22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 ŞUBAT 1992 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 4. Ankara Film Festivali En iyi 10 Tiirkfılmi belirlendi CUMHURÎYET (Ankara) - 28 şubat - 8 mart tarihleri arasında yapılacak 4. Uluslararası Ankara Film Festivali çer- vesinde bütün zamanlann en iyi 10 Türk fılmi belirlendi. En iyi 10 film şunlardan oluştu: Adı Vasfıye, Anayurt Oteli. Ge- lin, Hakkaride Bir MeVsim, Muhsin Bey, Susuz Yaz, Sürû, Uçurtmayı Vur- masınlar, Umut ve Yol. Festivali düzenleyen Dünya Kitle İle- tişimi Araştırmalan Vakfı yöneticisi Mahmut Tali Öngören dün Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, en iyi 10 filmin Türk sineması konusun- da uzman olan 72 kişi arasında yapılan bir anketle belirlendiğini söyledi. Anket- te en fazla puan alan 10 filmin belirlendi- ğini ifade eden öngören, 10 film içinde ayn bir sıralama yapılmadığım kaydetti. Öngören, basın toplantısında festival hakkında da bilgi verdi. öngören'in ver- diği bilgiye göre festival biletleri 22 şu- batta Kavaklıdere Sineması ile Iletişim Kitabevi'nde satışa çıkacak. Festivale katılacak yabancı filmler Kızıhrmak ve Kavaklıdere sinemalannda, Türk film- leri ise Karayollan Vakfı ve Ankara Sanat Tiyatrosu salonlannda gösterile- cek. Festivale katılan filmlere Çankaya Belediyesi tarafından fınanse edilen 250 milyon lira değerindeki ödüller şu dal- larda dağıtılacak: Uzun metrajh filmler, video yapımlan, belgeseller, animasyon ve 16-35 milimetrelik filmler. Basın top- lantısında konuşan Çankaya Belediye Başkanı Taşdelen ise festival kapsamın- da ilk kez yapılacak olan Ankara Film Şenliği Yürüyüşü'nün Yüksel Caddesi'- nde 7 mart tarihinde gerçekleştirileceği- ni söyledi. öngören ve Taşdelen'in verdiği bilgi- ye göre festival süresince "En tyi 10 Türk Filmi", "Fotoğraflarla Fırat'ın Türküsü" ve bir karikatür sergisinin ya- nı sıra yerli ve yabancı konukların katı- lacağı söyleşiler, açık oturum ve tartış- malar da yapılacak. Festivalde aynca Beyaz Geceler adıy- la gece yansı başlayıp sabah saat 05.00'e kadar sürecek gösteriler düzenlenecek. İzmir'in tanınmış ailelerinden Giraudlar'ııı kızı Caroline ile Mustafa Koç Buca'daki çiftlik evinde nişanlandı. Koç ailesinin mutlu giinü AA (tzmir) - tşadamı Vehbi Koç'un to- runu Mustafa Koç ile Izmir'in tanınmış ailelerinden Giraudlar'ın kızı Caroline Giraud dün akşam nişanlandılar. Giraud ailesinin Buca'daki çiftlik' evinde yapılan nisan törenine basın men- suplan aünmadı. Yüzükierin takılmasın- dan sonra nişanlı çift, törenin yapıldığı eve yakın başka bir evde, gazetecilere poz verdiler. Caroline Giraud'nun küçilk kuzinle- ri tpek, Leyla ve Plippa da nişanlı çift ile birlikte fotoğraf çektirdiler. Caroline Giraud, kenan sim işleme- li, kırmızı kadife, omuzlan açık, siyah tafta kumaşla pekiştirilmiş mini elbise- siyle dikkat çekti. Sacını topuz yaptıran ve siyah süet ayakkabı giyen Caroline, kıyafetini, bir gerdanük ve kolundaki al- tın künyeyle tamamlamıştı. Caroline Giraud, bir soru üzerine kı- yafetini Istanbul'dan aldığını söyledi. Mustafa Koç ise kravat takarak, la- civert kruvaze takım elbise giymişti. Edinilen bilgiye göre çiftin nişan yü- züklerini Vehbi Koç taktı. Vehbi Koç ay- nca Caroline Giraud'ya bir pırlanta yü- zük hediye etti. Yaklaşık 70 davetlinin katıldığı nişan törenine, yalnızca Koç ve Giraud ailesi- nin yakmlarının çağnldığı kaydedildi. Nişanlı çiftin, temmuz ayında Istan- bul'da evlenecekleri bildirildi. Özalların Efe'si iddiaları cevaplıyor Ataköy Marina'daki yatlar kimin? Marjinal Menkul Değerler A.Ş.'de neler oldu? Fidyeci polislerin kullandığı Efe'ye ait otomobilin durumu... Mal varlığı ne kadar ve neden "ağabeyinden borç" alıyor. Yeni taşındığı villanın dolar karşılığı kirasını nasıl ödüyor? Aynca a'dan z'ye Efe'nin ağzından özel hayatı.... Nasıl girılir. neyle karsılaşılu, ne dinlenir? İSTANBULUN YENİ DİSKOLARI GUVENL1K KUR SIVIILESSIN TARTISMASI Kamuoyu bakanlara nasıl bakıyor? Strateji'ninyaptığı kamuoyu araştırmasının sonuçlari: Ocak ayında en sevilen, en sempatik, en güvenilen politikacılar kimler? Ekonomik paket uygulanabilir mi, adil mi? Sinüzite kameralı tedavi Sinüzite kansız, dikişsiz, sargısız bilgisayarlı endoskopik tedavi. MGK sivilleşsin MGK Genel Sekreterliği eski emir subayı DYP'li Teviik Diker'in başlattiğı tartışma: Milli Güvenlik Kunılu'na Meclis Başkanı ve ana muhalefet lideri de katılsın; kuvvet komutanlan çıkanlsın; Yüksek Askeri Şûra kararlan yargıya açılsın. Foto-diskotek İstanbul'un yeni açüan dört yeni diskosunu gezdik görüntüledik: Andromeda, Prince, Juliana's ve Street... Kaça girilir, saat kaçta ne halde çıkılır, ne dinlenilir?... Aşka yer yok mu?Çağdaş kent yaşamının alabildiğine sıkıştırdığı insan aşkı unuttu mu? "Aşk imiş her ne var âlemde" diyen Fuzuli mi, yoksa "Aşk yok, para var" diyen genelev patronu Manukyan mı haklı? Ünlüler, ünsüzler; homoseksüeller, heteroseksüeller, biseksüeller, travestiler aşka ne derece inanıyorlar? • Siyasal Partüer Yasası değişiklik hazırlıkları • SHP'li Kul Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri'ne karşı # Özelleştirmenin patronu Sanver'in Metaş sıkuıüsı # Al- man Büyükelçisi Eickhoff: Kürt sorununu çözün • Metropollerdeki uyuşturucu sal- gınına karşı cezai tedbirlerin dışında radikal önlemler # Başbakan Demirel'le Kültür Bakanı Sağlar'ı karşı karşıya getiren bina • Koltuğu sallanan Başkan Bush'- un sonbahan # Yataktan sofraya istiridyenin öyküsü # Avrupa'da yeniden keş- fedilen besteci Kurt Weill Dormenler'de • Sakathk Galatasaray'm neresinde? Ergenekon uyardı TV yasası bazüarını üzecekSİNA KOLOĞLU (tstanbul) - TRT - den sorumlu Devlet Bakanı Gökberk Ergenekon, yasamn çıkmasmdan sonra özel televizyon kanallannın düzene gire- ceğini, ancak bazılannın bu düzenden memnun olmayacağını söyledi. Devlet Bakanı Ergenekon, "Hep beraber derin suda yüzeceğiz. Yasa da kendini zaman içinde bulacak" diye konuştu. Özel TV yasası ile ılgili çalışmalann dört koldan sürdürüldüğü bugünlerde, Ergenekon sıkıntıh: "Bu konu toplum- da tartışılmış bir konu değil. Görüşler yeni yeni ortaya atılıyor. Bizim gördü- ğümüz ve televizyon adına konuştuğu- muz tek bir kurum var; o da TRT. Yani bu konuda merkez hep TRT olmuş. Şimdi onun dışındaki gelişmeler için ça- lışmalar yapılıyor. Ve sonuçta belirleyici bir yasa çıkacak. Iş bunun için zor. Ve bu konu demokrasinin en ince konulan- nın başında geliyor." Ergenekon'un özel TV felsefesine ba- kışı gayet açık: "Biz, devlet tekelinin bulunduğu bir ortamdayız. Hareketleri- mizi bu düşünce ile değil de özel TV kur- maya çaba gösteren müteşebbisi caydır- madan, ürkütmeden konuyu ortaya koymamız lazım." Şu anda yayında olan ve yayın için ça- hşmalannı hızlandıranlann yanı sıra yasayı bekleyenler var. Ergenekon, her iki tarafın da eşit şartlarda olduğu görü- şünde. "Yeni kanallarda bazı fikirlerin ifadesi yerine ulaşmayacak; tepki göre- cek. Belki fazla açık saçıklık rahatsız edecek; aşınhklar elenecek. Toplumun koyacağı kurallar özel TV'lerin yaşama- sı ile orantılı olacak. Yoksa şu anda ya- yında olan ya da yayına girmeyi düşü- nenler ya da yasayı bekleyenler arasında bir öncelik sorunu olmayacak." Bu noktada, gelecekte oldukça büyük tartışmalara konu olabilecek bir soruna değiniyoruz: Veriçi ve frekans kargaşası. Halihazırda vericisini kurmuş, yatınmı- nı yapmış ya da yapmak için finans giri- şimlerinde bulunan özel TATler var. Bunlara "vericileri sökün' denebilecek mi? "Şunu özellikle vurgulamak istiyo- rum. Kesinlikle bu frekans işi bir çözü- me kavuşacak. Bu iş düzene girecek. Frekans düzenlemesinden memnun ol- mayacaklar da çıkacak. Hatta çıkacak yasa bazılarını da üzecek. Ama amaç ne- dir? Yayınlann en çok kitleye, ama doğ- ru ve bir sistem içinde ulaşması." Bu özel televizyona merak nedendir? Neden bu kadar çok rağbet var? Ergene- kon'a göre kuruluşlar bu aracı siyasi baskı unsunı olarak kullanmak istiyor- lar. "Yayınlar siyasete taraf olacaklar- dır. Bu kaçınılmaz. Nasıl ki gazetelerde haberler yeri geldiğinde taraf tutmakta- dır. Bir yayın kanalının haberlerinde de bu olacaktır. Bu düşünce ile hareket et- mek normaldir. Bu arada, yeri gelmiş- ken, basın da kendini özel TV ortamına hazırlamalıdır. Basında tiraj sorunu var. Özel TV ortamı, yazıh basına, kendine çekidüzen verme fırsatı yaratacaktır." Ergenekon, konuşma sırasında bazı sinyaller de verdi. Bunlann başında, ha- zırlanacak yasada Batfdaki örnek ve tecrübelerin gözönüne ahnacağı, bir ge- nel denetleme ya da düzenleme kurulu- nun oluşturulacağı yer alıyor. Ergene- kon, yasanın pratik sınırlannın saptan- masında. oturmuş bir yapısı ve tek örnek olan TRT yayıncılığının etkili ola- cağını söyledi. GÜNUN NOTLARI OSMAN ULAGAY Japontardan yöneticük dersteri J aponların kolektif davranma alışkanlığı 'Sevgililer Günü' vesilesiyle bir kez daha kendi- ni göstermiş. CNN televizyo- nunun' haberine göre 'Sevgililer Günü'nü özel olarak bugün için ambalajlanmış çikolatalarla kuttamak Japonya'da o denli yaygın bir moda haline gelmiş ki son bir haftada, yılın bütününde tüketilen çikolatanın üçte biri kadar çikolatasatılmış. Bazı kuru- luşlarda kızlar erkeklere topluca'Sev- gililer Günü' armağanları vermiş. 'Sevgililer Günü'nü kolektif biçimde ve işyeri bünyesinde kutlamak ne ka- dar anlamlı, doğrusu bilmiyorum, ama bu kolektif davranma geleneği- nin ve işyeri bünyesinde yaratılan iş- birliği ruhunun Japon firmalarının gıpta edilen başarısında önemli bir rol oynadığı genelde kabul ediliyor. Japonlarla rekabette zorlanan Ameri- kan firmaları kendi eksikliklerini bul- maya çalışırken, öncelikle bu nokta üzerinde duruyorlar. örnekler gerçekten çarpıcı. Toyota geliyor General Motors'un kötü çalış- ma ilişkileri, yetersiz kalite ve verim- siz üretimle ünlü bir fabrikasının yönetimini devralıyor ve kısa süre sonra bu fabrikada her şeyin düzeldi- ği, kaliteli ve verimli üretimin başladı- ğı görülüyor. Japonlar Amerika'da, Amerikan işçisiyle kaliteyi ve yüksek verimliliği yakalayabiliyor, Amerikan firmaları yakalayamıyor. İşin sırn, yöneticilik anlayışında ve in- san motivasyonunda yatıyor galiba. Bireysel çıkarlarını çalıştıklan kuru- mun çıkarlarının önüne geçiren, ken- di kariyerlerini geliştirmeye çalışır- ken birlikte çalıştıklan insanlan yete- rince motive edemeyen yöneticiler başarısızlığm hazırlayıcısı oluyorlar. Kurumsal kültür konusundaki kitapla- rıylatanınan Michael Maccoby, Dialo- gue dergisinin son sayısında yer atan yazısında, öncelikle kendi kariyerleri- ni düşünen yöneticilerin artık şirketle- re çok pahalıya mal olduğunu belirte- rek şöyle diyor: "Şimdi gerekli olan, bireysel çabayı ve kendini geliştirme yeteneğini özendiren bir kurumsal kültür çerçe- vesinde, karşılıklı bağımlılık içinde işbirliği yapabilecek insanlardır.. Bu- rada önemli olan karşılıklı saygı ve destek, sürekli ve kendini geliştirme çabasıdır. 1990'ların dünyası, birey- sel çıkarın dar kalıplarmı aşabilen, rekabetci ekip liderlerine ihtiyaç gös- termektedir." Amerikan firmalannda. insan moti- vasyonuna verilen önemin, ekip ruhu- nu ve kendi kendini yönetme yetene- ğini geliştirme çabalarının her geçen gün arttığı görülüyor. Bugün Ameri- kan firmalarının beşte birinde kendi kendini yöneten ekiplerin oluşturul- duğu, bu oranın hızla artmasının bek- lendiği belirtiliyor. Eleman motivasyonunun, ekipçalış- ması ruhunun ve insanlara kendileri- ni yönetme yeteneğini kazandırmanın yalnızca Amerikan firmaları için Ame- rikaiı yöneticiler için değil her yerdeki firmalar ve yöneticiler için önemli ol- duğunu tekrarlamak bile gereksiz herhalde. Suçfcı, mHyarder yöneticaer mi? Japonlarla rekabet edemeyen dev ABD oto firmalarının milyarder yöne- ticileri Japonya'yı "ithalat duvarı" örmekie suçlarken Japonlar bu pahalı yöneticilerin suçu öncelikle kendile- rinde aramalarını istiyorlar. Japonla- rın derlediği bilgilere göre 1990 yılın- da 730 ABD şirketinin tepe yöneticile- rinin ortalama yıllık geliri 2 milyon dolara yaklaşıyordu ve bu gelir yıllık ortalama işçi gelirinin tam 85 katı.ydı. Aynı yılda Japon firmalarının tepe yö- neticilerinin ortalama yıllık geiiri 225 bin dolardı ve bu rakam ortalama işçi gelirinin yalnızcfc 15 katjydı. Kendi ke- sesini doldururken çalışanlarla kendi arasındaki uçurumun açılmasına ne- den olan, çalışanların motivasyonuna ve grup çalışmasına önem vermeyen aşırı hiyerarşik bir yapının başındaki Amerikalı yönetici başarısızlığm baş- lıcasorumlusuydu. Amerika'nın ünlü tüketci hakları sa- vunucusu Ralph Nader da gorüşe ka- tılıyor ve General Motors gibi ABD firmalarının başarısızlığında başrolü, kendi ceplerini doldururken reel geliri artmayan işçileri sürekli olarak işten atılmakla tehdit eden yeteneksiz tepe yöneticilerin oynadığını iddia ediyor. Bu örneklerden herkes için çıkarıla- cak dersler var herhalde. ABtTde Demirere ekonomi soruldu mu? Başbakan Demirel'in genelde "başanh" geçtiği belirtilen ABD gezisinde Türkiye ekonomisine ilişkin olarak nelerin tart- şıkjığı, özellikle IMF ve Dünya BankasT- nın üst düzeyyetkilileriyie yapılan görüş- melerde nasıl bir hava estiği pek net biçimde ortaya konmadı galiba. Yalnız- ca Hasan Cemal'in önceki günkü gaze- temizde yer alan notlannda bazı ipuçlan vardı bu konuda. VVashington'da Demi- rel'e ekonomiyle ilgili olarak "icraata bakacağız" denmiş, kamu borçlanma gereğinin kapatlmasını öngören önlem- lerin gerçekçiliği sorgulanmış. Demirel de Hasan Cemal'in konuya ılışkin soru- sunu yanıtiarken, "Enftasyonu indirmek için masraflan kıs, vergi gelirini arttır, kamu açığım azatt diyorlar. İyi, güzel ama hangi süre içinde" demiş. Benim edindiğim bilgiye göre IMF ve Dünya Bankası, kamu açığının kapabl- ması konusunda öngörülen hedefleri hayli iddialı bulmuş, bu hedeflere nasıl vanlabileceğini ısraria sormuş ve özel- likle de zaman boyutu üzerinde durmuş. C4ddi istikrar programlannda zaman bo- yutu çok önemli. Demirel hükümetinin her kesime bir şeyler "vermeye" dönük tavnnın kısa sürede değişmemesi halinde errflasyon- la mücadele hedefinin lafta kalma olası- lığı üzerinde durulmuş mu VVashington'- da bilmiyorum ama IMF ve Dünya Bankası uzmanlanntn kafalannda bu tür sorulann giderek artabileceğini tahmin ediyorum. HABER ve OTESI BIZDEN SORULUR I Çok değerli dostum ve yakın çalışma arkadaşım DİYARBAKIR BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCISI HÜSEYİN SEZER'i kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz. Tanrı'dan merhuma rahmet, ailesine, dostlarına ve tüm belediye camiasına başsağhğı dilerim. TURGUT ATALAY Diyarbakır Belediye Başkanı Not: 16 Şubat 1992 pazar günü (bugün) saat 10.30'da belediye önündeki töreni müteakip Ulu Camii'ndeki cenaze namazından sonra Mardinkap) Mezarhğı'nda defnedilecektir. Japonya'nın en büyük yolsuzluğu Dış Haberler Servisi - Japon- ya, ülkenin ikinci büyük dağı- tım şirketi Sagawa Kyubin'in 130 politikacıya usülsüz kredi açtığı ve karşıhğında rüşvet al- dığj iddialan yüzünden tarihi- nin en büyük skandalını yaşadı. Skandala konu olan para miktan 640 milyon dolar (yaklaşık 4 trilyon lira). Ingiliz Independent gazete- sinin haberine göre, 100'den fazla politikaçı, rüşvet aldık- lan yolundaki iddialan doğ- ruladılar. Önceki gün yolsuz- luk iddiasıyla tutuklanan dört kişiden biri olan Yasuo Mat- suzawa, 130 parlamenterin işin içinde olduğunu söyledi. Dağıtım şirketinin başkanı Kiyoşi Sagavva ise 280politi- kaadan rüşvet aldıklannı açıkladı. Rüşvet, politikacıla- ra açılan gizli krediler karşıh- ğında alınıyor ve yine poîiti- kacılara sunulmak üzere bir fon altında biriktiriliyordu. Muhalefet partilerinden bir tek Komünist Partisi'nin adı- nın kanşmadığı rüşvet olayı yüzünden Tokyo borsasında hisseler 150 puan düştü. Dağıtım şirketinin eski baş- kanı Hiroyasu Watanabe ile yardımcısı Jun Saotome'nin küçük işletmelere usülsüz kre- diler verdiği iddialan üzerine başlatılan soruşturma, önceki gün sonuçlandı. Japon polisi yolsuzluğu or- taya çıkarmak için bugüne kadar 14 ayn yere baskın dü- zenledi. Mali polis ise skanda- lın boyutunu ortaya çıkarmak amacıyla şirketin 1987'den sonraki bütün faaliyetlerini incelemeye aldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear