Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3NÎSAN1991 HABERLER CUMHURİYET/3
876bin öğrenciden 700bini 'açıkta'kalacak
Son chırak
lise-soıı
ögrenciler bu sene yine 1 sorn da olsa fazla yapmaya çalışacaklar.
HAKAN AYGÜN
ANKARA — Üniversite sı-
navlarına başvuru "donma nok-
tası"na gelirken "kontenjan
sıkınnsı" sürüyor. Bu yıl üniver-
site sınavlanna katılacak 876 bin
öğrenciden 700 bini "açıkta" ka-
lacak. 6. 5 Yıllık Kalkmma Pla-
nı, kontenjanların her yıl 11 bin
arttırılmasını öngörürken üni-
versiteler YÖK'ten kontenjanla-
rın dondurulmasmı istediler.
"Kontenjan sıkıntısı"nın çözü-
miı için "gençlerin üniversite
aşamasına gelmeden meslek sa-
hibi yapılmaları" gerektiği ifa-
de edildi. Bu amacla genel lise-
lerin "çok programlı liseler"e
dönüşturülmesi ile teknik ve
mesleki eğitim verecek lise ve
yüksekokullann sayılarının art-
tınlması önerildi.
Bu yıl 876 bin 619 genç üni-
versiteye girebilmek için yanşa-
cak. öğrenci Seçme ve Yerleştir-
me Merkezi'nden (ÖSYM) alı-
nan bilgiye göre 7 nisanda yapı-
lacak öğrenci Seçme Sınavı'na
(ÖSS) 738 bin 954 öğrenci gire-
cek. Birinci basamak sınavında
105 puanın üzerinde alanlarla
sadece ikinci basamak sınavına
girmek için başvuran 137 bin
664 öğrenci ise haziran ayında
yapılacak ikinci basamak sına-
vında yarışacaklar.
Üniversite sınavlanna yapılan
başvuruda, bu yıl geçen yıla gö-
re 35 bin azalma görüldü. Oysa
1987 yıhnda 625 bin, 1988 yılın-
da 693 bin kişi smavlara başvur-
muş, bu rakam 1989'da 824 bi-
ne yükselmişti. 1980'li yıllardan
itibaren yüzde 100'e yakın artış
gösteren başvuru sayısının
"donma noktası"na gelmesinde
en önemli etken olarak "gençler-
deki üniversiteye girme umudu-
nun azalması" gösterildi. "Üni-
versite eğitiminin kalitesinin
duşmesi", "paralı öğretim
söylentileri" de diğer nedenler
arasında sayıldı.
Başvurudaki azalmaya karşın
Kontenjan sıkıntısı Bu pazar
yapılacak öğrenci seçme smavı (ÖSS) ve
ikinci basamak smavma (ÖSY) toplam
876.619 kişi katılacak. Bu ögrencilerden
sadece 173 bin kadan bir yükseköğrenim
kurumunda okumaya hak kazanacak.
Başvura azalması Üniversite
sınavlanna yapılan başvuruda, bu yıl
geçen yıla göre 35 bin azalma görüldü.
Başvuru sayısının donma noktasına
gelmesinde en önemli etken olarak
'gençlerdeki üniversiteye gjrme umudunun
azalması' gösteriliyor.
gençlerin "yukseköğretim
arzusu" hâlâ karşılanamiyor.
ABD'de genç nüfusun yüzde
50'si yukseköğretim görürken
Türkiye'de bu oran yüzde 7.7.
6. Beş Yühk Kalkmma Planın-
da kontenjanlann her yıl 11 bin
arttırılması öngörülürken geçen
yıl sadece 5 bin 500'lük bir kon-
tenjan artışı sağlanabildi. Bu yıl
da üniversiteler YÖK'e başvura-
rak kontenjanlarının dondurul-
ması ya da azaltılmasını istedi-
ler. Ancak YÖK'un kısıth da ol-
sa kontenjanları arttırma yolu-
na gideceği ifade ediliyor.
"Kontenjan sıkınüsT'nın gide-
rilmesı için önerılen çözümlerin
başında "gençlerin üniversite
kapısına dayanmadan bir mes-
lek sahibi olmalarının
saglanması" geliyor. Ankara
Üniversitesi Eğitim Fakultesi öğ-
retim üyesi Prof. Dr. Yddız Kuat-
gun, "üniversite kapısındaki
yığılmanın" onlenmesi için eği-
tim sisteminin ilköğretimden
başlayarak yenilenmesinin şart
olduğunu kaydediyor.
Prof. Kuzgun'un artık bütün
eğitim çevreleri tarafından da
kabul gören, Milli Eğitim Ba-
kanlığı tarafından da destekle-
nen "yeni insan yetiştirme mo-
deli"nin ana hatları şöyle:
"— Mesleki teknik egitime
agırlık verilecek. Özellikie kitle
iletisim araçlan aracüığıyla 'her
mesleğin saygın olduğu' toplu-
ma anlatılacak.
— Zonınlu 8 yıllık ilköğreti-
me bir an önce geçilecek. Tek-
nik ve mesleki liseler, imam-
hatip liseleri ile Anadolu lisele-
rinin orta kısunlan kaldınlacak.
Böylece 8 yıllık ilkögretim süre-
since herkese aynı eğitim ve-
rilecek.
— Şu anda olduğu gibi genç-
lerin 18 yaşında üniversite sınav-
lanna girerek sınav sonuçlanna
bağlı 'zoraki' meslek seçmeleri-
nin onune geçilecek. Gençler il-
köğretimi tamamlayarak 14 ya-
şına geldiklerinde uygulanacak
bir anavta, ilgi ve yetenekleri be-
Urienecek.
— Genel lise sayısı dondunı-
lacak. Bu liseleri n bir kısmı tek-
nik ve mesleki egitimin de veril-
diği 'çok programlı Mseler' haii-
ne getirilecek. Öğrenci, lise bi-
rinci sınıfta 'klasik eğitimde' ba-
sanlı olamadığı takdirde, teknik
ve mesleki eğitim veren şubele-
re kaydınlacak. Bu esneklik sag-
lanırken 'temel sosyal bilimler'
'işletme', 'yönetim', 'dü edebiyat',
'sanat' gibi branşlar da liseler-
ddd mevcut kottara eklenecek."
Üniversiteye kilitlenmis
öğrenci marka hi-tec füzeler
DR. ERDAL ATABEK
"En iyiler"den başkasına se-
vinme hakkı tanımayan bir top-
lumsal ideoloji, eğitim alanını
da vahşi bir çengele çevirmeyi
başardı. Dünya cennetinin
anahtarlan da bu çengelin en
tehlikeli yerlnde gizlenmiş. Ara-
yıp bulmak için kendini bu işe
adamak gerekiyor. Ailelerinin
yakın takibine alınmış çocuklar,
gençler sadece ve sadece "sma-
vı iyi bir dereceyle kazanmak"
hedefîne kilitlenmis bir "hi-tec
füze" olmak zorunda.
"Bil-kazan-yaşa" formülüne
indirgenmiş bir toplumsal yaşa-
ma sisteminde "en çok bilen, en
çok kazanan, en iyi yaşayan" he-
define şartlanmanın getirdiği
hırslı rekabet ortamı, aslında
belki de insancıl değerleri göz-
ardı etmenin sıkıntısını da yay-
gmlaştınyor. Bilgiyi paranın em-
rine, parayı refahm emrine veren
hayat felsefesi içinde "en çok pa-
rası olan en degertidir" özdeyi-
şini de içeriyor. Cennetin anah-
tan olarak gösterilen "sınavtar",
belki de ortaçağdan beri satılan
cennet anahtarlarmdan daha
çok değer kazandı.
Smavı kazanması istenen
çocuk-gencin arkasmda etkin ve
güçlü bir destek orducuğu var.
Konuya en duyarlı yakın çevre
(smavı düsünmekten uykulan
kaçmış, sinirleri bozulmuş, bit-
kin düşmüş fedakâr anne, ora-
ya buraya para ödemekten ne topluma tanıtılacak olan "Uk
yapacağını bilemez dunıma gel- üç"ler... Yorgun, ama mutlu
miş baba, heyecanla bekleşen birinci-ikinci-üçüncü... Basında
teyzeler, halalar...), birbirini de-
dektif titizliğiyle izleyen anne ar-
kadaşları (Kimden ders aldırı-
yor?
Hangi özel metotlan izle-
tiyor? Bize verdiği bilgiler aca-
ba şaşırtmaca mı?), "Bize geün,
istediğiniz yeri kazanın" diyen
smav dersaneleri, "Sınav nasıl
kazanılır" kitaplannı yazan bi-
lim insanları, öğretmen-
röportajlar, TV'de görüşmeler.
"En iyiler"in yanında oturmuş
kardeşleri, anneler, babalar... 33
bininci çoçuğu kimse merak et-
meyecek. ÖSYS'nin 333 bininci
sırasındaki genci kimse sorma-
yacak. Onlar belki de bu yarış-
ta ezilmenin acısıyla baş başa,
bundan sonra ne yapacaklannı
bilemeden bu darbeyi göğusle-
meye çalışacaklar. Bunun nasıl
mayacaktır. Her şey "insanı in- mayı bilmelidirler... Bu destek,
san yaptıgı ölçüde" doğrudur, • ancak bilinçli bir dikkatle yapı-
başarıhdır, kalıcıdır. Testler de, labilir.
smavlar da, meslekler de, çalış- Sonra da tanıdığımız bu ki-
ma da, toplumsal sistemler de ş i l i ğj k e n d i istek-yeti bek-
bu ölçütle ölçülmelidir, böyle de ıentilerine uygun bir meslek
olacaktır. grubuna yönlenmesi için destek-
Elbette yanlış motivasyonlar lemek... Burada bize düşen, onu
üreten bir toplumsal yapıda eği- desteklemektir... Onun yerine
tim doğru olamaz. Egitimin duşünmek, onun yerine duy-
ÛSS puanı ile
kazananlar
117.546
ÖYS puanı ile
kazananlar
78 707
Yükseköğretim
programlannı ÖSS ve ÛYS
puanlanyla kazananlann
sayılan »e oranlan (1990)
yanlışını da kendi başına bir ai-
le, tek başına bir genç düzelte-
mez. Ama bu yanlışı bilerek
kendi ölçeğimizde "bilinçli bir
ÖSYM Başkanı
Fethi Toker
Sorular
basit
Smavı kazanması istenen çocuk-gencin arkasında etkin ve güçlü bir
destek orducuğu var. Smavı düsünmekten uykulan kaçmış, sinirleri
bozulmuş, bitkin düşmüş fedakâr anne, oraya buraya para ödemekten
ne yapacağını bilemez dunıma gelmiş baba, heyecanla bekleşen
teyzeler, halalar, birbirini dedektif titizliğiyle izleyen anne arkadaşları
ft<Kimden ders aldınyor? Hangi özel metotlan izletiyor? Bize verdiği
bilgiler acaba şaşırtmaca mı?) ve 'nokta hedefîne kilitlenme'nin
yoğunluğunu yaşamaktan yorulmuş genç.
onun
mak, onun yerine yaşamaya ha-
zırlanmak değil. Önemli olan
onun kendisine güvenmesidir...
Onun güveni, kendi hedeflerini
seçmesini kolaylaştıracak, bu _ _
hedefe ulaşabileceği yöntemleri O l â . C â . l t
aratıp bulduracak, kendisine ge-
rekli azmi verecektir. Onun ken-
disine güvenmesini sağlamak,
belki de yapabileceğimiz en
önemli destektir.
pedagog - psikolog gruplan.
Üzerine bunca ekonomik
sosyolojik-psikolojik yatınm ya-
pılan, ama bu cehennemi yarış-
ta unutulan "çocuk-genç". Ken-
disine yapılan yatınmın baskısı
altında ezilen, artık bütün güve-
nini neredeyse yitiren, gelecek-
ten ne beklediğini bile düşünme-
den "nokta hedefine kilitlen-
me"nin yoğunluğunu yaşamak-
tan yorulmuş "küçük-genç
insan"..
Smavların sonunda bütün
ÖSYS İLE İLfiU SAYBAL tiUbBk
YıRar
1987
1983
1989
1990
Kablanlann
sayısı
617.000
693.000
824.022 _^
893.022
Kazananlann
sıyısı
174.000
188.000
193.000
196.253
Kazananlann
yüzdesi(tt)
28
27
23
22
ÖSS PÜAJH k£ H f f i K İ AtAM YÜISÖCMflETİII
PfiOGftAMUMKOffTUUAHARI:
lYOkscköğretiın
•rogranıınffl törü
H^öğretim fdoütesi
Meslek yûksekökultan
Adaiet Yüksekokuiu
Sağlık hizmetleri y.okulu
Sanat eğitimi y.okulu
Tapu-kadastro
Topiam
1988
60.000
20.481
332
1.084
799
191
82.887
1989
65.000
22.000
360
1.495
819
210
89.884
1990
83.388
29.636j
491
2.855
935
241
117.546
%
70.94
25.21
0.42
2.43
0.80
0.20
100.00
Hazırtayanlar. Sadık Gûttekın. Ndgün Esen
bir toplumsal başarı olduğunu
ise kimse düşünmeyecek. Yarış
bitmiştir. Geride ezılmiş otlar,
yırtılmış kâğıtlar, buruşmuş
umutlar kalacak. lnsanın en gü-
zel yanı olan eğitimi, öğretimi
böylesine hırslı bir yarışa çevir-
meyi başarmanın sevinilecek ya-
nı nerede acaba?
Eğer bir genç insanı kendi ki-
şibği içinde geliştirebilirsek se-
vinmek hakkımız olurdu. Ona
hedef olarak "kendi beklentimi-
zin sonuçlanna ulaşmavı" değil
de "kendisinin istek-yeti-
beklentilerine uygun bir
geleceği" gösterebilirsek sevin-
mek hakkımız olurdu. Genç in-
sam desteklerken "tüketim top-
lumunun şablonlarına uygun
güdüler" yerine, "onun üretici-
yaratıcı- mutlu olucu" yolunu
anlayabilirsek gerçekten doğru
bir destek vermiş olurduk.
Bütun bunlar da "eğitim-
çalışma-yaşama ideolojisi"nin
değişmesi demektir. "Bil-kazan
^•aşa" diyen para ideolojisinin
tüketim kahpları yerine "bil-
üret-yarat-mutlu ol" diyen doğ-
ru bir yaşama felsefesini hayata
geçirmek demektir. llkinin he-
defi tüketim markalanyla övü-
nen bir kısır döngü olduğu hal-
de öbürü "insan"ı öne çıkarır,
onun "bilgiyie, uretimk, yaratry-
la. mutlulukla" donanımını dü-
şunür. Ikisi arasındaki fark de-
ğil, karşıtlık.
İnsanı unutan hiçbir sistem
geçmişte başarılı olmamıştır, ge-
lecekte de olmayacaktır. İnsanı
unutan ekonomi, toplumbilim,
politika, eğitim, hukuk... başa-
rılı olmamıştır, gelecekte de ol-
düzeltme" yapmak elbnizde. Ai-
leler için de, gençler için de ya-
pılması gereken, bu "bilinçli dii-
zeltme"...
llk yapılması gereken (yıllar-
ca önceden başlayarak yapılması
gereken), genç insanın kişiliğini
tanımak; onun kendi hayatını
yaşayacağını bilerek, bunu ka-
bul ederek, kendi beklentilerimi-
zi aktarmadan onun geleceğini
hazırlamak için ona yardımcı ol-
mak... Anneler, babalar, öğret-
menler "kendi özlemleri için de-
ğil", onun başansı için destek ol-
Önemli olan sınavı kazanmak
değil, genç insanın öz değerleri-
dir.
Bunu hep düşünmeli, hep bil-
meli, hep iletmeliyiz. Genç in-
san, bizim için hep değerlidir,
yalnız başanlı olduğu zaman de-
ğil. Sınavlarda ölçülen belirli bir
bilgi sisteminin ölçütleridir, in-
sanın kişiliği değil... İnsanın ki-
şiliği ise her zaman her türlü sı-
navdan daha değerlidir.
Genç insan kendi geleceği için
her araçtan yararlanacaktır.
Hiçbirisini gözardı edemeyiz.
Ama görevimiz, ona "yeni bir
dünyanın yeni insanı" olduğunu
bilerek yardım etmektir. Aslın-
da kendimize yardımcı olmanın
yolu da bu değil mi?..
ANKARA (UBA) — Binler-
ce öğrencinin korkulu rüyası ha-
line gelen Öğrenci Secme Yerleş-
tirme Sınavı 'nda (ÖSYS) geriye
sayma başladı. Öğrenci Seçme
Yerleştirme Merkezi (ÖSYM)
Başkanı Prof. Dr. Fethi Toker,
öğrencilerin sınavdan korkma-
sı için hiçbir neden olmadığını
söyledi. Toker, soruların çok
kolay olduğunu öne sürdü.
ÖSYS konusunda sorulan bir
soruyu yamtlayan Toker, bin-
lerce öğrencinin, "Smav sorula-
rı zor mu, yoksa kolay mı
olacak" merakını giderdi. To-
ker, smav kitapçıklarının bası-
mına başlandığını hatırlatarak
"Sınav sonılan geçen sene bi-
rinci basamakta çıkan sorulara
benzer ve aynı düzeyde olacak,
öğrenciierimizin korkmalanna
gerek yok. Sorular basit. Geçen
seneki ÖSYS kitapçığı ellerinde
vardır. Açıp ona baksınlar" de-
di.
"Geleceğin Sigortası"
Primlerinizi Yatırmayı
Unutmayınız!
ANADOLU HAYAT
Genel Müdürlük: Ankara Cad. No: 221 34430 Sirkeci / İST.
Tel: 511 42 80 Fax: 520 94 55
DUNYADA BUGUN
AUSIRMEN
Içten Olmak Gerek...
Fransa, 1789 devriminin ülkesi olarak kendini insan hak-
larının koruyucusu olarak görür. Bu ülkenin basınında, ka-
muoyunda, hatta patiamentosunda, yedi dağ ardındaki dev-
letlerde meydana gelen insan haktanna aykırı davranışlar hep
konu edilir.
Zaman zaman, tartışma konusu haline gelen ülkelerin yö-
neticileri, basını, kamuoyu Fransızların davranışlarına tepki
gösteririer.
Oysa, insan haklanna yandaş davranışlara tepki göster-
memek, onları kınamamak gerek.
Fransa'nın, dünya jandarması olmak yerine insan hakla-
nnın dirençli bir izleyicisi olması olumlu karşılanmalı.
Ancak bu olumlu yaklaşım bazı gerçekleri görmeye ve eleş-
tirilecek yanları vurgulamaya da engel olmamalı.
Fransız devietinin geçmişte kalmış olan Vietnam ve Ce-
zayir maceralarını ısıtıp ısrtıp yeniden sofraya getirmenin bir
anlamı yok. Böyle bir davranış, tıpkı hangi koşullar altında,
hangi karşılıklı sorumluluklan içerdiği tartışılmadan 1915 otay-
larının Paris tarafından önümüze sürülmesine benzer bir yan-
lışa düşmemize yol açar.
Ama geçmişin olaylarını bir yana bıraksak bile günümüz-
de, insan hakları savunuculuğunu üstlenmiş olanlardan iç-
ten davranmalarını istemek bir haktır.
Örneğin, Saddam rejiminin baskıcılığını eleştirenlere, ba-
rıştan yana gözükenlere, Irak'ta gızli dinleme sıstemıni kur-
manın, kapışması olası ülkelere silah satarak, çatışmayı ko-
laylaştırmanın ıçienlıklı bir davranış olmadığını anımsatmak
zomndayız.
Konuya değinmemizin nedeni, Irak'ın kuzeyınde Saddam'a
bağlı birliklerin duruma egemen olmaları üzerine ortaya çı-
kan sorunlardır.
Şu anda, Kuzey Irak'ta Türkmen, Kürt, Süryani birçok ki-
şinin can güvenliğinin tehlikede olduğunu, oralarda katliam
yapıldığını söylemek için falcılığa gerek yok.
Olayların bu noktaya varmasında, önce Irak'taki Saddam
karşıtlannı yüreklendirip, onlara destek verip, sonra da İran
ile bağlantılı bir rejimin yerine Saddam'ı destekleyerek, Irak
diktatörünün önündeki engelleri kaldıranların da büyük so-
rumluluk payı olduğu da yadsınamaz.
Siyasal tartışmalar daha sürecek. Şu anda ise sorun si-
yasal tartışmanın ötesinde bir insan hakları, insan yaşamı
sorunudur.
Nitekim Fransız basını ve Fransa'nın insan hakları konu-
su ile ilgilı Devlet Bakanı Bernard Kouchner olaya bu açıdan
yaklaşmakta ve birbirini izleyen ateşli yazılar yayınlayıp de-
meçler vermektedirler.
Bu demeçler ile yazılann bir bölümü gerçi siyasal amaç-
ları kavrama konusunda oldukça naif iceriklidirler ama özle-
rine katılmamak olanaksızdır.
Kimse, Irak'ta yaşamları tehlikede olan insanların yazgı-
lan karşısında seyirci kalamaz, kalmamalıdır. Bu açıdan hem
Sayın Kouchner'in sözlerine hem de Fransız basınının çe-
şitli organlarının ileri sürdükleri düşüncelere katılıyoruz.
Ancak, geçmişteki olaylar bizleri bir kez daha insan hak-
lan savunucularına içtenlikli davranma çağrısında bulunmaya
zorluyor.
Anılardadır. Halepçe katliamından sonra, Türkiye kendi po-
litik ve sosyal sorunlanna, ekonomik zoriuklarına karşın Irak
1
tan gelen Kürtlere kucak açmıştı.
Bu kabul, insan hakları ve insancıl duygular açısından ne
denli yerindeyse, doğuracağı sonuçlar açısından da o denli
sorunluydu.
Ama Turgut Bey o sırada kendi ülkesindeki insan hakları
ihlallerini gözden kaçırma ve insancıl Itder görünümüne so-
yunmak, aynı zamanda Güneydoğu'da oylarını arttırmak için,
fazla düşünmeden en kolay gibi görünen çözümü yeğledi ve
gelenleri aldı.
Oysa o sırada, bütün dünyaya bir açıklama yaparak Tür-
kiye'nin içinde bulunduğu ekonomik güçlükleri ve sorunları
vurgulayıp olanaksızlığımızı belırterek sormak gerekirdi: "Biz
bu gelenlere kucak açacağız, ama sonra siz onların ne ka-
darını kendi ülkenize alacaksınız? Hepiniz kontenjanlarınızı
açıklayın ve gelin bu sorunu birlikte çözelim."
Turgut Bey bu yolu tutmadı ve ilk seçimde Güneydoğu'da
umduğu oyu da bulmadı, dünyanın gözünde insancıl bir li-
der de olamadı. Nitekim gelip gidenler, Türkiye'ye sığınan-
ların içinde bulundukları kötü koşullardan söz ettiler.
Şimdi yine aynı duruma düşmemek gerek.
Türkiye büyük bir ekonomik bunalım içindedir. Bulgaris-
tan'dan gelen soydaşlarımızın çoğuna iş ve yaşam olanağı
bulamayıp, geri dönmelerine neden olduğumuz dönemden
de daha sıkışık koşullar içinde yaşıyoruz.
Kısa erimli günlük politik hesaplarla sınırlarımızı her ge-
lene açmak ne denli büyük sakıncalar ıçeriyorsa, o insanla-
rı ölümün kucağına bırakmak da öylesıne sakıncalı ve gad-
dar bir davranış olacaktır
Bu durumda yapılması gereken, bütün dünyada insan hak-
larını savunduğunu ileri süren ülkelere çağrı yaparak, ölüm-
den kurtaracağımız insanların ne kadannı kendi toprakiarında
banndırmaya hazır olduklarını sormaktır.
Lafla insan haklarından, insan sevgisinden yana olmak ko-
laydır. Önemli olan bu alanda özveriye katlanmaktır.
Hodri meydan!
KlSA KISA
• Türkiye'nin tanıtımı çerçevesinde ülkemize gelen Alman
radyo, televizyon ve basın mensuplarınjn 'Mavi Tur'a
çıktıklan tekneleri önceki akşam saatlerinde Bodnım
açıklannda fırtına yüzünden batma tehlikesi geçirdi.
Tekneler, Datça yakınlarındaki Knidos antik limanına
sığındı. Hava koşullan yüzünden mavi tur iptal edildi.
• Dün sabaha karşı saat 04.00 dolaylarında Ankara'dan
Izmir'e gitmekte olan Abdullah Doğan yönetimindeki 41 E
0909 plakalı yolcu otobüsü Akçapınar'da yağmurun
etkisiyle keskin virajda aşın hız nedeniyle devrildi. Bu
sırada Izmir yönünden gelmekte olan Fevzi Yapar'ın
yönetimindeki 35 TZ 548 plakalı kamyon da otobüse
çarparak devrildi. Kaza sırasında otobüs şoförü Abdullah
Doğan (26), yolculardan tzmir Karşıyaka Şemikler Lisesi
öğretmeni Nurşen Koten (33) ile gazete dağıtım aracının
şoförü Fevzi Yapar (29), gece bekçisi Turgut Akgun (28)
yaşamlannı yitirirken çeşitli yerlerinden yaralanan 18 kişi
Turgutlu Devlet Hastanesi'ne kaldınldı. Kaza sonucu E-23
Karayolu 2 saat trafiğe kapandı.
• İstanbul Üniversitesi'ne bağh Edebiyat, Siyasal Bilgiler
ve Tıp fakültelerinde, Avcılar Kampusu'nda meydana
gelen olaylan protesto etmek için forumlar düzenlendi.
Edebiyat Fakültesi'ndeki forumda öğrencilerle polis
arasında çıkan çatışma sonunda, 10 kişi gözaltına ahndı.
• Mimarlar Odası İstanbul Şubesi, ANAP Izmir
Milletvekili Işılay Saygın'ın, Mimarlar Odası'nın kurumsal
kişiliğine yönelik suçlamalarını kmadı.
• Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, sınır
ötesi harekât iddialarının doğru olmadığmı söyledi. Güreş,
"Sımr ötesi harekât doğru değil. Böyle bir şey devlet
hukukuna aykındır" dedi.
• İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakultesi Anayasa
Kürsüsü, Adaiet BakanlığYnın anayasa değişikliğini
öngören yasa taslağına ilişkin olarak yaptığı çağrıya karşın
görüş bildirmedi. Kursü Başkanı Prof. Dr. Orhan
Aldıkaçtı, görüş istenmesinin hemen ardından taslağın
açıklanması üzerine "görüş bildirmelerinin bir anlamı
kalmadığını" söyledi.
• Ankara'da Dışişleri Bakanhğı'nın ek binası ile özel bir
işyeri bombalandı. Maddi hasara yol açan patlamaların
sorumluluğunu THKPC/HDÖ adlı yasadışı örgüt üstlendi.
Dün gece saat 23.15 sıralannda gazetemizi telefonla arayan
bir kişinin, "Kızıldere olaylarının yıldönümü nedeniyle
THKPC/HDÖ örgütünun üç ayn yere bomba
yerleştirdiğini" bildirmesinden kısa bir süre sonra ardı
ardına iki patlama meydana geldi. Meşnıtiyet
Caddesi'ndeki Dışişleri Bakanlığı ek binası ile Libya
Caddesi'ndeki bir Renault-Mais bayiindeki patlamalar,
hasara yol açtı. Sıhhiye'deki bir AEG bayiine bomba
konulduğu yolundaki ihbar ise asılsız çıktı.