25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS1994 PERŞEMBE 12 KULTUR ŞaşırhCL, özgür ve ölümsüz HALİLGÖKHAN Adı, Soyadı: Marguerite Donnadieu; Duras denilir so- yadına. Doğum yeri ve tarihi: 4 Nisan 1914, Saygon'un bir kenar ma- hallesi. ÇocukJuğu: Siam körfezinde, küçük bir erkek kardeşle. Ergeniik: Çinli bir sevgili; 18 yaşında büyük şehire göç. Bağlanma: 1943 direnişi, 1950 yıbna dek PC (Komünist Partisi), Mayıs 1968, sonsuza kadar komünizm. Sıkıntılan: Yahudi kurban- lar. Yapıtlan: Elli kadar kitap ve tiyatro oyunu, on dokuz fılm, yûzden fazla söyleşi. Dostluklan: Raymond Que- neau, Maunce Blanchot, Geor- ges Balaille. François Mitte- rrand, Delphine Seyrig, Jean- Luc Godard, Gerard Depardi- eu... Kutsamnalan: Goncout ödülü, Ritz-Paris Hemingway ödülü, kitaplan birçok dünya dilinde. Çağdaş yazmın, yaşarken ölümsüzleşen bir kadın roman- anın kısa künyesi.. Yalnız \a- almakla kalmıyor, bütün dün- ya dilleri ve akademilerince onanıyor da. Bundan otuz yıl önce Duras, yapa- yalnız ve çılgınbk içinde Lol V. Stein'ı ve Vice-Consul'ü yazarken hiç kuşku- suz yeni bir din İcurmak üzere oldu- ğundan haberi yoktu. Duras diniydi bu. Raymond Jean'ın deyimiyle, bu iki kitap birçok okurda bir şok dalgası yarattı. Sonuç olarak bugün her türlü üniversiteler disiplininde. psikanalizde, modern yazında, sinemacüıkta 100'ün ûzerinde tez haarlandı Duras ûzerine. Şu anda Duras, Fransa'da hakkında en çok araştırma yapılrruş, en çok incelenmiş yazar durumunda. Şu üç ana yönde belirli bir tıkanma yaşanı- yor: llki, öncelikle Duras'nın biçemi devrimci olarak nitelendirildi; daha sonra feministler, ondaki kadına özgü yazıyı incelemeye giriştiler; son olarak da solculuğu. Onun karşısında büyü- lenen üniversitebler yazan kulsal- laştırdılar. Ancak Duras onlann çoğu- nu düş kınkbğına uğrattı. 'Sevgili' ile gelen Durasomani Bir olay haline gelen Duras, Birleşik Devletler'de çok çabuk yayıldı. 1987 yıhnda Sevgili ile best-seller oldu. Ade- ta bir Durasomani halini alan bu hastabk bütün dünyaya yayıldi, Çin'e, Sibirya'ya kadar. Durassomani'nin şok dalgası halin- de yayıldıgını belirten Raymond Je- an'a göre Fransa'da, 1985 yıhndan sonra -yani Sevgili'nin Goncurt Ödü- lü'nü abşından bir yıl sonra- öğrenci- lerde ve öğretmenlerde belirli bir bıkkınlık hissediliyordu. Herkes sanki şöyle diyordu: Merhamet, bu kadar Marguerite Duras yeter! Eski bir Kore- li öğrenci olan Ch'oe Yun'un "Şimdi Duras'yı soğukkanlılıkla incelemek ge- rekir" sözü acaba bir optik değişim sa- atinin geldiğiru mi söylüyordu? Yukandaki kısa bilgüeri aldığımız yazar Jean-Laurent Del-Bopo. Gençle- Gide'in şu ünlü uyansı her şeyi daha çok birbirine kanştınyor: "Birsanatçı hayatını yaşadığı gibi anlatmak zorunda değildir, ancak anlatacağı gibi yaşamak zorundadır." Sollers ekliyor: "Aslında ciddiye alınacak olursa Duras, 2O.yüzyıhn sonunda 19. yüzyıl sonundaki Hugo'nun yerini alıyor. Yeni Gide çıkar ve şöyle mınldanırsa hiç önemli değil: 'Günümüzün en büyük Fransız yazan mı ne yazık ki Marguerite Duras.' 80 yaşındaki Duras ve 'Sevgili' filminden bir sahne (üstte). rin Idolü başhkh yazısıru şöyle bıüri- yor: .. "L oiversite jargonunda buna Duras sonrası (postdurassien) söylem diyor- lar." Ülkemizde de dünyaya koşut ola- rak aynı şok dalgalanyla, çeşitli yayı- nevlerinde, birçok çevirmenin ça- basıyla tadına bakıldı Durassomani'- nin. 1991 yıhnda Jean-Jaoques Anna- ud'nun çektiği Sevgili fılmiyle birlikte bu filmin romanı ve Duras imgesi yeni bir baskı yaptı. 1990 yılının mayıs ayı- nda Marguerite Duras, sevgilinin öldüğu haberini ahr almaz bütün işlerini bıraktı ve Vietnam'daki çocukluğundan bu yana onun peşini bırakmayan bu öyküyü bir kez daha ele aldı. Kuşkusuz bu ele abşla ortaya çıkan Kuzey Çinli Sevgili romanı, Sev- gili'nin yeni bir versiyonu değildi. Daha güçlü, öz- gün ve bir başka kitaptı bu. Bir kitaptan ötekine Çinli de değiş- ti. Ergenliğini yaşayan genç kız, bu kez dik kafalı tutkulannı. aalannı başka bir biçimde aktanyordu. Kuzey Çinli Sevgili, eleştirmenlerce, Duras biçeminin derin bir dönüşümü olarak nitelendirildi. Marguerite Du- ras, 74 yaşında adeta biçemini yeniden yaraüyordu. O çok kısa süren mono- loglar, diyaloglar, birbirini tutmayan yan ritimleri yine aynı zamanda bir- çok tiyatro oyununa ve senaryoya da imzasını atrruştı yıllarca. Bu romanın senaryosu üzerine de uzun süre çahşmıştı. Yazar bu kez kendini gö- ren, gösteren, duyuran, ancak görün- tünün ağırhklanyla ve müziğin etkile- riyle oyalanan bir anlatı sunuyordu, Kuzey Çinli Sevgili'de. Yalnız ve yalnız yazınsal bir anlatı, görsel işitse- lin hegemonyalanna üstün gelen. Bu yıhn şubat ayı ortalannda Fran- sa'da yayımlanan Dusa ou le poids d'- une Plume (Duras ya da bir kalemin ağırlığı) adlı, yazar üzerine yayı- mlanmış ilk büyük biyografı kitabının yazan, gazeteci ve kadın yazar Frede- rioue Lebeüey'di. Açık söylemek gere- kirse bu kitap, gerek biçemi gerekse bi- yografı türündeki ilk ömekliğiyle Franstz kültür ve yazın basınını bir- birini düşürdü. Fransız romanının ya- şayan en büyük isimlerinden biri olan O artık çok ünlü biri, bütün dünyada. ona övgüler yağdınldı, nefret edildi. Denilebilir ki Duras, son yüzyılın ikinci yansını kendine ait olan bir mantoyla örttü. Fakat bunu paylaşmaya yanaşmıyor. Duras'yı tanımlamamn zorluğu da buradan geliyor zaten. Duras'nın son yıllarda birçok konu üzenne gereğinden fazla görüş bebrtti- ğinden, konuştuğundan geîişigüzel. kafa kanştırdığından yakınılmıyor da değil. Zira çağımızın büyük yazarlan daha çok okurlara el uzatmaya. bir yol göstermeye eğilimliydiler. Duras ise kelimenin tam anlarruyla yitirmeyi öğretiyordu. Onun ünlü küçük plağı, artık bir unutuşun plağı halini aldı. O artık çok ünlü biri, bütün dünyada. ona övgüler yağdınldı, nefret edildi. rmaya devam ediyor. Ve herkes de onun yaşlıbğıyla alay ediyor. Fakat bütün bu gözden düşmeler Fransa'da ve dünyanın bütün ülkelerinde Duras okunmasına engel değil. Duras'mn yaşayan bir yazar olması, kendi hayattayken ilk büyük biyogra- fısinin yayımlanması, kuşkusuz, ölü- münden sonra okumaya, görmeye ahştığımız geleneksel biyografı profili- ni zorluyor. Duras'nın da en azından bu türdc çalışmalarla, hem yaşarken hem de ölümünden sonra varlığıyla karşılık verecegi açık. Kimi görüş odaklan- nca bu biyografı türünün ilk örneği ve büyük bir başan. Bu kitabın piyasa- ya çıkmasından üç gün sonra Le Monde gazete- sinde bir yazı kaleme alan Genevieve Brisac, bu ba- şanya değil niteliğine karşı. Şöyle yazıyor Bri- sac: "Marguerite Duras ki- birlenebilir. Yine bir rekor kırdı. Bu kez bir satış rekoru değil, küstahlık rekoru da değil, ihlal de... Bir yazar üzerine yazılmış en sacma kitap rekoru bu." Brisac. daha çok duygusal bir bi- yografı olarak ölümden sonra yapılan biyografı türüne bir örnek olarak yo- rumluyor bu kitabı ve Amerikanvari sınıla sokmaya zorluyor. Konusuna on santimetre uzakta kalmış bir tür bi- yografı kitsch'i. Denilebiür ki Duras. son yüzyıbn ikin- BİVOgrafİSİ taitişmaya VOİ açtl ciyansmı kendine ait olan bir mantoy- —-—— — - la örttü. Fakat bunu paylaşmaya ya- naşmıyor. Duras'yı tanımlamanın zorluğu da buradan geliyor zaten. Feministlikse, hiçolmadı. Fransız Ko- münist Partisi'yle ilişkisini keseb kırk "Acaba yazarların yaşamlan garip ve daha çok görünme/ oldukları için mi biyografileri öldükten sonra yazüırT Kendı sorusunu "OlasT, diyerek yanıtb- yor Philippe Sollers, söz konusu kitap yıb geçti. O da değil. İçten olduğu da sonrasında çıkan ve el altından açık söylenemez. Çünkü ortalığı kanştı- bir tartışmarun sınırlannı çizen yaa- lann arasında, "O Nasıl Duras Oldu" başbklı yazısının ilk tümcesinde. İşin özü neredeyse ortada gibi. Konuya bağlı olarak ilkin belli bir mesafe, ölüm sonrası açıklamalar, serinkanb bir teşhis ve son olarak her şeyi bilenle- rin ve sağlann rahatlığı içinde değer- lendirmeler. Bütün bunlar, ölümden sonra yazı- lan biyografıler için geçerli aşamalar. "Peki ama ya bu senarvo ait üst edil- mişse" diye soruyor Sollers. Ya gele- cek kuşaklar için ölümden sonra yaşa- ma ve yayılma için bir garantimiz kal- mamışsa? Eğer ki tanımazlık yayılı- rsa? O zaman her şey değişir. Güvenilir gelecek eksikliği Gerçek yazar (ki onlardan kalmış- sa) günden güne kendi var oluşlannı oynuyorlar. kimseye güvenleri yok artık. Güvenilir gelecek eksikliği on- lann yasası. Yazmak bugün inatçı ve kendiliğinden kutlanmalardan yok- sun bir kural haline geüyor. Neredeyse bir fanatizm eylemi durumunu aldı. Başan hiçbir şeyi kanıtlamıyor, ba- şansızbk da popüler ya da rezil olmak aynı anlama gelebiliyor. Hiç kimse nesnel bir sınıflamanın geçerli olduğu- nu söyleyemez. Frederique Lebelley'in Marguerite Duras üzerine yazdığı tut- kulu kitabı şu çok ağır soruyu soru- yor:" Bu yeni yörungeyle nasıl çağdaş olunabilir?" Kitabının numaralandınlmamış 338. sayfasında. bir 4 nisan günü baş- Iamış. ancak henüz bitmemiş yaşamın biyografısini. tam sayfayı ortalayan şu sözlerle bitiriyor Lebelley: "Bir yıldızın yaşamı, onun gerçek ağırlığı karşısında \erdiği birmek bil- meyen bir dö\üştür. Kendine katlan- mak için uzun bir zaman yeni kaynak- lar bulur. Fakat kavga umutsuzdun Er ya da geç, yerçekimi galip gelir. Ve yridız kendi üstüne batar." François Mitterrand anlatıyor: Marguerite Dııras^yı niçin seviyorum? Cumhurbaşkanhğının son günlerini yaşayan François Mitterrand. geçen aylarda Elysee'deki bürosuna Nicok Lei- bowitz'i kabul ederek Duras üzerine yaklaşık bir saat kadar görüşmüşfü. 1988 Mayıs'ında, ikinci kez cumhurbaşkanı secilen Mitterand'ı kutlamaya Elys?e'ye gelen konukiar arasında eski bir kadın dostu vardı. Kuşkusuz Duras'ydı bu kadın konuk. N. L.: Marguerite Duras ile karşdaşmanız çok uzun ydlar öacesne dayamyor, tam eüi bir yıl öncesine... Mitterrand: O dönemde çok harıkulade bir Avrasyab kaduıdı o, bitmek bilmeyen bir cazibesi vardı. Cazibe derken Marguerite Doraıadieu'nün kendine özgü inceliğini düşünmek gerek tabii. Evet, öyle bir kadındı o, kendi küçük dünyasını çekip çeviren, yeteri derecede egemen bir mizacı vardı. Onu aranuza kabul ediyorduk, çünkü seviyorduk onu. O günden bugüne, onun yaşammın bütün dönemlerini az çok bilirim; onu yoğunlaşmaya. gelişmeye, iyileşmeye götüren dolaylan yani. - "Acın da, direniş yıBanm, Robert Antebne'in siyaai sörgüdüğünü aıdatroıştı. Bu kitap, içJDde birçok şeye tamklık ettiğiniz bir kitap mı? Doğal olarak evet, çünkü bu biraz da bızirn tarihimiz. Fakat onun yerine ben olsaydım aynı şekilde anla- tamazdım. "Aa", onun kitaplan arasında en sıkı olanı değildir. Ben de herkes gibi bir tara. varohna biçimini, bir üslubu banndıran Un Barrage contre Le Pacifkpje'i daha çok severim. Yine de "Aa" bana büyük heyecan verir. Robert Anteüne'in kitabı olan L'Espece Humaine benim gözümde siyasi sûrgünlüğün en güzel kitabı olmuş olsa bile. - Sizce Marguerite Duras büyük bir yazar mı? Kendi yalın ve tekil tarzı içinde onun büyük bir yazar oldugunu düşünüyorum. Mme de la Fayette'te olduğu gjbi geleneksel biçimi bulamayız Marguerite'te. Ama ben onun üslubundakı dokunun sadeliğıni beğeniyorum. Hiç zaman yitirmeden işin özüne doğru gitmesini bib'yor. Fransız dilindeki bazı bebrsizlikleri urküntüyle karşılıyorum. Onun yazı parçalan ise kusursuz ve şişirmesizdir. Bir şeyleri doldurma gereksinimi uyandırmıyor. Denilebilir ki sırursız bir biçimde beybk şeylerdir bunlar. Eğer dikkat edilirse bunlann onda bulunmadığı görülür. Onda renk ve hareket getiren beklenmedik şeyler var her zaman. Sanıyorum ki Marguerite Duras'da var olan şey daha çok insanı ilgilendiren içine çeken bir yaşam tutumu. - 1981 yimdaıı lusa bir siire önce Duras sizüı içİB şaDkn sâykmişti: "Onda temel bir kuşku vardır, iktidar demek olana karşı gelen şeylere karşı isteksıziik." Bu sözlere karşı tepkiniz nedir?Bir tepkim yok. Eğer o beni böyle beumliyorsa. bu, söyledikterinde bir parça doğruluk payı vardır demektir. Ancak ben de kendimi tamamıyla bilemem. Onunla her şeyi tartışınz. Belki bu konuda bile tartışmışlığımız olabilir... Onu her gördüğümde bana birçok soru sorar. - Duras, komünizm. bağlanma ve sol üzerine süreldi olarak görüşlerinizi çoğattıyor. Kimi zaman kartiarı karışhnyormu; gibi bir izienim bırakıyor. Bu rahatsız ermiyor mu sizi? Beni rahatsız edebıleceği zaman beni bile eğlendirir o. Çok kestirip atan biridir ve ben onu olduğu gibi kabul ediyorum. Kimi zamanlar onun ban yargılan beni güldürür, bunu ona söylerim, ancak onunla asla tartışmaya girmem. Solu şaşırtmak çok hoşuna gidiyor. Her şeyden önce "tepkisel" biridir o, tutucu ve sagcılara karşı. Birkaç zamandır daha az görüşüyoruz. Elysee'ye gelmek istemiyor, kafasuıda mutlaka bir şeyler vardır, canı istemiyordur, hepsi bu. Benim için tanıdığım birçok ınsania dostluk ilişküerimi sürdü- rebiknek çok zor. Ama onunla geç saatkrrde sona eren akşam yemekleri yediğimiz çok olmuştur. - Sonuç olarak hoşgöriüü olmayı yeğyyorsıiBiız... Marguerite'e çok saygım vardır. Kanımca onda eksiksiz bir dürüstlük ve bağlüık duygusu var. Böyle bir dostluk benim yaşamımda çok önemli. PEN, Nesrin'i onur üyesi yaptı Kültür Servisi - PEN Yazar- lar Demeği, Bangladeş'te laik- lik karşıtlannın sürekli tehdidi altında yaşayan ve hakkında tutuklama karan veribniş olan Teslime Nesrin'i 8 Mart 1994 günlü yönetim kurulu toplantı- sında onur üyebğine aldığmı açıkladı. Açıklama şöyle: "Dünya PEN'leri, kovuşu- turmaya uğrayan, tutuklanan, mahkum edilen, baskı altında bulundurulan yazarlann başka ülkeler PEN'lerince onur üyesi ilan edibnesi ve dikkatlerin bu gibi yazarlara çekilmesi yolun- da bir uygulamayı öteden beri sürdürmektedirler. Uluslararası PEN'in ilgjli komitesi de bu uy- gulamaya katkıda bulunmak amacıyla bsteler yayımlamak- tadır. Türkiye'de yazarlar, laikbk karşıtlannın, Sıvas kıyımında -aralannda değerb yazarlanmı- zın da bulunduğu- 37 kişiyi öl- dürdükleri, cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Ata- türk'e çirkin saldınlar yönelt- tikleri bir ortamda yaşarnalan nedeniyle, laikbğe yönelik ey- lemlerin tehlikelerini çok iyi bil- mektedirler. Bangladeş'te laikbk karşı- tlannın sürekli tehdidi altında yaşayan ve hakkında tutukla- ma karan verilmiş olan bayan yazar Teslime Nesrin'in hangı koşullar altında yaşama ve yaz- ma savaşımı verdiğinin bilin- cindeyiz. Türkiye PEN'i Tesume Nes- rin'i 'omır üyeüği'ne almaya ve kendisini desteklemeye, bu amaçla her türlü girişimde bu- lunmaya karar vermiştir." Çağdaş Eğitim Vakfı ANKARA (ANKA)- Ata- türkçü düşünce ve laikbk, bu kez sanatçılarla iş dünyasının ünlü isimlerini ve eşlerini bir araya getirdi. Aralannda Tûr- kan Şoray, Hölya Koçyiğit ve Zufaal Olcay gibi ünlü sanatçı- lann da bulunduğu "Çağdaş Eğitim Vakft", 84 kişi ve kuru- luş tarafından Atatürkçülük ve laikbk temeknde eğitim yapıl- masını hedefbyor. "Çağdaş Eğitim Vakfı" adıyla İstanbul'- da kurulan vakfın malvarbğı 250 milyon lira nakit olarak be- brlendi. Vakıf; Türk egium sis- teminin bibmselbk, akılcıbk, la- ikbk, özgürlükçüluk, demok- ratlık, ulusallık, eşiüik, yaygın- bk, ilerlemecibk nitebklerini ka- zanması ve bunun kurumsal- laşması için çabşmayı amaçlı- yor. Vakıf aynca, okul öncesi da- hil olmak üzere eğitim ve öğ- retimin her aşamasında çocuk- lann Atatürkçü, bibmsel kafa yapıb, bilgib, kültürlü, görgülü, uygar, becerib insanlar olarak yetiştirilmesi için çaba göstere- cek. Vakfın kuruculan arasın- da; Türkan Saylan, Necla Arat, Mete Akyol, Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray, Ahmet Leven- doglu, Caroline Nicole Koç, Zeynep Fadıllıoğlu, Sermet Ho- tiç, Nezihe Araz, Nilüfer Sami, tnci Aral, Dilek Türker, Fatma Yasemin Kamhi, Gülnar Leyla Tara, Nur Akgerman, Haîuk Bilginer gibi isimlerin yani sıra İstanbul Eczacüar Odası, Ka- dın Araştırmalan Derneği, İs- tanbul Kız Lisesi Mezun ve Mensuplan Derneği de yer alı- yor. John Berger'ın(üstte), çok satılan kitabı'Görme Biçimleri' evrensel bir başlangıç kitabı haline geldi. Bakışunz değişecek Kültür Servisi - John Berger'ın çok saülan en etkib yapıtı 'Ways of Seeing - Görrae Biçimleri', sıradan okur için eleştiri konusunda evrensel bir başlangıç kitabı habne geldi. Sanat eğitimi gören herkesin elinin altından eksik etmediği kitap. ilk kez yayımlandığı 1972 yıbndan beri defalarca yeniden basıldı ve başka dillere çevrildi. Ancak 'Görme Biçimleri' kitap olarak basılmadan önce, 1972 yılında BBC televizyonunun ikinci kanalında > anm saâtlik 4 bölüm halinde yayımlanan bir dizi programdı. Bu program bugünlerde bu kez BBC'nin birinci kanalında yineleniyor. Berger'ın kadınlarla, resim, güç ve mülkiyet arasındaki ilişkılerle, reklam diliyle ilgili düşünceleri, çağımızın kültür gündemini oluşturuyor. Programın amaçlan, kitabın pekçok kez yinelenen ve tartışılan amaçlanyla aynı. Ancak bir televizyon programı olduğu için farklı bir söylemi var. Dizi programın ilk bölümünde, Berger bir galerinin içinde görünüyor. Borrjcelli'nin "Mars ve Veniis" tablosuna doğru yürüyor ve ebndeki bıçakla Venüs'ün yüzünü parçalıyor. Seyirci, tablonun özgün obnadığını, bir reprod üksiyonun kullanıldığını düşünüyor. ama emin olarruyor. Berger, bu hareketiyle ilk programda aktanlmak istenen en önemli noktanın altını çiziyor: "Fotoğraf ve reprodüksiyomın variığı, bizün resme baktşımızı köktenci bir biçimde değiştirdi." Berger. daha sonra da televızyonun aynntılan seçerek, dcğişik türde müzikler kullanarak bir resmi nasıl başka bir şeye dönüştürebileceğini de gösteriyor. Ancak programlarda izleyi- ciye, kuşkuyu elden bırakmaması gerektiği de anlatılıyor. Berger. "Bu program için gerekü olan reprodüksiyon araçlarım kendi amaçlanm için denetliyor \e kullanıyorum. L'marım hazırladıklanm ûzerinde düşünürsünüz. Ama kuşku da duyun" diyor. 'EdirneŞehir Kılavuzu' yayımlandı • EDtRNE(AA)-Türk Kütüphanecıler Derneği Edirne Şubesi'nin 15. kitabı olan "Edirne Şehir Kılavuzu" yayımlandı. Şube Başka ru Ender Bilar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Dr. Rıfat Osman tarafından Osmanbca olarak yazılan "Edirne Rehnüması" adlı kitabının Dr. Ratip Kazancıgil tarafından Türkçeleştirildiğini söyledi. Edirne'nin Osmanlı İmparatorluğu'na 92 yıl başkentlik yaptığını vurgulayan Bilar, "Edirnemiz, tarihi. doğal ve kültürel zenginlikleri açısından ender illerimizdendir. Dernek olarak yayımladığımız bu eseri, Tosyavizade Dr. Rıfat Osman kaleme almış. Bugün sahaflarda milyonlarca braya satılan kitabı, Dr. Osman'ın kızı Mihrinaz Umural'ın izniyle yayımladık" dedi. Hasankeyfi kurtarma kazılanna yeniden • BATMAN (AA) - Batman'ın Hasankeyfilçesindeki arkeolojik kazılara, 3 yıl aradan sonra 8 ağustosta yeniden başlanacak. Abnan bilgiye göre llısu Barajı'nın göl sulan altında kalacak olan Hasankeyfilçesindeki tarihi eserlerin kurtanlması amacıyla 3 yıl ara verilen kazı çahşmalanna, Prof. Dr. Oluş Ank ile Rüçhan Ank başkanbğındaki ekip tarafından, 8 ağustosta yeniden başlanacak. Hasankeyfi kurtarma çahşmalannın 2 ay süreceği bildirildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear