22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/4 HABERLER 9 OCAK 1992 Türkiye'de bundan daha iyi hükümet olmaz' diyen Başbakan Demirel Demokrasinin gücünü göstereceğiz ÖZGURCE TURKER ALKAN Mahkemeleşemediklerimizden misiniz? Sovyet Cumhurbaşkanı Podgorni'yi komünizm propa- gandası yapmaktan mahkemeye vermişti eski Adalet Par- tisi milletvekillerinden birisi. Podgorni, Türkiye'yi ziyaret ediyordu. Nezaketen Meclis'te beş on dakikalık bir konuş- ma yapmıştı. Bir komünist Türkiye Büyük Millet Meclisi'n- de nasıl konuşur! Dava İzmir'de açıldı. Yargıç, "Çağır şu Podgorni'yi" dedi mübaşire. Adamcağız mahkeme kapısının önüne çıkıp merakla bekleşen kalabalığa doğru bağırdı: "Podgornii- ii..." Ses yok. Bir kez daha ünledi: "Podgorniiii..." Gene ses yok. "Pbdgorniii..." Sonra içeri girip "Gelmemiş efendim" dedi yargıca. Birbirimizi dava etmeye bayılıyoruz işte. Bu bakımdan Amerika'yı yakaladığımız bile söylenebilir. Amerika'da ba- şınıza bir kaza gelse, kimse dönüp bakmıyor. "Neden yar- dım etmiyor sunuz?" sorusunun yanıtı hazır, "Yardım ede- lim de sonra yaralının yakınlan bizi mahkemeye versin, enayi miyiz?" Doğrusu bu tür mahkemeleşmelerin zevkine bir türlü varamadım. Bir teki dışında: Aziz Nesin'in emekli gene- ral Evren'i aydınlara hakaret ettiği için mahkemeye veri- şine bayıldım işte. İnsanlar en yüce makama çıkınca, he- le bir de diktatör oldularsa, ağızlarına gelen her şeyi her- kese söyleyebileceklerını sanıyorlar. Başka ülkeierde in-' sanların mevkii yük- seldikçe çenelerine hâkim olma eğilimi artar, bizde tam tersi oluyor: Ne kadar yük- Özal'ın ekonomi üzerindeki denetimi kaybolunca, nedense oğlu Ahmet Bey'in de işleıi birden ters gitmeye başladı. Beceri ve yoriar. yeteneği mi azaldı, nediri Cumhurbaşkanlığı ••• Sözcüsü Kaya Toperi'nin açıklamasından anladığımıza gö- re Özal da The Economist adlı dergiyi mahkemeye vere- cekmiş. Bu fnünasebetsiz dergi, Sayın Özal'ın yakın ak- rabalarının kısa sürede zengin olmasının sırrını iktidar ya- kınlığına bağlamış. Olacak iş mi? Sayın Töperi'nin de dergiye gönderdiği açıklamada çok veciz bir biçimde belirttiği gibi bu aile ef- radı sadece kendi gayret, beceri ve yetenekleri ile birkaç yıl içinde ülkemizin en zengin kişileri arasına girmişler- dir. Hep böyle oimuyor mu zaten, kim devletin yüce katla- rına ulaşacak olsa, yakınlan birden büyük yetenek ve be- ceri kazanıyorlar. O zat devletin yüce katından çekilince, bir de bakıyoruz ki yakınların beceri ve yetenekleri yok oluvermiş. 'Püf!' diye, büyü gibi. Hani serbest pıyasa ekonomisinin işleyişini anlatan ünlü bir "görünmez el" benzetmesi vardır. Bu görünmez el, bi- zim ülkemizde biraz görünür biçimde garip işler yapıyor. Özal'ın ekonomi üzerindeki denetimi kaybolunca kar- deşi Korkut Bey iş yaşamını bıraktığını açıkladı. İnanılmaz bir sürede Türkiye'nin en zengin adamlarından birisi olan Korkut Bey, ağabeyine laf gelmesinden üzüldüğü için iş yaşamından çekilmiş! Özal'ın ekonomi üzerindeki denetimi kaybolunca, ne- dense oğlu Ahmet Bey'in de işleri birden ters gitmeye baş- ladı. Beceri ve yeteneği mi azaldı, nedir! Televizyon şir- ketindeki durumu zorlaştı, havayolları uçamaz oldu... İşadamlannı ÖSYM'nin "parasal yetenek" sınavından geçirip aldıkları puana göre kredi açacak halimiz yok ya... Elbet yetenek ve beceri dediğîn şey, böyle, zamana me- kâna ve politik ortama göre değişecektir. Bizim bu çok özel koşullarımızı anlamak istemeyen 777e Economist dergisini iyi bir mahkeme paklar diye düşünü- yorum. ÇHD'nin anayasa sempozyunıu • ANKARA (AA) — Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), "Yeni demokratik anayasa" konulu sempozyum düzenledi. Türk-fş toplantı salonunda bugün başlayacak ve 2 gün sürecek sempozyumda, parti temsilcileri, hukukçular ve sendikacılar, "yeni demokratik anayasanın nasıl olrnası gerektiği" konusunda görüşlerini açıklayacaRlar. ÇHD'den açıklanan programa göre sempozyumun, avukat Zeki Tavşancıl'ın yöneteceği birinci oturumunda avukat Hüseyin Ekmekçio|lu Türk-İş, avukat Erçüment Tahiroğlu DİSK, Genel Sekreter Salim Uslu Hak-İş, Dr. Ergin Atasu Halkevleri Genel Merkezi, Dr. Selim Ölçer TTB ve Mustafa Gazalcı da Eğit-Der adına konuşacaklar.. Baro başkanlan toplanıyor • ANKARA (AA) — Baro başkanlan, avukatlık kanunu ile diğer yargı, adalet ve meslek konularını görüşmek üzere yarın toplanacaklar. Toplantıya Adalet Bakanı Seyfi Oktay da katılarak bir konuşma yapacak. Türkiye Baralor Birliği Başkanhğı tarafından toplantıya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, Adalet Bakanlığı'nın hükümet programında yer verilen konularda çalışmalara başladığı belirtiidi. 4 Köylü, toplumun örgütsüz kesimT • ANKARA (AA) — DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısının geçimkıin hâlâ tarıma ve hayvancıhğa bağlı olduğunu belirterek, "Buna rağmen bu kesimin büyük çoğunluğunu oluştaran köylü Türk toplumunun en örgütsüz kesimi" dedi. Ecevit, Ziraat Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen "Tarım Haftası 1992 Sempozyumu"ndaki konuşmasında, Türk köylüsünün örgütsüz olduğu için ezilmekten ve sömürülmekten kurtulamadağını ifade etti. Ergenekon, Belçika TVsinde • BRÜKSEL (AA) — Devlet Bakanı Gökberk Ergenekon, hükümetin öncelikli hedefinin ülkedeki terörle mucadele olduğunu belirterek "Akan kanı durdurmak, sadece Güneydoğu'da değil, buyuk şehirlerde de karşılaşılan bu meseleyi çözmek istiyoruz" dedi. Belçika RTBF radyosu, "Retroactifs" adlı programında, Devlet Bakanı Ergenekon'la yaptığı bir saatlik soyleşiyi yayımladı. Fakir hastaya ticretsiz tedavi • ANKARA (AA) — Üniversite hastaneleri, kontenjanlarının yüzde 10'u oranındaki fakir hastaya ücretsiz bakacak. Bu oran geçildiğinde fatura, Sağlık Bakanhğı'nca ödenecek. Sağlık Bakanı Dr. Yıldırım Aktuna, devlet hastanelerinde aralık ayında uygulanmaya başlanan 'fakirlerin ücretsiz tedavisi'nin üniversite hastanelerinde de uygulanması amacıyla Ankara'daki üniversite rektörleri, tıp fakültesi dekanları ve hastane başhekimlert ile toplantı yaptı. Aktuna, "Genel Sağlık Sigortası'na geçilinceye kadar üniversitelerin hastanelerinde de fakir hastalara bakılsın, ameliyat malzemeleri de bakanlığa fatura edilsin, biz ödeyelim" dedi. Polis otosuna ateş: 2 yaralı • SİLVAN (AA) — Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde, polis otosuna açılan yaylım ateşi sonucu 2 polis memuru yaralandı. Olay, akşam saatlerinde meydana geldi. Devriye gezen polis otosuna, Mescit Mahallesi'ndeki bir ara sokaktan kimlikleri belirlenemeyen kişiler tarafından ateş açıldı. Açılan ateş sonucu, araçta bulunan ve henüz kimlikleri öğrenilemeyen 2 polis memuru çeşitli yerlerinden yaralandı. Yaralı polis memurları Diyarbakır'a kaldırıldı. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Başbakan Süleyman Demirel, demokrasi paketinde en onemli bolumun >argı refor- mu olduğunu, bunun da 15 gun içinde Bakanlar Kurulu'nun önüne geleceğini belirtti. Özel mulakatının ikinci bölü- münde Cumhuriyet'in soruları- nı yanıtlayan Başbakan, "Türki- ye'nin bundan daha iyi hüküme- ti olmaz, hiç değilse bu zaman- da olmaz" dedi. Demirel'e yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle: — Demokrasi paketi nasıl ha- zırlandı ? DEMİREL— Bugün uzun uzun Konuşuldu. Bana sorarsa- nız bugun ne yapıldı, yarın ne yapılabilir, yarından sonra ne yapılır, o kadar onemli değil. Ne kadar yapılırsa o kadar. Yalnız Türk devletinin uç tane onemli olayı var. Bunlardan bir tanesi adalet mülkun temelidir* diye duvarlara >azdığımız olayı ger- çekieştirmeliyiz, yargının işleme- sidir. Yargının çabuk işlemesidir, yargının doğru işlemesi. Şimdi demek ki yargı işlenerek yargı bağımsız hâkimlerin vicdanıyla işlemeli. Kanunları hâkim kıla- bilmeli. Çunku başka turlu ka- nunları hâkim kılma elimizde değildir. Eğer yargıyı çabuklaş- tıramazsanız, bana göre Türki- ye buyuk sıkıntılar içinde kal- maya devam eder. Bana sorar- sanız kalkınmak kadar onemli konusu Turkiye'nin, belki on- dan da onemli. Mesele hâkim meselesi değil, mesele uslup me- selesi, gelenekler meselesi. Ve mutlaka yargıyı yeniden düzen- lemek lazım. Şimdi bu araştırıl- dı. Çok güzel bir şekle getirip önümüzdekı günlerde geti- rilecek. — İnsan haklan ile ilgili one- mi bakımından da yargıdan baş- layacaksınız herhalde? DEMİREL: Bir de insan hak- larını koruyarak yargıyı işletme- yi. Adam karakola gidiyor. Ka- rakolda gayri insani muamele- ye maruz kalıyor veya kaldığını iddia ediyor. Karakolu şeffaflaş- Türkiye devletinin üç tane onemli olayı var. Bunlardan bir tanesi 'Adalet mülkün temelidir' diye duvarlara yazdığımız olayı gerçekleştirmeüyiz. Yargı doğru ve çabuk işlemeli. İnsan haklan korunarak yargı işlemeli. Adam karakola gidiyor, karakolda gayri insani muameleye maruz kalıyor ya da kaldığını iddia ediyor. Karakola giden adamın yanında avukatı olmah. Kaç defa müdahale olmuşsa bunun neticesinde ülke zarar gördü. 'Bırak şıi demokrasiyi, sen şu kan işine bir çare bul da nasıl bulursan bul. Hukuk mukuk ben dinlemem.' Bunu dedin, neticesi bu oldu işte. Nazik bir dönem var. Bu dönem içinde bazı sorunları aşmalı. Türkiye'de siyasetin değil, demokrasinin gücünü göstermesi açısından öneınli. tırma diye başladığımız olay ya- ni karakola giden adam avuka- tının yanında olmalı. Ceza Mu- hakemeleri Usulü Kanunu diye bir kanun var. Burada birtakım duzeltmeler yapılıyor. Çok gu- zel bir araştırma yapılmıştır, Şimdi yalnız bunun biraz tartış- maya ihtiyacı var. Bakanlar Ku- rulu bunu aşağı yukarı birkaç saat konuşmuştur. Yapılan Ada- let Bakanı'nın barolarla ve çeşit- li hukukçularla hazırlamış bu- lunduğu daha onceki çalışmala- rı göz önünde bulundurularak yaptığı bir şey Bakanlar Kuru- lu'na getirildi. Bakanlar Kuru- Iu'nda konuşuldu. 15 gün son- ra bu mesele Bakanlar Kurulu 1 nun gündemine gelecek. Anaya- sada yapılacak değişiklikler yi- ne ayrı bir konu. O Paris Şar- tı'nı anayasaya oturtma olayıdır. Mümkün olduğu kadar geniş bir kamuoyuna bunları oturta- cağız. Fakat bu bir günluk me- sele değil. Çunku bu Türkiye 1 nin hukuk nizamında çok onemli yenilikler getiren bir olaydır. — Herhalde Meclis'te ana muhalefet olarak ANAP tutu- munun olumlu olacağını bekli- yor musunuz? DEMİREL— Biz zaten bunu parti meselesi yapmadık. Hep söyledik, gelin hep beraber bu- nu yapalım. — Bu hazırlık aşamasında ana muhalefetten de istifade edilecek mi? DEMİREL: Edilecek tabii. Tabii bunlar Meclis'e intikal et- tiği zaman komisyonlarda ya da partileri bir araya getireceğiz. Yani Meclis'in önüne çıkacağız, diyeceğiz ki buyurun beyler biz size bunu getirdik. -•- Amerika se>ahatiniz var, merakla izleniyor. Amerika'ya neler götüreceksiniz. DEMtREL: Daha Amerika seyahatini planlamadık. Yani henuz planlamadık, henüz'şey safhasında. — Resmi bir davet beklentisi var mı sizin tarafınizdan? DEMİREL: Onlar diyor ki gelin bir konuşalım. Yani biz gelmeyiz demedik. Bir konuşa- lım. Önun şeklini Dışişleriyle Amerikan sefareti arasında Wr- takım görüşmeler var. — Şu anda bir ilave tedbir Be- kaa vadisiyle ilgili düşünmiıyo- nız dediniz. Apo'yu isteyeceğiz söylentisi çıktı. Bu giindeme ge- lebilir mi? DEMİREL: Hayır. Öyle bir sorun yok. öyle bir haber yok. Onlar nereden çıktıysa. Söz ko- nusu olmaz. — Sivil otorite ile askeri oto- rite bir yerde demokrasi konu- sunda, bağlamında yerli yerine oturtulması bakımından dıizen- lemeler düşunüyor musunuz? DEMİREL: Türkiye'nin he- defî çağdaşlaşmak. Çağdaşlaş- mak, çağdaş toplum, çağdaş ki- şi, çağdaş dpvlettir. Kişide baş- lıyor çağdaşlık. Şimdi çok güzel bir tabir var; Cumhuriyeti ilan edebilirsiniz fakat cumhuriyet- çileri nereden b'ulacaksınız. Cumhuriyetçiniz yoksa cumhu- riyetiniz ne anlam taşır. Bugün Sovyetler'in çektiği sıkıntı de- mokrasiye geçiyoruz diyor. De- mokrasin yok ki demokrasiye geçesin. Bütün işler dönüp do- laşıp geliyor, demokrasi kültü- rüne, eğitim seyiyesine, bir gele- neğe bir bırikime ve kişiye da- yanıyor. Kişi ne kadar çağdaşsa toplum da o kadar çağdaştır ve bunu gene söylüyorlar bir top- lumun yöneticileri ne o toplum- dan çok ileri demokrat olabilir ne o toplumdan çok geride de- mokrat olabilir. Bunlar hep Sov- yetler'deki tartışmalardan söylu- yorum. Binaenaleyh benim ül- kemde de toplumumdan ne çok ileri demokrat olabilirim ne on- dan çok geri demokrat olabili- rim. — Askerlerin dummunu na- sıl değerlendiriyorsunuz? DEMtREL: Şimdi samyorum Türkiye uzun zamandır bu ka- dar askeriyle, rejimiyle uyum içinde olmadı. Asker İevkalade. Çünkü 40 gündür aşağı yukarı 6 defa onlarla konuştum, top- lantılar yaptım. 2 defa askeri şu- ra, iki defa da brifıng aldım, iki defa konuştum. Şimdi hakcası inşallah bu duzen bozulmaz, onlar siyasetin dışında ve de- mokraside gayet samimiler, çün- kü kaç defa müdahale olmuşsa bunun neticesinde ülkenin zarar gördüğü, işte bugünlere de öyle • gelindiği gibi bir kanaat bizim kamuoyumuzda yaygın, bunu herkesten evvel ben söylüyorum. Peki bir demokrasi mi bırak şu demokrasiyi, sen şu kan işine bir çare bul da nasıl bulursan bul. Hükuk mukuk ben dinlemem. Bunu dedin, neticesi bu oldu iş- te. öyleyse gel o işin içinde ara- , yalım bu çareyi. Yalnız bu nok- tada çok yaygın bir kanaat Türkiye'.de mevcut. Türkiye'nin çok enteresan bir zaman fasıla- sı var, çott uzun değil yalnız, çok kısa da değil. Bir nazik dönem var. Bu dönem içerisinde bazı sorunları aşmalı. Aşabilmesi Türkiye'de siyasetin değil, de- mokrasinin gücünü gösterebil- mesi açısından gerekli. Türkiye 1 de demokrasi sınavları var. Ger- çi dünya konuşup duruyor, de- mokrasi dışında bir şey yapma- ya müsait değildir. Fakat de- mokrasinin gücünü ispatlamak- la, demokrasi kendi gücünü ispatlamakla, Türk toplumu de- mokrasiye sarılıp onu başanlı kılmakla bir fırsat eline geçir- miştir. Bana sorarsanız DYP- SHP koalisyonu bunun netice- sidir. Bunun doğal neticesidir. Veya DYP-SHP koalisyonun onünde bunu ispatlamak gibi bir fırsat duruyor. Biz başanlı olmaya mecburuz derken bunun için söylüyoruz. Önümüzdeki günlerde, önümüze sürprizler çıkmazsa biz Türkiye'de demok- rasinin gücünü ispatlayacağız, kendi gücümüzün dışında. Çün- kü Türkiye'nin sorunlannın çö- zümüne yönelmiş olması sade- ce bizim hünerimiz değil. Açık- lıkla söyleyeyim, Türkiye'nin bundan başka güçlü hükumeti olmaz, hiç olmazsa bu zaman- da olmaz. Önümüzdeki günler- de Türkiye'deki siyasi hareketler ne gösterir bilmiyorum, ama bundan başka olmaz. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, yeni yıl dolayısıyla verdiği resepsiyonun ikinci giiniinde eşi Semra Özal ile birlikte kutla- maları kabul etti. Resepsiyonda Mazhar Fuat Özkan üçlüsiiyle bir siire sohbet etti. (Fotoğraf: AA) Özal Kamrnameleri imzalamadım Erken emekli ve çiftçi borcu beklemede Cumhurbaşkanı Turgut Özal, yeni yıl nedeniyle duzenlediği resepsiyonlardan ikincisini dün akşam Çankaya Köşkü'nde verdi. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve eşi Semra Özal, yeni yıl resepsiyonuna katılan davetlileri, aynah salonda kabul ederek yeni yıllannı kutladılar. Cumhurbaşkanı Özal ve eşi Semra Özal daha sonra davetlilerle havuzlu salonda bir süre sohbet ettiler. İkinci resepsiyona TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, ana muhalefet partisi Genel Başkanı Mesut yılmaz, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Orhan Yalçınkaya, Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan, Maliye Bakanı Sümer Oral, Sanayi ve Ticaret Bakanı Tahir Köse, Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna ile Çevre Bakanı Doğancan Akyürek, milletvekilleri, general ve amiraller, bazı gazete ve ajans yöneticileri, eski bakanlar, eski milletvekilleri, sanatçılar, Milli Halter Takımı, Balkan şampiyonu olan genç bayan Milli Voleybol Takımı ileOkçuluk MilL Takımı sporcuları katıldılar. Resepsiyona, Başbakan Süleyman Demirel ile SHP Genel Başkanı Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü katılmadılar. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, bir gazetecinin erken emeklilik ve çiftçi borçlarının ertelenmesine ilişkin kanun hükmünde kararnameleri imzalayıp imzalamadığını sorması üzerine, "Hayır, imzaUmadım" karşılığını verdi. Özal'ın yeni yıl dolayısıyla duzenlediği resepsiyonlardan sonuncusu 13 ocak pazartesi günü verilecek. ÖZAL ŞİKÂYETÇİ ANAP yönetimi silik kalıyorANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Cumhurbaşkanı Tur- gut Özal, ANAP'tan yakınma- ları sürdürerek "Parti yönetimi silik kalıyor, etkili muhalefet yapamıyor" dedi. Cumhurbaş- kanı Özal, koalisyon hüküme- tinin uzun süreli olmayacağı tahmininde de bulunarak ANAP'ın bu süre içerisinde et- kili bir muhalefet yurütmesi ge- rektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Turgut den tepki gösterilmedi? Bunlara ben karşı çıkmak du- rumunda kaldım. Bu tür yasa tasanlanna karşı çıkıp konuş- malan, tepki göstermeleri gere- kir. ANAP etkili muhalefet ya- pamadıgı için muhalefeti de ben yapıyorum." Öteyandan ANAP Başkanlık Divam üyeleri ile bazı miUetvekil- lerinin özellikle zamlar ve memur maaşlarımn yetersizliği konusu- da vatandaşta oluşan tepkinin özal'ın, daha önce bazı ANAP partitarafmdan kamuoyunayan- milletvekillerine de aktardığı bu sıtılamadığı yolunda şikâyette düşüncelerini, önceki gece yeni bulundukları öğrenildi. Buna yıl resepsiyonunda da yakın çev- karşılık Mesut Yılmaz'ın "Bizne resine ilettiği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre Özal, ANAP'ın bir zaman bir şey soylemeye kalksak hükümet daha 10 günliik 15gün- Cumhurbaşkanı Özal'ın, önceki günkü resepsiyonda yakın çevresine "ANAP etkili muhalefet yapamıyor. ANAP yerine âdeta muhalefeti ben yapıyorum" dediği öğrenildi. türlü etkili muhalefet yapama- dığından yakınarak "ANAP ye- rine âdeta muhalefeti ben ya- pıyorum" biçiminde konuştu. Özal'ın değerlendırmeleri şöyle: "Koalisyon hükumeti öyle görülüyor ki uzun süreli olma- yacak. Hükumeti götürecek ne kadroları var ne de herhangi bir hazırlıkları. Bu durumu ANAP'ın iyi degerlendirnıesi gerekir. Etkili bir muhalefet sür- dürmesi lazım. Ancak ANAP yönetimi silik kalıyor, bir türlü etkili muhalefet yapamıyor. Böyle muhalefet olmaz. Hükü- metin bazı kararnameleri var, tasanlan var; ANAP'ın bu ta- sanları inceleyip süratle tepki göstermesi gerekir. Mesela çiftçi borç faizlerinin ertelenmesi ve erken emeklilik konusunda ne- liik diye savunmada bulundular" demesi üzerine milletvekillerinin "Hükümet 48 günhik oldu. Arük çocuğun kırkı çıktı. Kırkından sonra çocuklan eşe dosta götüriir gezdirirler. Bunlann çocuklannı vatandaş zam olarak gördü. Parti olarak biz de çocuk uzerinde ko- nuşmaya başlamalıyız" dedikle- ri öğrenildi. Cumhurbaşkanı Turgut Ozal, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ile aylık olağan görüş- mesini yaptı. Çankaya Köşkü'nde başbaşa gerçekleştirilen görüşme 1,5 saat sürdü. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Cumhurbaşkanı Özal'ın, ANAP'ın yeterince muhalefet yapamadığı, etkin oi- madığı ve partide durgunluk ya- şandığı yolunda ikazda bulun- madığını belirtti. Milli Eğitim Bakanı Toptan, Cumhurbaşkanı'nı eleştirip YÖK'ü savundu: 'Hedef YOK'ü yok etmek değil 9 ANKARA (AA) — Milli Eğitim Bakanı Kök- sal Toptan, Cumhurbaşkanı'nın, YÖK üyeliği- ne Bakanlar Kurulu'nca önerilen Prof. Dr. Türkân Akyol'un yazısını imzalamama hakkı- na sahip olmadığını belirterek "Bu durumda, Bakanlar Kurulu'nun yetkisini Cumhurbaşkanı'- nın kendisi kullanıyor demektir" dedi. Toptan, YOK'u yok etmek gibi bir hedeflerinin olmadı- ğını da söyledi. Bakan Toptan, MEB ile Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık Muhabirleri Derneği tarafından or- taklaşa düzenlenen kameraman yetiştirme kur- sunu açtı. Daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplan- dıran Bakan Toptan, Bakanlar Kurulu tarafın- dan YÖK uyeliğine önerilen Prof. Dr. Turkân Akyol'un yazısının, Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından onaylanmadığını, bu durumda hükümetin yeni bir aday onerip önermeyeceği- ni soran gazeteciye özctle şu cevabı verdi: "Atanan adavın yelerli olup olmamasının so- rumluluğu, onu atayan makama aittir. Ama 'Ben bunu beğenmiyorum, bunun yerine başka bir isim bildirin' deme hakkı Cumhurbaşka- nı'nda yoktur. Yanlış atarsam, atayamazsam ne olur? Onu da atanan yer düşünür. Ama Sayın Cumhurbaşkam'nın böyle bir hakkı yoktur. O zaman. Bakanlar Kurulu'nun vetkisini Cumhur- başkanı'nın kendisi kullanıyor demektir." Bu ayın sonunda Bakanlar Kurulu'na sunul- ması beklenen YÖK'le ilgili yasa tasarısı tasla- ğına ilişkin şoruyu da yanıtlayan Toptan, "Ay sonunda kamuoyunun ve Bakanlar Kurulu'nun önüne, işlenebilecek bir ham metin koyabilece- ğim. Çok tartışılabilir bir metin olabilir. Çünkü tabiri caiz ise herkes ayrı telden çalıyor. En ma- kulü, Türkiye gerçeklerine ve anayasanın çizdi- ği çerçevede demokratik bir vapıya üniversite- lerimizi ulaştırmaya çalışıyoruz" diye konuştu. Taslağa ilişkin gelen 50-60 önerinin ortak nok- talannın "bir değişiklik yapılması gerektiği" yo- lunda olduğunu kaydeden Toptan, "YÖK'ün çok büyük yetkilerle donatılmasından kaynak- lanan şikâyetler var. Ondaki yetkilerin daha aşa- ğıdaki kurumlara ka>Oıniması ıstegı ve rektorun bazı yetkilerinin, seçilmiş olan kurullara devre- dilmesine yönelik öneriler var" dedi. Toptan, başka bir soru üzerine de, amacın Prof. İhsan Doğramacı'nın alınması veya YÖK adımn kaldırılması olmadığını kaydederek özetle şunlan söyledi: "Benim hedefim üniversiteleri daha demok- ratik bir yapıya kavuşturmak. Hem SHP heıtı DYP, Türkiye'de, üniversiteler arasında koor- dinasyonu ve eşgüdümü sağlayacak, öğretimle ilgili planlamaları yapacak ve denetim görevini sağlayacak bir yüksek kurulun olması gerektiği konusunda hemfikirdir. Bunun adının ne olması bana göre onemli değil. Anayasayı değiştiremediğimize, anayasada YÖK olarak geçtiğine göre, bana göre hedefimiz YÖK'ü yok etmek değildir. Ama onun bugün- kü şikâyete konu olan yetkileri, daha aşağıda, seçilmiş karar organlarına aktanlmalıdır." Bu açıklamalardan, Prof. Doğramacı'nın ye- niden seçilmesine sıcak baktığı anlamı çıkıp çık- madığını soran bir gazeteciye de, Bakan Toptan "Hayır, bana göre sorun o değil" karşılığını ve- rerek şunları söyledi: "YÖK'ün başında bugün başka biri de olsa demokratikleşme sağlanmış mı olur? Hayır. YÖK bugünkü haliyle kalır mı, kaonaz mı? Doğ- ramacı ne olur, bilemiyorum." Toptan, bir başka soru üzerine de, 5 bin İn- gilizce öğretmeni açığı bulunduğunu, bu neden- le orta dereceli okullarda yabancı dil eğitimine yeterince ağırlık veremediklerini kaydetti. Toptan şöyle devam etti: "YÖK'e dün yazılı başvurduk. tngilizce öğ- retmeni programı bulunan fakültelerde ögrenci sayısının arttınlması, gerekryorsa çifı tedrisat ya- pılmasını önerdik. Öneri kabul edüirse önümüz- deki yıl bu uygulamaya geçeceğiz." Bakan Toptan, ozel okullaşmanın teşvik edil- mesi gerektiğini bildirerek, "Türkiye'de özel okullaşma oranı yüzde 1 iken Avrupa ülkeleri- nin bazılarında bu oran yüzde 70'lere çıkıyor" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear