyor. Sohbetimiz süresınce ne den- li titiz biçimde gündemi. dünyayı izledi- ğine ve edebıvat. felsefe. sinema. plas- tik sanatlarkonusunda ilginç yorumlan- na tanık olıtyoruz. Gazeie karikatürü çiz- diğini özellikle vurgulayan Ali Ulvi. ar- tık sanatsal anlamda karikatür çizmek is- tiyor. Biz de bunca yıllık çalışmanın bir albümde toplanmasinı ve arzuladığı gi- bi sanatsal karikatür çizmeye bir an ön- ce zaman ayırmasmı diliyoruz. l950yılındanbuyanagazetemizdeçi- zen. karikatiirsanatçısı Ali Ulvi Ersoy'un 50. sanat yılı onuruna. Karikatürcüler Derneği bugün Ankara Devlet Konuke- vi'ndebironurgecesidüzenleyecek. 15. Uluslararası Nasreddin Hoc3 Karikatür Yanşması'nınödül törenin de gerçekleş- tirileeeği gecede Kültür Bakanı Köksal Toptan. Karikatürcüler Derneği nin onur plaketini AJi I M Ersoy'a verecek. Gazete karikatürü ile sanatsal karika- tür arasında bir aynm yapılması gerekti- ğine inanan Ersoy"un yapıtlanndan olu- şan mini birsergi Konukevi Salonu'nun girişinde görülebilecek. - Karikatürü nasıl tanınılıyorsunuz ve karikatürlerini/i bu tanım içerisinde na- sıl değerlendiriyorsunuz? ALİ ILV İ ERSOY - Karikatür denil- diği zaman birşeye dikkat ettim: karika- tür hakkında yorum yapanlar veya bir yargıya varmak isteyenler kankatürü tek bir tür zannediyorlar. Halbuki insanın kaç boyutu varsa karikatürün de o kadar türü var. Benim yaptığım gazete karika- türü.yabancılanneditorial karikatür de- diği tür. Editorial karikatür siyasal ve sosyal. yani genel olarak gazeteye yan- sıyan aktüel olaylarnı mizahını içerir. Bunun yanında eğlendirici karikatür, bi- limsel dergilerde yer alan karikatür.. gi- bi pek çok karikatjr türiinden söz edebi- liriz. Bunlann herbiri birbirlerinden ay- n şeyler. Bunların yanında birde karika- tür sanatı var. Bizim yaptığımtz karika- tür sanatı değil. benim yaptığım bir ola- yı mizah ve çizgi boyutunu katarak yo- rumlatnak. - Sanatsal karikatürün ayırt edici özel- likleri nelerdir? ERSOY - Sanatsal karikatür yazısız olurvekendi dışı ileilişki kurmaz: insa- nın değişmeyen sorunlarını çizer. Bu an- lamda evrenseldir. Biz siyasal ve sosyal olaylan anlatıyoruz. Doİaytsıyla bizim yaptığımız karikatürleri sanatsal karika- tür olarak nitelendirmek doğru olmaz. Bizim yazısız karikatürlerin hepsi kendi dışı ile ilişki kuruvor. Bu yüzden gazete karikatürlerini. sanatsal karikatür olarak nitelendirmiyorum. Gazete karikatürün- de anlam olayla beraber vardır ve olay bittikten sonra anlam ortadan kalkar. enim yaptığım gazete karikatürü, bir olayı mizah ve çizgi boyutunu katarak yorumlamak. Bunu sanatsal karikatür olarak nitelendirmiyorum. Çünkü gazete karikatüründe anlam. olayla beraber vardır. Aslında bir karikatürist bütün zamanını gazete karikatürü çizmek için harcıyorsa o, ileriye kalmaktan bir fedakârlık yapıyor demektir. - Karikatür çizmeden önce resim yap- tınız. Resimden karikatüre geçmenin avantajlan neler ? ERSOY-Aslında resim derken Türki- ye'de terminoloji biraz kanşık. Resim. doğadaki herhangi bir şeyi doğrudan doğruya çizmek değildir. Belirli bir*ko- nunuz vardır veo konudan espri çıkanr- sınız. Espri. resmin iç biçimidir. Bunudış biçime çizgi ile aktanrsmız. Resim ora- da devreye girer. Resim çizgilerin. leke- lerin birkompozisyonudur. Resme değe- nni veren o kurgudur. Resimden geldi- ğiniz zaman bu kurguyu dogru yaparsı- nız. gelmezsiniz bu kompozisyonu sağ- layamazsınız. Karikatür yaparken. re- simden geldiğim için bunun büyük fay- dasını gördüm. - Zaman içerisinde çizgilerinizde nasıl bir değişiklik oldu? ERSOY-Çizgimönceleriabaıtmalıy- dı. Yeni başladığım zaman kendi resim çizgimi bırakıp tipleri. hareketleri abart- malı çiziyordum. 1972-73 yıllannda Chaplin'in bir yazısını okudum. Chap- lin'in yaztsında geçen. "Tek başına ko- mik olmak acıklıdır. Çünkü tek başına hiçbir şey konıik değildir. Komiklik. du- rumların ilişkisinden,çelişkisinden orta- yaçıkar" ifadesi kafamda bir ısık yaktı. Gerçekten. tek başına komik olsun diye çizmek tamamıylayanlış. Otarihten son- ra karikatür çizerken abartnıaya son ver- dim ve resim çizgimi kullanmaya başla- dım. - Sizin kuşağını/da Türk karikatür sa- natında ne gibi gelişmeler sağlandı? ERSOY-Biz 1950kuşağıyız. Bızden önceki kuşak. karikatürü Türk halkına sevdirmişti. Biz hazıra konduk. '50 ku- şağının özelliği. yazısız karikatürü ge- tirmesi. Konuyu ele aldığınız zaman mi- zahı çizgi ile anlatmanız gerekir. yazı ile değil. Biz bütün siyasal. sosyal olaylan yazısız olarak çiziyoruz. Aslında bizim yazısızolarakçizdiğimizkarikatürlerde yazılı. Çünkü bir siyasi olayı çiziyorsu- nuz. Eğerokuyucu. çizdiğiniz karikatü- rün konusu hakkında bilgi sahibi değil- se o karikatür tamamıvla anlamsız. De- mek ki kankatürün görünmeyen bir ya- zısı var ve o yazı. okuyucunun kafasın- daki bilgi. Bu anlamda bizim yaptığı- mız. gerçek yazısız karikatür değil. - Resimden karikatüre geçmenizin se- bebi neydi? ERSOY' - Başlangıçta ressam olmak istivordum Anıa benim gençliğimde re- sim para etmiyordu. Önceleri dergilere resim çiziyordum. Sonra siyasi gazetele- re resim yapmaya başladım. Hem haya- tımı kazanmak istiyordum hem de miza- hayatkındım. Ikisini biraradayürütebil- mek için gazetede karikatür çizmeye baş- ladım. - Karikatür çizerken konu sıkıntısı çe- kiyor musunuz? ERSOY-Türkıye gibi sorunlannı çö- zememiş toplumlarda karikatür konusu boldur. Bütün sorunlarını çözmüş top- lumlarda karikatür zor gelişir. Toplum olarak biraz da mizaha yatkınız. Bir Nas- reddin Hoca. bir İncili Çavuş bu toplu- mun içerisinden çıkmış - Türkiye'de karikatür sanatını nasıl değerlendiriyorsunuz? ERSOY' - Türkiye'de karikatür sanatı- nı temsil eden karikatürler ancak yanş- malarda ortaya çıkıyor. Yanşmalara ka- tılan çok iyi karikatüristler var. Eğlendi- rici karikatür veya gazete karikatürün- den söz edersek onların arasında iyileri de var kötüleri de. - Bu anlamda. sanatsal karikatürler ancak yarışma platformlarında nıı yer bulabili>or? ERSÖY - Yarışmalarda jüri. sanatsal karikatürlere prim veriyor. Dolayısıyla yarışmalarda sanatsal karikatürlere rast- lamanız çok doğal. Türkiye"de basın. sa- natsal karikatüre kesinlikle yüz vermi- yor. Ben sanatsal karikatür çizmek iste- diğim zaman onu bir siyasal olaya adap- te ederek çiziyorum. Bu kankatürün Si- yasi yönünü ortadan kaldınrsanız da o kendi içinde aynı anlamı ifade eder. - Karikatür ile diğer sanat dallan ara- sında nasıl bir ilişki var? ERSOY-Karikatürcü. bütün sanat dal- lanndan etki alır. Bu bilınçli de olabilir bilinçsız de olabilir. Karşılıklı bir etki söz konusu. Ama şiirle karikatür arasın- da çok büyük bir yakınlık var. Temelde şairde. karikatürist de metaforlardan ya- rarlanıyor. Şair. metaforlan sözcük ola- rak; karikatürist. görsel olarak ele alıyor. - Bugüne kadar albüm yayımlama- nızın ve sergi açmamanı/ın nedeni ne- dir? ERSOY'-Ben vaktimi birkaç şeye ayır- dım. Birisi okumak. binsi çizmek. birisi de yaşamak. Bunlardan vakit bulup da al- büme. sergiye zaman ayıramadım. Bana çizeceğim karikatür heyecan veriyor. da- ha önce çizdiğim degil. Çizdiklerimi iop- layıp sergi açmak ilginç gelmiyor. Ya- şım geldi "| 'e. biraz geciktiğimi hisse- diyorum. Aslında bir albüm sahibi ol- mak gerekir Birçok yayınevinden. "Al- büm çıkaralım, karikatürleri bizseçeriz; sizin zaman ayırmanıza gerek yok" gibi teklitler de geldi. Başkasınm da seçme- sine rıza göstermiyorum. Çünkü ben iyi şeyler de yaptım. kötü şeyler de. Kötü şeylerin beni temsil etmesini istemem. Kendi kendime. "Henüz gencim: >-aşla- nırsam. artık yüz yaşıma gelirsem mi.. bir albüm yapanm" diye de düşünüyo- rum. Tek başıma sergi de açmadım. En azından sergiye ayıracağım zamanda iki kitap okurum . - Her gün gazetede karikatürçizmenin. yaratıcıİığı önleyici bir yönü var mı? ERSOY' - Gazete okuru. sanki bütün dünya siyasal ve sosyal olaylardan iba- retmiş gibi algılıyor. Gündemi takip et- meniz gerekiyor. Aslında aktüalite deni- lince sadece siyasal. sosyal olaylar yok ki. Aktüalitenin içine bir kitap. bir şiir. bir sinema da girebilir. Bunlann karika- türünü yaptığınız zaman gazete okuyu- cusu itibaretmiyor. Böylebiralışkanlık. insanı kısırlaştınyor. Sanatsal anlamda karikatür çizmek ve ona zaman ayırma- yı çok istiyorum. - Gazetede çizerken siyasal bir baskıya maruz kalıyor musunuz? ERSOY -Gazete benim yüzümden ka- panmak istemez. Baskı dönemlerinde karikatürcü öyle çizer ki yargıç anlar. ama yasada ceza verecek İcadar açıklık da olamaz. Bu sadece benim değil. dün- yanın heryerinde karikatüristlerin uygu- ladığı bir yöntemdir. Aslında bir karika- türist bütün zamanını gazete karikatürü çizmek için harcıyorsa o. ileriye kalmak- tan bir fedakârlık yapıyor demektir. ArifDamar'ın 70. yaşı kutlandı Kültür Servisi - Türkiye Yazarlar Sendikası ve PEN Yazarlar Derneği tarafından Arif Damar'ın 70. yaşı onuruna düzenlenen gece Küçük Sahne'de gerçekleştirildı. Geceye Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Ataol Behramoglu, PEN Yazarlar Derneği Başkanı Şükran KurdakuL \'arlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Enver Ercan. şair Adnan Özer. Sevhan Erözçelik v e Şaban Ormanlar katıldı. Ataol Behramoglu. Damar'ın şiirindeki yalınlık ve içerikteki insaniliğe dikkat çekerek Damar'ın şiirini Van Gogh'un resimlerine benzetti. Behramoglu. şairini dizeleri işlemekteki ustalığına dikkat çekerek İlhan Berk'ın Damariçin "Şiirimizin soğuk demircisidir'" dediğini anımsattı. Şükran Kurdakul. Arif Damar'la tanıştığı 50"li yıllan ve birlikte çıkardıklan Yeryüzü dergisi günlerini anlatarak ArifDamar'ın Nâzun ve Garip şiirleri arasında kendi özgün dilini oluşturduğunu söyledi ve Damar'ın. baskılar ve zorluklar içerisinde şiirini geliştirdiğini belirterek Cemal Süreya'nın Arif Damar için söylediği ''Bütün bu deneyimlerden ipek gibi bir şiir çıkarmıştır" sözleriyle konuşmasını bitirdi. Enver Ercan yaklaşık 15 yıldır yüreğinde sürekli yer tutan Arif Damar"ı Dağlarca, Aksal. Siireya gibi isimlerle birlikte katıldığı Kadıköy'deki sohbetlerde tanıdığını \e kendisinde. "kıpır kıpır. içten" bir insan izlenimini bıraktığını anlattı. Adnan Özer. Damar'ın romantik. devrimci şiirimizın en önemli isimlerinden birisini olduğunu söyleyerek onun bir şiir çapkını olduğunu ve her an şiirle karşılaşacakmış gibi heyecanlı olduğunu belirtti. Seyhan Erözçelik de Arif Damar için "Kedi gibidir. Bağımsı/, ama sahibine düşkün" nitelemesini yaptı. Şairin eski arkadaşlanndan Şaban Ormanlar da Arif Damar'ın sanatla birlikte politikaya da adım attığını söyleyerek birlikte geçirdikleri yıllan anlam. Bu konuşmalardan sonra sahneye gelen Arif Damar yaptığı esprili konuşmada. eski arkadaşlannı burada görmekten mutlu olduğunu. bu kadar sevildiğini bilmediğini söyleyerek "Çünkü, hırçın, geçimsiz bir adamını"dedı Damar, kimsesi olmadığı zamanlarda arkadaşlarının onun kimsesi olduğunu belirtti ve "Böyle gecelerde övgüler abartılır, gerçekten onlara lavık olabildim mi diye düşünüvonım" dedi. Gülsen Tuneer'in sunduğu gecede. Damar ın şiirleri okundu ve sanatçının şiirlerinden bestelenmiş şarkılar seslendirildi. 4.Uluslararası tstanbul Bienali'nde yer alan Makedonyalı Zaneta Vangeli: Sanatçı, önceMde dünyaya aittir DLYGL DLRGL'N 4. Istanbul Bienali'nde yer alan Makedonyalı Zaneta Vangeli. sana- tın yaşamdan ayn düşünülemeyeee- ğine inanan genç bir sanatçı. 1981- 84 yıllan arasında Üsküp Güzel Sa- natİar Akademisi'nde. 1984-88 yıl- lan arasında ise Frankfurt "'Stadelsc- hule" Devlet Güzel Sanatlar Akade- misi'nde öğrenimgörcn Vangeli. \a- şamını iki farklı ülkedei Almanya ve Vlakedonya) sürdürüyor. Vangeli'nin yapıtları arasında video dalında "l9Q2'de "Porta"' (10 dk.). 1993'te "Aziz Antonios'un Baştan Çıkanlt- şı" (12 dk.) ve I994'te "Nightan" (124 dk.) adlı çalışmalar yer alıyor. Bıenalin sergi mekanlarından Antre- po'da 7 dakikalık bir v ideo enstalas- yonu sunacak olan Vangeli. sanat- tekrıoloji-yaşam ilişkısınin. sanatsal üretim üzerindeki belirleyici etkisi- ni ele alıyor. Zaneta Vangeli ile "Flu- xus** sergisinin açılışında söyleşiyo- ruz. -"Orientation" sizinçalışmalannı- za nasıl yansıyor? VANGELİ"- Bienalde yer alıp al- • Makedonya ile Almanya arasında bölünen yaşamımın. hem avantajlan hem de dezavantajlan var elbet. Oysa. insan Doğulu ya da Batılı olsun. belli bir hareket noktasından yola çıkarak kendini tanımlar. Dışavurum tarzındaki farklılıklara rağmen sanatçı. orijini ne olursa olsun öncelikle dünyaya aittir. (Fotoğraf: ERZADE ERTEM) mayacağım henüz belli değilken de butema üzerindedüşünüyordum. Bu bakımdan. temaya yönelik bir hazır- lık yapmadım. Sanırım, her sanatçı. dünyayla. yaşadığı coğrafyayla iliş- kilı kafasında anlaınlandırnıa süreci yaşar. Sanatıyla yaşanıa karşı tavrı. duruşu nedir sorusunun peşinde ko- şar. Sanat. tek başına düşünülebile- cek bir olgu değildirzaten. Sanatçı da iç dünyasmı bir şekilde dış dünya ile bııluşturmalıdır. Temanın bana ilginç gelen yanı da iştebuıç vedışdünya- lar arasında yaşanan deneyler. - Performanslaruiızda bireyin or- yantasyonu üzerine belli biryanıt arı- >or musunuz? VANGELİ - Oryantasyonu. insa- nın karşılaştığı sayısız duruınlan. olanı ve olmayanı. göstermek istiyo- rum. Soyutlamalardan yola çıkarak örneğin var olan nesneler dışında ol- ması gerekenleri desergilıyorum. Bu anlamda aradığım belli bir yanıt. an- latmak istediğim belirli bir şey yok. - Sanatınızı besleyen kaynaklar ne- ler? Yapıtlarınızı hangi durum ve ko- nulardan yola çıkarak ohışturuyorsu- nuz? VANGELİ - Sembollerden çok fazla yararlanıyorum. Bunun yanı sı- ra bilim. teknoloji. felsefi anlamda soyut bilgi de beslendiğim kaynaklar arasında. Çalışmalanmdagöreceli ve soyut kavramlar. insanlar arasındaki çatışmalar, zıtlıklarön plana çıkıyor. Felsefe. doğal olarak bütün bunlann başında geliyor. - Bienale kahlan yabaneı bir sanat- çı olarak Türkiye ve Türkiye'de sanat üzerine daha önce bilgi edinme şan- sınız oldu mu? VANGELİ - Türkiye'ye daha ön- ce sadece bir defa geldim. Bu yüzden bilgi sahibi olmaktan çok. bazı izle- nımler edinebılme şansım oldu. Ta- bii bu izlenimlerde Istanbul'la sınır- lı.Ancak şunu rahatlıkla söyleyebili- rim. İlk dikkatimı çeken. insanların açıklığı. Özellikle modern sanatlara müthış bir açık görüşiiilükle katılı- yorlar. Görebildığim kadarıyla bura- da oldukça aktif bir sanat izleyicisı var. Kendine sunulanla yetinmiyor. Sanatagösterilensaygıdaçokügimi çekti. - İki farklı ülkede yaşamak, dola- yısıyla farklı değerler arasında gidip gelmek sanatınızı nasıl etkiliyor? NANGELİ - Makedonya" ile Al- manya arasında bölünen yaşamımın, hem avantajlan hem de dezavantaj- lan varelbet. Zıtlıklan bazen çok kat- lanılır olmasa da doğal karşılamak zorundayız. Özellikle Doğu ve Batı arasında sanatsal açıdan karşılaştığımız zıt- lıklardan söz ediyorum. Oysa. insan Doğulu ya da Batılı olsun. belli bir hareket noktasından yola çıkarak kendini tanımlar. İnsan olmanın. sa- natçı olmaktan daha önde geldiğini düşünüyorum. Dışavurum tarzında- ki farklılıklara rağmen sanatçı. oriji- ni ne olursa olsun öncelikle dünyaya aittir. Yaşamın kendisi ise asla taklit edemediğimiz bir sanattır. Böyle dü- şünen insanları "dünya sanatçısı" olarak da tanımlamak mümkün. - Bienal dışında hangi uluslarara- sı etkinliklerde yer aldınız? VANGELİ - Geçen yıl. Kopen- hag'da Avrupa"nın 28 ülkesinden 60 sanatçının katıldığı Avrupa sanatı ko- nulu bir sergide yer aldım. Biealden sonra da tamamlamam gereken bir televizyon filmi senaryosu var. Film, Makedonya televizyonu ıçın çekili- yor. - Almanya'da yaşıyor oluşunuz, Fluvus ile de bir tanışıklığı getiriyor lıerhalde.. VANGELİ - Kuşkusuz... Fluxus sanatçılan. doğal olarak hayata bakı- şımı.algılayışımı vedüşüncebiçimi- mi etkilediler. Bu anlamda Üsküpte- kı sanatçı arkadaşlarıma oranla daha ^anslı olduğum kesin. Burada yapıt- ları sergılenen sanatçılardan H. Christiansen, özellikle çok etkili ol- du. Kendisi. benim yaptığım bir vi- deodaycraldı. Beuys'unetkisı iseel- berte tartışılmaz. Frankfurt'ta yaşı- yor olmam. Beuy s üzerine daha çok bilgilenmemi vedüşünmemi sağladı. Beuys Almanya'da. Avrupa'nın hiç- bir ülkesinde olmadığı kadar etkili bir isim. IŞDLDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİ1E Sonbahar ve Haşim Sonbahar gelip çattı. Ağaçlar yapraklannı dökü- yor. Sararmış yapraklar yollarda bir hüzün gölü oluş- turuyor... Sonbaharda bir hüzün kaplar içimizi. Gökyüzü gri- dir; tanımsız bir keder vardır. Boğaz'ın maviliği de bir başkadır. Sanki gökyüzüne bakıp da ağlamıştır. Sonbaharda poyraz esmeye başlar. Kazaklar hava- landınlır. naftalin kokusu geçer; pastırma yazından sonra kış kapıdadır. Sonbahar denilince hüzün gelir akla. Sonbahar ile hüzün denilince de Ahmet Haşim anımsanır... Şairin yaşamının son günlerinde yazdığı; bitme- miş bir şiirin ya da bir kıtanın iki dizesinde sonbahar mevsiminin en güzel betimlemelerinden biri yer alır: Bir kuş düşünür bu bahçelerde Altın tüyü sonbahara uygun. Çocukluğumuzda, okulda evde büyüklerimizin söyleyedurduğu; çoğumuzun şiirle "ilk köprüleh" kurduğu; kulaklarımızdangitmeyen, belleğimizinbir köşesinde yer etmiş Haşim'in dizeleri vardır: Âğır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak. Hiçyüksünmeden, gönüllüceezberleyip "fikiryü- rütmüşüzdür" birçoğumuz. ileri sürdüğümüz dü- şünceler, basit ve genellikle şiirle birlikte bize verili- olanlardır ama; yine de merdivenlerin bir yaşamı simgelediğini konuşmak, o zamanlar için hoş keyif- lerdir. Belki de çoğumuz, ilk sevgililerimize ezberden okumuşuzdur, bir etki yaratmak için ya da peşinden koştuğumuz kızlara... Ozcesi bizim kuşağın ilk- gençliğinde de Merdi- ven'i ezberleme geleneği sürmüştür... • Çağdaş Türk şiirini etkilemiş şairlerden biridir hiç kuşkusuz Haşim. Edebiyatımızın seçkin şairlerin- dendir. Bir "Haşim dönemi" vardır ve o tabii ki bu- nun eksenindedir. Ahmet Hamdi Tanpınar, şöyle diyor: "Biz ilk defa olarak Ahmed Hâşim ile Avrupalı ma- nasında ve beşerinisbette büyük şâiri tanıdık; şiirin' arkasında bütün birestetik ve nizam âleminin mev- cudiyetindeki zarûreti öğrendik." Sonbahann gelmesiyle -her ne kadar hüzün var- sa havada- bir coşkuyla Ahmet Haşim'in yapıtları- na yönelmeli; kitap okumanın, şiir okumanın coşku- suyla... Bir kez daha Haşim'in şiirierini, düzyazılannı oka- malı. Haşim'in düzyazıları da zaten birer şiir değil mi? "Haşim 'in nesri, onun rüyasıyle hayat arasına atıl- mış bir köprüdür" diyor yine Tanpınar... Dergâh Yayınları'ndan geçen yıllarda Haşim'in "bütün yapıtları" yayımlanmıştı. Haşim'i tanımada, oldukça önemli bir çalışma. Inci Enginün ile Zeynep Kerman'ın birlikte ya- yınahazırladıkları "külliyat"dörtcilttenoluşuyor. Bi- rinci ciltte şiirleri; öteki üç cilttedeyazılan, deneme-' leri, gezi yazıları, söyleşileri ve mektupları yer alıyor.- Bir de Can Yayınları'ndan çıkmış olan Asım Be- zirci'nin yayına hazırladığı "bütün şiiıieri"oden söz- etmek gerekir. Bezirci, Haşim'in birçok şiirinin, özellikle dedili es- kimiş şiirlerinin, günümüz Türkçesine "çevrilmiş"'; biçimlerini de vermiş. (Böylece, Bezirci'nin "şaira-< neliğinı'" yakalayabiliyoruz Haşim'in "hazan" kokan dizelerınde.) • Sararmış yaprakların, ıslak istanbul sokaklanna düştüğü bir sonbahar günü, Haşim'in Piyale'deyer alan Sonbahar adlı şiirini birlikte okuyalım: . Bir taraf bahçe, bir taraf dere ' Gel uzan, sevgilim benimle yere, , Suyu yakûta döndüren bu hazân , Bizi garkeyliyor düşüncelere... Mustafa Ayvaz'ın pesimleri Karsu Sanat Galerisi'nde Kültür Servisi- Mustafa Ayvaz. 38. kişisel sergisini Karsu Tekstil Sanat Galerisi'nde sergilemeye devam ediyor. 1938 yılında Trabzon'dadoğan sanatçı, 1963 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-lş Bölümü'nü bitirdi. Hacettepe Cniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde bir süre görev yaptıktan sonra profösör oldu. Bilkent Cniversitesi'nde de görev yapan sanatçı. 1988'de serbest çalışmaya başladı. Hindistan. Kuveyt, Mısır, Romanya, Bulgaristan, Polonya. Belçika, Fransa. ABD. lngiltere, Cezayir ve Almanya gibi pek çok ülkede karma sergi ve bienallere katılan sanatçının üç yüzden fazla yapıtı yabaneı ülke koleksiyonlannda. iki bine yakıni da yerli koleksiyonlarda bulunuyor. Sergi, 1 kasıma kadar izlenebilir. Yıldc (brahimova konseri AKM'de Kültür Servisi - Caz yorumcusu Yıldız tbrahimova. 30 ekim pazartesi günü Atatürk Külrür Merkezi Büyük Salon'da bir konser verecek. Sanatçının Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı yararına vereceği konserde kendisine piyanoda funa Ötenel eşlik edecek. Saat 20.00'de başlayacak konserin davetiyeleri, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı'ndan (General Yazgan Sok. 10 lOTünel- Beyoğlu) sağlanabilir. Danimarkalı şair Stinus, İstanbul'da Kültür Servisi - Evrensel Kültür Merkezi'nin "Ayın Öteki Yüzü" adıyla başlattığı şiir etkinliğinin ilki. Danimarkalı şair Erik Stinus "a aynldı. 29 ekim pazar günü. saat 19.30'da Evrensel Kültür Merkezi'nde ozanla yapılacak söyleşinin yanı sıra, Kemal Özer. Ergin Koparan. Hüseyin Duygu. Güner Ener ve Zerrin Taşpınar'ın da katılıcakları şiiretkinliğinde, Stinus'un şiirlerinden örnekler okunacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear