25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 OrOAK 1992* HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17 Emönü: Partiye el koymak istîyorlarSayfada) kiinnetM. oevam edeceğini, an- c a k kiş oarak herkesin kendi- i ifade et- ti. İnöma''e yöneltilen sorular ve yanûEaı şöyle: SKPnin, bir yandan eri- diği gecJtesiyle rteştirilmesini, bir ysuAmı da koaJisj onda yer a i a r a t iktdar ortagı olmasını nasaJ dâğedendiriyorsunuz? t N Ö m i J — Par.i iktidara gel- di. İ k t i o r ; gelmet bir parti için hoşa gİL«ı bir olaydır. İktida- ra geldi dt-layısıyia iktidarday- ken hizrae edeliın, yeni şeyler yapadırr. jrogramımızı gerçek- leştîrelira , Önce yaklaşımım öy- le oljnaı . Fabii parti 20 Ekim sonucuıda istediğimiz sonucu almadı. O a d a sonuç hayalkı- nklıgı ycr-atı. İstemediğimiz bir durumda ve onun bir hayli de- ğişmesine ce imkân yok. Bu üç haftalık yeıel seçünlere baktığı- mızda ba-zıdersler de çıktı. Bi- zim hakLunzda da toplamışlar- dı. Bizim lulimiz pek değişme- miş. Onlaru oylan anmış, öbür partileri» aıalmış. İşte bir yer- de Refar Pırtisi kazandı. O bu- yük ilgi aymdınyor, ama hep- sine bakt_rs»ruz, toplam olarak Doğru Yol Partisi var benim gördüğüm kadarıyla, bizimki değişmecıiş işte Lüleburgaz'ı kazandık. îufanlı'yı kazandık, başka yrrlerde oyumuz arttı, bazı yerlerde kazandık. Bakır- köy'de tafoi kaybettik ama za- ten bir ayda oyun değişmesi de kolay bir şe^ değil. O oyun art- ma sabebi dsvam ederek ilerle- di. Dolaytsıyla erimek söz konu- su değil berue. Tabii istediğimiz sonuç olma/ınca, bizim arka- daşlarımızdc kolay üzülmek di- ye bir yaklajun var. Ama ikti- darda olmanuz da tesadüf değil. Bizden başka bir partiyle koa- lisyon yapanadığı için Sayın Demirel bizinle koalisyon yap- tı ve bunu olamlu olarak gördü. Bu da şartlann getirdiği bir so- nuç. Bu durumda öyle görünü- yor ki koalisyon bozuhırsa se- çimegidilir. Başka bir koalisyon düşünülmedi başından itibaren. Tabii bu birinci partinin mese- lesi, ama benim aldığım izlenim o. Çünkü başka partiye gitme- den bizimle konuştular ve baş- tan itibaren daha önce de orta- ya çıkmış olan amaç benzerliği doğrultusunda bir koalisyon protokolü yapıldı. Biliyorsunuz daha 2 sene evvel Meclis'te bir araya gelip bir ortak bildiri ya- yınlamıştık. O zaman, iktidarı seçimlere zorlamak ve ondan sonra da şunları yapmak istiyo- ruz diye. Bu koalisyon protoko- İU de o doğrultuda bir yaklaşım. — Belki seçimi kaybettik, ama iktidara geldik. Bu bir te- sadüf degil diyorsunuz... İNÖNU —Tabii. Bütün mu- halefet dönemimizde parti ku- rulduğundan beri yüriittüğümüz politikanın bir sonucu olarak buraya geldik. Tabii bizim oyu- muzu arttırarak buraya gelme- miz daha iyi olurdu. 20 Ekim'- deki oyumuz daha evvelkinden fazla olsaydı düşünecek bir şey kalmazdı, ama öyle olmadı. Ta- bii o nedenle üzerinde durmak- ta yarar var aslında. Bu halkın değerlendirilmesi, onu anla- makta yarar var. Ama şöyle ve- ya böyle çıkan sonucu en olum- lu şekilde değerlendirmek ve programımızan gerçekleşmesi için bu durumda çalışmak, ben- ce normal davranış bu. — Belediyelerin de anket ça- lışmasına çıkması doğal. Özel- likle büyük kentlerde kaybetti. Özellikle Ankara'da böyle bir sonuç hiç bekienmiyordu. Mu- rat Karayalçın hem karizması olan, her taraftasempati uyan- dıran hem de çaltsan bir arka- daştı. Bu sosyal demokrat bir parti olarak çok üstünde durul- ması gereken bir durum degil nasıl etkiler? Eğer kurultaydan yenik çıkarsanız istifa eder misiniz? tNÖNÜ — Şimdi burada iki üç noktayı ayrı ayrı belirtmek gerekiyor. Bir defa ben şundan rahatsız oluyorum. Kurultayla hükümet arasında bir ilişki ku- rulmaya çalışıhyor. Bence bu yanlış. Öyle bir şey yok. Bizim iktidara gelmemiz stratejimizin sağlamlığı yüzünden. Bu strateji devam ettiği sürece, insanlar de- ğişse de hükümet gene devam eder ve iki parti arasındaki bu ortaklık devam eder. O açıdan ben hükümetin kişiler olarak bi- ze bağlılığı için bir şey söylemek istemiyorum ve hükümet olarak yaptığımız icraatta da aman şu- nu yapalım da kurultayda bize yardıma olsun diye bir şey dü- şünmüyorum. Hiç öyle bir şey aklımızdan geçmiyor. Bu bir in- ce mesele. Ama tabii başka me- seleler de var. Diyorsunuz ki ge- nel başkanlıktan aynlsanız hü- kümette kahr mısınız? Yok kal- mam. Genel başkan olarak seç- mezse beni kurultayımız o za- man hükümette de yer alamam. O yeni genel başkan hükümete girmek istemeyebilir. Aslında girmesi gerekir. Genel başkanın dışarıda kalması sağlıklı bir hal getirmez koalisyon hükümetle- yonetimlerin bir iktidar yıpran- ması getirmesi bence normal. En iyi şartlarda normal. İktidar olmak her zaman birlikte o!ma- yı getirir. Ama biliyoruz ki hiç de iyi şartlar yok. Yani ANAP'- ın program mekanizması tama- men aleyhimize çalıştı ve bilhas- sa bunun üzerinde çalıştık. Ya- ni yerel yönetimlerin hizmette güçlükleri bir defa arttırıldı, mali olanaklar kısılarak ve ya- saJ engeller çıkanlarak. Ondan sonra da televizyonda işte bece- riksizler yapamıyorlar diye. Do- layısıyla iktidar, getirdiği nor- mal aşınmanın ötesinde bir aşın- ma buradan geldi. Bence bunun çaresi yoktu. Başka partilerde o kadar kendi içinde uğraşmak di- ye bir şey yok. Başka partilere öyle bir eleştiri yöneltmiyor va- tandaşlar. O açıdan bence asıl üzerinde durulması gereken şey o. Biz partimizi nasıl başanlı ya- parız. Yerel yönetimler daha iyi çalışsın, iktidarlar daha başan- lı olur. Tabii inşallah olur, ama o tek bir şeye bağlı bir şey de- |il. Fakat öbürü öyle değil. Öbürü partinin bir hastalığı, onu düzeltmemiz lazım. — Nasıl diizelecek? İNÖNÜ — Orası kolay değil ama her zaman söylediğim şe- kilde düzeltecek. Partinin için- mi? tNÖNÜ — Evet, işte ama bir hava oluyor. Televizyonun etki- si, özellikle İstanbul'dan kay- naklanan bir olumsuz hava ol- du. O pek çok başanlı belediye- mizi de etkiledi. Belediyelerimizi ben gezerken görüyordum. Çok başanlı belediye başkanlarımız vardı Belki İstanbul'da da çok başarlı işler yapılıyor aslında. Fakaı büyük şehirde, basının bulunduğu şehirde bir olumsuz havarın kontrol edilemeden or- taya çıkmış olması her tarafa bir ölçtide yansıdı. Bunları söyle- mekten üzülüyorum. Çünkü ben İstanbul Belediyesi'nin de çok yırarh işler yaptığmı biliyo- rum. Çok da zorlukJar altmda. Su meselesinde ne kadar uğraş- tılar, le kadaı zor şartlar altın- da soıuca varıldı. Ama iktidar- da ohyor böyle şeyler. O açıdan beledyelerimiz hakkında söyle- ner» ş«ylere ben o kadar aldırmı- yorun. Her iktidarın başından böyle şeyler geçer. Ama tabii daha yi performans için, daha iyi bişarı için, şimdi daha iyi olajıadanmız var. İktidara gel- me«ia önce gördüğümüz hak- sızlıkan düzeltmeye çalışıyor arkcacaşlar. Devlet ve demokra- siyle laha iyi temas edince gö- rüyonz ki geçmişte muhalefet bel^dyelerine göre iktidar bele- diyelri çok kayınlmış. Bildiği- miz kıyırmalar vardı, bilmedi- gincıiz kayırmalar olduğunu da şimd:görüyoruz. O açıdan bu- numli mücadele edecek ve hak- lca u}gun bir şekilde, önumüz- iefc<i enelerde belediyelerin ba- >ansıiaha iyi ortaya çıkacaktır. Buaıshiç şüphe yok. — vurultay sonucu hükümeti nne. Ister istemez dışandan yö- de böyle bir grubun sürekli mu- netiliyor izlenimi doğar. En bü- halefet yapması ve açıktan mu- halefet yapması yanlış bir iş. Bunu ortadan kaldırmak lazım. — Peki efendim, o zaman bu ikinci neden, yahut da nedenler- den birisi kurultav tartışmasıy- la ortadan kalkacağına daha da öne çıkmış olacak. İNÖNÜ — Evet, ama başka Dünya Bankası çaresi yok. — Peki bir sonuç verecek mi kurultay? İNÖNÜ — Umuyorum, da- ha iyi bir duruma getirecek bizi ya da partiyi. — Baykal'a yine hodri mey- dan diyecek misiniz?. İNÖNÜ — Zaten Sayın Bay- kal az çok ilan etmiş durumda. Genel başkan adayı olduğunu, bugunkü gazetelerde öyle şeyler gördüm. Gerçi tam kesin değil, ama öyle değerlendirmeler gör- düm, kendi açıklamalan da var. Eleştiriyor, şimdiki genel mer- kezi, genel başkanı ve genel baş- kan adayı olarak konuşuyor. Bu yarış yine devam ediyor. Yani benim anlatmaya çalıştığım hep yarış, bu sürekli muhalefet me- selesi. Tabii kurultayda yarış ol- sun, ama kurultayın ötesinde bir sürekli muhalefet olunca ve açıktan bu iş yapılınca, o olmu- yor. Bir iktidar partisi olur, ona muhalefet eden başka partiler olur, ama aynı parti kendi için- deki iktidara açıktan muhalefet eden bir grubu içinde taşırsa, iş- te bu, geçen defa hastalık de- dim, arkadaşlar kızdılar. Ama ben inanıyorum ki bu yanlış bir iş. Bunu yapmakla, bunu de- vam ettirmekle arkadaşlarımız kendilerine de iyilik etmiyorlar. Mesela diyorlar ki bana, niye siz hükümete o gruptan kimseyi al- madınız. Nasıl alırım, bu grup- taki arkadaşların hepsi çok ni- telikli insanlar biliyorum, ama bir grup havası olduğu sürece nasıl alacaksınız? Çünkü aldığı- mız zaman bu arkadaşım o gru- ba bağlı, hükümet içinde olan bir insan, başbakandan veya yük iyi niyetle de öyle olmadı- ğım göstermeye çalışsalar, ileti- şim eksiküğinden en azından sürtüşmeler doğar. Bir müddet sonra dışandan yönetiliyoruz, böyle şey olmaz diye o koalis- yon bozulur. Yeni genel başkan kim olacaksa hükümete girme- si gerekir. — Kamuoyu çalışması yapür- dınız mı? Değerlendirme, yani 20 Ekim'de ainuş olduğunuz so- nucun temel nedenleri? İNÖNÜ — O konuda iki ça- lışma yapıldı. Bunların biri Is- tanbul'da yapıldı, biri de lstan- bul dışındaki ülerde yapıldı. Bü- tün illerde değil, ama pek ço- ğunda yapıldı. Onun özetini ku- rultaya sunacağız. Sonra başka değerlendirmeler de var. Onun için bir kitapçık hazırlıyorlar. O araşürmalarda çıkan şey, en çok ..*,_,. , . , . , . , , , ... .. . ı olumsuz etki yapnuş olan iki iz- KIT'lerle ılgılı olarak hukumete sunulan İenim var. Birisi partinin hep raporda, 100 binden fazla işçinin işten £ İ Î İ S f ' ?fi° Çikarılması öngörülüyor. Dünya Bankası, koşullarının kabulü halinde 600 milyon kredi Işçileri atın, parayıalın bütünlüğü sağlamış, tek başlı, kendi içinde mücadele etmeyen, programını gerçekleştirmeye ha- zır bir görünüm gösterememe- si. Öbürü de belediyelerin hiz- metlerinin iyi anlatılamamasın- dan kaynaklanan bir olumsuz izlenim. Bu ikisi en çok aleyhi- mizde olan etkiler. Bunlar yüz- de 20-25 civarında söyleniyor. Bu araştırmayı yaparken daha önceki seçimlerde SHP'ye oy verenlere sordular, geçen sefer vermiştin bu defa niye vermedi- niz diye. Bu defa vermedim, çünkü şu yüzden dediler. Ora- da en çok gösterdikleri yuzde 20-25 civarında bu iki neden gösteriliyor. Öbür nedenler çok daha az. Yüzde 10 ve yüzde 10'dan aşağısında DSP'nin et- kisi, HEP'ten gelen arkadaşla- nn seçime kanlmalanmn iyi an- latılamaması. — HEP etkisinin yüzde ola- rak herbangi bir şeyi var mı? İNÖNÜ — Hayır bu söyledi- ğim etkilerden çok daha düşük. Bundan sonra işte kampanyala- rın iyi yürütülememesi ve kam- panyadan hoşnutsuzluk. Tabii soruyorlar niye vermediniz, kampanya iyi yürütülmedi. Evet iyi yürütülmedi. işte onlar yüz- de 5'in altmda. İşte genel baş- kana mı kızıyorsunuz, o da yuz- de 5'in altmda. Programda mı eksiklik var, bunlann hepsi yüz- de 5'in altında. Öne çıkan iki neden bu söylediğim iki şey. Ye- rel yönetimlerdeki hizmetlerin anlatılamamış olması, öbürü de parti kendisiyle uğraşmaktan bi- zimle uğraşmaya vakti olmuyor. Bu iki neden öne çıkan neden- ler. Şimdi bunlardan bir tanesi bence kaçınılmaz bir şey. Yerel verecek. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Dünya Bankası hükü- mete KİT'lerde çalışan işçilerin yaklaşık 80-120 bininin işten çı- kartılmasını önerdi. Bankanın KİT raporunda KÎT reformu ile işsiz kalan işçilere tazminatları- na ek olarak 18 ay süre ile işsiz- lik vardımı yapılabileceği belir- tildi. HUkümetin, KİT reformu için Dünya Bankası'ndan sağla- mayı duşünduğu 600 milyon do- lar tutanndaki krediyi, banka- nın öne surdüğü koşullan kabul etmesi durumunda alabileceği kaydediliyor. Dünya Bankası'nın hüküme- te sunduğu KİT raporunda, "KİTlerin büyük öJçüde gizli iş- sizligi barındırdığı genclde bili- niyorsa da özellikle son 5 yd içinde anlamlı sayida yeni istih- dam yaratamadıklan da bir ger- çek. Hatta bu KİT politikalan nedeniyle gündeme gelen kötü kaynak dağılımı nedeniyle eko- nominin genelde istibdam > ı arat- ma kabiliyeti de düşmüstür" de- niliyor. KİT'lerdeki istihdam so- rununun çözümü için uygulana- cak foraıülün de anlatıldığını ra- porda, KİT'ler üç gruba ayrılı- yor. Başta Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) olmak üzere iyi- leştirilmeleri olanaksız olan KIT'Ier sayüarak bunlann bir an önce tasfiye edilmesi öneriliyor ve KlT'lerin yüzde 23'ünün.bu durumda olduğu belirtiliyor. Rapora göre, tasfiye edilecek KİT'lerdeki memurlar diğer dev- let dairelerine kaydırılacak. İş- çiler ise tazminatları ödenerek işten çıkarılmış sayılacak. $İRİNYER7 DEN FİKRETDAĞLIOĞLU Renan favori1. AYAK: Zayıf grupta Renan, gunün bankosudur. yeni yeni düzelen Wind Mill ve Sun Prin- ces, tabelanm diğer şanslı saf- kanlandır. 2. AYAK: Son yarışında göz dolduran Feyyaz ve pistteki gö- rünümünü beğendiğimiz Engin 2'ye ilk şansı veriyoruz. Hafta içi hazırlıklarında aşama kay- deden Alderviş'i bu iki taya ra- kip olarak görüyoruz. Hafif kilolu Alara'yı sürprizde öne- ririz. 3. AYAK: İyi bir form yaka- layan Muska, sevdiği bu mesa- fede birinciliğe uzanacaktır. Sambey, Gültorun ve Tosoğlu daha sonra düşünülebilir. 4. AYAK: Bu mesafeye yatkın olan Jocker Dancer ve her ge- çen gün artan formu ile Papa- ya arasındaki mücadele, yanşın birincisini belirleyecektir. İstik- rarlı yarışlar çıkaran Washing- ton ve Cloe, tabela yapabilecek diğer safkanlardır. 5. AYAK: Çok uygun kilosu ile Muki'ye ilk şansı tanıyoruz. İd- manlarında iyi görünen Gülen, kısa mesafeye yatkın olan Might Dor ile Mandaline surp- riz yapabilecek isimlerdir. 6. AYAK: Bir koşu gördükten sonra daha iyi duruma gelen Hilal 12 favorimizdir. Ağır ki- lolu Aral ve Boğaziçi'ni rakip olarak görüyoruz. Son yarışın- da göz dolduran Mermi'yi sürprizde öneririz. TAHMİNLERİMİZ 1. KOŞU: F ( l ) Albeni, P (3) Gold Bullet, S (4) Taipan. 2. KOŞU: F (1) Renan, P (5) Windmill, S (2) Bun Princess. 3. KOŞU: F (2) Feyyaz, P (6) Engin 2, P (1) Alderviş, S (7) Alana. 4. KOŞU: F (5) Muska, P (7) Sambey, P (4) Gültorun, S (2) Tosoğlu. 5. KOŞU:F (2) Jocker Dancer, P (7) Papaya, P (8) Washing- ton, S (4) Cloe. 6. KOŞU: F (9), P (1) Gülen, P (7) Might Dor, S (4) Manda- lina, S (10) Klara. 7. KOŞU: F (6) Hilal 12, P ( l ) Aral, P (3) Boğaziçi, S (2) Mer- Yerli ve yabancı özel sermaye- ye satılarak özelleştirilecek KİT'lerde de önce işçilerin yüz- de 25'inin işine son verilecek. Bir süre daha devletin elinde bulunması uygun görüien mo- nopol niteliğindeki KİT'lerden PTT, TEK ve Denizyollan'nda- ki işçilerin yüzde 20'sinin, De- miryolları'ndaki işçilerin ise yüzde 40'ının işine son verilecek. Devlet Hava Meydanlan İşlet- mesi'nde (DHMI) ise şimdilik istihdam sorunu olmadığı vur- gulandı. Raporda, KİT'lerde çalışan 182 bin sözleşmeli personel ile 64 bin geçici işçinin işten çıka- nlmaları konusunda herhangi bir sorun olmayacağı, bunlann tazminat hakkı da bulunmadı- ğı belirtildi. Ancak tazminat hakkı olsun ya da olmasın işini kaybedecek tüm çalışanlara or- talama 18 ay süre ile işsizlik yar- dımı yapılması önerildi. İşten çıkarılacak işçilerin or- talama 10 yılLk hizmet süreleri olduğu da belirtilerek bunlara ödenecek tazminat tutarlannın 7-13 bin dolar civarında değiş- tiği kaydedildi. Raporda, işten çıkanlanlann yerine daha sonra birtakım ka- liteli elemanlar alınması gereke- büeceği, ancak buna da 1475 sa- yılı İş Yasası'run engel oiduğu da ifade edilerek bu engelin aşılma- sı için işçinin kendiliğinden işten ayrıhnasımn teşvik edilebileceği kaydedildi. KİT reformu sırasmda işini kaybeden işçilere tazminatlanna ek olarak 18 ay süre ile işsizlik yardımı yapılması ve bu ödeme- nin kıdem tazminatı hakkı bu- lunmayan sözleşmeli personeli de kapsaması önerildi. İşçinin son aldığı aylığın be- lirli bir oranı üzerinden verilecek işsizlik yardımının işçinin kısa süre sonra yeni işe girmesi halin- de de toplu o'arak verilebilece- ği belirtildi. Eski hükümetler başansız oldu Eski hukümetlerin KİT refor- mu ve özelleştirme uygulamala- rında başanlı olamadığı da vur- gulanan raporda uygulamayı güçleştiren etkenler de şöyle özetlendi: "Türkiye'nin KİT'leri tasfiye etmesi ve satması çabaları siya- si müdahaleler, teknik sorunlar ve dış etkenler yüzünden zorlan- maktadır. Özelleştirmeden en çok çıkar elde edecek olan ke- simler, yani vergi ödeyenler ve tüketiciler ise hem organize de- ğiller hem de bilgisizler bu ko- nularda. Sürece dahil diğer ak- törler ise (işçiler, yöneticiler, po- tansiyel alıcılar, özel sektör ure- ticileri ve poütikacılar) bu tas- fiye ve satış işini olumlu bir ol- gu olarak görmüyorlar. Siyasi destek eksikliğinin en çok göriil- düğü alan ise, hükümetin işten çıkaraıalar konusuna eğilmek istememesi ya da egilememesi. Süreci engelleyen dış faktörler arasında ise Türk sermaye piya- sasının sığlığı ve KİT'lerin satı- şa hazır olmayışları sayılabilir." hükümetten başka bir gruba bağlı olamaz. Ama bazı arka- daşlarımız açıkça soylüyorlar, açıktan biz şöyle yaptık, biz böyle diye. Aslında kendilerine sürekli bir zorluk çıkarıyorlar. O arkadaşlarımıza vereceğimiz görevler, ancak sınırlı bir yere geliyor lcalıyor. Böyle sorumlu bir görev veremiyorsun. Çünkü o sorumluluğu yaparken kime bağlı, onu bilemiyorsunuz. O açıdan kendilerine iyilik etmi- yorlar ve dolayısıyla bunu yan- lış bir şey diye görüyorum. Ya- ni bir parti hayatında böyle or- ganize, örgutlu bir muhalefet ve muhalefette fikir uğruna değil, iktidara gelmek için, parti için- de iktidara gelmek için. Tıpkı başka partili gibi. Göruyoruz, genel başkan bir şey söylüyor, enesi gün o gruptan bir arkada- şımız bir demeç veriyor, bu yan- lıştır genel başkanın söylediği diyor. Yani bunu başka partili- ler yapar, ama aynı partinin in- sanı bunu basında yapınca, her- kesi eninde sonunda bıktıran bir yere getiriyor partiyi. Ama ta- bii bunlar yanlış anlaşılmasın, biz buna rağmen hükümetteyiz. İnanıyorum ki hükümette çok onemli işler yapıyoruz, yapma- ya devam edeceğiz. Hükümet başarıh olacak, çünkü hükümet ne yapacağını biliyor. Bakanla- rımız biliyorlar ne yapacaklan- nı. Partinin böyle bir hastalığı olması hükümeti etkilemiyor. StJRECEK İnönü'den.. (Baştarafı 1. Sayfada) davranmaya devam ederse, onlara karşı tas- fiye mekanizmasını işletecekti. Ama bu yola gitmedi inönü. Geçen akşam kendisine bunu anımsatın- ca, şu yanıtı verdi: "Çünkü kurultaydan yeterince güçlü çıka- madık.." Bu yknıttan şu anlam çıkabilir: Bu kez ar- tık gerçekten ya Baykal gidecekti ya da İnö- nü'nün kendisi... • İnönü'nün havası neydi? Belki şöyle tanımlanabilir: — Gaiiptir, bu yolda mağlup... Neden? Çünkü hep şu noktaya d/kkati çekiyor SHP lideri: Seçimi kaybettik, ama iktidar ol- duk... Bunun açıklamasını da gülerek şöyle ya- pıyor: "Stratejimiz doğruydu, fakat taktik yanlış- lar yaptığımız için seçimde başansız olduk." * SHP açısından 20 Ekim genel seçimleri gerçekten büyük bir başansızlık oldu. Şu üç nokta vurgulanabilir: — Ancak yüzde 20 oyla sandıktan üçün- cü parti olarak çıkmak... — iktidar adayı bir sosyal demokrat parti olarak büyük kentieri, çok büyük oy düşüş- leriyle kaybetmek. — İki yıl içinde, üstelik muhalefetteyken 1.5 milyon oy yitirmek... (1987 yılından beri seçmen sayısında 3,5 milyonluk bir artış ol- duğu göz önünde tutulduğunda, bu kaybın anlamı daha iyi anlaşılabilir.) Bu başarısızljğın pek öyle küçümseneme- yeceğini Sayın İnönü de kabulleniyor kuşku- suz. Seçim sonuçlarına ilişkin bir kamuoyu araştırması yaptırmışlar. SHP'nin yenilgisi- nin altında yatan nedenlerin en başında, par- ti içi kavga ile SHP'li belediyelerin başarısız- lığı geliyormuş. İnönü, bu iki nedenin yüzde 20-25 arasında bir ağırlık taşıdığını söyledi. Ecevit ve DSP... HEP etkisi... Kötü kam- panya... Araştırmada bunlann etkisinin faz- la ağırlık taşımadığı görülmüş. Sayın İnönü'nün kendi değerlendirmesi- ne gelince... Ona göre başarısızlığın temel nedeni parti içi kavga ve uyumsuzlukta düğümleniyor; buna bir çare bulmadan, yani iç sorunu çöz- meden bir yere varılması olanaksız. Konuşurken bir ara, parti içi çekişmenin "bıktırıcılığı"ndan da söz etmekten geri kalmadı. Erdal İnönü'nün havasına bakılırsa, parti içinde son bir hesaplaşmaya doğru yol alı- yor. Kazanırsa devam edecek ve parti içi uyumu sağlamak için, eğer eski alışkanlık- larından vazgeçmezlerse, parti içi muhale- feti tasfiye edecek... Kazanamazsa, önce hükümetten ayrıla- cak, sonra da... • Evet, SHP bir yol aynmında, önemli bir dö- nemeçte. İktidar ortağıdır, ama parti olarak üçüncü sıraya düşerek çok çarpıcı bir seçim yenil- gisine uğramıştır. Bunun nedenlerini, niçin- lerinı kendi içinde serinkanlı biçimde tartma- sı gerekir. Bu yalnız kendilerini değil, Türkiye'de de- mokrasinin geleceğini de yakından ilgilen- diriyor. Eriyip erimediğini bilemiyoruz SHP'nin; ama sosyal demokrasi açısından durumu- nun çok ciddi olduğu herhalde yadsınamaz. 'Şeytan Rıdvan'a medya (Baştarafı 1. Sayfada) lememiş miydin? O gün uçakta ne çok flaş pat- larruştı? Ama bir şeyi çözeme- miştim. Bu sevgi senin futbolu- na mı, yoksa yanında olan ma- gazin yildızına mıydı? Fakat bu kargaşa içinde bir fotoğraf ka- resi, ki hâlâ durur gözlerimin içinde. Gülen yüzün... Hayat hikâyen sayfalarca ya- zıldı gazetelerde, dergilerde. Bunları yinelemenin ne yararı var? İşte, 1962 yılmda Nazilli'de dünyaya gözlerini açmışsın. İlk topla buluşman Nazilli Sümer- spor. Ardından Muğlaspor. Da- ha sonra Boluspor ve ilk milli oluşun... Şans kuşunun Boğaz'm beyaz martılanyla birlikte uçuşu: Sa- nyer. Yirmi beş yaşının bahannda mısın? O zaman şimdiye kadar yaşadıkların kendi hayatındı bir anlamda. Ama şimdiden sonra. Ya 1989. Sarıyer'denJFener- bahçe'ye... Artık yaşadığın hayat değil, aldığın paralar, transfer ücreti, hangi parfümu kullandığın, hangi yemeği sevdiğin, hangi kadınlara ilgi duyduğun önem- li... Sakatlıklarla örülü bir dünya. Bir de bu: Otuz yaşında tam on kez ameliyat oluşun. Ayakkabı numaranın 39 ol- duğunu biliyor musun? Araba- nın markasının BMW olduğu- nu... Sevdiğin parfümün Cazz... Arabesk müzik dinlesen de en çok Tanita Tikaram ve Bülent Ersoy'u sevdiğini... Bo- yun 1.72, kilon 63 değil mi? Bir oğlun var. Adı: Erdi. Bir atın var. Adı: Limon. Hayatının bunca jzdüşümü nice gencin düşlerinin izdüşü- mü. Biraz da becerilerinden söz edelim istersen... En önemli becerin kısa mesa- fedeki çabukluğun ve dripling yapma yeteneğin. Topla buluş- tuğun zaman aniden yön değiş- tirip kıvrak ve estetiİc hareket- lerle yeni seçenekler üretebili- _ _^ ___ _ yorsun. Bu, rakiplerince marka- TUTULAM1YORDU — Kısa mesafelerde çok cabuk ve kıvraktı. j ' da zorlaştınyor. Futbol topu bile onun ne yapacağını kestiremezdi. Bunlar her maçından sonra Askerlîk (Baştarafı 1. Sayfada) minde, Genelkurmay'ın bu ko- nudaki programlarının gözö- nünde tutulması gerektiğini ifa- de ettiler. Yetkililer, bir soru üze- rine, askerlik süresi indirimin- den halen askerlik yapanların, Genelkurmay'ın planlamaları nedeniyle yararlanamayabile- ceklerini ifade etttiler. Aynı yet- kililer, profesyonel askerlik uy- gulamasının başlamasıyla birlik- te asker sayısı indiriminin de gerçekleştirileceğini belirttiler. Bu uygulamanın, askerlik süre- sinin kısaitılmasını da olumlu yönde etkileyerek hızlandınlma- sını sağlayacağını kaydettiler. Sakat(Baştarafı 1. Sayfada) ] u ve hü- kümlü aileleri ile sakatlardan oluşan göstericıleri tartaklaya- rak gözaltına almaya çalıştığı gozlendi. Yargı adaletsizliğini ve antite- ror uygulamalarını protesto et- mek amacıyla gosteri yaptıkla- rını belirten grup, "Insan onu- ru işkenceyi yenecek", "İşkence- Iere son \erilsin" diye slogan at- tılar. Polisin mudahalesiyle ara- larında bir sakatın da bulundu- ğu 6 kişi gözaltına alındı. AYNADA Mücap Ofluoğlu 10.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul Gasp ve hırsızlık olaylan • İSTANBUL (AA) — Silahlı kişiler, 3 kişiden toplam 19.6 milyon lira gasp ettiler. Bir işyerinden de, 100 milyon lira değerinde giyim eşyası çalındı. Polis yetkililerinden alınan bilgiye göre, Mustafa Alaca adlı işadamı, dün akşam otomobiline binmek için Kadıköy Kozyatağı'ndaki evinin otoparkına indiği sırada, silahlı iki kişi tarafından etkisiz hale getirildi. Alaca'nın üzerindeki yaklaşık 18 milyon lira değerindeki döviz ve 300 bin lirasını gasp eden soyguncular, daha sonra kaçtılar. Bakırköy Bahçelievler'de dün akşam saatlerinde meydana gelen olayda da, iki market yarım saat arayla soyuldu. İğde Sokak'taki Kadir Ali Taşkın'a ait marketten 50 bin lira, Alsancak Sokak'taki Hasan Kaba'ya ait marketten de, bir milyon 300 bin lira gasp edildi. Her iki olayın da silahlı bir kişi tarafından gerçekleştirildiği bildirildi. Pendik'te de, Havva Çolak (17) adlı genç kızın altın künyesi, bıçaklı bir kişi tarafından gasp edildi. Tuzla'da ceset bıılıuıdu • lstanbul Haber Servisi — Tuzla'da sazlıklann arasında perdelere sarılmış 45 yaşlannda, üzerinde kimlik bulunmayan bir erkek cesedi bulundu. İhbar üzerine olay yerine gelen polisler, cesedin 45 yaşlannda olduğu tahmin edilen bir erkeğe ait olduğunu ve öldürülerek perdelere sarılmış bir halde sazlıklann arasına atıldığını bildirdiler. Bulgaristan Turizm Bakanı IstanbıüVla • İSTANBUL (AA) — Turizm Bakanı Abdülkadir Ateş'in resmi konuğu olarak Türkiye'de bulunan Bulgaristan Turizm Bakanı Dimitrov İvanon Doganov ile yardımcısı Nadiya Sandalska, dün sabah İstanbul'da bir Boğaz gezisi yaptılar. Konuklar, daha sonra kentin tarihi ve turistik yerlerini gezdiler. Konuk Bakan Doganov ile Bakan Yardımcısı Bayan Nadiya Sandalska,, kaldıkları Çırağan Palas Otel'den erken saatlerde çıkarak Boğaziçi Koprusu üzerinden kentin Asya yakasına geçerek Bağdat Caddesi'ni gezdiler. Konuk heyet daha sonra, Ayasofya Müzesi'ne gelerek, yetkililerden bilgi aldı. kaç kez yazıldı? Sakathklann markajında kaç yıl doiaşıp durdun? Her sakatlanışmda medya ba- şından alıyor sevgi çelengini, her başarıyla kucaklaşışında alnın- da sevincin öpücükleri... Şimdi başından çelengin aiın- ma zamanı. Düşüş zamanı... Eller üzerinden, yerin dibine geçme zamanı... Yıllar denk düşmese de yol- lar aynı kavşağa çıkıyordu. O yollardan daha önce Turgaylar, Metinler, CemiIIer de geçmemiş miydi? O yol artık antrenman saha- sına çıkmıyordu. O yol artık gol koridorunda buluşmuyordu. O yol artık başannın sokağmdan geçmiyordu. Anadolu'nun "münzevi" yalnızlığı Istanbul'un "kalabalık" çılgınlığına yenik mi düşmüştü? Artık reklam olsun diye gol atsan da.kimse alkış tutmayacak sana. Lokantada vereceğin bah- şiş ikiye, üçe katlanacak. Uçak- larda yer bulamayacaksın. So- kaklar sıradan bir yurttaşa ba- kar gibi bakacak gözlerinin içi- ne. Gol atmaktan çok, attırmayı mı seviyordun? Bir çalım ustasıydın ama, ne yazık ki son çalımı medyadan yemiş oldun. Üzülme. Senin izini sürecek daha nice genç var Anadolu'da. Sahi, adını mı söylemeyi unuttum. Onu da sen bağışla demeyeceğim. Bir "Ş«ytmılık" da ben ya- pıp, söylüyorum işte: — Rıdvan Dilmen şimdilik... 12 kişi ölmüştü Çetînkaya mağazası sanıkları DGM\le Bakırköy'deki mağaza yangını olayıyla ilgili oiarak savcılığa sevk edilen PKK ' destekçisi 18 sanıktan 15'i üniversite öğrencisi, 3'ü işçi. İstanbul Haber Servisi — Çe- tinkaya mağazasına molotof kokteyli atarak yangın çıkardık- lan ve 12 kişinin ölümüne, 17 ki- şinin yaralanmasına neden ol- dukları gerekçesi ile haklannda soruşturma açılan 18 kişi dün DGM savcılığına çıkartıldı. Sa- mklardan Rojda Duman ve Me- sut Çoban savcılık tarafından serbest bıraloldı. Soruşturmamn uzaması nedeniyle öteki sanık- lar bugün Devlet Güvenlik Mah- kemesi Hâkimliği'ne sevk edile- cekler. İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada İstanbul'da yakalanan kişilerin 15'inin üniversite öğrencisi, 3'ünün de işçi olduğu bildirildi. Açıklamada ayrıca olayla ilgili olarak 14 kişinin daha arandığı belirtildi. Terörle Mücadele Şubesi'nde ilk sorgulan yapılan sanıklann bu eylemi Türkiye Cumhuriyeti sırurlan içerisinde başka bir dev- let kurmak amacıyia, kırsal alanda faaliyet gösteren PKK adlı yasadışı örgüte destek ol- mak için yaptıklannı itiraf ettik- leri bildirildi. Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necati Çetinkaya'nm kardeşine ait Bakırköy'deki Çetinkaya ma- ğazasına düzenlenen saldırı ey- lemine katıldıklan ve organize ettikleri iddia edilen 18 kişinin çok sayıda molotof kokteyli ve pankartlarla birlikte yakalandığı belirtildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear