Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
290CAK 1995 PAZAR • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 19
ARADABIR
Dr. ALEV COŞKÜN
• Baştarafi 2. Sayfada
Tank Zafer Hoca, bunlan anlattıktan sonra öğrencileri-
ne dönüp bu sözlerini açmaya başladı.
Bu küçücük, rengi sararmış kitap karşısında özgürlük
savaşlarının derinliğini, uzunluğunu, özgürlük denilen şe-
yin bedava olmadığını, insan bir kez daha anlıyor. Sanki
her anayasa, insan derisi ile kaplı...
Özgürlük savaşımı, insan derisiyle kaplı anayasalar için-
de, günümüzde de geçerli uzun bir gelişme çizgisi izle-
miştir.
Benim kuşağım 59'lular. 1955-1960 döneminde onun
öğrencileriydik. Öyle bir dönem ki, DP iktidarı gemi azıya
almış, özgürlükler kısılıyor, gazeteciler hapislere atılıyor,
muhalefet partisinin özgür çalışma olanakları kısıtlanıyor...
Tank Zafer Hoca, Istanbul Hukuk Fakültesi'nin büyük
amfisinde sadece anayasa hukuku değil, sonralan daha
lyi ayırdına vanyorum ki siyası tarih ve siyaset bilimi dersi
de veriyordu.
150 yıllık çağdaşlaşma olgusu ve savaşına karşı, gerici
unsurlann oynadıklan rollere değiniyor; Yeni Cumhuriyet'e
karşı 'eski muhalefeti' anlatıyor; hocamızın ağzından bal
akıyordu...
O katıksız bir Atatürkçüydü. Atatürk'ü en iyi anlayan ve
özümseyen bir bilim adamıydı. Bir yazısında şöyle der:
"Atatürkçülük ya da Kemalizm, emperyalizme karşı en
açık, en ciddi savaşı vermiş bir akımın adıdır. Kemalizm,
bırsosyal hastalığın adı olamaz. Kemalizm, azgelişmişli-
ğin adı da değildir. Kemalizm azgelişmişlikten kurtuluş
savaşının, doktrininin adıdır."
Tank Zafer 'Bir Ikı Kuşak Arasında' adlı yazısında bu-
günlere ışık tutan bir olayı anlatır.
"Yıl 1924. Eylül'ün 18'inde, büyük AtatürkRize'den Gi-
resun 'a gitmek üzere aynlmaktadır. Bir hocalar heyeti el-
lerinde dilekçe, halkın arasındaki cumhurbaşkanına yak-
laşıyor. Dilekleri: Kapatılan medreselerin tekrar açılması.
'Gazi Paşa'dan aldıklan cevap da şu: 'Siz mektep istemi-
yorsunuz. Halbuki millet onu istiyor. Bırakınız artık bu za-
vallı millet, bu memleket evlatlan yetişsin! Medreseler
açılmayacaktır. Millete mektep lazımdır."
Tarık Hoca, sankı bunları 1970'lerde 1980'lerde değil de
bugün yazmış gibi diri ve yol göstericidir.
Tank Zafer, yakın tarıhimızi çok iyi bilir. Meşrutiyet'ten
günümüze siyasal tarihimizi çok ciddi incelemiş, eserier
vermiştir. Bu nedenle, Atatürk'ü ve onun devrimci, aydın-
lanmacı felsefesini en iyi özümsemişti.
Tarık Zafer, ülkemizin yetiştırdiği ciddi ve derin siyasal
araştırmacılardan birisidir. ikınci Meşrutiyet'ten başlaya-
rak günümüze dek Türk siyasal yasamını inceleyen çalış-
malan artık klasık olmuş çok değerli kaynak kitaplardır.
Tank Zafer Hoca, sadece kürsüsünde Anayasa Huku-
ku anlatan, siyaset biliminin kavram ve kuramlannı anla-
tan durağan bir bilim adamı da değildi.
Sosyal hukuk devleti anlayışını getiren ılerici 1961 Ana-
yasası'nın yapılması ıçin kurulan Kurucu Meclis'e Istan-
bul ilini temsilen seçilerek girdı. Anayasa Komisyonu söz-
cüsü oldu. Kurucu Meclis'te çok önemli görevler yüklen-
di.
Hocamı, Hukuk Fakültesi'nin amfilerinde hayranlıkla iz-
leyen ben; bu kez, Kurucu Meclis'ın en genç üyesi olarak
Meclis'te hayranlığım daha da artarak izliyordum. Meclis
Kürsüsü'nde, Anayasa Komisyonu sözcüsü olarak üniver-
site özerkliğıni savunuyordu. Nispi temsil seçim sistemi-
nı savunuyordu. Hukukun üstünlüğü, sosyal devlet, sos-
yal adalet ilkelerini savunuyordu.
Tank Zafer, tüm sosyal bilimcilerin, siyaset tarihçilerinin,
anayasacılann hocasıydı. Bu konularda araştırma yapan-
lar, kitap yazanlar muhakkak hocadan ve onun eserlerin-
den yararlanmışlardı. O, tüm yaşamıyla, üretkenliğiyle, di-
renişiyle, güvenilirligi ve saygınlığıyla toplumumuza soluk
veren aydın bir kışiydi.
Hatırası önünde saygıyla egiliyoruz.
1. KOŞU: F Yavuzhan (2), P Dınçerbey (1)
2. KOŞU: F: Generatııon (3), P- Airman (1), PP: Excuseme (5),
S: Sabriye 1 (9).
3. KÖŞU: F: Döne 1 (1), P: Guruhan (2), PP: Ege (6), S: Dik-
tatör(3).
4.KOŞU: F: Berke (2), P Müjdem (4), PP: Toygar(l). S: Ze-
dehan (8).
5. KOŞU: F: Bahadır 2 (7). P: Charlene (10). PP: Lonely Eag-
le (3), S: Sedahan (4).
6. KOŞU: F: Boğaçhan (4), P: Salmon 1 (14), PP: No Kidding
(13), S:Altuğhan(l), SS: Bekırs Dancer(3).
7. KOŞU: F: Muzaffer 1 (9), P: Aten (5), PP: Nimoş 2 (3). S:
Şahin 116(11).
Giinün İkilisi: 7. Koşu: 5/9
Tabela Bahis: 4. 14 13. 1.3.
ALTILI GANYAN
3
1
1
2
2
4
1
8
9
10
7 4
14
13
1
9
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
lıklannı yapmış, kispeti giyıp, yağlanıp
meydana çıkan güreşçiler gibiydi. Ye-
rinde duramıyordu. Aıma bir türlü raki-
bi gelmedi. Baykal taraftarları davul
zurnayla, halaylarla, yapılmamış bir
güreşin zaferini kutladılar.
Bir diğer benzetmeyle dün gelinsiz
bir düğün yaşandı. Böyle bir düğünün
anlamı ne kadar olursa, Baykal'ın Se-
lim Sırrı Tarcan'da, ardından Atatürk
Spor Salonu'nda ateşli konuşmalar
yapmasının anlamı o kadardı. CHP
buna rağmen düğünü yaptı. Baykal
damat tıraştnı olup, salonlara koştu.
Ancak kolu boştu. Kürsüde coştukça
coştu. Tribünlerin görünümü de hoş-
tu. Ama SHP koltukları boştu. Kimse,
böyle bir düğünün ne anlamı var de-
meden bütün gücüyle bağırdı:
- Türkıye senınle gurur duyuyor...
Baykal konuşmasında, zafer kazan-
mış bir lider, savaşa girmek üzere ha-
zırlık yapan askerlerine moral veren
bir komutan, düşmanın gözünü oy-
maya hazır bir komando, her türlü öz-
verıye hazır derviş ruhlu bir büyük
portreleri çizdi.
Baykal, Karayalçın'ı sık sık verdiği
sözü tutmaya, onurlu davranmaya
davet etti, kürsüden salona çağırdı,
ama kendi tavnnın da çok samimi ol-
duğu söylenemez.
CHP lideri, önceki gün genel baş-
kan adaylığını açıklarken, yanında
SHP'nin Grup Başkanvekili ve Bat-
man Milletvekili Adnan Ekmen ile
SHP Erzincan Milletvekili, eskı boksör
Mustafa Kul da vardı. Yani Baykal
ekibi kurultaydan bir gün önce ma-
nevrasını yapmış ve Karayalçın'ın ıki
önemli adamını yanına almıştı.
Kısacası, iş delege pazarlığına ve
siyaset oyunlarına dökulürse Bay-
kal'ın kazanacağına şüphe yoktu.
Karayalçın cephesinde de Baykal'ın
ayak oyunlarını görecek ve ona göre
tavır değiştirecek eski kurtlar yok de-
ğildi. Karayalçın ekibi, kurultayın el-
den gitmekte olduğunu görünce çe-
kilmenin yollarını aradı. Inönü olasılığı
yeniden gündeme geldi. Hasta yata-
ğında dırencıni kıran grip virüsü ile
Keşke Yanılsaydık...
uğraşan Inönü, bir de solda ayrılık vi-
rüsleriyle başetmeye çalışıyor. Onur-
sal Genel Başkan önceki gece aday
olmadı, ama kulislere girmek duru-
munda kaldı.
Karayalçın'la dün öğleden sonra te-
lefonla konuştum. Görüşmenin ayrın-
tılannı diğer sütunlanmızda bulacaksı-
nız. SHP liderinin değerlendirmelerin-
den birkaç satırbaşı aktaralım:
- Anlayamadığım şu; herkes bütün
gücüyle mutabakat sağlansın diyor-
du. Dün (önceki gün) Deniz Bey ara-
dı, Inönü ve Gürkan üzehnde anlaş-
tık. Inönü tamam dedi. Bunu Baykal'a
ilettim. Dörde on kala iletirken yanım-
da Hikmet Çetin, Onur Kumbaracı-
başı da vardı. Sonra baktım, Deniz
Bey adaylığını açıklamış. Hayretler
içindeyim.
- llçe başkanlanna Inönü'yü açıkla-
dım. Herkes coşku içindeydi. Şimdi
"Kalkıp gelmiyor, protokolü yerine
getirmiyor" diyorlar. Ben hâlâ dehşet
içindeyim. Bunun şokunu yaşıyorum.
Karayalçın, olayın şokunu yaşarken,
Baykal kendisini Atatürk Spor Salo-
nu'na çağınyordu.
Solda birliğin gerçekleşememesini
taraflardan sadece bırine yüklemek
ya da bunun sorumluluğunu sadece
kışilerde aramak eksik olur.
Son iki gün içinde yaşanan geliş-
melerde, SHP ve CHP yönetiminin or-
tak sorumluluğu var. Başından beri
vurguladığımız gibi, taraflar Türkiye
gerçeğini değil, kendi gerçeklerini ön
planda tutarak hareket ediyorlar.
Herkes gözünü 28 ocak tarihine
dikmişti. Ekonomiden siyasete kadar
pek çok alanda, solda birliğin gerçek-
leşmesi durumunda yeni gelişmeler
olabileceği görüşü hakimdı.
Bu aşamadan sonra ne olur?
Yeni geiişmeler
Karayalçın, ne pahasına olursa ol-
sun hükümetin sürmesi için çaba har-
cayacak. Bugünkü olağanüstü kurul-
tayda SHP lideri, şu çerçevede bir
konuşma yapabilir:
"SHP, Türkiye'nin sorunlannı çöz-
meye aday bir partidir. Bu çerçevede
koalisyon ortaklığımız devam edecek-
tir. önümüzde çok önemli bir süreç
vardır. Bu süreçte SHP parti çıkarta-
rından çok Türftiye'nin çıkahannı dü-
şünerek hareket edecektir."
SHP'de önümüzdeki bahar, genel
başkan seçimli olağanüstü bir kurul-
tay yaşanabilir. Bu durumda Karayal-
çın'ın genel başkanlık koltuğu salla-
nabılir.
Baykal, yüzünde rakibini kaçırmış
olmanın keyfi, içinde solda birliğin li-
deri olamamanın hüznüyle SHP'nin
altını oymayı hedefleyecek.
Mustafa Kul ve Adnan Ekmen'in bu
aşamadan sonra nasıl hareket edece-
ği, bir başka soru işareti.
Gelişmeleri en keyifli izleyen kişi ise
DSP lideri Ecevit olsa gerek. Ecevit,
iki gündür kimbilir kaç kez, "Ben de-
miştim. Bunlar birleşemez. Aksine
her birinin içinden birkaç parti daha
çıkar" demiştir.
SHP ve CHP'den DSP'ye bir yönel-
me yaşanabilir.
Her iki partiden umudunu kesen,
ancak Ecevit'e gitmeyi kabul etmeye-
cek ya da Ecevit'in kabul etmeyeceği
kişiler ise yeni bir parti arayışına gire-
bilir. Sonuç olarak solda birlik dene-
mesi yeni güvensizlikler, yeni yaralar,
yeni umutsuzluklar ekerek noktalandı.
Ancak, her şeye karşın umudu yitir-
memek gerekiyor. Şu aşamada SHP
ve CHP'nın üst yönetimi birleşmeyi
başaramamıştır. Buna tek tek katkıda
bulunan kişiler oldu. Ama suç ortaktır.
Temel konular üzerinde 28 ocaktan
çok önce anlaşma sağlanması gerek-
liydi. Son güne kadar çözülmemiş so-
runları birkaç saat içinde çözmeye gi-
riştiler.
Sol, iki liderden ibaret değil. Olma-
malı da. Şimdi sosyal demokratların
suçlu arayıp onu yargılamak yerine,
bundan sonra neler yapılabileceğini
sorgulaması gerekiyor.
Yaşar Kemal:
Hapiste de
4.5 aydır tutukluydu
Dursun Karataş
olsam yazacaeım diplomatik sorunJ ^ ANKARA (Cumhurivet Bii- rece hassas olan bir ülkenin, b
ATİNA/BRÜKSEL (AA) -
Yazar Yaşar Kemal. Yunanis-
tan'dayayımlanan 'Elefterotipia'
gazetesine verdiği demeçte
"hapse girse bfle suç unsunı bu-
lunan yazılanna devam edecegi-
ni" söyledı. Belçıka'nın yüksek
tirajlı gazetelerinden 'LeSoirda
dün "Bir Türk Yazan Adalet
Önünde" başlıgıyla bir yazı ya-
yımlayarak Yaşar Kemal'ı konu
aldı.
Elefterotipia gazetesine verdi-
ği demeçte Der SpiegeTde yayım-
lanan yazısından dolayı savcıya
"mahkemeye sevk edilmemesi
gerektiğinj söylediğmi" belırten
Yaşar Kemal, "hapiste de olsa bu
görüşlerini yazmaya devam ede-
ceğini'' kaydettı Yaşar Kemal, Is-
tiklal Savaşı sırasında Türkı-
ye'den kaçan Yunanlılan ve bu-
nu izleyen nüfus mübadelesinı
konu alan hikâyelerinin Yunanıs-
tan'da yayımlanması için 'Ked-
ros' ve 'Themeüo' adlı yayınev-
len ile anlaştığını da açıkladı.
Le Soir ise dünkü baskısında
yer alan "Eserieri 30 kadar lisa-
na tercüme edilmiş, en tanınnuş
Türkyazan" olarak sunduğu Ya-
şar Kemal'le ılgılı yazısında ya-
zann, bölücülük propagandası
yapmakla itham edildıgini haftr-
lath. Gazete, Kemal'in bu dergi-
ye verdiği demeçten alıntilar
yaptıktan sonra yazann bölücü
terör örgütünü eleştirdiğini, Tür-
kiye'de bağımsız bir devlet iste-
yen Kürtlerin sayısmın çok az ol-
duğuna dıkkat çektiğıni, bu soru-
na banşçı bir çözümden yana ol-
duğunu yazdı. Türkiye'de 'bölü-
cülük' imamının gûndemde kal-
maya devam ettiğini yazan gaze-
te, YDH'nın siyası alanda yeni
bir zihniyet getirdığıni ileri süre-
rek "Aydınlann ve işadamlannın
oluşturduğu bu hareketin lideri
Cem Bovner, iktidara geldifi tak-
dirde a> nrncılığa son vereceğini
söyleverek büyük başan gösteri-
yor" dedı Gazete, Boyner'in
Kürtlere önemli sözler verdiğıni
yazdıktan sonra "Boyner'in bö-
lücülükle suçlanmaması yöneti-
min menfaatine olur. Çünkü se-
çeneksiz kalan Kürtlerin. oy lan-
nın çoğunlugu tslamcı Refah'a
yönelebilir'*' görüşünü savun-
du.Yaşar Kemal, Istiklal Savaşı
sırasında Türkiye'den kaçan Yu-
nanlılan ve bunu izleyen nüfus
mübadelesini konu alan hıkâye-
lennin Yunanistan'da yayımlan-
ması ıçin 'Kedros' ve 'Themelio'
adlı yayuıevlen ile anlaştığını da
açıkladı.
ANKARA (Cumhurivet Bü-
rosu) - Ankara, 4.5 aydır tutuk-
lu bulunan Devrimci-Sol liden
Dursun Karataş' ın 'adli gözetim
alünda kalması' koşuluyla ser-
best bırakılmasmdan duyduğu
hoşnutsuzluğu Fransa'ya bildır-
di.
Fransa'ya sahte pasaport ile
girmek suçundan 4.5 aydır bu ül-
kede tutuklu bulunan Karataş' ın
çıkanldığı mahkemece serbest
bırakılması üzerine Türkiye'nin
Paris Büyükelçiliği, dün Fransız
makamlan nezdinde girişimler-
de bulundu.
Türkiye'den başvuru
Bu konuda Türk hükümehnın
endişe ve memnunıyetsızliğını
dile getiren büyükelçilık yetkılı-
lennin, Karataş'ın serbest bıra-
kılmasının sakıncalanna dıkkat
çektikleri ve 'teröre karşı son de-
rece hassas olan bir ülkenin, bu-
nun sakıncalannın bilincinde ha-
reket etmesi' gerektığmı ıfade et-
tikleri öğrenıldi.
Onlem alınmah
Yetkilıler, Karataş'ın Fransa
dışına kaçmaması için gerekli
önlemlerin alınacağını ümit et-
tiklerini de Fransız yetkililerine
ilettiler.
Uluslararası bültenle aranan
Dev-Sol lideri Karataş. adına dü-
zenlenmış sahte Hollanda pasa-
portuyla ttalya'dan Fransa'ya
girmek isterken 12 Eylül 1994
tanhinde yakalanmış ve tutukla-
narak La Sante Cezaevi'ne kon-
muştu.
Dursun Karataş'la birlikte
Hollanda plakalı otomobilde
sahte pasaportlarla yakalanan di-
ğer ıki kişi de daha önce serbest
bırakılmıştı.
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
Herkes Susarken
Konuşmak!..
Şu sözler her basın kuruluşunun duvanna yazılmalr.
"Çoğulcu bir rejimde kitle iletişim araçlan devlet kar-
şısında özgürdür; ama para karşısında özgür değildir.
Kapitalist iletişim, nornıal zamanda yurttaşlan uyutmak,
galeyan halinde olduklannda da onlan kışkırtmak eğili-
mindedir. Oysa nonmal zamanda yurttaşlan uyanık tut-
mak, kızgınlığa kapıldığında da yatıştırmak gerekir."
Söz Maurice Duverger'ye ait.
Kitle iletişim araçlarını yönetenler, her sabah güne bu
satırları okuyarak başlamalılar...
• • •
Sevgili Uğur Mumcu düşüncelerini noktalayalı iki yıl
oldu.
ikinci yıldönümünde de çok güzel yazılar yazıldı. Dü-
şündüren ve duygulandıran yazılar. En güzeli de, Cum-
huriyet'in özel ekiydi.
Mumcu'yla dopdolu birkaç gün, güzel bir şey.
Ama... Acaba o güzelliği bütün bir yıla serpiştirmek
daha yararlı olmaz mı?.. Bir günde on güzel yazı yerine,
her ay birer güzel yazı.
Anımsamak için değil, unutmamak için... Unutturma-
mak için!
llhan Selçuk'un, Mumcu'yu sonsuzluğa yolcu eder-
ken, Cumhuriyet'in Ankara Bürosu önünde yaptığı ko-
nuşmayı anımsıyorum. O inanılmaz toplumsal duyariılık-
tan O da etkilenmişti. Ama asıl önemli olanın "bu duyar-
lılığı sürdürmek" olduğunu vurguladı.
Bir mum söndürülmek istendi. Tersine, büyük bir "me-
şale" yandı.
Her 24 Ocak'ı özel bir anlam ve önemle değeriendir-
mek elbette ki toplumsal bir görev. Ama o alevi canlı tut-
mak da -en azından- onun kadar gerekli.
Elbette ki, günü geldiğinde herkes sesini yükseftmeli...
Konuşmalı.
Ama bazıları da, konuşma hakkını herkesin sustuğu
ana saklamalı!
•••
Büyük ve coşkulu kalabalıklan toplamanın iki temel
koşulu vardır.
Gençliğin heyecan verici öncülüğü, bir... Örgütlü ve
paralı destek, iki.
Sevgili Mumcu'yu sonsuzluğa yolcu ederken bunun
ikisi de yoktu. O'nu söndürmek isteyenler, sanki bunu
da hesaplamışlardı. Ankara'daki beş üniversite de yanyıl
tatilindeydi. Üstelik hava koşulları son derece olumsuz-
du.
Karla karışık yağmur... Soğuk... Metro çalışmalannın
çamuru.
Ve "inanılmaz" bir toplumsal duyartılık yaşandı o gün.
Ankara'da yüzbinler Uğur Mumcu'nun arkasından ayak-
lanyla yürüdüler... Yurdun dörtbir köşesinde de, milyon-
larca insan kafalanyla...
Yaşlısı, genci... Çocuklarını kucaklarında taşıyan, ya
da ellerinden tutan analar babalar... Kürk mantolusu, yır-
tık elbiselisi... Şemsiyelisi, başına gazete kâğıdından kü-
lah yapanı... Çizmelisi, çorapsızı...
Sabahın 9'undan, akşam üstlerine kadar.
Bir ucu Cebeci Mezariığı'nda, bir ucu Kurtuluş Mey-
danı'nda...
Niçin? Kimdi Uğur Mumcu?
Bilinçii, inanmış, dürüst, araştıncı, yürekli, ödün ver-
meyen bir Kemalist!
•••
O gün Atatürkçü Düşünce Dernekleri'nin sayısı 3'tü...
Bugün 103!
O gün Atatürkçü Düşünce Dernekleri'nin üyeleri onlar-
la sayılıyordu... Bugün onbinlerie!
O günden bu güne köprülerin attından çok sular aktı.
Kitaplar okunmuyor; ama Atatürk'ü ve Kemalizmi an-
latan kitaplar adeta ezberleniyor... Sol partiler boş sa-
lonlarda toplantılar düzenliyor; ama Atatürk'ün ve Ke-
malizmin konuşulduğu salonlar insan almıyor.
O gün karanlığı geri getirmek isteyenler tırmanıyordu.
Şimdi tırmananlar, karanlığı yenmek istenç ve kararlılı-
ğında olanlar.
Uğur Mumcu'nun arkasından ayaklan ya da kafalany-
la yürüyen milyonlarca insanı toplayan Kemalizmin bay-
rağı altında... Ve görün, karanlıklar mı daha güçlü, yoksa
aydınlıklar mı!..
OLAYLARIN ARDINDAKİGERÇEK
• Baştarafi 1. Sayfada
tikacıya bırakıvermek, tanı-
nan ve bilinen Sayın Baykal
için pek kolay gözükmüyor-
du.
Bu gerçekler ışığında, her
iki parti üst yönetiminin ge-
nel başkanlarını koruma
adına ortaya koyduklan ta-
vır, birleşme ve bütünleşme
umutlannı yıkmaya yetiver-
di.
Sayın Baykal'ın politika-
daki deneyimi, dün bir kez
daha sergilendi. SHP'lilerin
kurultay salonuna gelmeleri
halinde genel başkan aday-
lığından çekileceğini açıkla-
ması kendisine belki puan
kazandırdı, ama anlaşılan
Sayın Karayalçın ile arala-
nndaki ilişkiler büyük ölçü-
de zedelenmişti. Güven bu-
nalımı olağanüstü bir düze-
Ucretsiz monte edecegimiz Beko bulaşık makinenîz şimdi
Beko bulaşık makinenizi satın aldığjruzda, size en yakın Beko yetkiiî servisini arayın. Böyiece makinenizin.
herhangi bir ücret ödemeden -tesisat döşemesi de dahil- kompJe olarak monte edilmesini sağlayın.
t
İ
1
ÜRÜN MODEL
BKY-3403Oea
BKY-34O5 Prenses
BKY-3415C
BKY-34O7
|
1
PtSİN
itYAT
21 900 000
26 900 000
31 100000
31 700 000
H i M
PEŞİN FİYAT1NA
, TAKSİT SEÇENEĞİ
TOftAM
FISİNAT . 4 TAKSİT İİYAI
4 380.000 4.380000 21900.000
5380000 5.380000 26900.000
6220.000 6220000 3) 100000
6.340.000,6.340 000 31.700.000
E
2.
KŞİNAT
2 730 000
3360000
3880 000
3960 000
N T
SEÇENEK
8 TAKSİT
2 730.000
3 360000
3880 000
3960 000
TOflAM
FtYAT
24 570 000
30 240 000
34 920 000
35 640 000
E
3
FISİNAT
2 270.000
2 790.000
3 230 000
3 290 000
S L 1
.SEÇENEK
II TAKSİT
2.270.000
2 790.000
3 230000
3 290 000
TOT1AM
FİYAT
27 240000
33 480000
38 760000
39 480000
M
4
FESİNAT
2 080.000
2 550 000
2950000
3010000
SEÇENEK
TOTIAM
14 TAKSİT FtTAT |
2080000 31 200000
2550000 38 250000
2950000 44 250000
3 010 000 45 150.000
' OcJk-28S^M I99S tMMertjn
AdkAnJerfne uygıft ı
fln Uııı ıı<ıııı*hıı ıt
KDVtUNUk Vergl w bandml aranlanntii ot*txteüek Mg&tıltMt Syaüat» jynen ymnhr Ttkpter&ak w
i ı i ı ı TIı ııı f 1 j *ıı*• ı ıfınffjıı j) ıı ıııılıf ı'rı ııfııflı Û
GENEL DAĞmCl: BEKO TKARET A.Ş. İstikhl Cad 349 80520 Beyoğlu-islanbul
UCRETSİZ TÜKETİCİ DANIŞMA HATTI 0800261 85 15 • 0800261 85 16 Bir dünya markası
ye ulaşmıştı.
Parti yönetimleri, bu traji-
komik tabloyu sergilerken
sosyal demokrat seçmen,
umarsızlık içindeydi. Gaze-
temizi arayıp "Çaresiz kal-
dık" diye yakınanlann çok-
luğu içine düşülen bunalımı
simgeliyordu.
Birleşememenin sorumlu-
luğunu dünden itibaren her
iki partinin liderleri ve üst
yönetimleri çok açık bir bi-
çimde taşımaya başladılar.
Pazarlıklannı daha önceden
bir sonuca bağlasalardı,
Çözümşüzlüklerden çözüm
üretebilmek için süre ka-
zanmış oluriardı. Ama anla-
şılan, çözümü son ana bı-
rakmak ve emrivakilerle so-
nuç almak, her iki taraf için
de amaç durumuna getiril-
mişti. Ele geçirilmiş olan fır-
sat da ne yazık ki, böyiece
kaçınldı.
ll örgütlerinden yollara
düşerek düğünde görev al-
mak için Ankara'nın yolunu
tutan delegelerle, yeniden
umut ve direnç kazanmak
amacıyla bekleyen sosyal-
demokrat seçmen, şimdi
tam bir hayal kırıklığı
yaşıyor.
Solda düğün gerçekleş-
medi, ama nişan atıldığı için
değil, çeyiz kavgasının tam
kına gecesine rastlaması
yüzünden ertelenmiş
durumda.
Şu anda dünürlerin
arasını bulacak sağdıçlara
ihtiyaç var. Çünkü solda
birlik, artık ertelenemez bir
gereksinim olarak büs-
bütün ortaya çıktı. Ortada
iki parti var, ama unut-
mamak gerekir ki, aklın
yolu birdir.
•••