23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 AĞUSTOS1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Sağlar sansüre savaşaçtı ANKARA (UBA)- Kültür Bakanı Fikri Sağlar, bakanhğının TRT Denetleme Kunılu'ndaki temsilcisini "sansüre keşinlikle ımza atma" talimatıyla uyardığını belirterek,"Yorgun Savaşçı'nın denetime takılacağını sanmıyorum" •dedi. Bakan Fikri Sağlar conuyla ilgili açıklamasında. her türlü sansüre karşı olduğunu belirterek şunlan söyledi: "Denetleme KUrulu'ndaki temsilcimize kesin taliraat verdim. Sansüre her türlü muhalefet şerhini koyacak. O bakımdan Yorgun Savaşçı'nın denetime takılmasının söz konusu olacağmı sanmıyorum. Çünkügörev başındaki hükümet, demokratıkleşmeyi sağlamaya çalışan, ciddi biçimde bunu düşünen bir hükümettir". Sadettin Kaynak gecesi Kültür Servisi- 2O.yüzyılın en üretken bestecisi olarak ün yapan Sadettin Kaynak, yann vecumartesi günü PembeSığınak'ta düzenlenecek bir gecede aıulacak. Bugün bestelerinden 700 kadan bilinen ve 85 de fılm rnüaği yapan Kaynak için gerçekleştırilecek gecede, sanatçının yapıtlan seslendirilecek. Yapıtlar, saat 21.00'de başlayacak gecede izleyiciler tarafindan solo ve koro olarak okunacak. Lincoln'un elyazması satılık NEW YORK (RELTER)- Amerika'nın iç savaş dönemi başkanı Abraham Lincoln'un 1857yıhnda yazdığı bir yazısı satılacak. Sotheby's tarafından yapılacak açıkarttırrna için belgeye 350 milyon lira îûc değer biçildi. Tek sayfalık yaada ünlü, "Yansı özgür yansı köle olan bir ülkenin hükümeti varhğını sürdüremez...' sözleri de bulunuyor. Bu sözlerinden ötürü Demokrat rakipleri başkanı devrimcilikle suçlamışlardı. Jackson'a Orff yasakMÜNtH (AFP)- Münih mahkemesi, dünya turnesi konserlerinde Carl OrfTun Carmina Buranası'ndan bir parçayı izinsiz kullandığı için Michael Jackson'ı suçlu buldu. Jackson, bundan sonra Carmina Burana'dan,"O Fortuna" bölümü eşliğınde gösterilen, Alman bestecınin hayaüyla ilgili kısa fılm parçasını kullanamayacak. 1982'de ölen OrfTun eserlerinin hakkına sahip şirket Jackson'u, "O Fortuna" bölümü ve bestecinin görüntülerinin yer aldığı kısa fılmi izinsiz kullandıgı gerekçesiyle mahkemeye vermişti. Altın Portakal yapılacak ANTALYA (AA>- Altın Portakal Film Festivali Yürütme Kurulu Başkan Vekili Hüseyin Şanlı, "Türk sinemasındaki kriz nedeniyle fılm sayısının azaldığı, bu nedenle festivalin tehlikeye girdiği" şeklindekj endişelere katılmadığını söyledi. Şanh,"Türk sinemasındaki krizin sebebi biz değiliz, bir fılm bile gelse festivali yapanz" dedi. Hüseyin Şanlı, Altın Portakal geleneğini her şeye karşın sürdüreceklerini belirterek, "Bu yıl bir fılm gelir, seneye 20 film gelir, bu bizim dışımızda bir şey. Hiç fılm gelmese bile, Altın Portakal ödülü almışeski fılmlerin toplu gösterisini yapanz. Ancak ben yine de yetersiz fılm olacağına inanmıyonım, şimdiden 7 fdmin yetişmesi kesinleşti. Bu sayının 10'unüzerine çıkmasını bekliyoruz" dedi. Devlet Tiyatroları'nın yeni sezonu ANKARA (ANKA> Devlet Tiyatrolan ekim ayında başlayacak olan yeni tiyatro sezonunda köylerde de oyun sergilemeyi amaçlıyor. Yeni sezonda 29'u yerli, 27'si yabana olmak üzere 56 yeni oyun sahneleyecek olan Devlet Tiyatrolan, geçen sezondan 30 oyunu da seTgılemeye devam edecek. 1992-93 tiyatro sezonunda 8'inci tiyatro merkezi olarak Antalya Devlet Tîyatrosu'nun da çalışmalanna başlayacağı bildırilirken, KKTC Devlet Tiyatrosu'na da 4 sanatçı ve 1 rejısör gönderileceği bildırildi. Teknolojinin kullanımının piyasaya yönelik olduğunu söyleyen genç müzisyenler: ıııizplastikyeıııektakınıı • İleri teknolojinin bes- te, düzenleme, yorum ve kayıt aşamalannda kul- lanılması Türk pop mü- ziğinde hem nitelik hem de nicelik açısından bir canlanma getirdi. Genç- müzisyenler teknolojinin kullanımmda asıl faktö- rün zihniyet ve eğitim ol- duğunu vurguluyorlar. Kültür Servisi-Son yıllarda Türk pop müziğinde hem nice- lik hem de nitelik açısından bir canlanma söz konusu. Yeni isimler, yükselen satışlar bunun başlıca göstergesi. Teknik acı- dan kasetler daha kaliteli üreti- liyor. En önemli nedeni, ileri teknolojinin beste, düzenleme. yorum ve kayıt aşamalannda geniş çapta kullanılması. Müziğin mutfağındaki genç müzisyenlerle teknolojinin kul- lanımı ve etkileri üzerine görüş- tük ve pop müziğimizin bugü- nüne ve yannına nasıl baktı- klannı sorduk. Batı"da son 5-6 yıldır gelişen ileri teknoloji, ülkemizde de yaygınlaşarak aradaki kalite farkını büyük ölçüde ortadan kaldırdı. Bu teknoloji kısaca ses üreten ve kaydeden aletlerden oluşuyor. En yaygın kullanılan Yamaha ve Roland klavyeler, geniş ses kaynaklanna (sound modül) sahipler. Böyle bir alet seti bütün enstrüman sesterini ve efektleri çıkarabiliyor. Fiyat- lan ise 100 milyon civannda. En önemli alet, dünya stan- dardı olan MİDİ olmaksızın hiçbir şey yapılamıyor, kayıt aletleri ise sequencer ve bilgisa- yar. Profesyonel stüdyo kayı- tlannda kullanılan 'masa'lar ise 5 milyar gibi büyük yatınmlar gerektirdiğinden çok az sayıda mevcut. Müzisyenlerin hemen hepsi- nin evlerinde beste yapabilme- lerini sağlayan bu aletler için Genç müzisyenler pop müziğimizin izlediği yoldan memnun değil. tüm müzisyenlerin ortak görü- şü: Para ve zamandan tasar- ruf... Cıngıl ve pop bestecisi. aranjör Fahir Atakoğlu 85'ler- de pek bilinmeyen teknolojinin bugün yaygın olsa bile kimse tarafından tam hakkıyla kul- lanılmadığını belirtiyor. Çok geniş kapasitelere sahip olan aletlenn bılinçsizce ve çok kısıtlı olarak kullanılmalan yüzün- den hep aynı ses veritmleridin- lemek zorunda kaldığımıza de- ğiniyor. Teknolojinin verimi Atakoğlu. örnek olarak Garo Mafyan'ın aynı nefesli akorunu üç tür müzikte de ay- nen kullandığını. her kasette aynı sesin duyulduğunu söyle- yerek, yüzlerce sesi araşurmak gerektiğini ve bunun çok za- man ve emek isteyen bir iş ol- duğunu vurguluyor. Sertab ve Sezen Aksu'un klavyecışi ve beste düzenleme- lerini yapan Uzay Hepan ise "Anında dinleme. düzeltme ola- nağı olduğundan daha sağhklı ve verimli çalışabilıyoruz. Alet- lere yapılan yatınm ise iyi bir prodüksiyonla çıkartılıyor' di- yor. Koca bir orkestranın göre- vini bir tek klavyenin üstlendiğı düşünülürse bu aletlerin gerçek bir nimet olduğu kesin. Bas gitarist Levent Yüksel de böylece deneme-yanılma yön- teminden kurtulduklannı, te- miz ve doğru seslere anında ula- şabildıklerini söylüyor. Film ve reklam müziği beste- cisi Nezih Ünen, piyasadaki tüm müziklerin artık bu sente- tik seslerle üretildiğini, akustik müzik yapılmadıgını, sonuçta insan faktörünün azalmasıyla tek başına dans etmeye benzet- tiği çalışma ortamının, giderek tekdüze sesler, duygusuzluk gibi önemli eksikleri de getirdi- ğini belirtiyor. Yüksel saksafo- nu örnek veriyor: 'Detaylar ve duygular duda- ğın ucundadır, müzisyen her üfleyişte ayn bir ses çıkartır. oysa bu aletlerden hep aynı ruhsuz ses çıkıyor.' Asıl faktör eğitim Bu açıdan bakıldığında Fa- hır Atakoğlu, synti-nefeslilerin yetersiz kaldığını ama yayh ve vurmalı çalgılarda çok başanlı sesler üretildiğini söylüyor ama 'Herkes davul yazar ama da- vulcu gibi çalamaz" diye ekli- yor. Uzay Hepan ise kafasında- ki ses ve duygulari tam olarak yansıttıklan için aletlerinden çok memnun. Ortak görüş. işin alette değil onu kullananda ol- duğu. Atakoğlu'nun dediği gibi 'bu aletleri kullanırsak daha iyi müzik yapanz diyemeyız çünkü asıl faktör zihniyet ve eğitim.' Piyasadaki canülığın fazla abartılmaması gerektiğinde hepsi hemfikir çünkü piyasada- ki kasetlerin hepsi birkaç ana temanın taklidınden ibaret. Yıllar önce yapılmış ve ilgi gör- müş bir düşünce, hemen yüzler- ce kötü kopya ile sonuna kadar tüketiliyor. Rap, Vitamin, Se- zen Aksu ve en son moda vuru- cu, acaip slogan sözler buna başlıca örnekler. Bunun nedeni de Unkapanı piyasası (İMÇ). yani müziğe bir meta olarak para yatıranlann en kısa ve en ucuz bir biçimde para kazanma istekleri. Kimse yeni bir fıkir üretmek veriskegirmek istemi- yor. Ne çok satıyorsa herkes onun peşinden gidiyor. Bu olumsuz manzara karşısında genç ve idealist müzisyenlerin yapabileceği pek bir şey yok çünkü"parayı veren düdüğü- çalıyor." Keşfedilmeyen müzisyenler Uzay Hepan piyasanın aç- mazını şöyle açıklıyon "Çağdaş ve rock türü kaset- ler ortalama 300 bin satabilir- ken, piyasanın abştığı türler 2 milyon satıyorsa, siz kimi taklit edersiniz? Zaten bugün yapılan tarz müzik tükenmek üzere, son demlerini yaşıyor. Yeni bir şeylerin çıkması şart." Atakoğlu da genç müzisyen- lerin güzel şeyler ürettiğini ama onlan keşfetmesı gereken Un- kapanı'nın (ÎMÇ) "uyuduğu- nu" söylüyor. Bir kasetin üretimi ve kar marjı ortalama olarak şu oran- larda gerçekleşiyor: Bir par- çanın mabyeti 10 milyon. Bir kasetin prodüksüyonu 500 mil- yon, bunun 100 milyon kadan stüdyo masrafı. Beste ve söz toptan satış fıatının yüzde 8'ini, yorumcu ise yüzde 10'unu alı- yor. Net kann en az yüzde 6O'ı ise plakçıya gidiyor. Oysa bu oranlar batıda çok farklı uygu- lanıyor. Bu demektır kı, bızdeki durum müziği asıl üretenin aleyhinde._ Nezih Ünen ise mjiziğimm porselen yerine plastik yemek takımına benzetiyor: "Ucuz, pratik, kalitesiz ve sağlıksız..." Çaylı dans partilerinde Edith Piaf nostaljisi Parisgençliği 'musette'e dönüşyapıyor Kültür Servisi- Bu yaz Edith Piaf 'ın taklıtleri Paris sokak- lanna 1940'lann havasmı tek- rar getirdi; topuklu ayakkabı- lar, özenle yapılmış bukleli saç- lar Piaf nostaljisi yaşattı. Artık Paris gençliği 'funk'ı. 'rap'i, 'house'u terkederek, ge- leneksel bir müzik türü olan- 'musette'e dönüş ytpıyor. Cu- martesi gecesi diskotekleri, yer- lerini pazar öğleden sonralan emeklilerin gittikleri çayb dans partilerine bıraktı. Bu moda Paris çevresinde de gıderek yaygınlaşıyor. Paris'in en eski 'Bal Musette'i (müzet dans salonu) valslerin ve fokstrotlann Mekke'si sayı- lan La Java ad!ı klüp. Yalnızca burada tam gün canb orkestra var. Çin mahallesinın yer aldığı Bellevılle semtine girerken, bir sürii ıvır-zıvır satan dükkan- lann arasına sıkışmış La Java'yı gözden kaçırmak çok kolay. Fakat ünlü çarşı Galerie Lafa- yette'in cam-çelik kubbeli An Deco stili çatısına benzer ginşe gelindiğinde 1940'lardan bır peri masalı başlayıveriyor. Talaş tozu atılmış dans pis- tindekilerin yüzlerine vuran dö- ner spot ışıklan. yüksek arkalı. kırmızı kadife oturma yerleriyle La Java, sizi yanm yüzyıl geriye götürmeyi başanyor. 1920'lerin orjinal dekorasyonunu aynen koruyan klüpte tıpkı Edith Piaf ve Maurice Chevalier zamanı- nda olduğu gibi gökyüzü mavi- si duvarlarda gümüş yıldızlar Edith Piaf 1948'de New York'ta: Parisliler onun çağını yakalamaya çalışıyor. hep pınl pınl. Sekiz kişilik orkestranın şefli- ğini, müzetin temel sesini oluş- turan akordeon yapıyor. Bu ge- leneksel orkestranın en favori parçalan hâlâ 'Müzet Kraliçesi' ve 'Küçük Beyaz Şarap' ıle Edith Piaf ve Jacques şarkılan. 19. yüzyılda Fransa'nın kır- Brel restoranlarda dans eşliğinde ça- lınmaya başlandı. Paris'teki İtalyanlar bu yerel müziğe sal Auvergne bölgesinden Pa- akordiyonu da soktular ama ris'e büyük bir göç yaşanmıştı. müzet giderek geriledi ve yerinı Yörenin üflemeîi çalgısı müzet Edith göçmenler tarafından kafe ve bıraktı. Piafın şarkjîanna Java ismi 'herşey yolunda' anlamına gelen 'sa va' deyimj- nin Auvergne aksanıyla söylen- mesinden geliyor. Giriş fıatı 60 bin lira olan Java'nın 1982'den beri pek çok taklidi olmasına rağmen müşterileri çok sadık. Bu tip çayb danslar açık havada da sık sık düzenleniyor. Saat 14.30'dan 19.00 'a kadar Java'- nın pisti 60 yaş kuşağı Fransı- zlar ve turistlerle dolup taşıyor. Haftada bir yapılan bu danslar, çoğu emekliye bir kutu ilaçtan daha iyi geliyor. Sosyal sağbk sigortası ilaçlar gibi dans pa- rasını da ödesin diye düşünüyor kimileri. Pistte gruplaşmalar başbyor, herkes çarüston, ça ça ça, tango ve pasadobl yapabibnek için eş seçiyor. Genç barmen kızın ar- kadaşlan taze portakal sulannı içerken hayranlıkla pisti seyre- diyorlar. Bu gençler 70'lerin ge- risinde kalan bütün müzik ve danslar için 'Retro' terimini kullanıyorlar. İçlerinden biri modern diskotekleri sıkıa bul- duğunu çünkü herkesin tek ba- şına dans ettiğini, oysa burada eşlerin yakın temasta olduğunu söylüyor. Savaştan bu yana sürekli ge- len müşterileri olan klüpten bi- rinin, hoş bir gözlemi ise bu in- sanlann yaşlandıkça daha çok flört eder olduğu...Gençler de yaşlı dans partnerlerinden 'O Sole Mio' nun inceliklerini öğ- renmekten çok mutlu görünü- yorlar. Seçici kurul 14eylüldetoplanacak 10. Uluslararası Simavi Karikatüryanşması Kültür Servisi-lO.Sımavı Karikatür Yanşmasfnın bü- yük seçialer kurulu 14 eylülde Ankara Devlet Resim ve Hey- kel Müzesi'nde toplanacak Hürriyet Vakfı'nın düzenledi- ği, 1982 yılından bu yana aralıksız olarak sürdüriilen Uluslararası Simavi Karikatür Yanşması'na bu yıl 59 ülkeden 765 sanatçı, 2702 eser ile katıldı. Ali Ulvi Ersoy, Turhan Sel- çuk ve Semih Balcıoğlu'ndan oluşan önseçiciler kurulu, 436 sanatçının 642 eserini sergilen- meye değer buldu. lO.yıl nede- niyle bir "dünya jürisi"olma niteliğini taşıyan büyük seçici- ler kurulu, Sergio Aragones- (Meksika), Semih Balcıoğlu- (Türkiye), Adolf Born(Çekos- lovakya), Alı Ulvı Ersoy(Tür- kiye), Horst Haitzinger(Al- manya), Bas Mitropoulos(Yu- nanıstan), Jean PlantufFran- sa), T'jrhan Şelçuk(Türkıye) ve Jurg Spahrfİsviçre)'dcn olu- şuyor. Kurul, yanşma bırincı- si, ikincisi ve üçüncüsü i!e mansiyon alacaklan belirleye- cek. Yanşma birincisine 5 bın ABD dolan, ikincisine 3 bin ABD dolan, üçüncüsüne 2 bın ABD dolan para ödülü ile sı- rasıyla altın, gümüş ve bronz plaketler verilecek. Kurul, aynca onbeş sanatçıyı da man- siyon ile ödüllendirecek. Dünyajürisi ile dokuz yıl ya- nşma birinalği kazanmış sa- natcılar onuruna 17 eylül günü Çırağan sarayında bir resepsi- yon verilecek. Bu sanatçılann gözü ile karikatürle Türkıye sergisi açılacak. 25 Eylül- 14 Ekim arasında Cağaloğlu'nda- ki Basın Müzesi'nde açılacak "Dünya Karikatür Sergjsi"- nde, bu yapıtlann yanısıra, do- kuz yıldan seçılmış karikatür- ler de sergilenecek. Onuncu Simavi Uluslararası Karikatür Yanşması'nın ödül töreni, 21 Eylül 1992 pazartesi günü Ankara Resim ve Heykel Müzesi'nde yapılacak Yan- şmaya katılan karikatürler, 4 ekim akşamına kadar aynı mü- zedekı Sedat simavi ve Fahir Korutürk galerilerinde sergile- necek. Ünlü yönetmen Robert Zemeckis'in son fılmi: Kadına dönüşen ölüııı Kültür Servisi- Faust'un Mephisto'yla pa- zarbğı, bu kez Hollywood'da, kadınlann genç kalma savaşlanna koriu oldu Ünlü yönetmen Robert Zemeckis'in son fil- mi" Death Becomes Her" (Kadına dönüşen ölüm)konusunu Hollywood'un genç kalma ol- gusundan alan bir kara komedi. Filmin başrol oyunculan ise Merly Streep, Goldie Hawn, Bruce Willis. Isabella Rossehni ve ünlü yö- netmen Sydney Pollack. Senaryosunu Martin Dono- van ve David Koeppin yazdığı fılmde, etkileyici kadronun yanısıra Zemeckis'in "Geleceğe Dönüş", "Roger Rabbit" gibi süper yapımlanndakine benzer özel efektler de var. Örneğin, Streep kafası ters çevrilmiş ola- rak görülüyor ve Hawn'un gö- beğinde debk açılıyor. Her za- manki gibi Zemeckis, bu teknik gösterileri kaliteli bir düzey tutturuyor. Filmin yansında karakterler tekniğin gerisine düşüyor. Ve gerçek, tuzaklara dönüşerek, gübnece dozu azalıyor. Dünyanın hiç bir yerinde o yaşın üstü- ne çıkmış insanlar kariyerlerini koruyabilmek için yaşlannı saklamaya gerek duymazlar. Hollyvvood'un en büyük korkulanndan biri şüphesiz ki "yaşlanmak"tır. Bu nedenle en ga- rantili ve karlı işlerin başında plastik cerrahbk • Robert Zemeckis'in son fîlminde MerlyStreep, Goldie Hawn, Isabella Rosselini, Bruce Willis ve Sydney Pollack'tan oluşan zengin bir kadro yer alıyor. gelir. Filmde Merly Streep bir aktristi ve Goldie Hawn onun kocasını elinden alan çocukluk ar- kadaşını canlandınyor. Kocasını (Bruce Wilb's) başka bir kadına kapüran Streep çökerek, hızla kilo abp bunabma giriyor. 7 yıl sonra, 50 yaşı- nda ünlü bir güzelbk rehberi yazan olarak inti- kam ateşiyle geri döner. Onu depresyondan "kanlı bir intikam"arzusu kur- tanr. Artık bir alkolik olan ko- casından öcünü almaya ha- zırdır. Fibnin konusu buraya kadar Zemeckis'in 1989 yılında çektiği komediyi, başrolünü yine Merly Streep' in oynadığı "She Devü'ı anımsatıyor. Film gelişerek bir cinayete sahne olur. Streep, gizemli bir kadıran(Isabella Rosseb'ni) ona getirdiği iksirle öldükten sonra bile canb ve güzel görünümlü kabnayı başanr. Bu gotik yapıyla fantastik bir fılme dönüşen "Death Becomes Her"de komedi dozu giderek azalıyor. Amerikan yaşamına iliş- kin yansıtabileceği kültürel mesajlarda fazla de- rine inmeden kaybolup gidiyor. Yine de oyun- culann performansı görülmeye değer. Özellikle Sydney Pollack'ın aslında ölü olduğunu bildiği, genç ve güzel hastası (Streep) ile başetmeye çalı- şan doktor kompozisyonu çok başanlı olarak yorumlanıyor. 13-17 ekimde Cemal Reşit Rey'de 2.Uluslararası Caz FestivaliKültür Servisi - Akbank 2. Uluslararası Caz Festivali 13-17 ekim tarihleri arasında Cemal Reşit Rey Konser Sa- lonu'nda yapılacak. Pozitifin düzenlediği festivale, Cecil Taylor, Don Cherry ve Nat Adderly gibi caz tarihine isim- lerini yazmış müzisyenlerin yanı sıra David Murray, Butch Morris ve Cassandra Wilson gıbı 80'li yıllarda caz müziğı- nin ufuklannı genişletmiş isim- ler renk katacaklar. Okay Temiz ise Don Cherry ve İsveçli müzisyenlerden olu- şan "Rene Rama" adındaki topluluğuyla 70'U yıllara uza- nan beraberlığini, birlikte verecekleri iki konserle kutla- yacak. Festivalin bir başka sürprizi de neyzen Süleyman Ergüner"- in ud, kanun ve kemençeden oluşan topluluğunun, Butch Morris Ensemble ile birlikte vereceğı konserler olacak. Yurtdışında da ses getirmeyı amaçlayan festivali, Downbe- at Dergisi'nin caz yazan Ho- vvard Mandel de izleyecek. Butch Morris Festival bıletlen 26 eylül tarihinde satışa çıkanlacak. Akkart ve J-kart sahipleri bi- letlerini Akbank şubelerinden yüzde 50 indirimli alabilecek- ler. Bu karta sahip olmayanlar herhangı bir Akbank şubesine şimdiden başvuru yaptıklan takdirde, indirimb bilet hakkı- na sahip olacaklar. MelisSökmen,AşkuıNur Yengi ve Ercüment Vural. 29. Sopot Müzik Festivali'ne Sökmenve Vural üdlisikaulacakKültür Servisi - Bu yıl Po- lonya'da 27-31 ağustos tarih- lerinde 29'uncusu yapılacak Sopot Müzik Festivab ve Uluslararası Müzik Yanş- ması'nda Türkiye'yi Melis Sökmen ve Ercüment Vural ikilisi temsil edecek. Sopot Festival Komitesi tarafından, pazartesi akşamı Sepetçiler Kasn'nda düzenlenen toplan- tıyla basına tanıtılan ikib, ya- nşma şarkılan olan, bestesi Tolga Gürdil, düzenlemesi Garo Mafyan ve söz yazarbğı Figen Çakmak'a ait "VVithout You" ve "The Call of the De- serts"ı seslendirdiler. Sopot'a 22 ülkeden yaklaşık 50'ye yakın sanatçı katılıyor. 11 televizyon kanab, 24 saat yayın yapacak. Aşkın Nur Yengi de megastarlar arasında davet edildi. Mebs Sökmen 1964 Ankara doğumlu. Lise yıllannı Al- manya ve Türkiye'de tamam- ladıktan sonra Istanbul Üni- versitesi Alman Filolojisi'nden mezun olmuş. Klasik gitarla başladığı müzik hayatına 1981'de dansla devam etmiş. 1986'da profesyonel olarak şarkı söylemeye başlamış. O yıl Grup Lokomotifle Âltm Güvercin Yanşması'nda 2. ol- muş. 1987'te aynı gnıpla yanşmış ve aynı sene Akdeniz Akdeniz'de 1991 ve 1992 Eu- rovision fınallerinde yanşmı- şlar. Melis Sökmen 'in eylül ayında ilk kaseti piyasaya çı- kacak. 1960 Samsun doğumlu Er- cüment Vural, piyano eğiti- miyle başladığı çalışmalanna Viyana'da devam etmiş. 1984-87 yıllannda caz piyanis- ti olarak çabşan Ercüment Vu- ral bestecı, aranjör ve söz ya- zan. 1989 yüında kardeş festival ilan edilen Çeşme festivaline davet edilen Polonyalı sanatçı- lar da son üç yıldır birincibk ödülü aldılar. Yonca Evcimik'in'Aboneleri' Kültür Servisi-Türk Pop Müziğı'nin yeni fırtınası Yonca Evcimik . önceki gece Rumebhisan'nda verdiği konserde yüzlerce genç hayranını çoşturdu. Başta çocuklar ve gençler olmak üzere her yaştan insanın dılinden düşürmediği "hit'- parçası Abone' yi kısa sürede üne kavuşturan sanatçı, pro- fesyonel bir dansçı olmasınm kendisine kazandırdığı avan- tajı da çok iyi kullanarak. hareketli bir şov-konser gerçekleş- tirdi. Kendine özgü dans fıgürleriyle süslediği konserinde Evcimik'e parçalannda eşlik eden hayranlan da böylelikle sanatçıya 'abone'olduklannı kanıtladılar. (Fotoğraf: SUAT KOZLUKLU)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear