Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
9 OrOAK 1992* HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17
Emönü: Partiye el koymak istîyorlarSayfada)
kiinnetM. oevam edeceğini, an-
c a k kiş oarak herkesin kendi-
i ifade et-
ti. İnöma''e yöneltilen sorular
ve yanûEaı şöyle:
SKPnin, bir yandan eri-
diği gecJtesiyle rteştirilmesini,
bir ysuAmı da koaJisj onda yer
a i a r a t iktdar ortagı olmasını
nasaJ dâğedendiriyorsunuz?
t N Ö m i J — Par.i iktidara gel-
di. İ k t i o r ; gelmet bir parti için
hoşa gİL«ı bir olaydır. İktida-
ra geldi dt-layısıyia iktidarday-
ken hizrae edeliın, yeni şeyler
yapadırr. jrogramımızı gerçek-
leştîrelira , Önce yaklaşımım öy-
le oljnaı . Fabii parti 20 Ekim
sonucuıda istediğimiz sonucu
almadı. O a d a sonuç hayalkı-
nklıgı ycr-atı. İstemediğimiz bir
durumda ve onun bir hayli de-
ğişmesine ce imkân yok. Bu üç
haftalık yeıel seçünlere baktığı-
mızda ba-zıdersler de çıktı. Bi-
zim hakLunzda da toplamışlar-
dı. Bizim lulimiz pek değişme-
miş. Onlaru oylan anmış, öbür
partileri» aıalmış. İşte bir yer-
de Refar Pırtisi kazandı. O bu-
yük ilgi aymdınyor, ama hep-
sine bakt_rs»ruz, toplam olarak
Doğru Yol Partisi var benim
gördüğüm kadarıyla, bizimki
değişmecıiş işte Lüleburgaz'ı
kazandık. îufanlı'yı kazandık,
başka yrrlerde oyumuz arttı,
bazı yerlerde kazandık. Bakır-
köy'de tafoi kaybettik ama za-
ten bir ayda oyun değişmesi de
kolay bir şe^ değil. O oyun art-
ma sabebi dsvam ederek ilerle-
di. Dolaytsıyla erimek söz konu-
su değil berue. Tabii istediğimiz
sonuç olma/ınca, bizim arka-
daşlarımızdc kolay üzülmek di-
ye bir yaklajun var. Ama ikti-
darda olmanuz da tesadüf değil.
Bizden başka bir partiyle koa-
lisyon yapanadığı için Sayın
Demirel bizinle koalisyon yap-
tı ve bunu olamlu olarak gördü.
Bu da şartlann getirdiği bir so-
nuç. Bu durumda öyle görünü-
yor ki koalisyon bozuhırsa se-
çimegidilir. Başka bir koalisyon
düşünülmedi başından itibaren.
Tabii bu birinci partinin mese-
lesi, ama benim aldığım izlenim
o. Çünkü başka partiye gitme-
den bizimle konuştular ve baş-
tan itibaren daha önce de orta-
ya çıkmış olan amaç benzerliği
doğrultusunda bir koalisyon
protokolü yapıldı. Biliyorsunuz
daha 2 sene evvel Meclis'te bir
araya gelip bir ortak bildiri ya-
yınlamıştık. O zaman, iktidarı
seçimlere zorlamak ve ondan
sonra da şunları yapmak istiyo-
ruz diye. Bu koalisyon protoko-
İU de o doğrultuda bir yaklaşım.
— Belki seçimi kaybettik,
ama iktidara geldik. Bu bir te-
sadüf degil diyorsunuz...
İNÖNU —Tabii. Bütün mu-
halefet dönemimizde parti ku-
rulduğundan beri yüriittüğümüz
politikanın bir sonucu olarak
buraya geldik. Tabii bizim oyu-
muzu arttırarak buraya gelme-
miz daha iyi olurdu. 20 Ekim'-
deki oyumuz daha evvelkinden
fazla olsaydı düşünecek bir şey
kalmazdı, ama öyle olmadı. Ta-
bii o nedenle üzerinde durmak-
ta yarar var aslında. Bu halkın
değerlendirilmesi, onu anla-
makta yarar var. Ama şöyle ve-
ya böyle çıkan sonucu en olum-
lu şekilde değerlendirmek ve
programımızan gerçekleşmesi
için bu durumda çalışmak, ben-
ce normal davranış bu.
— Belediyelerin de anket ça-
lışmasına çıkması doğal. Özel-
likle büyük kentlerde kaybetti.
Özellikle Ankara'da böyle bir
sonuç hiç bekienmiyordu. Mu-
rat Karayalçın hem karizması
olan, her taraftasempati uyan-
dıran hem de çaltsan bir arka-
daştı. Bu sosyal demokrat bir
parti olarak çok üstünde durul-
ması gereken bir durum degil
nasıl etkiler? Eğer kurultaydan
yenik çıkarsanız istifa eder
misiniz?
tNÖNÜ — Şimdi burada iki
üç noktayı ayrı ayrı belirtmek
gerekiyor. Bir defa ben şundan
rahatsız oluyorum. Kurultayla
hükümet arasında bir ilişki ku-
rulmaya çalışıhyor. Bence bu
yanlış. Öyle bir şey yok. Bizim
iktidara gelmemiz stratejimizin
sağlamlığı yüzünden. Bu strateji
devam ettiği sürece, insanlar de-
ğişse de hükümet gene devam
eder ve iki parti arasındaki bu
ortaklık devam eder. O açıdan
ben hükümetin kişiler olarak bi-
ze bağlılığı için bir şey söylemek
istemiyorum ve hükümet olarak
yaptığımız icraatta da aman şu-
nu yapalım da kurultayda bize
yardıma olsun diye bir şey dü-
şünmüyorum. Hiç öyle bir şey
aklımızdan geçmiyor. Bu bir in-
ce mesele. Ama tabii başka me-
seleler de var. Diyorsunuz ki ge-
nel başkanlıktan aynlsanız hü-
kümette kahr mısınız? Yok kal-
mam. Genel başkan olarak seç-
mezse beni kurultayımız o za-
man hükümette de yer alamam.
O yeni genel başkan hükümete
girmek istemeyebilir. Aslında
girmesi gerekir. Genel başkanın
dışarıda kalması sağlıklı bir hal
getirmez koalisyon hükümetle-
yonetimlerin bir iktidar yıpran-
ması getirmesi bence normal.
En iyi şartlarda normal. İktidar
olmak her zaman birlikte o!ma-
yı getirir. Ama biliyoruz ki hiç
de iyi şartlar yok. Yani ANAP'-
ın program mekanizması tama-
men aleyhimize çalıştı ve bilhas-
sa bunun üzerinde çalıştık. Ya-
ni yerel yönetimlerin hizmette
güçlükleri bir defa arttırıldı,
mali olanaklar kısılarak ve ya-
saJ engeller çıkanlarak. Ondan
sonra da televizyonda işte bece-
riksizler yapamıyorlar diye. Do-
layısıyla iktidar, getirdiği nor-
mal aşınmanın ötesinde bir aşın-
ma buradan geldi. Bence bunun
çaresi yoktu. Başka partilerde o
kadar kendi içinde uğraşmak di-
ye bir şey yok. Başka partilere
öyle bir eleştiri yöneltmiyor va-
tandaşlar. O açıdan bence asıl
üzerinde durulması gereken şey
o. Biz partimizi nasıl başanlı ya-
parız. Yerel yönetimler daha iyi
çalışsın, iktidarlar daha başan-
lı olur. Tabii inşallah olur, ama
o tek bir şeye bağlı bir şey de-
|il. Fakat öbürü öyle değil.
Öbürü partinin bir hastalığı,
onu düzeltmemiz lazım.
— Nasıl diizelecek?
İNÖNÜ — Orası kolay değil
ama her zaman söylediğim şe-
kilde düzeltecek. Partinin için-
mi?
tNÖNÜ — Evet, işte ama bir
hava oluyor. Televizyonun etki-
si, özellikle İstanbul'dan kay-
naklanan bir olumsuz hava ol-
du. O pek çok başanlı belediye-
mizi de etkiledi. Belediyelerimizi
ben gezerken görüyordum. Çok
başanlı belediye başkanlarımız
vardı Belki İstanbul'da da çok
başarlı işler yapılıyor aslında.
Fakaı büyük şehirde, basının
bulunduğu şehirde bir olumsuz
havarın kontrol edilemeden or-
taya çıkmış olması her tarafa bir
ölçtide yansıdı. Bunları söyle-
mekten üzülüyorum. Çünkü
ben İstanbul Belediyesi'nin de
çok yırarh işler yaptığmı biliyo-
rum. Çok da zorlukJar altmda.
Su meselesinde ne kadar uğraş-
tılar, le kadaı zor şartlar altın-
da soıuca varıldı. Ama iktidar-
da ohyor böyle şeyler. O açıdan
beledyelerimiz hakkında söyle-
ner» ş«ylere ben o kadar aldırmı-
yorun. Her iktidarın başından
böyle şeyler geçer. Ama tabii
daha yi performans için, daha
iyi bişarı için, şimdi daha iyi
olajıadanmız var. İktidara gel-
me«ia önce gördüğümüz hak-
sızlıkan düzeltmeye çalışıyor
arkcacaşlar. Devlet ve demokra-
siyle laha iyi temas edince gö-
rüyonz ki geçmişte muhalefet
bel^dyelerine göre iktidar bele-
diyelri çok kayınlmış. Bildiği-
miz kıyırmalar vardı, bilmedi-
gincıiz kayırmalar olduğunu da
şimd:görüyoruz. O açıdan bu-
numli mücadele edecek ve hak-
lca u}gun bir şekilde, önumüz-
iefc<i enelerde belediyelerin ba-
>ansıiaha iyi ortaya çıkacaktır.
Buaıshiç şüphe yok.
— vurultay sonucu hükümeti
nne. Ister istemez dışandan yö- de böyle bir grubun sürekli mu-
netiliyor izlenimi doğar. En bü- halefet yapması ve açıktan mu-
halefet yapması yanlış bir iş.
Bunu ortadan kaldırmak lazım.
— Peki efendim, o zaman bu
ikinci neden, yahut da nedenler-
den birisi kurultav tartışmasıy-
la ortadan kalkacağına daha da
öne çıkmış olacak.
İNÖNÜ — Evet, ama başka
Dünya Bankası
çaresi yok.
— Peki bir sonuç verecek mi
kurultay?
İNÖNÜ — Umuyorum, da-
ha iyi bir duruma getirecek bizi
ya da partiyi.
— Baykal'a yine hodri mey-
dan diyecek misiniz?.
İNÖNÜ — Zaten Sayın Bay-
kal az çok ilan etmiş durumda.
Genel başkan adayı olduğunu,
bugunkü gazetelerde öyle şeyler
gördüm. Gerçi tam kesin değil,
ama öyle değerlendirmeler gör-
düm, kendi açıklamalan da var.
Eleştiriyor, şimdiki genel mer-
kezi, genel başkanı ve genel baş-
kan adayı olarak konuşuyor. Bu
yarış yine devam ediyor. Yani
benim anlatmaya çalıştığım hep
yarış, bu sürekli muhalefet me-
selesi. Tabii kurultayda yarış ol-
sun, ama kurultayın ötesinde
bir sürekli muhalefet olunca ve
açıktan bu iş yapılınca, o olmu-
yor. Bir iktidar partisi olur, ona
muhalefet eden başka partiler
olur, ama aynı parti kendi için-
deki iktidara açıktan muhalefet
eden bir grubu içinde taşırsa, iş-
te bu, geçen defa hastalık de-
dim, arkadaşlar kızdılar. Ama
ben inanıyorum ki bu yanlış bir
iş. Bunu yapmakla, bunu de-
vam ettirmekle arkadaşlarımız
kendilerine de iyilik etmiyorlar.
Mesela diyorlar ki bana, niye siz
hükümete o gruptan kimseyi al-
madınız. Nasıl alırım, bu grup-
taki arkadaşların hepsi çok ni-
telikli insanlar biliyorum, ama
bir grup havası olduğu sürece
nasıl alacaksınız? Çünkü aldığı-
mız zaman bu arkadaşım o gru-
ba bağlı, hükümet içinde olan
bir insan, başbakandan veya
yük iyi niyetle de öyle olmadı-
ğım göstermeye çalışsalar, ileti-
şim eksiküğinden en azından
sürtüşmeler doğar. Bir müddet
sonra dışandan yönetiliyoruz,
böyle şey olmaz diye o koalis-
yon bozulur. Yeni genel başkan
kim olacaksa hükümete girme-
si gerekir.
— Kamuoyu çalışması yapür-
dınız mı? Değerlendirme, yani
20 Ekim'de ainuş olduğunuz so-
nucun temel nedenleri?
İNÖNÜ — O konuda iki ça-
lışma yapıldı. Bunların biri Is-
tanbul'da yapıldı, biri de lstan-
bul dışındaki ülerde yapıldı. Bü-
tün illerde değil, ama pek ço-
ğunda yapıldı. Onun özetini ku-
rultaya sunacağız. Sonra başka
değerlendirmeler de var. Onun
için bir kitapçık hazırlıyorlar. O
araşürmalarda çıkan şey, en çok ..*,_,. , . , . , . , , , ... .. . ı
olumsuz etki yapnuş olan iki iz- KIT'lerle ılgılı olarak hukumete sunulan
İenim var. Birisi partinin hep raporda, 100 binden fazla işçinin işten
£ İ Î İ S f ' ?fi° Çikarılması öngörülüyor. Dünya Bankası,
koşullarının kabulü halinde 600 milyon kredi
Işçileri atın,
parayıalın
bütünlüğü sağlamış, tek başlı,
kendi içinde mücadele etmeyen,
programını gerçekleştirmeye ha-
zır bir görünüm gösterememe-
si. Öbürü de belediyelerin hiz-
metlerinin iyi anlatılamamasın-
dan kaynaklanan bir olumsuz
izlenim. Bu ikisi en çok aleyhi-
mizde olan etkiler. Bunlar yüz-
de 20-25 civarında söyleniyor.
Bu araştırmayı yaparken daha
önceki seçimlerde SHP'ye oy
verenlere sordular, geçen sefer
vermiştin bu defa niye vermedi-
niz diye. Bu defa vermedim,
çünkü şu yüzden dediler. Ora-
da en çok gösterdikleri yuzde
20-25 civarında bu iki neden
gösteriliyor. Öbür nedenler çok
daha az. Yüzde 10 ve yüzde
10'dan aşağısında DSP'nin et-
kisi, HEP'ten gelen arkadaşla-
nn seçime kanlmalanmn iyi an-
latılamaması.
— HEP etkisinin yüzde ola-
rak herbangi bir şeyi var mı?
İNÖNÜ — Hayır bu söyledi-
ğim etkilerden çok daha düşük.
Bundan sonra işte kampanyala-
rın iyi yürütülememesi ve kam-
panyadan hoşnutsuzluk. Tabii
soruyorlar niye vermediniz,
kampanya iyi yürütülmedi. Evet
iyi yürütülmedi. işte onlar yüz-
de 5'in altmda. İşte genel baş-
kana mı kızıyorsunuz, o da yuz-
de 5'in altmda. Programda mı
eksiklik var, bunlann hepsi yüz-
de 5'in altında. Öne çıkan iki
neden bu söylediğim iki şey. Ye-
rel yönetimlerdeki hizmetlerin
anlatılamamış olması, öbürü de
parti kendisiyle uğraşmaktan bi-
zimle uğraşmaya vakti olmuyor.
Bu iki neden öne çıkan neden-
ler. Şimdi bunlardan bir tanesi
bence kaçınılmaz bir şey. Yerel
verecek.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Dünya Bankası hükü-
mete KİT'lerde çalışan işçilerin
yaklaşık 80-120 bininin işten çı-
kartılmasını önerdi. Bankanın
KİT raporunda KÎT reformu ile
işsiz kalan işçilere tazminatları-
na ek olarak 18 ay süre ile işsiz-
lik vardımı yapılabileceği belir-
tildi. HUkümetin, KİT reformu
için Dünya Bankası'ndan sağla-
mayı duşünduğu 600 milyon do-
lar tutanndaki krediyi, banka-
nın öne surdüğü koşullan kabul
etmesi durumunda alabileceği
kaydediliyor.
Dünya Bankası'nın hüküme-
te sunduğu KİT raporunda,
"KİTlerin büyük öJçüde gizli iş-
sizligi barındırdığı genclde bili-
niyorsa da özellikle son 5 yd
içinde anlamlı sayida yeni istih-
dam yaratamadıklan da bir ger-
çek. Hatta bu KİT politikalan
nedeniyle gündeme gelen kötü
kaynak dağılımı nedeniyle eko-
nominin genelde istibdam >
ı
arat-
ma kabiliyeti de düşmüstür" de-
niliyor. KİT'lerdeki istihdam so-
rununun çözümü için uygulana-
cak foraıülün de anlatıldığını ra-
porda, KİT'ler üç gruba ayrılı-
yor. Başta Türkiye Taşkömürü
Kurumu (TTK) olmak üzere iyi-
leştirilmeleri olanaksız olan
KIT'Ier sayüarak bunlann bir an
önce tasfiye edilmesi öneriliyor
ve KlT'lerin yüzde 23'ünün.bu
durumda olduğu belirtiliyor.
Rapora göre, tasfiye edilecek
KİT'lerdeki memurlar diğer dev-
let dairelerine kaydırılacak. İş-
çiler ise tazminatları ödenerek
işten çıkarılmış sayılacak.
$İRİNYER7
DEN FİKRETDAĞLIOĞLU
Renan favori1. AYAK: Zayıf grupta Renan,
gunün bankosudur. yeni yeni
düzelen Wind Mill ve Sun Prin-
ces, tabelanm diğer şanslı saf-
kanlandır.
2. AYAK: Son yarışında göz
dolduran Feyyaz ve pistteki gö-
rünümünü beğendiğimiz Engin
2'ye ilk şansı veriyoruz. Hafta
içi hazırlıklarında aşama kay-
deden Alderviş'i bu iki taya ra-
kip olarak görüyoruz. Hafif
kilolu Alara'yı sürprizde öne-
ririz.
3. AYAK: İyi bir form yaka-
layan Muska, sevdiği bu mesa-
fede birinciliğe uzanacaktır.
Sambey, Gültorun ve Tosoğlu
daha sonra düşünülebilir.
4. AYAK: Bu mesafeye yatkın
olan Jocker Dancer ve her ge-
çen gün artan formu ile Papa-
ya arasındaki mücadele, yanşın
birincisini belirleyecektir. İstik-
rarlı yarışlar çıkaran Washing-
ton ve Cloe, tabela yapabilecek
diğer safkanlardır.
5. AYAK: Çok uygun kilosu ile
Muki'ye ilk şansı tanıyoruz. İd-
manlarında iyi görünen Gülen,
kısa mesafeye yatkın olan
Might Dor ile Mandaline surp-
riz yapabilecek isimlerdir.
6. AYAK: Bir koşu gördükten
sonra daha iyi duruma gelen
Hilal 12 favorimizdir. Ağır ki-
lolu Aral ve Boğaziçi'ni rakip
olarak görüyoruz. Son yarışın-
da göz dolduran Mermi'yi
sürprizde öneririz.
TAHMİNLERİMİZ
1. KOŞU: F ( l ) Albeni, P (3)
Gold Bullet, S (4) Taipan.
2. KOŞU: F (1) Renan, P (5)
Windmill, S (2) Bun Princess.
3. KOŞU: F (2) Feyyaz, P (6)
Engin 2, P (1) Alderviş, S (7)
Alana.
4. KOŞU: F (5) Muska, P (7)
Sambey, P (4) Gültorun, S (2)
Tosoğlu.
5. KOŞU:F (2) Jocker Dancer,
P (7) Papaya, P (8) Washing-
ton, S (4) Cloe.
6. KOŞU: F (9), P (1) Gülen,
P (7) Might Dor, S (4) Manda-
lina, S (10) Klara.
7. KOŞU: F (6) Hilal 12, P ( l )
Aral, P (3) Boğaziçi, S (2) Mer-
Yerli ve yabancı özel sermaye-
ye satılarak özelleştirilecek
KİT'lerde de önce işçilerin yüz-
de 25'inin işine son verilecek.
Bir süre daha devletin elinde
bulunması uygun görüien mo-
nopol niteliğindeki KİT'lerden
PTT, TEK ve Denizyollan'nda-
ki işçilerin yüzde 20'sinin, De-
miryolları'ndaki işçilerin ise
yüzde 40'ının işine son verilecek.
Devlet Hava Meydanlan İşlet-
mesi'nde (DHMI) ise şimdilik
istihdam sorunu olmadığı vur-
gulandı.
Raporda, KİT'lerde çalışan
182 bin sözleşmeli personel ile
64 bin geçici işçinin işten çıka-
nlmaları konusunda herhangi
bir sorun olmayacağı, bunlann
tazminat hakkı da bulunmadı-
ğı belirtildi. Ancak tazminat
hakkı olsun ya da olmasın işini
kaybedecek tüm çalışanlara or-
talama 18 ay süre ile işsizlik yar-
dımı yapılması önerildi.
İşten çıkarılacak işçilerin or-
talama 10 yılLk hizmet süreleri
olduğu da belirtilerek bunlara
ödenecek tazminat tutarlannın
7-13 bin dolar civarında değiş-
tiği kaydedildi.
Raporda, işten çıkanlanlann
yerine daha sonra birtakım ka-
liteli elemanlar alınması gereke-
büeceği, ancak buna da 1475 sa-
yılı İş Yasası'run engel oiduğu da
ifade edilerek bu engelin aşılma-
sı için işçinin kendiliğinden işten
ayrıhnasımn teşvik edilebileceği
kaydedildi.
KİT reformu sırasmda işini
kaybeden işçilere tazminatlanna
ek olarak 18 ay süre ile işsizlik
yardımı yapılması ve bu ödeme-
nin kıdem tazminatı hakkı bu-
lunmayan sözleşmeli personeli
de kapsaması önerildi.
İşçinin son aldığı aylığın be-
lirli bir oranı üzerinden verilecek
işsizlik yardımının işçinin kısa
süre sonra yeni işe girmesi halin-
de de toplu o'arak verilebilece-
ği belirtildi.
Eski hükümetler
başansız oldu
Eski hukümetlerin KİT refor-
mu ve özelleştirme uygulamala-
rında başanlı olamadığı da vur-
gulanan raporda uygulamayı
güçleştiren etkenler de şöyle
özetlendi:
"Türkiye'nin KİT'leri tasfiye
etmesi ve satması çabaları siya-
si müdahaleler, teknik sorunlar
ve dış etkenler yüzünden zorlan-
maktadır. Özelleştirmeden en
çok çıkar elde edecek olan ke-
simler, yani vergi ödeyenler ve
tüketiciler ise hem organize de-
ğiller hem de bilgisizler bu ko-
nularda. Sürece dahil diğer ak-
törler ise (işçiler, yöneticiler, po-
tansiyel alıcılar, özel sektör ure-
ticileri ve poütikacılar) bu tas-
fiye ve satış işini olumlu bir ol-
gu olarak görmüyorlar. Siyasi
destek eksikliğinin en çok göriil-
düğü alan ise, hükümetin işten
çıkaraıalar konusuna eğilmek
istememesi ya da egilememesi.
Süreci engelleyen dış faktörler
arasında ise Türk sermaye piya-
sasının sığlığı ve KİT'lerin satı-
şa hazır olmayışları sayılabilir."
hükümetten başka bir gruba
bağlı olamaz. Ama bazı arka-
daşlarımız açıkça soylüyorlar,
açıktan biz şöyle yaptık, biz
böyle diye. Aslında kendilerine
sürekli bir zorluk çıkarıyorlar.
O arkadaşlarımıza vereceğimiz
görevler, ancak sınırlı bir yere
geliyor lcalıyor. Böyle sorumlu
bir görev veremiyorsun. Çünkü
o sorumluluğu yaparken kime
bağlı, onu bilemiyorsunuz. O
açıdan kendilerine iyilik etmi-
yorlar ve dolayısıyla bunu yan-
lış bir şey diye görüyorum. Ya-
ni bir parti hayatında böyle or-
ganize, örgutlu bir muhalefet ve
muhalefette fikir uğruna değil,
iktidara gelmek için, parti için-
de iktidara gelmek için. Tıpkı
başka partili gibi. Göruyoruz,
genel başkan bir şey söylüyor,
enesi gün o gruptan bir arkada-
şımız bir demeç veriyor, bu yan-
lıştır genel başkanın söylediği
diyor. Yani bunu başka partili-
ler yapar, ama aynı partinin in-
sanı bunu basında yapınca, her-
kesi eninde sonunda bıktıran bir
yere getiriyor partiyi. Ama ta-
bii bunlar yanlış anlaşılmasın,
biz buna rağmen hükümetteyiz.
İnanıyorum ki hükümette çok
onemli işler yapıyoruz, yapma-
ya devam edeceğiz. Hükümet
başarıh olacak, çünkü hükümet
ne yapacağını biliyor. Bakanla-
rımız biliyorlar ne yapacaklan-
nı. Partinin böyle bir hastalığı
olması hükümeti etkilemiyor.
StJRECEK
İnönü'den..
(Baştarafı 1. Sayfada)
davranmaya devam ederse, onlara karşı tas-
fiye mekanizmasını işletecekti.
Ama bu yola gitmedi inönü.
Geçen akşam kendisine bunu anımsatın-
ca, şu yanıtı verdi:
"Çünkü kurultaydan yeterince güçlü çıka-
madık.."
Bu yknıttan şu anlam çıkabilir: Bu kez ar-
tık gerçekten ya Baykal gidecekti ya da İnö-
nü'nün kendisi...
•
İnönü'nün havası neydi?
Belki şöyle tanımlanabilir:
— Gaiiptir, bu yolda mağlup...
Neden?
Çünkü hep şu noktaya d/kkati çekiyor
SHP lideri: Seçimi kaybettik, ama iktidar ol-
duk...
Bunun açıklamasını da gülerek şöyle ya-
pıyor:
"Stratejimiz doğruydu, fakat taktik yanlış-
lar yaptığımız için seçimde başansız olduk."
*
SHP açısından 20 Ekim genel seçimleri
gerçekten büyük bir başansızlık oldu.
Şu üç nokta vurgulanabilir:
— Ancak yüzde 20 oyla sandıktan üçün-
cü parti olarak çıkmak...
— iktidar adayı bir sosyal demokrat parti
olarak büyük kentieri, çok büyük oy düşüş-
leriyle kaybetmek.
— İki yıl içinde, üstelik muhalefetteyken
1.5 milyon oy yitirmek... (1987 yılından beri
seçmen sayısında 3,5 milyonluk bir artış ol-
duğu göz önünde tutulduğunda, bu kaybın
anlamı daha iyi anlaşılabilir.)
Bu başarısızljğın pek öyle küçümseneme-
yeceğini Sayın İnönü de kabulleniyor kuşku-
suz. Seçim sonuçlarına ilişkin bir kamuoyu
araştırması yaptırmışlar. SHP'nin yenilgisi-
nin altında yatan nedenlerin en başında, par-
ti içi kavga ile SHP'li belediyelerin başarısız-
lığı geliyormuş. İnönü, bu iki nedenin yüzde
20-25 arasında bir ağırlık taşıdığını söyledi.
Ecevit ve DSP... HEP etkisi... Kötü kam-
panya... Araştırmada bunlann etkisinin faz-
la ağırlık taşımadığı görülmüş.
Sayın İnönü'nün kendi değerlendirmesi-
ne gelince...
Ona göre başarısızlığın temel nedeni parti
içi kavga ve uyumsuzlukta düğümleniyor;
buna bir çare bulmadan, yani iç sorunu çöz-
meden bir yere varılması olanaksız.
Konuşurken bir ara, parti içi çekişmenin
"bıktırıcılığı"ndan da söz etmekten geri
kalmadı.
Erdal İnönü'nün havasına bakılırsa, parti
içinde son bir hesaplaşmaya doğru yol alı-
yor. Kazanırsa devam edecek ve parti içi
uyumu sağlamak için, eğer eski alışkanlık-
larından vazgeçmezlerse, parti içi muhale-
feti tasfiye edecek...
Kazanamazsa, önce hükümetten ayrıla-
cak, sonra da...
•
Evet, SHP bir yol aynmında, önemli bir dö-
nemeçte.
İktidar ortağıdır, ama parti olarak üçüncü
sıraya düşerek çok çarpıcı bir seçim yenil-
gisine uğramıştır. Bunun nedenlerini, niçin-
lerinı kendi içinde serinkanlı biçimde tartma-
sı gerekir.
Bu yalnız kendilerini değil, Türkiye'de de-
mokrasinin geleceğini de yakından ilgilen-
diriyor.
Eriyip erimediğini bilemiyoruz SHP'nin;
ama sosyal demokrasi açısından durumu-
nun çok ciddi olduğu herhalde yadsınamaz.
'Şeytan Rıdvan'a medya
(Baştarafı 1. Sayfada)
lememiş miydin?
O gün uçakta ne çok flaş pat-
larruştı? Ama bir şeyi çözeme-
miştim. Bu sevgi senin futbolu-
na mı, yoksa yanında olan ma-
gazin yildızına mıydı? Fakat bu
kargaşa içinde bir fotoğraf ka-
resi, ki hâlâ durur gözlerimin
içinde. Gülen yüzün...
Hayat hikâyen sayfalarca ya-
zıldı gazetelerde, dergilerde.
Bunları yinelemenin ne yararı
var?
İşte, 1962 yılmda Nazilli'de
dünyaya gözlerini açmışsın. İlk
topla buluşman Nazilli Sümer-
spor. Ardından Muğlaspor. Da-
ha sonra Boluspor ve ilk milli
oluşun...
Şans kuşunun Boğaz'm beyaz
martılanyla birlikte uçuşu: Sa-
nyer.
Yirmi beş yaşının bahannda
mısın? O zaman şimdiye kadar
yaşadıkların kendi hayatındı bir
anlamda. Ama şimdiden sonra.
Ya 1989. Sarıyer'denJFener-
bahçe'ye...
Artık yaşadığın hayat değil,
aldığın paralar, transfer ücreti,
hangi parfümu kullandığın,
hangi yemeği sevdiğin, hangi
kadınlara ilgi duyduğun önem-
li...
Sakatlıklarla örülü bir dünya.
Bir de bu: Otuz yaşında tam on
kez ameliyat oluşun.
Ayakkabı numaranın 39 ol-
duğunu biliyor musun? Araba-
nın markasının BMW olduğu-
nu... Sevdiğin parfümün
Cazz... Arabesk müzik dinlesen
de en çok Tanita Tikaram ve
Bülent Ersoy'u sevdiğini... Bo-
yun 1.72, kilon 63 değil mi? Bir
oğlun var. Adı: Erdi. Bir atın
var. Adı: Limon.
Hayatının bunca jzdüşümü
nice gencin düşlerinin izdüşü-
mü.
Biraz da becerilerinden söz
edelim istersen...
En önemli becerin kısa mesa-
fedeki çabukluğun ve dripling
yapma yeteneğin. Topla buluş-
tuğun zaman aniden yön değiş-
tirip kıvrak ve estetiİc hareket-
lerle yeni seçenekler üretebili-
_ _^ ___ _ yorsun. Bu, rakiplerince marka-
TUTULAM1YORDU — Kısa mesafelerde çok cabuk ve kıvraktı. j ' da zorlaştınyor.
Futbol topu bile onun ne yapacağını kestiremezdi. Bunlar her maçından sonra
Askerlîk
(Baştarafı 1. Sayfada)
minde, Genelkurmay'ın bu ko-
nudaki programlarının gözö-
nünde tutulması gerektiğini ifa-
de ettiler. Yetkililer, bir soru üze-
rine, askerlik süresi indirimin-
den halen askerlik yapanların,
Genelkurmay'ın planlamaları
nedeniyle yararlanamayabile-
ceklerini ifade etttiler. Aynı yet-
kililer, profesyonel askerlik uy-
gulamasının başlamasıyla birlik-
te asker sayısı indiriminin de
gerçekleştirileceğini belirttiler.
Bu uygulamanın, askerlik süre-
sinin kısaitılmasını da olumlu
yönde etkileyerek hızlandınlma-
sını sağlayacağını kaydettiler.
Sakat(Baştarafı 1. Sayfada) ] u ve hü-
kümlü aileleri ile sakatlardan
oluşan göstericıleri tartaklaya-
rak gözaltına almaya çalıştığı
gozlendi.
Yargı adaletsizliğini ve antite-
ror uygulamalarını protesto et-
mek amacıyla gosteri yaptıkla-
rını belirten grup, "Insan onu-
ru işkenceyi yenecek", "İşkence-
Iere son \erilsin" diye slogan at-
tılar. Polisin mudahalesiyle ara-
larında bir sakatın da bulundu-
ğu 6 kişi gözaltına alındı.
AYNADA
Mücap Ofluoğlu
10.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul
Gasp ve hırsızlık olaylan
• İSTANBUL (AA) — Silahlı kişiler, 3 kişiden toplam
19.6 milyon lira gasp ettiler. Bir işyerinden de, 100 milyon
lira değerinde giyim eşyası çalındı. Polis yetkililerinden
alınan bilgiye göre, Mustafa Alaca adlı işadamı, dün
akşam otomobiline binmek için Kadıköy Kozyatağı'ndaki
evinin otoparkına indiği sırada, silahlı iki kişi tarafından
etkisiz hale getirildi. Alaca'nın üzerindeki yaklaşık 18
milyon lira değerindeki döviz ve 300 bin lirasını gasp eden
soyguncular, daha sonra kaçtılar. Bakırköy Bahçelievler'de
dün akşam saatlerinde meydana gelen olayda da, iki
market yarım saat arayla soyuldu. İğde Sokak'taki Kadir
Ali Taşkın'a ait marketten 50 bin lira, Alsancak
Sokak'taki Hasan Kaba'ya ait marketten de, bir milyon
300 bin lira gasp edildi. Her iki olayın da silahlı bir kişi
tarafından gerçekleştirildiği bildirildi. Pendik'te de, Havva
Çolak (17) adlı genç kızın altın künyesi, bıçaklı bir kişi
tarafından gasp edildi.
Tuzla'da ceset bıılıuıdu
• lstanbul Haber Servisi — Tuzla'da sazlıklann arasında
perdelere sarılmış 45 yaşlannda, üzerinde kimlik
bulunmayan bir erkek cesedi bulundu. İhbar üzerine olay
yerine gelen polisler, cesedin 45 yaşlannda olduğu tahmin
edilen bir erkeğe ait olduğunu ve öldürülerek perdelere
sarılmış bir halde sazlıklann arasına atıldığını bildirdiler.
Bulgaristan Turizm Bakanı
IstanbıüVla
• İSTANBUL (AA) — Turizm Bakanı Abdülkadir
Ateş'in resmi konuğu olarak Türkiye'de bulunan
Bulgaristan Turizm Bakanı Dimitrov İvanon Doganov ile
yardımcısı Nadiya Sandalska, dün sabah İstanbul'da bir
Boğaz gezisi yaptılar. Konuklar, daha sonra kentin tarihi
ve turistik yerlerini gezdiler. Konuk Bakan Doganov ile
Bakan Yardımcısı Bayan Nadiya Sandalska,, kaldıkları
Çırağan Palas Otel'den erken saatlerde çıkarak Boğaziçi
Koprusu üzerinden kentin Asya yakasına geçerek Bağdat
Caddesi'ni gezdiler. Konuk heyet daha sonra, Ayasofya
Müzesi'ne gelerek, yetkililerden bilgi aldı.
kaç kez yazıldı?
Sakathklann markajında kaç
yıl doiaşıp durdun?
Her sakatlanışmda medya ba-
şından alıyor sevgi çelengini, her
başarıyla kucaklaşışında alnın-
da sevincin öpücükleri...
Şimdi başından çelengin aiın-
ma zamanı.
Düşüş zamanı...
Eller üzerinden, yerin dibine
geçme zamanı...
Yıllar denk düşmese de yol-
lar aynı kavşağa çıkıyordu. O
yollardan daha önce Turgaylar,
Metinler, CemiIIer de geçmemiş
miydi?
O yol artık antrenman saha-
sına çıkmıyordu. O yol artık gol
koridorunda buluşmuyordu. O
yol artık başannın sokağmdan
geçmiyordu.
Anadolu'nun "münzevi"
yalnızlığı Istanbul'un
"kalabalık" çılgınlığına yenik
mi düşmüştü?
Artık reklam olsun diye gol
atsan da.kimse alkış tutmayacak
sana. Lokantada vereceğin bah-
şiş ikiye, üçe katlanacak. Uçak-
larda yer bulamayacaksın. So-
kaklar sıradan bir yurttaşa ba-
kar gibi bakacak gözlerinin içi-
ne.
Gol atmaktan çok, attırmayı
mı seviyordun?
Bir çalım ustasıydın ama, ne
yazık ki son çalımı medyadan
yemiş oldun.
Üzülme. Senin izini sürecek
daha nice genç var Anadolu'da.
Sahi, adını mı söylemeyi
unuttum. Onu da sen bağışla
demeyeceğim.
Bir "Ş«ytmılık" da ben ya-
pıp, söylüyorum işte:
— Rıdvan Dilmen şimdilik...
12 kişi ölmüştü
Çetînkaya
mağazası
sanıkları
DGM\le
Bakırköy'deki mağaza
yangını olayıyla ilgili oiarak
savcılığa sevk edilen PKK '
destekçisi 18 sanıktan 15'i
üniversite öğrencisi, 3'ü işçi.
İstanbul Haber Servisi — Çe-
tinkaya mağazasına molotof
kokteyli atarak yangın çıkardık-
lan ve 12 kişinin ölümüne, 17 ki-
şinin yaralanmasına neden ol-
dukları gerekçesi ile haklannda
soruşturma açılan 18 kişi dün
DGM savcılığına çıkartıldı. Sa-
mklardan Rojda Duman ve Me-
sut Çoban savcılık tarafından
serbest bıraloldı. Soruşturmamn
uzaması nedeniyle öteki sanık-
lar bugün Devlet Güvenlik Mah-
kemesi Hâkimliği'ne sevk edile-
cekler.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü
tarafından yapılan açıklamada
İstanbul'da yakalanan kişilerin
15'inin üniversite öğrencisi,
3'ünün de işçi olduğu bildirildi.
Açıklamada ayrıca olayla ilgili
olarak 14 kişinin daha arandığı
belirtildi.
Terörle Mücadele Şubesi'nde
ilk sorgulan yapılan sanıklann
bu eylemi Türkiye Cumhuriyeti
sırurlan içerisinde başka bir dev-
let kurmak amacıyia, kırsal
alanda faaliyet gösteren PKK
adlı yasadışı örgüte destek ol-
mak için yaptıklannı itiraf ettik-
leri bildirildi.
Olağanüstü Hal Bölge Valisi
Necati Çetinkaya'nm kardeşine
ait Bakırköy'deki Çetinkaya ma-
ğazasına düzenlenen saldırı ey-
lemine katıldıklan ve organize
ettikleri iddia edilen 18 kişinin
çok sayıda molotof kokteyli ve
pankartlarla birlikte yakalandığı
belirtildi.