Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Iç Politika: Mehmet Tezkan Ekonomi: Meral Tamer, Kültür: Celal Üster, tstanbul Haberleri: Muhiltin
Berin Nadi • Murahhas Üye: Emine l şaklıgil 0 Genel Yaym Müdürü: Sirer, Spon Abdiilkadir YüceimaB, Makaleler: Şahin Alpay, Düzeltme: Abdullah Vazıcı • Koordina-
Hasan Cemal, Yazı lşleri Müdürü: Okay Gönensin 0 Yazı lşleri Müdür tör: Abmel Korulsan • Mali Işler: Erol Erkut 0 Muhasebe: Biiient Yener • Bütçe-Planlama: Sevgi
Yardimcıları: Salim Alpaslan, Kerem Çalışkan, Necdet Dogan, Liitfii TIDÇ Osmanbeşeoğlu 0 Reklam: Ajşe Toran 0 ldare: Hüseyin Gürer 0 îşletme: Önder Çetik 0 Bilgi-lşlem:
• Sayfa Düzeni Yönetmeni: Ali Acar 0 Ankara Temsilcisu Ahmel Tan Nail Inal 0 Personei: Sevgi Boslancıoğlu
Basan ve Yayen: Cumhuriytl Matbaatılık vc Gazeterilik T.A.Ş. Torkocafı C»d. 39/41
34334 Isl. PK: 246 Islanbul. Tel: 512 05 05 (20 hal). Tda: 2224*. Faı; (1) 526 60 72 0 Bürot
Ankan: Zıya Gökalp Blv. lnkılap S. No: 19/4, Tel: 133 II 41-47, Tel«: 42344,^»1: (4) 133 05
0 l a ı i r H- Zıya Blv. 1352 S. 2/3, Td: 13 12 30, Teloc 52359, Faı: (51) 19 53 60 0 Adm
Inûnll Cad. 119 S. No: I Kal 1. TÜ: 19 37 52 (4 tıat), Tela: 62155, Faı: (71) 19 25
TAKVİM: 9 OCAK 1992 İmsak: 5.50 Güneş: 7.21 Öğle: 12.16 lkindi: 14.39 Akşam: 17.00 Yatsı: 18.25
Yeterince kirlenen ve kalabalıklaşan dünyayı kurtarmak için hâlâ bir şans var
çevredevrimiya öltim!n I ^ Â . - . « • : • • '•'•••••• ~ Wrîngiliz The Guardian
gazetesinde, 'Eski
gezegende hâlâ hayat
var' başlığıyla
yayımlanan yazıda,
dünyada yaşayan
canlıların büyük
tehlikede oldukları,
ancak bir çevre
devrimini
gerçekleştirmenin deşu
an için uzak bir olasılık
olmadığı vurgulandı
DışHaberlerServisi — İngi-
liz "The Guardian" gazetesin-
de, "Çevre Sorunları" sayfa-
sjnda insanoğlunun yaşadığı
dünyayı, sonuçlannı düşün-
meden aşırı kirletmesiyle ilgili
bir yazı yayımlandı. "Eski ge-
zegende hâlâ hayat var" başlı-
ğını taşıyan yazıda dünya
çapında milyonlarca insanın
yaşamının kirlilik yüzünden
tehlikede olduğu, ancak bir
"çevre devrimi"nin gerçekleş-
tirilmesinin de uzak bir olası-
lık olmadığı vurgulanıyor.
The Guardian'ın dünyanın
kirliliği ve yapılabilecek çevre
devrimiyle ilgili yazısı şöyle:
Pek çok kişi hâlâ dtinyanın
gittikçe kötüleşen koşullan-
nın yüzeysel olduğu ve bu ko-
şulların ufak tefek bazı politi-
ka değişiklikleriyle düzeltile-
bileceği inancında. Ancak 20
yıldır dünya çapında kuruluş-
lar, siyaset adamları ve birey-
lerin harcadıklan onca çaba-
ya karşın gittikçe kötüleşen
çevre koşullannda bir düzel-
me sağlanamadı.
Dünyanın çevre durumu-
nun bu denli kötüleşmesi pek
çok ülkede insan yaşamını et-
kiliyor, besin maddeleri üreti-
minin azalmasına yol açıyor,
ekonomik gelişmeyi gerileti-
yor. ABD'de California'nın
Los Angeles havzasında bin-
lerce çocuk 10 yaşına geldikle-
rinde kirli hava nedeniyle
ömür boyu solunum yollan
hastası olup çıkıyorlar.
Rusya'da da 300 bin kişi rad-
yasyon nedeniyle sürekli teda-
vi altında bulunduruluyorlar.
Ozon tabakasının delinmesi
yüzünden de önümüzdeki 50 yıl
içinde sadccc ABU'de 200 bin
kişinin deri kanserinden haya-
tını kaybetmesi bekleniyor.
Bütün dünyada milyonlarca ki-
şinin yaşamı tehlikede. Bu or-
nekler ve daha sayamadığımız
birçokları. insan sağlığının
dünyanın sağlığına bağlı oldu-
ğunu bize göstermeye yetiyor.
Yeni ekim alanlarının ve su
kaynaklarının yetersizliği ve
toprak erozyonunun olumsuz
etkilerinin dünya buğday üreti-
mini gerilettiği belirtilivor.
Dünya nüfusunun hızlı artışı
nedeniyle her yıl kişi başına dü-
şen tahıl miktanndaki artiş da
durdu. 1950 ile 1984 arasında
dünya tahıl üretimi kişi başına
yüzde 40 oranında artmıştı ve
altın devrini yaşıyordu. 1984'-
ten beri yılda ortalama yüzde I
oranında düşüyor. İ'retimdeki
bu düşüş daha çok yoksul ülke-
lerde yoğunlaşmış durumda.
Gelirlerin sınırlı ülması ve ke-
mer sıkılması zorunluluğu ne-
deniyle besin maddeleri ithalatı
bu üîkelerde kısıilanınca dünya
yüzünde şimdive kadar görül-
memiş sayıda aç insan yaşama-
ya başladı.
Bu yüzyıhn ortasından önce
doğmuş olanlar, dünya nüfusu-
nun ikiye karlanarak beş mil-
yar kişiye ulaştığına tanık
oldular. Bu 2.5 milvar kişinin
dünyaya eklenmesinin çevreye,
özellikle de kalkınmakta olan
ülkelere yaptığı etkileri gör-
dük. Peki, ama ya 2050 yılına
gelindiğinde bu niifusa 4.7 mil-
yar kişi daha eklenirse ne ola-
cak? Birleşntiş Milletler'in
nüfus bilimcileri, 2050 yılında
dünya nüfusunun 10 milvar ki-
şiye yaklaşacağını hesaplıyor-
lar. "
Cîünümüzde çevre kötüleş-
mesi nedeniyle yok olan uygar-
lıklardan geriye kalan arkeolo-
jik kalıntıları inccliyoruz.
Roma İmparatorluğu'nun tahıl
ambarlığını yapan Kuzey Af-
rika'daki buğday alanları bu-
gün büvük ölçüde çöle döndü.
Cuatemala'da gelişen Maya
uygarlığının yok oluşunun en
önemli nedeni de ormanların
giderek a/alması ve toprak
erozyonunun büyük boyutlara
ulaşması olarak tahmin edili-
yor. Aslında hiç kimse 1 ila 2
milyon arası Slaya üyesinin
neden yerlerini yurtlarını bı-
raktığım tam olarak kestiremi-
yor. Ancak son olarak okuna-
bilen hiyerogliflerden anlaşı-
lan, bölgede vahim bir çevre
sağlığı sorunu yaşanmış oldu-
ğu.
Değişiklik. yeni bilgiler ve
yeni deneyimler elde edildikçe
sağlanabiîir. Atmosfer kimya-
cılan. 19X(('lerin ortalarında.
buzdolaplan, klima cihazları
ve sprcy kutulannda kullanılan
kloroflorokarbon (CFC) gazı
nın ozon tabakasını yırttığını
ve yırtığın hızla büyük bir delik
halini aldığını haber verdiler.
Ozon tabakası, bilindiği gibi
insanoğlunu morötesi ışıniarın
zararlı etkilerinden koruyor.
Bunun sonucu olarak dünyada
artık CFC gazı hemen hemen
hiç kullanılmıyor. Hiçbirimiz
ömrümûzde ozon tabakasını
görmedik. bunun delinmesinin
nasıl olduğunu bilmeyiz bile.
Buna karşın bütün dünya. at-
mosfer kimyacılarının çaldık-
ları tehlike canlarına kulak
verdi, çünkü bu yeni bir bilgiy-
di.
Beş yıl önee CFC üreticileri,
ortaya atılan bu bilimsel verile-
ri tartıştılar. Bugün de kömür
üreticileri dünyanın sera etkisi
altına girmesini tartışıyorlar.
Ama şimdilerde birkaç önde
gelen şirket. uzun vadede kendi
çıkarlanna en uygun olanın. al-
ternatif bir enerji kaynağı bul-
mak olduğunda karar kılarak
güneş-hidrojen ekonomisine
yöneldiler.
Bazen de değişim yaratılma-
sı için sadece yeni bilgiler yet-
miyor. Bir sigara tiryakisini ele
alalım. Bu tiryaki, sigaranın
sağlığa olan zararları hakkın-
da ne kadar yazı ve haber okur-
sa okusun aldırmaz. Ama gü-
nün birinde soluk almakta
zorlanıp doktora gittiğinde ak-
ciğer kanserine yakalandığı ya
da kalbinin zayıfladığını öğre-
nince sigaradan kesinlikle vaz-
geçer. Bu durumda, yeni bilgi- ,
nin sağlayamadığını. yeni \
deneyim sağlamış demektir.
Şimdi iki seçeneğimiz var:
Ya çevre devrimi yapacağız ya
da bugünkü yaşamımm sürdü- '*' '"
rccek. açlığın uluslararası yar-
dım kuruluşlarınınyardımelini - •
uzatamayacağı boyutlara ulaş-
ması, kanserin salgın haline
gelmesi ve dünyada aç insanla- ların yaratılmasına seyırci
rın yaşayamayacakları koşul- kalacağız.
DÜNYA Kl RTARILMAY1 BEKLİYOR— The Guardian'daki yazıda, devrim için gerekli olan tek şeyin bireylerin çevre konusundaki duyarlılığını ortaklaşa harekete geçirmesi olduğu savunuluyor.
BusK reklamfılmlerinde turistleriABD'ye çağırmiştı Türkiye'nin tanıtımını yapan şirket Demirel için de aynıformülü düşünüyor
Sayın Başbakan, başrolde oynarmısınız?TAYFUN GÖNÜLLÜ
Körfez Savaşı'yla büyük bir krize giren
turizm sektörü tanıtım alanında atılıma
geçti: Sektörün sözcülüğünü bundan böyle
liderler üstlenecek. Bu modayı. ABD Baş-
kanı George Bush başlattı. "Güzel ve ucuz
tatil için ABD ideal" sloganıyla İngiliz TV
kanallannda boy göstererek turistleri
A BD'ye davet eden Bush'u diğer liderler iz-
lemeye başladı.
Türkiye'nin tanıtımı için reklam filmleri
hazırlayan çokuluslu reklam şirketi Mc
Cann Erickson da Başbakan Süleyman De-
mirel'i kullanmak istiyor. Şirketin An-
kara'da bulunan direktörü Roystone Tay-
lor, bu tür reklamlarda lider kullanmanın.
o ülke ulusunun tümünün ortak görüşünü
yansıtması açısından en önemli yol olduğu-
nu belırtıyor.
Bushun Ocak 1992 içinde TV kanalla-
nndan ABD'ye turist çekme girişimi, bu-
günlerde turizmin yeni bir formu olarak
yorumlanıyor. Taylor. şimdilik sadece İn-
giliz TVlerinden ABD'ye turist çekmeye
çalışan Bush'un filmlerinin, daha sonra di-
ğer Avrupa ülkelerinde de yayımlanacağını
belirtti. Bu faaliyet Ankara'da halen böyle
bir proje üzerinde çalışan Mc Cann Erick-
son'un yöneticileri tarafından da büyük
destek görüyor.
Erickson şirketinin yetkilileri konuyla il-
gili Ankara'da ilgili bakanlarla görüşürler-
îcen. önümüzdeki hafta da Başbakan De-
mirel ile biraraya gelerek p/ojeyi ele alacak-
lannı bildirdiler. Görüşme sırasında
Türkiye'nin tanıtım fılmlerinde Demirel'in
de yer alması için teklifgötürüleceği kayde-
dildi. Demirel'in, teklifi kabul etmesiyle
birlikte turizm sektörünün en önemli sesi
olacağı belirtildi. Ancak Demirel'in teklifi
kabul etmemesi durumunda fılmlerde ba-
kanlann kullanılacağı öğrenildi.
Şirket direktörü Roystone Taylor, Tür-
kiye'nin tanıtım fılmlerindeki asıl amacın
"yurtdışında lobi oluşturmak" olduğunu
belirtti. Türkiye'nin özelleştirme faaliyetle-
rini yurtdışında yeterince tanıtamadığına
dikkat çeken Taylor. "Dolayısıyla ülkeye
yabancı sermayenin de girişi olmuyor" diye-
rek şöyle konuştu:
"Türkiye yurtdışında peşin hüküm soru-
Yazılı bilgiler bunu tek başına gidermeye
yetmez. Avrupalı okuyucu şüphecidir. Ga/e-
teciler de etki altında kalabilirler. Hatta
bazen iyi haberler bile çarpıtılabilir. Rekla-
mın insanların düşüncelerini değiştirdiği
imajı gerçektir. Doğru duyguların, heyecan-
ların ortaya çıkarılabilmesi için doğru şeyle-
rin seçimi, kolay akılda kalan düşüncelerin
tekrarı, düşmanca önyargıları ortadan kal-
dırdığı gibi, belki de iyi niyetli yargılar yara-
tacaktır. İngiltere'de hükümetin, reklam
konusunda en büyük üçüncü müşteri olması
Türkiye'nin tanıtım filmlerinde turizmin
temel alındığını, ancak tarihsel ve kültürel
zenginliklerle diğer gelişmelerin de ele alın-
dığı bir paket programın söz konusu oldu-
ğunu belirten Taylor, Türkiye'nin bir çeşit
gayri resmi diplomasiye gereksinimi oldu-
ğuna inanıyor. Avrupa'daki sıradan insan-
ların, Türkiye'deki sıradan insanlarla ta-
nıştırılması gerektiğini savunuyor.
"Bir turizm ilanı davettir, misafirperverli-
ğin ikramıdır" diyen Taylor. "Bu, insanlar
arasında bir ilişki yaratır. Hükümetler ara-
aslında sürpriz değildir. Aynı durum ABD'- sındaki katı formaliteleri, günlük konuşma-
de de vardır. Ve şimdi Başkan Bush, ülkesi- ları by-pass eder. Yeter ki hükümet üyeleri,
nin tanıtımı için İngiliz TV programlarının işadamları bunu görebilsinler. Turizmde
ticari kanallannda meydana çıkıyor. Biz, reklam, bir ülkenin düşünce ve hislerini öyle
nuyla karşı karşıyadır. Bunlardan bazıları Türkiye için de aynı mesajların geçerli oldu- bir tarzda anlatır ki, bunu hiçbir zaman res-
Hâçlı Seferleri'ne kadar dayanmaktadır. ğuna inanıyoruz." mi bilgi kaynaklarında bulamazsınız" dedi.
Aktör ve iç mimar Bülent Erbaşar'ı 60yaşındayitirdik
Olümüne tiyatrocuydu
Kültür Servisi - İç mimar,
tiyatro sanatçısı ve ressam Bü-
lent Erbaşar, dün geçirdiği bir
kalp krizi sonucu öldü. 60 ya-
şında ölen Erbaşar'ın cenaze-
si. bugün TeşvikiyeCamii'nde
kılınacak öğle namazından
sonra Zincirlikuyu Mezar-
lığı'nda toprağa verilecek.
1932 yılında doğan Bülent
Erbaşar, İstanbul Belediyesi
Şehir Tiyatrolan'nda sanat
yaşamına oyuncu ve dekora-
lör olarak başlamıştı. Bir ara
stilistlik de yapan Erbaşar,
Kent Oyuncuîan'nda ve çeşit-
li tiyatrolarda çok sayıda de-
kor ve sahne tasarımı gerçek-
leştirmişti.
Gülriz Sururi-Engin Cezzar
Tiyatrosu'nda "Düşenin Dos-
tu" adlı oyunda oynayan Er-
başar, aynı topluluğun sahne-
lediği ve ünlü Fransız şarkıcı
Edith Piarın yaşamını konu
alan "Kaldırım Serçesi"nde
Fransız yazar Jean Cocteau'-
yucanlandırmıştı.
Bu arada Park Şamdan ile
Etiler Şamdan'ın iç tasarımla-
nnı gerçekleştiren Bülent Er-
başar. son olarak Karşı Ti-
yatro'da "Hamlef'te oyna-
mıştı. Son zamanlarda resim
çalışmalarına ağırlık veren sa-
natçı. Galeri Baraz'da bir re-
sim sergisi açmaya hazırlanı-
yordu.
Yakın dostlarından yönet-
men Halit Refığ, Erbaşar'ın
değeri bilinmeyen bir sanatçı
olduğunu vurguladı:
"Maalesef değerleri yakın
çevresi dışında Türk toplumun-
da çok geniş ölçüde bilinmeyen
bir insandı. İçine kapanıktı.
Reklamı için aracı olabilecek
topluluklann içine girmekten
çekinen bir insandı. Bu bakım-
dan maalesef sağlığında onun
değerini çok yakın dost çevresi-
nin dışındaki toplum pek az bi-
liyordu."
Çok yakın dostlanndan ya-
zar Selim İleri de Erbaşar'ın
değerli bir insan olduğunu be-
lirterek "Geçen yıl Karşı Ti-
yatro'da "Hamlet" üzerine or-
tak bir çalışmamız oldu. Çok
heyecanlı bir insandı. Her şeye
titizlikle yaklaşırdı ve kendini
yorardı. İ978'den beri tanışı-
yorduk"dedi.
Karşı Tiyatro'nun yönetici-
lerinden Necef (L'ğurlu) Akra
ise Bülent Erbaşar'ı şöyle anlat-
tı:
"Tiyatro dışında da anlatıi-
maz sanatsal bir yönü vardı.
Sihirli bir değnekle dolaşırdı,
Bu değneğini bizim tiyatromu-
za da dokundurdu. Tiyatronun
pek çok köşesinde dokunuşlan
ve rötuşları kaldı. Titizdi. Ren-
gi ve düzeni değiştirirdi. Geçen
yıl Karşı Tiyatro'nun sahnele-
diği Hamlet'te Kral Cladius'u
ovnadı."
BL'LENT ERBAŞAR — 'Reklamı için aracı olabilecek toplu-
luklann içine girmekten çekinen bir insandı. Onun değerini, çok
\akın dost çevresi dışında pek az kişi biliyordu.'
Rüzgâr Türkiye'ye karşı
Kirli hava
sınır tanımıyor
İZMİR (AA) — Ülkemizin
havasını, özellikle kış aylannda
Orta ve Doğu Avrupa ile Rusya
üzerinden gelen hava akımları-
nın kirlettiği öne sürülüyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi
Çevre Mühendisliği Bölüm Baş-
kanı Prof. Dr. Ajşen Müezzi-
noğlu, "ülkemizdeki hava kirli-
liğinin yüzde 80"inin ithal oldu-
ğu iddia ediliyor" dedi.
Prof. Dr. Müezzinoğlu, "4
üniversitenin işbiriiği ile Türki-
ye'nin hava kirliliği haritasını
hazırlıyoruz. Bu çalışmalar bi-
ze hava kirliliğinin ne kadarının
ithal olduğunu da gösterecek"
diye konuştu.
Avrupalılann bu konularda-
ki araştırmalara katılmamızı is-
tediklerini de kaydeden Müezzi-
noğlu, şöyle devam etti:
Macaristan, Polonya, Çe-
koslovakya gibi, hava kirliliğinin
yoğun olduğu ülkelerdeki bulut-
lar, Balkanlar üzerinden Batı
Anadolu'ya, Sovyet cumhuriyet-
lerinden gelen kirli hava bulut-
ları da Kafkaslar üzerinden Or-
ta ve Doğu Karadeniz'e gelerek,
yağış olarak düşüyor. Türkiye^
nin bu kirli bulutlann ancak çok
az bir bölumunu Güney ve Gü-
neydoğu Anadolu'dan Basra'ya
ihraç edebildiğini biliyoruz.
Bu konuda bazı araştırmala-
rımız var. Hava hareketleri ve
kirletici buluüar üzerine araştır-
malar yapılıyor. Doğu Avrupa
üikelerinin yaktıklan kömürün
kirli bulutlannı biz alıyonız. Bu-
nun etkisi gozle görülmeye baş-
landı. Örneğin Belgrad orman-
lanndaki özellikle iğne yaprak-
lı ağaçiann tepeleri zarar görme-
ye başlamış. Bu ağaçlar toprak-
tan ya da başka etkiden zarar
görseler, bozulma alttan başlar.
Her mahallede bir delî var, ruh doktoru yok
YUSUF ÖZKAN
ANTALYA — Türkiye'de ya-
pılan saha araştırmaJannda top-
lumun yüzde 20'sinde tedavi ge-
rektiren ruhsal rahatsızlık sap-
tandı ve bu insanların büyük
bölümünün "deli" damgası ye-
memek için psikiyatriste gitme-
dikleri belirlendi. Halk sağlığı
uzmanları, rahatsızlığı olanların
ruh doktorlanna soğuk baktığı,
sayıları oldukça az olan psiki-
yatristlerle ruhsal problemlerin
çözülenıeyeceğini öne sürerek,
sağlık ocakiarındaki pratisyen
hekimlere özel önern verilerek
sorunların çözümlenmesini iste-
diler.
Akdeniz Üniversitesi Halk
Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Necati Dedeoğlu, ruh
hastalıklarının, bulaşıcı hasta-
lıklar, aile ve toplum içi sorun-
lar, çevre ve konut sorunu, tok-
siî maddeler, kronik hastalıklar,
ilkel yöntemlerle doğum gibi bir
çok nedenle ortaya çıktığını söy-
ledi. Türkiye'de yapılan saha
araştırmalarında toplumun yüz-
de 20'sinde tedavi gerektiren
ruhsal rahatsızlıklar sapîandığı-
nı bildiren Dedeoğlu, ruhsal so-
runları bir buzdağına benzete-
rek şöyle dedi: "Bu buzdağının
su üzerindeki küçük bir tepesi-
ni görebiliyomz biz. Yani çok az
bir bölüm psikiyatristlere gide-
biliyor. Büyük bölümü toplum
içinde gizleniyor. İnsanımız
'deli' damgası yememek için psi-
kiyatriste gitmiyor. Sorunları
muskayla, ufürükçüyle, hocav-
la çözmeye çalışıyorlar."
Toplumdaki yüksek boyutlar-
daki ruhsal sorunların psikiyat-
ristlerle çözülmesinin olanak dı-
şı olduğunu vurgulayan Prof.
Dr. Necati Dedeoğlu, "Toplu-
mun
ff
"o20'si büyük bir rakam.
Bu 12 milyon insan demek. 12
milyon insanda ruhsal sorun
var. Oysa Türkiye'deki psikiyat-
rist sayısı 200-300 civannda. Bu
nedenle psikiyatrisller sorunun
çözümünde yeterli olamaz" di-
ye konuştu.
Ruhsal sorunların en ucuz ve
en hızlı yöntemlerle çözülmesi
gerektiğini açıklayan Dedeoğlu,
enfeksiyon hastalıklarının aşısı-
nı yaygınlaştırarak, hamilelerin
sağlık personelinc; izlenmesi,
çevre sorunlarının çözülmesi,
sosyal düzeyin arttırılmasıyla
ruhsal kökenli rahatsızlıkların
önüne geçilebiliceğini öne sür-
dü. Bunun için ilk basamak he-
kimliğe, yani sağlık ocağındaki
pratisyen dokıorlara bu konuda
özel ve yeterli eğitim verilmesi-
nin gerektiğini anlatan Prof. Dr.
Dedeoğlu şöyle konuştu:
"Türkiye'de sağlık ocaklanna
reşitli nedenlerle başvuran has-
talann yüzde 25'inde ruhsal
problem saptanmış. Bu hastala-
rın çoğunun sağiık ocağında
pratisyenler tarafından tedavisi
mümkün. Hastaya anlayış gös-
tererek, onunla biraz konuşarak
ya da ilaç yazarak sorun çözüm-
lenebilir. Sağlık ocağı hekimi be-
lirli bir bolgeye hizmet verdiğin-
den kendisine gelen hastaların
ekonomik ve sosyal düzeyini iyi
bilir. Bu da teşhisi kolaylastırır.
Zaten sağlık ocağında erken ta-
nı konulan ruhsal sorun da kı-
sa sürede çözülebilir. Pratisyen
hekiın hastasını sürekli izler."
Türkiye'de her mahallenin bir
delisi olduğunu ve toplumun
bağlarının hâlâ güçlü olduğunu
aniatan Prof. Dr. Necati Dede-
oğlu, ruhsalrahatsızlıklarınçö-
zümünün Avrupa'ya oranla da-
ha kolay olduğunu bildirdi.
Duvarlar
şenleniyor
• ANKARA (AA) —
Ankara'da bazı binaların
büyük duvarlarındaki
reklamlarda sanat değeri
olan resim kullanmak
zorunlu hale getirildi.
Ankara Büyükşehir
Belediyesi Zabıta Müdürü
Nurettin Altan yaptığı
açıklamada, "Amacımız,
sanat eserlerini dev
duvarlara taşıyarak
kentimizi daha güzel ve
canlı hale getirmek" dedi.
Altan, yeni tabeia
yönetmeliğinin yürürlüğe
girdiğini, öncelikle Cinnah
Caddesi-Hasköy arasında
kalan protokol yolu ile
Anafartalar Caddesi'nde
yeni yönetmeliğin
uygulanmaya başlandığını
belirtti.
Patara için
proje
• ANTALYA (AA) —
Noel Baba'nın (St. Nikolas)
doğum yeri olarak
uluslararası alanda ün
yapan Patara ören yerinde,
Kültür Bakanhğı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma
Genel Müdürlüğü'nce
uygulanacak proje ile
yörenin kültürel ve doğal
varhklarının korunması
amaçlanıyor. Kültür
Bakanhğı yetkililerinden
aiınan bilgiye göre Dünya
Bankası'ndan sağlanacak
350 bin dolarhk kredi ile
1993 yılının ağustos ayına
kadar bir buçuk yıllık bir
çaJışma gerçekleştirilecek.
Leydi Helen
evleniyor
• LONDRA (AA) —
Ingiltere Kraliçesi II.
Elizabeth'in kuzeni Leydi
Helen Windsor'ın, kendisi
gibi bir sanat galerisinde
çalışan erkek arkadaşı Tim
İaylor'la evleneceği
açıklandı. Kraliyet ailesinin
en güzel üyelerinden olan,
kent dükü ve düşesinin 27
yaşındaki kızı Leydi
Helen'in evleneceğine ilişkin
açıklama, İngiliz halkı
arasında sevinç yarattı. Tim
Taylor'la arkadaşlığı
öncesinde, dedikodu
sütunlarından hiç eksik
olmayan Leydi Helen, daha
önce sarayın uygun
bulmadığı bazı kişilerle
görünerek kraliçeyi
endişelendirmiş, bir
keresinde de tatildeyken
üstsüz olarak çekilen
fotoğraflarırun başına
yansımasıyla uzun süre
adından söz ettirmişti.
Mutluluk
• İZMİR (AA) — Tedavi
ile giderilemeyen
iktidarsızlık sorununun
çözümünde, cerrahi
operasyonla gerçekleştirilen
mutluluk çubuklarının
(penilinplant) giderek daha
çok benimsendiği bildirildi.
Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesi Plastik ve
Rekonstrüktif Cerrahi
Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Arman Çağdaş,
mutluluk çubuğunun,
iktidarsız erkeklerin
dünyalarını aydınlattığını
belirtti.
Almanya'da
ilaç
kurbanları
• FRANKFURT (AA) —
Almanya'da, ilaçların yan
etkileri yüzünden her sene
en az 5 bin 600 kişinin
hayatını kaybettiği
açıklandı. Bremen'deki dön
inceleme merkezi ve
hastane tarafından
gerçekleştirilen ve beş yıl
süren arastırmaların
sonucu, bir rapor
çerçevesinde senato ve
meclise sunuldu. Söz
konusu araştırmaya gö*re,
79 milyon nüfuslu
Almanya'da, her sene 5 bin
600 ila 8 bin 800 kişi
ilaçların yan etkisi
yüzünden ölürken 80 ila
120 bin kişi de ayru nedenle
önemli hastalıklara
yakalanıyor.
8 ton çikolata
çalındı
• FRANKFURT (AA) —
Almanya'nın Hessen
eyaletindeki Dietzenbach
bölgesinde bir yiik
treninden 8 ton çikolata
çalındı. Hırsızlığın nasıl
gerçekleştirildiği konusunun
aydınlığa
kavuşturulamadığını
belirten yetkililer, 220 bin
mark değerindeki
çikolatanın hırsızlarını
ihbar edene, sigorta şirketi
tarafından 10 bin mark
ödül verileceğini
duyurdular.