22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyel İmrhaz sahibi: Berin Nadi Ciend Yj\ın Yöncimonı Özgen Acar #001101 ^;t\ın Koerdm.ıioru llikmet Çetinkaja • Gcnc! Vavın Djnışmdm Orhan Krinç • Vci/ı İsjcn Vhidurü Celal Başlangrç # H J - bcr Meıkızı Muı'laru" Mustafa Balba\ Görscl \ onetmcn Ali Acar • Duıcnlcmc \1uslafa Sağlamer • İstanbul Haberlcn Şenav Kalkan ODis Haberler Ergun Balci • fb - Ekonomı Dinç Tajanç •Yurı Haherlen Mehmct Saraç • Makaleler Sami Karaören #Spor \bdûlkadir Vücelman #Du- /ellmc \bdullah \ a/Ki Ankara Temsılcısı Cünevt 4rca>ürek •Habcr Mudurlcrı Isık Kansu, llakkı l.rdem AtatürkBuKanNo 125. kal 4."SBakanlıkldr-Ankar4 Tcl 4195020 C Hal). Telc\ 42344. Fax (4)4195027 • Izmır Temsılcısı SenJar Kızık, H Zı>a Bl\ 1352 S 2 3 Tel 8?123OTele\ 52359. Fax (5!#95360 »AdanaTemsılcısı:Çetin Yiğenoğlu İnonûCd II9S Mo 1 Kal [.Tcl 522550-522601-522492 Telcx 62155. ra\ /^225--O Mııcsscsc Mııdıırıı Erol Elrkut •Koordınalör Ahmet KoruLsan •Muhasebe Bûtent Ycner • İdare Huse\in(,urcr •Klelme ÖnderÇdik • Bılgı-tşlem Nail tnal • Bılgısayar Sıstem: Mürihel Çiler • Rcklam Reha Işıtman cnı Oun PK . A s, 18MAYIS1993 İmsak- 3 49 Güneş: 5.37 Öğle: 13.05 İkındi: 17 01 Akşam 20.24 Yatsı 22 04 Çocııklarııı gizli \aratıcılığı Çocuklann yaratıcılık düzeyini ortaya çıkarmak amacıyla testler uygulanıyor. Yaratıcı düşünce potansiyelinin keşfi, çocuklann yönlendirilmesi konusunda ipucu veriyor. FİGEN ATALAY İki çizgjden bir uzay gemisi yaratmak... 3 sa- yısından "Sabah güneşinde bir dağ" tablosu çızmek... Z harfınden zarif bir kelebek ortaya çıkarmak... İşte çocuklann çizdiklen resımler- de gızli yaraüalıklan. Aslında bütün çocuklar yaraüadır. Ama bazı- lan daha da yaratıa. Bunu ortaya çıkarmak da o kadar kolay değil. Şirndi çocuklann ya- ratıahk düzeylerini ortaya çıkarmak amacıyla testler yapıbyor. Çocuklann, basit çizgi ve şe- killere yükledikleri anlam, aynntı ve orijinallik. ya- raücılıklan konusunda bir ipucu veriyor. İlkokul öğ- rencilerinin, yaraüalık ve zeka dûzeyine göre sınıftaki davranışlan da çok farklı oluyor. Örneğin, sınıftaki "baş belası" çocuklar, ço- ğunlukla yüksek zeka ve ya- ratıcıhğa sahip bulunuyor. Zeka düzeyınin ve yaratı- alığın belirlenmesi, öğret- menlere ve anne-babaya ço- cuklarla ilgili fikir veriyor, onlan uyanyor. Minnesota Yaratıa Düşün- ce Testi, Özel Tarhan Ilko- kulu 4. ve 5. sınıfında öğre- nim gören toplam 74 öğren- ciye uygulandı. Testin uygu- layıalan okulun rehberlik servisinde görevli psikolog NUhan Eser ve psikolojik danışman Nur Uluhan. ya- ratıcı düşünceye sahip ço- cuklann ortaya çıkanlması- nın çok önemli olduğunu vurguluyorlar. Ya- raücılığın en güzel ifade edil- diği dönemin okul öncesi yaşlar olduğunu belirten psi- kolog Nilhan Eser, "Bu test- ler. farklı davranan, alışılmışın dışında fikir ve dünyalan olan ya- ratıcı çocuklann keşfedilmesini, aile ve öğret- menlerin uyanlmasını sağbyor. Aynca ya- raüalık düzeyi düşük olan çocuklann da geliş- tınlmesine çalışıyoruz" diyor. Testte iki çizgiden bir camı minaresi, yan çizil- miş V harfinden "içi açılmış bir midye". ters L'den "şoför koltuğu", H harfınden "bir bina- nın ikinci katı" resimlerini yapan ilkokul 4. sınıföğrencisi Görkem Karakaptan, yüksek ya- ratıctlığa sahip çocuklardan. Görkem'in Tür- kiye"de beğenmediği iki alan var: Çevre ve sağhk. Bir de "politikacılann yavaş yavaş bo- zulmalanna" canı sıkıhyor. "Bir an önce cum- hurbaşkanı secilsin" diyen Görkem, "Ya savaş filan olursa. Ülkenin başında hıç kimse yok" diye kaygı duyııvor. Görkem"e göre cumhur- başkanı ErdaJ İnönü seçilse ıyi olur. Demirel de böylece ülkeyı yönetir. Çızgi ve şekillerden gece îambası, gözlük, saat kulesi, sapan gibi re- simler ortaya çıkaran 4. sınıföğrencisi Mustafa Dönmez. özel okul ve Anadolu liselen sınav- lanna hazırlanmaktan şimdiden yorgun düş- -Sınıf içinde "problem" denilen çocuk. -Düşünce biçimleri ile olaylar arasında kim- senin görmediğı bağlanülan kurabiliyor. -Herkes onlarla ve onlar herkesle arkadaş. -Sosyal yönlen kuvvetli. -Esteük duygulan çok gelişmiş. -Duygulannı çok ıyi ifade edebıliyorlar. -Motivasyonlannı artıracak strese sahipler. -"Yanlış yapma" kaygısı taşımıyoriar. Düşük yaratıcılık - yüksek zeka: -Sınıf içinde "ideal öğrencı" denilen grup. -Duygu ve düşüncelerini açıklamakta durgun. -Kendilerine güvenlen azdır. -Yalruz bir gruptur. -Kimserun göremediğı bağlanülan görebilirler. -Kaygılan düşük. Kaygı duyduklannda ba- şanlan yükselir. Düşük zeka - düşük yaratıcılık: -Dışa dönüktürler. -Rahattırlar. -Tereddütleri azdn-. -Kendilerine güvenlidirler. -Estetik duygulan gelişmemiştir. Bu arada, "Üstün Yetenekü Çocuklann Eğiti- mi' konulu sempozyumda konuşan_ Milli Eğitim Ba- kanlığı Özel Eğitim Genel Müdürü Doç. Necati Dön- mez, bakanlığın yeni bir uy- gulama başlatacağını açık- îadı. İTÜ Maçka tesıslerinde gerçeldeştinlen sempozyu- ma, İnanç Vakfı Eğitim Ko- ordinatörü Doç. Füsun Akarsu, Türkiye Üstün Ye- tenekü Çocuklar Eğitim Vakfı (TUYÇEV) Başkaru Doğan Bermek , Psikolog Cahıt Ardah, TÜYÇEV Eği- tim Koordinatörü Dr. Nu- ray Sungur, eğitunci Halide Toker ve gazeteci Oral Çalı- şlar katıldı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın görüşlerini akıaran Doç. Dönmez, üstün yetenekli ço- cukJann eğitımi ile ilgili tüm sistemleri gözden gecirdikle- rini ve ülkemizin koşullanru dikkate alarak, klasik ^eğîti- me ek bir kurumlaşmayk git- meyi uygun bulduklannı açı- kladı. Dönmez, üniversite ile iş- birlıği yaparak, üç büyük ili Çocuklann, basit çizgi ve şekfflere \iikkdikleri anlam, aynntı ve orijmaffik, .varaocüıkian konusunda ipucu veri>or.( ERDOĞAN KÖSEOĞLU) {^ yetel^kfo çocukJanıi ye- -Bu grupla çevresı arkadaş olmak ister, ancak tenekli olduklan alanda, özel bir eğitim ve reh- kendıleri az sayıda arkadaşı tercih eder. berlık hızmeti vereceklerini sözlerine ekledi. -İçine kaparuk ve soğuk insanlar olarak algı- Füsun Akarsu ise, İnanç Vakfı'nın bu yıl üstün müş. Testte, sümüklüböcek, üzüm salkımı, kelebek gibı hanka resımler yapan Görkem Acar 5. sınıf öğrencisi. Oda smavyorgunu. "Sı- navlara çalışırken oyuna zaman ayırabiliyor musun?" gibi gereksiz bir soruyu. "'Artık onu siz düşünün" dıye yanıtlayarak bizi utandın- yor. Çocuklann zeka ve yaratıcılık düzeylerine göre özellikleri: Yüksek zeka - yüksek yaratıcılık: -Akademik başansı yüksek. lanırlar. -Sosyal açıdan uyumlu, normlara uygunlar. -Hata yapmaktan korkarlar. -Duygulannı ifade etmede "garanti" kelimeler kullanırlar. Yüksek yaratıcılık - düşük zeka: -Sınıf içinde en zor olan grup. -Konsantre olmakta çok zorluk çekerler. yetenekli çocuklannın eğiümi amaayla 30 ço- cuğu ortaokul düzeyinde egitime başlatacak- lannı belirttd. TÜYÇEV Başkanı Bermek de vakıflannın tescil edildiğini, olanaklan bulunmayan üstün yetenekli çocuklara burs vermeyi amaçladı- klannı anlattı. Sempozyum âilelerin sorunlan dile getirmeleriyle son buldu. Maımara Denizi'nde, adalar çevresinde avlanmak içm ber gfin biraz daha derine dakfanyor balıkçılar ağlarını.Wlarda 70'lerde en fazla yetmiş metreye inermiş ağlar, şimdiferde 280roetreye... MarıııaıaMa deniz de hitti^ balık da Balıkçılar hem kendilerini suçluyor hem devleti. Kendilerini bilinçsiz avlanmakla, devleti de önlem almamakla • Nevzat Mercan, balıkçı motorlanna HATtCE TUNCER radarlann yerleştirilmesiyle denizde balığın bitüğini düşünüyor: "Radar bitirdi bu işi. Marmara'da orkinos kalmadı. Radarla tek tek topladık hepsini Soyunu tükettik orkinosun" diyor. • Şükrü E>ede konuşunca ötekiler sıısuyor: 'Tamam biz bilinçsiz avlandık, kabul. Ama denizi de biz kirietmedik ya. Marmara kokuyor, Karadeniz Haliç gibi kokuyor.' "Bir zamanlar denizin suyu kadar balık vardı. Şimdı deniz ınliyor, balıkçı ağüyor..." Sabahın erken bir saati, yağmur yağıyor. "Mamatiler" adlı tekne, Kumkapı sahillerine çekilmiş. Dört-beş adam tekne içinde ağlan onanyor. EUer kırmızı ve şiş. Ağlan onaran eller teklemeden ışlerken bir yandan da koyu bir sohbet sürüyor. Karadeniz şivesıyle konuşuyor hepsi de. Denizden ve balıktan konuşuyorlar. Eh, bir balıkçı teknesinde konu başka ne olabüir ki... Kendilerini bildıklerinden beri ekmeklerinı çıkardıklan deniz, eskisi gibi venmli değil. Deniz ekmek vermiyor artık. "Sanyer"den Sarayburnu'na kadar sahilde oturanlar, balığa para vermezdi. Oltayı atardı, tutardı. Şimdi naylon poşet tutuyorlar." Nevzat Mercan öfkeleniyor bir zamanlann "bolluk'" günlerini anımsadıkça. "Sene 1956-1957"'dıye başlıyor söze. "Kumkapı'da dip tümden çakıldı. İki kulaç suda denizin dibindeki çakıl görünürdü. Şimdi şu çamura bak. Ama suç kimde ? Yüzde seksenı bizde." Denizin yoksulluğundan kendilerini suçlu buluyor balıkçılar. Mamatiler teknesinın reısi Burhan Menekşe giriyor söze: NurettinSözenözjirtiiler içiıt kokteyldüzenk(S Magazin/TV Servisi - Sakatlar Haftası'nın sona ermesi nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen kokteyl, Florya'dakı sosyal tesis- lerde yapıldı. Belediye daire başkanlan ve bedensel özürlü davetlilerin katılımıy- la gerçekleştirilen kokteylde açıhş konuşması yapan Nurettin Sözen, Türkiye'de beş milyona yakın yurttaşın bedensel özürlü olduğunu ve bu rakamın. ülke nüfu- suyla karşılaşünldığında yüksek bir oran oluştur- duğunu söyleyerek, "Bu oran, siyasal olarak büyük bir baskı unsurudur" dedi. Bedensel özürü bulunan yurttaşlann toplumun acı- masına ıhtıyaa olmadığını da belirten Sözen, kurula- cak demekler ve konfede- rasyonla, 'haklannı söke söke alabileceklerini' ifade etti. Sözen, belediye ola- rak, yeterli olmamakla Sakatlar Haftası Sözenin verdiği kokteyDe sona erdi. birlikte birçok projelerin- de bedensel özürlü yurttaşlann yararlanabılecekleri özel önJemleri almaya çalıştıklannı da behrtti. "Kendimizyaptık buişi.Günolur lObinçıft balığı yığardık tekneye. Üsttekinin alttakını yaktığı olurdu." Uskumru unutulmuş artık Marmara'da. Palamut. lüfer, kalkan yavaş yavaş yok oluyor. Burhan Reıs yeniden eskilere dönüyor: "20-25 sene önce ağı bir attık mı her göze istavrit takılırdı. Çıkanratardık. Birreis vardı o zamanlar, 'Ulan istavrit, adam olsan seni vurunım* derdi, ağlan istavritten temizlerken. Şimdi istavrit olmasa batanz." Marmara Denizi'nde, adalarçevresinde avlanmak için her gün bıraz daha derine daldınyor balıkçılar ağlannı. '60'larda '70'lerde en fazla yetmiş metreye inermiş ağlar, şimdilerde 280 metreye kadar ıniyor. Nevzat Mercan. Karadeniz dalgası gibi başlıyor konuşmaya: "Bana beş sene yetkı versinler, bu denizi kurtannm. Ceza baba ceza! Yakaladın mı af yok." Balıkçı motorlanna radarlann yerleştirilmesiyle denizde balığın bitüğini düşünüyor. "Radar bitirdi bu işi. Marmara'da orkinos kalmadı. Radarla tek tek topladık hepsini. Soyunu tükettik orkinosun." Şükrü Örer çayını yudumlarken sessizce dinhyor konuşulanlan. "Konuştu mu avukat gibidir Şükrü Dede" diyorlar. 65 yaşında, gözieri doğuştan görmüyor; ama bir gün bile aksatmamış işini. Söze giriyor sonunda. Şûkrü Dede konuşunca ötekiler susuyor: '"Tamam biz biünçsiz avlandık, kabul. Ama denizi de biz kirietmedik ya. Marmara kokuyor. Karadeniz Haliç gibi kokuyor." Şükrü Dede denizde bahğın biteceğini hesaplaması gerekenin devlet olduğunu düşünüyor. "Bir şey vermemiş ki devlet bize. Bir akıl, bir uyan, bir plan... Biz ne yapahm ?" diye konuşuyor. Avlanma mevsiminin uzatılması canını sıkmış: "Ankara'da denizi bilen bir adam olsa, avlanma mevsimini 15 mayısa kadar uzatır mıydı? Şimdi balıklann yumurtlama zamanı." Eski günlerden söz etmeyi seviyor balıkçılar. Şükrü Dede Kilyos'un altın sansı kumlannı, iki kulaç suda görünen balıklannı hatırlıyor. Karyah Prenses güzelbulunmach Sualtı Müzesi'ndeki sergiyi gezenler 'Ne- reden çıktı bu çirkin kadın' dıye soruyor. ÖZCANÖZGÜR BODRlJM - Kültür Bakanı Fikri Şağlar tarafından açılan Kar>alı Prenses sergisinın önünde daha ilk günden uzun kuyruk- lar oluşmaya başladı. "Takılan nedeniyle" daha çok hanjmlann ılgısını çeken Karyah Prenses'ı zıyaret eden herkesin şaşkınlıkla sorduğu ilk soru, "Nereden çıktı bu çirkin kadm?" oluyor. Arkeoloji ve müzecilik dünyasında büy^k yankı uyandıran Karyah Prenses'ın sergilenme biçimi, ilgiyle karşılandı. Şergiye gösterilen ügi, başta Müdür Oğuz Alpözen ohnak üzere müze yet- küilerini sevindiriyor, ancak ayaretçılerin sorulan karşısında da bunaltıyor. Karyah Prenses Sergisi'nin açılışı ile günümüz insanı 2 bin 400 yıl öncesine ışınlanırken, müzenin en son sergisini gezenler ve özeUikle kadınlar, prensesin etlendirümiş iskeletinin karşısında dunıp şöyle bir bakınca, "Aaa ne kadar çirkinmiş" demekten kendilerini alamıyorlar. Pamuk Prenses masallan ile büyümüş; prenses denihnce güzel- liğı kanıksamış insanlar, ^ _ _ ^ _ _ _ _ ^ _ _ _ ^ _ ^ — ^ . ^ çok güzel bir yüzle tanışa- caklannı umarak, güzel bir hanımı hayal ederek kale merdivenlerini çıkı- yorlar; ama sergi salonu- na ilk adımlannı attıkla- nnda da hayal kınklığına uğruyorlar. Yıne de pren- sesin çirkinliğinin yanın- da, altın taa ile diğer takı- lan karşısında, kendilerini yıllar öncesine taşıyıp özeUikle kadınlar bıraz da kıskanarak adeta büyüle- niyorlar. "Fikn Bey bu çirkin ka- dını neden sergilıyor" so- rusunun kendisine de sorulduğunu belirten Ba- kan Sağlar, gülerek şöyle diyor: "Prenses denilince ger- çekten insanın aklına çok güzel birisi gehyor. Ne var kı bu prenses, gerçekten çirkin. Serginin onuruna verilen yemekte de söyle- dim. Bizler şanslı erkekle- riz, iyi ki o dönemda ya'şa- mamışız. O dönemlerin ~ erkekleri sergi acılışında gözlerini açıp bakabilselerdi, günümüz kadmlanru görünce bizleri kıskanırlardı herhalde." Serginin, sergilenme bıçımiyle dünya müzecilik tarihıne geçecek bir olay olduğuna da dıkkat çeken Kültür Bakanı Fikri Sağlar şöyle devam ediyor: "Yapılan iş küçümsenecek bir iş değil. Yepyeni bir anlayış ile sergileme yapıhyor. Sergiyi gezerken 2 bın 400 yıl öncesine ışınla- nan insanlar, çirkin de olsa bir prenses ile tanışırlarken, onun ya- şadığı dönemi, o dönemde nasıl giyınildiğini, ne yapıldığını, nasıl yaşandığ^nı kimseye sormadan öğreniyorlar. Bu sergiyle Karyalı Prenses'i günümüz insanhğı ve uygarlığı ile paylaşıyoruz. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nde her yıl yeni bir sergi salo- nu açıhyor. Gecen yıl da Amfora Sergisi açıhruş ve büyük ilgi gör- müştü. Karyab Prenses sergisinin önünde ise daha ilk günden uzun kuyruklar oluşuyor. Müze yetküileri böyle bir kuyruk olayı ile ilk kez karşdaştıklannı ifade ediyorlar. Ya gelecek yıl? Reçetesiz ilaca karsı çıkıyorlar Eczacılardertlerine çözüıııarıyor • Eczaalık sektörü, kunıluşunun 154. yıldönümünü kutluyor. Sancılı bir kutlama yapan sektörün sıkıntılan arasında ilacın patent kapsamına alınması için yapılan çalışmalar ve reçetesiz ilaç alımına yönelik hazırlıkJar var. aryalı Prenses Sergisi'nin açılışı ile günümüz insanı 2 bin 400 yıl öncesine ışınlandı. GÜNDÜZtMŞİR Halk sağhğı hizmetinde bö- lünmez bir bütün olarak işlev gören eczaalık sektörü, 154'- üncü kuruluş yıldönümünü kutlarken çeşıüi sorunlarla kar- şı karşıya. Eczaalann sorunlan arasında başı, Sağlık Bakan- lığı'nca hazırlanan 'sağlık yasa tasansı'nda 6197 sayılı yasanın kaldınlması. ilaan patent kap- samına alınması için yapılan çalışmalar ve reçetesiz ilaç alı- mına yönelik hazırlıklar çeki- yor. İstanbul Eczaa Odası Başka- m Mehroet Domaç, devletin gi- derek ilaç harcamalannı kısma- sı ve çoğu ilaan alımına kısıtla- ma getirmesinin ilaç firmalan- mn reçetesiz ilaç satma talebini artürdığını behrtiyor. Domaç, şunlan söylüyor: "Reçetesiz ilaç listelerinin hazırlanması aşamasına gelin- diğini biliyoruz ancak bu konu- da bizleri aydınlatmadılar. Aynca, reçetesiz ilaç kavramı halk sağhğı açısından son dere- ce sakıncalı bir durumdur. Re- çetesiz ilaan temelinde ilaan reklam yapılarak zararlı za- rarsız çok daha fazla satımı yat- maktadır. İlaan patent kap- samına alınması ayn bir sorunu oluşturmaktadır. Patent yasası TBMM Sanayiı ve Teknoloji Komisyorru'ndan alt komis- yona gönderihniştir. Ilaçta pa- tent, ilaç fiyatlannın artmasına SSK, Bağ-Kur ve Emeklı San- dığı gibi kururnlann ilaç parası- nı ödememeyi getirecektir." Sektörün sorunlan Eczaalar sektörlerinin so- runlannı şöyle sıralıyor "1- Eczaalık fakültelerine ahnan öğrenci sayısı hayli faz- ladır. Bu sayının günün şart- lanna göre düzenîenmesi ge- rekh'dir. 2- Ülkemizde eczane sayısı fazladır. Eczane dağılımında eşıtsizhği ortadan kaldıracak çalışmalar yapılmahdır. 3- Ec- zaa karhhğı iddia edilenin aksi- ne Avrupa ülkelerine oranla hayli düşüktür. Eczaalann ar- tan ilaç fiyatlanyla birhkte kar- lılık paylan da artünlmahdır. 4- Yetennden fazla eczaa mezun edilirken. eczacılara yeni iş im- kanlan yaraülamamaktadîr. 5- İlaç alımı için eczanelerle anlaş- ma yapan Bağ-Kur. Emekli Sandığı ve SSK'nm anlaşma koşullânna uymayarak ilaç be- dellerini ödememesi, eczacüan zor duruma sokmaktadır. Komik ücretler 6- Kamu sektöründe çalışan eczaalann aldıklan ücretler gü- nün şartlanna göre komik dü- zeydedir. Sendikal haklan da yoktur. 7- Kullanım süresi do- lan ilaçlann üretici firmalar ta- rafından geri alınmamaa ec- zaalan zor duruma sokmak- tadır. 8- Eczanelerde her gün yapılan enjeksiyon sorunu hâlâ çözümlenememiştir. 9- Yeni ec- zane açacak kişilerin fınans- man sorunu vardır. Devletçe belü bir destek kredisinin sağ- lanması gereklidir. 10- Kaçak ilaçlar tezgahlarda satıhrken, birçok eczaa çok daha basit nedenlerle ağır cezada yargılan- maktadır. 11- Eczaalık eğitimi çağın şartlanna uygun hale ge- tirihnelidir. 12- Üçlü reçete gibi şaçma bir uygulamayla doktor- lann vergi kontrolü eczaalara yaptınlmaktadır. 13- İlaç fiyat İistelerinin bakanlık tarafından eczanelere zamanında ulaştın- lamaması nedeni ile eczaneler arasında fiyat farkhhklannın oluşması eczaahk mesleğinın yara almasına neden olmakta- dır. "
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear