Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
17 NİSAN1993 CUMARTESİ CUMHURtYET SAYFA
EKONOMÎ
ŞİRKETLERDEN
HABERLER
• AFRIDO,'Yalın olan
daima güzeldir' prensibiyle
haarlanan kadın erkek
- •tyolannı 1993
. AOİoğundatopladı.
• TEMSA ELEKTRONtK,
' 1 'inci yetkili saücı
toplantısını' 17-19nisan
tarihleri arasında
Gime-Kıbns Dome Otel'de
düzenleniyor.
•KOMİLİ, 'Lorenzo'nun
YağT filmindeki
etkinliklerine devam ediyor.
•SKODA'nın özel üretimi
olan yeni Silver Iine Serisi
Türkiye'de piyasaya
sunuldu.
I • YENİ SANA ve Show TV
23nisan
| tarihine kadar
gönderikcek
'Benim annem yılın annesi,
çünkü...' diyen mektuplar
arasından 27 nisan tanhinde
'Yılın Annesi'ni' sececek.
• ETİ, kepekli ve yûlaflı
çubuk adı
^ verdiğiiki
> çubuk krakeri
, * — r w w de piyasaya
sundu.
• MtKRO YAZILIMEVt,
Karaca örme Sanayii'nin
merkez şubesiyle birlikte
toplam 50 şubesinde mikro
yazıhm programlan
kullanacak.
•ANADOLUHAYAT
Sigorta,
•interStar'ın
düzenlediği
Güzellik Yanşması'nda
fınale kalan 20 fınalisti ölüm
ve her türlü kazaya karşı 7
milyar liraya sigortaladı.
•DSTERTEKS'in
93 Fuan, Hilton Exhibition
"enter'da düzenlendi.
4SEDEF GEMİCtLtK,
Rusya'ya 350 milyon marka
22 gemi satarak
Almanya'dan 2 gemi,
Azerbaycan'dan da 10 gemi
siparişi aldı.
•BAŞAK Sigorta, Rotaş'ı
dahil'All Risks'
teminatlanyla lOtirüyon 87
milyar liraya sigortaladı.
• BOEING,ÇinSivil
Havaahk Işletmesi'nden
toplam 800 milyon dolarhk
21 uçak siparişi aldı.
• INFORMATION
RESOURCES,Panel
Araşürma'nın tüm hisselerini
satın aldı.
• 1BM, işıtme engelb
-• çocuklariçin
I M M geliştırdiği
i
0
*
5
* SpeechViewer
'adlı eğitim proğranuıun
tanıtımını, Ankara
bürosunda gerçekleştirdi.
• LEE, Lee Rough Rider
koleksiyonundan
toplam 17model
'LeeOnly
Shop'larda satışa
sunuluyor.
•TEBA Şirketler Grubuna
/ W h n şirket, 1993
yılı olağan genel kurulu
toplantısını gerçekleştirdi.
•VESTEL,Eİ€ktronik
lmalatçılar Derneği
arafından yapılan
draştırmaya göre video ve
audio üretiminde birinci,
televizyon üretiminde ikinci
sırayıaldı.
•TESBİLGtSAYAR
AŞ'nin pazarladığı
ürünlerden olan
'MGF/PRO' Endüstriyel
Yönetim Sistemleri'nin
lisansörü Glaxo Süstaş
Firması oldu.
• MERCEDESBENZ,
özbekistan
Cumhuriyeti'-
1 nden aldığı 88
' adetlik otobüs
siparişinin, 28
adetlik ilk partisini teslim
etti.
• AKBANK, Akkart ve J
Kartsahipleriiçin
günlûk nakit çekme
Umitini 5 milyon
liraya yükseltti.
• İNOKSAN,
'Endüstriyel
Mutfakve
Çamaşırhaneler'de
Teknolojik Gelişmeler'
konulu seminer düzenledi.
•ONDULINEYAPI
A Malzemeleri AŞ,
bayilerine Rusya
Federasyonu'nun
Sochi kentinde
toplanü düzenledi.
1PAMUKBANK, Japon
bankalanndan
TheFujiBank
önderliğindeki bir
konsorsiyumdan 40 milyon
dolarhk kredi sağladı.
•INFORMATION
RESOURCES,Panel
Araştırma'nın tüm hisselerini
aldı.
•GLAXO tlaç Firmaa ve
tngihere
Sürmene Oteli'nde 'Doksanh
Yıllarda Araştırma ye
Geliştirme Trendleri' konulu
toplanü düzenledi.
•VAKIFBANK, ~
kuruluşunun
39'uncu
yüdönümünü
Ankara'da
kutladı.
Ucıızhık, demir çeliği eritiyor
• Uluşlararası bunalım ve sınır ticareti yoluyla ülkeye giren 'niteliği belirsiz',
ama düşük fıyatb ithalat yerli sanayicinin zor durumda Kalmasına yol açtı
MERİHAK
tZMİR - Dünyadaki demır çelik üre-
timinde yaşanan kriz Türkiye'yi de
olumsuz etküiyor. Türkiye'de demir çe-
lik üretiminde son yıllarda görülen arü-
şa karşın, özellikle sınır ve kıyı ticaretiy-
le piyasaya giren yabana demir çelik
ürünlerinin, pazarda sıkıntı yaratüğın-
dan yakınıldı.
Türkiye Demir Çelik Üreticüeri Der-
neği Yönetim Kurulu Üyesi ve METAŞ
Yönetim Kurulu Başkanı Seiçuk Yaşar,
son 10 yılda sektörde dddi sorunlann
yaşandığını vurguladı ve haksız rekabe-
ti önkyici önlemlerin abnmasını istedi.
Metaş Yönetim Kurulu da hazırladığı
raporda, özellikle AT ülkeleri ve ABD'-
nin demir çelik sektörlerini yaşatmak
için sert önlemler aldığma dikkat çekil-
dı. Raporda hükümetin sektöre sahip
çıkması gerektiği de belirtildi.
Dünya, demir çeHkte kriz yaşıyor.
Dünya genelinde 1991 yıhna oranla 21
milyon 817 bin ton azalan demir çelik
üreümi, bu sanayiyi güç duruma soktu.
METAŞ'ın raporuna göre demir çe-
lik üretiminde en fazla düşüş Doğu Av-
rupa ülkelerinde görüldü. Bu ülkelerde-
ki demir çelik üretimi 25.6 milyon ton
düşerek 111.2 milyon ton olarak ger-
çekleşti.
AT ülkelerinde de demir çelik üretimi
4.96 milyon ton azaldı.
Buna karşın Uzakdoğu ülkelerinde
9.2 milyon ton, Laün Amerika ülkele-
rinde 1.9 milyon ton, Ortadoğu ülkele-
rinde 0.8 milyon ton, Asya ülkelerinde 3
milyon tonluk bir artış oldu.
Üretimdearfaş
Bu aşamada Türkiye'de 1991 yüında
9 milyon 335 bin 482 ton olan demir çe-
lik üretimi, Ereğli Demir Çelik'in üre-
timiyle birlikte 10 milyon 248 bin 394
tona yükseldi.
1992 yüında Türk Demir Çelik tşlet-
meleri 2 milyon 428 bin 955 ton sıvı çehk
üretirken özel sektör 6 milyon 082 bin
203 ton demir çelik üretimi gerçekleştir-
di. Ülke genelinde demir çelik üretimin-
de yüzde 9.8'lik bir artış gözlenirken
özel sektördeki artış yüzde 22.3 olarak
gerçekleştı. Yassı mamul üretemine yö-
nelik çalışan Ereğli Demir Çelik'in üre-
timi ise 1991 ydına oranla yüzde 7.9
oranında bir düşüş gösterdi ve üretim 1
milyon 714 bin 243 ton olarak gerçek-
leşti.
Türkiye'nin demir çelik ihracatı da
buna paralel olarak artış gösterdi. 1992
yıhnın ilk 11 ayhk döneminde 1 milyar
112 milyon 932 bin dolar değennde 4
milyon 293 bin 848 ton demir çelik ihra-
catı yapüdı. Buna karşın aynı dönemde
1 milyar 545 milyon 827 bin dolar değe-
rinde, 7 milyon 399 bin 293 ton demir
çelik ithalaü yapüdı.
METAŞ raporunda, gelişmelere
karşın Türkiye'de demir çelik sektörü-
nün ciddi bir kriz içinde bulunduğu be-
lirtildi.
Raporda, ABD ve AT ülkelerinin bu
kriz konusunda ciddi önlemler aldığı da
vurgulanarak "Liberal ekonomi felsefe-
si ile övünen ABD kota kısıtlaması ile
birlikte yüzde 18 ile yüzde 110 orasında
gümrük vergjsi uygulamasım da getire-
rek düşük fiyatlı demir çelik ürünlerinin
ülkelerine girişini önlemeye ve sektörü
krizden kurtarmaya calışmaktadır. AT
ülkeleri, kalite kısıtlamalanna rağmen
tamamen durduramadığj BDT, Brezil-
ya ve Meksika menşeli demir çelik ürün-
lerinin girişini engellemek için formüller
aramakta, sektörün tamamen çöküşü-
nü durdurmak için üretim kısıtlamasına
gitmektedir. Hükümetimiz de son dö-
nemlerde demir çelik sektörünün sorun-
lannı daha net biçimde anlamaya baş-
lamıştır. Devlet, yıllardan beri sürdür-
mekte olduğu haksız fiyat politikasuu
değiştirmiş, enilasyona paralel oranda
fıyat artışlannı gerçekleştirmeye baş-
lamıştır" denildi.
Miktan büinmiyor
Raporda sınır ve kıyı ticareti ile takas
yoluyla Türkiye'ye giren ve miktan ke-
sin olarak bilinmeyen demir çeliğin cid-
di sorunlara neden olduğu belirtilerek
şu görüşlere yer verildi:
"Kalite garantisi olmayan vefiyatyö-
nünden haksız rekabete sebep olan bu
tür ithalatın durdurulması veya en azı-
ndan sınırlandınlması gerekmektedir.
thracat karşıhğı yapılan bedelsiz ithalat
da kalite ve fıyat yönünden haksız reka-
bete yol açmaktadır."
Demir Çelik Üreticileri Derneği Yö-
netim Kurulu Üyesi ve METAŞ Yöne-
tim Kurulu Başkanı Seiçuk Yaşar, de-
mir çelik sektörünün son on yılda ciddi
sorunlarla karşı karşıya kaldığını söyle-
di. Dünya ticaretinde ciddi bir yeri olan
demir çelik sektörünün ciddi bir kriz
içinde yaşama savaşı verdigini vurgu-
layan Yaşar, "Liberal ekonomiyi en iyi
uygulayan devletler bile bu sektörün so-
runlan sebebıyle özellikle haksız reka-
beti önleyici tedbirler almaya devam et-
mektedirler" dedi.
Minibüsçüler 'haf, taksiciler 'plaka', mafya 'daha çok para' derdinde
6
Maişet motoru' tekliyor• Belediye'nin Aksaray-Beyaat
hatünı miıübûslere kapatması,
minibüsçülerin 1.5 milyarbk
'değerli haf kaybına yol açarken
taksi plakalannın 1 milyar
sınınna dayanması, aybk 6
milyona 'plaka kiralama'
yöntemini yaygınlaştınnca 'plaka
mafyasf na da gün doğdu.
Ekoaomi Servisi- tstanbul Büyükşehir
Belediyesi'nin karan gereği, aybasından
itibaren Aksaray ve Beyazıt bölgesine
girmeleri yasaklanan minibüsçüler,
değerleri yaklaşık 1-1,5 milyar lira arası-
nda değişen işlek hatlannı kaybetmenın
sıkıntısını yaşarken taksi şoförlerinin
derdi ise plakadan yana. Taksi
plakalannın nerede>
r
se 1 milyar liraya
yaklaştığt günümûzde. fıyatlar nedeniyle
plaka sann almaktansa kiralamayı tercih
eden şoförler, her ay 5-6 milyon lira kira
ödemekten yakınıyoriar
tstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafı-
ndan devreye sokulan Emincnü-Top-
kapı arasındaki çağdaş tramvay hizmeü.
bu bölgede çalışan minibüsleri en değerli
hatündan etti. Büyükşehir Beledıyesı"nin
karan uyannca 1 mayıs tarihinden itiba-
ren Beyazıt ve Aksaray bölgesine gire-
meyecek olan minibüsler, 'korsan mini-
büsler'in çalıştığı 'vasat hatlara' kaydın-
lacak. 1-1.5 milyar lira ödeyerek bölgede
hat sahibi olan minibüsçüler bu durumu
'Attan inip eşeğe binmek' olarak değer-
lendiriyorlar.
Kapatılan haüar
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin
aldığı karar yaklaşık bının uzerinde mini-
büsün çalıştığı Bakırköy-Beyazıt, Zeytin-
burnu-Beyazıt, Sefaköy-Beyazıt, Pazar-
köprüsü- Aksaray, Esenler-Beyazıt, Bah-
çeüevler-Beyazıt, Atışalanı-Aksaray hat-
lannı kapsıyor.
Büyükşehir Belediyesi'nin karan gere-
ği, dağıtılacaklan yeni hatlann zarar-
lannı karşılamavacağını belirten mini-
büsçüler, "Dağıülacağımız yeni hatlar
için para ödememekle birlikte. işlek hat-
lardan çıkarak, vasat hatlara kaymamız
bızım zaranmıza olacaktır. Çünkü
belediyenin karanna göre sadece Top-
kapı'ya kadar geçebilecegiz. Bu durum
bir yerde, Aksaray ve Beyazıt hatlan için
ödediğimiz paranın değerini yitirmesi
anlamına geüyor.
Çalışacaklan hatlar henüz tam olarak
belirlenmeyen minibüsçüler için tkitelli-
Topkapı arasında yeni bir hat acılacak.
Son yıllarda taksi plakalannda meyda-
na gelen artış, piyasada ' kiralık plaka'
u>gulamasını yaygınlaştırdı. Taksi pla-
kalannın 800 milyon ile 1 milyar lira
arasında değistiği günümûzde, bu pa-
ra>i ödeyemeyen taksiciler ayda 5-6 mil-
yon lira ödeyerek plaka kiralıyorlar. Kı-
ralık plakaya talebin aşın olması nede-
niyle piyasada bu işe yönelik mafya ku-
rulduğunu belirten taksiciler, kiraladı-
klan plakalar için ilk etapta 5 milyon lira
peşin ödediklerini söylüyorlar.
Aylıklann gecikmesi halinde, yüzde
10 gecikme zammı ödediklerini vurgula-
yan taksiciler uygulama cazip görünme-
sine rağmen, neredeyse mafyaya çalışır
duruma geldiklerini belirtıyorlar.
Sermayesi biten Ülfet'te üretim durdu
Harç bitti, yapıpaydos
• Yağ ve sabun ûreten Ülfet'in Genel Müdürü Ömer
Ankan, 1980 sonrasında hızla erimeye başlayan şirketin
çıkmaza girmesini emekliye aynlan işçilere' bağladı.
GAZİANTEP (Cumhuriyet
Güıey tOeri Bürosu) - Nizip il-
çesindeki Ülfet Yağ ve Sabun
Fabrikası'nda işletme sermayesi
kalmadığı için üretim durdu. Ge-
nel Müdür ömer Ankan 'İşlet-
me sermayemiz kalmadığı için
üretim durdu. Işcılerin emekli ol-
ması şirketi zarara sokmuştur"
dedi.
Japonya. Çin ve Suudi Arabis-
tan'a yağ ve sabun ihraç eden Ül-
fet fabrikaa 12 Eylül'den sonra
ürettiği sabun gibi erimeye baş-
ladı. 1980 yılı öncesinde 600 kişi-
nin çalıştığı Ülfet fabrikasında
şımdi büro personeliyle birlikte
111 kişi kalmış. Bunun 95'i üreti-
me katkısı olan işci. tşçilerin bu
şirketten 2 milyar aiacağı bulunu-
yor. İşçilere 10 aydır tek kuruş
ödenmediği gibi. maaş karşıbğı
verüen yağ ve sabun da artık ve-
rilmiyor. Çünkü Ülfet'te o da tü-
kenmiş.
Ülfet fabrikasının SSK primi.
vergi, Trakya Birlik, TEK ve
şahıs borçlan dahil 12.5 milyar
Ûra borcu bulunuyor. Bir işcinin
aiacağı ise 15-20 milyon lira
arasında değişiyor. tşçiler en son
1991 yıhnın şubat ayında net ma-
aşlan olan bir milyon 150 bin li-
rayı almışlar. Para alamayan işçi-
lerin bakkala, kasaba ya da diğer
esnafa olan borçlan ise hayli ka-
bank.
Işçilenn tek dayanaklan ta-
nmın yapıldığı bölgede yaşamış
olmalan. Zeytine ya da pamuğa
gidiyorlar mevsimi gelince. Kadı-
nlar evde fıstık kınyor eşlerine
destek vennek için.
1980 öncesi Türkiye'nin yüzde
40 yağve sabun ihtiyacmı karşı-
layan Ülfet'in bu dunıma düşme-
sinin işçilere göre şirkette yüzde
50 sermayesi olan Ziraat Ban-
kası. Tek Gıda Iş Sendikası fabri-
ka temsilcisi Abdullah Aslan içine
düştükleri bu dunımdan öyle bir
hale gelmiş ki çözümsüzlük ona
intihar etmeyi bile düşündürt-
müş. Bunu duyan arkadaşlan
onu koruma alüna almışlar. Ab-
dullah Aslan son iki yüdan beri
bordroya yalnız bir ayhk için
imza attıklannı belirterek şöyle
dedi:"Ara ara avans olarak yağ,
sabun ahrdık. Maaşırnız bir mil-
yon 200 bin lira. Acil ihtiyacımız
olduğunda bize 100 ya da 200 bin
liralık yağ ya da sabun veriyor-
lardı. Onu da piyasada 75 bin li-
raya satıp ya ilaç ya da ekmek ah-
yorduk. 2 yıldır böyle devam etti.
Bir aydır yağımız, sabunumuz da
kalmadı. Şu an üretim durdu. Ül-
fet'in bu hale gelmesinin tek ne-
deni Ziraat Bankası."
Kamyonlara ceza
Aşınyüke
paydos
Ekoaomi Servisi-
Bayındırlık ve
tskan Bakaıu Onur
Kumbaracıbaşı,
yasalara aykm
olarak aşın
yükknen ve rrafiğe
çıkan kamyonlara
cezai yaptınm
uygulanacağmı
söyledi. Türkiye
Şoförier ve OtomobOdkr Federasyonu
tarafmdan dun, tstanbul Esnaf ve
Sanatkariar Odaları Biriiği Merkezi'ııde
düzenlenen tkari taşmacüıkla ilgüi
toplantıya katılan Kumbaracıbaşı,
kamyonların aşın yüklennıesinin hem
yasaİara aykın otduğunu hem de eko-
nomik açıdan sıkıntılar a neden oldugunu
vurguladı. Aşnn yüklcaen araçlann tnfik
güveniiğini ortadaokaldırdığını ve
karayollannın yıpranmasına zemin
hazıriadığma dikkat çeken
Kumbaracıbaşı aşın ynkleınenuı
kamyonun ömrünü azaltması yüzûnden
işletmenûı zaranna oldugunu sörierine
ekledi. Aşın yüklü kamyonlann haksız
rekabete de neden oldugunu belirten
Kımnbaraabaşı, bu duruma son
verebflmek için araçiann ağu-hk
kontroDerini sıklaştıracaklanıu söyledi.
Ağırbk kontroUenm, diğer trafik
kontroUeriyle birfcştirilmesini
düşündüklerini kaydeden Kumbaracıbaşı
şöyle de>am etti: "Bu amaçla kurulan 54
ekktronik tartı istasyonlarmın daha işler
hale gelebilmesi için 15 milyar dotarhk
yaürun yapmayı hedefliyoruz. Aynca
seyyar kontrol istasyonlan kuracağız.
Yasalara uynutyan araclara yönelik
cezalan daha arttırmayı düşünüyoruz."
KONUK YAZAR TEVFİK DALGIÇ
Clintonomicse Geçerken^ f nce Friedmanlı yıllar. Daha sonra
^ ^ • ^ ^ Keynes oldu. yaşasın Friedman
M ^ k çığlıklan ve Friedmancılığın politik
• • alandaki en büyük iki ismi: Av-
^ L M rupa'da Margareth Thatcher,
ABD'de Ronald Reagan. Bunlann
hakim olduğu 80'ti yıllar ve hatta 9O'lı yılların
ilk iki yılı. Sonra Reagan'ın yerine George
Bush'un gelişi ile başlayan kafası kanşık bir
liberalizm süreci. İngiltere'de Thatoher'in ye-
rine John Major'ın göreve başlaması ve Tha-
tcherizm adı verilen Avrupa Friedmancılığının
yediği ilk büyük darbe. Arkasından tüm
Avrupa'yı sarsan ekonomik durgunluk. önce
Alman ekonomisinin duraklaması, daha son-
ra ERM'nin (Döviz Kuru Mekanizması) işleye-
mez hale gelişi. Girerken büyük hayaller
kuran ingilizlerin poundunu
AT'li ortaklan bile kurtaramı-
yor. ingiltere'de işsizlikdizbo-
yu. Nihayet sayılan 3 milyonu
aşan işsiz ordusu. Bu arada
Isveç Kronu, Danimarka Kro-
nu ve Fransız Frangı'nın
ameliyat masasına yaunlışı.
En sonunda da zavallı Irlanda
Poundu'nun göz göre göre,
bağıra bağıra devalüasyonu.
Bu aşamada Ingiltere'de
Friedman'a karşı beslenen
kuşkular. Daha sonra Keynes in yeniden diri-
lişi ve AT çapında 6 milyar ECU'luk altyapı
yatınmı ve ekonomilerde canlandırma yarat-
maya yönelik, kamu harcamalarının öne
alındığı yeni ekonomik politikalar. Tam bu sı-
rada beceriksiz George Bush'un hak ettiği to-
kadı Amerikan seçmeninden yiyip siyasetten
silinmesi. Daha sonra da Beyaz Saray'da yeni
ve genç bir isim, bir 68 kuşağı: Bill Clinton. Ve
nihayet Bill Clinton'ın açıklanan ekonomi pa-
kedi. Yönlendirilmiş ekonomiye doğru bir 180
derece dönüş Amerika'da.
Şimdilerde tüm dünya ekonomileri, başta
AT ve Japonya olmak üzere nefeslerini kes-
miş, Reaganizmin yerini alacak olan Clinto-
nizmin ekonomik politikası olan Clintono-
micsin kendilerini nasıi etkileyeceğini hesap-
lamakla meşguller. Bizde henüz olmadık şey-
leri olmuş gibi farzedip ona göre tedbir almak
gibi bir stratejık düşünme şeklı alışkanlığı
olmadığından bu yazıda bu konuda bazı görüş
ABp'deki işsizlik ile
AT işsizliğinin neden-
leriveetküeriaynı
değil. AT işsizliğinin
nedenleri arasında işçi
hareketsizliğive
yörede yaşama isteği
başta geliyor.
altematıfilerini ele alalım dedik. Clintono-
mics'in temel aldığı görüşler şöyle:
1- Kamu sektörünün başı çektiği, tüketim-
den yatınma yönelen bir uzun dönem ekono-
mik verimlilık ve bunun sağlayacağı büyüme.
Bundan da beklenen "Amerikan Rüyası'nın
gerçekleşmesi ve yeni iş alanları yarablarak
işsizliğin düşürülmesi, aynı zamanda bütçe
açığının da azaltılmaya çalışılması.
2- Zenginlerin daha fazla vergi vermelerini
sağlayarak bir çeşit toplumsal dayanışma
duygusu yaratma ve sonucta kamu gelirlerini
arttırma beklentisi.
3- Bütün bunları gerçekleştirmek için de sa-
dece parlamenter desteğe değil, toplum des-
teğine de dayanan bir çeşit halkla iiişkiler
kampanyası. Bunun baş tanıtıcılığını ve sunu-
culuğunu da iyi bir hitabet
özelliğıne sahip olduğu kabul
edilen Cumhurbaşkanı Bill
Clinton'ın bizzat ûstlenmesi.
4- Clintonomicsin ana hat-
lan Keynesçi mesajlar taşı-
yor. Bizim Cumhuriyet sütun-
lannda 2-3 ay önceden verdi-
ğimiz haber ve yapbğımız
gözlemler bir kere daha ger-
çekleşiyor ve Keynes yeni-
den politik ekonominin en et-
kin dûşünürlerinden birisi
olarak ölmediğini kanıtlıyor.
Clinton'ın vergi paketi büyük bir direnişle
karşılaşacak. Aynca yapılacak yatınmların
seçimi, bölgeler arası tartışmalar, parti içirt-
deki karşılıklı tartışmalar Clintonomicsin ba-
şanlarına gölge düşürecek türden sorunlar
olarak görülüyor.
Kanımızca Türkiye bir yandan özelleştir-
meye hız verirken bir yandan da KİT'lerin 'pi-
yasaya yönelik-market oriented' hale gelme-
sineçalışmalı.
Bu personel eğitimi, yönetici eğitimi ve hat-
ta politikacı eğitimi gerektirir. Ucuz para ile ih-
racat desteği uygulamasına son verilmeli, ih-
racattaki rekabet verimlilik, etkınlik, ürün çe-
şitliliği, yönetim çağdaşlığı ve piyasaya dönük
çalışabilme önlemleri, eğitim ve planlama ile
desteklenmelidir.
Son sözümüz: Dikkatli olalım, bekleyelim
görelim, ama bu arada da kendi yapmamız
gerekenı yapalım olacaktır.
IŞÇENIN EVRENBNDEN
ŞOKRANKETENCİ
500 Gün Tartışması
Hükümetin 500 gününün tartışması gazetelerde, teteviz-
yonlarda, ilanlarda hala başlarda gidiyor. Politikacının
önemsediği ökjüde halkı ilgilendiriyor mu? Hiç sanmıyo-
ruz. 500 güne ilişkin sıradan vatandaşın yaklaşımları çok
ilgi çektci..
Çoğunluk gereksiz bir tartışma olarak görüyor. Başı-
ndan politik bir yatırım olarak hükümetin, daha doğrusu
Başbakan Demirel'in vaadi ile kendi kendini bağladığını
düşünüyor. Çok gerçekçi olarak hiçbir iktidardan 500 gün-
de mucize beklenmiyor. Hükümetin yanındaysa vaat edi-
lip yapılamayanlara hosgörü ile bakıyor. Karştsındaysa
500 günle ilgili değil, başka nedenlerle kızıyor. Genel ola-
rak da iktidarın başarısının öiçümü'nde, 500 günü değil,
seçim döneminin bütününü önemli görüyor.
500 gün tarbşmasında ANAP ve Mesut Yılmaz, arka-
sında çok gûçlü bir basın, medya desteği olarak atağa
geçmiş gözüküyor. Ancak 12 Eylül'ün silahları ile do-
nanmış, her istediğini yapabilen ANAP lıükümetlerinin
yıllar süren iktidan ve başansızlığının ardından ANAP ve
Mesut Yılmaz ın, "muhalefet adına" koalisyon hükümetin-
den hesap sorması biraz garip, rüküş oluyor. Sokaktaki
vatandaş kendi adına hükümetin ekonomik politikaları-
ndan hiç hoşnut olmasa da, hayat pahalılığından, vergi
düzeninden canı çok yansa da, eleştiri yapanlara kendi
sorumlulukları gereği hak veremiyor, sözlerini güvenilir
bulamıyor.
12Eylüldüzeni, hukuku arkalannda olarak 8 yıl iktidarda
kalmış ve ekonominin bugünkü hastaliklannın tümünde
baş sorumluluk rolünü oynamış olanlann söz söylemeye
kalkışması, bize göre tersine dönen bir silah oluyor. Koa-
lisyon hükümetinin en zayıf olduğu ekonomi uzerinde
saidırılannın etkisiz kaldığı muhalefet eleştirilerinin, de-
mokrasi, terör, iç barış gibi alanlarda ise hiç söz söyleme
şansları yok. Nereden bakrasanız bakın, kendi program
ve protokolündeki taahütleri anlamında koalisyon hükü-
meti çok gerilerde ve basarısız oiabilir. Ancak ANAP hükü-
metlerine göre bu alanların tümünde şanslı ve basanlı gö-
rülüyor.
Evet, 12 Eylül hukuku, anayasası, yasakçı düzeni, sendi-
kal yasaklar... Henüz hiçbiri kaikmadı. Yine de ANAP'ın 8
yıllık iktidanndan bir tek ciddi demokratikieşmeörneği sa-
yamazsınız. 500 günlük iktidarın hiç değılse CMUK'u, ILO
sözleşmeleri var. Koalisyonun sağ-sol itn'fakı olması halk
için bir barış simgesi. Terör ve Kürt sorununda yapılanlara
olumlu bakılıyor.Kritik koşullarda dış politikada yeterli bu-
lunmasa da dengeli, güvenilir izlenımi veriyor.
500 günün hesaplaşmasında ANAP ve Mesut Yılmaz'ın
gündemi birdenbıre yolsuzlüklara çevırmesi aslında bu
tablonun, gerçeğin görünmesinden kaynaklanıyor. 500
gün hesaplaşmasının hükümet lehine bir sonuçla nokta-
lanmasını engelleyebilmeyi, ancak yolsuzluklar bom-
bardımanı sağlayabilirdi. Çünkü koalisyon hükumeti geç-
mişin yolsuzluklarından hesap soracağı iddiası ile çok
puan toplamış, ancak bu sözünü tutamamtştı. Geçmişten
hesap sormakta başansız olan hükümetten hesap sor-
mak, savunmada olma konumundan saldıran konumuna
geçmek ve de önemli bir avantaj sağlamaktı.
ANAP ve Mesut Yılmaz yolsuzluk atağında şimdilik
önde gidiyor. Halk da. kirli çamaşırlann açılmasından hoş-
nut Ama diyeceksinız ki "Onca yıllık kendi iktidarlannda
onca büyük yolsuzluklar oldu. Hesap soracak yüzleri mi
var?" O da hesap soramayan hükümetin sorunu.
fierçek şu ki demokrasi her alanda herkesin, herkese,
her şeyin hesabını sorabildiği bir düzendir Anayasa ve
yasal düzendeki yasaklar elbette önemlidir. Ancak en ya-
saksız bir hukuk düzenini sağlasanız dahi, herkes, herke-
se, her şeyin hesabını soramıyorsa, ortada gerçek de-
mokrasi yoktur. Zor olanı da uzun yıllar hak istememeye,
aramamaya koşullandmlmış bırey, toplum ve örgütlen-
melerin hak ve çıkariannın bekçiliğini yapabilmeleridir.
Başka, carpık amaçlı da olsa bir yerlerden, bir şeyler-
den hesap sorulmaya başlanması önemli ve anlamlıdır.
Yeter ki bir oyun ve sansasyonla sınırlı kalmasın. Demok-
rasi yolunda sağlıklı bir hesaplaşmanın baslangıcı olsun.
Ne yazık ki işin içinde büyük oyun ve tuzaklaı da gözle-
niyor. Örneğin çok ciddi ve boyutiu yolsuzlukların ucu
önemli bir medya ve banka patronuna uzanınca, büyük
gazete patronları bu yayınlara sansür koyuyor. Çok daha
da kötüsü yayını yapan gazeteciler işinden oluyor. ANAP
ve Mesut Yılmaz'a yarayacak, Demirel'i zorlayacak diye.
nasılsa Babıalide iflas etmiş, gücü kalmamış Kemal llı-
cak'ın uzeritie gkjıliyor. Orteda haksız çıkar, yo'suzluk var-
sa, elbette gidilmeli, ancak ortada aynm, haksızlık oldu-
ğunda yapılan iş, kirli çamaşırlann ortaya dökülmesi
olmuyor. Kitleler asıl çıkar düzenini bozmayacak bazı
olaylarla oyalanmış, aldatılmış oluyor. Basın ve medyalar
ne yazık ki kamuoyu görevini çarpık yaparken, çok güçlü
sermaye ve politik çıkarlara aracı olup bazı güçleri hedef
almakla sınırlı kalıyor.
Halkın hem bu ikn'darın, hem geçmiş iktidarların kirli ça-
maşırlannı öğrenmeye hem de bütün haksız kazançlann
yolunun Hkanmasını istemeye hakkı var. Tabii, aldatılma-
mak, oyuna gelmemek için de çok uyanık ve bilinçli olması
gerekiyor Güçlü medyalar, holdingler ne yazık Ki çıkar
güçlerinin denetimi ve güdümünde oluyor.
Agac İs'ten 500. Gün tartışmasında aykırı ses:
Hükümete
desteğiıııizsüriiyor
• Koalisyonun, 12 Eylül döneminin
enkazını devraldığın] belirten Ağaç-lş
açıklamasında, E>emirel Hükümeti'nin
geçmişin izlerini silebilmek ve gerekli
atılımlan yapmak için temposımu
hızlandırması gerektiğinin de altı çizildi.
Ekonomi Servisi - Hüküme-
tin 500. Gün'ünün değerlendi-
rilmesi tartışmasında, Ağaç-lş
Yönetim Kurulu hükümete
desteklerinin sûrdüğünü belir-
ten bir açıklama yapü. Devra-
hnan son derece olumsuz ko-
şullann gözönüne abnması ha-
linde hükümetin çahşma-
lannın genel olarak olumlu
karşılanması_ gerektiği voırgu-
Ianan Ağaç-İş açıklamasında,
özelleştirme pohtikalannın ye-
niden gözden geçirilmesi, vaat
edilen demokratikleşme pake-
tinin bir an önce gerçekleşüril-
mesi istendi.
Darbeciliğin devamı
12 Eylül ve devamı niteliğin-
deki ANAP hükümetlerinden
devralınan olumsuz koşullann
unutulmaması gerektiği uze-
rinde durulan Ağaç-lş açıkla-
masında özetle şöyle denildi:
"Türkiye 1991 genel seçim-
lerine fiyatlann yaklaşık 70
misli artuğı, 35 milyar dolar
dış ticaret açığı veren, dış borç-
lan katlanarak yükselmiş, pa-
rası sürekli değer yitiren, bütçe
açığı cari fiyatlarla 60 misli
artmış, iç borçlan bütçenin
normal gelirlerini yutacak dü-
zeye ulaşmış, imalat sanayii
yatınmlan durma noktasına
gelmiş bir tabloda girmiştir."
Ağaç-İş açıklamasında tüm
bu olumsuz koşullan yaratan
kadrolann, bugün kendilerini
"muhalefet adına" hesap sor-
ma mevkiinde görmelerini
yadırgamamanın mümkün ol-
madığı belirtildi. DYP-SHP
hükümetinin ekonomideki en-
kazı kaldırma yolunda adı
mlar attığı, ILO sözleşmeleri-
nin onaylanmasının çalışma
yaşamırun demokratikleş-
mesinde önemli olduğu, 12
Eylül hukukunun ortadan
kaldınlmasımn kapısının ara-
landığı, terörle mücadelede,
Güneydoğu sorununda,
CMLJK'ta önemli başanlarel-
de edildiği kaydedıldi. Tempo
yükseltilrneli.
Hükümetin taahhütlerini
eksiksiz yerine getirmeyi hedef
alan bir çalışma programı içi-
ne ginnesi gereği ammsatı-
larak öncelikle özelleştirme
politikalannı yeniden gözden
geçirmesi, yol acacağı ekono-
mik ve sosyal sorun, çıkniaz-
lann dikkatle değerlendiril-
mesi istendi.