22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 EKİM 1995 PERŞEMBE 12 DIZIYAZI İşkenceye karşı demokratikleşme D üşman olarak tanımlanmış. değersız bulunan \e aşağı- lanan ınsanlara daha kolay işkence yapılabileceğinı be- lırtmıştik Ancak düşman tanımlaması sıklıklagenişletılerek. yay- gınhalk kesımlenni vetoplumsal katman- ları kapsar hale getirildiği içın, işkence- cılerin karşısına getinlen herkes bu tanı- ma tümüyle u> muyor. İşkençeyle sorgu- lanacaklar arasında yalnızca de\ lete kar- şı sılahlı mücadele yürüttüğü ıddıasıyla getırilen "terörisfMerbulunmuyor. Bun- lararasında. ışkenceyı yapan kişinin gün- delık yaşamında, ışçı. memur, öğrenci. doktor. a\ukat. ev kadını gibi. yakından tahıdığı ve ılişkide oldugu ınsanlar da var. Kışınin kendisine benzeyen ve tem- sil ettığı toplumsal rolü itibariyle benim- sediğı bir ınsana i şkence > apabi I mesi da- ha zor. Işkencecinin bu psikolojık enge- liaşabilmesi içın benliğınınbırbölümü- nü ızole etmesı gerekivor. Benlığın ıkı bölüme ayrılması bıçi- mınde tanımlayabileceğimız bu psiko- lojık olgu sayesinde. kişı bir vandan ya- sa ve ahlak dışı bir eylemı. görev anlayı- şıyla ve dıger grup süreçlerinin etkisiy- le sürdürüıken. diğeryandan yaşamının diğeralanlannda herhangi biri gibı dav- ranabiliyor. Birçok ışkencecının. günde- lik işi sırasında yaptıklannı aılelerinden ve en yakmlanndan bile saklaması. bu- na bir örnek. Uluslararası Af Ûrgürü'nün yayınla- nndan bildiğımız kadanyla. bazı işken- cecılerın yaptıklan işler nedeniyle kor- kular. kâbuslar. dav ranış kontrolsüzlüğü gibi psıkolojik sorunlaryaşamalan. işken- cecı kimliğini yaratan psikolojik meka- nizmalann herzaman yeterli olmayabıl- diğını gösteriyor. İskenceyi kolaylaştıran etkenler tşkenceyi kolaylaştıran bir diğer et- ken. işkence yapılan kişinin. fiziksel gö- rûnümü itibariyle bir insan olarak algı- lanmaması 2 Dünya Savaşı sırasında toplama kampları deneyimınden de bi- lındiği gibi. aynı tıp gıysıler içınde. sefil koşuîlarda banndırılan. kimlıksızleşti- rılnıiş. yalnızca bır numaray la anılan tu- tuklu ya da mahkûmlann. otorite duru- munda olanlar tarafından insan olarak algılanabilmeleri güç oluyor. Bu durum, işkencecılerle işkence nski altında olan insanlararasındaki benzerliklerı önemlı ölçüde ortadan kaldırdıği ve aşağılama- yı kolay laştırdığı içın ışkencenin önün- dekı psikolo|ik engellerin aşılmasında önemlı rol oynuyor. Işkencenin bir grup ortamı içinde ya- pılması. birey açısından işkence davra- nışını kolaylaştıran biretken. Grup içın- de ınsanlar bireyselliklerinı yitırerek top- lumsal yasaklamalann ve ahlakı değer- lenn baskısından uzaklaşıyorlar. işken- ce sırasında maske takmak ya da işken- • işkenceye karşı en etkili silah, demokratikleşme süreci. Sistematik işkencenin antidemokratik, totaliter rejimlerde daha yaygın olması, demokrasi ve insan hakları arasındaki yakın ilişkinin bir kanıtı. Bu nedenle işkencenin önlenmesi, demokratikleşme süreçlerinin hızlandınlması ile mümkün olabilir. Bu süreci tamamlayamamış ülkelerde, seçimle başa gelen yönetimler de olsa, işkence sorunu sürüyor. Türkiye buna iyi bir örnek. • işkence iddialarına karşı hükümetlerce gözden geçirilmesi gereken anlayış ve tavırlar var. Birçok hükümet, işkence iddialarını doğrudan inkâr ve reddetme yolunu seçiyor. Uluslararası Af Örgütü ve benzeri kuruluşlar, bu iddiaların titiz araştırmalara ve sağlam verilere dayanmasına dikkat ediyorlar. Hükümetlerin sık yaptıkları bir başka "yanlışlık" ise, insan hakları mücadelesini belirii ideolojilerin ürünü olarak görmek. İşkenceni Kökenleri ve Önlenmesi Dr. Metin Başoglu ce yapılan kişinin gözlennın bağlanma- sı gibı uygulamalar. bir vandan işkence- cınin kimliğini saklama çabası olduğu gibi, diğer vandan işkencecınin bireysel- likten uzaklaşmasına yardımcı oluyor. İşkencenin sistematik olarak uygulandı- ğı birçok ülkede işkenceyle ilgıli özel te- rimlergelıştirilmiş. Örneğin. ışkenceyi ya- pan kişiye "doktor". işkencenin yapıldı- ğı odaya "amelhathane". kişinin bağla- narak elektrık verildığı sandalyeye "ej- derha sandahesi" ya da insanlann kol- lan arkadan bağlanarak asılması yönte- mıne "Rlistin askısı" deniyor. Bu terım- ler. işkencenin dehşetini ve ciddiyetini ha- fifleterek. psıkolojik engelleri kaldırdı- ğı gibi, ortak bir grup kültürünün oluş- masını \e benimsenmesini kolaylaştın- yor. İşkenceye karşı en etkılı sılahın. top- lumlardaki demokratikleşme süreci oldu- ğunu vurgulamak gerekiyor. Sistematik işkencenin antidemokratik. totaliter rejimlerde daha yayguı olması. demokrasi ve insan haklan arasındaki yakın ılışkının bir kanıtı. Bu nedenle ış- kencenin önlenmesi, ancak demokratik- leşme süreçlennın hızlandınlması ıle mümkün olabilir. Bu süreçlenn neler ol- duğu yazımıaınkapsamı dışındakalıyor. Ancak demokratik toplum. yalnızca se- çımle işbaşına gelen bir yönetime sahip olmak anlamına gelmıyor. Demokrasi anlayışının toplumun bütün kurumların- ca özümlenmiş, bireyler arasındaki ilış- kilere kadar yansımış olması gerekiyor. Bu süreci tamamlayamamış ülkelerde. seçimle başa gelen yönetimler de olsa, iş- kence sorununun devam etmesı beklenır birdurum. Türkiye buna iyı birömek oluş- turuyor. İnsan hakları hareketi ve hükümetler İşkenceye iddialarına karşı hükümet- lerce gözden geçirilmesi gereken baa anlayış ve tavırlar var Birçok fıûkümet. işkence iddialarını doğrudan inkâr ve reddetme yolunu seçiyor. Bu tav ır, soru- nun üzerıne gıdılmesını engellediğı gı- bı. dünya kamuoyunda herhangi bir inan- dıncılık taşımadığı için amacına da ulaş- mıyor Uluslararası Af Örgütü ve benzeri ku- ruluşlar, bu tür iddiaları ortaya atmadan önce. iddialann titiz araştırmalara veola- bildığınce sağlam verilere dayanmasına büyük dikkat gösterıyorlar. Bu nedenle iddialan inkâr etmek. bu iddiaları sıyası nedenlerle gormezlikten geimeeğılimı ta- şıyan çevrelerdışında. hıçbır çevre uze- rinde inandırıcılık taşımıyor. Hükümetlerce sık yapılan bir başka "yanlışlık", insan haklan mücadelesini be- lıriı ideolojılenn bir ürünü olarak görmek. Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluşlann. kimı zaman sağdaki yönetimler tarafın- dan solcu. soldakı yönetimler tarafından "empenalizmin maşası" olarak suçlan- ması buna tıpık bir örnek. Batı kamuoyu, . insan hakları mücadelesinin. her türlü idfeolojiden bağımsız. behrli bir ahlak anlayışına dayanan bir hareket olduğunu aörüvor. İnsan haklan kuruluşlan, her fırsatta bunu vurguluyor ve iddialann ı doğrulu- yorlar. İnsan haklan mücadelesini sürdüren kuruluşlann varlıgı. her şeyden önce ka- muoy unda insan haklan ıhlallerine kar- şı duyarlılığın ve tepkilenn bıryansıma- sı. Bırçok insan haklan örgütü, bagım- sızlıklannı koruyabilmek için hükümet kuruluşlarından maddi destek almama- yı kendilerine temel ilke edinmış durum- dalar Dayandıklan tek kaynak, halktan ya da bağış kurumlanndan gelen bagış- lar Bugün Batı ülkelerinde çok sayıda in- san hakları örgütü var ve binlerce insan profesyonel olarak çalışıyor. Bütün bu çahşmalannbagışlarlagerçekleştinldigi düşünüiürse. halktan gelen destegin ne de- rece güçlü oldugu daha iyi anlaşılır. Sonuç olarak, işkence gibi ağır bir in- san hakları sorunu yaşayan ülkelerdekı yönetimler. insan haklan hareketinin te- mel esprisini, nereden kaynaklandıgını. bugün gücünün ne olduğunu veyann ne olacağını daha iyi anlamak zorundalar. Son 50 yıl içınde hızlanan bu hareket son on yıl içınde bıle gözle görülür bır ivme kazanmış durumda. İnsan hakları hare- ketinin en etkili silahı.kuşkusuz kitleile- tışımidır. tletışım teknolojisi ilerledikçe bu ha- reketın etkinliğinin daha da artacağı kuş- kusuz. İnsan haklan hareketinin gücü, her şey- den önce misyonunun gücünden geliyor. Birçok ülkede işkence ya da benzeri in- san haklan sorununu dolay lı ya da dolay- sız olarak yaşayan mılyonlarca insan var. İnsanlann insan haklan kavramını be- nımsemeleri, konuya karşı duyarlılık ka- zanmaları ve tepki verir duruma gelme- leri için bu ka\ ramın onlara bır kere for- müle edilmesı yetiyor. Bunun nedeni. insanlann bu düşünce modelinde kendi yaşamlanndan. yoğun duygu yükü olan örnekler bulabiîmele- ri Bu özelliği. kitleleri hızla etkıleyen diğer düşünce modeüerinde de (femınizrn,çey- fecılik gibi) görmek mümkün. 4* ;<.$*. Yarın: Toplumsal ve bireysel eğitim Uruguay'da demir çubuk üzerine oturtarak uygulanan işkence yöntemi. Türkiye He insan hakları ihlalleri S on yıllarda Türkiye'de yönetımın çeşitli kesimlerince. insan haklan ihlallerinin yalnızca Türkiye ile sınırlı olmadığı, bu suçlamalan yapanlann kendı ülkelerinde de benzer sorunlann bulunduğu sıklıkla ileri sürülüyor ve bu, bir savunma olarak kullanılıyor. Uluslararası Af ÖrgünTnün 1994 raporuna göre. bugün dünyanın 150"den fazla ülkesinde insan hakîarı sorunlan var. Bu ülkeler arasında birçok Batı Avrupa ve Kuzey Amenka ülkesı de yer alıyor. Ne var kı bu gerçeğin. bir savunma aracı olarak kullanılması mümkün degil. Her şeyden önce. kötülügü emsal gösteren savunmanın geçerliliği yoktur Aynca birçok Batı ülkesinde insan haklan ihlallen olsa da. bunlar Türkiye ve benzeri ülkelerdekı insan haklan sorunlarından nıtelik ve nıcelık olarak farklıdır. Örneğin. hiçbır Batı ülkesinde on binlerce insana sistematik olarak işkence uygulanmaz. Kımi çevreler. insan haklan konusunda yapılan iddialann sıyasi amaçlarla ya da Türkıye'yi uluslararası planda zor duruma düşürmek için kullanıidığını ileri sürerek savunmaya geçiyorlar. Dünya siyaset çevrelerinde insan hakları konusunun siyasi çıkarlara hızmet edecek tarzda kullanıldığına dair birçok örnek var. Ancak bu. ıddianın geçerlilıgıni çürütmeye yeterli değil. Bir Nazi topiama kampında sefil koşuîlarda barındırılan, kimliksizleştirilmiş mahkûmlar. Erken genel seçimin sakıncaları Prof. Dr. HİKMET SAMİ TÜRK 50. cumhunyet hükumetınin ortaklan, Türkıye'y e bir ay gibı çok değerli bir zaman kaybettirdıkten sonra 52. hükümette yenıden birleşirken 20. dönem mılletvekılı erken genel seçımınınde 24 Arahk 1995 Pazar günü yapılmasında. hatta uygulanacak seçim sıstemı üzerinde anlaşmış görünüyorlar. Acaba ka- rarlaştırılan tarıh. genel seçim yapılması içın uygun ve gerçekçı bırtarih midir? Konu. çeşitli yönlerden irdelenebılir: Eğer erken seçim kararı ya da seçim mevzuatın- dakı değışıkliklerle birlikte seçim gününü de belır- leyecek yasa. bu hafta içinde Meclis'ten çıkarılabi- lirse: seçim takvimınınişlemesi ıçinönümüzdeyak- laşık ikı aylıkbirsürekalacaktır.Türkıyede II Dün- ya Savaşı ertesinde çok partilı rejım benimsendık- ten sonra yapılan 5 erken genel seçimde Meclıs"ın seçim karan aldığı veya seçim tarihıni behrleyen ya- sayı kabul ettiğı tarihle seçim günü arasında geçen süre. 21 Temmuz 1946 seçiminde41 gün. 21 Ekım 1957 seçımınde 40 gün. 5 Haziran 1977 seçimınde 61 gün. 29 Kasım 1987 seçımınde (18. dönem mıl- letvekili genel seçımıne ilişkın 10.9.1987 tarih ve3403 sayılı kanunun bir maddesının Anayasa Mahkeme- • 24 Aralık 1995. birçok yörede ağır kış koşullannın hüküm sürmeye başlaması. bazı yerleşim bırimleriyle ulaşım olanaklannın zorlaşması nedeniyle Türkiye coğrafyasında en elverişsiz tarihtir. Aynca seçim mevzuatı. anayasaya uygun duruma getirilmeden, anayasa değişikJiklerinin gerektirdiği tedbirler alınmadan yapılacak bir genel seçim, anayasaya aykınlık tartışmalan yüzünden ülkede beklenen huzuru sağlayamaz. sı'nce iptali üzenne çıkanlan 17.10.1987 tanh ve 3404 sayılı kanuna göre 43. daha önce işleyen süreyle bir- likte) toplam 80 gün. 20 Ekım 199İ seçimınde 57 gün olmuşfur. Bu bakımdan bir genel seçim içın ıki aylık bir sürenın yeterli olduğu söylenebilir. Mev- sım koşullan açısından elverişliliğe gelince: Türki- ye'de şimdiye değin aralık ay ında bıri 9 Aralık 1973. diğen 11 Aralık 1977 gunQ olmak iızere iki kez ye- rel genel seçim yapılnııştır. 24 Aralık 1995 ıse ül- keııın birçok yöresınde ağır kış koşullannın hüküm sürmeye başladığı bazı yerleşim bırimleriyle ula- şım olanaklannın zorlaştığı bir tarıh olabilir. Her durumda bu tarih, Türkiye coğrafyasında bir genel seçim için düşünülebıleceken elverişsiz tarihtir. İşin ılginç yanı. geçen yıl 4 Aralık 1994 günü mılletve- kılı ve yerel ara seçımı y apılmasını öngören 28.9.1994 tanh ve 4044 sayılı kanunun bir maddesinın Ana- yasa Mahkemesi'nce iptahnden sonra ara seçimin 25 Aralık 1995 günü yapılması önensını elvenşsız mevsim koşullan gerekçesıyle reddedenlerın. şim- dı ülkeyı aynı tarihte genel seçime götürmek iste- meleridir. Önümüzdeki milletvekili erken genel seçimıni daha önceki erken genel seçimlerden ayıran büyük bir fark vardır. 23. 7 .1995 tanh ve 4121 say ılı kanun- la anayasada yapılan değışiklikler arasında seçım- lerle ilgıli hükümler, önemli bıryertutmaktadır. Bu değişiklıklerle yurtdışında bulunan Türk vatandaş- lannın oy haklannı kullanabilmeleri içın **uygula- nabilir tedbirler" alınacağı öngörülmüş: seçmen ya- şı 18'e indirıimış: ilk kez anayasaya seçim sistemı ile ılgih bir hüküm konularak seçim yasalarının "temsilde adalet veyünetimde istikrar ilkelerini bağ- daştıracakbiçimde"düzenleneceğı vurgulanmışim. 67): "sivasi partilerin ve adaylann seçim harcama- lan ve usuUeri"nın vasa ile düzenleneceei belırtıl- miş (m. 69); milletvekilı sayısı 550'ye çıkanlmıştır (m. 75). Şımdı bu değişikliklerin seçim mevzuatina yan- sıtılması gerekmektedır. Özellıkle yüriirlükteki se- çim mevzuatı. çeşitli hükümlenyle "terasilde ada- İet" ilkesine aykın olduğu gibi: "yönetimde btikrar* ılkesı bakımından da amaca uygun yöntemler getır- mış sayılamaz. ^urtdışında bulunan vatandaşlan- mızın oy haklan, artık onlara sadece gümrük kapı- lannda oy kullandırmak ve verilen oylan kesın se- çim sonuçlannın ilanını bırkaç gün geciktirmekten başka bir işe y aramayacak bıçimde bütün seçim çev - relenne dağıtmakla geçişrinlebilecek bir konu olmak- tan çıkmıştır. Yürürlükteki seçim me\zuatı. bu ve diğer konu- larda anayasaya uygun duruma getirilmeden, ana- yasa değışikliklerinın gerektirdığı tedbirler alınma- dan yapılacak bir genel seçim, anayasaya aykınlık tartışmalan yüzünden ülkede beklenen huzuru sağ- layamaz Kaldı kı, yürürlükteki seçim sıstemını kü- çük bazı degışıkliklerle sürdürecek ya da anayasa- y a aykın başka hükümler içerecek yeni düzenleme- lerin Anayasa Viahkemesi'nce iptal edilmesı, böy- lece seçimin 24 Aralık 1995 günü yapılamaması oluMİığı d;ı vardır SÜRECEK ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Tonguç'un Eğitim Anlayışı... Engin Tonguç'un "Umut Yolu" adlı yapıtında şu bö- lüm var: "Sirer (Reşat Şemsettin) bakan olarak 5 Ağustos 1946'da ışebaşladı. İlk gooışmelerınde. görevden ayrıl- mak ıstediğini söyleyen babama, "Birlıkte çalışacağız, senin aynlmanın hesabını meslek kamuoyuna nasıl veri- rim ben' diyen Sirer, bırkaç hafta sonra gerçek yüzünü göstermeye başlar. Bakan odasında aralarında büyük bır tartışma çıkar. Seslen dışanya kadar taşmaktadır. Son söz olarak Sirer: - Senin çoluk çocuğunla birlikte belini kıracağım. der. ' Babam çıkıp gider. 21 Eylül 1946'da llköğretım Genel Müdürtüğügörevın- den alınmıştır. Inönü ıle ilışki çok daha onceden kesilmiş- tir. Seçimlerden sonra bır daha Koşk'e çağnlmamıştır. Son görüşmelerinden birisi çok tatsız geçmiştır.Ozamana ka- dar llköğretım Daıresi'nin özlük işlenne kanşmayan Inö- nü, bir enstitu müdürünün görevinin değıştinlmesıni ıs- ter. Yapılmış bırtakım ıhbar vejurnallerın etkisinde kaldı- ğı anlaşılmaktadır. Ogece Köşk'te babamdan başka Baş- bakan Saraçoğlu ve Milli Eğitim Bakanı Yücel (Hasan AJi) vardır. Ikisi de susarlar. Babamın karşılığı o gune ka- darkı ilişkilennde görülmemiş sertliktedır. - Bir kez kelle vermeye başlarsanız, sıra bir gün size kadar gelir! Ortalık buz gibi olur. Inönü işi şakaya çevirir." (s. 96- 97) Yıl 1950'ye gelince, Mahmut Makai'ın "Bizim Köy"ü, Tonguç'un da yurtseverlenn de yüreğıne su serper. Ton- - Kazığı sağlam çakmışız, der. 8.2.1950'de Makal'a yazdığı mektubun girişinde şöyle der: "Varlık'ta çıkan yazılannızı okuyonım. Bizım Köy adlı ki- tabını da okudum. Köyün içyûzünü olduğu gibi aksetti- ren bu yazılar köy davasını ele alacak olanlar içın bır ay- ( na vazifesı görecek, onlan yanlış yollara sapmaktan kur-' taracaktır Bu bakımdan çalışmaiarın memleket için çok hayırtı olacaktır... (Tonguç'a Kitap, s. 53) Türk Eğitim Demeğfnın (TED) düzenledığı "Ismail Hak- kı Tonguç'u/toma "toplantısında konuşan Engin Tonguç, O'nun insan ilişkilerindeki özelliklerini de anlattı. Bır yer- de şöyfe dedi: " "Her şeyden önce O, ilişkilennde baskıcı. zortayıcı ve buyurgan değildir. Bu özellik şu ınançtan kaynaklanır: İşin kişilıği geliştırebilmesı, olgunlaştırabılmesı için ilk ko- şul, kişinin bu ışı en genış bir özgürlük içerisinde ve se- çimlennı kendisi yaparak, karaıiarını kendisi vererek, ça- lışmalarını kendisi düzenleyerekyapmasıdır. Ancak bu tür bir çalışma ile kışı kendı yeteneklennı tanıyıp geliştırebı- lir ve iş içindeyoğrularak kışıliğıni kazanır. Burada aıle bü- yüğü, oğretmen ya da yöneticı artık her şeyın en doğru- sunu bilen ve öğreten kışı değildir; en uygun ortamı ha- zırtayan ve yalnızca olabıldiğince genış tutulmuş bazı sı- nıriann aşılmamasına özen gösteren bırgoziemcıdir. Ama etkin birgözlemcidır vezonınlu durumlarda, özgürlük or- tamına zarar vermeyecek bır duyarlılıkla gereken düzelt- me ve yönlendırmeleri de yapacaktır Ev ya da okul or- tamında bu, ozgur okuma. düşünme, tartışma ve araş- tırma demektır, özyönetimdır, özeleştırıdır, sorumluluk yüklenmektir. Bu arada gozlemci de bır şeyler öğrene- cek ve kendiyetışme sürecinı ışletecektir. Söz konusu olan, bir karşılıklı öğrenme ve oğretme ışlevıdır. Yalnız oğre- nen ve yalnız öğreten yoktur. Ona göre bu sonuncu yön- ; tem eskımıştır. çağdaş toplumlann gereksinmelerini kar- '• şılayabilecek bır eğitim yontemı ve sağlıklı bır ilişkinin te- meli olamaz. Toplum açısından ele alınırsa, öğrenenın edil- • gen, öğretenın etkın ve sınıriayıcı, kısıtlayıcı ve baskıcı ol- makzorunda kalacağı, insan doğasına aykın boyle bırilış- kiile evde kışıliğınigeliştirememış çocuklar, toplumda da yukarıdan yönetılen, boynueğık 'uyruk'lar turetilir. Oysa kı özgürbir ortarnda, iş içerisinde yetişenler kendine gü- venen. emeğinin değerini ve haklarım bilen, bunlan ko- ruyabılen, bunun için örgütlenebilen bireyler olarak ken- dı kendisıniyöneten çağdaş toplumlann vatandaşlan ola- cakiardır. Cumhunyet vatandaşı olmak da bu değıl mi- dir? Isteraile büyüğü. isteroğretmen, isterse yönetici ol- sun. kişi. ilışkılerini bu gelışmeye yardımcı olacak, bunu sağlayacak şekılde duzenlemelıdir. Tonguç ılişkilennı bu gömşlere göre yünjtmeye çalış- mıştır." Engin Tonguç, IsmailHakkı Tonguç]un insan ılişkileri- ni anlatırken ilgınç noktalara değındi. Özetle şöyle dedi: "Bunu yaparken O, çalışan ve bir şeyler üretmeye ça- balayanlara karşı sabırlı ve hoşgörüludür. Onlann eksık- lerini, yanlışlarını düzeltmelerıni bekler, en ufak bırolum- lu gelışme gözlediğinde sabnnı sürdünjr ve tersı kanıt- lanıncaya kadar umudunu kesmez. İş yaşamındakı ilişki- lennde bu tutumuna, o kişıden alınacak verimin son dam- lasına kadar elde edilmesı amacı da eklenir..." Oğlu Engin Tonguç'un anlattığınagöre "Saoa Tonguç" düşüncelenni açıklarken kuramsal ve "kitabı" anlatımlar- dan kaçınır, düşünlenni somut örneklerle pekiştirmeyi yegler. Ona göre bir konu açık. anlaşılabılir, ölçülebılir ve tanımlanabilirolmalıdır. Belirsizliklerden, kapalı vekaran- lık anlatımlardan hoşlanmaz... İlişkilennde duyguludur, duygulara önem veren ve bunlan açıklamaktan çekınme- yen bır kuşaktandır. Ama kararlannda duygusal değildir. Engin Tonguç. konuşmasını şöyle bitırdi: "Onun insan ilışkileri, en üstün değer olarak işin kut- sanmasına, insanın doğasında sınırsız yücelme olanak- lannın vartığına, evrensel gelişmeye olan inancına ve bir eğitimcı ve insan olarak ilişkilerinı buniarın doğrultusun- da duzenleme istencine dayanır..." "Uygariığın tarihı, ışın tarihidir" anlayışında olan isma- il Hakkı Tonguç, CHP hükümetlerinden ağır darbeler ye- diği halde, duygusal davranmaz, 1950'ye gıdihrken dost- lannın CHP'ye oy vermelenni salık verir. Böylesine kızgın- lıklannı, öfkelerinı bastırabilmiş bır insandı O." • • • Bu sabah, 16 ay dört gündür Haymana Cezaevi'nde yatan Haluk Gerger. özgürlüğüne kavuşuyor. Bu akşam, Ankara'da Ali Ulvi için Karikaturcüler Der- neğı Ankara Şubesi "onur gecesi" duzenliyor. Alı Ulvı ile Karikaturcüler Derneği'nı kutluyorum. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAl* 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Korkak. alçak. kalleş kimse. II Mahsul.. Sürünün gece ya da sabaha karşı otlaması. 3/ Mezar.. Şık, lüks vegöstenşlıgiyım tarzı. 4/Güvenlık. 5/ Yıyecek bula- mayan. yoksul kımse... Bir sanat yapıtında ışlenen konu. 6/ Pedallı küçükmotosiklet... Soğurma, emme. 7/Rütbesiz asker. Çıngene- ler'ı oluşturan üç gruptan bı- nnın üyelenne verilen ad... Bılgısız, kültürsüz kımse. 8/ "Dınle sana bir edeyım .' Hatırdan gönülden geçıcı olma" (Karacaoğlan). 9/ Bovlıng oyununda dev ırme- ye çalışılan şışe bıçımmdekı tahta... Sunma. Yl KARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Dıvan edebıyatında sekı- zer dizelı bentlerden oluşan şı- ir. 2/ Yahudıler'de Tann'nın herhangi bir konuda ne düşün- dügünü anlamak içın kullanılan kutsal büyüzarlan yada çu- bukları... Bır tarım aracı. 3/ Çiğde de denılen ve süs ya da meyve bitkisi olarak yetiştırilen ağaç.. Kenar süsü. 4/Tar- la sının... Bır anlatımda venlmek ıstenen öz. 5/ Bır zaman bırımi... Katar'ın başkenti. 6/ Hastalık nedeniyle tıtreme, yüksek ateş... Su. 7/Tıpdılınde dennın kanlanmasina verı- İen ad... Uzaklık ışaretı. 8/lncekıl... Çin'ın ünlü lıderı 9/ Organızmanın herhangi bır noktasında bulunan bır hastalık olayının organizmanın başka bir yerine sıçraması.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear