Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 18MAY1S1993SAU
12 DIZIYAZI
HAYALİ İHRACAT
DOSYASI
T U N C A Y
Zabıtlarageçmeyen
bilgilernelerdi?
• Hayali İhracat Komisyonu'na bilgi veren Ekrem Pakdemirli,
konuşmasının bir yerinde teypleri kapattınr, vereceği bilgilerin
tutanaklara geçmemesini ister. İsteği kabul edilir. Raks ve
Çukurova ile ilgili ayrmtılann ne olduğu gün ışığına çıkmaz.
• Raks fırmasıyla hiçbir ortaklık ilişkisinin bulunmadığını
kaydeden Pakdemirli'nin zabıtlara geçirmediği bölümde,
Çukurova Holding'in 250 milyon dolarlık akreditifinin Tansu
Çiller'in imzasıyla ödendiğini, komisyona aktardığı öğrenildi.
-5-
ANKARA- Eski Maliye Bakanı ve Dış Ticaret
Müsteşan, ANAP Manisa Milletvekıli Ekrem
Pakdemirli, 16 mart tarihinde Hayali İhracat
Komisyonu'nda ifade verirken Devlet Bakanı
Tansu Çiller ile Raks ve Çukurova firmalan ara-
sındakı ıhşkılen anlatan bılgiler de verdi. Ancak
bu bılgiler Pakdemirli'nin isteği üzerine tutanak-
lara geçinlmedi.
Pakdemirli. bilgilerin tutanaklarda yer alma-
ması için teypleri kapattırdı ve zabıt tutturmadı.
Kendisinin Raks fırmasıyla hiçbir ortaklık iliş-
kisinin bulunmadığını kaydeden Pakdemirli'nin
zabıtlara geçirmedıği bölümde, Çukurova Hol-
ding'in 250 milyon dolar olan bir akreditifinin
Tansu Çiller'in imzaayla ödendiğini, komisyon
üyelerine aktardığı öğrenildi. Pakdemirli'nin tu-
tanaklara geçirmediği sözlerinin ardından ko-
misyon üyeleri, Devlet Bakanı Tansu Çiller'in
komisyonda bilgi vermesini istediler. Ancak bu-
na Pakdemirli ve komisyonun DYP'li Başkanı
Mahmut öztürk karşı çıkü. öztürk'ün teklifı
üzerine Hayali İhracat Komisyonu'nda, Bakan
Çiller'in yazıh ifade vermesi kararlaştmldı.
Bu konuda, Pakdemirli ile komisyon üyeleri
arasmdaki konuşmalar şöyle:
• ALTUN- 1990 yılında vergi iadesi sıfirla-
ması gerekirken 1992 yılında Tansu Çıller Raks
fırmasına 350 milyar liralık bir ödenek yaptığını
söylüyor. Sayın Çıller bilgi versin. Gazete yazdı.
• PAKDEMİRLİ- O yaayı okumadım, ama
konuyu biliyorum. Konu şöyle, biz bir yerde 24
ağustos tarihinde mesela "ben akrediüfimı aç-
tım. bu hesaba güvenerek akreditifımi getirdim,
sen bunu bana vermek mecburiyetindesin" diye
başvuruyordu. Biz de olmaz demişizdir. Bizden
sonraki Iktidarlar olur demişlerdir ve bu da bir
siyasi tercihtir. Orada kötü niyet yok.
• ALTUN- Mûsteşar, genel müdür imzala-
mamış, bakan resmen imzalamış.
• PAKDEMİRLİ- Genel müdür bakanın üs-
tünde mi altında mı?
• ALTUN- Hayır, değil tabü.
• PAKDEMİRLİ- 'Siyasi sonımluluğu alı-
yorum demıştır' yapmıştır.
• ALTUN- Bunu ödemiş, bakan emriyle.
Yalnız bunun ödeme şartlan da gelmesıne rağ-
men 6 aylık zaman süreci 1.5 yıh aşmış. 'Bu olayı
6 ay içinde öder' diyor. Bu olay 6 ay değil ki.
• BAŞKAN- Bu Raks'la, daha doğrusu Tek-
fa ile bir alakanız var mı?
• PAKDEMİRLİ- Hiçbir alakam yok.
1980'e kadar 25 bin lira, 10 bin lira en babayiğit
olarak bir şirkette 150 bin liralık hissem vardı.
Teşvik ve uygulamaya gelince, hepsini satüm.
Ercanoğlu hissem vardı, Koç'ta vardı, falan özel
sektörde çalışıyordum ve tasarruflanmı böyle
şirketlere yatırmıştım. 1980'de geldiğim zaman
hepsini çıkardım. Hiçbir zaman Raks'la, tzmir
Demir Çelik'le ortaklığım olmadı. Esas orada
Raks değil, Çukurova'nın çok büyük akreditifî
vardı. Ben olaylan bildiğim için söylüyorum.
Çukurova'nın 250 milyon dolar civannda akre-
ditifi vardı. Bu kısmı zabıtlara geçmesin sayın
başkan.
• BAŞKAN- O zaman mikrofonu kapatahm
ve bu kısmı zapta geçmeyelim. (Konuşmalann
bu kısmı banta alınmadı ve zapta geçmedi)
• BAŞKAN- EğerSayın Çiller'ıçağırmakicap
ediyorsa, ayın 24'ünde bizim çalışma süremiz bi-
tiyor. Bu perşembe günü çağınnamız lazım.
Çünkü cuma günü hiç kimseyi bulamayvz ve
yansını da bugün çıkarmam lazım. Karar ve-
relim bu konuda.
• İBRAHİM ARISOY (Niğde)- Sayın hoca-
rrun söyledıği gibi onun tasamıfunda bir olay.
• PAKDEMİRLİ- Aynı şey onun için de ge-
çerh.
•SAÜH KAPUSUZ (Kayseri)- Şayet bura-
da gerek görüyorsaruz, fıkir olarak gelsin diye-
lim.
• ALTUN- Ben gelsin diyorum mesela.
• PAKDEMİRLİ- Bana göre tamamen bir
siyasi tercihtir. Hayali ihracatla ılgjsi yok.
• ALTUN- Ama para ödenmiş, ayru şey.
Ceyhan Bektas
'AdımçıkrLuş
birkere'
SEVtM ERTEMUR
ERTAN SERT VE SEKRETERİOYA DEMtR-Ertan Sert 55 mil>on dolarlık Marmaris
hayali ihracatnun içinde yer alıyordu. İzmir DGM'ce 10 yıl ağır hapis cezasına çarptırüan
Sert cezaevindeyken başta dönemin Başbakanı Turgut Özal olmak üzere üst düzey >önetici-
lerine gönderdiği mektupla dikkat çekti. Sert mektubunda konuşursa pek çok politikacının
başmın yanacağım öne sürdü. Sert cezaevinden çıktıktan sonra da suskunluğunu sürdürdü.
Sert, yargüanırken sekreteri Oya Demir de sanık sandalyesindevdi. (Fotoğraf: NecarJ Aygın)
• PAKDEMİRLİ- Hayali olduğunu nereden
biliyorsunuz? Diyeüm ben kendi kendime söyle-
dim, benim şüphemi dikkate almayın. Onun ha-
yali olduğunu nereden biliyorsunuz? Ama illa
'gelsin' dersemz, bilemem.
• ALTUN- Hayır, çok kişinin bilgisıni aldık,
bizi bügilendirsin, tereddütten kurtulalım.
• ARISOY- Hayali ihracatla ilgjsi yoktur.
• ALTUN- Şimdi kaynak kullanma fonu bir
de şeyle ilgili değil mi? Ben de onu diyorum,
onunla ilgiîdir bu da. Yani ismi hayali ihracat.
• PAKDEMİRLİ- Son olay DEFİF (Des-
tekleme Fiyat İstikrar Fonu) olayı.
• ALTUN- Tabü son olay DEFİFür onunla
ilgilidir bu. Ne yapalım, 15 gün uzar komisyo-
nun sürcsi.
• PAKDEMİRLİ- Uzattıkça birisi çıkacak,
niye uzattınız diyecektir.
• ALTUN- Peki perşembe günü olsun o za-
man.
• KAPUSUZ- Bence gerek yok.
• PAKDEMİRLÎ- TC'nin organlan var, gi-
der onlar ilgilenir' der biter yani. Ben de yapabi-
lirdim onu. Ben hakkı müktesebı orada teslim
edebihrdım. Adam dava açıp, bizi mahkum da
ettirebilırdi yani vermedım dıye.
• ALTUN- Sen Reısicumhurun eşini, herkesi
çağınyorsun. 'Canım bu DEFİFle ilgili bunu
da çağıralım' dedik. Dokunulmazlık varsa,
Mehrnet Ali Yılmaz'ı da çağırdık, o da bakan.
• ARISOY- Mehmet Ali Yılmaz'a da bir suç-
lama var.
• ALTUN- Suçlama değil, ben bir öneri ola-
rak söylüvorum. DEFİF'le ilgili bir ödeme var.
• PAKDEMİRLİ- Raporda geçmiyor ki bir
gazetede ismı geçiyor. Olayı bildiğim için anlat-
mış oldum.
• ALTUN- Ben yazıh soru önergesi verdim
bu konuda. Beni tatmin etmedi, gönderdiği.
Gelsin anlatsın. Şimdi demeyecekler mi, Tansu
Çiller'i getirmedinız de, Reisicumhurun hanımı-
nı çağırdınız.
• BAŞKAN- Türkiye'de değilse komisyon
yazısı olarak yazalım, Faik Bey'in sorusunu.
• KAPUSUZ- Yann gelsin.
• BAŞKAN- Eğer Tansu Hanım buradaysa,
perşembe günü çağıracağım. Burada değilse, ya-
zıh soracağız. (Olur, tamam sesleri)
Emriyet Genel Müdürlüğü Kaçakçıhk Daire-
si eski Başkanı Attfla Aytek'in, Ha>ali İhracat
Komisyonu'na verdiği ıfadede. "Eski hayali
ihracatçüar, şimdi borsa şirketi çakştınyor"
diye ısım vererek suçladığı Ceyhan Bektaş, ha-
yali ihracatla kesinlikle ilgisinin olmadığını
söyledi. Bektaş, "Ama bana 'Siz, döviz ka-
çakçısı mıydınız?" deseydinız, hık mık eder-
dim" dedi.
Attila Aytek'ın suçlamalannın asılsız oldu-
ğunu ileri süren Deha Menkul Kıymetler Şir-
keti'nin sahıbi Ceyhan Bektaş, "Geçmişte de
şimdi de dolar alım satımı yaptığımı bütün
Türkiye biliyor. Adımçıkmış bir kere" diye ko-
nuştu. Bektaş, Aytek'in, ''Bin tehdit etti" id-
dıasını da yalanladı. Bektaş, sözlerini şöyle sür-
dürdü:
"Tehdit etnuşim. Ben kimim ki onu tehdit
edeyim. O, beni kolumdan tutup ifade almaya
götürmedi ki. Kapıkule operasyonundan son-
ra gazetelerde haberler cıkınca, 'kaçtı, dönme-
dı' demesinler diye telefonla İsviçre'den kendi-
sinı aradım ve ziyaret etmek istediğimi söyle-
dım. Ankara'ya gittim ve kendisiyle görüştüm.
'Ben savunmaya değil, annmaya geldın\, şu-
yum buyum' dedim Suçlu olsam zaten boyle
bir şey yapmam. 'Senin bu işlerin içinde ol-
madığını biliyoruz' diye beni serbest bırakan
kendisi."
Bektaş hakkındaki, "altın kaçakçısı" söylen-
tileriyle ilgili olarak da "Senelerdir bu söyle-
niyor hakkımda. Çarşı'da da, dünyada da dö-
vızin karşıhğı altın, alünın karşıhğı dövizdir.
Altın, dövizle alınıp saülır. Ben babadan doğ-
ma kuyumcuyum. Alun da, döviz de aldım,
satüm. Benim işım bu, başka ış bümem. Bu
yüzden, 'altın kaçakçısı" damgasını yemiştik"
dedi. Bektaş, tMKBnın Genel Kurulu'nda
"Türkiye'nin ve dünyanın gelmiş geçnüş en iyi
kaçakçısıyım" dediğine ihşkin" olarak da şun-
lan söyledi:
"Isvıçre'de kaldığım II yıl boyunca da
yapuğım iş. New Yorlc, Hong Kong, Londra,
Zürih borsalannda her gün rnilyonlarca dolan
markla, yenle, sterlinle değıştirdim; aldım, sat-
tım. Eğer, bunun adı kacakçıhksa, kaçakçıhk
yaptım. Bunu Borsa'run genel kurul toplanü-
sında söyledim. O zaman illegakü. Şimdi şirke-
tim var, yıne bu işı yapıyorum ve legal' dedim
ve indim. Yani ben kacakçıbğı yaptım, milyar-
larca. milyonlarca para kazandım. Bugün
Özal'ın düşmanı olmam lazım, ama öpüp başı-
ma koyuyorum. Çünkü, bu işlenn legal hale
gelmesini en çok ısteyenlerden birisi bendim,
bu >üzden Kapahçarşı'da beni vuracaklardı.
Ama şimdi onlar da bu ışin legal hale gehnesm-
den memnunlar."
Hayali ihracattan trilyonlar kazanan 58 firma
Başbakanhk Teftiş Kurulu, DPT emriyle
yaptıklan hayali ihracattan haksız vergi iadesi
alan ve bu yolla devleti trilyonlarca lira zarara
sokan 58 firmayı saptadı. Firmalann adlan
şöyle-
Menteşoğlu İhr. ve Paz. AŞ (31.12.1986/
42868), Mepa Merkezi Paz. AŞ (21.1.1987/
2130), Erdiş Dış Tic. San. AŞ (26.2.1987/5728),
Erdiş Dış Tic. San. AŞ (1Z5.1987/14096). Mut-
lu DenizciKk Işl. AŞ (63.1987/6610), Narin
Paz. thr. İtfa. AŞ (6.4.1987/10100), Sigma Möh.
ve Paz. Ltd. Şti (12.3.1987/7206), Doğuş tnş. ve
Tic AŞ, Gitpa thr. lth. Paz. AŞ (163.1987/
7684), Top Dış Tic. AŞ (19.3.1987/8060), Gitaş
DenizciBk tşlt TK. ve San. AŞ (233.1987/
8592), Destek İç ve Dış Tic. AŞ (3.4.1987/9936),
Destek İç ve Dış Tic. AŞ (5.5.1987/13362),
Marmaris Gümrûğü firmalan (7.4.1987/
10242), İmge Gemi Inş. ve Tic, Omak Hazır
Gi>im San. ve Tic, Özdeş Dış Tic, Yopam Dış
Tic, Özlem Plas. ve Deri Teks., Çağ Dış Tic,
Ercan Tr. İth. thr., Kemal Metal San., Usmal
San., Sarko Smai L r., Elda Dış Tic, Mars Dış
Tic, Atlas Paz. AŞ, Meroniks Dış Tic, Erta
UlusL Nak, Paz., Özlem Dış Tic, Öznur İth.
İhr., Gitpa İth. İhr. Paz. (7.41987/10242), Ha-
-iat Paz. İth. İhr. AŞ (10.4.1987/10646), Birok
Tarım Ür. İhr. Tic. Ltd. Şti. (9.4.1987/10528),
Menteks D^ Tic AŞ (9.4.1987/10420), Ye-Da
Dış Tic. AŞ (15.4.1987/10952), Seyyah Tekstil
San. Tk. AŞ (15.4.1987/10946), Ek End. ve
Tanm Ür. Tic AŞ (16.4.1987/11232), Ek End.
ve Tanm Ür. Tic AŞ (24.7.1987/25636), Da-
Ma Dış Tk. AŞ (4.5.1987/13246), Besa Tekstil
Ür. İhr. ve Tic AŞ (4.5.1987/13250), Delta Dç
Tic AŞ (4.5.1987/13262), Üniversal Dış TK. ve
Paz. AŞ (4.5.1987/13252), Mars Drç Tic AŞ (4.
5.1987/13248), Sistem Gıda İht. Mad. Tekstil
İnş. Turizm ve Tic. Ltd. Şti. (4.5.1987/13258),
Göztaş Göztepe Gıda İnş. Paz. San. ve TK. AŞ
(4.5.1987/13256), Ege İnş. Gıda Paz. İç ve Dış
Tic. AŞ (4.5.1987/13260)
SÜRECEK
Uğursuzlar sesiıııiziıı kesileceğini sanmasııılar
O N B I N L E R
İÇİN YAZPI
Seni öldüren karanlık güçler
bundan 13 yü evA'el 3 ağustos
1980 de oğlum Faruk Tuna'yı
da öldürmüştü. Biz hala bu
davınm takipçisiyiz. Şimdi se-
nin de devamlı takipçiniz.
Enine Tuna. M.TankTuna, Ba-
ban ve Tuna ailesi
Sevgjli Mumcu, sizikaybettik
di>'emiyonım. Siz eşsiz
kişiliğinizle her zaman
bizlerlesın.
SollEngin
Sevgih Mumcu, Atatürkçü,
çağdaş, îlerici son kalelerden
biriydin. Sana kıyan uğursuzlar
sesmnızın kesileceğini
sanmasınlar. Rahat uyu.
A<hanEngin
Aatürkçü düşüncenin yılmaz
savaşcısı, "Güzel insan Uğur
Mumcu" sonsuza kadar
düşüncelerin yaşaülacak.
Büyüklüğün altında katıllerin
ezilecekür.
N.Şahin
Alevilerin gönlünde bir taht
kurdun. Seni unutmayacağız.
AydınŞahin
Gerçek Atatürkçü ve laıkliğın
ölmeyen kalemıni
susturamazlar.
HatkeYıldız
Demokrasi savunucusu, yıbnaz
Atatürkçü Sevgıli Mumcu, seni
karanlık eller aldı. Ama
düşünceni ve sesıni alamazlar.
Bizler vanz. Rahat uyu.
Betediye İş Sendikası Genel
Eğitün Sekreteri Hıdır Bal
Elbette kulluğu bıtecek ınsanın,
insana ve demokrasi sınıfsız
toplumun üstünde bir güneş
gıbı doğacak. Ve elbetteki
insanlar unutmayacaklar o
zaman komutan için mücadele
edenleri. Mumcu ağabey
asırlarca haurlanacaksın. Ve
biz de yolumuzda yürüyeceğiz.
Yol-Iş Sendikası İstanbul 1
No Ju Şb. Bşk. Ercan Atmaca
Bedenini söndürdükr ama
fıkirlerinin ateşi yobazlan her
zaman yakmaya devam
edecek. Mustafa Kemal'ler
nasıl ölmezse Uğur Mumcu'lar
da ölmezü!
DenizKum
Sevgih dost, demokrasinin
yılmaz savunucusu sizi
unutmayacağız. Toplum sizi
ebedileştirmıştir. Asla
unutuhiıayacaksmız.
Bülent
Düşünce öldürülebilirmi?
Hayır!
Bu insanhk dışı olayı kınıyoruz.
Hasan Altuna
Timsahlar, kan içiciler
ağhyorlar, Onurlu, yurtsever,
devrimci, demokrat
insanlanmız bilelim, öğrenelim,
anlıyalım, direnelim.
HKÜT Yılmaz/ 22 yülık
Cumhuriyet okunı
SÜRECEK
AMCA
Senin için gözyaşı döktük
Seninle ağladık senmle güldük
Hüzün boğdu hepimizi
Bırakma bizi Uğur Amca
Gözümüzde bir mumsun
Kalbimizde yaşıyorsun
Sen bir umutsım
Bırakma bizi Uğur Amca
Bizleriyasa boğdun
Kalbimiz sanki durdu
Bilsen neler çektiğimizi
Bırakma bizi Uğur Amca
Sen gerçeklerin er meydanı
Doğruların baş tacı
Kötülüklere karşısuı
Bırakma bizi Uğur Amca
Sen yanan bir mumsun
Yüreğimtde umutsun
Senin sayenle biz yurdu
Yükselteceğiz.
Yanan mum karanlığa vurulan
en büyük hançerdir. Hançer sa-
hibi ise Uğur Mumcu'dur.
Uğur Mumcu'ya yapuan ka-
ranlık emelü suikasL, insanlan
karanhğa çekme yerine aydınlı-
ğa götürdü.
MAKBULE DEMİRTAŞ
Oriıan Demirhan Iisesi Orta 1
Hasandede/KIRIKKALE
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Nâzım Hikmet-Şevket
Süreyya ile Atatûpk...
Nâzım Hikmet hapse girdiği zaman Atatürk, Şevket
Süreyya'yı çağırarak şöyle der
- Sen git, kendisiyle konuş. Nâzım, büyük şa/r. Hiçbir
zaman, böyle bir şair gelmez. "Çıktığım zaman konuş-
mayacağım" desin, söz versin, komünizmle ilgili olarak
konuşmayacağına, yazmayacağına söz versin, ben onu
oradan çıkartacağım!
Şevket Süreyya Aydernir, buna çok seviniyor, sevinç-
le gidiyor cezaevine, Nâzım'a Atatürk'ün sözlerini ileti-
yor. Nâzım Hikmet, Şevket Süreyya'nın anlatnklarını
tepkiyle karşılıyor, kabul etmiyor; çok kırıcı konuşuyor:
- Sen! diye başlıyor konuşmasına; verip veriştiriyor,
veriyor son yanıtı Mustafa Kemal'e: Sen yolumdan,
idealimden dönmem! Çıkarsam, yazanm da, konuşu-
rum da.
Nâzım, onu kırmışt ama, Şevket Süreyya yine kırılma-
mıştı. Nâzım Hikmet'i hep sever, çalışma odasında, kol-
tuğunun arkasında, yağlıboya bir Nâzım Hikmet tablosu
her dönemde durur.
Yukarıda anlattığım olay, belki hiç yayımlanmadı, ilk
kez yayımlanıyor. Şevket Süreyya bunu, oğlu Ertuğrui
Aydemir'e anlatmış, ondan dinledim.
Nâzım, Şevket Süreyya, Vâ-Nu, bu üç arkadaş,
Rusya'da kendi aralarında ant içmişler, söz vermişlerdi:
Türkiye'ye dönünce, diplomalarını yakacaklar, devlet-
ten iş istemeyeceklerdi. Şevket Süreyya buna uymamış,
Türkiye'ye dönünce, önce "Kadro"yu çıkarmış, daha
sonra da, kendisi ekonomist olduğundan Türkiye'de,
Ankara'da "Ticaret Lisesi"n\ kurmuştu.
Cumhuriyetin onuncu yılında, Mustafa Kemal, ünlü
konuşmasını yaptıktan üç gün sonra, 2 Kasım 1933'te,
Ankara Ticaret Lisesi'ni gezip şunları yazar:
"Gördüklerim yüreğimi sevinç ve umutla doldurdu.
Türk çocuklarının yüksek kabiliyetine inanım tamdır, bu-
nun binbir delili görülebilir. Fakat bugün burada gördü-
ğüm eser her halde, görülmeye ve takdir olunmaya
değer en kıymetli bir beşarettir (müjdedir). Bir bilgi yapı-
sında yetişmek fırsatma erişen çocuklanmızı tebrik eder
ve memlekete faydalı olmalannı dilerim.
Ktymet ve kudretini cantı eseriyle göstermiş bulunan
Müdür Şevket Süreyya Bey'i takdir eder ve kendisinin
daha geniş çalışma eserlerini iftiharla görecegime olan
inanımı beyan eylerim.
Gazi Mustafa Kemal"
Atatürk'ün elyazısının üzerinde "2/lkinci Tesrin 1933"
tarihi var. Bu belge, uzun yıllar bir levha üzerinde yazılı
biçimde, Ankara Ticaret Lisesi'nin girişinde dururdu. Ti-
caret Lisesi'nin müdürüylekonuştum, "Benimodamda"
yanıtını verdi. Şevket Süreyya Aydemir, sağlığında, Ata-
türk'ün bu övgüsünü kitaplarına almadı. Aydemirin ölü-
münden sonra "Tek Adam" kitabının 10. basımına kon-
du.
Yazının başlığını "Nâzım Hikmet-Şevket Süreyya ile
Atatürk" diye koydıirn. Şevket Süreyya, hep arada kal-
mıştır da ondan. Mustafa Kemal'i, Onun devrimlerini
sevmektedir. Ancak, arkadaşı Nâzım'ı dasevmekte, iki-
sinden de geçememektedir. Şevket Süreyya'nın yaşa-
mı, bunun örnekleri ile doludur. Nâzım, arkadaşı için en
ağır şiiri yazmış, Şevket Süreyya buna hiç aldırmamış-
tır. Uğur Mumcu, "Kırklann Cadı Kazanı"adlı kitabında,
"Aydemir, ne zaman Nâzım dan söz etse gözleri yaşa-
rır; titreyensesiyleNâzım danşiirlerokurdu"der.
Aynı kitapta, şu satrlar da var: "Nâzım Hikmet, 1938
yılında Harp Okulu davası nedeniyle tutuklanmadan An-
kara'da Emniyet Genel Müdürü Şükrü Sökmensüer ile
görüşür. Şevket Süreyya bu görüsmeyi Avcıoğlu'na
(Doğan) şöyle anlatır:
"Cüretli bir karar içindeydim. Nâzım'ı Ankara'nın en
ürkeceği insanlan ile tanıştıracak ve onu Ankara 'nın en
çekineceği yerlerde dolaştıracaktım. Kısacası onu An-
kara'ya ısındıracaktım. Hem de ondan hiçbir fedakârlık
istemeyerek. Davası, halkın davası değil miydi? O halde
dünyada, bize ondan daha yakın, Türk halkından daha
sevilmeye, işlenmeye layık hangi halk var?"
Şevket Süreyya Aydemir, o zamanlar, yani 1930'lu yıl-
larda, şimdiki Şehit Ersan Caddesi üzerinde, Inönü'nün
"Pembe Köşk"üv\üx\ azyukarısında, solda pembeye bo-
yalı bir Ankara evinde oturur. Nâzım Hikmet'e orada
yemek verir. Eve yaya giderlerken Nâzım ikide bir geri
dönüp bakmaktadır; bunu Şevket Süreyya'nın yakın
dostlarmdan Aysel Hanım'dan dinlemiştim; Nâzım, Şev-
ket Süreyya'ya:
- Beni Şükrü Kaya takip ettiriyor! der.
Şevket Süreyya, Nâzım Hikmet, Emniyet Genel Müdü-
rü Şükrü Sökmensüer, bir de Basın-Yayın Genel Müdü-
rü Sadri Ertem bu evde yemek yerler. Nâzım, önce bu
buluşmaya "o/maz"demiş, ancak sonra "peki" demiş-
tir. Nâzım, Ispanya iç savaşı için yazdığı şiiri okur. Şükrü
Sökmensüer duygulanır. Sonra şöyle der:
- Nâzım, bu şiirde ne komünizm ne kapitalizm var. Bu
şiirde anlatılan bir halkın isyanıdır. Tıpkı bizim İstiklal
Savaşı'mızda olduğu gibi. Ama ne yazık ki, hiçbir Türk
şairi, bu destanı dile getirmedi. Yazık değil mi Nâzım?
Bizim halkımızın isyanı ve savaşı yanında Ispanya iç sa-
vaşı çocuk oyuncağı kalır. Anadolu destanını yazsana
Nâzım sen, Anadolu destanını yaz...
Afet Inan'ın kızı, araştrmacı An Inan, yıllar sonra Şük-
rü Sökmensüer'i konuşturur, konuşmaları banda alır.
Uğur'un kitabında bu ilginç bölüm de var.
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA:
1/ Muzaffer İzgü'nün bir
romanı. 2/ Dince aziz ta-
nınan kimi kadınlara ve-
rilen saygj sanı... Muhte-
mel. 3/ Uzeri toprak ya
da otla örtülmüş saman
yığını... Gûzel koku. 4/
Eleştiri... Ruscada
"evet". 5/ Çukur ve yay-
van kap... "Ey bu toprak-
lar için toprağa düşmüş
asker/Gökten ecdâd ine-
rek öpse o---alnı değer"
(Mehmet Âkif). 6/ Bir
renk... Toplum kurallanna aldınş
etmeden, günü gününe yaşayan
varlıksız yazar ya da sanatçı. 7/ tki
ve daha çok katlı ev. 8/ Tekneler-
deki harauru kazımaya yarayan
araç... İki borunun birbirine bir-
leştirildiği yer. 9/ Ağzımızdaki diş-
lerin bir bölümüne verilen ad...
Devinen bir nesnenin küçük bir
zaman içinde hızında oluşan değiş-
menin bu zamana oraru.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ AB Yûce'nin, 1980'de Nevzat Üstün, 1982'de Yeditepe ve
Türk Dil Kurumu şiir ödüllerini kazanan yapıtı. 2/ Şu gecirmez
kumaştan yapılan bir çeşit spor ceket... Nazi partisinin hücum
kıtasını simgeleyen harfler. 3/ Kerestesi ve reçinesi çok beğeni-
len bir orman ağacı... Sürat. 4/ Artvin yöresine özgü bir halk
oyunu. 5/ Bir nota... Ortodokslarda tahta pano üzerine yapıl-
mış her türlü dinsel resme verilen ad. 6/ Eskimiş giyecek... Âk-
deniz'de yaşayan beyaz etli bir baük. 7/ özel gezinti gemisi...
önceden verilen güvence parası. 8/ Hamam... fiaç. 9/ Asya'da
birülke... Dâhi.