02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 MART 1991 * * * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/17 Askerin Dünyası... (Baştarafı 1. Sayfada) altını çizer. Sivilin dünyasındaki başıbozukluk ile as- kerin dünyasındaki kışta disiplini birbirine çok terstir. Bir tarafın gözlüğüyle öbür tarafa yak- laşmak, çözümler aramak sağlıklı bir bakış açısı değildir. Dışa kapalıdır askerin dünyası. Bir sivilin uyumu da nüfuzu da güçtür bu kapalı kutuya. İki dünyanın birbirinden ayn olması bir ba- kıma normaldir. Bir meslek olarak askerliğin, bir kurum olarak ordunun ışlevı, bu ayrılığı bir yerde zorunlu da kılar. Ama normal olmayan, bu iki dünyanın bir- birinden koskoca bir duvarla ayrılmış olma- sıdır. Yıllar içinde örülmüş olan bu duvar ar- tık yıkılmalıdır Türkiye'de. Karşılıklı etkileşim ve diyalog gerçekleşti- ği ve iki dünya birbirine yakınlaştığı ölçüde, iki taraf arasında yılların ötesinden gelen gü- ven bunaiımı da çözülmeye başlayacaktır. Bu durum, ülkemizde özellikle demokratik- leşme sürecini olumlu yönde etkileyecek ve belli başlı kurumların -tabii en başta siyaset kurumunun- yerli yerine oturmasını kolaylaş- tıracaktır. • 22 yıldır bu meslekteyim, şunu söyleyebi- lirim: Bunca yıl bir gazeteci olarak askerin dünyasıyla ilişkilerim daha çok askeri yöne- tim dönemlerinde oldu! Bunun dışında bu alanda mesleğimizin gereğini yerine getiremedik; yani kamuoyu- nu ordu konusunda bilgilendiremedik. Oysa açık toplum ve demokrasi bunun ter- sini gerektirir. Topiumdaki her kurum gibi si- lahlı kuvvetler de kamuoyunun denetimine tabi olmak durumundadır. Böyle bir denetimin varlığı aynı zamanda ordunun kendı iç ışleyişinin daha akılcı bir yörüngeye oturmasını da sağlar. Kol kınlır yen içinde kalır anlayışı artık gec- mişe gömülmelidır. Zira her şeyin kapalı ka- pılar arkasında yürütülmesı sağlıklı bir ışa- ret değildir. Fazla ıçine dönüklûk, ınsanlar- da olduğu gibi kurumlarda da sıkıntıya, bu- nalıma, yozlaşmaya neden olur. * Şeffaflık ya da açıklık... Silahlı kuvvetlerımizin bunun gereğini so- nunda görmeye başladığını söyleyebiliriz. Genelkuımay Başkanı Orgeneral Doğan Gü- reş'in davetiyle komutanlarla birlikte geçir- diğimiz üç gün bunun bir göstergesi sayı- labilir. Genelkurmay'da, İkincı Ordu bölgesinde, Malatya'da, Erhaçta, Dıyarbakır'da, Bat- man'da, Silopı ve Mıdyat'ta, yurt görevleri- ni, dert ve sorunlarını, ülkeye ve dünyaya iliş- kin görüşlerıni içtenlıkle dile getırdiklerine ta- nık olduk askerlerin. Hem dinledik hem tar- tıştık komutanlarla. Son derece yararlı oldu. Bazı ızlenımlerımizi özetle şu noktalarda toplayabilirız. • Körfez savaşı: Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'in deyışiyle "lojistik ve tekno- loji harikası" olan bu savaşta ABD'nin ser- gilemış olduğu ezıci üstünlük komutanları et- kilemiş. Bu durum, Türk ordusunun modern- leştirilmesi ve yeniden örgütlenmesi sorunu- nu lyice gündeme sokmuş. Küçük, ama çe- vik birliklerden oluşan, zırh gücü yüksek, stratejik açıdan daha caydırıcı, bilgisayarlaş- mış, modern teknolojiyi kullanabilen bir or- duya haklı olarak özlem duyuluyor. Ve bu noktada da ister istemez ekonominin daha güçlü, daha modern olmasının önemi vurgu- lanıyor. • Buruklulr. Körfez krizi sırasında Cumhur- başkanı Özal'ın kimi davranışlan ve ona at- fen basına yansıyan "ordunun hantallığı", "Savaşan generaller istiyorum" gibi sözlerin burukluk yarattığı belli oluyor; kendilerini haksızlığa uğramış hissediyorlar. Sivil otori- tenin askeri otoriteye üstünlüğünü kuşkusuz tartışmıyorlar; ancak kendi görüşlerinin ta- şıdığı önemi ve bunlara kulak verilmesi ge- reğini vurgularnaktan da geri kalmıyorlar. • Dış politika-Ortadoğu: Türkiye'nin gele- nekset Ortadoğu polıtikasının değişmesine gerek olmadığı izlenimini verenler var. Bun- da Ortadoğu'da sorunların karmaşıklığı ve Araplara duyulan güvensizlikle antipati rol oynuyor denilebilir. Tabii Arap dünyastnda- ki çağdışı, anti-laik akım ve rejimlerin bu duy- gulardaki payı büyük. Bir komutanın sözleri şöyle: "Ortadoğu politikamız iyiydi. Ne diye de- ğiştirelim? ismet İnönü'nün bir sözü var: 'Araplarla dostluk bir kediyle aynı çuvala gir- mek gibidir' demiş. Kediyte bir çuvala girilir mi?" Araplar arası sorunlara bulaşmaktan ka- çınmanın yararına işaret ediliyor. • Dış politika-ABD: Tek süper güç ABD ile ilişkilehn daha da geliştirilmesınin kaçıpıl- mazlığı... Ama ABD ile Ortadoğu'da tümüy- le başbaşa kalmanın yaratabileceği denge- sizlik ve bağımlılıktan tedirginlik duyuluyor. Dış poliiikada manevra alanının geniş olması gerektiğine dikkat çekiliyor. ABD ile Ortado- ğu'ya dönük olarak girilebilecek askeri işbir- liğinin maddi bedeli bu arada sorgulanıyor. Bir komutanın deyişiyle "Al-ver dünyasında yaşanıyor." • Şeriat devleti: Bir komutan cüzdanından çıkardığı bir gazete kupürünü okudu bize. Söz konusu haber, bir Kuran kursunda edi- len yemin: Devlet içinde tırmanışı hedef alan, laikliği lanetleyen... Tepkisi ağır oldu ko- mutanın... • Kürt sorunu: Her konunun apaçık konu- şulmasına karşın sıra buna geldiğinde der- hal bir tutukluk başgösteriyor. Bu sorunda resmi devlet politikalarından sapmak, öyle anlaşılıyor ki kolay değil onlar için. Bir de ABD'nin Kürt sorununda sergilediği ilginin tedirginlik kaynağı oluşturduğu gizlenmiyor. Suriye'nin PKK desteğinin sürdüğüne de inanılıyor. • Yunanistan: Yunanistan'a duyulan tep- kiler ilginç. Avrupa Topluluğu içinde ve de- ğişik platformlarda Türkiye'ye karşı oyna- makta olduğu engelleyici politikalar Yunanis- tan'a karşı rahatsızhğa yol açıyor. Üst rütbeli bir subay anlattr. Bir uluslararası toplantıda ceketini çıkartırken "Yunanlı meslektaşımın bir itirazı yoksa, ceketimi çıkarıyorum" demiş... Avrupa'dan uzaklaşmayı istemiyorlar. • Bir komutan, "Ne Avrupa bizi kendinden sayıyort nede Arap... Hep iki arada bir dere- deyiz. İş başa düşüyor" dedi. Doğru. Asker askerligini, sivil sivMğint btkftkçe, demokrasi içinde, modem ve güçlü bir Türki- ye'ye daha büyük bir hızla varılacağına ina- nıyoruz. Basında büyük kriz Kömürde programlı zarar (Baştarafı I. Sayfada) "Zonguldak nasıl kurtulur" sorusuna yanıt aranıyor. Bolge insanının madenden başka çah- şabileceği bir iş sahasının olma- ması, taşkömürü işletmesinin işçi çıkarma girişimini engelli- yor. Devlet Bakanı Işın Çelebi'- yle TTK yöneücileıi arasında yapılan toplantılarda kurumun içinde bulunduğu durum aynn- tilanyla dile getirüdi. Ortaya çı- kan tablo hiç de iç açıcı değil. Zonguldak havzasındaki kö- mür işletmelerinin bugünku du- rumu özetle şöyle: • 1991 yüı program zaran 873 milyar lira. Yeni toplusözleşme- nin imzalanmasından sonra ar- tacak işçi maliyeti buna eklendiğinde toplam zarar 2.223 trilyon lira. • Bakanlar Kurulu'nun 11 Ekim 1990 tarihli karan uyann- ca kurumun finansman ihtiya- cı 515.479 milyar lira. Toplusözleşmeyle bu rakam da 2.731 trilyona ulaştı. Kömur sa- tışından elde edilecek gelir 818 nülyar, Hazine yardımı 515 mil- yar. Ortaya çıkacak finansman açığı 1.397 trilyon. • Şubat 1991 itibarıyla kuru- mun toplam borcu 1.051 tril- yon, alacaklar ise 681 milyar lira. • Kurumun emekli olan işçi- lere 30 milyar kıdem tazminatı borcu bulunuyor. İş kazası ve meslek hastahğı geçirenlere 4.7 milyar ödenmesi gerekiyor. • Havza, 1940 yılında tümüy- le devletleştirildikten sonra 1950-56 arasında 103.5 milyon dolarhk Marshall yardımı. 1960-65 arasında 14.5 milyon dolarhk DLF, 1966-77 arasında 21.5 milyon dolarhk AID kre- dileriyle alınan teçhizat ve yapı- lan tesisler dışında hiçbir ciddı yatırım görmedi. 1977'den bu yana da idame yatınmları dışın- da bir şey yapılmadı. Bu sorunlar ışığından sonra Akcan "kalıa çöziim" içın ya- pıhnası gerekenleri şöyle sı- raladı: "• Zonguldak'ın ithal kö- mürte rekabet etmesi mumkün degfl. İthal kömiiriin maliyeti 65 dolar, kurumun demir-celik sa- nayiine verdiği kömur 100 dolar. İthal kömiiriin ucuz olmasının ncdeni, bize kbmür satan ülke- lerin yiizde 30-40 arasında dev- let destegi görmesidir. Bu •edenle ithal köraüre fon kon- malıdır. • 1991 yılı yatırım programı matlaka gerceklesmelidir. Bu konuda Hazine destegi esirgen- memelidir. Yurtdışından getiri- lecek makine ve teçhizat için gerekli iç finansman önemli so- run yaratıyor. • İşçi sayısı azalülmalı, işçi basına verim arttınlmalı. • Pazarlama önemli bir so- nın. Stoklarda bekleyen kömiir nheligini de kaybediyor. thtiyaç saaipterinin bu kömiirii kullan- ması saglanmalı. • Sonuç olarak Türkiye taş- kömüni polıtikasının yeniden çizilmesi gerekmektedir." Akcan, bir broşür hazırlata- rak Zonguldak'ta yatırım yap- manın avantajlarını girişimcilere duyurmaya çalışı- yor. Kalkınmada ikinci derece- de öncelikli yöre olan Zonguldak'ta 50'ye yakın alan- da yatınm yapılabileceğine dik- kat çekilen broşürde bölgeye ilişkin diğer bilgiler de yer ahyor. (Baştarafı I. Sayfada) ber Koordinatörü Uğur Cebeci, yaptığımız konuşmada, matbaa işçilerinin paralarını alamama- ları nedeniyle çıkan bir sorun yüzünden Günaydın'ın sah gü- nü polis gözetiminde baskıya girdiğini beürterek şunlan anlat- tı: 'Bütün mesele Günaydın'ın dabil olduğu VEB Grubunun ayn, matbaanın ayn şirketler ol- masından kaynaklanıyor. Mat- baa işçüeri şubat, mart maaşla- n ile ekim 1990 ve ocak 1991 ik- ramiyelerini alamadılar. Onun için de salı gunii gazeteyi basma- makla bir protesto eyierai yap- maya calıştılar. Biliyorsunuz, VEB Gnıbu çalışanlan sendika- su. Matbaa işçileri gazeteyi bas- mayı reddedince gazetenin taş- ra kalıpları Güçlü A.Ş.'de (Gu- neş'in bağh olduğu şirket) basd- dı. Bu arada matbaaya polis çagnldı. Bu. muhtemelen önlem almak amacıyla yapüdı. Matbaa işçilerine bütün Günaydın'ın mal varlıgı üzerinde haciz oldu- gu, gazeteyi basmamakta ısrar ederlerse işten çıkanlacaklan ve paralannı hiçbir şekilde alama- yncaklan anlatıldı. Bunun uze- rine işçiler gazeteyi basmayı ka- bul ettiler. Şimdi, alamadığımız iki maaş ve ikramiyelerin önü- müzdeki günlerde ödenecegi söyleniyor. " Gazetede mart ayı maaşlan ödenmedi. Sadece taşeron kad- rosunda çalışanlara 350'şer bin lira ödeme yapıldı. Bu paranın büyük bolümünün de Güneş ka- sasmdan Günaydın'a kaydınldı- ğı belirtildi. Verilen bilgilere gore Günay- dın'ın şu anda isim hakları üze- rinde, başta Imar Bankası ol- mak üzere alacaklılann haczi var. Asil Nadir'in içine düştuğü ekonomik bunalım sonrasında gazetenin ust yönetiminde cid- di sarsıntılar da meydana geldi. 10 aralık günü başta bütün ya- yınlardan sorumlu murahhas Uye Mehmet Bayraktaroğlu ol- mak üzere Reklam Koordinatö- rü Gülderen Koşar, Idari lşler Koordinatörü Ülkü Taktak, Sa- tış ve Pazarlama Koordinatörü Erhan Topaç, Mali tşler Koor- dinatörü Halit Giiven, Teknik Koordinatör Haldun Köniman, Satınalma Grup Müdürü Ha- kan Altınok, Grup Müdürleri Ahmet Mete ve Giiray Galip ile teknikten sorumlu grup müdü- rü Hakkı Bölttkbaş istifalarını verdiler. Bundan iki gün sonra Yönetim Kurulu Başkan Vekili Fahri Görgiilii'nün isteği Uzeri- ne gazeteci Saruhan Ayber'in Günaydm Genel Yayın Müdür- lüğü'ne atanmasıyla Genel Yayın Yönetmeni Seçkin Türesay, So- rnmlu YazrişteTİ Müdürleri Er- tug Karakullukçu ve Erol Türe- gün görevlerinden ayrıldılar. Şu anda Günaydın'ın satıştan elde ettiği gehrin 500 milyon li- rası her hafta İmar Bankası'na borç olarak ödeniyor. 1.5 milyar lira olan ayhk reklam geliri ve yan gelirlerle birlikte Günaydın- ın net 4 ila 4.5 milyar ayhk geli- ri olduğu belirtiliyor. Ancak Gü- naydın yöneticileri, "Her şeyin üzerinde tedbir olması kanımı- n emiyor. Paramız kalmıyor' diye konuşuyorlar. Şu anda Gü- naydın, Tan, Ulus gazeteleri ile Ekonomik Bülten dergisi ve Gün Ajans'ı bünyesinde barın- dıran VEB Grubu'nun çalışan- lan 1020 kişi dolayında. Günay- dın yöneticileri "Asil Nadir'in bütün borçlan Günaydın'ın üze- rine yazılı olduğu için çok zor durumdayız" diye ekliyorlar. Güneş Güneş gazetesinde, Kıbnsh Genel Yayın Yönetmeni Meün Münir'in SKim ayı sonunda iş- ten ayrılmasıyla gazetenin yayın yönetiminin başına gazeteci Uluç Gürkan getirildi. Gürkan1 ın işe başlamasjyla da Yazıişleri Müdürü Mehmet Yaşin ile So- rumlu Yazıişleri Müdürü Erhan Key istifalarını verdiler. Yazıiş- leri Müdürlüğüne Deniz Som getirildi. Ancak iş bununla kal- madı. Gazetenin düştüğü para- sal darlık yüzünden ekim ikra- miyesi ve maaşlar ödenmeyince çahşanlar işi yavaşlatma eylemi yaptılar. Bu arada bazı yazıişle- ri çahşanlarının görevlerine son verildi. Gazetenin Beyazıt'taki mer- kez binasımn Impexbank'a satış vaadi var. Yine Güneş'e ait Ca- ğaloğlu'ndaki bina 700 milyon lira dolayında bir paraya satüdı. Bu paranın bir kısmıyla Günay- dın'm borçlarımn ödendiği be- lirtiliyor. Gazetenin son duru- muyla ilgili olarak Genel Yayın yönetmeni Uluç Gürkan bize şu bilgileri verdi: "Benim göreve başladığım ekim sonu itibanyla gazetenin kadrolu 788 calışanı vardı. Ay- nca nasıl oldugunu bilmedigim bir bağlantıyta 300-350 kişi de parasal ilişki içindeydi. Şimdi kadrolu çalışan sayımız 600 ki- şi. Kadrosuzlarla baglantımızı da kestik. Maaşlar ödeniyor, şu- bat itibanyla da zamlı ödeniyor, yani toplu sözleşme zammı. Benden önce ekim ikramiyesi ödenmemişti. Benim dönemim- de de bir ikramiye ödenmedi. Gazeteyi götürüyoruz"dedi. Bu arada mart ayı maaşları- nın 1.5 milyon liraya kadar olan bolümünün geçen hafta ödendi- ği, maaşların geri kalan bolü- münün ise önumuzdeki hafta sonuna kadar ödenecegi belirti- liyor. Bu arada geçen ay içinde Asil Nadir gnıbu gazetelerin yönetim kurulu başkan vekili Fahri Gör- gülü istifa etti. Şu anda Görgü- lü'nün görevini fiilen Asil Na- dir'in vekili olan avukat Prof. Çetin Özek yürütüyor. Gelişim grubu Nokta, Kadınca, Erkekçe, Ge- lişim Spor, First, Bando (çocuk dergisi), Bella, Marie Claire, Ar- kitekt, Ekonomik Panorama, Hıbır, Jama gibi dergileri bün- yesinde toplayan Gelişim, Asil Nadir'in basın şirketlerinin için- de en iyi durumda olanı. Ancak eski borçlar gnıbu zorluyor. Asil Nadir'in ekonomik krizi patlak verince Gelişim'e bağlı Erkekçe ve Gelişim Spor dergileri kapa- tıldı. Bu dergilerde çalışanlann önemli bolümünün diğer dergi- lere kaydınldığı belirtiliyor. Ge- lişim yöneticilerinden aldığımız bilgiye göre gruba bağh dergile- rin hepsinde zamlı maaşlar ödendi. Zamh maaşlar ortalama yüzde 100'lük bir artış anlamı- na geliyor. Ancak bu ay sonun- da yasal ikramiyelerin ödenip ödenmeyeceği belli değil. Grubun en önemli yayınların- dan biri sayılan haftalık haber dergisi Nokta'dan arahkta bir bölüm çalışan Panorama'ya ak- tanhnıştı. Bir bölüm de istifa edip Tempo dergisine gitmişti. Nokta'da geçen ay genel müdür- lüğe Aycan GiritUogJu'nun atan- masının ardından 9 üst düzey editör istifa etti. Bu arada Geli- şim kadrosunda önemli bir ten- sikat da yapıldı. Toplam çalışan sayısı 400*den 300'ün altına dü- şürüldü. Tercüman Tercüman çalışanlanna ocak, şubat ve mart ayhklan, kasım ve şubat aylarında ödenmesi gere- ken ikramiyeleri ile toplusözleş- meden doğan eylül, ekim, kasım ve aralık aylarına ait farklar ödenmedi. Kişi başına alacak tutan (ortalama) 15 milyon lira- yı buluyor. Tercüman çalışanla- n bunun üzerine geçen sah gü- nü işyeri yemekhanesmde topla- narak durumu değerlendirdiler. Ertesi gün çahşmama karan al- dılar ve çarşamba günü saat 12.00*ye kadar hiçbir iş yapmak- sızın işyerinde oturdular. Saat 12.00*den sonra çahşmaya baş- ladılar. Bu gelişme üzerine Ke- mal Dıcak, servis şefleri, yazar, gazete yöneticileri ile işyerinde- ki sendika yönetici ve temsilci- lerinin katıldığı yemekli bir top- lantı yaptı. Bu toplantıda sorun- ları dinledi. Ömer Cavuşoğlu ve Nazlı Dıcak da Ihcaklar'ın yalı- sında yapılan ve gece 02.00'ye kadar süren bu toplantıya kattl- dılar. Bu toplantıda yapılan değer- lendirmeler sonucunda Kemal Ihcak, perşembe günü gazetenin yaa işleri katında tüm gazete ça- hşanlanmn katıldığı bir toplantı yaptı. Saat 16.00'dan 19.00'a ka- dar süren bu toplantıda Kemal llıcak özet olarak, "Malımuı son kunışuna kadar, kanımın son damlasına kadar işçi hakla- nnı ödemeyi taahhüt ediyorum. Ben işçilere borçlu olarak öbür dünyada besap veremem. Hiikü- met sözünde durmuvor. Bana taahhüt ettikleri kredileri öde- miyorlar. Arsalarımı satamıyo- nım. Buyrun siz satın, alacak- laruuzı tahsil edin. Param yok. Olsa Uk önce işçi borçlannı öderim" yolunda bir konuşma yaptı. Bu toplantıdan sonra Ter- cüman çalışanlan oldukça yu- muşadı. Bu nedenle pazartesi günü eylem yapılıp yapılmaya- cağı bilinmiyor. Hüniyet gazetesindeki son gelişme Günaydın'dan ayrılan eski mensuplannm geri dönme- sinin ardından Genel Müdür Doç. Özcan Ertuna'nın istifası oldu. Bu arada Hürriyet'in İmar Bankası sahibi Kemal Uzan'a satıldığı yolundaki söylentiler doğnılanmadı. Ancak böyle bir teklif gitmişti, fakat aynntılara girilmeden konu kapanmıştı. Hürriyet'in eski genel müdü- rü Arda Gedik'in iki arkadaşı ile birlikte çıkaracağı "Son Baskı", 20 mart günü saat 16.00'da ls- tanbul okurlarınm eline ulaşa- cak. 12 Mart döneminin "Yeni Or- tam"ını çıkaran Kemal Bisal- man'ın da bir akşam gazetesi hazırlığında olduğu söyleniyor. Sabah Grubu'na bağlı olarak kurulan "1 Numara" adh yayın- cıhk şirketi ise yeni dergiler çı- karmayı amaçlıyor. Bu dergile- rin yönetmenUğini Gelişim Gru- bu'nun eski sahibi Ercan Anklı üstlenecek. GOZLEM UGURMUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Şerit Mazhar Efe, borsaya bereket getirmiştir. Niçin mi "Şerif Seyyid Mazhar Efe"? İzninizle tek tek açıklayayım: Efendim, Hacıana Semra Özal, biliyorsunuz, eşi Turgut Özal'ın gazeteci Emin Çölaşan'a karşı açtığı tazminat da- vasında sunduğu belgeler ile peygamber soyundan geldi- ğini ileri sürmüştü. Nasıl mı? Şöyle: Bu belgelere göre Semra Özal'ın ailesi Mısır'da Sarkiy- ye'deki Zeribe nahiyesinden 1837 yılında İstanbul'a göç et- miştir. Mahkemeye sunulan belgelere göre Semra Hanım'ın büyük babası Seyyid Mustafa Eş Şeltavi'dir. Eldeki belgelere göre Semra Hanımefendi, Arap köken- lidir. Ne demiş Mehmet Akif: — Türk Arapsız yasamaz. Kim ki "yaşar" der.. delidir I Arab'ın Türk ise hem sağ gözü, hem sağ elidir. Semra Özal'ın ailesi Mısır'dan önce Urfa'ya sonra da İs- tanbul'a göç etmiştir. Semra Hanımefendi ve eşinin sivil toplumun değerli ön- cülerinden sanatçı İbrahim Tatlıses'in birbirinden yanık tür- külerine olan ilgilerı işte bu hemşerilik ilişkilerinden kaynak- lanmaktadır. Şertavi ailesi, Urfa'dan İstanbul'a Nişantaşı'na göç etmiş- lerdir. Seyyid Mustafa Eş Şeltavi'nin oğullarından Şerif Mehmet Tevfik'in Şükriye Hanım ile evliliğinden Fatma Azize doğ- muştur. Fatma Azıze, Semra Hanımefendi'nin annesidir. Seyyid Mustafa Eş Şeltavi, Seyyid Şerif Süleyman Ebu Hadra ve oğlu Seyyid Mustafa Ebu Hadra'nın torunlarıdır. Hadra ve Eş Şeltavi aileleri Hz. Hüseyin'in soyundan gel- mektedir. Hazreti Muhammed'in soyu, Hz. Hatice'den olan kızı Fa- tima ile damadı amcasının oğlu Hz. Ali ile üremiştir. Hz. Ali ve Fatima'nın erkek çocukları Hasan ve Hüseyin'in soyun- dan gelenlere "şerif' ve "seyyid" denmektedir. Peygamber soyundan gelen erkek çocuklara "seyyid" ve "şerif', kız çocuklarına da "seyyide" denilmektedir. Semra Özal ve kızı Zeynep, birer seyyidedirler. Mazhar Efe de seyyid ve şerif! Hz. Fatima ve Hz. Ali'nin soyundan gelenlere "Alevi" de denir. Semra Özal Alevi midir? Hasan-Hüseyin soyundan geldiğine göre Alevi olması ge- rekir. Alevi ya da Sünni olması hiç önemli değildir. Önemli olan peygamber soyundan gelmesidir. Şerif Mazhar Efe, hangi şirketin hisse senetlerine para yatırıyorsa, bu şirketin senetleri, hemen o dakikada değer kazanıyormuş. Çocuk şanslı... Ustelik, şerif ve seyyid... Bu yüzden tuttuğu altın oluyor. Ne var bunda anlamayacak? Hem, "Peygamber torunları borsa oyunu oynamaz" diye bir ayet mi var? Yok... "Cumhurbaşkanı çocuklan ticaret yapmaz" diye de bir ku- ral yok... Eeee, öyleyse niye kızıyoruz o zaman? Arabesk liberal ekonomimizde ve alaturka serbest pazar- da Şerif Efe'nin ilgisine "mazhar" olan hisse senedi kaza- nıyor. Borsaya bereket geliyor... 4 0 . V ı h n d a ÎURKKULTURVAKFI ESKİ-YENİAFS'LİLERİ D A V E T E D İ Y O R Bizi lütfen aıayın: İsim, Soyadı, AFS Yılı, Ev ve İş Adresleriniz ile telefon numaralannızı bildinn. ı *dresımız TKV - Halaskargaz: Caddesı Zafer Sokak Uğur Apt. 15 2 80220 HARBIYE1ST Tdefon 14623 38-1464591 Fax 1324539 "İlkbahar KampanyasıKutu ombalajlarda Coca-Cola şimdi, özel indirimli... 1300 lira! Her bakkalcia, her markette Türkiye'nin her yerinde 1500 lira yerine 1300 lira. Kampanyaya kahlın, 200 lira kazanın. Türkiye'de her yerde! FİYAT/ Coca-Cola ve Coke fli C"g£&(*apâ*i 'nm lescıllı markatandır BU İNDİRİM KAMPANYASI GEÇİCİ BİR SÜRE İÇİN SADECE COCA-COIA ÖZEL FİYAT ETİKETÜ KUTU AMBAIAJLAR İÇİN GEÇERÜDİR.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear