25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURIYET 2 13 OCAK1994 PERŞEMBE KULTUR Chen Kaige'nin sonfilmigöz acıtacak kadar parlak,yürek kanatacak kadar trajik Herşey sanatıveaşkıiçin K ültür Servisi - Amerikan si- neması vurdulu kırdılı macera filmleri sulu komediler, bol bol devam filmleri ve sulandınlmış edebiyat uyarlamalanyla sinema sek- törünü tarih öncesi dinozorlar çağına geri döndürürken Avrupa sineması da artık Hollywood'a bir alternatif su- namıyor ve kendini GATT anlaş- masının dışında tutarak korumak zo- runda kalıyor. Artık sinema sanatının yeni umudu Batı'da değil Çin . Yeni Zelanda gibi ülkelerde yatıyor. IDoğu'nun mistik büyüsü ile acımasız tarihi 1993 Cannes Film Festivalinde Altın Palmiye'yi paylaşan Çinli Yö- netmen Oıen Kaige ile Yeni Zelandab yönetmen Jane Campion bunun en büyük kanıtı. Cstelik Altın Palmiye'yi paylaşan "Farewell My Concubine" ile "Rano" sadece ödüle değer "festiva]- lik" fılmler olmanın ötesıne geçip, hasılat rekorlan kırmasalar bile hatın sayılır bir izleyici kitlesine ulaşmayı başardılar. Geçtiğimiz yılın sonunda gösterime girerek tüm dünyayı büyü- leyen "Pîano" nun ardından, yeni yılın başında "Farewell My Concubinc" Avrupa'da gösterime girdi ve doğu- nun mistik büyüsü ile acımasız tarihini Batı'ya taşımayı başardı. Yönetmen Chen Kaige, Kültür Devrimi başladığında 14 yaşındaydi, birçoklan gibi o da devrime olan inancını kanıtlamanın yolunun ihbar etmekten geçtiğine inandı ve babasını ihbar etti. Bunun sonucunda babası kızgın kitleler önünde aşagılandıktan sonra çok hasta olan annesiyle birlikte birçalışma kampına yollandı. "Kültür Devrimi sona erdikten sonra herkes yaptıklan için bahaneler üretmeye baş- İadı. Ben de çok küçük olduğumu yaptt- klanmdan sorumlu rutulamavacağımı söyleyebilirdim. Ama bu doğru değil, daha yaparken ne kadar körü bir şey yapmakta olduğumun bilincindeydim. Hepimiz baskı altındaydık, ama şimdi döşûnüyorum da kimse beni buna zorla- mamıştı. Bu filmi vapmamın nedeni de bu" diyor Kaige. IKaige'in filmleri sürekli sansür ediliyor "Farenell My Concubine" Pekin Operası'nın ikı üyesinın aşk \e ihanet- le örülü yaşam öyküsü bağlamında 1925'ten l'977 yılına kadar Çuı tarihi- ni gözler önüne sunuyor. Leslie Cbe- ung'un canlandırdığı Dieyi ve Zhang Fengyi'nin oynadığı Xiaolou'nun ço- cukluğuyla başlıyor film. Dieyi ve Xi- aolou dönemin eğitim anlayışına uy- gun olarak işkenceyi andıran yöntem- lerle opera sanatını öğreniv orlar. So- nunda tümüyle erkeklerden oluşan Pekin Operasf nda Xiaolou Karl. Die- yi ıse kraliçe rolünü oynamaya başlı- yor. Dieyi sahnede canlandırdığı kadın karaktennı özel yaşamına da taşıyor ve Xiaolou evlenene kadar aralannda bir ilişki süregidiyor. Dıe- yi"nin kadınsı duygulannı tatmin et- mek için evlat edindiği oğlu eşcinsel olduğunu ihbar ediyor. İntiharla so- nuçlanan filmdatüm kişisel knz anla- n. Çin'in siyasi yaşamındaki kriz anlanylaçakışıyor. Xıaolou'nun nışan geccsı Deivı artık bir daha bırlıktc sahneye çıka- mayacaklannı açıkhyor \c patronun tekliflenne boyun eğerek sevgilısı olu- yor. AncakaynıgeceJaponlarPekin'c ginvor. Dıeyı'nın ıntıhar etıiği zaman da Kültür Dcvrimı"nin sonuna ışaret ediyor. Kaıge'ın filmleri Çın otonie- len tarafından sürekli sansür ediliyor. 1984 yıhnda tamamladığı ilk filmi "Yellow EarttT "yoksulluk ve geri- kalmışlığı göstererek ülke hakkında olumsuz bir imaj yarartığı" gcrckçesiy- lc resmi oıorıtclerın tcpkısınin çekti. İkıncı filmi "The Big Parade"in sonu dcğiştınlcnc kadar ıkı yıl göşterıme so- kulmasınj ızin venlnıcdi. Lçüneü fil- mi "Life On A String"in ısc hala göste- rımı \a^>ak. "Farev>ell M> Concubine"- de aynı kaderden kurtulamadı \e va- saklandı. Ancak film Altın Palmıye kazanınca. Olımpiyatlara talip olan ve insan haklan konusunda yeterince olumsuz bir görüntü sergileyen Çin hükümeti birkaç küçük kesintivle fil- min gösterime gırmesine izin verdi. Ama yönetmen filmi kesmeye yanaş- mayınca bu işi kendileri üstlenerek gösterime soktular. Yine de filmin reklamının yapılması. ilanlannın ası- lması yasaktı. Çin asıllı bir Ame- rikalı ile ev li olduğu için yaşamının bü- yük bir bölümünü Amerika'da geçi- ren vefilmlerininyapımcılığını da hep yabancılann üstlendiği yönetmen yine de Çin'den aynlmayı düşünmüyor ve filmlerinı dünya pazan için değil. halkı için yaptığını belirtiyor. IÇin'de en büyük sorun ekonomi değil, kültür "Kültür Devrimi ve eşcinsellik onları rahatsız eden iki konuydu. Kültür Dev- rimi'ni ülke için çok zararlı olmuş körü bir deneyim olarak göriiyorlar ve bir an önce unutulmasım istiyorlar. Bu doğru değil. Herkes bunun bir trajedi olduğu- nun biliyor ama kimse bundan bir ders çıkarmıyor. Devrunden sonra yetişen kuşağın gelecekte hata > apmaması için tarihin bu bölümünü bilmeleri bence çok önemli. Ayrıca neden sosyalist bir toplumun eşcinsellikten bu kadar kork- tuğunu da anlay amıyorum. Eşcinsellik- ten hoşlanmay abilirsiniz ama bu da toplumsal bir gerçeklik ve üzerinde ko- nuşulması gerek"dıvor Kaige. Ancak vabancılann Çin filmlerinin tümünü otomatık olarak "siyasi sine- ma'"' kategorisine sokma eğılimlerin- den de rahatsız oluyor. Bu nedenle Cannes Feslivali'nde fılminin tanıtımını vaparken "Umarım kimse nimi >erili bazı ideolojik kalıplarla sını- rlama/" demek gereğini duydu. Kai- ge. filmlerindc siyasetin sembolik ola- rak verilmesinin ardında sanatsal kaygılar yattığını belirtiyor: "Bu sa- natçıları aniatan bir film. Yaşamını sa- natı >e aşkı için feda eden bir insanın öyküsü. Ben yaşamımda asla bu kadar gözü kara olamazdım. Onun için bu ka- raktere hayranun. Siyasi bir film olup olmaması değil, asıl bu tartışılmalı. Çin'dcki en büyük sorun ekonomi değil, kültür. Kültürel kimliğimizi ka\ bettik, kim olduğumu/u bilmiyoru/. İşte film- lerimle bunu değiştirmeye çalışıyorum" Ancak "Farewell \İ> Concubine"i ke>>enlcr sadece Çın hükümeti değildi. Amerikalı dağıtımcı firma. filmin çok uzun olduğu \e Batılı seyırcıyı sıka- cağı gerekcesiv le 15 dakikasını kese- rek gösterime soktu. Doğu'nun "siya— si'\ Batı'nın "ticari" kaygılan sonucvu oldukça kı^alan film. yine de göz acı- lacak kadar parlak renklen. >ürek ka- natacak kadar trajik yönlen ve kara kara duşundürtecck kadar etkileyici tarıhsel perspektıfiyleseyırcıleri derin- den san>mayı başanyor. Amerikan genç kuşak yazarlannı etkileyen 'efsanevi yazar' Raymond Carver'ın öyküleri fılme konu oldu Şiddet, umutsuzlukveutanmazlık K ühür Servisi - Amerikan genç ku- şak yazarlannı derinden etkile- v en Raymond Caner'ın ö> küleri Robert Altmanın çektiği "Short Cuts- Kısa Çekinüer" fılmine konu oldu. Fransız "Le Nouvel Observateur" der- gisinde Bemard Genıes'nin yazann il- ginç yaşamını \e yazma tutkusunu an- lattığı yazısından bir bölüm aktanyoruz. Raymond Carver bir efsaneydi. 2 ağustos 1988'de eşine uyumaya gittiğını söylemişti. Ray. o gece hayata gözlenni yumdu. Ve sonsuza kadar uyudu. Kim- se onun o gece gördüğü rüyalan bilmi- yor. 50 yaşındaydi. Akciğer kanseriydi. 70"li yıllann ortalanndan itibaren genç kuşak Amerikan yazarlan için bir inesih' olmuştu. Üniversite kampüsle- rinde. yazın sohbetlennde onun tüm yazdıklan incelenıyor. tartışılıyor ve de- ğerlendinliyordu. Herkes büyüyünce Carver olmak ıstiyordu! Neden mi? Çünkü o. Hemingway, Faulkner \e Fitz- gerald arasında efsanevi Amerikan ya zannı temsıl edıyordu. Çünkü onun öyküleri çok yalın bir dille yazılmışt:. Aynı zamanda söylediklerinin dışında- başka şeyler de söylüyordu bu öyküler. Ne söylüyorlardı peki? İşte öykü de bu noktadabaşlıyordu. ICarver, elindeki tüm tiplerle oynuyordu Carver'in son editörü. Gary Fisketjon şöyledıyor: "Ray 1938yılındaOregon''da doğdu. Doğumundan kısa bir süre sonra ailcsi VV'ashington'da küçük bir kasabaya yerleşti. Babası bir bıçkı fabrikasında çalışıyor ve patlayana kadar içki içiyor- du. fam anlamıvla sefil bir hayat sürü- yorlardı. Ray okumayı çok seviyordu. Fakat kitap alacak parası obnadtğı için dunıp durup İncil'e, balıkçılık ve avcılık üzerine yazılmtş kitaplara harim indiri- yordu. İlk ö>kulerinde de bu dergilere naif göndermelerde bulunmuştu." Yazar! Yazar olmak! Babası budüşüne pek de sıcak bakmıyordu. Oğlunun odun kesmesini tercih ederdi tabıi. Ray 18 yaşı- nagelipdeliseyibitirdiğindebırdenodun- cu olmuştu. Bu pek uzun sürmedi. Genç birkızla tamştı Sonraevlendiveikiçocu- ğuoldu. Buaradayaşamınıdasürdürmesi gerektığinden kendinesürekli yeniyeniiş- ler buludu. Gece bekçiliği, kapıcılık. ben- zincilık gıbı işlerdeçalıştı. Gary Fisketjon o günleri şöyle anlatıyor: "Ray ogünlerde uçurumun kıyısına gebnişti. Çok içki ici- yordu. Sonraları içkinin tutsaklığından kurtuklu ve bana o günlerde çok vakit kaybettiğini söyledi." Genç Carver yazmayı hiç bırakmadı. Sürekli kısa öyküler yazıyordu. Bunlar unlaşılması güç dergilerde yayınlanıyor- 701i yıllann ortalarından itibaren Amerikan yazarlan için bir 'mesih' olan Caner. kanserden öldüğünde 50 yaşındaydi. du. "Bir gûn bir yerlerden olumlu cevap abnıştı. Ben bir öyküsü ya da şiiri için olduğunu tahmin etmişfim. Seıinçten çılgına dönmûştü. Ne yapacağını şaşuımştı..." 50'li yıllann sonunda Kaliforniya'da John Gardner ile karşılaştı. Üzerinde ga- rip bir paltosu olan çok tuhaf bir adamdı. Carver onun olağanüstü kişiliğinden çok etkilendi. Hatta yıllar sonra bile onun yü- rüyüşünü taklit ettiğini itiraf etti. O dönemde Gardner, Şikago Deviet Koleji'nde edebiyat dersleri veriyordu. Carver'a bir öğüt vermışti: "Faulkner'in tüm eserierini oku. Sonra da Heming- »ay'inkileri oku. Bu senin, Faulkner'i daha iyi anlamanı sağlav acaktır." Mesaj alınmıştı. Buna tanık olan 2 öy- kü de 60"lı yıllarda Olıvıer'mn bastığı şi- irler ve öyküler toplamını içeren bir der- gide kitapta yayınlandı. Bu öykülerden biri olan "Zoriu Mevsim" daha sonraları yazdığı "Tapınak" ı hatırlatır. İkıncı S:ıradan insanlar, Carver'ın öykü kahramanlanydı. Onlann hayatlan hiçbir şeye benzemiyordu. Sakin yaşam son anda yerle bir oluyordu. öykü "Aficionados" ıse Hemıngvvay'in öyküleriyle pek çok benzerlikler içer- mektedır. İşte o sıralarda Carver dizileri- ne başlamıştı. Bunlan yaratmak çok ko- lay olmuyordu. "Evindeeocuklanngürül- tifeü yazı yazmasını engellerdi" div or Fis- ketjon." Öykülerinin üzerinde düzeltme- leri arabasında >apardı. Ve genellikle maddi sorunlan olurdu. Onu ilk kez çağırdığım günü hatırlıy orunı. Telefonda Raymond Carver ile konuşmak istediğimi beürtmiştim. Hatta bir süre sessizlik oldu. Sonra bir ses bana o numarada o isinıde birinin oturmadığını söyledi. Ben çok di- rettim, kendimi tanıttım. bir editör oldu- ğumu söyledim. O sırada karşıdaki ses bağırarak kendisinin Raymond Caner olduğunu söyledi." 70"lı vıllann başından itibaren onun için güzel günler başladı. Yeni Amenkan edebiyatının babalanndan Gordon Lish. Carver'in öykülerınden bınnı "Esquire" dergisinde yaymladı. Bu bir zafer baş- langıa mıydı? Hav ır henüz değıldı. Fakat onun tanınmasınısağladığı için kuşkusuz önemli bir atılımdı. 1976 yılında Carver ilk öykü kitabını yayınladı:"Seni Uyan- yorum, Kes Sesini" Bu kıtap tam bir şok etkısı jarattı. New Yorklu eleştırmenler Carver'in şaşırtıcı dünyasını keşfettiler. Pekı kımdi onun öykü kahramanlan? Sıradan insanlar. Lpton Sinclair'in saygın proleterleri... Onlann ha- yatlan hiçbırşeyebenzemiyordu. Tartışıyorlardı. voldan geçen ara- balarabakıyorlardı.konuşuyorve bira içiyorlardı. Fakat kısa bir süre sonra bu sakın havat \ erle bir oluyordu. Son andaönemli birde- ğışiklik oluyordu. Şiddet. umut- suzluk. humor ve utanmazlık .. Carver elindeki tüm iplerle oy- nuyordu. Onun stılını açıklamak. ıçın kul- landığı basit formülü tekrar et- mekte varar var: "Girmek. Çıkmak. Oyalanmamak. Kova- latnak." Bu söz Çeho\'un Tols- toyun kendisine sorduğu "Sizin kişilikleriniz sizi nerelere götüriir- ler?" sorusuna karşılık olarak v er- dığı cev aba benzer:" Yattıkları ya- taktan gittikleri sandık odasına. Cidiş \e dönüş." Bu inanılmaz sa- delık Carver'in en uç noktalara kadar gitmesini sağlar. Amerikanedebıy atdüny asında o sıralarda y azarlarellennde kalın kalın destelerle editörlerin vol- lannıdrşınlıvorlarlardı Sonralan "minimalist anlatım" denen bir tarzdansözedılmeyeba^landı. Bu her şey i oldukça basite ındırgey en bir yöntemdi. Beş altı satır bir şey y azıp nokta koy uyorsunuz. Sonra venidenbeşaltı satır yazıpvenıden nokta kovuyorsunuz Boyleceon savfa vazmanız yeterli oluvor. Al'ın size bır öykü. Her şey bu ka- dar basıt işte. Fakat buradada bir şeyler eksık Hayat. İstek. Tıtiz- lik. Yazar Jay Mclnnernev Car- ver'in y pntemını ne kadar beğendığını Sy- racuseÜniversitesı'nevazdığımektubun- da şu sözlerle anlatır: "Öğreneilerle inanılmaz bir diyaloğu »ardı. Bize Flaubert'den, Çehov'dan. Isa- ac Babel'den metinler okurdu ve sürekli yazmak konusunda teşvik ederdi. Yazdığımız bir sözcüğün yerini değiştire- rek çok daha güzel anlamlar > aratabile- ceğimizi söyler, yapıcı eleştiriİerde bulu- nurdu. Oldukça kısık bir sesle konuşurdu. Onu duyabilmeniz için iyice yaklaşmanız gerekirdi. Bizi her zaman eesaretlendirir- di. Bugün, yan \ a.arken. hep omuzutnun üzerinden bana lıaknormuş gibi bir hisse kapdınm. Ve onun t.ana öğüt veren sesini duyanm...''' Ortadan kaybolmadan kısa bir süre önce Caner tartışmasız bir üne kavuş- muştu. Fakat ölümünden sonra yayınla- nan eserlerivle büyük bir zafer kazandı. Ve 90'h yılİara yaklaşırken Oregon'un çocuğu olan Carverefsaneleşti. Sefahathane'de karma sergi Kültür Servisi - Marmara Cniversitesi Güzel Sanatlar Fakühesi mezunlanndan Dolunay Erdem, Faruk Manici ve Lalehan Tezkan. Bey oğlu Sefahathane'de karma sergi açtı. 1968 doğumlu Dolunay Erdem, 1989"daresim bölümünü bıtirdi. 1992'deyükseklisansımtamamlayarak doktoraya başladı. 1985yılındaseramikbölümünden mezun olan Faruk Manici, ay nı üniversitede Prof. Ergin İnan atölyesinde yükseklisansa başladı. Resmin yanında polyester hey kel çalışmalan da bulunuyor. Lalehan Tezkan ise İ988 yılında resim bölümünü bitirdi, halen aynı üniv ersıtede y ükseklisans programına devam ediyor. 1990, 1992\ıllannda BPGenç Avrupalı Ressamlar sergisine katılmış. Sergi. 30 ocak tarihine kadar görülebilir. 25. Kare'de 'Kadının Sinemadaki İmajı' Kültür Servisi- Sinema dergısi "25. Kare"nin altıncı sayısı çıktı. Sinema fılmlenni. eleştirel vearaştıncı biryaklaşımla irdeleyen y azılann yer aldığı bu sayıda Sharon Smith'in yazdığı Dr. Emine Demiray"ındilimizekazandırdığı "Kadının Sinemadaki İmajı" adlı incelemeyazısı yeralıyor. Seçil Büker. "Sahıcı Röntgenciler Var: Taklitlerinden Sakınınız" adlı y azısında. "Sliver" ve "Arka Pencere" fılmlerinde işlenen röntgencilik konusuna değjniyor. Helmut Karasek'in "İsabel Allende. Şili ve Ruhlar Evi", Şerife Küzükal'ın "Vietnam Gazisi Czerine", Seval Gürel'in "Machiavelli \e Ahlaksız Teklif, Gülşen Sayın'ın "Polanski Shakespeare Buluşması: Macbeth (1971)", Metin Gönenin "Serseri Aşıklar \e Godard'ın Anlaücı Olarak Fonksiyonlan" ve Maureen Turim'in "Videonun Kültürel Mantığı" adlı yazılan ver alıyor. Server Demirtaş sergisi Kültür Servisi - Server Demirtaş. yeni dönem çalışmalannı 20 ocak tarihine kadar AKM Küçük Salon'da şergılıyor. 1984yılında, İstanbul Deviet Güzel Sanatlar Akademisı Yüksek Resim Bölümü'nü biüren sanatçı, Adnan Çoker'le soyut sanat çalışmalan yaptı. Sanatseverlerin karşısına yeni malzeme denemeleri ile çıkan Demirtaş. bu sergisindede bugüne kadar hiç kullanılmamış bir malzeme olan oluklu mukavvayı kullanıyor. Sanatçı. bu sergide her izleyicisine oluklu mukavvadan yaptığj bir heykelı armağan ediyor. Trabzon Deviet Tiyatrosu Kültür Servisi - Trabzon Deviet Tiyatrosu bugün saat 20.00- de Atapark Büv ük Sahne'de William Shakespeare'de "Venedik Taciri" adlı ovunu sahneliyor. Işıl Kasapoğlu'nun y önettığı oy unda Ekin Tunçay. Olcay Kav uzlu. Mesuı Turan, Ahmet Erkut. L. Burak Karaman, Gülgün Arav. Jale Yücel. Volkan Ünal. Ünsal Coşar, Halil Ayan, Elvın Konu. Berna KonurveElifGürelrol alıyor. Oy un. 23 ocak gününe kadar Atapark Büyük Sahne'de ızenebılır. Trabzon HüseyinKazaz Oda Tiyatrosu'nda ise 18 ocak salı gününden itibaren Patrick Süskind'in yazdığı ve Metın Belgın'ın vöneterek oynadığı tekkişılikoyaın "Kontrabas" sahnelenecek. Ovun. 26 ocak gününe kadar izlenebılır. Dünya Kitap DergisVnde 'Bilgîsayar ve Kitap' Külrür Senisi - Dünv a Kitap Dergisi. Ocak 1994 tarihli 27. şa\ısında"Bilgisayarve Kitap" konusunuişliyor. Sevgi Özel. Aziz Yardımlı, Muharrem Kazancı ve Nazlı Eray'ın konu ile ilgılı yazılannın y anısıra kıtap:bilgısayar ilişkisinde songelişrnelerdeirdeleniyor. DergideİrfanKülyutmaz, Özdemir İnce. Kamil Şekerkaran, Tomris Uyar ve Korkut Akın y azılany la \er alıy or. Enis Batur. Aülla İlhan. Tülin Sağlamtunç. Turhan Ilgaz'layapılansöyleşilervebu yazarlar üzenne v azılmış y azılar da dergjnin diğer konulan arasında."Ay ın Kıtabı". "2. Şiir Ödülü" fınalistlerinin de açıklandığı ocak sayısında Mehmet Başaran İzmirli yazarlarıanlatırken. MuratÇulcusahafyazısıyla yer alıyor. Onlarca kıtabın yer aldığı "Rehber"." Kemalettin Tuğcu Bibliografy ası" ve "Yeni Yıl Hediyesi Soruşturması" yine Dünya Kitap'ın 27. sayısında yer alıyor. Yeni bir çocuk oyunu: ' Yağmurla Gelen' Kültür Senisi - Bursa Ahmet Vefık Paşa Tiyatrosu'nda "Yağmurla Gelen" adlı iki perdelik venibır çocuk oyunu sahnelenmeye başladı. Zeki Ercan'ın y önettığı Meral Babacan'ın yazdığı ovunun dekorlan Ethem Özbora'ya. kostümleri Mihriban Oran'a. müzıkleri Atılla Sağlam'a ait. Oyunda: Kemal Başar. NurhavaıBoz. BerrinZoga. NusretŞenay. Celal Bıyıklû Engin Delice. Kazım Güçlü. Melike Aydın Ergüzen. Serap Doğan ve Serap Eyüboğlu rol alıyor. Yönetmen Zeki Ercan çocuklara oyun konusunda şunlan söylüyor '"Sevgili çocuklar geleceğin tiy atro düny ası. sizlerin beğenileri ve tiyatro sanatına bakışaçılanyla şekillenecek. Bizlerde sizlenn bu bakış açınızı zenginleştırmek. beğeni düzeyini daha ileri bir noktay a çıkartmak için üzerimize düşen 'doğru tiyatro yapmak görev ini en iyi şekilde yerine getirmenin gayreti içinde çalışmaktayız." Sanatçılar mahalksinde restorasyon başhyor Kültür Senisi- Nevşehir'in Av anos ilçesinde oluştunılacak Sanatçılar Mahallesi'nde restorasyon çalışmalan nisan ayı içinde başlayacak. Avanos Belediye Başkaru Seyhan Duru; Av anos'un Vukan Mahallesi'nin. Çanakçılar mevkiinde bulunan toplam 23 tarihi ev in geçen yıl Kültür Bakanbğı tarafından kamulaştınldığını ve hak sahiplerine bedellerin ödendiğını belirterek; bu yıl yaklaşık 25 milyar liralık bir harcama ile restorasy on çalışmasının gerçekleştirileceğini söyledi. Sanatçılar Mahallesi"ndeki çalışmalar kapsamında, tarihi 23 ev içinde: 20ışatölyesi, 11 iş yeri, 15 oda kapasiteli konaklama tesisi ile resim ve heykeltraş sanatçılan için toplantı salonu yapılacak. Avanos Sanatçılar Mahallesi, 1995 ytlı içinde gerek Türkiye ve gerekse uluslararası düzeyde çahşan sanatçılann hizmetine açılacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear