25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6MART1994PAZAR \ OLAYLAR VE GORUŞLER Ulusaîgelişmeiçinkaynak sorunu Dünyamızda çok kişi, ulusal gelişmeyi ekonomik büyüme sanarak yanıhyor. Gelişme, ulusaî toplumlann sosyal ve ekonomik açılardan üst değerlere doğru yükselişidir. Bu oluşumda, mali kaynak (finansman) sorunu, ikincil durumdadır. Önemli olan insan kaynaklandır. Ekonomik kaynaklan insanJaryaratır. ERHANIŞIL Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı # # Bazı yabancı dillerde ulusal gelişme için "deveJopment" sözcüğü kullanılır. Bu söz, ekonomik büyümeyi de kuş- kusuz içeren bir kavram olmuştur. Dilimizde, bu amaçla "kalkınma" söz- cüğü 1960'h yıllardan itibaren daha çok kullarulmıştır. Doğru olan, "getiş- me" sözcüğü olsa gerektir. îki önemli nedenle; birincisi kalkınma deyişinin "gelişme" kavramındaki kapsam zen- ginliginden yoksun olmasıdır. İkinci neden, "kalkuıma hızı" (oraru) deyimi- nin yalruzca ekonomik büyümeyi gös- terir biçimde kullanılmasıdır. Durum böyle olduğuna göre, makul bir za- man yolu içinde, "geüşme" ile "ekono- mik bfiyüme" kavramlannı doğru ola- rak yani kavram kanşıkhğına düş- meksizın kullanmaya alışmamız gerekiyor. Öneminden ötürü tanımla- ma konusunun böylece ve uzunca ya- zılması zorunlulugu doğmuştur. O nce önemli bir aynnu tanjmlama açısından belirtmek zorunludur: Gelişme, bir ulusal top- lumun sosyal ve eko- nomik bakımlardan daha üst değerlere doğru topluca yük- selişidir. Başka bir anlatımla daha çok bilgili (eğitimJi), daha sağlıklı, daha yüksek yaşama düzeyli, daha çok üre- ten ve tüketen, daha çok uygar, özgur ve adil olmak yolunda ilerlemek, geliş- me demektir. Ulusal gelirin, daha doğ- rusu gayri safı milli hasılanın artışı, bu sürecin çok önemli bir bölümüdür, fakat yalnızca bir bölümüdür. İşte bu nedenle ona "ekonomik büvüme" adı verilir. Eğer "ekonomik büvüme" her şey demek olsa idı bir dizi petrol zengi- ni ülkelerin. en ileri toplumlar olmala- n gerekirdi. Özellikle 1973 yıünda ham petro! fiyatlannın bir günde % 406 arttınlmasından ve 1979 yılında aynı yönde gerçekleştirilen 2. petrol şokundan sonra. Oysa durum hiç böy- le olmamışur. İnsanlık tarihinde uygarlığjn yaalı olarak bilinen ilk değerli ilerlemeleri. en az 3000 yıl önce Mezopotamya ve Mısır'da gerçekleşmiştir. Ömeğin Asuriler daireyi 360 derece olarak be- lirlemişlerdir. Günümüzde. ilkokul çocuklanndan en ileri bilim adamlan- na kadar kural, "daire"nin 360 derece olduğudur. Geometri bilimi. Nil Nehri'nin taşma ölçümleri zorunlulu- ğundan ötürü Mısır'da ortava çıkmış- tır. Helen (Yunan) araştırmacılar, yüzyıüar sonra bu yörelerdeki (Mezo- potamya ve Mısır'daki) çeşitli bilgi bı- rikimlerinin peşine düşüp onlan ken- dilerine aktarabılmiş ve geliştirmişler- dir. Euclides adlı Grek bilgini, İsken- deriye kentinde bugün kullandığımız matematik-geometri bilgisini yarat- mıştır. Sokrates, Ptaton, Aristo ve nice öbür fılozoflarla şairler, yontucular (heykelüraş)ar). araştırmacılar eski Helen uygarbğını meydana getırmış- lerdir. Onlardan da yüzyıllar sonra ve İslamiyet"i izleyen çağlarda çoğu Arap birazı Türk araştırmacılar. Helen uy- garlığının bilgi birikimini devralıp özellikle matematık. astronomi, kim- ya alanlannda önemli ilerlemeler kay- detmişlerdir. Arap fetihleri ile Is- pahya'ya kadar ulaşan Arap bilim yapıtlan, Avrupa toplumlannın bilgi ve düşünce önderlerini haylice şaşırt- mıştır. İspanya yolu ile Avrupa'ya bil- gi aktanmı başlamıştır. Grekçe ve Latince karşılıklan bulunmayan cebir, (el-cebir) ve kimya (el-simya) gibi bi- lim dallan "aJgebra" ve "chemie" de- nilerek Arapçadan ahnmıştır. "Aydın- lanma çağı"nın dogal gereği de kilise- den bağımsız özgür düşünce idi. Bu doğrultuda bilgi, bilim ve sonuçta in- san kaynağı sürekli olarak değer kaza- nıyordu. Arkadan 1700'lü yıllarda "sanayi devrimi" gelmiştir. Sanayile- şen toplumlar, gerçekçi biçimde eğiti- me, bilgi, bilim ve teknolojiye çok daha fazla önem vermişlerdir. Başka bir anlatımla ^insan kaynaklannı" hız- la geliştirmişlerdir. Onun da sonuçlan apaçıktır. Ekonomi bilimdlen ve araştırmacı- lan sadece faiz, üretim, gayrimenkul rantı, doğal kaynak. iş yaratma (istih- dam), girişimcilik ve daha nice başka konulara akıl yormakla kalmazlar. Onlar, ulusal gelişme sürecinin serma- yeden daha çok, nitelikli insana da- yandığını bihrler. Bu nedenle "insan kaynaklan" adı verilen etkeni araştı- nrlar. İnsan kaynaklan sözü, yalnızca çalışanlan (emekçileri) değil, başta ulusal ve yerel yöneticiler (siyasetçiler) olmak üzere işverenleri, ulusal eğitim düzeyini, sağlık hizmetlerini, bilim- teknoloji alanındaki uğraşlan ve say- makla bitmez nice başka etkeni içerir. Gözden kaçınlmaması gereken olu- şum, siyasetçilerin de girişimcilerin de işverenlerin de işçilerin ya da köylüle- nn de kamu görevlilerinin de doktor, mühendis. hukukçu kişilerin de din ti- careti yapanlann da bilim adamlan- nın da (ötesinin adlannı sizin koyaca- ğmız bireylerin) ulusal toplumlar içinde çeşitli ağırlıklarla yer aldıklan- dır. Toplumlann geüşmeleri işte bu pöreceli ağırlıklara göre bicimlenir. Örneğin köylü-göcebe kültürü, din ta- cirlen, bilgi birikimleri pek olmayan, fakat toplumlan yöneten siyasetçiler gibi etkenler bolcadır. Gelişmeyi önle- yici \e kısıtlayıcı etkenleri aşmak için de özellikle gelişme yolundakı ülkeler- de Anadolu Devrimi'nde olduğu gibi devrimci politikalara gerek vardır. Saltanat değil cumhuriyet, hilafet de- ğil inanç özgürlüğü, "Herkes başının çaresine baksın" yaklaşımı değil, eği- tim ve sağlık hizmetlerinin kamuca üstlenilmesi bunlara yalnızca birkaç örnektir. Siyasetçiler. neler yapaçaklanna da- ir sözler verirler. Bir dizi aydınlar da siyasetçilere "Bu tşler için nereden mali kaynak bulacaklaruu" sorarlar. Mali kaynak bulmak saruldığı kadar büyük sorun değildir. Nitelikli insanlar; dü- şünceleri, projeleri, çalışmalan ve öne- rileriyle mali (finansman) kaynaklan yaratırlar. Siyasetçilere sorulması ge- reken soru, insan kaynaklannın en iyi biçimde geliştirilmesi için ne yapmayı (eğer varsa) önerdikleridir. Bu amaçla siyasetçilere. insan cevheri için yalnız- ca kamu bütçelerinden değil, gayri safı milli hasıladan ne oranlarda kay- nak tahsisi yapılacağma dair politika- lan olup olmadığı sorulmalıdır. Sosyal ve ekonomik gelişmenin anahtan, İce- sinlikle insan kaynaklanndadır. Bi- lim-teknoloji ve daha nice öteki alan- lardaki dev ilerlemeler, insan kaynak- lanndan doğmamışsa nereden doğmuştur? Sosyal gelişmeler insan ürünü değilse neyin ürünüdür? Yanıtlar apaçık. TARTIŞMA BaJıklar rüşvet vermiyor!" ^ P ^ ^ ^ ^ emokrat Parti I ^ ^ yöneticilerinin • • kent içi ve • m kentler arası • jm ulaşımı " ^ ^ • ^ ^ ulaşımın sağlanmasında denizyollannı ve demiryotlannı dışlayarak otoyollara ağırlık vermesinden bu yana tartışması yapılan, günümuzde de "üçüncü köprii mü, yoksa raylı ulaşım araçlarının yararlanacağı tüp geçit mi?" sorununun yeniden alevlenmesiyle gündeme gelen bu konuyu tüm aydınlar, dernekler, meslek odalan, kısacası kamu yarannı kişisel çıkarlanndan üstün tutan kişilerin artık bir sonuca bağlamak için harekete geçmelerinin tam zamanıdır sanıyorum. Yıllardırdınlediğjmiz, zamanla bir yılan hikayesine dönüşen İstanbul metrosu için başlayan çalışmalar, olanaklar orarunda süriiyor, sonucu sabıria bekliyoruz. Bu yararlı girişimin aksamaması için SHP'nin İstanbul Belediyesi Başkanlığı"nı sağa partilerin eline bırakmaması gerekiyor. Eğer kentimizi seviyorsak, onun eskisi gibi yaşanabilir bir halegelmesini istiyorsak hepimizin tüm çabamızla 27 Mart seçimlerinde bu partiye vardımcı olmamız Istanbulluluk borcumuzdur. Gelelim deniz ulaşımına... Cç yanı denizle çevrili kentimizde Çekmeceler'den Kavaklar'a kadar rahatça vapurla gitmek olanağı varken niçin_gereksiz yere yollan tıkış tıkış otobüslerle, her birinin içinde genellikle bir kişi olan taksi ve özel arabalarla doldurup trafıği arapsaçına döndürüyoruz?O çok özendiğimiz Baü'daki çabşanlar işyerlerine metrolarla gidip gelirler, direksiyonda sinir kesileceklerine rahat rahat gazete ve kitaplannı okuyup zamanlannı değerlendirirler, arabalanru da hafta sonu gezilerinde ve uzun yolculuklarda kullanırlar. Büyük Tarabya Oteli yapıldığında, oradaki vapur iskelesi otelin plaj kabini olarak kullanılmak üzere hızmet dışı bırakılmıştı. tepkisiz bir toplum olduğumuz için kimsenin sesi çıkmadı. Ardından o güzelim Emirgan fskelesi_yıkıldı, yine tıs yok. Büyükdere iskelesi de kazıklı yol nedeniyle işlevini yitirdi, artık oraya da vapurla gidilemiyor. Derken haraplığı .nedeniyle uzun süredir vapurlann uğramadığı Rumelihisan iskelesi onanmına başlandı. tam sayılan azaldıysa da yine vapurlanmıza kavuşacağızdiyesevinirken. uzun bir yolculuk dönüşü bir de ne göreyim, bizim bunca yıllık iskelemiz Restoran Bar olmamış mı? Rivayetler doğruysa onanlmak koşuluyla özel sektöre kıralanmış. Gerçeği öğrenmek için çalmadığım kapı kalmadı. Şehir Hatlan İşletmesi bu konuda yetkili olmadıklannı Genel Müdürlük'legörüşmem gerektiğini beyan etti. Herkes topu birbirineatıyordu, sonunda adını açıklamamam koşuluyla insaflı biri özet olarak şu bilgiyi verdi: "İskele haraptı. vapur yanaşamıyordu, zaten >olcu sa\ ısı da çok azalmıştı, bu nedenle tarihi binanın kurtarılması için ihale yoluyla ve ruristik amaçla kullanılmak üzere 1991 yılında, tamirin biteceği 1993'ten başlamak üzere beş yülığına kiraya verildi." Bu arada başka iskefelerin de. en başta Moda İskelesi olmak üzere sırada olduğunu öğrendim. Dış hatlardaki vapur seferlen de artan nüfusa oranla çoğalacağına. ters orantılı olarak her yıl biraz daha azalıyor... Oysaki tatileçıkan yorgun insanlara araba, otobüs ya da uçaklar. bir vapur yolculuğunun olanaklanm sağlayabibr mi? Köprülerin yapımında. otoyol ihalelerinde, karayolu taşıtlannın ahmında büyük paralardönüyor, çıkarcılar yanm yüzyıla yakındır süren bu tatlı kazançlanndan yoksun kalmamak için direniyorlar, halkıbinbiryalanla uyutuyorlar. Metroya ve deniz ulaşımına bütün güçleriyle karşı çıkıyorlar, çünkü denizde büyük arazi vurgunu yok? Balıklar rüşvet vermiyorlar! Fatma Kethüdaoğlu PENCERE Bayan Başbakan'ın Gözyaşları... Manzumeci ne demiş: "Gözyaşları.. Ey gönlümün acı taşları.." Allahın belası erkek milleti, kadın gözyaşına hiç daya- namaz, hemen yumuşar, yelkenleri suya indiriverir. İlk bayan Başbakanımızm şıpır şıpır ağladığını televizyon- dan izleyen kara bıyıklılar şimdi ne yapacaklar?.. Gazetelerde haberi de var: "Lions Kulübü'nün Svvissotel'de 'Melvin Jones Fellow ödülü'nü Başbakan Çiller'e vermek üzere yaptığı top- lantıda 'mültivizyon' gösterisi yapıldı. Kiirsünün arka- sında 'sörf yapılan Haliç' panosu vardı. Çiller'in saçını kızıl kestaneye boyatarak 'mizanpli' yaptırdığı görüldü. Dalan 'ın da katıldığı toplantıda sinirleri boşalınca Çiller, gözyaşlannı tutamayıp ağladı." Altı satırlık haberde birbiri ardına dizilen yabancı söz- cükler nasıl küreselleştiğimizin resmidir; ama, bugün bizim konumuz Wdeğil; gözyaşları... 'Demir Leydi' niçin ağladı?.. Birgönül kırgınlığı mı?.. Yeni saçını mı beğenmedi?.. Memleketin haline mi üzüldü?.. Kendi durumuna mı ağladı?.. Niçin bu gözyaşları, niçin?.. Ne iş var içinde, bu işin?.. • Kara bıyıklı ve yufka yürekli erkek milleti bu gözyaşla- rına dayanabilir mi?.. Ağlama yavrum ağlama.. Duvarda asılı bağlama., Bağlamanın telleri.. Güzelimin elleri.. Kimbilir, bayan Başbakanımız son günlerde dayanıl- maz bir gerilimin içinde yaşıyor... Belki Meclis'in kapı- sından polisin alıp götürdüğü milletvekillerine üzülmüş- tür... Belki DEP'in defterini dürmek isterken, Türkiye'yi dünyanın gözleri önünde küçültmenin acısı sinesine iş- lemiştir... Belki şubat ayında enflasyon canavarının yüz- de lOatılımı sinirlerini bozmuştur... Belki Güneydoğu'da takır takır öldürülen yurttaşlann ve 'Mehmetçikierin ha- berleri geldikçe kahroluyor... Belki allayıp pullayıp Is- tanbul'un başına getirmek istediği Bedrertin Dalan'ı televizyonda izledikçe "ah benneyaptım"ö\ye gözyaş- lannı tutamamıştır... Belki toplantı salonunda 'sörf yapı- lan Haliç'in hayali resmini görünce altüst olmuş, 'ztrta- pozluğun bu kadarı da olmaz' diye hüngürdemeye başlamıştır... Belki her işi yüzüne gözüne bulaştırdığını gördükçe içinden ağlamak gelmiştir... Belki Türkiye'nin kurtarıcısına yobazların küfretmesi içini sızlatmıştır... Belki işçinin, memurun, emeklinin, dargelirlinin çektik- lerı birden aklına düşmüştür de hıçkırıklara boğulmuş- tur. . Belki başına geçtiği DYP'yi bu kadar kısa sürede nasıl allak bullak ettiğini fark edip ne yapacağını şaşır- mıştır... Belki ülkenin bayır aşağı gittiğinin bilincine 'mintarafillah' o anda varmıştır... Belki Lions (Aslanlar) Kulübü'ne giderken özellikle saçını aslan başı yaptırma- • Arkası 17. Sayfada KALICIGÜZELLİĞE YATIRIM YAPIN: •<ı nın i'jn.lıı Aıs en hı/iiıi li.ı .m YENI PEUGEOT 306 XSi I >ık \okıı>l,ır, O" tnl'i'ndrıti u \ ' >! i.ırt I . I M ,111,11 ı l l l / \ < > l , \r, İMI kı)on)clrcıl<" s.ulıvr 7,h li(n- ln-n/in ; ' ! p " f ) a A o > n k t m v.ıktıı;ıııı o^rfiıiıuc, s.ıkııı şı^ırnı.u'in. Si/, cn ivisi, hi'nu'n ı v n \.)kııııııı/ıl<ıki IVıiv;t o| MIIS m.ij;.ı/asin,ı ııı»,ivın, ynıi IVııgcot 'VH-ı XSi'yi N.ıkıııd.ın t.ınıyın. Y.ıhrımını/ı ">()(> \Sjnin "k.ılu ı ^Ti/flli-.'inc 1 " \ .ıpın JKLER 1994; D 998^7 Motor Gücü I 28 ch (DİN) Max. Hız: 1 97 kn,/h Benzin Tüketimifl00 km'de): 90 km/h 6 3 ll.. 1 20 km/h 7 6 It . sehir ı C i l 2 7 It Standart Ozellikler: Uzokkın kumandcılı merkezi kilil sislemi • Eleklnk , kumandcılı ctımlc» • Yukselt uyarlt hıdrolik diroksiyon • Isı aycird klima • Öne • N uyumlu orka tekerlekler • Uzaklan kumandcılı kodlu rcıdyo teyp PEUGEOT E U O ADANA Dörlter ADAPA Asyo İ0-7SŞ 277 90 33 ANKMM POÇ(0-312)427 68 28 Samgjr (0-3) 2' iii 7İ ' MUKESİIt Çongo (0-26*1 241 7 1 90 BURSA Gokqo (0-224) 251 4945 A V R ESKİSEHİR Bolwtor (O222) 233 23 4? GAZKNTB» Ctündüfl (0-342Î 321 3340 U GîBZH N I 08 İSTAN»Ul r (0-212) 576 24 39 Aksel|0-212)270 00 27 Demolu J (0-2İÖ) 361 48 39 Oetnalu 2(0-216) 338 31 74 Günfaği (0-212)501 1667 N G Ü GûiHağ2(0-212) 262 1263 İleri (0 212) 285 15 51 iriyil(0-2l6)385 55 60 Oğul (0-212! 542 4143 ç ü s L PaHor(0-212f PCÇ (0-21 2) 274 99 24 1ZMİR AnafiO-23J) 463 86 86 KAHRAMANMAWQ Zobunoşkı (0-344) 225 11 50 KAYSBU Öıkorolor (0-352) 232 13 33 'KOCAfU Asyo (0-2621 324 61 08 LEFKOŞA Yo»r (Cemol (0-392) 223 23 73 N SAMSUN Sendea (O-352M3Î
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear