25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6MART1994PAZAR CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı'yla söyleşi Festivaller 'imece'yleyaşıyor AHUANTMEN w stanbul'u zengin ve dü- I zeyli bir sanat yaşamına kavuşturan etkinîiklerin başında. Uluslararası İstanbul Müzik Festiva- li, Uluslararası İstanbul ^ ^ ^ Film Festivali, Uluslara- H İ H rası İstanbul Tiyatro Festivali, Uluslararası İstanbul Bienali geliyor kuşku- suz. Bu etkinîiklerin ardındaki kurum -İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı- ve bu kurumun bir süre öncesine kadar başında bulunan Dr. Nejat Eczacıbaşı'nın geride bıraktığı bu kocaman "sanatsal miras"ı devralan Şakir Eczacı- başı ile yeni sorumluluklan ko- nusunda göriiştük... - Köklü bir geçmişi bulunan Liuslararası İstanbul Müzik Fes- tivali, Film Festivali, Tiyatro Fes- tivali ve Görsel Sanatlar Bienaü gibi etldnlikleri düzenleyen İstan- bul Kültür ve Sanat Vakffnın so- nMiıluluğuou, yönetim kurulu baş- kanı olarak aldığınızda ne hissetri- niz? Dr. Nejat Eczacıbaşı aramı- zdan aynlmadan önce bu festival- lerle iUşkiniz ne düzeydeydi? Uluslararası İstanbul Festival- leri. öncüsü ve kurucusu Dr. Ne- jat Eczacıbaşı'nın büyük izlerini taşıyor hiç kuşkusuz... Yirmi yılı aşkın bir süre içinde Dr. Eczacı- başı, uluslararası festivaller arası- nda adı bile geçmeyen Türkiye'yı giderek dünya çapında etkinlikler düzenlenen bir ülkeye dönüştürmüştü. İstanbul'u bir kültür baş- kenti niteliğine kavuşturduğu için. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı festıvalin 20. yıhnda UNESCO Bü- yük Kültür Ödülü ile onurlandınlmıştı. Nejat Bey, kurumsaUaşmaya inanmıştı Kişisel açıdan büyük mutluluğum, bütün bu ge- lışimi yıllar boyunca çok yakından izlemiş bulun- mamdı. Aynca, Uluslararası Film Festivalfnin er- ken dönemlerden itibaren Düzenleme Kurulu için- de de yer aldığımdan, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'yla yakın ilişkilerim olmuştu hep... Dr. Ec- zacıbaşı'mn kuruluşuna öncülük ettiği ve bunca yıl boyunca olgunlaştırdığı bir uluslararası etkinliği sürdürmek amaayla çalışmak. üstümde, adeta kaçınılmaz bir görev bırakıyordu. - İstanbul Kültür ve Sanat Yakfı, vakın bir geçmi- şe kadar, Nejat Eczacıbaşı'nın kişiliğiyle bütünleş- • miş bir kimlik • Bu yoğun sanat sevgisi ve ilgisi olmasaydı, Uluslararası İstanbul Festivalleri'ni böylesine yetersiz kamu destekleriyle sürdürmek beklenemezdi bile... İstanbul FestivaUeri, çağdaş Türk sanatıy la modern düny a sanatı arasında kurduğu köpriiyü bundan sonra da sürdürecektir elbet. yarafıyordu. Nejat Bey'in yokluğu vakıfta bir boşluğa yol açh mı yoksa vakıf yeteıince kurumsal- laşmış bir yapt- ya ulaşmış mıydı? Nejat Ec- zaabaşı. ömrü boyunca ku- rumsallaşmaya inanmış bir gi- rişimciydi. Hele kışilere özelliklerinden birisi de dünya festivallerine oran- la, çok genış çapta sanatseverlerin ve özel kesimin desteklerine dayanmasıdır. Başka ülkelerdedevle- tin ya da yerel yönetimlerin uluslararası festivallere yaptıklan kaıkılar giderlerinin yüzde 60-70'lerini karşılarken. İstanbul Festivali'ne Kültür Ba- kanlığımn desteği ancak yüzde 8 dolayında kalı- yor bugün... Festival giderlerinin yüzde 92"si ise, sanatseverlerin aldıklan biletlerin gelirleri ve özel kuruluşlanndesteklenvlesağlanıyor. Bu.fstanbul'un sanata özellikle son yıllardagös- terdiği vakın ılginin de çok önemli bir kanıtıdır el- bet. Kamudan böylesine azdesteklevürütülen baş- ka bir uluslararası festivali bilmivorum ben... Fes- tivaller. başka kentlerde. bir kültür hizmeti ol- masının yanında, o yörelerin tanıtımına. eko- nomik yaşamına turizmıne yaptıklan katkılar ne- denıyle en geniş desteği belediyelerden. yerel yöne- timlerden alırlar. İstanbul'da ise. yerel yönetimler- den destek de elde edilememektedir. Sayın Eczacıbaşı. herşeyden önce, İstanbul'da bir uluslararası festivalin kamunun az desteği ol- ması durumunda bile gerçcklcştırebileceğıni gös- terdi. Özel katkılann. giderek gelenekleşmesi nede- niyle. azalacağını sanmadığım gıbi. yenı projelerle bu niteliktekı desteğin artünlmasına da çalışıyo- ruz. Burada. Türkiye'ninırflfinç bir özclliğindetv daha söz etmek gerek: Anadolu geleneğinde köklü bir ımece dayanışması vardırveİstanbul KültürveSanat Vakfı. butöreden çok yararlanmaktadır. Hasan Ali Vücel ve Ton- guc'un köy enstitüleri ginşiminde, Anadolu'nun imece geleneğinden yararlanılarak, o dönemin çok dar bütçeleri içinde, enstitüler, köy okullan, işlikler kurulabilmişti. İstanbul FestivaUeri de vakfın büyük özveriyle çalışan az sayıdaki profesyonel kadrosunun yanı- nda. birçok sanatçı. uzman. öğrend ya da kurum- lardan aynı yöntemlerle önemli ölçüde yararlar sağlayabiliyor. Bu yoğun sanat sevgisi ve ilgisi bu- lunmasaydı, Uluslararası İstanbul Festivalleri'ni. böylesine yetersiz kamu destekleriy le sürdürmek beklenemezdi bile... Çoğu uluslararası festivalin yöneticileri. Türkiye'deki destekçi ıutumu ve ilgiyı bilmediklerinden, vakıfta çalışan insan sayısının ne kadar az olduğunu öğrendiklerinde, bir türlü ina- namaktadırlar bunca işin nasıl başanldığına... Sanat dallarındaki en son gelişmeler - Llusiararası İstanbul Festivali. dün>a festivalle- riyle bugün aynı dü/eve gelmiş bulunuyor. Ancak, bu tip festnallerin gerçekleştirildiği kentlere baktığı- ımzda, onlaruı. festiıalin kendisinden de kavnakla- na» birer çağdaş dünya kenti olduğunu göriivoruz. İstanbul ise, giderek daha çok "köyleşen" kocaman bağlı işlerin, o kişiler dünya- mızdan aynldığı zaman ne kadar kolay bozuldu- ğunu gördükçe, kurumsaUaşmaya inancı daha da büyüyordu. Daha kuruluş aşamasında belirli ilke- lere dayandınlan ye yıllar boyunca yepyeni dene- yimlerle güçlenen İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı bu açıdan da günümüzde önemli bir yere gelmiş bulunuyor. Uluslararası İstanbul FestivaUeri. çağ- daş Türk sanatıyia modern dünya sanatı arasında kurduğu köpriiyü bundan sonra da sürdürecek el- bet... Kurum kimliği çalışması başanlı oldu - Bu noktada sizin yapacağınız değişiklikler ola- cak mı? Uluslararası İstanbul FestivaUeri, uzun birikim- ler sonucunda oluşan ana ilkelerini yine sürdüre- cek ama değişen koşullann ortaya çıkardığı yeni sorunlar ve gereksinimler çerçevesinde doğal ola- rak vakfın yapısında yenilenmeler de gerçekleştiri- lecek... - Yeni kurum kimliği arayışlan -ör. yeni logolar- bunun bir sonucu mu? Bu zaten daha önceden başlamış olan bir çalı- şmaydı. Biz şunu gördük ki festivaller çok birbirin- den ayn biçimde görünüyor ve bütün bu festivalle- ri gerçekleştiren vakfın imajı yeterince algılanmı- yor. Bu festivallerin birbiriyle ılışkısi olduğunu. kardeş festivaller olduğunu ve aynı vakfın ürünü olduğunu göstermek lazım. Bu bakımdan bu den- geyi kurmak istedik. Her festivalin beiirli bir kişiliği olsun ama her zaman akla getirilsin ki İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın festivallerinden biridir. Bu kurum kimliği çalışması sanıyorum, başanlı oldu. Yoğun ilgi ve yetersiz kamu desteği - İstanbul Festivalkri'ne sağlanan destekkr açısı- ndan. sayın Eczacibaşı hem iş çevrelerinde hem de Kültür BakanlığYnda bir tür simgeydi. Bu simgenin artık varolmayışı, gerekli ilişkileri kurmak, katkı- lan sağlamak bakımından bazı aksaklıklara yol açabilir mi? Özellikle Kültür Bakanlığı'nın festivale olan katktsının geçmiş yıllara oranla artması gereki- yor mu sizce? Uluslararası İstanbul Festivaileri'nin en önemli amudan böylesine az destekle yürütülen başka bir uluslararası festivali bilmiyorum ben... Festivaller en geniş desteği belediyelerden, yerel yönetimlerden alırlar. İstanbul'da ise yerel yönetimler destek de elde edememektedir. Özel katkılann, giderek gelenekleşmesi nedeniyle, azalacağını sanmadığım gibi yeni projelerle bu nitelikli desteğin arttınlmasına da çalışıyoruz. MayaPlastik SanatiarMerkezi açılıyor Kültür Servisi - İstanbul'da yeni bir sanat galerisi açılıyor. Sab günü BeyoğJu Halep Han'da açılacak olan galeri "Maya Beyoğlu Plastik Sanatlar Merkezi" adını taşıyor. Maya'nın yöneticileri tarafindan yapılan açıklamaya göre merkez. 35 yıl önce Adalet Cimcoz tarafı- ndan kurulan, İstanbul'un ilk önemli sanat galerisi "Maya"nın adını taşıyor. O yıllarda, zamanın umut veren genç yeteneklerine (Bedri Rahmi, Ferruh Başağa, Nuri lyetn, Adnan Çoker, Aloş vb.) kapılannı açan "Maya"nın kurucu ve yöneticisi Adalet Cimcoz'a say- gıyı dile getirmek içın, merkeze "Maya" adının verildiği belirti- liyor. SaJı günü açüıyor "Maya" yerleşmiş anlamda bir galeri değil çok yönlü bir kuruluş olma amacını taşıyor. Bu çerçevede "Maya"da; çağdaş Türk ve dünya sanaurun örneklerini sergilemek, çağdaş Türk sanatınm örneklerini geniş kitlelere yaymak amacıyla öz- gün baskı ve röprodüksiyon olarak basıp çoğaltmak, öncü sanat yapı- tlanna sergilenme olanağı sağla- mak. sanatı günlük yaşamın içine sokacak üretimde bulunmak. kon- ferans. seminer gjbi etkinlikler dü- zenleyerek bir tartışma ortamı ya- ratmak, 3000 fotoğraf ve diadan oluşan dünden bugüne Türk resmi arşivini ilgilenenlere açmak, plastik sanatlar ekspertizi yapmak, her tür eski-yeni. yerli ve Avrupa sanat ese- rini aıp satmak, plastik yapıtlann mimari yapılarda yer alaması ko- nusunda sanatçılarla kuruluşlar arasında ilişkiyi kurmak, yurtdışı- nda sergiler düzenlemek, sanatsal tasanlar için kaynak bulmak gjbi çabşmalar gerçekleştirilecek. Koleksiyonunda. Fikret Mualla, Abidin Dino. Bedri Baykam, Aliye Berger, Orhan Peker, Eren Eyüboğ- lu, Cihat Burak, Hamit Görele, Fer- ruh Başağa, Nejad Devrim, Kuzgun Acar, Füreya Koral. Yüksel Arsian, Mübin Orrion, Burhan Uygur, Aloş, Ergin İnan, Saim Bugay, Mustafa Pilevneli'nin yapıtlan bulunan Maya Beyoğlu Plastik Sanatlar Merkezi, salı günü saat 18.00'de açılacak. (244 04 99) bir kasaba görünümünde... Za- man zaman fazla "seckinci" bir çizgi sürdürmekle suçlanan İstan- bul Festivali, çizgisini korurken, içinde yaşadığı kent sürekli olum- suz değişiklikler yaşıyor. Bu çeliş- ki konusunda nedüşünüvorsunuz? İstanbul'un belirli bir açıdan köyleştiği ileri sürülebilir. Ne var ki. en azından öbür festivallerin düzenlendiği kentler kadar bir "dünya kenti" niteliklerine de İstanbul kesinlıkle sahiptir. Geç- mişiyle. doğasıyla, anıtsal yapı- lanyla ve tüm sanatlara gittikçe daha çok duyulan coşkun ilgiy- le... Gerçckte, İstanbul. ekono- misi, sosyal ve kültürel yaşamıyla büyük bir değişim ve gelişımin eşiğindedir. 1960'lı yıllarda Türk Sine- matek Demeği'ni kurduğumuz- da. Hollyvvood'un tican nitelik- teki filmleri dışındaki sana! değe- ri bulunan yapıtlan sinemalarda sunmak olanaksız gıbıvdı. Oysa. Beyoğlu sinemalarında şimdi oy- nayan yapıtlara bakın bir... Özel- likle İstanbul Film Festivali'ne katılan sinemaseverlerin coşku- sunu görünce, öteki dünya kent- lerinde yapılan festivallerin yöne- ticilen ve yabancı sanatcılar şaş- maktadıriar. Bemardo Bertolucci İstanbul'a geldiğınde. "gencliğin böylesine rutkuyla katıldığı bir başka festivalin koia> buiuna- ma> acağını" söy lemışti. Venedık Festivali'nın günü- müzde başkanhğını yapan, ünlü "Cezayir Şavaşı" fılminin yönetmenı Gillo Ponte- corvo da "İstanbul Fesrivali'nin dünyanın en önemli dört film festivalinden biri olduğunu" söylcrken. su- nulan yapıtlann nıtelığınin vc festivalin düzenınin yanı sıra sinemaseverlerinın gösterdiği o büyük il- giyi de dile getirmek istemişti. Sayın Eczaabaşı'na bu girişimde bulunmadan önce konuştuğu uluslararası festival yöneticileri ve sanatçılannın açıkladıklan görüş şu olmuştu: "tstanbul'da bir uluslararası festivali başlatmakta geç bile kaldınız. Uluslararası bir festival için, doğu- yu ve batı\ı birleştiren bö>le bir dünya kentinden daha ivi bir yer bulunabiiir mi?" Uluslararası İstanbul Müzik Festivali'nin 22 yıldır ulaştığı başan. bu görüşlerin doğruluğunu apaçık ortaya koyuyor. Konserler. tiyatrolar, ope- ra ve bale gösterileri. sınernalar, galeriler. sergiler. konferans ve seminerlerle İstanbul'un sanata duy- duğu ilginin yoğunluğu. Cumhuriyet'in sanat ve kültür eklerinde her gün ver alan programlann ge- nışlığınden de anlaşılabılir. Genç kuşaklann. sanatseverlerin. toplumun bu denlı sevgıy le sanp sarmaladığı Uluslararası İstan- bul Festivallen'nın 'seçkinler' için düzenlendiği dü- şüncesıne kesinlikle katılmıyorum. Bunlann tümü dc "uluslararası festivallerdir"; onların, "uluslara- rasi' düzeydekı niteliklere sahiff buhınırialan ise. birön koşuldurzaten... Kaldı kı İstanbul Kültürve Sanat Vakfı'nın öncelikli amaçlanndan biri de dünya kültür ve sanatınm önde gelen yapıtlannı ve yaratıcılannı Türk sanatseverlerine sunmak; çeşitli sanat dallanndaki en son geüşmeleri tanıtmaktır. Bu amaç. Türkiye Cumhuriyeti'nin gittikçe benim- sediği ana yaklaşıma uygundur; her açıdan dünya- ya açılmak... Salt birbirimizi seyretmekleyetinme- yeceğız artık. Dünyanın nitelikli sanat ürünlerini ve yaratıcılannı İstanbul'a getinrken, Türkiyenin sanat alanındaki en nitelikli yaraüalannı ve yapı- tlannı da dün- yaya suna- cağız. Sözgeli- şi. Uluslararası İstanbul Film Festivali'ne ge- len dünyaca tanınmış sine- ma yazarlan. eleştirmenler, yönetmenlerve yapımcılar ile tanınmış festi- vallerin yöneti- cileri. Türk filmlerini izle- dikten sonra, uluslararası festivallere çağnlan fılmle- rimizin sayısı büyük ölçüde arünış: ya- bancı yayınlarda Türk sinemasından daha da geniş çapta söz edilir olmuştur. - Özellikle gectiğimiz yıl içinde voğunlaşan ve ge- nelde Ahmet San'ın organizasyonuvla gerçekleştiri- len stad konserleri. İstanbul Festi\ali'ni nasıl etkile- di? \ akıf da bu arada iki popüler konser gerçekleş- tirdi yine Ahmet San'ın organizasvonuvla... Onlardan tam beklediğimız sonucu almadık. za- ten bu nedenle de bu tür etkinlikleri dığer festival- den ayırdık. Çünkü hem seyirci kitlesı. yanı hedef kitle birbirlerinden çok ayn. bir de ortamlan da çok ayn. Bir tanesi ormanlarda dağlarda da yapı- labilır ötekisi için konser koşullannın mutlaka bu- lunması gerekiyor. O nedenle bir, iki festivali birbi- rinden avırmak gerekiyordu. Caz gösterilerini ayırmak suretiyle sanınm daha başanlı olacak ama da çok daha büyük boyutlarda ele alma olanağımız olacak. Akdeniz Festivali tasarısı - Akdeniz Festivali tasarısı gerçekleşecek mi? Bu tasarı için düşünülen tarihsel yerlerin altyapısı söz- konusu etkinliklere uygun mu? İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı bir süredir Ak- deniz Festivali tasansı üstünde duruyor. Çeşitli ül- kelerin katılacağı böyle bir festivalin düzenlenmesi. önemli bir süreyi gerektirir elbet... Aynca, sözko- nusu tasannın altyapıya ilişkin gereksinimlerin yanında, kaynak sorunlannı da çözümlere kavuş- turmak gerekiyor. : Bienalle ilgili son gelişmeler nelerdir? İstanbul Görsel Sanatlar Bienali'nin kapsammı ve uluslararası niteliğini genişletmek istiyoruz gide- rek... Uzman kişilerce, bu amaçla kapsamlı çahş- malar sürdürülüyor. - Fotoğrafa olan düşkünlüğünüz biliniyor. İstan- bul Kültür ve Sanat Vakfı olarak, İstanbul'da fotoğ- rafla ilgili çeşitli etkinlikler düzenlemev i düşündüniu mü? Uluslararası düzeyde beş ayn festivali birden gerçekleştirmek durumunda bulunan İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, bu etkinîiklerin en iyi bi- çimde uygulanabilmesi için çaljşmalanm öncelikle müzik, sınema, tiyatro, görsel sanatlar ve caz alanlannda yoğunlaştınyor şimdilik... îleride ola- naklar arttığında. başka alanlardaki etkinlikler de ancak o günlerin koşulian altında düşünülebilir. • Genç kuşaklann, sanatseverlerin, toplumun bu denli sevgiyle sanp sarmaladığı Uluslararası İstanbul Festivaileri'nin 'seçkinler' için düzenlendiği düşüncesine kesinlikle katılmıyorum. PENALH MEMET BAYDUR Pınann Büyüsü... Amerikalı oyun yazarı David Mamet, bir yazısında, modern tiyatronun kurucularından olan Stanislavski'mn öğrencilerine sunduğu bir problemden söz eder. Stanis- lavski, Moskova'daki öğrencilerine bir sahne anlatır ve sorarmış: Bunu nasıl oynarsınız? Önce ustanın anlattıklarına bakalım. Bir muhasebeci işinden evine milyonlarca liralık hisse senedi getirir. O gece, evde onları kataloğa kayıt edecektir. Orta halli muhasebecinin bir karısı, yeni doğmuş bir çocuğu ve onlarla yaşayan karısınm geri zekalı erkek kardeşi var- dır. Eve geldiğinde karısı banyoda bebeği yıkamaktadır. Geri zekalı kardeş ise şöminenin önündeki koltukta otur- muş, ateşi seyreder. Muhasebeci yemek masasının üs- tüne koyduğu çantadan kataloğu, kalemlerini, paket kağıtlarına sarılmış hisse senetleriniçıkarır. Paketkağıt- larını yırtarak açar, hisse senetlerini özenle masaya yerleştirir. Paket kağıtlarını şömineye, ateşin içine atar. Sonra masaya oturup çalışmaya başlar. Az sonra karısı sahnenin dışından, banyodan seslenir. Gel bak, bebeği- miz ne şirin! Muhasebeci masadan kalkar ve sahnenin dışına, banyoya gider bebeği görmeye Sahnede yalnız kalan geri zekalı kardeş ayağa kalkar, masaya yürür, hisse senetlerini alır ve gülerek onları ateşe atmaya başlar. Hisse senetleriyle harlanan eteş büyüdükçe, geri zekalı kardeşin gülüşü de büyür. Onun gülmesine muhasebeci odaya, sahneye geri döner. Olup biteni görünce kardeşin üzerine yürüyüp ocaktan uzaklaştırmak için iter onu. Hisse senetlerini kurtarmak istiyordur. Kardeş kafasını bir köşeye vurur ve oracıkta ölür. Muhasebecinin karısı odaya, sahneye girer ve kar- deşinin cesedini görür. Hisse senetleri yanmıştır, kar- deş ölmüştür. Kadın "Aman allahım, bebek!" diye bir çığlık atıp banyoya, sahnenin dışına koşar. Muhasebeci de ardından. Bu kargaşada banyoda unutulan bebek boğulmuştur. Stanislavski öğrencilerine şöyle demiş: "Ne zaman bu sahneyi çözümleyip sahneye çıkartabilirseniz, o za- man oyunculuğu öğrendiniz demektir." • Yukarıda anlatılan sahneyi seksen türlü çözümlemek ve sahneye koymak mümkündür. David Mamet, bütün tiyatro kuramlarının ve ekollerinın kısa ömürlü oldukları- nı soylüyor. Kuram, ekol ya da okul, ancak geriye dönüp baktığımızda var olan bir olgudur. Birkaç büyük sanatçı- nın yapıtlarında doğallıkla su yüzüne çıkan benzerlikler, bu sanatçıların birbirlerinden kaçınmadan, çekinmeden etkilenmeleri belirler kuramları da, ekolleri de. Bir de, içinde yaşadıkları zaman dilimi Mamet, gerçek sanatçıların "sanat" yaratmak için ça- balamayan kişiler olduğunu soylüyor. Sanatçı, kendince en etkili biçimde, sözünü sanatına geçirmeye çalışan ki- şidir. Bu uğraşındazamanayetişiyorsa(bazen onu geri- de bıraktığı da olur) yapıtı ister istemez dünyanın ger- çekçi bir yansıması olacaktır. Seyirci bu durumu, o sa- natçının stili olarak algılar. Mamet'in söylediği asıl sarsıcı olan şudur: Büyük sanatçıların yapıtlarında yap- macık olan, indirgenip taklit edilebilen, kolayca algıla- nabilen bölümler, ikinci derece sanatçılar tarafindan de- ğişmez doğrular olarak kabullenilir. Kuram ya da ekol burada başlar bir başka açıdan. Artık dünyayı yansıtmak değil, sanat yapmaktır sorun. Kuram ya da ekol şekille- nirken gerçek sanatçılar (sanat yapmak için çabalama- yan kişiler) başbaşka bir noktayı eşel6nieye_4fB v ştifrnı- şlardırçoktan! Takiitçilerden uzaklaşmak, araya mesafe koymak için değil elbette. Yesyeni, dokunulmamış bir yerleri gün ışığına çıkarmak için. Mağara duvarlarına çi- zilen resımler ile Caravaggio'nun resimleri, Turnertab- lolarınm yarı-soyut gökyüzleri ile Degas'nın bir armut eskizi, Matisse'in yapıştırdığı elişi kağıtlanyla Marcel Duchamp'ın bisiklet tekerleği arasındaki kopmaz bağ- ların kaynağı bu araştırıcı, sorgulayıcı ruhtur. Sanat düşüncesinin ya da yaratımm değişmez-doğru kuramları ya da ekolü yoktur. Sürekli değişir. Doğru ve güzel olmayanı bulup çıkarmak çok daha kolaydır oysa. Şairlerın çoğu doğal olarak savaşa, işkenceye, idamla- ra karşıdır. Bunlar doğru şeyler değildir çünkü. Ama her aklı başında şair bu işlere karşıdır da akılda kalan, örne- ğin Melih Cevdet Anday'ın "Anı"şiiridir hep. Herkesde- nizi yazar, Orhan Veli'nin dizeleridir oysa aklımızda ka- lan. Örnekleri çoğaltmak. çeşitlendirmek mümkün. So- run yalnızca savaşa karşı çıkmak olsaydı, Amerikalı bir hippi MeNazım Hikmet arasında birfarkolmaması gere- kirdi. Sanat söz konusuysa. doğru olmayanı anlamak kolaydır. Doğru olanı bulmaksa zor. Yeni bir görüş, yeni bir düşünce, sanatsal bir gerçek ancak güncel genel- geçer gerçek kırıntılarına başkaldıran kişiler tarafindan şekillenip mümkün kılınır. Bazı seyirciler, bazı amatör- ler ve bazı eleştirmenlerin işi de gerçeğin bu alışılmadık görünümüne karşı direnmektir. • Ankara'daysanız Ankara Uluslararası Film Festivali'- ne gidip bir iki film seyredin bugün. Sonra... bir Ülkü Ta- mer ya da Can Yücel şiiri okuyun. Red Gar'land dinleyin ya da Bach'm Goldberg varyasyonlarını. Oteller Kenti- ni, Kayayı Delen Incir'l bulup okuyun. Sait Faik okuyun. Tomris Uyar okuyun. Cihat Burak okuyun. Sadun Boro - yu anımsayın. Mehmet Ali Aybar adında bir güzel in- sanın aramızda olduğunu anımsayın. Hanım evlatları, paşa çocukları, cahil bilgiçler. burnu büyükler, detone lokman hekimler, eli maşalılar, kabus tüccarları, pembe zehir tacirleri, beyni buruşuklar, eli çapkınlar, sanatsız yapamayanlar. halk sevicileri, hazırola geçip rahat edenler, kum torbaları, süngüsü çatallılar, geçmişe ipo- tek koyanlar gelmesin yanmıza. Ne diyor Ülkü Tamer? "Nereden geliyorsun? Sessizliğin başkentinden geliyorum Durgun göller ülkesinden Pınann büyüsünden" Devamını okumak için bu güzelim şiirin, bir Adam Sa- nat dergisi alacaksınız bugün! 6. ANKARA ULUSLARARASI FİLM FESTİVALİ'NDE BUGÜN Ktzılırmak Sineması 11.30 "Pimlico'ya Yolculuk" Yön: Henry Cornelius 14.00 "Lüks Otel" Yön: Dan Pita 16.3fr"Bol Bol V iski" Yön: Aiexander Mackendrick 19.00 "Uranus" Yön: Claude Berri 21.30 "Kelebek Avı" Yön: Otar Iossdiani Kavaklıdere Sineması 11.30 "Entrika" Yön: Jon Jost 14.00 "Entrika" Yön: Jon Jost 16.30 "\Vittgenstein Yön: Derek Jarman 19.00 "Ne» York'taki Tûm Vermeerler" Yön: Jon Jost 21.30 Büyükbabanın Tatili" Yön: Staffan Lamm Kaktfls Komedi Tiyatrosu 19.00 Seçici Kunıl Özel Ödülü 21.00 EntyiFüm Fransız Kültür Merkezi 14.30 Şairler, Ressamlar. Müzisyenler 16.30 Savaş >e Barış. \ crgi ve Büvük Sonuclar 18.00 Yeni Teknikleı ,e Yeniler
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear