16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 MART 1991 EKONOMİ CUMHURİYET/a SERBEST PİYASADA DÖVİZ ABODolan Baü Aiman Mvta •SVİÇfV FfWQI Hüüâ FlriHüünâi Florin h>b Stertinı Fransız Franflı lOOI.Lİreti SAHyal Avus. Şiini Alış 3405 2195 2500 1935 6450 640 290 900 310 Satiş 3415 2205 2515 1950 6500 647 295 910 315 ALTIM 6ÛMÜŞ Cumhuriyet Reşat 24 ayar altn 22 ayar bıtezHc 900 ayar gümüş Valofoaı* Alünı Ziraat Altını Hafkataı Aiış 263 000 300 000 40 000 35.740 460 232.000 227.000 222.000 Safiş 267 000 310.000 40.200 39.400 490 237.000 232.000 227.000 Efe resmen bankerEfe'nin borsa bankerliği ekonomi çevrelerinde tepki uyandınyor M.BANKAS1 PİYASAUHI TL Ryasası Dfiva Pıyasas; Altın Pıyasası Ort Faız (%) IşlHac (MHyarTl) Ooiar kapamş (TL) Işl Hac (Mıtyon J) Kapanış (ons/S) tşteffi HKmi (KQ) 112 40 22624 3406 93 54 — THY'nin zaran rekor • ANKARA (ANKA) — Türk Hava Yolları Anonim Şirketi, hisse senetleri IMKB'de işlem gören şirketler arasında, 1990 yıünı en büyük zararla kapatan şirket unvanını aldı. THY, Istanbul Menkul Kıymetler Borsası aracılığıyla açıkladığı 1990 yılı bilançosunda, 219 milyar 613 milyon lira zarar ettiğini bildirdi. THY'nin 21 milyar 81 milyon lira da geçmiş yıllar zaran bulunuyor. Açıklanan bu zarar rakamı, bilançosunu zararla açıklayan şirketler arasında büyUklük açısından ilk sırayı aldı. Daha önce bilanço açıklayan şirketlerden Good Year 32 milyar 95 milyon lira, Izmir Demir Çelik 31 milyar 223 milyon lira, Marmaris Altınyunus 8 milyar 518 milyon lira, ' Çeşme Altınyunus ise 1 milyar 589 milyon lira zarar ettiğini bildirmişti. Akbank'ın bilançosu • Ekonomi Servisi — Akbank'm 1990 yılı bankacılık işlemlerinden elde ettiği brüt gelir bir önceki yıla göre 2 trilyon 198.8 rnilyar lira artarak 4 trilyon 815.9 milyar liraya ulaştı. 1990 yılında 4 trilyon 82.5 milyar liralık brüt gideri bulunan bankanın vergi sonrası net kârı 733.4 milyar liıa olarak gerçekleşti. Net faiz gelirleri 1 trilyon 127.5 milyar liraya ulaşan banka, geçen yıl boyunca dış kredi kullanmadı. Banka geçen yıl elde ettiği kânn karşılığında 65.5 milyar lira Kurumlar Vergisi ödeyecek. Dışbank'm faiz geliri • Ekonomi Servisi — Dışbank'ın 1990 yılı faiz gelirleri bir önceki yıla göre yüzde 107.79 oranında artarken faiz giderlerindeki artış oranı yüzde 92.60 olarak gerçekleşti. Toplam aktifleri I trilyon 588.3 milyar liraya ulaşan bankanın geçen yılki net kân 58 milyar 162 milyon liraya ytikseJdi. Hisse senetleri lMKB'de işlem gören Dışbank, ortaklarına yüzde 40 oranında temettü dağıtacak. Şekerbank'm kân 75 milyar • ANKARA (AA) — Şekerbank'm 1990 yılı kân 75 milyar 871 milyon lira olarak açıklandı. Şekerbanlc Genel Müdürü Orkun Erol, yaptığı açıklamada, bankanın özkaynaklannın, 1990 yılı net kân ile birlikte 184 milyar liraya ulaştığını, toplam mevduatın ise yüzde 47 artış kaydederek 823.9 milyar liraya çıktığını bildirdi. Erol, bankanın toplam kredilerinin 669.2 milyar liraya yükseldiğini belirterek "Buna bağlı olarak doğrudan pancar çiftçisine kuilandınlan kredilerde yüzde 155 artış sağlandı" dedi. Resmi Gazete'ye zam • ANKARA (ANKA) — Başbakanlık'tan yapılan duyuruda, Resmi Gazete'nin yılhk abone bedelinin 225 bin liradan 450 bin liraya yükseltildıği bildirildi. Gazetenin perakende satış fiyatı da yüzde 50 oranında arttınlarak bin liradan bin 500 liraya çıkanldı. Resmi Gazete'nin yabancı ulkeler için abone bedelinde de önemli artışlar yapıldı. Buna göre daha önce 160 ABD Doları olan yılhk abone bedeli 275 dolara, 235 Alman Markı olan bedel de 415 marka çıkanldı. UYUK MALİ SKANDALLAR/ İNGİLTERE Ekonomi Servisi — Efe özal'ın borsa bankerliği resmileşti. Sermaye Piyasası Ku- rulu (SPK) Başkanı Mehmet Şükrü Tekbaş, Salahsun Hekimoğlu Menkul Kıymetler'e, Efe Özal ve arkadaşı Mustafa Derman'ın ortakJığmda herhangi bir yasal engel bulun- madığmı açıkladı. DYP'nin, Cumhurbaşka- nı ve iktidar çevreleri ile yakınlannın borsa bankeri olmalannı yasaklayan kanun tek- lifi dün TBMM'ye sunuldu. Ekonomi çev- releri de Efe'nin borsa bankerliğine tepki gösterdiler. Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan SPK Başkanı Şülcrii Tekbaş, yasal sûre olan 15 gün içinde ortakhğın kurula bildirildiğini kaydetti. Tekbaş, "Yapdan ortaklık, tama- men yönetmeliklerde yer alan bir olay. Ku- rula da bilgi verdiler. Şirketin ortaklannın mevzuata aykın bir durumlan yok. Yasa ge- regi SPK'nın da onay vermesi gerekmiyor. Yasal olmasaydı SPK müdabak ederdi" de- di. Tekbaş, olayın sermaye piyasasında ilk kez görülmediğini, daha önce de gerçekleş- tiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın küçük ogMu Efe özal'ın resmen borsa bankerliği- ne başlamasına tepkiler de devam ediyor. Borsa konusunda hükümet hakkında bir gensoru hazırlığı içinde olan SHP'nin Grup Başkan VekUi Onur Kumbaracıbaşı'nın "Koslcotas skandaiından daha büyük bir skandal" diye nitelendirdiği, Efe Özal'ın bankerliğe soyunmasına, siyasi çevrelerin tepkisinden sonra ekonomi çevreleri de tep- ki gösterdi. Türkiye Odalar Birliği (TOBB) Başkanı Yalım Erez, Efe özal'ın borsada faaliyette bulunmasına yasal bir engel olmadığım be- lirterek, "Beüi makamlarda bulunan iosan- lar bu h«Hannı kullaıunaztarsa doğru iş ya- paıiar. Insanlar belli makamlara geldikle- rinde belli özgürlüklerinden fedakârtık ederler. Böykct de kamuoyunda büyük spe- küiasyonlara neden olmazlar. Konu, kanuni bir hak olmaktan ziyade bir gelenek isidir" dedi. Cumhuriyet Ege Bürosu'nun haberine göre Efe olayının psikolojik bir olay oldu- ğunu vurgulayan Ersin Faralyalı, "Cumhur- ı'niB ofltı olması, Cumhurbaşkanı- YaümErez Efe'nin faaliyetine engel yok. Konu, kanuni bir hak olmaktan ziyade bir gelenek işidir. Faralyalı Minare çalınmış, kıhfhazırlanıyor dedikoduları yaygınlaşacak. Oğlunu çeksin. Ş Cumhurbaşkanı- nın oğlu olduğu için spekülasyona yol açar. Olan yatırımcılara olur. UgtrYüce Iktidarla ilişkisi olanlann borsa ile ilişkilerini düzenleyen kanun ivedilikle çıkmah. mn her şeye faükmetmesi, herkesi borsada Efe'nin peşine takar" dedi. Faralyalı, Ad- nan Menderes'in, oğlu Yüksel'i ticaret yap- maması için Fransa'ya gönderdjğini, Cemal Gürsel'in oğlunun Tariş gümrük komisyon- cusu olmasmm eleştirildiği drneklerini ve- rerek şunlan söyledi: "Bu tür mefhamlar, yani siyasi ahlak Türkiye'de kaybolmuş. Efe Özal'ın bu işi yapması ne siyasi ahlaka ne tkari ahJaka ne de vicdana sığar. Yasaklann ille yasalarda olması şart değildir. Bazı çevreler, 'Cumhur- başkanı'nın oğlu ticaret yapamaz mı?' sa- vmunasuu gettaccekler. Bu, manuga stğmta. Efe ille de bu işi yapacaksa ilerideki sonuç- lanna şimdiden razıdırlar demek. Bunlann bepsi. hırsızhklann kamuflajı imajını yarat- maktadır. Suiistimalleri hasjraltı etmek için borsaya giriyor kamsı yaygınlaşacakHr. Mi- nare çalınmış, kılıf hazııianıyor gibidir. Bu tür dedikodular yaygınlaşacaktır. Bu dahi yetmeı mi? Oğlunu geri çeksin. Aslında Efe'nin böyle bir gelire ihtiyacı yokken ni- ye böyle şaibeli bir işe giriyor? Bu olay dev- let olayı degil, Özallar olayıdır." TOBB Sanayi Konseyi Başkanı Şinasi Er- tan, Efe özal'ın borsaya girmemesi gerek- tiğini belirtirken şu görüşü savundu: "Cumhurbaşkanı'nın oglu oldugu için spekülasyona yol açar. Olan hisse senedi ya- ünmcılanna olur. Vatandaş, Efe'yi izliyor- sa, Efe sarbgı zaman o da satıyor ve Efe ar- kadan topluyorsa vurgun olur. Burada iize- rinde durulacak ve eleştirüecek en önemli nokta, Efe Özal'ın şirketlerie ilgili bilgileri önceden alma şansına sahip bulunmasıdır. Hangi şirket iyi gidiyor, hangisi kötö gidi- yor, önceden öğrenebilir. tstediği gibi his- seieri aiır ya da satar. Bu yanbş. Efe'nin bor- saya girmesi hiç hoş bir sey degil. Çünkü borsa çok hassas." Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Uğur Yüce ise, içerden öğrenenlerin ticaretini ya- saklayan tasarının bir an önce yasallaşma- sı gerektiğini söyledi. Uğur Yüce, "tktidar- la yakından uzaktan ilgisi olanlann borsa ile ilişkilerini düzenleyen kanunun ivedilikle çıkması gerekir. İçerden öğrenenlerin tica- retini engelleyen kanun olmadıkca söylene- çek ve yapılacak her şey spekülasyondur. Önceiikle yasal boşluklann doldurulması la- zım." Ankara Cumhuriyet Bürosu'nun haberi- ne göre DYP Zonguldak Milletvekili Tev- fîk Ertüzün'ün, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın oğlu Efe özal'ın adının borsada ba- zı işlemlere kanşması üzerine "Cumhurbaş- kanı yakınlannın" borsada "aracı kunım" kurmalannı ve özelleştirilen şirketlerin his- selerini bir yıl süreyle alabilmelerini engel- leyen yasa teklifi TBMM Başkanhğı'na sunuldu. Dolandırıcıya ağır ceza EDİP EMtL ÖYMEN LONDRA — Dünyamn en eski borsala- nndan biri olan Londra'da zaman zaman yaşanan sahtekârlık ya da suiistimal olay- lan kamuoyunda geniş yankı buluyor ve so- rumluları ciddi biçimde cezalandınhyor. Soruşturması yıllar, duruşması 113 gün süren dosyalann çokluğundan uygun mah- keme salonu bulunmayan Guiness olayın- da ana sorun, şirketin, başka bir şirketi sa- tın almak için kendi hisselerinin fiyatun sahtekârhkla yükseltmesi, böylece hissele- rine piyasada talep yaratacak öbur şirketi satın alması sonra da hisselerinin gerçek de- ğerine geri dönmesiydi. Bu işlemlerden ötü- rü lngiltere'nin ünlü bira şirketi Guiness'- in başkanı, Ernest Saunders 5 yıl hapse mahkûm oldu. SaundersMn sahtekârlığına ortak olan iki iş adamı da para ve hapis ce- zalarma çarptırıldılar. Bunlardan Gerald Ronson, 5 milyon sterün gibi İngiltere ada- let tarihinde görülmedik yuksekükte bir pa- ra cezası ödedi. Davası geçen ay başlayan Blue Arrow olayı da benzer bir sahtekârlık sonucu or- taya çıktı. Blue Arrow şirketi, kendinden daha büyük bir Amerikan şirketini satın al- mak amacıyla piyasaya yeni hisse senedi sürdü. Ancak işlem, Ekim 1987'de dünya borsalarını sarsan bunalıma denk düştü. 'Blue Arrow' hisselerine alıcı bulunamaz- TAŞIMACILÎK Irak ve Kuveyt ambargosu Güneydogu'da tankerlerin işsiz kalmasına yol açtı. Acîl yardım gerekli HAKAN KARA İZMİR — Körfez krizinin so- na ermesiyle birlikte Ortadoğu ülkeleriyle taşımacılık konusun- daki girişimlerin yoğunlaştığı, ancak henüz somut bir bağlan- tının yapılmadığı belirtiliyor. Sektör temsilcileri, 1991 haziran ayından itibaren taşımacılıkta bir patlamanın gerçekleşebilece- ğini, ancak yine de yardımın ge- rekli olduğunu vurguluyorlar. Uluslararası Nakliyeciler Derne- ği Başkanı Saffet Ulusoy, Kör- fez krizi öncesi sektörün 1990'da Irak ve Kuveyt'e yaklaşık 350 milyon dolarlık taşımacılık yap- mayı planladığjrn belinerek soy- le dedi: "Krizin başlamasıyla bu ülke- lere nakli\e durdu. Buradan sek- törun uğradıgı zarar 50 milyon dolardır. Bu arada Ortadoğu pa- zarının kapanması>la Avrupa- ya bir yönelim başladı. Bu pa- zar için rekabet yoğunlaştı. Pet- rol fiyalları arttı. Ancak petrol fiyatlan nakliyeye yansıtılamadı. Kriz öncesi akaryakıtın nakliye giderlerindeki payı yüzde 18'di. Bu pay yüzde 36*>-a yükseldi. Sektör krizden ağır yara almış- tır. Şimdi bu yaranın sarılması için sektöre destek sağlanması- nı bekliyoruz." Hukümet yetkilileriyle diya- log içerisinde olduklarını ve son görüşmelerde sektöre 10 milyon dolarlık bir kaynağın aktanlma- sı konusunun gündeme geldiği- ni belirten UND Başkanı Ulu- soy, "Bu paranın nasıl verilece- ği konusu henüz belirginleşme- di. Önümüzdeki hafta kesinlik kazanacak. Ancak biz sektör için yüzde 6 oranında kaynak destekleme primi verilmesini bekliyoruı" diye konuştu. İzmir Ticaret Odası meclis üyesi Mustafa Kasalı da Irak ve Kuveyt'in, Türkiye'nin toplam taşımacılık gelirinde yük olarak yüzde 75, döviz olarak da yüz- de 48 oranında bir paya sahip olduğuna dikkat cekti. ken îngiltere'nin en büyük 4 bankasından 'National Westminster'in yan kuruluşlann- dan biri, hisselerin büyük kısmını aldı. Ama bu kamuoyundan ve resmi makamlardan gizlendi.Olay yargı tarafından inceleniyor. Borsa'da büyük boyutlardaki sahtekâr- hk olaylannı incelemek amacıyla 1987 yı- hnda kurulan Ağır Dolandıncıhk Bürosu her iki davada da taraf oldu. Büro, 'Guiness' skandalını 1987'de incelemeye başladı. Davanın sonuçlanması 4 yıl sürdü. 'Blue Arrow' davasıoda da soruşturmaya 1988'de başlandı. Konu, mahkemeye ancak geçen ay geldi. Büronun, halen üzerinde ça- hştığı 20'ye yakın büyük mali yolsuzluk dosyası olduğu belirtiliyor. Metaş protokolti 14martta imzalanıyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) — Nisan 1990'da üretimi- ne ara veren Metaş'ın kurtarıl- ması için gösterilen çabalara bir yenisieklendi. Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın İzmir'e yaptığı gezilerde Metaş işçilerine söz vermesi uzerine konuyla yakın- dan ilgilenmeye başlayan Dev- let Bakanı Işın Çelebi, önceki gun alacaklı bankalarla gün bo- yu süren bir toplantı yaparak anlaşmazlık noktalannı gider- meye çalıştı. Toplantıya ayrıca DPT ve HDTM ile Kamu Or- taklığı İdaresi'nden temsilcilerin katıldığı da edinilen bilgiler ara- sında. Bankaların Ozellikle Kamu Ortakhğı İdaresi'nden sağlana- cak düşük faizli 100 milyar li- ralık taze para konusunun, Yüksek Planlama Kurulu top- lantısmda bir anlaşma imzala- narak sağlanması üzerinde dur- duklan ve hisse senedi rehini konusuna daha açıklık getiril- mesini istedikleri kaydedildi. Toplantıda bankaların kurtar- maya katılmalarını içeren çerçe- ve protokolunün, bazı teknik sorunların önümüzdeki günler- de giderilerek 14 mart perşem- be günü imzalanması kararlaş- tınldığı bildirildi. Merkez Bankası hem dövizi 'tuttu' hem 'interbank*faizini düşürdü TL ve dövize tek operasyon TAYFUN DEVECİOĞLU Şubat ayı sonlarında dizgin- lerinden kurtulan döviz kurlan- nı Türk Lirası ve faiz silahıyla "sindirec" Merkez Bankası, dünkü operasyonuyla hem "interbank" faizlerini düşürdü, hem de dolar kurunu "yerinde saydırttı". Merkez Bankası, şubat ayının son haftalarında anıden yüksel- meye başlayan döviz kurlannı sindirebilmek için ilk elde dispo- nibilite oranlarını 5 puan yük- selterek, lira darlığı yaratmayı amaçiayan bir politika gutmeye başlamıştı. Bu kararın hemen ardından bankalararası Türk Li- rası piyasasındaki faiz kotasyo- nu uygulamasını kaldıran Mer- kez Bankası, liranın itibarını yüksek faiz oranlarıyla guçlen- dirmeyi başarmıştı. Aıı. aıda gerçekleştirilen bu iki operas- yondan sonra ABD Dolan'nda- ki kur makası, yüzde 9.71'den yüzde I'in altına kadar inmiş, ancak interbank faizleri yüzde 140'a dayanmıştı. Merkez Bankası, dünkü ope- rasyonuyla etki süresi tartışıla- bilir olmasına rağmen, inter- bank faizlerini yüzde 137'den yüzde 60'a düşürürken, faiz oranlarıyla ters orantılı trend iz- leyen döviz kurlannın yukselme- sine de izin vermedi. Her iki cephede de başarıh olan operas- yon şöyle gelişti: Dune kadar, ihracat transfer- leri ve görünmeyen kalemlerden elde ettikleri döviz^ girdilerinin vuzde 20'lik bolumünü piyasa- nııı 50 ila 300 TL altındaki bir fiyattan .\î»rkez Bankası'na sat- mak zorunda kalan bankalar. dün "zorıınlu doviz devri" de- nilen bu işlemdeki kurun piya- sayla eşitlendiğini gördüler. Ay içinde elde ettikleri döviz gelir- lerini ertesi ay başında belirle- nen bir tak\ime göre Merkez Bankası'na devreden bankalar, dunkü kurlann iijnından sonra bu işlemi hemen gerçekleştirmek için harekete geçtiler. Bir gece- lik borçlanmalar için bile yuzde 135-140 faiz odemek zorunda kalan bankaların zorunlu döviz devri işlemindeki bu avantaj ne- deniyle başlayan döviz satışı, pi- yasadaki lira talebini birden dü- şürdü. Düne yüzde 137 gibi çok yüksek bir oranla başlayan in- terbank faiz oranları, dövizlerin liraya dönuşmesinden sonra yuzde 100'ün altına inerek 60'ta durdu. Bankaların dolar satmasını sağlayan operasyonu başarıyla gerçekleştiren Merkez Bankası, bankalararası döviz piyasasına 3408 liradan 16.4 milyon dolar da sürerek kurları iyice frenle- di. Dün iki darbe birden yiyen Tahtakale'de ABD Doları önce- ki güne göre sadece 3 lira değer kazanarak 3415 liradan işlem gördü. Dolann 10 gün önceki serbest kuru 36OC liraya kadar çıkmıştı. Merkez Bankası'nın döviz kurlannı tamamen kontrol altı- na aldığını belirten bankacılar, interbank faizleri konusunda aynı ölçüde iyimser değiller. Dün gerçekleşen yüzde 60'lık oramn geçici bir durum olduğu- nu belirten bankacılar, ayın 15'indeki maaş ödemelerine dik- kat çekerek faiz oranlarının tek- rar yüzde 100'ü geçebileceğini belirttiler. EKONOM1DE KUUS MERAL TAMER Holdinglere fînansman şirketi Koç Holding idare Komite- si üyesi Uğur Ekşioğlu'nun bir yıl kadar önce TÜSIAD ye- meğinde Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a yaptığı öneri gerçekleşiyor. Odünç para verme işleriyle ilgili 90 sayılı kanun hükmündeki kararna- mede değişiklik yapılarak hol- dinglere kendi finansman şir- ketlerini kurma izni verilmesi gündeme gelmış bulunuyor. Ankara'da bu yönde hızla- nan çalışmalann sonucunda bankaların tekelindeki kredi verme yetkisi kalkacak. Hol- dingler de kuracakları finans- man şirketi aracılığıyla tüke- tici kredisi verebilecekler. Bu sistemin anası Amerika. ABD'de taa 1910'larda Gene- ral Motors ile Ford firması otomobilde seri üretime geç- tiklerinde, ürettikleri otomobil- leri satmakta zorlanmışlar. Stoklar artmaya başlayınca bankalara başvurup kredili satışlara yönelmek istemişler. Ancak o dönemde Amerikan bankaları yan çizmiş. Bunun üzerine de General Motors kendi finasman şirketini kura- rak üstelik bankalardan daha uygun koşullarla tüketiciye kredi vermiş ve araba stokla- rı erimiş. Bu sistem daha sonraki yıl- larda ABD'de gelişmiş, fi- nansman şirketlerinin sayıları 300'leri, 4001eri bulmuş. Sis- temin özü, bankaların verdik- leri tüketici kredisinden daha uygun fiyatlaıia tüketici kredi- si verebilmek ve bu sayede satışlan arttırmak. Bankaların Merkez Bankası'na munzam karşılık ödeme ve ayrıca dis- ppnibilite tutma gibi yüküm- lülükleri bulunduğu için, ver- dikleri kredinin maliyeti artı- yor Buna karşılık holdinglerin kuracakları özel finansman kurumlannın bu tür yükümlü- lükleri olmayacak. Bu finans- man şirketleri tüketiciye daha ucuz kredi verebilecek. Ama bunu kendi sermayesiyle yapmayacak. Bugünkü mev- zuatta finansman şirketi kur- mak yasak degil, ancak fi- nansman şirketi, kendi ser- mayesi kadar borç verebilir gibi bir hüküm olduğu için borç verecek kaynak buluna- miyor, dolayısıyla bu yöntem işlemiyor. 90 sayılı kanun hükmünde- ki kararnamede yapılacak de- ğişiklik sonucunda kurulacak yenı finansman şirketleri ilk aşamada sermayelerinin 5 katı kadar borçlanabilecek. Zaman içinde bu oran daha da yükselecek. Menkul kıy- met, yani tahvil satarak halka borçlanabilecek olan finans- man şirketi, tasarruf sahibine banka mevduat faizlerinden kuşkusuz daha yüksek gelir saglayacak. Ama bankalara benzer yükümlülükleri olma- yacağı için bankalardan çok daha ucuz tüketici kredisi ve- rebilecek. Koç Grubu'nun bu yönde bir başvurusunun bulunduğu bilinıyor. Oyak-Renault'nun, Protilo Holdirtglin ve benzeri gruplann da bu yönde Hazi- ne önünde kuyruğa girmele- ri bekleniyor. Koç Grubu'nun ilk aşamada 100 milyar ser- mayeli bir şirket kuracağın- dan ve 5 katı kadar borçlan- mayla 500 milyar liralık boyut- ta tüketici kredisi verebilece- ğinden söz ediliyor. Holdinglerin kuracakları fi- nansman şirketleri, ozellikle başlangıçta sadece kendi gruplannın ürettikleri mallann kredili satışını finanse edecek gibi görünüyor. Koç örnegini ele alırsak, 500 milyar lira tü- ketici kredisi verebilecek bir Koç finansman şirketinin, 1990 ciroları 2 trilyonu bulan Tofaş ve Arçelik ürünlerinin pazarlanmasında bile yeter- siz kalacağı açık. Bu durum- da başka gruplann ürünleri- nin satışını desteklemeleri herhalde beklenemez. Sabancı: Toyotaile evliyizEkonomi kulislerinde bir süre- dir Sabancı Grubu'nun Toyota ile ilişkileri üzerinde kara bulut- lann dolaştığı yolunda söylentiler dolaşıyor. Kimine göre Japonya'- nın dev otomobil üreticisi Toyo- ta, dünya ekonomisindeki muh- temel durgunluğu da dikkate ala- rak Türkiye'ye gelmekten vaz- geçmiş. Sabancı'nın Toyota ile ilişkisi, ithalatla sınırlı kalacak- mış. Kimine göre ise Sabancı, Toyota ile bu se- rinleyen ilişkiler sonucu Türkiye'ye yıllardan beri gelmek isteyen ama işbirtığine girdiği her 2 Türk grubu da sıkıntıya düştüğü için bunu bir türlü gerçekleştiremeyen Fransız Peugeot'ya yaklaşmış. Ercanlar ve Asil Na- dir'in yapamadığını Sabancı yapacak, Pe- ugeot ile ortak otomobil üretecekmiş. Kulislerdeki bu söylentileri Sakıp Saban- cı'ya aktardık. 'Keslnlikle hayır' dedi. To- yota ile ilişkilerinin aksamadan sürdüğünü belirtti ve en geç 3 ay içinde Geb- ze'de fabrikanın temelini atacak- larını, 1992 sonu ya da 1993 ba- şında da Türkiye'de Toyota üret- meye başlayacaklannı söyledi. Sabancı, Fransız Peugeot gru- buyta yakınlaşmayla ilgili soru- muza ise "Yok efendim, U maz. Bir kere ben evliyim. To- yota'yla evlendim. Evliliğimiz- de bir sorun da yok. Bu durumda kalkıp da Peugeot il« «vton- mem olacak iş ml" diye yanıtladı, Sabancı şirketler arası evliliklerde de sorunlar ve bo- şanmalar olabileceğini, ancak Toyota ile iliş- kilerinde bugüne kadar bir pürüz çıkmadığı- nı ve ortaklık için imza atıldığından bu yana hangi iş hangi tarih için planlanmışsa, bu plarriamanın aksaksız yürütüldüğünü, yerti Toyota'ların üretime geçmesi için verdiğr 1992 sonu, 1993 başı tarihinin de yine bu ilk planlamada böyle belirlendiğini ekledi. Moraller düzeldi, ya işler...Körfez'de savaşın bitmesiy- le iş âlemınde moraller epey- ce düzeldi, ama ya işler... Ba- zı piyasalar canlandı, bazı ke- simlerde işler açıldı. ama ekonominin geneli için ufuk- ta canlılıktan çok daralma gö- rünüyor Canlanmanın belirgin okJu- ğu sektörler otomobilden buzdolabına, televizyona da- yanıklı tüketim malları. Ama bu sektörlerdeki canlanma, Körfez krizinin bitişiyle mi, yoksa yüksek oranlı zamlarla biten toplusözleşmelerle mi ilgiii diye sorulsa, herhalde yanıtı Körfez krizi olmaz. Buna karşılık inşaat sektö- ründe, tekstilde ve turizmde durgunluk alabildiğine sürü- yor. Bankacılar ise firmaların yurtdışmda beklettikeri ihra- cat gelirlerini Türkiye'ye transfer etmeye başladıklan- nı, işlerin bir ölçüde canlan- dığını, ancak devlet bu denli iştahla borçlandığı sürece pi- yasada gerçek bir canlanma beklenmemesi gerektiğini belirtiyorlar. Çünkü bankacı- lar devieti fonlamaktan, sana- yiciye verecek para bulamı- yorlar ya da çok yüksek oranlı faizlerle kredi kullanmak sa- nayicinin işine gelmiyor. Işadamları şu günlerde tüm dikkatlerini Cumhurbaş- kanı Özal'ın Sovyetler Birli- ği ile ardından Amerika'ya yapacağı geziye, bir de Dev- let Bakanı Işın Çelebi'nin "Körfez turu"na yöneltmiş durumdalar. Bu gezilerle bir- likte gerek Sovyetler Birliği 'n- de gerekse "yıkılan Körfez- in yeniden imannda" Türk iş âlemine yeni iş olanaklarının açılacağı umuluyor. Özal'ın Amerika gezisi ise bu iş ola- Kıbns Türklerine özgürlük getiren Kıbns Banş Harekatı'nın hangi yılyapıldtğım hatırhyor musunuz? naklarının finansmanını sag- layabilecek kredi olanaklan açısından değerlendiriliyor. İşadamlarının bir gözü cumhurbaşkanı ve bakanlann gezilerindeyse diğer gözü Merkez Bankası'nın aradan çekilmesinden sonra yüzde 130'lara fıriayan İnterbank fa- izlerinde. Bir gecelik faizleri yüksetten kim? Bu sorunun yanıtı çok zor değil. Talep devietin bir anlamda kasası olan Ziraat Bankası tarafın- dan yaratılıyor. Ziraat Banka- sı'nın günde ortalama 1 tril- yon liralık talebinden söz edi- liyor. İnterbank'ın günlük hac- mi zaten 25-3 trilyon dolayla- nnda. Ziraat Bankası 1 trilyon gibi yüksek taleple piyasaya girinci faizler fırlıyor. Pekiyi Ziraat Bankası ne- den bu denli yoğun bir talep- le İnterbank'a giriyor? Devie- tin ödemelerinin aksamama- sı için... Sorun dönüp dolaşıp yine devietin borçlanmaya dönük "iştahında" düğümle- niyor. Öte yanda Merkez Ban- kası'nın başarılı bir operas- yonla emisyon hacmini 15 tril- yonlara geri çektiği ve yılba- şından bu yana bir aralar yüz- de 20'lere fırlayan emisyon artış oranını yüzde 7'lere ge- rilettiği ortada. Paranın bu- denli sıkıkjtğı, taizlerin yüksel- diği, devietin büyük bir iştah- la yüksek oranlı faizlerle Ha- zine Bonosu ve tahvil sattığı şu ortamda piyasalann can- lanabilmesi mümkün mü? Bu nedenle iş âlemi açısın- dan "moraller" düzeldi, ama belli sektörler dışında "işterln" de moraller gibi dü- zelmesi sanınz pek kolay ol- mayacak. DÜŞÜNÜYORUM ÖYLEYSE VURUN tlhsn Selçuk 20. bası 7.000 lira (KDV içinde) Çagdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul Ödemeli gönderilnıez. GÜLERYÜZLÜ CİDDİLİK Vedat Giinyol 5.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-îsıanbul Ödemeli gönderilnıez.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear