18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3UĞUSTOS 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/7 RBİM Ramko 5. yılında I kltiir Servisi — Ramko Sanat Galerisi, kuruluşunun 5. yanı kutlamaya hazırlanıyor. Ramko'nun 25 ekimde açaağı kuruluş yıldönümü sergisinde Bernard Buffet, Sahdor Dali, Dufy, Max Ernst, Alberto Giacometti, Ferand L'eger, Amadeo Modigliani, Pablo Picasso, Serp Poliakoff, Renoir gibi ünlü sanatçıların yapıtlan yer üacak. Sözkonusu resimler daha sonra Paris'te serçienecek ve Cenevre'de açık arttırmaya çıkarılacak. Raiko Sanat Galerisi sahibi Nahit Kabakçı, yıldönümü sergsinin haarlık çalışmalarını Isviçre'de yapacak. Düryanın önde gelen müzayede kuruluşlarından Gatus'nün Türkiye "correspondanf'ı Kabakçı, Ramko ile Gahıs'nün Türkiye'deki işbirliğinin amacımn Türk resim piyssasının gelişimine olumlu katkıda bulunmak ve resfaseverlerin yanı sıra resim yatırımcılanna da doğru yöme etkiler yapabilmek olduğunu söyledi. (Fotoğraf: Benard Buffet, tuval üzerine yağlıboya, 1964) DERGİ Argos'ta Viyana modası 1 • Kiltür Servisi — Argos'un eylül 1991 tarihli 37. sayısında Avusturya-Macaristan tmparatorluğu döneminden 1930'lara Viyana modası görsel ağuiıkh bir < konu olarak irdeleniyor. Ahmet Cemal'in tanıtım yazısıyla başlayan bölüm, Viyana atölyelerinde - gerçeicleştirilmiş kreasyonlara yer verdiği gibi ünlü ' ressamlann giysi ve aicsesuar çizimlerini de kapsıyor. Argos'un bu sayısında aynca bir başka ana konu olarak • Fransız şairi Arthur Rimbaud islenmekte. Rimbaud'nun toplu yapıtını dilimize çeviren Ozdemir lnce"nin şairin yaşamını ve sanatmı açımlayan yazüanyla birlikte Stefan ' Zweig'ın Rimbaud ile ilgili bir denemesi yer almış. Derginin söyleşi bölümünde Selim tleri, Engin Ayça'nm 1 ikinci fılmi "Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu" dolayısıyla Engin Ayça, Türkân Şoray, Gülsen Tlıncer'le fılmi ' tartışıyor. Selçuk Baran'ın uzun öyküsü "Sen, Ben ve Diğerleri", Füsun Akatlı'nın denemesi, Kaya özsezgin'in "Stuttgart tzlenimleri" derginin öteki ürünleri arasmda. (Araştınna bölümünde ise Bülent Aksoy unutulmuş bir müzik ustasını, Türk müziğine büyük hizmeti geçmiş ,'iaham tzak Algazi Efendi'yi gündeme getiriyor; yapıtlannı, yaşamını, plaklarını geniş bir perspektiften inceliyor. (Fotoğraf: Horoz ve tilki bezekli, kadifeden Idrape giysili, şapkalı kadın, 1896). SINEMA/AriLLÂ DORSAY LOKANTA • BAR J A Z Z C L U B * C A F E CUMA-C.TESI 3O-31 Ağustos 1991 "NAİMA'YA VEDA JAMSESSION'LARI Açüdığı tarihten itibaren tüm müzisyen ve cazseverlerin gösterdiği ilgiye teşekkür ederim. Selim Selçuk ARNAVUTKOY DERESİ SOKAK NO 1 l f c ARN6VUTK0V Rez. 163 05 78 130 21 87 • 140 84 74 SEPETÇILER KASRI TOXO/, BAITDA CİTAR ve GÜLBENİZ (Perş -Cuma-C tesi) 20.00-23.00 2000-01.00 arası Bıldırcın ızgara SEPETÇH.ER KASRI Sarayûurnu Adaıar vapur Iskelesı vanı TEL511 35 05 MODA II AN CAFKIIAI Yeniden ud eşliğinde eski tstanbul şarkılarında Güney'den esintiler Moda Cafl No 239 Tel 345 84 74-349 12 01 BOĞAZDAYAZI Terasımızd KEDİ BAR Ikramlarırmz »azar Mant, P tesı Ça 3eces« IşHöTiDe çorDası Ka'ak;! Ka'Sısı ARNAVUTKOY Tel 163 32 34 Lino Brocka'nın son fılmi 'Özgürlük Savaşçıları* Filipinler'de kaçak çekilmişti Kelle koltukta özgürlükOzg#rl*k Savaşçıları (Les Insoumis) / Yönetmen: Lino Brocka / Senaryo: Jose P. Lacaba / Görüntü: Rody Lacap / Müzik: Hugo Crocetti, Hubert Bougis / Oyuncular: Phillip Salvador, Dina Bonnevie, Gina Alajar, Benbol Hoco, Ginnie Sebrino, Abbo de la Cruz / Bir Fransız - Filipin yapımı / 95 dakika. (Beyoğlu Beyoğlu, Kadıköy Moda.) IİBO Brocka, Üçuncü Dün- ya sinemacılannın önde gelen adlanndan biri, FüipinleT'in So- lanas'ı veya Ydnuu Güney'iydi. Ülkesinde geçerli olan "tür sineması" kalıpları içinde yü- renkli, gözupek fılmler yaptı. "Özgürlük Savaşçılan" ise saf siyasal sinemaya bir dönüş, san- ki Filipinler'de olup bitenlere karşı bir çığlık, bir manifesto idi. Yeni bir filme hazırlarurken gizemli bir "trafik kazas»"nda öldü. tşte "Özgürlük Savaşçıla- n " , onun Cannes 1989'da gös- terilen bu son Fılmi. Film, Filipınler'in devrik dik- tatörü Markos rejimi altında 8 yıl içeride kaldıktan sonra çı- kan, eski rahip Jimmy Corden'- in odak noktası olduğu bir se- rüveni anlatıyor. Din adamlı- ğından eylem adamhğma geç- meyi seçmiş olan Jimmy, ülke- sine Aquino yönetimiyle birlik- te gelen "özgürlük" havasıyla, demokrasiye geçiş umutlanyla, tüm vatandaşlan gibi mutludur. Militanlık günlerinde sevdiği Esper'i bulur, onun küçük oğ- lunun kendi oğlu olduğunu öğ- renir. Ama genç adam bu arada ev- lenmiştir, kansından bir çocuk da beklemektedir. Ne var ki ül- kede, özellikle başkent Manila'- dan uzaktaki kırsal kesimde ci- nayetler, baskı ve terör suregit- mektedir. Bu ölüm ve kıyım ül- kesinde, faşist vurucu güçler oluşturmuş birlikler, hükümete yardım etmek, "asileri bastır- mak", "rejimi korumak" gibi gerekçeler altında köyleri bas- makta, adam öldürmekte, kit- lesel kıyımlar gerçekleştirmekte- dir. Ulkede olup bitenlere karşı SİYASAL-BELGESEL FİLM— Phillip Salvador, Dina Bonnevie ve Gina Alajar'ın başrollerini paylastıklan "Özgürlük Savaşçıla- rı", 'sanat için sanat' amacımn dışında, siyasal-belgesel bir film örnegi. cıkan kisiler, örgütler ve kurum- lar, insan hakları dernekleri de vardır, bunların da televizyon- da yayımlanan acıkoturumlan, basın konferanslan, uluslararası girişimleri ve baskı mekanizma- lan vardır. Ama kaba güç ve çıplak cinayetler sürüp gitmek- tedir. Bir dizi acıü olaydan son- ra, Jimmy de klasik serüvenle- rin duraksamalı başkişileri gibi yeniden "silahı kuşanıp" eyle- me geçmeyi deneyecektir. "Özgürlük Savaşçılan", bir bölümü Ulttslanuası Af Örgü- tü'nün kayıtlanndan derlenmiş gerçek olaylardan yola çıkan, Filipinler'de izin füan alınmak- sızın "kaçak olarak" çekilmiş, Fransız sermaye ve teknik yar- dımıyla oluşturulmuş bir füm. (Ne var ki Fransızlar sonradan fılmin sahipliğini kabul etme- mişler ve film, ortada "vatan- sız" kalmış). Brocka, günümüz Filipinle- ri'ndeki toplumsal / siyasal pa- noramayı belirlemek gibi guç bir işi bir filme sığdırmayı de- nerken biraz da kaçırulmaz ola- rak siyasal-melodramların bili- nen klişelerine başvurmadan edememiş; düşünceyle eylem, banşçüıkla silahlı mücadele ara- sında duraksayan kahraman, eski ve yeni aşklar arasında iki- lem, araya giren ve fılmi yer yer oldukça yavaşlatan aile sorun- ları, vb... Filmin sinemasal an- latım yönünden de yenileyici ve arastırmacı bir yam olduğu söy- lenemez. Ama tüm bunlar, "Özgürlük SavaşcılarT'nın heyecan verici ve çok önemli bir film olması gerçeğini değiştirmiyor. Çünkü karşımızda, sinemanın bir eğ- lencelik, bir vakit geçirme ara- cı olarak kullanılmasının veya "sinema için sinema" (sanat için sanat) amacımn dışında, tü- müyle bir siyasal belgesel veya bir manifesto-film oluşturan bir örnek var. Üstelik tıpkı vaktiy- le Miguel Littin'in, Ülkesinde, Şili'de Pinochet rejimi altında çektiği film gibi, "düşman" bir yönetim altmda gizli olarak, ya- sadışı olarak, -kelle koltuğa alı- narak çekilmiş bir füm var. "Özgüriük Savaşçılan" biz- lere, çağımızın henüz yok ede- mediği hastalıklan anımsatıyor, yarayı deşiyor, irini akıtıyor. Geri kalmış ülkelerde her tür re- jün ve yönetim altında kendi varlığını doğrulamayı bilen ilkel ve kıyıcı kaba gücü, bir dönem- de "kızıllann" yanında yer al- mış olsalar da"devrim için" sa- vaşmış bulunsalar da bu kez tü- müyle karşı safta yer almaktan çekinmeyen baskıcı terorizm militanlanmn marifetlerini, po- litik amactan çok, toplumda ay- dın ve aydınlık olarak gördük- leri her şeye karşı duyduklan hastahkiı öfkeyi bastıramayan ve bu patolojik nefretlerini an- cak ölüm kusan eylemlerle gide- rebilen vurucu örgütleri sergili- yor. özgürlük ve demokrasi getir- me savıyla gelen ve.ardmda ki- mi zaman kanlı diktatörlukler bırakan yeni rejimlerin bile ge- ri kalmış bir ülkede nasıl hemen yozlaşabildığini ve toplumları bu gibi gerici öğelerden temiz- lemenin sanılandan çok daha fazla zaman alabileceğini anım- satıyor. Ve çağımızda kimi ül- kelerde hâlâ insan haklarırun nasıl ayaklar altına almabildiği- ni, insanlann nasıl korkunç ve inanılmaz bireysel ve kitlesel ölümlere, işkencelere, kıyımla- ra uğratılabüdiklerini gösteri- yor. Buyurgan komünizm yıkıldı, evet. Peki ya kaba güç, halka karşı yaratılan terör, sırtım dev- lete dayayarak gerçekleştirilen cinayetler, kıyımlar? Peki ya fa- şizm! O da tümüyle yıkıldı, yok oldu, yok edilebildi mi? Buyur- gan komünizmin yıkılışına bun- ca bayram edenlerin bu sorula- n da sormalan ve dünyamızm gerçek ve evrensel bir bayrama ulaşmada daha alması gereken çok yol olduğunu anımsamala- n gerekir. Işte "Özgürlük Savaşçüan", bizlere bu soruları ve bu gerçek- leri anımsatan bir film olarak, insanlığm geleceğine karşı ilgi duyan herkesce görülmeyi hak eden bir yapım gibi gözüküyor. Doğallıkla bu ilgi "Ninja Kap- lumbağalar" veya "Çıplak Si- lah"ın uyandırdığı ilgi düzeyi- ne ulaşamayacak. Ama kendisi de benzer sorunları yaşamış ve bir ölçüde yaşayan bir ülkede, bu filmin küçük bir salonda viz- yonunu uzatıp seslenebileceği en son seyirciye dek ulaşabilmesi, bizce ideal olurdu. (Oysa filmin şimdilik en son 6 Eylül Cuma'- ya dek gösterimde kalacağını anımsatalım). 'Çıplak Silah 2.5'Leslie Nielsen ve George Kennedy'yi bir araya getiriyor Aşk, politika ve bol kahkahaÇıplak Sllah Iki Boçnk (Naked Gun 2,5 - The Smell of Fear) / Yönetmen: David Zucker / Senaryo: D. Zucker, Pat Proft / Görüntü: Robert Stevens / Müzik: Ira Nevvborn / Oyuncular: Leslie Nielsen, Priscilla Presley, George Kennedy, O. J. Simpson, Robert Goulet, Richard Griffıths / Bir Paramount (UİP) fılmi (Atlas, Kent, Süreyya, Bakırköy 74, Şafak, Ankara Metropol, Adana An). Becerikli polis teğmeni Frank Drebin, bir onceki "Çıplak Si- lah"ta kaldığı yerden serüveruj- rini sürdurür. önceki fılmde Beyrut'taki bir toplantıyı basıp Humeyni, Gorbaçov, İdi Amin ve Yaser Arafat'a tatsız dakika lar yaşatan bu beceriksizler kra- b, bu kez hışmını uluslararası platformdan ulusal düzeye in- dirmiş ve hedef olarak da özel- likle Barbara Bush'u almış gibi- dir. Eski sevgilısi Jane Spencer'ı yeniden tavlamayı denerken, onun yeni sevgilisi olarak karşı- sına çıkan yakışıkh ve şüpheli Habsburg'un ilişkili olduğu bir komployu da ortaya çıkarmayı dener kahramanımız Frank Dre- bin. ABD yönetiminin ügiyle kar- şıladığı yeni bir enerji politika- sı, Habsburg'un başında bulun- duğu bir işadamı grubuna cid- di zarar verecektir. Böylece Frank Drebin, aşkla poliükanın atbaşı gittiği bir seriıvene atıhr... NIELSEN'IN DÖNÜŞÜMİJ— Ciddi dram ve seniven filmleriyle tanınan Leslie Nielsen, "Çıplak Silah 1" ve "Çıplak Silah Iki Buçuk" filmleriyle bir güldüru oyuncusuna dönuştu. Leslie Nielsen- ın yam sıra George Kennedy de filmde rol alıyor. Şu özetin elbette "Çıplak Si- lah tki Buçuk" üzerine gerçek bir fikir vermesine olanak yok. Çünkü konu, ZAZ grubu ve bu kez fılmi tümüyle yuklenen Da- vid Zucker için Hitchoock'un ünlü "Mac Gnffin"i gibi sade- ce bir "bahane", bir "vesüe", ZAZ usulu "gülütleri" üst üste yığmak için bir çıkış noktasıdır. Ekibin birlikte hazırladığı "Police Squad" adlı TV güldü- rü dizisinin mirasını yemeyi sür- dürmektedir, kendisi de bir sine- ma dizisine dönüşmekte olan 'Çıplak Silah" fılmleri... Ve bu- nun için ZAZ grubunun yeni öncüsü olduğu bir tür tipik Amerikan mizah anlayışının, Amerikan kolej esprileri, Ame- rikan politik yaşamından espri- ler (Cumhuriyetçi-Demokrat çe- kişmesine yapüan sürekli atıf- lar), sinema türlerine ve klasik- lerine göndermeler, özellikle "absurd"e dayalı bir güldüru, sözlu espriyle görsel gülütleri A lecBaldwin veKim Basinger dört kez evlenip boşanan bir çifti canlandırıyorlar Birlikte de olmuyor ayrı da Bir Aşk^ Dört Ntkâh (The Marrying Man) / Yönetmen: Jerry Rees / Senaryo: Neil Simon / Görüntü: Donald Thorin / Müzik: David Newman / Oyuncular: Kim Basinger, Alec Baldvvin, Robert Loggia, Elizabeth Shue, Armand Assante, Paul Reiser / Bir Buena Vista yapımı (Emek, Kadıköy, Reks, Çemberlitaş Şafak, Ankara Akün, tzmir tzmir). Neil Simon'un damgası, bir kez daha çağ- daş ABD'de orta sınıf insanlarının yalnız- lıklanna, iletişimsizliklerine, kadın-erkeğin birlikte de ayn da olamayışlanna yumuşak bir bakış, ama amansız bir sergileme geti- nelerinde) iyi bir yorumcu. rır. 1940'ların Amerikası'nda biı Hollywood krahnın güzel kınyla, babasının karşı çıkı- şına rağmen evlenmek uzere olan genç ve zengin bir adam, "bekârlığa veda" gecesin- de bir Las Vegas batakhanesinde karşısına çıkan sanşına "takılır." Bu, ikisinin de ya- şamlarım altüst eden ve birçok kez evlenip aynlmalara dönüşen bir uzun öykünün baş- langıcıdır. Hoş bir öykünün beklendiği kadar hoş ve parlak bir güldurüye dönüşemeyen fil- mi. Alec Baldwin, gittıkçe parlayan yetenek- li bir oyuncu. Kim Basinger ise seyri her za- man zevk olan çekici bir kadın, oyuncudan çok "star"a yakm bir kişilik ve (şarkı sah- Ama filmin verdiği "çok başanlı olama- yan güldüru" izlenimi asbnda tümüyle yan- lış olmasın? Çünkü, trajik bir sonu son an- da önlese de tum final, aslında bir güldüru değil, bir tür onulmaz aşk, bir sıradışı tut- ku biçiminde ortaya çıkan bir dram izlemiş olduğumuzu düşunduren bir nıtelik alıve- riyor. Ve "Bir Aşk Dört Nikâh"ın başka bir gözle, ciddi bir tutku öyküsü olarak izlen- mesi gereğini ortaya koyuyor. O zaman, bel- ki bir ilk filmin getirdiği tüm tutukluluğu- na ve ton farkhlıklanna karşın.fılm belki de dokunaklı bir dram, bir çağdaş "Kadın ve Kuklası" öyküsüne donüşuyor. eşit duzeyde kullanan ve Ame- rikan vodvil, fars ve bulvar ge- leneklerini oldukça özgür biçim- de yağmalayan bir mizahın da aşinası ve sempatizanı olmak, bu filme ve benzerlerine gülebil- mek için gerekli gözükmektedir. Aslında bir güldüru oyuncu- su olmayan ve ciddi dram ve se- rüven filmlerinde 1950'lerden başlayan uzunca bir geçmişi olan Leslie Nielsen'in, söz konu- su TV dizisinden başlayarak ZAZ grubunun elinde nasıl bir güldüru oyuncusuna dönüştü- ğünü gözlemlemek ilginçtir. Bu filmler ve bu olay, insan- ları guldürmek için artık Char- lie Chaplin, Danny Kaye veya Jerry Lewis gibi "komedyen dogmuş" gerçek güldüru deha- larına gereksinme olmadığının (veya bu tür oyunculann artık nesillerinin tükendiğinin) bir göstergesi gibidir. Nielsen, kuşkusuz senaryola- nn kendisine yiiklediği "yıkıcı" rolünü ustalıkla oynamaktadır: Girdiği yer neresi olursa olsun (ister sokak, ister bir büro, ister bir fabrika veya Beyaz Saray'da Başkan Bushİa kansının da ka- tıldığı bir ziyafet) orasmı kısa zamanda tam bir paniğe ve yı- kıma uğratmakta birincidir. O sanki perdenin CMiver Hardy, Buster Keaton ve Jerry Lewis gi- bi ünlü "tabripçi güçleri"nin toplamı gibidir. Bu kez ana he- defierinden birinin Beyaz Sa- ray'm "sahibesi" Barbara Bush olması ve Drebin/Nielsen'in onu yerlere düşürmek, kafasını ma- salara vurmak veya balkondan aşağı atmaktan yonılmaması da herhalde Beyaz Saray'ın sözlü "onayı" ile gerçekleştirilmiş il- ginç bir buluşa dönuşmektedir. "Çıplak Silah tki Buçuk", il- kinin gulduTü anlayışım belki biraz daha tutarlı ve çılgın bi- çimde daha ilerî götüren ve yer yer insanı gözünden yaş getire- bilecek kadar güldüren bir ko- medi. "Kazablanka" veya "Sapık" gibi klasiklere gönder- meler yanında, Zucker'in Jerry biraderinin "Hayalet" filminin ünlü sevişme sahnesine yaptığı gönderme veya yine "sevişme" bölümünun, sinema tarihinin sevişmeyle ilgili en incesinden en kabasına tüm simgelerini anto- lojik biçimde art arda dizen bir bölümle verilmesi, kuşkusuz merakhlannın birkaç kez gör- mek isteyecekleri sahneler. "Çıplak Silah tki Buçuk", bu tür mizahın tutkunlan için şim- diden bir "kült-film" olmaya aday, genç işi ve yer yer pırıl pı- rıl zekâ içeren bir güldurü. Gençler seı^isi • Kultur Servisi — Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakultesi Resim Bölümü oğrencilerinin sergisi 6 eylulde Derimod Kültür Merkezi'nde açılıyor. Sergide 1990-91 öğretim yılında mezun olan ve Marmara Üniversitesi'nde dort yıl boyunca Prof. Dr. Ergin Inan ve Doc. Dr. Filiz Başaran'm atölyelerinde uygulamah eğitim gören oğrencilerin çalışmalan yer alıyor. Sergi, 31 ekim tarihine dek izlenebilecek. Fllm-Yön'ün Yönetim Kurulu • Kültür Servisi — Film Yönetmenleri Derneği'nin 21 ağustos çarşamba günü gerçekleştirdiği 2. Olağan Genel Kurul Toplantısı sonucunda yeni yönetim kurulu belirlendi. Yönetim kurulu Memduh Ün (başkan), Yusuf Kurçenli (2. başkan), Irfan Tözüm (genel sekreter), Ömer Kavur (muhasip üye) ve Ali özgentürk'ten (üye) oluşuyor. Film-Yön'un Onur Kurulu' nu ise Lütfi ö. Akad, Atıf Yılmaz ve Osman Seden oluşturuyor. 4 Ayın Fotografı' • Kültür Servisi — Euro Color tarafından her ay düzenlenen "Ayın Fotoğrafi" yanşmasında, Atilla Basut, Uğur özakıncı, Sevgjn Meriç ve Cem Gür'den oluşan seçici kunıl Sadık Oğuz'u ağustos ayı birincisi seçti. 219 kişinin katıldığı yarışmada Haluk Vuran başarı ödülü, Homayun Manej, Birol Üzmez ve Nesrin Demir mansiyonla ödüllendirildüer. Dursun anılacak • ANKARA (UBA) — Yazar Turan Dursun ölümunün birinci yıhnda mezarı başında anılacak. TUran Dursun'un Cebeci Asri Mezarlığı'nda bulunan mezarı başmda 4 eylül günü saat 14.00'te düzenlenecek törene Turan Dursun'un ailesi, öldürükneden önce çahştığı "2000'e Doğıu" dergisi çalışanları ile dostlan katılacak. tslam dinine , yönelik eleştirileri ile dikkat çeken Turan Dursun, geçen yıl 4 eylül günu kimliği belirlenemeyen kişilerce öldürülmüştü. Turan Dursun'un dinle ilgili yazılmış çok sayıda y-apıtı bulunuyor. Dursun'un ölümünden sonra yayımlanan "Din Bu 1,2,3" kitapları en çok satan kitaplar arasmda yer alıyor. Kondiık ve Ercan hnzalıyor • Kültür Servisi — Bakırköy Belediyesi Eğitim Kültür ve Sosyal Işler Müdürlüğü'nce 15 Temmuz 1991 tarihinde baslatılan "Bakırköy Belediyesi 2. Kitap Günleri" sürüyor. Kitap saüş sayısı yedi bine ulaştı. Yarın Kandemir Konduk, Enver Ercan 14.00-19.00 saatleri arasmda Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda kitaplarını imzalayacak. I. Menekşe Şenligi • Kültür Servisi — Küçükçekmece Belediyesi'nin düzenlediği I. Menekşe Kültür Şenliği bugün başhyor. BugUn ve yann sürecek etkinlikler kapsamında tiyatro, folklor, müzik ve çeşith' eğlenceli yanşmalara yer verilecek. Gösteriler her gün saat 15.00-24.00 arası Menekşe Halk Plajı Parkı'nda yer alacak. Beykoz'da Ahmet Kaya • Kültür Servisi — Beykoz Kültür-Sanat Gunleri bugün başlıyor. Etkinlikler kapsamında bugün saat 19.00-24.00 arası Ahmet Kaya konseri yer alacak. Paça yarışması ve şenliği yann saat 14.00-22.00 arası gerçekleşecek. 1 Eylül Dünya Banş Günü kutlamalan ise saat 19.00-24.00 arası izlenebilir. Stephanie'nin ıı^ra^ları • Kültür Servisi — Monaco Sarayı'mn küçük prensesi Stephanie yeni uğraşlar peşinde. Moda desinatörlüğü ve müziğe olan ilgisinin ardından prenses Stephanie'nin oyunculuk kurslarına devam ettiği bildirildi. Prenses, "Çok çalışmam gerek. llginç ama zor bir iş" diyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear